Skip to main content

Mustafa Artar

Ülkemizin planlı döneme geçişi ile birlikte 1963-67 yıllarını kapsayan 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı, önsözünde de belirtildiği üzere, “iktisadi ve sosyal hayatı, keyfi ve plânsız davranış tecrübelerine son verip adalete, tam çalışma... more
Ülkemizin planlı döneme geçişi ile birlikte 1963-67 yıllarını kapsayan 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı, önsözünde de belirtildiği üzere, “iktisadi ve sosyal hayatı, keyfi ve plânsız davranış tecrübelerine son verip adalete, tam çalışma esasına ve herkes için insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış seviyesi sağlanması amacına göre; millî tasarrufu artırmak, yatırımları toplum yararına, gerektirdiği önceliklerle yöneltmek ve iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yollarla gerçekleştirmek” üzere hazırlanmıştır. Kalkınma planlarında çevre konusunun yer alışı tüm dünyada sürdürülebilir kalkınma tartışmalarının başladığı dönemlere rastlamış ve ülkemizde de 3. Beş Yıllık Kalkınma dönemi ile gündemimize girmiştir. Avrupa Peyzaj Sözleşmesine taraf olduğumuz 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı dönemi ise iklim değişikliği konusunun ülkemizde de gündeme geldiği ve sektörler bazında tartışılmaya başladığı dönem olmuştur. Bu çalışma, başta sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin odağında çevre v...
TEZ7024Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2008.Kaynakça (s.204-219) var.xii, 220 s. : rnk.res. ; 29 cm.In this research it is aimed to develop a monitoring methodology, the importance of monitoring in national park management... more
TEZ7024Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2008.Kaynakça (s.204-219) var.xii, 220 s. : rnk.res. ; 29 cm.In this research it is aimed to develop a monitoring methodology, the importance of monitoring in national park management in case of Karatepe-Aslantaş National Park; one of the most important forest ecosystems of East Mediterranean Region and the primary national parks of Turkey as well. Census of biotic and abiotic parameters, record of them and monitoring approaches of our country and countries of well known in this topic are examined. Suggestions were proposed due to the biological resource values of Karatepe- Aslantaş National Park. As the monitoring is considered to be an important part of management, the role of institutional structure in monitoring issues to conserve the nature, methodological approaches and benefiting from GIS in land management, planning and monitoring were discussed. At the end, for the methodological research approaches for flora, fauna and ...
Recent researches on a sustainable relationship especially in urban areas have been focusing on ecosystem services. Green infrastructure approach together with green networks, green roofs and storm water management systems offers benefits... more
Recent researches on a sustainable relationship especially in urban areas have been focusing on ecosystem services. Green infrastructure approach together with green networks, green roofs and storm water management systems offers benefits for ecological, socio-cultural and economical functions. Natural areas including rivers, coasts or forest that located in and around cities are valuable assets for the unity and sustainability of urban landscapes. According to European Commission, waterfront cities which rivers pass through are ecologically valuable and those rivers are important components of green infrastructure that providing ecosystem services for urban areas. The aim of this study was to evaluate Bartin River and vicinity with regard to green infrastructure potential and the role and benefits of Bartin River in urban ecosystem as a natural ecological corridor. Study was carried out within 18 neighbourhoods in Bartin Municipality and covering 92 city parks on and around Bartin ...
Amaç: Kentler, doğal (mavi ve yeşil) ve insan yapımı (gri) unsurlardan meydana gelen dinamik bir yapıya sahiptir. Zamanla biriken bu unsurlar, kentsel formu şekillendirmekte ve bireylerin davranışlarını etkilemektedir. Yoğunluğun artması... more
Amaç: Kentler, doğal (mavi ve yeşil) ve insan yapımı (gri) unsurlardan meydana gelen dinamik bir yapıya sahiptir. Zamanla biriken bu unsurlar, kentsel formu şekillendirmekte ve bireylerin davranışlarını etkilemektedir. Yoğunluğun artması ve plansız kentleşme ile mavi, yeşil ve gri unsurlar arasında etkileşim azalmaktadır. Bu bağlamda makalenin amacı, kentsel su yönetimi sürecinde su ayak izi ve mavi-yeşil altyapı yaklaşımlarının makro ve mikro ölçekte kentsel gelişim stratejilerinin önemli bir parçası olduğunu vurgulamaktır. Materyal ve Yöntem: Bu çalışma literatür taraması yöntemine dayanmakta olup, çalışmada su ayak izi ve mavi-yeşil altyapı yaklaşımları kuramsal bir çerçeve kapsamında sunulmakta ve kentsel su yönetiminde araç olarak bu yaklaşımların rolleri ele alınmaktadır. Sonuç: Su ayak izi ve mavi-yeşil altyapı yaklaşımlarının ortak amacı su kalitesini iyileştirmek ve yönetmektir. Tüm bu süreçte kentsel su yönetiminde su ayak izi ve mavi-yeşil altyapı yaklaşımlarının makro ve...
