Skip to main content
Türk mitolojisinde kozmogonik tasarım; gök, yer ve yeraltı olmak üzere üç katmanlı olarak düşünülmüştür. Sözü edilen her bir katman, iyi ve kötü kavramlarıyla anlamlandırılmıştır. Bu düşünceye göre, gök, tanrısal mekân olarak... more
Türk mitolojisinde kozmogonik tasarım; gök, yer ve yeraltı olmak üzere üç katmanlı olarak düşünülmüştür. Sözü edilen her bir katman, iyi ve kötü kavramlarıyla anlamlandırılmıştır. Bu düşünceye göre, gök, tanrısal mekân olarak iyiliği/aydınlığı; yeraltı ise Tanrı tarafından cezalandırılan Erlik mekânını yani kötülüğü/karanlığı temsil etmektedir. Yeryüzü ise hem iyi hem de kötüye meyilli olan kişioğlunun yaşadığı alanı simgelemektedir. Yeryüzünün merkez simgesi ise topraktır. Toprağın kutsallığı, yer ile gök arasında dünya ekseni (axis mundi) vazifesi gören ağaç, dağ gibi birçok unsura, tıpkı bir annenin bebeğini karnında taşıması gibi, yaşam alanı sağlaması düşüncesinden gelmektedir. Dolayısıyla toprak, üretici, bereket verici olarak tasarımlanmıştır. Toprak farklı kültürlerde üzerinde yaşanan mekân olmasının yanında hayat verici ve besleyici özellikleriyle anne merkezli simgesel anlatımın önemli bir unsuru olmuştur. Diğer birçok toplumda görüldüğü gibi, Türk toplum ve kültür hayatında da toprağın ana olarak algılanması, çoban kültüründe otlaklara olan gereksinimden; tarım kültüründe ise toprağa olan ekonomik bağlılık ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Çalışmada, mitolojik ana algısının, Türk mitik tasarımından beslenen sözlü folklor ürünlerindeki işlevsel konumu üzerine bir değerlendirme yapılması planlanmaktadır.
Research Interests:
Öz Halk anlatılarının pek çok kültürde benzer özellikler göstermesi sebebiyle ortak bir köken arayışı, Tarihî-Coğrafî Fin Okulunun temel paradigmalarından olmuştur. Okulun araştırmacılarından olan Axel Olrik, bu fikirden hareketle, epik... more
Öz

Halk anlatılarının pek çok kültürde benzer özellikler göstermesi sebebiyle ortak bir köken arayışı, Tarihî-Coğrafî Fin Okulunun temel paradigmalarından olmuştur. Okulun araştırmacılarından olan Axel Olrik, bu fikirden hareketle, epik karakterli halk anlatılarındaki ortaklıkları on beş madde ile ortaya koymuş ve ‘Halk Anlatılarının Epik Yasaları’ adıyla bir çalışma yöntemi oluşturmuştur. Bu yasalar, anonim ya da sözlü kültür ürünlerinin yanı sıra yazılı kültür ürünlerine de uygulanarak sözlü kültür ortamının müellife ve esere etkisi gibi hususları ortaya çıkarmaya elverişlidir. Olrik’in çalışması bu yönüyle şimdiye kadar pek çok sözlü ve yazılı kültür ürününe uyarlanmış ve anlatıların bu yasalara uygunlukları değerlendirilmiştir. Bu çalışmada klasik edebiyat içerisinde kategorize edilen ve mesnevi nazım şekliyle yazılmış olan bir aşk hikâyesine Olrik’in ortaya koyduğu yasalar uygulanmıştır. Mesnevilerin yazarları genellikle bellidir. Olrik’in tablosu ise anonim türlere; özellikle de mit, türkü, kahramanlık destanları ve efsanelere yönelmiş bir çalışmadır. Bu incelemede, anonim ya da yazarı belli olan eser ayrımı gözetilmeden Şeyhî’nin Hüsrev ü Şirin adlı aşk mesnevisi incelemeye alınmıştır. İnceleme yapılırken Olrik’in yasalarının halk anlatılarının beslendiği yahut halk anlatılarını besleyen bir kaynağa uygulanması hedeflenmiştir. Makalede, klasik Türk edebiyatı mahsulü olan Hüsrev ü Şirin mesnevisinin halk edebiyatı ürünleri için hazırlanmış bir kalıba göre incelenmesi amaçlanmış ve bulgular üzerinden uygunluklar ya da uyumsuzluklar hakkında değerlendirmelerde bulunulmuştur.



Abstract

Since folk narratives have similar characteristics in many cultures, the search for a common origin has been one of the basic paradigms of the Historical-Geographical Finnish School. Based on this idea, Axel Olrik, who is one of the researchers of the school, has set forth fifteen commonalities of folk narratives of epic character and created a study method called "Epic Laws of Folk Narrative". These laws are suitable for revealing issues such as the effect of the oral culture environment on the author and the work by applying them to the written cultural products as well as the anonymous or oral cultural products. In this respect, Olrik's work has been adapted to many oral and written culture products, and the compliance of the narratives with these laws has been evaluated. In this study, the laws put forth by Olrik were applied to a love story categorized in classical literature and written in mesnevi verse form. The authors of the masnavis are generally known. However, Olrik's table is devoted to anonymous types, especially to the myths, folk songs, heroic epics and legends. In this review, the love masnavi of Sheyhi, entitled Husrev u Shirin, is studied, regardless of the distinction made between an anonymous work or a work whose author is known. While studying the masnavi, it was aimed to apply the laws of Olrik to a source that feeds folk narratives or that is fed by them. In the article, it is aimed to examine Hüsrev ü Şirin mesnevi, which is a product of classical Turkish literature, according to a pattern prepared for folk literature products, and evaluations are made about conformities or incompatibilities based on the findings.
Özet Mitler, ilk çağlardan beri çeşitli yönleriyle tartışılan halk anlatılarıdır. Tartışmalar genellikle mitlerin gerçeklikleri, tarih ile ilgileri ve anlatıldıkları toplumlarda kazandıkları kutsal kimlikleri ile ilgili olmuştur.... more
Özet
Mitler, ilk çağlardan beri çeşitli yönleriyle tartışılan halk anlatılarıdır. Tartışmalar genellikle mitlerin gerçeklikleri, tarih ile ilgileri ve anlatıldıkları toplumlarda kazandıkları kutsal kimlikleri ile ilgili olmuştur. Mitlerin gerçek bir tarih olup olmadıkları ise araştırmacıları meşgul eden önemli bir konudur. Bir halk anlatısı olarak mitlerin gerçek bir tarih olup olmadıkları icra bağlamları ve bu bağlamdaki işlevleri ile ilgili görülmektedir. İşlevsel olarak mit anlatıları ve bu anlatılara bağlı olarak uygulanan pratikler, mitleri geçmişe bağlamaktadır. Mitlerin tarihselliği ise kültürel bellekte sürdürülmeleriyle ilişkilidir. Uzun tarihleri boyunca mitler pek çok anlatı türünü beslemiş olan temel bir anlatı olarak bugün varlıklarını çeşitli pratiklerde ve kültürel kodlamada sürdürmektedirler.

Abstract
Myths are folktales that have been discussed in various aspects since ancient times. The discussions generally focus on the reality of myths, their relation to history and the sacred identity of myths achieved in the society they are told. Whether myths are real history or not is a subject that keeps researchers busy. The reality of myths is dependent on their performance context and their functions in the relevant context. The myth narratives and practices related to those narratives connect myths to past. The historicity of myths is related to their presence in the cultural memory. Throughout their history myths have nourished various kinds of narratives and myths continue their existence in various practices and cultural codes.
Research Interests:
" Gök Tanrı " religion has a great importance, where accepting and appropriating Islam of Old Turks. But Turks, didn't give up completely the old beliefs and traditions with the Islam. Today, researchers have accepted that Turks have been... more
" Gök Tanrı " religion has a great importance, where accepting and appropriating Islam of Old Turks. But Turks, didn't give up completely the old beliefs and traditions with the Islam. Today, researchers have accepted that Turks have been continious shaping with Islam some of beliefs in Middle Asia. Elements of belief in the Middle Asia are living in the common cultural memory of society. Today's the basis of folk beliefs and personalities have been called as " veli, eren, dede, baba " with Islam in Anatolia are based on system of belief pre-Islamic. In this notice, it have been examined that from beliefs of folk and consist of around the tombs in Kale-Davaz town of Denizli. Datas of the study have been obtained from collected works in Kale-Davaz town and its villages. Each element of belief is analyzed by considered social and cultural context from theory and methods of folklore.
Research Interests:
In this subject that researchers are concerned on the matters which the types of folktales are identified. With the influence of context centered theories while a type is identified function, formation, structure, content with implements... more
In this subject that researchers are concerned on the matters which the types of folktales are identified. With the influence of context centered theories while a type is identified function, formation, structure, content with implements features of language and discourse are emphasized on the studies which were done before. But in many studies which form this study and type of anecdotes and folktales are identified by taking into no consideration these features and the anecdote is evalveted with the subtype of folk tale which is suitable for Eberhard-Boratav and Aarne-Thompson's classificiatons. Can the anecdotes be evalvated in context of folktale based on structure in the point of volume and features of language and discourse are going to be tried to have ansver in this study. In this study with the result of showing difference of two types obuiously, these formal expressions have been examined as a seperate title. ÖZET Özet Halk anlatılarının türlerinin belirlenerek tasnif edilmesi, araştırıcıların sıklıkla üzerinde durduğu bir konudur. Bağlam merkezli kuramların etkisiyle bir türü belirlerken işlev, şekil, yapı, içerik, icra ile dil ve üslup özelliklerine dikkat edilmesi gerektiği yapılmış olan çalışmalarda vurgulanmaktadır. Fakat pek çok çalışmada, bu çalışmanın konusunu oluşturan fıkra ve masal türleri belirlenirken, bu özellikler dikkate alınmayarak, Aarne-Thompson ve Eberhard-Boratav tasniflerine uygun olarak fıkra, masalın bir alt türü şeklinde değerlendirilmiştir. Bu çalışmada " fıkralar masal türü içerisinde değerlendirilebilir mi? " sorusuna, yapı temelli olarak hacim ile dil ve üslup özellikleri açısından yanıt aranmaya çalışılacaktır. Çalışmada formeller, iki türün farklarını belirgin olarak göstermeleri sebebiyle ayrı bir başlık olarak incelenmiştir.
Research Interests:
Halk edebiyatı nesir anlatı türlerinden olan memorat, sözlü anlatı geleneği içinde geniş bir yayılım alanına sahiptir. Mit, masal, efsane gibi türlere nazaran daha yeni bir tür olarak halk edebiyatı çalışmaları literatürüne girmiş olan bu... more
Halk edebiyatı nesir anlatı türlerinden olan memorat, sözlü anlatı geleneği içinde geniş bir yayılım alanına sahiptir. Mit, masal, efsane gibi türlere nazaran daha yeni bir tür olarak halk edebiyatı çalışmaları literatürüne girmiş olan bu tür, araştırıcılar tarafından efsane ile ilişkilendirilerek değerlendirilmiştir. Geniş bir yayılım ve kullanım alanına sahip olan sözlü anlatı türleri, çeşitli kurgu eserlerde de işlenmiştir. Folklorik anlatılardan yola çıkılarak kurgulanmış sinema filmleri de bu çeşitlilikten birisini oluşturmaktadır. Özellikle korku sinemasının “gerçek bir hikâyeden alıntıdır” cümlesini kullanması nesir anlatı türlerinden memorat ile ilişkilendirilebilir.

Bu çalışmada, 2000 sonrası Türk korku filmlerinden Siccin filminin cin olgusuna yaklaşımı ve memorat türü ile ilişkilendirilerek cinlere dair anlatıların filmleştirilmesi işlenecektir. Bu filmde memorat tasniflerinden Cinler İle Kurulan İletişim Biçimleri değerlendirilerek cinlerle ilgili emir ve yasaklar ile korunma yöntemleri incelenecektir.
Research Interests: