Atila Gül

Eğirdir districts is rich in natural and historical environmental values and cultural traits are the important places of tourism and recreational activities. Tourism and recreational activities, which are developed in regards with the atractiveness of such places, are made of those natural and cultural environment. When events of tourism all over the world are examined, it could be observed that such activities usually take place during summer months. However, since developing residences and facilities tend to use sources more than before, they affect natural, historical and the cultural values negatively and thus corruption starts. Inspite of the fact that the district is gradually getting more intensive in terms of tourism and recreation during the four seasons, there haven’t been any serious problems yet. In the areas of these natural and cultural resources, the problems related with the use of those resources where tourism and recreational activities are concentrated can not be ignored and the purpose of this study is what can be done to prevent the spread of such problems of the district. In this study, natural and cultural traits to be developped in the district of Eğirdir have been investigated and analized in order to detect the tourism and the recreational potentials in the region.

Korunan dogal alanlarda artan rekreasyon/turizm egilimlerinin olumsuz etkilerini minimize etmek amaciyla karar verme cercevesinde kullanilan yontemlerden birisi Ziyaretci Etki Yonetimi (ZEY) dir. ZEY temelde, mevcut kosullar ve sorunlar, olasi etkiler ve yonetim eylem stratejisini (onlemler ve izleme) iceren bir yaklasimdir. Bu calismanin amaci Isparta Golcuk Tabiat Parkinda ZEY cercevesinde ziyaretcilerin yapmis olduklari olumsuz etkileri minimize edecek etki duzeyleri, tedbirleri ve bazi standartlari belirlemektir. Ziyaretci ve uzmanlara yapilan anket calismasi sonucunda Golcuk Tabiat Parkinda, rekreasyonel faaliyetlerin olumsuz etkilerinin olabilecegi kaynak degerleri sirasiyla bitki ortusu, gorsel kalite, su kalitesi, toprak kalitesi, gurultu kirliligi, hava kalitesi ve fauna seklinde belirlenmistir. Belirlenen etkilerin olumsuzluklarini gidermek icin gerekli onlemler ve bazi standartlar onerilmistir. Anahtar kelimeler: Korunan Alanlar, Ziyaretci etkileri, Onlemler, Standartlar, Golcuk Tabiat Parki

Peyzaj Mimarligi Bolumlerinin en onemli paydaslari mezun olan peyzaj mimarlaridir. Bologna sureci ile kapsaminda Peyzaj Mimarligi egitim ve ogretimde yapilacak degisim ve gelisimde mezunlarin istek ve egilimleri onemlilik arz etmektedir. Bu amacla, mezunlara yonelik olarak internet ortaminda anket uygulamasi gerceklestirilmistir. Anket formu 36 sorudan olusmus olup toplam 612 peyzaj mimari ankete yanit vermek suretiyle veriler elde edilmistir. Anket sonuclari yuzde degerleri olarak degerlendirilmistir. Anket verilerinin degerlendirilmesi sonucu mezun peyzaj mimarlarinin Yuksekogretimden ozetle; meslekte tatmin edici bir is bulmak veya meslegi layikiyla gerceklestirmek icin ilgili teorik ve uygulama derslerinin dengeli bir sekilde verilmesini, gercek hayata hazirlanmasini, ulkemiz kosullarina uyum saglayacak ve kendini surekli gelistirebilecek guncel bilgi verilmesini ve yonlendirilmesini, Bolumlerde fiziki imkanlarinin ve akademik yapisinin nitelik ve nicelik olarak artirilmasini, Fakulte yapilanmasinin yeniden duzenlenmesini, mezun sayisinin azaltilmasini vb isteklerde bulunmustur. Bu baglamda Peyzaj Mimarligi disiplini olarak egitim ve ogretimde “Avrupa genelinde bir cerceve politikasinin olusturulmasi”, “Ogrenci odakli egitim sistemi”, “Karar almada ogrenci katiliminin saglanmasi”, “Yasam boyu ogrenimin devami”, “Deneyimden yararlanma”, “Ogretim/Ogrenim hareketliliginin desteklenmesi”, “Denklik ve taninmaya katki”, “Kulturler arasi diyalog”,“Mufredat yenileme calismalarini yapilmasi”, “Mezun ogrencilerin (calisanlar) izlenmesi ve isverenle olan iliskilerin belirlenmesi”, “Hazirlik, sorumluluk ve paylasmanin artirilmasi” ve “Akreditasyonun gerceklestirilmesi” gibi bu sureclerin acilen bir butunluk icinde gerceklestirilmesi gerekmektedir. Anahtar kelimeler: Yuksekogretim, Peyzaj mimarligi, Mezunlar, Peyzaj mimari, Beklentiler

Anadolu coğrafyası sosyal, ekonomik, ekolojik ve politik konumu nedeniyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve medeniyetler arası geçiş noktası olarak kullanılmıştır. Bu nedenle Anadolu, doğal ve kültürel miras açısından çok zengin ve çeşitlilik arz eden bir potansiyele sahiptir. Günümüzde "Kültür Rotaları" kültür turizm kapsamında önemli bir etkinlik alanı olarak kabul görmektedir. Kültür rotaları bir bölgenin tarihi, kültürel ve doğal mirası hakkında bilgi edinmek isteyen ziyaretçilere çeşitli etkinlik imkanı sunan, turizmden elde edilecek gelirin geniş alanlara dağılımını sağlayan ve ziyaretçinin uzun süre bölgede kalmasını sağlayan önemli bir etkinlik çeşididir. Bu çalışmanın amacı, mevcut tarihi kültür yolları ile birlikte ilişkilendirilmiş kültür rotalarının belirlenmesi suretiyle Isparta ilinde kültür turizminin geliştirilmesidir. Bu kapsamda coğrafi bilgi sistemleri (CBS) tabanlı ArcMap 10.5 programı kullanılarak tarihi kültür yolları ve odak kültür rotalar belirlenmiştir. Özellikle CBS ortamında hazırlanan ve önerilen kültür rotalarının, Isparta ilinin kültürel, doğal ve tarihi miras değerlerinin korunması, yaşatılması ve kültür turizmi kapsamında destinasyon alanı olması konusunda önemli bir rol oynayacağı öngörülmektedir. Ayrıca bu rotaların Isparta Turizm Eylem Planı oluşturma çalışmaları için de önemli bir altlık teşkil edeceği düşünülmektedir.

Turkiye’nin cografik konumu ve iklim ozellikleri nedeniyle gunes enerjisi acisindan onemli potansiyele sahiptir. Bu nedenle ulkenin ozellikle enerji alaninda uluslararasi sistemin etkisi ve baskisindan ziyade, kendi oz varliklarina dayali, yenilenebilir, yenilikci, ekolojik, esitlikci, adil ve demokratik yasamla uyumlu bir enerji planlamasina ve politikasina ihtiyac vardir. Bu baglamda plansiz ve gelisiguzel yayginlasan Gunes Enerjisi Santralleri (Fotovoltaik) (GES) tesisi icin mekansal planlamalarla iliskilendirilmesi, bilimsel ve teknik boyutta ideal yer seciminin belirlenmesi zorunlu hale gelmistir. Bu calismada GES icin ideal mekansal yer seciminin belirlenmesi amaciyla farkli uzmanlarin (n:50) gorusu alinarak Isparta yoresi kosullarinda puanlama teknigi ile temel/alt kriterlere ait gostergelerin en uygun degerleri belirlenmistir. Belirlenen temel kriterler onemlilik sirasina gore; Bolgenin gunes enerjisi potansiyeli, arazi kullanim durumu, sebeke baglantisina olan uzakligi, yer...

Öz
İslamköy, kültürel turizm açısından somut ve somut olmayan kültürel miras değerleri bakımından stratejik bir öneme sahip bir köydür. Bu miras değerlerini ortaya konulmak, korumak, yaşatmak ve sürdürülebilirliğini sağlanmak amacıyla İslamköy özelinde sıralamalı GZFT analizi ile mevcut durum tespiti yapılması ve yerel kimliğe uygun bütüncül ve özgün stratejik eylem plan çerçevesinin hazırlanması amaçlanmıştır. Bu bağlamda elde edilen verilerin analizleri sonucunda İslamköy özelinde 5 yıllık bir süre için hedeflenen “Kültürel Turizm”, “Mekansal planlama ve tasarım” ve “Tarımsal” olmak üzere 3 temel boyutta stratejik amaçlar ve eylemler önerilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Isparta, İslamköy, GZFT, Stratejik Eylem Planı, Kültürel Turizm

Abstract:
İslamköy is a village with important concrete and intangible cultural heritage values in terms of cultural tourism. It was aimed to prepare a holistic and original strategic action plan framework In order to ensure sustainability and preserve of these heritage values and to make a current situation determination with a r-SWOT analysis in accordance with local identity. As a result of the analysis of
the data obtained in this context, 3 basic strategic goals and actions were proposed, namely “Cultural Tourism”, “Spatial planning and design” and “Agricultural” targeted for a period of 5 years.
Keywords: Isparta, Islamkoy, SWOT, Strategic Action Plan, Cultural Tourism

Urban green areas are the most crucial components of the urban structure and are physical spaces that contribute to the urban ecosystem
and city dwellers. In terms of increasing the quality of urban life and its sustainability, it is of great importance that urban open and green
spaces are at the desired level and standards, both qualitatively and quantitatively, and that they are integrated holistically within the scope
of urban planning and urban design. This study is aimed to determine the areal amounts, distributions, and amount of green space per capita
analyzsis and urban strategic actions of the existing open and green areas in the city and neighborhood scale of the Uşak city center. In this
context, the open and green spaces available at the scale of 29 neighborhoods in the city center of Uşak were analyzed and examined. As a result, it was determined that Uşak has 8.50 m2/person active green areas and the 3.37 m2/child playground. The amount of green space per
capita in the city is below the 10 m2 standard specified in the legislation.

In this paper, a new strategy based on the use of factor analysis (FA) with the varimax rotation technique was proposed to assess
the effects of spatial variables on the visitation of nine typical public squares. These public squares are Times, Duomo, Oldtown, Red, Taksim,
St. Peter’s, Grand Place, Trafalgar, and Rynek Glowny. This study aimed to measure the effect of the built environment on human choices and
offer recommendations for more successful planning and design studies in cities. Data of the spatial variables were collected and processed
by using a factor analysis model to extract the ranking of the effective spatial variables on the people’s choices who visit public squares.
By applying the FA model, when considering the rotated loading factors, it was observed that the first factor accounting for 81.00% of the
total variance would be sufficient to reveal the effectiveness order of spatial variables on the relevant public square’s visit. This study showed
that the FA model could provide an opportunity to identify the most important variable affecting the human preference (or people choice) of a
square and to create better planning and design ideas for squares. The results obtained from the FA application to spatial variables proved that
the amount of green area within the square and the amount of green area surrounding the square are the most important variables affecting the
people’s choice of a square.

Kentsel yeşil alanlar kentsel yapının en önemli bileşeni olup kent ekosistemine ve kent halkına çok yönlü hizmet ve katkılar sağlayan fiziksel mekânlardır. Kentsel yaşam kalitesini artırılması ve sürdürülebilirliği açısından kentsel açık ve yeşil alanların, niteliksel ve niceliksel olarak istenilen düzeyde ve standartlarda olması, kentsel planlama ve kentsel tasarım kapsamında bütüncül ilişkilendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada Uşak kent merkezindeki mahalle ölçeğinde yeşil alanların alansal miktarları, dağılımları ve kişi başına düşen yeşil alan miktarının belirlenmesi, analizlerinin gerçekleştirilmesi ve kentsel stratejik eylemlerin oluşturulması amaçlanmıştır. Bu bağlamda Uşak kent merkezindeki 29 mahalle ölçeğinde mevcut açık ve yeşil alanlar niceliksel olarak analizleri yapılmış ve irdelenmiştir. Sonuç olarak, Uşak kentinin kişi başına 8.50 m2/kişi aktif yeşil alan ve çocuk başına düşen çocuk oyun alan miktarı ise 3.37 m2/çocuk tespit edilmiştir. Kentteki kişi baş...

Kentsel ekoturizm kavramı, kentlerin turizm potansiyelini ve çeşitliliğini artırmak, turizm faaliyetlerini 12 aya yaymak, mevcut doğal ve kültürel değerlerin korumak ve yaşatabilmek, doğa ve çevre koruma farkındalığını artırmak ve yerel gelir kaynaklarını artırmak amacıyla önemli bir bileşeni olarak kabul görmektedir. Isparta kenti ve çevresi, doğal ve kültürel kaynak değerleri açısından zengin ekoturizm potansiyeline sahiptir. Çalışmanın amacı kentsel ekoturizm kavramının kavramsal olarak irdelenmesi, Isparta kenti ve çevresinin doğal ve kültürel değerlerinin envanterinin çıkarılması, kentsel ekoturizmine yönelik swot analizi ve stratejik eylem planının oluşturulmasıdır. Sonuçta Isparta kentsel ekoturizm açısından iki temel hedef ve farklı dokuz amaçlar ve çok sayıda eylemler önerilmiştir.

In this study, linear and polynomial regression functions were applied to the Corine Land Cover (CLC) data to quantitatively estimate the future land cover for three different cities of Turkey, Ankara, Istanbul and Izmir. For the related cities, the CLC data sets recorded for every 6 years between the years 2000-2018 were individually obtained from satellite images for monitoring changes in land cover for Turkey. These data allow us to have information about artificial surfaces, agricultural areas, natural and semi-natural areas, wetland and water bodies which have been changed accordingly urbanization process in Turkey. Based on CLC data of 2000, 2006, 2012 and 2018 the areas and widths of artificial surfaces spread in these three cities were determined. Mathematical calculations were made by using the linear and polynomial regression models to understand what the future scenarios would be in order to understand what would happen if these changes continued in the same way. To concl...

Most members of Lamiaceae family have ostentatious leaves and flowers and angular stems. They are also rich in essential oils content. Thus, they are used in wide area such as landscape, medicinal, phermautical, food, cosmetics and perfumery. However, many species of this family, represented almost 574 species in Turkey, are not well known. In this study, 4 taxa of Lamiaceae family that is noticed and studied in detail around the world but have not wide using area in Turkey, has been selected as study material. These species are Ajuga orientalis, Ajuga chamaepitys subsp. chia var. chia, Teucrium chamaedrys subsp. chamaedrys and Teucrium polium. The aim of the study is that these species of aesthetic and functional properties has been taken into consideration in landscape architecture. To determine aesthetic and functional properties of these species, length of plant, the number of leaves, the number of flowers, flower size and the diameter of stem was be measured as visual character...

Özet: Peyzaj Mimarlığı Bölümlerinin en önemli paydaşları mezun olan peyzaj mimarlarıdır. Bologna süreci ile kapsamında Peyzaj Mimarlığı eğitim ve öğretimde yapılacak değişim ve gelişimde mezunların istek ve eğilimleri önemlilik arz etmektedir. Bu amaçla, mezunlara yönelik olarak internet ortamında anket uygulaması gerçekleştirilmiştir. Anket formu 36 sorudan oluşmuş olup toplam 612 peyzaj mimarı ankete yanıt vermek suretiyle veriler elde edilmiştir. Anket sonuçları yüzde değerleri olarak değerlendirilmiştir. Anket verilerinin değerlendirilmesi sonucu mezun peyzaj mimarlarının Yükseköğretimden özetle; meslekte tatmin edici bir iş bulmak veya mesleği layıkıyla gerçekleştirmek için ilgili teorik ve uygulama derslerinin dengeli bir şekilde verilmesini, gerçek hayata hazırlanmasını, ülkemiz koşullarına uyum sağlayacak ve kendini sürekli geliştirebilecek güncel bilgi verilmesini ve yönlendirilmesini, Bölümlerde fiziki imkanlarının ve akademik yapısının nitelik ve nicelik olarak artırılmas...

Özet: Günümüzde bilimsel ve teknik anlamda yasa ile koruma altına alınan doğal alanların temel kaynak koruma gerekçeleri özellikle rekreasyon/turizm amaçlarıyla çoğunlukla çelişmekte ve rekabet edememektedir. Böylece söz konusu korunması arzulanan biyolojik çeşitlik başta olmak üzere doğal ve kültürel değerler olumsuz etkilenmektedir. Bu nedenle korunan doğal alanlarda kaynak ve kullanıcı arasındaki hassas olan koruma kullanma dengesinin sağlanabilmesi ve rekreasyonel/turizm potansiyelinin en iyi şekilde değerlendirilmesi için ziyaretçi yönetim planının yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle ziyaretçi tesis, hizmet ve etkinliklerin tasarım standartlarının belirlenmesi, sosyal ve fiziksel etkilerdeki değişimlere ilişkin kullanım düzeylerinin ilişkilendirilmesi, kullanım modellerine ilişkin tahminlerin genellenmesi ve talep eğilimlerinin saptanması gibi bilgilere yer verilmelidir. Amerika'da çok sayıda ziyaretçi yönetim modelleri geliştirilmiş, ancak amaç ve yöntemleri açısı...

Günümüzde yüksek çekim gücüne sahip kentler ve yerleşim alanlarının hızlı nüfus artışı ile birlikte ve konut, hizmet, ticari, eğitim, sanayi gibi çok sayıdaki sektörün ve ilgili aktörlerin çok yönlü talepleri, zahmetsiz ekonomik çıkar (rant) elde etme eğilimleri, vb. etkenler sağlıksız ve düzensiz kentleri ve kentleşmeyi ortaya çıkarmış ve çıkarmaktadır.
Bunun sonucu olarak, mekanikleşen, yatay ve dikey yönde gelişen blok yapılaşmalar, yoğun araç trafiği, çevre kirliliği, görsel kirlilik, kalabalıklık, gürültü, doğal afetler, alt ve üst yapı yetersizlikleri, açık ve yeşil alanların tahrip edilmesi veya azaltılması, su
kaynaklarının tahribatı veya aşırı kullanımı, vb. olumsuz faktörler sonucu kentin yaşam
kalitesi her geçen gün azalmaktadır.
Buna bağlı olarak, kentlerin peyzajı ve mekânları sürekli bozulmaktadır. Bunun sonucunda büyük kentler yaşanabilir olmaktan çıkarak, çekiciliğini büyük ölçüde yitirmektedir. Bu olgu, kent insanlarını çoğu zaman yaşamak zorunda kaldığı bu olumsuz koşullardan uzaklaştırarak, doğa ile bütünleşme isteği ve doğaya daha yakın olma taleplerini de ortaya çıkarmaktadır. Kentleşme eğilimleri ve faaliyetleri sonucu örneğin yollar, binalar, kaldırımlar, teknolojik
araç ve gereçler, ısınma ve soğutma faaliyetleri, araç trafiği, yeşil alanların azalması gibi
faktörler kentte ısı adası etkisinin oluşmasına neden olmaktadır. Bu durum atmosfere daha fazla CO2 salınımına yol açmaktadır. Bütün bu istenmeyen olumsuzluklarla yaşamak zorunda kalan kentli insanlar, artık temel ihtiyaçlarının karşılanmasıyla yetinmeyip, bu olumsuzluklardan uzaklaşmak, çeşitli zihinsel ve düşünsel rahatsızlıklara neden olan gerginliklerini gidermek amacıyla kent içi veya yakın çevresindeki doğal/ormanlık alanlara veya yeşil alanlara yönelmektedir. Bu alanlar, sadece anlık insan-doğa ilişkisinin gerçekleştiği yerler olmayıp, aynı zamanda bu ilişkinin sürekliliğini sağlayabilecek nitelik kazanmaktadır.
Buna bağlı olarak da kentlerde yaşanan eğlence-dinlence gereksinimlerine karşılık, mevcut ve kullanılmaya elverişli açık ve yeşil alanlar ile yeşil doku elemanlarının nicelik ve nitelik bakımından yetersiz kalması, özellikle ağaç ve ormanların kent ekolojisine ve yaşam kalitesine sağladığı estetik ve işlevsel hizmet ve katkılara olan ihtiyacı gündeme getirmektedir.
Bu amaçla gelişmiş ülkelerde küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda en önemli eylem stratejilerinden birisi CO2’in orman ekosistemi bünyesinde (bitki, ölü örtü ve toprakta) depolanmasıdır. Bu strateji genelde karbon depolama (carbon sequestration) olarak tanımlanmaktadır. Kent merkezlerinde CO2 salınımını azaltmak ve karbon
depolama amacıyla kent ağaçları ve kent ormanları önemli bir konuma sahip bulunmaktadır. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de her kente bir kent ormanı tesis edilmesi veya kentsel alanda ağaç sayısının artırılması hedeflenmektedir. Kentin uzun ömürlü doğal elemanları olarak kabul edilen ağaçlar ve ormanlardan beklenen çok yönlü hizmet ve katkıların sağlanabilmesi, bilimsel ve teknik ilkeler kapsamında uygun bir yönetim planına sahip olması ve uygulanmasına bağlı  bulmaktadır.
Kent ormancılığı yönetim planında, kuruluşlar arası eşgüdüm, görev alacak uzmanların belirlenmesi, parasal kaynak temini, insanların eğitimi,  kentlerin yetişme ortamı koşullarına (iklim, toprak, denizden yükseklik, vb.) uygun türlerin seçimi (hem biyolojik hem de birbiriyle estetik uyum sağlayacak nitelikte olması), seçilen türlerin dikimi, bakımı ve korunması, eylem programları yer almaktadır. Bu kapsamda kentsel ağaç ve ormanlara yönelik bütüncül bir organizasyon ve stratejilerin oluşturulması ve bunun sürekliliği önemlilik arz etmektedir. Bu bağlamda kent ormancılığı, teknik ve bilimsel ölçekte disiplinlerarası ortak bir çalışma ile kent yönetimi ve politikası oluşturma çabası olarak algılanmakta ve yürütülmektedir. Yani kentin açık ve yeşil alan sistemleri içindeki ağaç, ağaç toplulukları ve ormanların özel ve bütüncül bir yönetimi ve politika oluşturma yaklaşımı olarak benimsenmektedir. Burada önemi vurgulanan kent ormancılığından beklenen ve özlenen çok yönlü hizmet ve katkıların sağlanması için, herşeyden önce, birey ve toplumun “Ağaç, Orman, Doğa,
Yeşillik ve Yaşam” gibi olguların farkında olma, algılama, anlama, sevme, değer verme ve koruma bilincinin geliştirilmesi konuları öncelik olarak ele alınması gerekmektedir. Bu konuda “Kent Ormancılığı” önemli bir rol üstleneceği düşünülmektedir. Kent ormancılığının temel amacı, kentsel alanda ağaç ve ormanların tüm görsel ve işlevsel hizmet ve katkılarından kent insanlarının ve kentsel alanın en üst düzeyde yararlanmasını sağlamaktır. Daha başka bir anlatımla, ağaç, ağaç toplulukları ve ormanlarının kent insanına, çevre insan ilişkileri bağlamında sosyolojik, psikolojik, ekolojik, görsel ve eğlence-dinlenceye yönelik hizmet ve katkılar yapmasını sağlamak ve stratejiler geliştirmektir. Bu hizmet ve katkılar, mekâna güzellik katma, psikolojik etkileme ve rahatlatma, gölgeleme, kent
iklimini iyileştirme, rüzgâr hızını azaltma, hava ve gürültü kirliliğini önleme, toprak-su koruma ve yaban hayatını geliştirme, vb. şeklinde görülebilmektedir. Bu görüşlerin ışığında, çok çeşitli konular içermesi ve konularının kapsamlı olması dolayısıyla, akademik ortamda henüz bilimsel tanımı konusunda ortak bir görüşe varılamamasına rağmen, kent ormancılığı ile ilgili güncel yaklaşımlar, konunun teknik boyutları ve sosyo kültürel katkılarının bu eserde bir araya getirilmesi öngörülmektedir.
Eserde, ülkemiz koşullarında kent ormancılığı kavramının nasıl algılanacağı ve uygulanacağı konusunda bazı özgün bilimsel yaklaşımlar ve açılımlar getirilmesi hedeflenmektedir. Bu yönleri ile eser, sadece peyzaj mimarlığı, ormancılık disiplini ve diğer ilgili disiplinlerin de yararlanabileceği yardımcı kaynak niteliğinde değil, aynı zamanda ilgili kurum ve kuruluşlara, sivil toplum örgütlerine hatta kent insanına bir kılavuz görevi üstleneceği düşünülmektedir. Eser, ekleri ile birlikte “Kent Ormancılığının Tarihsel Gelişimi”, “Kent Ormancılığının Kavramsal Süreci ve Bazı Temel Kavramlarla İlişkisi”, “Kent Ağaçları ve Kent Ormanları”, “Kent Ormancılığı Yönetim Planlaması”, “Kentiçi ve Yakın Çevresinde
Fidan Dikim ve Bakım Çalışmaları”, “Kentsel Alanda Kullanılacak Bazı Türlerin Özellikleri ve Kullanım Alanları” olmak üzere 6 bölümden  oluşmaktadır.

Öz:
Sağlıklı bir yaşam ortamının sağlanması ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için ülkelerin sahip olduğu doğal değerleri koruması gerekmektedir. Buna ek olarak, kültürel değerler toplum değerlerinin yaşatılmasına katkıda bulunur. Bu sayede, kültürel değerler, sosyal bütünlüğün ve sosyal gelişimin korunmasını sağlamaktadır.Batı ve doğunun kesiştiği noktada bulunan ve önemli bir doğal güzelliğe sahip olan Türkiye, birçok medeniyetin doğup geliştiği bir yerdir.Türkiye’nin Isparta ilinde bulunanEğirdir ilçesi de sahip olduğu doğal ve kültürel özellikleri ile birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu kapsamda alanla ilgili literatür araştırılması yapılarak, Eğirdir’in arazi örtüsü, toprak grupları, erozyon durumu, maden alanları ve diğer doğal verilerinin envanteri yapılmıştır. Anıtsal yapıları, antik yolları, milli parkları, koruma alanları, arkeolojik ve doğal sit alanları listelenmiştir. Tüm bu veriler, coğrafi bilgi sistemleri kullanılarak, ArcGIS programı ile haritalandırılmıştır. Çalışmanın amacı Eğirdir ilçesinin doğal ve kültürel özelliklerinin öneminin anlaşılması, korunması ve gelecek nesillere ulaştırılması için bir kaynak oluşturulmasıdır.
Anahtar Kelimeler: Eğirdir, doğal değerler, kültürel değerler, envanter, peyzaj
NATURAL AND CULTURAL RESOURCE VALUES OF EĞİRDİR REGION
Abstract:
In order to provide a healthy living environment and to transfer this environment to future generations, it is necessary to protect the natural values of the countries. In addition, cultural values contribute to maintaining community values. In this way, they ensure the protection of social integrity and social development.Thanks to its located on the intersection of west and east and it has a significant natural beauty, Turkey is a place where many civilizations born and flourish. Egirdir district of Isparta in Turkey also has quite remarkable natural and cultural features. In this context, in the literature, the area was researched and inventories of Eğirdir's land cover, soil groups, erosion status, mine areas and other natural data were made. Monumental structures, ancient roads, national parks, conservation areas, archaeological and natural sites of Eğirdir were listed. All these data were mapped with the ArcGIS program using geographic information systems. The aim of the study is to create a source for understanding, preserving and transfering the importance of the natural and cultural features of Eğirdir district to future generations.
Keywords: Eğirdir, natural values, cultural values, inventory, landscape

Öz:
Yerel yönetimler tarafından kırsal yerleşmelerde (özellikle köylerde) kırsal turizme yönelik yatırım ve uygulamalar giderek artmaktadır. Köy mekanları sahip oldukları doğal ve kültürel kaynak değerleri ile birlikte yerel planlamanın bir parçası olduğu görülmektedir. Ülke mekânsal planlama pratiği içerisinde kırsal alan planlamasına yönelik eksiklikler kalkınma projeleriyle desteklenmeye çalışılarak özel amaçlı kurumsal planlamalarla bu eksiklik giderilmeye çalışılmıştır. 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı yasa ile 16 bin 220 köyün mahalleye dönüşmesi ve kentsel içerikte kurgulanan 3194 sayılı İmar Kanunu’na tabi olmasıyla kırsal yerleşmeler ve köyler büyük bir yapılaşma ve kullanım baskısıyla karşı karşıya kalmıştır. Bu çalışmada, bütünsel ve sistematik bakış ile doğa ve çevrenin korunmasını öncelikli olarak ele alan Köy Tasarım Rehberleri yaklaşımı ele alınmış, tanımlanmış ve tartışmaya açılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Köy, Tasarım, Tasarım Rehberi, Kırsal

VILLAGE DESIGN GUIDE for CULTURAL TOURISM in RURAL/VILLAGE
Abstract:
Rural tourism investments and practices are increasing in rural settlements (especially in villages) by local administrations. Village sites are seen to be a part of local planning with their natural and cultural resource values. In the spatial planning practice of the country, deficiencies for rural area planning were tried to be supported by development projects and this deficiency was tried to be eliminated with special purpose institutional planning. Rural settlements and villages have faced a great deal of construction and usage pressure with the law numbered 6360 enacted in 2012, when 16 thousand 220 villages turned into neighborhoods and were subject to the Zoning Law No. 3194, which was built in urban content. In this study, the Village Design Guides approach, which prioritizes the protection of nature and the environment
with a holistic and systematic perspective, has been discussed, defined and discussed.
Keywords: Village, Design, Design Guide, Rural

The inventory and analysis process allows us to recognize the elements
and context of nature and culture and learn about their effects. In this
way, new and original projects are produced by using the analysis
results. In addition, site analysis is one of the most important and
effective ways to find concepts (TIFA, 2020). The built environment
also affects people's perceptions. For this reason, sites should be
designed in a harmonious balance with nature while providing suitable
conditions for users. In this book chapter, the necessary steps and
definitions in landscape site inventory and analysis applications, which
are the basic steps in the correct realization of urban landscape design
projects, are explained in detail.

No part of this publication may be reproduced, distributed or transmitted in any form or by any means, including photocopying, recording or other electronic or mechanical methods, without the prior written permission of the publisher, except in the case of brief quotations embodied in critical reviews and certain other noncommercial uses permitted by copyright law.

Yalvaç's local cuisine has an important cultural heritage value with its
diversity and richness of the eating and drinking culture, which is still
maintained by preserving itself from the past to the present, and which
includes different tastes and traditions. The diversity in Yalvaç's
traditional culinary culture depends on many factors.
The Yalvaç, which is located in the Mediterranean Region, is bordered
by the Central Anatolia and Aegean Regions and is influenced by the
cuisine of these regions, and its unique rich food culture has emerged.
In this study, the traditional gastronomy culture of the Yalvaç district
was evaluated in terms of gastronomy, and suggestions were made that
it could be integrated with Yalvaç tourism planning.

Urban Agroforestry (AFS) covers a variety of traditional and traditional
farming, such as the cultivation of trees and agricultural products (fruit
plants, medicinal aromatic plants, vegetables, grains, forage crops, fuel
crops, etc.) and livestock (including fisheries) in and around a
residential area. Modern production systems as well as related input
sourcing, processing, and marketing activities. UAF is a dynamic,
ecologically based, natural land use system that diversifies and sustains
production to increase environmental, social, economic, and benefits
for the land of all sizes (Mougeot, 2000; FAO, 2022).Agroforestry can also improve the quality and availability of water,
reduce the contribution and vulnerability of agriculture to climate
change, increase and diversify producers' incomes, provide access to
more nutritious food, and provide jobs for women and youth, among
other services (FAO, 2022). Agroforestry is a very complex subject. For
centuries, agroforestry has been skillfully practiced around the world,
especially in tropical countries. Recently, it has been recognized that
agroforestry science is a harmonious blend of both the biophysical and
social sciences (Nair, 1993).
In this study, the concept of Urban Agroforestry, its importance,
benefits, types, and information on Urban Agroforestry Systems
(UAFS) planning were examined within the scope of urban agriculture.

Today, the negative consequences of human activities on the natural landscape are increasing
and changing day by day. For example, the negative consequences of climate change, decrease
in biological diversity, increase in carbon emissions, increase in environmental pollution and
increase in natural disasters pose a serious threat to humanity and nature. In particular, climate
change has become a global problem that requires urgent measures, rather than a threat to our
future. On a global scale. Urgent actions envisaged regarding the climate change adaptation
process include an important economic dimension. Therefore, within the scope of the Strategic
action plan, issues such as sustainable land planning/management, landscape
rehabilitation/improvement studies, applications that take into account carbon capture/storage
functions, calculating the amount of carbon captured, monitoring the changes in carbon stocks,
nature-based solutions, etc. are primarily addressed. Monitoring the costs resulting from
greenhouse gas reduction efforts, the possible financial consequences of the increase in
environmental sanctions and penalties, registration of purchase and sale transactions related to
credits and certificates obtained as a result of emission reductions, registration of environmental
carbon taxation, environmental pricing and a subsidiary As a unit, the need for carbon pricing
has come to the fore. Carbon pricing aims to pass these costs caused by greenhouse gas
emissions to a price above the amount of CO2 emitted, to pass these costs on to those who cause
them, and also to reduce new cost formations. Carbon pricing, rather than dictating who is
responsible for where and how to reduce the number of emissions, gives an economic signal to
all actors that emit greenhouse gas emissions. The carbon pricing approach is implemented as
an emission trading system (ETS) and carbon tax as a market-based instrument. Landscape
Architecture discipline, which works on spatial planning, design, management, and repair with
its ecological dimension, is an important opportunity for the realization of strategic actions for
the climate change adaptation process. In this study, the importance of the carbon pricing
mechanism for the adaptation process to climate change, carbon calculation, and ecological
approaches to carbon capture/storage

Today's information society needs individuals who can access information, think analytically,
improve themselves thanks to the information they have reached and have lifelong learning
skills and competencies. Thus, it is aimed that individuals who can actively participate in all
areas of social and economic life, regardless of age, gender and status, take responsibility in
society. Raising awareness at an early age for the protection and sustainability of the
environment and living spaces significantly affects the attitudes and behaviors of the individual
and society. Giving priority to people and education at all times will help disseminate basic
knowledge, skills, and competencies, expand flexible and innovative learning opportunities,
and raise quality and responsible individuals. In this context, new studies are gaining
importance in terms of providing equal and open access to qualified learning opportunities, and
various learning experiences, enriching the learning environment and gaining learning skills.
Considering the curriculum changes that have been made frequently in our country in recent
years, it has been concluded that educational activities are now needed not only in classrooms
but also in the classroom and out-of-school learning environments. School and out-of-class
learning environments (e.g. schoolyards, parks, and natural areas) are based on the thesis that
learning can take place not only in the classroom as an individual activity but in all areas of life.
Environmental education is of vital importance for this. Environment and ecology-oriented
education will contribute to supporting the individual-cognitive development of children,
increase the sense of management of the environment and provide a link between school and
society. In addition, expressing their ideas about the solutions to the problems they face as a
member of society will contribute to the generation of nature-based solutions by strengthening
intergenerational relations. In this study, suggestions were made on the subjects such as being
able to comment on landscape perception-culture-identity in landscape education of primary
and secondary school children, recognizing landscape components (form, shape, color, size),
increasing their awareness of the relationship between landscape and ecology and giving them
analytical thinking skills.

An ecosystem is defined as the unity of biological life within the physical environment on Earth and their
interrelationships with each other. Since the planet's formation, a broad diversity of living environments has
developed on Earth. Non-living natural things such as air, water, and rock and living things such as humans,
animals, plants, and microorganisms in these living environments constitute the elements of this system and
therefore the structure of the system. Ecosystems have biotic and abiotic elements, and these elements are
interconnected. Ecosystems are self-sustaining, self-regenerating natural systems. Every ecosystem has its own
unique set of circumstances. Each ecosystem has a unique spatial dimension. The mountain ecosystem, which
is one of the 11 main biomes of terrestrial ecosystems, is called an "orobiome". In Greek, "oros" means
mountain. As a result, the orobiome is defined as ecosystems where the effects and traits of the physiographic
elements are dominant. Alpine environments are considered the most stunning and beautiful places in the
world.
An Alpine ecosystem is a general term for any ecosystem located in or on a mountain range, including tundra
regions and glacial lakes. The term “alpine” is used to describe the geological features of an environment.
Steep cliffs and rock faces immediately come to mind when thinking about the alpine environment. In this
context, conifers like spruce (Picea sp.) or broadleaf plants with a greater leaf surface are regarded as
components of Alpine environments. The majority of the Alpine regions are encircled by stony, hilly, and icy
terrain. Plants growing in such biomes are cold tolerant and often grow in rocky formations, slopes, or along
cliffs.
Numerous mountain ecosystems are already experiencing significant alterations due to climate change. There
are serious concerns about climate change and its effects on the survival of different species. It is estimated
that climate change will have multifaceted effects on Alpine ecosystems’ structure and functions (biodiversity,
species distribution, biogeochemical cycles).
Changing temperatures pose a serious threat to Alpine ecosystems. High altitudes tend to be cooler than lower
altitudes. This temperature difference may cause a shortening of the vegetation periods of some plants, reduce
plant species diversity, change the species composition of plant communities, have unknowable effects on the
entire food chain, reduce the water intake capacity of mountain streams from mountains, lead to a reduction in
the mass migration of certain species, cause rock falls and landslides, increase the possibility of new diseases
in flora and fauna, affect the duration of snow cover, affect the carbon and nitrogen cycle, and cause changes
in precipitation seasonality and water availability. In this study, the general characteristics of the Alpine environment, potential impacts of climate change on
these ecosystems, and recommendations for adaptation to the climatic process were studied. In this study, the
fundamental components (for example; building, landscape, parcel-building/location relationship, building
form and functionality, design setup, building envelope, building geometry, building roof system, building
materials and furniture, air conditioning [heating and cooling] systems, waste management, and water
management) in the design of the built environment within the scope of climate change adaptation were
determined and nature-based solutions were proposed.

Climate change is one of the biggest problems faced globally today. According to the Intergovernmental Panel
on Climate Change (IPCC)'s Sixth Assessment Report 2021, climate and biodiversity emergencies create an
interconnected web of disasters that threaten all life. The consequences of climate change (e.g. sea level rise,
extreme weather events, changing weather patterns, biodiversity loss, crop shortages, water shortages, forest
fires, and changing disease patterns) have many negative consequences (e.g. inequality, displacement,
migration, conflict, hunger, disease, and death) as well. It is estimated that climate change will cause sea levels
to rise, more frequent and extreme weather events, hotter and drier summers, and warmer and rainier winters.
The built environment sector is responsible for about 40 percent of greenhouse gas emissions. Today, there are
roughly 255 billion m2 of buildings in the world and this number is increasing by approximately 5.5 billion m2
every year. Factors such as the construction of buildings, the materials used, their versatile functional use, the
destruction of buildings, the wastes that occur during their physical life, and toxic gases in the built
environment sector cause climate change. The built environment is an indicator of the quality of life. The
purpose of the built environment is to create safe, comfortable living spaces that facilitate individual and
community health and well-being. The built environment has many environmental impacts such as greenhouse
gas emissions from energy use, material and resource use, waste generation, effects on water systems, and
damage to biodiversity and soil health. In many cities, a large portion of raw material consumption and waste
generation is associated with the construction and demolition of buildings. The actual environmental impacts
of buildings, products, and materials drive proportional climate change in the context of often conflicting
factors, including finance, well-being, life cycle, and operational and whole-life impacts. COP26's decisions
have made it mandatory to include robust, ambitious, and comprehensive actions on the built environment.
“Decarbonisation efforts in the design of new buildings, which are often responsible for one tonne of CO2 per
square meter of construction, have brought new approaches and solutions to the fore. It is known that global
climate and biodiversity emergencies cannot be overcome without making the design vision and organizational
process compatible with nature and sustainable in the built environment sector consisting of buildings and
environments. New paradigms for low-carbon building design are needed to mitigate climate change. Strategic actions such
as reducing the demand for new construction, using existing buildings better, designing environmentally
friendly, ecological, and sustainable buildings, and minimizing the negative environmental effects of new
buildings are recommended. All stakeholders involved in the built environment sector (built Architects,
landscape architects, interior designers, civil engineers, contractors, investors, users, etc.) should address and
contribute to the solution of climate and biodiversity emergencies.In this study, within the scope of climate change adaptation, the basic components in the design of the built
environment (e.g. Building, landscape, parcel-building/ location relationship, building form and functionality,
design setup, building envelope, building geometry, building roof system, building materials and accessories,
Air conditioning (heating) and cooling) systems, waste management, water management) were determined and
nature-based solutions were proposed.

Nature walks are activities that are suitable for age groups and organized according to certain distances in natural
conditions. There are different types of walking in nature. Hiking means a nature trip and is a daily walk in nature
that starts in the morning and ends in the evening. Trekking, on the other hand, is an activity with camping, that
is, a boarding trekking and accommodation activity in nature. The expedition, on the other hand, is a long-term
trekking and accommodation activity, usually boarding in difficult conditions in nature. Nature walk is the most
preferred activity among nature sports. This activity is held in natural areas; In addition to discovering and feeling
nature, it also contributes to the recognition of local culture and the strengthening of its economy. It is accepted
by experts that this activity has very positive effects on people's physical, intellectual and mental health. With this;
Being the most harmful recreational activity to nature, being at peace with nature, not requiring high condition
or technical procedure, injury, etc. It is an activity that attracts the most attention due to its low risks, low cost of
activity, and increasing social solidarity. Nature walks take place individually or in groups. It is especially
preferred that it be organized by non-governmental organizations and carried out in groups. In our country, it
usually takes place in publicly owned forest areas or green areas in and out of the city.

Due to the lifestyles of people in urban areas and the designed urban spaces, the interaction between humans and
the natural environment has decreased in an unprecedented way in history. In addition to the psychological effects
of this situation on people, researchers have emphasized many problems such as the destruction of nature, the
decrease in biodiversity, and global climate change. The European Landscape Convention underlines the urgent
need to define, evaluate and protect different landscape types across Europe. One of the steps to achieving this is
recognizing landscape quality, as not only landscapes of exceptional beauty must be protected, but also everyday
areas, including rural and urban areas.
The methodological approaches put forward by the researchers aimed to guide how to adapt natural processes to
the city more efficiently and sustainably. For this reason, researchers have developed various sustainability
assessment methods. For example, the Building Research Establishment Environmental Assessment Method
(BREEAM), Leadership in Energy and Environmental Design (LEED), and Biodiversity Sensitive Urban Design
(BSUD) methods are some of them. While greening of the built environment has been widely adopted in this
process, one important element is largely missing: robust standards to guide the creation of sustainable
landscapes with and without buildings. (Sustainable Sites Initiative) The SITES Rating System is based on the idea
that, unlike buildings, properly designed landscapes can improve and renew natural systems. In this study,
sustainability-based certification processes were investigated and compared in terms of evaluating urban
landscape quality. The SITES initiative also sets “green” design and construction standards for large campuses,
public parks, conservation areas, private resorts, recreation areas, or transportation and service corridors. SITES
also touches on the social dimension of sustainability and the linking of natural and cultural processes. In this
context, it is seen as an important step in ensuring sustainability and adapting natural processes to the built
environment.

In our country, it is seen that cities develop rapidly and irregularly, with or without a plan, for the sake of economic
profit, and in addition, the production and formation of urban public spaces, which are isolated from urban
identity, are created with the Development Plans that are widely used today. Urban planning studies carried out
under the name of Development Plans have played an important role in the emergence of unhealthy, irregular,
and identityless cities that are similar to each other due to their lack of unity with urban design and fragmented
approaches. Today, it has been accepted that zoning regulations are not considered sufficient in the production of
public spaces and the management of change and that various control tools and mechanisms should be developed
together with urban planning and urban design that should be done. Urban design is a sprawling discipline that
bridges the gaps between the built-environment professions of architecture, planning, surveying, landscape
architecture, and engineering. It consists of architectural project production, building, and landscape design
projects. Building and Landscape projects are the most important key to healthy urbanization. For this reason,
criteria and standardization for building permit landscaping projects are important and necessary for healthy
cities and our future. However, today, in the building production process, the Building Architect and the
Landscape Architect do not act as a unity, but as singular and disconnected from each other, and a common
standard is not developed. This situation can lead to an aesthetic, functional, and uneconomical building
production process within the scope of urban design. In this study, the "Landscape Projects Guide at the Building
Permit Stage" prepared by PMO (2017) will be examined, associated with the existing regulations, and solution
proposals will be brought about the integration with building projects within the scope of the architectural project
that can change the housing policies and decision-making processes.