Dunyanin sahip oldugu kaynaklarin kullanimi ile kalkinma hedefleri ve arasindaki celiskiler, insan yerlesimlerinin surdurulebilir gelisimi uzerinde onemli baskilar yaratmistir. Bu durum, mekan planlama ve tasarim disiplinlerinin... more
Dunyanin sahip oldugu kaynaklarin kullanimi ile kalkinma hedefleri ve arasindaki celiskiler, insan yerlesimlerinin surdurulebilir gelisimi uzerinde onemli baskilar yaratmistir. Bu durum, mekan planlama ve tasarim disiplinlerinin surdurulebilir yasam alanlarinin olusturulmasi konusundaki gorev ve sorumluluklarini arttirmistir. Bir mekan planlama ve tasarim disiplini olarak peyzaj mimarligi meslegi, dogal ve yapili cevrenin yaratici bicimde donusumu uzerine calismalar yurutmektedir. Ayrica peyzaj mimarliginin bilimsel duzey, politikalar, kurumsal organizasyonlar, toplumun sahip oldugu kaynaklar ve bu kaynaklarin degerlendirme bicimlerine ve bunlarin zaman icindeki degisimine uygun mekânsal cozumler sunmasi da gerekmektedir. Bu cozumleri sunacak olan peyzaj mimarlarinin aldiklari egitimin, dunyanin karsi karsiya oldugu kompleks problemlerin yarattigi kosullara entegre olarak gelismesi gerekmektedir. Peyzaj mimarligi egitiminde politika olusturma sureci, gerek dunya gerekse ulke kosulla...
Bu kitap, Bati Karadeniz Kalkinma Ajansi destegiyle hazirlanmistir. Proje numarasi: TR81/15/YORESEL/0069
In this study it is aimed to develop a route planning which will evaluate the diversity of natural assets and original cultural accumulation in the province of Bartın where nature based tourism has not yet matured. During the process of... more
In this study it is aimed to develop a route planning which will evaluate the diversity of natural assets and original cultural accumulation in the province of Bartın where nature based tourism has not yet matured. During the process of determining the natural and cultural corridors in Bartın, primarily the identification and evaluation of regional and local identities has been emphasized. Within this scope; it was tried to establish a cooperative model in which the relevant public institutions, local governments and non-governmental organizations co-exist. Priority studies in which data on the determination of values are obtained includes detailed field studies, face-to-face interviews, focus group meetings and printed publications. Bartın Province which is specialized in regional identity of Western Black Sea Region with local identity and original values has been effective in the creation of spatial design of routes. In addition, route spatial design is done via partnership, cons...
Kirsal kalkinma ve doga koruma icin onemli bir olanak saglayan ekoturizmin gelismesi icin oncelikle yorenin ekoturizm potansiyelini belirleyecek ve kirsal yoksulluk problemlerine cozum uretecek arastirmalara gereksinim vardir. Bu calisma;... more
Kirsal kalkinma ve doga koruma icin onemli bir olanak saglayan ekoturizmin gelismesi icin oncelikle yorenin ekoturizm potansiyelini belirleyecek ve kirsal yoksulluk problemlerine cozum uretecek arastirmalara gereksinim vardir. Bu calisma; Kure Daglari Milli Parki (KDMP) tampon bolgesinde bulunan koylerin ekoturizme kaynaklik edecek kulturel ve dogal degerlerini koy bazinda tespit etmek ve tanitmak amaciyla yapilmistir. Kapsamli bir literatur calismasina dayandirilan bu calismada,  yapilan saha gozlemleri, koy muhtarlari ve koylulerle yapilan yuz yuze gorusmelerde tutulan notlar ve sahada cekilen fotograflar dikkate alinarak, farkli uzmanlik alanlari olan calisma ekibi tarafindan koylerin ekoturizm potansiyeli degerlendirilmistir. Degerlendirmede her koy icin hazirlanan sunumlar irdelenmis ve karsilikli gorusler bildirilerek koyler puanlandirilmistir. Koylerin ekoturizm potansiyelleri goz onune alinarak oncelik sirasina gore uc gruba ayrilmistir. Birinci grupta 15, ikinci grupta 13 v...
Akreditasyon, farkli meslek disiplinleri icin farkli surecler ile tanimlansa da, ozunde ayni dili konusmak ve asgari duzeyde beklentileri tarif etmek anlamina gelmektedir. Cogu zaman “aynilastirma” olarak gorulen bu sistemde algilananin... more
Akreditasyon, farkli meslek disiplinleri icin farkli surecler ile tanimlansa da, ozunde ayni dili konusmak ve asgari duzeyde beklentileri tarif etmek anlamina gelmektedir. Cogu zaman “aynilastirma” olarak gorulen bu sistemde algilananin aksine “farklilasma”nin one ciktigini gormek mumkundur. Akreditasyon sureci ayni zamanda programlarin kalitenin yukselmesi ve hedeflerinin karsilanmasinda onemli roller ustlenmektedir. Bu calismada farkli ulkelerde farkli bicimlerde islenen akreditasyon sureci Ingiltere’de Peyzaj Mimarligi mesleginin cati orgutu Peyzaj Enstitusu (Landscape Institute) orneginde incelenmis, ulkemizde bu konuda gerek akademik, gerekse mesleki anlamda yuruyen calismalar ile karsilastirmali yorumlanmistir.
Günümüzde dünya, nüfus artışı, küresel ısınma ve iklim değişikliği, doğal kaynakların aşırı kullanımı, su kıtlığı gibi sürdürülebilir gelişmeyi etkileyen pek çok sorunla karşı karşıyadır. Bu bağlamda üniversiteler, çevresel, sosyal ve... more
Günümüzde dünya, nüfus artışı, küresel ısınma ve iklim değişikliği, doğal kaynakların aşırı kullanımı, su kıtlığı gibi sürdürülebilir gelişmeyi etkileyen pek çok sorunla karşı karşıyadır. Bu bağlamda üniversiteler, çevresel, sosyal ve ekonomik sorunlarla başa çıkmada ve sürdürülebilir gelişme hedeflerine ulaşmada önemli role sahip paydaşlardan biridir. Bu kuruluşlar, sürdürülebilirlik konusunda diğer kurumlara örnek teşkil etmede, geliştirilen yeni teknolojilerin sürdürülebilirlik kavramı ile ele alınarak çevresel etkilerinin azaltılmasında, sürdürülebilir uygulamalar ve sürdürülebilir bir toplumun oluşmasındaki rolleriyle gelişme sürecine önemli katkı sağlamaktadır. Bu kapsamda ortaya çıkan sürdürülebilir kampüs yaklaşımı, enerji tüketimlerini ve sera gazı emisyonlarını azaltarak, malzeme ve atık yönetimini iyileştirerek, eğitim, öğretim, araştırma ve kurumsal yönetim birimlerini işlevsel açıdan birbirine bağlamaktadır.  Ayrıca yeni teknik ve teknolojilerin sürdürülebilirlik kavram...
Permanent magnetic retaining device to move, affix or carry ferromagnetic parts or load with electronic switching of the magnetic flux to release the carried load includes a central iron core enclosed by a pair of magnet blocks secured by... more
Permanent magnetic retaining device to move, affix or carry ferromagnetic parts or load with electronic switching of the magnetic flux to release the carried load includes a central iron core enclosed by a pair of magnet blocks secured by iron shoes, laterally joined to reinforcing plates and terminated by lateral poles with one or more compensator coils being disposed on the central core, with a sliding cover above the former, moving on a pair of guide pins surrounded by mechanical force gauges, the cover being centrally provided with a lifter eyelet. An electronic control circuit is incorporated externally in one of the side walls of a rectangular enveloping overcover wherein, at the opposite side thereof, a sensor of the electronic circuit is incorporated, to be operated manually and/or by remote control.
ZET Zonguldak-Bartın-Karabük (ZBK) Bölgesi planlı gelişme sürecinde bölgenin kalkınmasına yönelik alınan kararlarda sanayinin ağırlık kazandığı görülmektedir. Ancak bölgenin coğrafi yapısı sanayi gelişimine olanak tanımamıştır.... more
ZET Zonguldak-Bartın-Karabük (ZBK) Bölgesi planlı gelişme sürecinde bölgenin kalkınmasına yönelik alınan kararlarda sanayinin ağırlık kazandığı görülmektedir. Ancak bölgenin coğrafi yapısı sanayi gelişimine olanak tanımamıştır. Gerçekleşemeyen sanayi politikaları nedeniyle yoksulluk oranı artmış ve dış göçte ciddi artışlar yaşanmıştır. Sanayi politikalarının gerçekleştirilememesi bölgedeki doğal yapının ve doğanın korunmasına neden olmuştur. B durum sonunda bölge doğal güzellikleri ile son yıllarda turizmde adını duyurmaktadır. Doğal güzellikleri, sahip olduğu farklı yükselti grupları, su kaynakları ve ormanlar ile ülkemizin Batı Karadeniz bölgesinin Zonguldak-Bartın-Karabük kesiminde ekoturizmin geliştirilmesi halinde bölge, ülkemiz biyolojik çeşitliğin korunmasında ve ekoturizmin uygulanmasında marka bölgelerden olabilir. Uluslararası öneme sahip doğal alanları ile bölge, antik kıyı ve liman kentlerinden ötürü sanayideki cazibesini de korumakta, bu durum var olan çevre sorunlarını...
Research Interests:
Bu Yayın, Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın 2013 Yılı Doğrudan Faaliyet Desteği kapsamında gerçekleştirilen “UNESCO Dünya Miras Yolunda Amasra’nın Stratejik Eylem Planının Oluşturulması” adlı proje çerçevesinde Bartın İl Kültür ve Turizm... more
Bu Yayın, Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın 2013 Yılı Doğrudan Faaliyet Desteği kapsamında gerçekleştirilen “UNESCO Dünya Miras Yolunda Amasra’nın Stratejik Eylem Planının Oluşturulması” adlı proje çerçevesinde Bartın İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından hazırlanmıştır
Project Work related to Çukurova Delta Biosphere Reserve having approximately 100.000 ha area was started in January 2000 by the support of EU-Life Programme for Third Countries. The area of the Biosphere Reserve embraces all physical and... more
Project Work related to Çukurova Delta Biosphere Reserve having approximately 100.000 ha area was started in January 2000 by the support of EU-Life Programme for Third Countries. The area of the Biosphere Reserve embraces all physical and biological components of Mediterranean coastal ecosystem. Comparing with the similar coastal areas in Mediterranean Basin, it is easy to see that the project area contains various biotopes and their unique examples such as wetlands formed through Seyhan and Ceyhan Rivers with the changed their riverbeds in the past, lagoons, salt mud and meadows, natural beaches with approximately 85 km length and sand dunes that are still in their natural conditions. With the aim of protecting above mentioned outstanding features, of which different parts in Çukurova Delta have already taken under protection in the past. Present conservation areas in Çukurova Delta and their status are given respectively: Natural Protected areas from Yumurtalık Gulf up to Ceyhan R...
ÖZET Yaklaşık 100.000 ha alan kaplayan “Çukurova Deltası Biyosfer Rezervi” planlama çalışmalarına Ocak 2000’de AB-Life üçüncü ülkeler programının desteği ile başlanmıştır. Biyosfer Rezerv alanı Akdeniz kıyı ekosisteminin tüm fiziksel ve... more
ÖZET Yaklaşık 100.000 ha alan kaplayan “Çukurova Deltası Biyosfer Rezervi” planlama çalışmalarına Ocak 2000’de AB-Life üçüncü ülkeler programının desteği ile başlanmıştır. Biyosfer Rezerv alanı Akdeniz kıyı ekosisteminin tüm fiziksel ve biyolojik-ekolojik öğelerini barındırmaktadır. Seyhan ve Ceyhan nehrinin geçmişte sürekli yatak değiştirmesi ile oluşan sulak alanlar, lagünler, tuzlu bataklık ve çayırlıklar, yaklaşık 85 km’lik doğal kumsal ve ardındaki kumulları ile Biyosfer Rezervi, Türkiye’de ve Akdeniz havzasında benzer kıyı alanları ile karşılaştırıldığında, çok çeşitli biyotopları ve bunların geniş alanlarda halen doğallığını korumuş olması ile dikkati çeker. Bu olağanüstü değerleri koruma amacı ile geçmişte Çukurova Deltası’nın değişik bölgeleri farklı statüler ile koruma altına alınmıştır. Yumurtalık körfezinden Ceyhan nehrine kadar Tabiatı Koruma Alanı, Ağyatan Lagünü I. Derece Doğal Sit ve Deniz Kaplumbağaları Üreme Alanı, Akyatan Lagünü ve çevresi A Sınıfı Ramsar Alanı, I. Derece Doğal Sit Alanı, Yaban Hayatı Koruma Alanı, Deniz Kaplumbağaları Üreme Alanı, Tuzla lagünü de Yaban Hayatı Koruma Alanı statüleri ile koruma altına alınmıştır. Bütün bu koruma çabalarına rağmen Biyosfer Rezerv alanında son yirmi yıl içinde özellikle tarımsal kullanımlar nedeni ile büyük sorunlar yaşanmaktadır. Erkenci sebze ve bostan üretimi yanında, Delta’nın kumlu hafif topraklarının yer fıstığı üretimine de uygun oluşu, buğday, mısır ve pamuk ile birlikte 2. ve 3. ürün alabilme olanaklarını yaratmıştır. Köylerde artan nüfusun arazi talepleri, giderek artan oranda doğal alanların tarıma dönüştürülmesine neden olmaktadır. Genellikle hazine arazisi olan kumullar, tuzlu bataklık ve çayırlıklar tarımsal kullanıma açılmaktadır. Bu gelişme, tüm Delta’da ekolojik işlevleri bakımından çok önemli olan doğal alanların kaybı yanında, kullanılan aşırı miktardaki tarımsal kimyasallar (pestisit ve mineral gübre) ile sulak alan ekosistemlerinin kirlenmesine neden olmaktadır. Bu faaliyetlerin çok olumsuz sonuçlarını Biyosfer Rezerv alanında sıkça görmek mümkündür. Biyosfer Rezervleri, koruma dışında alan kullanımlarını da birlikte dikkate alır ve bu iki öğe arasında sürdürülebilirlik ilkelerine uyumlu bir ilişki kurarak bölgesel kalkınmayı gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Çukurova Deltası’nın yukarıda kısaca anlatılmaya çalışılan doğal alanlarının korunması ve kullanılması arasındaki çelişkilerin bütüncül bir yaklaşım ve yöre halkının da katılımı ile Biyosfer Rezervi içinde çözümlenebileceği düşünülmektedir. Bu amaçla başlatılan “Life Çukurova Deltası Biyosfer Rezervi Planlama Projesi”nde çalışmaya, önce alanın doğal potansiyeli ve sosyal ve ekonomik durumunun analizi il başlanmıştır. Bu çalışmaların hedefi Biyosfer Rezervi içinde korunması gerekli ayrıcalıklı biyolojik zenginliklerin ve yaşam ortamlarının belirlenmesi ve bu alanların Çekirdek ve Tampon bölge içinde korumaya alınması olmuştur. Ancak bunun yanında yöre halkının geçimlerini sağlama amacı ile taleplerinin de gözardı edilmemesine dikkat edilmiş ve bu amaçla Biyosfer Rezervi’nin %48’ini oluşturan 48.700 ha alan Gelişme bölgesi olarak planlanmıştır. Bu üç bölgenin belirlenmesinde yaşam ortamları niteliklerinin ayrıntılı olarak saptanmasını sağlayan ve koruma planlamasına temel oluşturan biyotop haritalaması sonuçlarından yararlanılmıştır. Koruma ve kullanımın değişik yoğunluklarda olduğu bu üç bölge için daha sonra öneriler geliştirilmiştir. Yönetim planı kararları biçiminde ayrıntılı olarak verilen bu öneriler, alanda halen mevcut olan kullanımlar ve doğal kaynaklar arasındaki ilişkilerin analizi sonucu elde edilmiştir. Özellikle Çekirdek ve Tampon bölge biyotopları için bozulma ve kendilerini yenileme durumlarına göre ayrıntılı onarım önerileri verilmiştir. Yöre halkının tüm faaliyetlerini gerçekleştirdikleri gelişme bölgesi için ise, gelir arttırıcı önlemlere ve yeni gelir kaynaklarının geliştirilmesine önem verilmiştir. Bu bölgede mevcut olan sakıncalı tarımsal kullanımlar yerine sürdürülebilir tarım ve hayvancılığı gerçekleştirmek üzere Ekotarım ile ilgili görüşlere yer verilmiştir. Bütün bu geliştirilen planlama önerileri ve plan kararlarının uygulanması gerekmektedir. Delta’da Biyosfer Rezervi’nin gerçekleştirilebilmesi tüm tarafların katıldığı bir yönetim biçimi ile mümkündür. Bugünkü yasal durumda Biyosfer Rezervleri Türkiye’de tanınmamaktadır. Ancak Delta’nın bir bölümünün değişik statülerle yasal koruma altında olması Biyosfer Rezervi kurulmasında da önemli olanaklar sağlamaktadır. Adana Valiliği, Karataş ve Yumurtalık Kaymakamlıkları ile alandaki 5 belediye, tüm muhtarlıklar, kooperatif ve STK temsilcilerinin Biyosfer Rezervini gerçekleştirmek amacı ile bir araya gelmesiyle bir “Birlik” kurulmuştur. Kurulma aşaması bitirilmekte olan Birlik, kısa zamanda Biyosfer Rezervi’ni yönetecek duruma gelecektir. Tüm tarafların tartışarak kabul ettikleri Birlik tüzüğünden yararlanılarak Biyosfer Rezervi yönetim biçimine ilişkin teşkilatlanma biçimi de belirlenmiştir.…
It is observed that industry is dominant in the decisions regarding the development of Zonguldak-Bartın-KarabükRegion in the planned development process. However, the geographic structure of the region has not allowed thedevelopment of... more
It is observed that industry is dominant in the decisions regarding the development of Zonguldak-Bartın-KarabükRegion in the planned development process. However, the geographic structure of the region has not allowed thedevelopment of industry. The rate of poverty and migration has increased due to unrealized industry policies. Onthe other hand, unrealized industry policies have led to the conservation of the nature and natural formations.The region has been well-known in tourism in recent years with its natural beauties.If the ecotourism is developed in Zonguldak-Bartın-Karabük Part of Western Black Sea Region with its naturalbeauties, different altitudes, water sources and forests, this part can be a trademark in preserving the biodiversityof Turkey and application of ecotourism. This region keeps its attraction for industry as well with its naturalzones having international importance and ancient coastal cities but this case increases the existingenvironmental problems. Migratio...
Recent researches on a sustainable relationship especially in urban areas have been focusing on ecosystem services. Green infrastructure approach together with green networks, green roofs and storm water management systems offers benefits... more
Recent researches on a sustainable relationship especially in urban areas have been focusing
on ecosystem services. Green infrastructure approach together with green networks, green roofs
and storm water management systems offers benefits for ecological, socio-cultural and economical
functions. Natural areas including rivers, coasts or forest that located in and around cities are valuable
assets for the unity and sustainability of urban landscapes. According to European Commission,
waterfront cities which rivers pass through are ecologically valuable and those rivers are important
components of green infrastructure that providing ecosystem services for urban areas. The aim of
this study was to evaluate Bartin River and vicinity with regard to green infrastructure potential
and the role and benefits of Bartin River in urban ecosystem as a natural ecological corridor. Study
was carried out within 18 neighbourhoods in Bartin Municipality and covering 92 city parks on and
around Bartin River.
Research Interests:
Bu Yayın, Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın 2013 Yılı Doğrudan Faaliyet Desteği kapsamında gerçekleştirilen “UNESCO Dünya Miras Yolunda Amasra’nın Stratejik Eylem Planının Oluşturulması” adlı proje çerçevesinde Bartın İl Kültür ve Turizm... more
Bu Yayın, Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın 2013 Yılı Doğrudan Faaliyet Desteği kapsamında gerçekleştirilen “UNESCO Dünya Miras Yolunda Amasra’nın Stratejik Eylem Planının Oluşturulması” adlı proje çerçevesinde Bartın İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından hazırlanmıştır
ZET Zonguldak-Bartın-Karabük (ZBK) Bölgesi planlı gelişme sürecinde bölgenin kalkınmasına yönelik alınan kararlarda sanayinin ağırlık kazandığı görülmektedir. Ancak bölgenin coğrafi yapısı sanayi gelişimine olanak tanımamıştır.... more
ZET Zonguldak-Bartın-Karabük (ZBK) Bölgesi planlı gelişme sürecinde bölgenin kalkınmasına yönelik alınan kararlarda sanayinin ağırlık kazandığı görülmektedir. Ancak bölgenin coğrafi yapısı sanayi gelişimine olanak tanımamıştır. Gerçekleşemeyen sanayi politikaları nedeniyle yoksulluk oranı artmış ve dış göçte ciddi artışlar yaşanmıştır. Sanayi politikalarının gerçekleştirilememesi bölgedeki doğal yapının ve doğanın korunmasına neden olmuştur. B durum sonunda bölge doğal güzellikleri ile son yıllarda turizmde adını duyurmaktadır. Doğal güzellikleri, sahip olduğu farklı yükselti grupları, su kaynakları ve ormanlar ile ülkemizin Batı Karadeniz bölgesinin Zonguldak-Bartın-Karabük kesiminde ekoturizmin geliştirilmesi halinde bölge, ülkemiz biyolojik çeşitliğin korunmasında ve ekoturizmin uygulanmasında marka bölgelerden olabilir. Uluslararası öneme sahip doğal alanları ile bölge, antik kıyı ve liman kentlerinden ötürü sanayideki cazibesini de korumakta, bu durum var olan çevre sorunlarını...
ÖZET Yaklaşık 100.000 ha alan kaplayan “Çukurova Deltası Biyosfer Rezervi” planlama çalışmalarına Ocak 2000’de AB-Life üçüncü ülkeler programının desteği ile başlanmıştır. Biyosfer Rezerv alanı Akdeniz kıyı ekosisteminin tüm fiziksel ve... more
ÖZET
Yaklaşık 100.000 ha alan kaplayan “Çukurova Deltası Biyosfer Rezervi” planlama çalışmalarına Ocak 2000’de AB-Life üçüncü ülkeler programının desteği ile başlanmıştır. Biyosfer Rezerv alanı Akdeniz kıyı ekosisteminin tüm fiziksel ve biyolojik-ekolojik öğelerini barındırmaktadır. Seyhan ve Ceyhan nehrinin geçmişte sürekli yatak değiştirmesi ile oluşan sulak alanlar, lagünler, tuzlu bataklık ve çayırlıklar, yaklaşık 85 km’lik doğal kumsal ve ardındaki kumulları ile Biyosfer Rezervi, Türkiye’de ve Akdeniz havzasında benzer kıyı alanları ile karşılaştırıldığında, çok çeşitli biyotopları ve bunların geniş alanlarda halen doğallığını korumuş olması ile dikkati çeker.
Bu olağanüstü değerleri koruma amacı ile geçmişte Çukurova Deltası’nın değişik bölgeleri farklı statüler ile koruma altına alınmıştır. Yumurtalık körfezinden Ceyhan nehrine kadar Tabiatı Koruma Alanı, Ağyatan Lagünü I. Derece Doğal Sit ve Deniz Kaplumbağaları Üreme Alanı, Akyatan Lagünü ve çevresi A Sınıfı Ramsar Alanı, I. Derece Doğal Sit Alanı, Yaban Hayatı Koruma Alanı, Deniz Kaplumbağaları Üreme Alanı, Tuzla lagünü de Yaban Hayatı Koruma Alanı statüleri ile koruma altına alınmıştır.
Bütün bu koruma çabalarına rağmen Biyosfer Rezerv alanında son yirmi yıl içinde özellikle tarımsal kullanımlar nedeni ile büyük sorunlar yaşanmaktadır. Erkenci sebze ve bostan üretimi yanında, Delta’nın kumlu hafif topraklarının  yer fıstığı üretimine de uygun oluşu, buğday, mısır ve pamuk ile birlikte 2. ve 3. ürün alabilme olanaklarını yaratmıştır. Köylerde artan nüfusun arazi talepleri, giderek artan oranda doğal alanların tarıma dönüştürülmesine neden olmaktadır. Genellikle hazine arazisi olan kumullar, tuzlu bataklık ve çayırlıklar tarımsal kullanıma açılmaktadır. Bu gelişme, tüm Delta’da ekolojik işlevleri bakımından çok önemli olan doğal alanların kaybı yanında, kullanılan aşırı miktardaki tarımsal kimyasallar (pestisit ve mineral gübre) ile sulak alan ekosistemlerinin kirlenmesine neden olmaktadır. Bu faaliyetlerin çok olumsuz sonuçlarını Biyosfer Rezerv alanında sıkça görmek mümkündür.
Biyosfer Rezervleri, koruma dışında alan kullanımlarını da birlikte dikkate alır ve bu iki öğe arasında sürdürülebilirlik ilkelerine uyumlu bir ilişki kurarak bölgesel kalkınmayı gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır.
Çukurova Deltası’nın yukarıda kısaca anlatılmaya çalışılan doğal alanlarının korunması ve kullanılması arasındaki çelişkilerin bütüncül bir yaklaşım ve yöre halkının da katılımı ile Biyosfer Rezervi içinde çözümlenebileceği düşünülmektedir.
Bu amaçla başlatılan “Life Çukurova Deltası Biyosfer Rezervi Planlama Projesi”nde çalışmaya, önce alanın doğal potansiyeli ve  sosyal ve ekonomik durumunun analizi il başlanmıştır. Bu çalışmaların hedefi Biyosfer Rezervi içinde korunması gerekli ayrıcalıklı biyolojik zenginliklerin ve yaşam ortamlarının belirlenmesi ve bu alanların Çekirdek ve Tampon bölge içinde korumaya alınması olmuştur. Ancak bunun yanında yöre halkının geçimlerini sağlama amacı ile taleplerinin de gözardı edilmemesine dikkat edilmiş ve bu amaçla Biyosfer Rezervi’nin %48’ini oluşturan 48.700 ha alan Gelişme bölgesi olarak planlanmıştır. Bu üç bölgenin belirlenmesinde yaşam ortamları niteliklerinin ayrıntılı olarak saptanmasını sağlayan ve koruma planlamasına temel oluşturan biyotop haritalaması sonuçlarından yararlanılmıştır.
Koruma ve kullanımın değişik yoğunluklarda olduğu bu üç bölge için daha sonra öneriler geliştirilmiştir.  Yönetim planı kararları biçiminde ayrıntılı olarak verilen bu öneriler, alanda halen mevcut olan kullanımlar ve doğal kaynaklar arasındaki ilişkilerin analizi sonucu elde edilmiştir.  Özellikle Çekirdek ve Tampon bölge biyotopları için bozulma ve kendilerini yenileme durumlarına göre ayrıntılı onarım önerileri verilmiştir. Yöre halkının tüm faaliyetlerini gerçekleştirdikleri gelişme bölgesi için ise, gelir arttırıcı önlemlere ve yeni gelir kaynaklarının geliştirilmesine önem verilmiştir. Bu bölgede mevcut olan sakıncalı tarımsal kullanımlar yerine sürdürülebilir tarım ve hayvancılığı gerçekleştirmek üzere Ekotarım ile ilgili görüşlere yer verilmiştir.
Bütün bu geliştirilen planlama önerileri ve plan kararlarının uygulanması gerekmektedir. Delta’da Biyosfer Rezervi’nin gerçekleştirilebilmesi tüm tarafların katıldığı bir yönetim biçimi ile mümkündür. Bugünkü yasal durumda Biyosfer Rezervleri Türkiye’de tanınmamaktadır. Ancak Delta’nın bir bölümünün değişik statülerle yasal koruma altında olması Biyosfer Rezervi kurulmasında da önemli olanaklar sağlamaktadır. Adana Valiliği, Karataş ve Yumurtalık Kaymakamlıkları ile alandaki 5 belediye, tüm muhtarlıklar, kooperatif ve STK temsilcilerinin Biyosfer Rezervini gerçekleştirmek amacı ile bir araya gelmesiyle bir  “Birlik” kurulmuştur. Kurulma aşaması bitirilmekte olan Birlik, kısa zamanda Biyosfer Rezervi’ni yönetecek duruma gelecektir. Tüm tarafların tartışarak kabul ettikleri Birlik tüzüğünden yararlanılarak Biyosfer Rezervi yönetim biçimine ilişkin teşkilatlanma biçimi de belirlenmiştir.
Ayrıca halkın katılımı çalışmaları ve yürütülen eğitim programları sonuçlarına dayanarak bu konularda uygulamaya yönelik programlar hazırlanmıştır. Sonuçta yönetim planında alınan somut plan kararlarının uygulama programı hazırlanarak, yürütecek ve işbirliği yapacak kurumlar belirtilmiştir.
Research Interests:
... arttığını belirtmişlerdir. Yapı kitleleri büyük oranda turizm amaçlı tatil köyleri, motel ve otellerden oluşmaktadır. Diğer yandan ... önemli bir etken olmuştur. Hayırsever (2000), Güney Antalya Turizm Gelişim Projesi kapsamında... more
... arttığını belirtmişlerdir. Yapı kitleleri büyük oranda turizm amaçlı tatil köyleri, motel ve otellerden oluşmaktadır. Diğer yandan ... önemli bir etken olmuştur. Hayırsever (2000), Güney Antalya Turizm Gelişim Projesi kapsamında turizm ...
Bartın 1980 sonrası ülke ekonomisinde yaşanan değişimden olumsuz etkilenmiş ve o dönemden son yıllara kadar göç veren iller arasında yer almıştır. Son yıllarda sanayi ve turizm sektörlerindeki gelişmeler ve 2008 yılında kurulan Bartın... more
Bartın 1980 sonrası ülke ekonomisinde yaşanan değişimden olumsuz etkilenmiş ve o dönemden son yıllara kadar göç veren iller arasında yer almıştır. Son yıllarda sanayi ve turizm sektörlerindeki gelişmeler ve 2008 yılında kurulan Bartın Üniversitesi’nin hızla gelişmesi, göçleri azaltmış ve nüfusun düşük oranda da olsa artmasını sağlamıştır.
Bartın’ın ağır sanayileşmeden pay almamış olması, sanayinin yarattığı çevresel tahriplerden daha düşük düzeyde etkilenmesini sağlamış ve bu sayede barındırdığı doğal güzellikler, zarar görmeden günümüze kadar korunabilmiştir. Turizmin önemli bir gelir kaynağı olarak kabul
edildiği Bartın’da, ili ziyaret eden kişi sayısı ile konaklayan kişi sayısı arasındaki negatif ilişki ilgililer tarafından yakından bilinmektedir. Ne yazık ki ziyaretlerin önemli bir kısmı günübirlik faaliyetlerdir. Amasra gibi tarihi ve doğal güzelliklerinin yanı sıra İnkumu, Güzelcehisar,
Çakraz gibi kumsalların da güneş, kumsal ve denize dayandığı için sadece yaz aylarında yoğunlaşan turistik faaliyetler, Bartın’a gelen turist sayısını sınırlandırmaktadır. İldeki turizmin yılın diğer mevsimlerine yayılması gerekmektedir.

Bartın’ın Küre Dağları Milli Parkı'na, doğal orman ve eşsiz kırsal peyzajlara, tarihi yerleşimler ile sivil mimari ve zengin yaban hayatına sahip olduğu bilindiği halde, bu değerleri turizme kazandıracak çalışmalar henüz yeterli düzeye ulaştırılamamıştır. Bunun için var olan bu
değerlere “yerel anlam” katmak gerekmektedir. Bu çalışma “anlamların “ ortaya konması ve birlikteliğinin sağlanmasını hedeflediği ve bu hedefe ulaşmak için doğru bir yaklaşım olan rota planlaması anlayışını benimsediği için önemlidir.
Rota birden fazla doğal ve kültürel değeri bütüncül bir anlayışla bir araya getiren ve bu birliktelikten yeni anlamlar oluşmasını veya var olan anlamın ortaya çıkmasını sağlayan bir ağ sistemidir. Dünyada ve Türkiye’de son yıllarda rota planlaması turizmi çeşitlendirmek ve
geliştirmek için kullanılan en önemli araçlardan biridir. Avrupa’da Viking Rotası, Napolyon Rotası, Don Kişot Rotası, Seramik Rotası, Türkiye’de ise Likya Rotası, Hitit Rotası ve Evliya Çelebi Rotası gibi rotalar hem turizm bölgeleri dışında kalan yerleşimlerin tarihi ve kültürel değerlerini öne çıkarmakta, hem de bu yerleşimlerin turizme yönelik ilgi odakları olmasını sağlayarak kırsal kalkınmaya destek olmaktadır.
Research Interests: