Skip to main content

ahmet koyuncu

  • noneedit
  • Doç. Dr. Ahmet KoyuncuNecmettin Erbakan Üniversitesi, SBBF, Sosyolojiedit
Bu çalıĢmanın konusunu Konya‘ya göç etmiĢ bireylerin kente tutunma serüveni oluĢturmaktadır. Bir neden sonuç iliĢkisi bağlamında bakıldığında içgöç, toplumumuzun son 60 yıllık dönüĢümünün birçok yönünü belki de en iyi açıklayabilecek... more
Bu çalıĢmanın konusunu Konya‘ya göç etmiĢ bireylerin kente tutunma serüveni oluĢturmaktadır. Bir neden sonuç iliĢkisi bağlamında bakıldığında içgöç, toplumumuzun son 60 yıllık dönüĢümünün birçok yönünü belki de en iyi açıklayabilecek süreçtir. Buna karĢın içgöç olgusu ve bu olguya iliĢkin pek çok baĢka toplumsal, ekonomik ve kültürel süreç, sosyal bilimciler için önemli bir araĢtırma nesnesi olsa da bugüne dek yapılan çalıĢmaların yeterli olduğunu söylemek güçtür. Mevcut çalıĢmalar da daha ziyade Ġstanbul, Ankara ve Ġzmir gibi metropollerde yoğunlaĢmıĢtır. ÇalıĢmada, ülkemizdeki toplumsal, sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik dönüĢümün çözümlenmesinde merkezi bir rol üstlenen göç olgusunun, kendine özgü kimliği ve kentleĢmesi ile dikkatleri üzerinde toplayan Konya özelinde analitik bir incelemeye tabi tutulması, ülkedeki göç ile benzeĢen ve ayrıĢan boyutlarının mülakat ve anket tekniği bir arada kullanılarak araĢtırılmasını amaçlanmıĢtır. Bu bağlamda Konya‘ya göç edenlerin hangi saik...
Özet Kentler, tarihsel süreçte hem insanlığın birikiminin gelecek kuşaklara taşıyıcısı, hem de taşıdığı uygarlık birikimi ile insanoğlunun geleceğini şekillendiren en önemli faktörlerden biri olmuştur. Nitekim uygarlığın doğuşu ile... more
Özet Kentler, tarihsel süreçte hem insanlığın birikiminin gelecek kuşaklara taşıyıcısı, hem de taşıdığı uygarlık birikimi ile insanoğlunun geleceğini şekillendiren en önemli faktörlerden biri olmuştur. Nitekim uygarlığın doğuşu ile kentlerin ortaya çıkması arasında bir paralellik olduğu ifade edilmektedir. Bu anlamda medeniyetin kentleşmeyle geldiğini ve var olduğunu söylemek, genel bir kanıdır. Tarihin her döneminde var olmakla birlikte özellikle Sanayi Devrimi ile Batılı ülkelerde büyük bir ivme kazanan kentleşme, pek çok toplumsal, kültürel, siyasal, ekonomik soruna da kapı aralamıştır. Söz konusu sorunlar klasik sosyologlardan başlayarak kenti sosyolojik araştırmaların nesnesi yapan, kent sosyolojisinin temellerini atan Chicago Okulu'na, 1950'li yıllarda ivme kazanan ve Chicago Okulu'nun argümanlarını sorgulayan alan araştırmalarına; 1960'lı yılların ikinci yarısında kentleşmenin ortaya çıkardığı farklılaşma ve ayrışmanın sosyolojideki karşılığı olarak nitelendir...
Adları genellikle sürgünlerle anılan Ahıska Türklerinin makus talihi 1829 Edirne Antlaşması ile Ahıska’nın Rus Çarlığına verilmesiyle başlamıştır. Stalin döneminden itibaren birçok kez sürgüne gönderilmişler, gerek vatanlarında gerekse... more
Adları genellikle sürgünlerle anılan Ahıska Türklerinin makus talihi 1829 Edirne Antlaşması ile Ahıska’nın Rus Çarlığına verilmesiyle başlamıştır. Stalin döneminden itibaren birçok kez sürgüne gönderilmişler, gerek vatanlarında gerekse sürgün bölgelerinde baskı ve zulme maruz bırakılmışlardır. Son olarak 2015 yılında Ukrayna’daki iç karışıklık ve çatışmaların ardından 7668 sayılı bakanlar kurulu kararı Türkiye’ye getirilen Ahıskalılar Erzincan Üzümlü ilçesine yerleştirilmişlerdir. Türk soylu ve Müslüman olsalar da her göç hadisinde olduğu gibi Ahıskalıların Üzümlü’ye uyum sürecinde de zorluklar ve sorunlar baş göstermiştir. Bu süreçte din, toplumsal kabulü kolaylaştırmada ve uyum sürecini hızlandırmada bir katalizör görevi üstlenmiştir. Bu çalışmada da dinin ve daha özelde din eğitiminin toplumsal uyum sürecindeki rolü Üzümlü’deki Ahıskalılar örneği üzerinden ele alınmıştır. Çalışma da Castles’ın kültürel ve sosyal uyum göstergelerinden yola çıkarak nitel yöntem, yarı yapılandırılmı...
2011 yılının Mart ayında başlayan ve hali hazırda devam eden Suriye’deki iç savaş, ülke sınırlarını aşarak hem bölgesinde hem de tüm dünyada pek çok sorunun kaynağını oluşturmuştur. Ülkede yaşanan çatışmalar geniş çaplı bir insanlık... more
2011 yılının Mart ayında başlayan ve hali hazırda devam eden Suriye’deki iç savaş, ülke sınırlarını aşarak hem bölgesinde hem de tüm dünyada pek çok sorunun kaynağını oluşturmuştur. Ülkede yaşanan çatışmalar geniş çaplı bir insanlık dramının ortaya çıkmasına sebep olmuş, masum sivil halk yaşamlarına yönelen ciddi tehditler karşısında başta komşu devletler olmak üzere çareyi çeşitli ülkelere sığınmakta bulmuştur.
Göç her ne kadar ademoğlunun tarihiyle eş zamanlı olsa da göç hareketleri, 2000’li yıllara kadar ağırlıklı olarak daha iyi ve müreffeh bir yaşam amacıyla gerçekleştirilirken, günümüzde yaşanan göçler ise daha ziyade savaşlar ve çatışmalar... more
Göç her ne kadar ademoğlunun tarihiyle eş zamanlı olsa da göç hareketleri, 2000’li yıllara kadar ağırlıklı olarak daha iyi ve müreffeh bir yaşam amacıyla gerçekleştirilirken, günümüzde yaşanan göçler ise daha ziyade savaşlar ve çatışmalar temelinde arz-ı endam etmektedir. Başka bir ifade ile son dönemlere kadar göçe konu kitleler göçmen iken günümüzde ise sığınmacı ya da mülteci konumundadır. Göçün karakterinde yaşanan bu önemli dönüşümün en yoğun yaşandığı bölgelerin başında ise Türkiye’ye komşu coğrafyalar gelmektedir. Söz konusu ulusaşırı zorunlu göçler doğal olarak Türkiye’yi etkilemiş ve öncelikli hedef ülke konumuna getirmiştir. Türkiye’de Suriyeliler dahil toplam sığınmacı sayısı yaklaşık 4,5 milyona ulaşmıştır.
Türkiye 2000 sonrası yaşanan yoğun ulusaşırı göç akınına hazırlıksız yakalanmış ve göç politikaları üretme noktasında tarihsel hafızasından istifade edememiş olsa da mevcut göç akını karşısında gerek yerel halkın gerekse devletin gösterdiği alicenap tavır tüm dünyaya örnek olacak nitelikte olup, adeta bir insanlık dersi verilmiştir. Söz konusu göç akını, Türkiye’nin hukuktan dış politikaya, güvenlikten sağlığa, eğitimden istihdama, ekonomiden kültüre toplumsal yapının tümünde kendini hissettiren yeni bir olgu ortaya çıkmıştır. Bu yeni olgu ve beraberinde getirdiği sorunlar kendini kentlerde görünür kılmıştır. Konya’da bu süreçten etkilenen illerden biri olmakla birlikte 2011 sonrası yaşanan Suriyeli göçü dışarıda tutulduğunda 1200’lü yıllardaki Moğol istilası, Osmanlı son dönemi ve Cumhuriyet döneminde yaşanan ulusaşırı kitlesel göç akınına maruz kalmadığını söylemek mümkündür.
Konya’da halihazırda Suriye, Afganistan, Somali, Sudan, Filistin, Uganda, Filipinler gibi ülkelerden yabancı uyruklu sığınmacılar ikamet etmektedir. Söz konusu sığınmacılar içinde büyük çoğunluğu (yaklaşık 110 bin kişi ile) Suriyeliler oluşturmaktadır. Bu çalışmada da ulusaşırı göçler bağlamında Konya’nın konumu, bir sığınmacı güzellemesi handikabına düşmeden, başta Suriyeliler olmak üzere Konya’daki sığınmacılara ilişkin kanaatler, yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri ele alınmış, genelde Türkiye özelde Konya için politika önerileri ortaya konulmuştur.
A Blessing? A Burden? An Annotation On Turkey’s Syrian Asylum Seekers And Migration Economy”, Syrians Under Temporary Protection In Turkey: Findings And Recommendations, World Academy For Local Government And Democracy, Ed. Adem Esen,... more
A Blessing? A Burden? An Annotation On Turkey’s Syrian Asylum Seekers And Migration Economy”, Syrians Under Temporary Protection In Turkey: Findings And Recommendations, World Academy For Local Government And Democracy, Ed. Adem Esen, Mehmet Duman, İstanbul: WALD, p. 115-140.
Toplumsal yaşamın bulmacasını çözmeye, başka bir ifade ile içinde yaşadığı dünyayı anlamlandırmaya ve açıklamaya çalışan sosyolojinin pratisyenleri oldukça zor bir göreve de talip oluşlar demektir. Onlar bu çabalarının karşısında takdir... more
Toplumsal yaşamın bulmacasını çözmeye, başka bir ifade ile içinde yaşadığı dünyayı anlamlandırmaya ve açıklamaya çalışan sosyolojinin pratisyenleri oldukça zor bir göreve de talip oluşlar demektir. Onlar bu çabalarının karşısında takdir edilmeyi beklerken çoğu zaman şüphe ile karşılanmakta, eleştirilere maruz kalmakta, kendilerini hiç de tahmin etmedikleri tartışmaların orta yerinde bulmaktadır. Elbette bu durum mensubu oldukları disiplinin yani sosyolojinin ne’liğine ilişkin tartışmalardan bağımsız değildir. İlk olarak kapsamlı ve karmaşık inceleme nesnesi, inşa ettiği kavramları, akıl yürütme biçimi, muhayyilesi ve alternatif metodolojisi ile pozitivist bilim anlayışına nispetle bilimselliği sorgulanan bir disiplinin pratisyeni olmanın avantajı ve zorluğu ile karşı karşıyadır. İçinde yaşadığı dünyayı/toplumu toplumdaki diğer bireylerle eş zamanlı olarak tecrübe etmesi yani herkesin kendince zaten bildiği bu dünyayı ve toplumsalı açıklamanın zorluğuyla yüzleşir. Dahası yine aynı sebepten kendi toplumsallığı ile sınırlıdır. Tüm bunlar ve özelde Türk sosyolojisinin konumu sosyoloğun toplumsal kabul ve meşruiyetine ilişkin biteviye bir tartışmanın da ana omurgasını oluşturmaktadır. Bu çalışma söz konusu tartışmaların asimetrik boyutlarına ilişkin mütevazi bir katkı olarak okunabilir.
Bu çalışmada zorunlu göçe maruz kalmış ve kente tutunmak adına kendi iş yerlerini açan Suriyeli girişimcilerin niçin esnaf olmayı tercih ettikleri, mevcut sorunları, temel beklentileri, yerel halkla ve komşu Türk esnaƒar ile alışveriş... more
Bu çalışmada zorunlu göçe maruz kalmış ve kente tutunmak adına kendi iş yerlerini açan Suriyeli girişimcilerin niçin
esnaf olmayı tercih ettikleri, mevcut sorunları, temel beklentileri, yerel halkla ve komşu Türk esnaƒar ile alışveriş üzerinden
bir ekonomik ilişki kurup kurmadıkları ve bu ilişki ya da ilişkisizliğin sosyal dokuya yansımaları ele alınmıştır. Bu kapsamda
2018 yılı Mayıs-Aralık tarihleri arasında Konya’da 15 mahallede 72 Suriyeli girişimci ile nitel bir araştırma gerçekleştirilmiştir.
Kartopu örneklem tekniğinin tercih edildiği görüşmelerde veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış mülakat
tekniği kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler, katılımcıların konuya ilişkin algıları, düşünceleri ve bunu nasıl
anlamlandırdıklarından hareketle temel sorun alanlarına göre tasnif edilmiş, girişimcilik motivasyonu ve sektör tercihi,
yerel halkla ilişkiler, esnaƒık kültürü ve komşu Türk esnaƒarla ilişkiler, toplumsal kabulde ekonominin imkânı, bürokratik
engeller ve gelecekten beklentiler temaları üzerinden analitik incelemeye tabi tutulmuştur. Bu bağlamda Suriyeli girişimcilerin
ekonomiye yük olmaktan ziyade bir imkân ve potansiyel oluşturduğu görülmüştür. Bununla birlikte bürokratik
engellerin özellikle komşu yerel esnaƒa ilişkileri olumsuz etkilediği, Suriyeli girişimcilerin sosyal sermayelerinin yetersiz
olduğu, ancak zaman içinde güven esaslı ilişkiler tesis edildikçe söz konusu ekonomik faaliyetin toplumsal kabul ve uyumu
kolaylaştıracağı sonucuna varılmıştır.
Öz 2010 yılında yaşanan Arap Baharı'nın ardından başta Suriye olmak üzere bölgede yaşanan savaş ve çatışmaların ardından 3,5 milyonu aşkın Suriyeli Türkiye'ye sığınmıştır. Bugün itibarıyla göçmen, sığınmacı, mülteci ve geçici... more
Öz 2010 yılında yaşanan Arap Baharı'nın ardından başta Suriye olmak üzere bölgede yaşanan savaş ve çatışmaların ardından 3,5 milyonu aşkın Suriyeli Türkiye'ye sığınmıştır. Bugün itibarıyla göçmen, sığınmacı, mülteci ve geçici koruma/misafir gibi farklı statülerde 4 milyondan fazla kişiye ev sahipliği yapan Türkiye, aynı zamanda dünyanın en fazla "sığınmacı" barındıran ülkesidir. Türkiye'ye sığınan Suriye vatandaşlarına uluslararası hukukta istisnai bir prosedür olan geçici koruma statüsü verilmiştir. Başka bir ifadeyle her türlü ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmak üzere bir anlamda "misafir" konumunda kabul edilmişlerdir. Zira geçici koruma statüsü, savaşın bitmesiyle Suriyeli savaş mağdurlarının evlerine döneceğini varsaymaktadır. Ancak aradan geçen altı yılda Suriye'deki savaş sona ermemiş dahası mevcut koşullar itibarıyla kısa sürede sona ermesi de mümkün gözükmemektedir. Bu durum, geçici koruma statüsünün sürdürülebilir olmadığını açıkça ortaya koymuştur. Bu süreçte bir taraftan geçici koruma statüsünden kaynaklanan sorunlara ilişkin tartışmalar sürerken diğer yandan Türkiye'de ikamet eden ve ülkeye katma değer sunan Suriyelilere vatandaşlık verilmesine ilişkin tartışmalar hız kazanmıştır. Ancak bu süreçte belki de en çok ihmal edilen husus "Suriyelilerin kendilerine vatandaşlık verilmesi hususunda ne düşündükleri" olmuştur. Bu bağlamda çalışmamız Suriyelilerin gözünden vatandaşlık tartışmalarına odaklanmaktadır. Çalışma kapsamında Ocak-Mayıs 2017 tarihlerinde farklı sosyoekonomik seviyeden 125 Suriyeli ile gerçekleştirilen nitel araştırma verilerinden hareketle Türkiye'deki Suriyelilerin vatandaşlık tartışmalarını nasıl değerlendirdikleri ve vatandaşlığa ilişkin kanaatleri analitik bir perspektifle ele alınmaktadır.
Komşuluk, kendine özgü hukuku, ilişki ve etkileşim ağları, rutinleri ve bireylerin komşuluğa yüklediği anlamlar itibariyle gündelik hayatın en görünür ünitelerinden biri ve parçası olunan daha büyük süreçleri anlamanın ve çözümlemenin de... more
Komşuluk, kendine özgü hukuku, ilişki ve etkileşim ağları, rutinleri ve bireylerin komşuluğa yüklediği anlamlar itibariyle gündelik hayatın en görünür ünitelerinden biri ve parçası olunan daha büyük süreçleri anlamanın ve çözümlemenin de bir aracıdır. Dolayısıyla bu kitap, bir komşuluk güzellemesi değildir. Çoğu zaman "nerede o eski komşuluklar" serzenişi ile başlayan ve geçmiş dönem-de komşuluğa ait zihnimizde kalan en güzel hatırları arka arkaya sıralamak suretiyle geçmişi yüceltip bugünü kötüleyen fantastik bir nostalji çabası içermez. İçinde yaşadığımız hayatın gerçekliğine, toplumsalın dönüşümüne ve bu dönüşümde komşuluğun payına düşen inşa ve değişim süreçlerine farklı boyutlardan ve disiplinler-den bakabilmenin imkânına dönüktür.
International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic ACADEMIC JOURNAL İSMAİL YILDIRIM ARMAĞANI SOSYAL BİLİMLER SAYISI Turkish Studies Dergisi, üç ayda bir yayınlananuluslararasıhakemli bir dergidir.... more
International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic ACADEMIC JOURNAL İSMAİL YILDIRIM ARMAĞANI SOSYAL BİLİMLER SAYISI Turkish Studies Dergisi, üç ayda bir yayınlananuluslararasıhakemli bir dergidir. Turkish Studies Dergisi'nde yayınlanan tüm yazıların, dil, bilim ve hukukî açıdan bütün sorumluluğu yazarlarına, yayın hakları www.turkishstudies.net'e aittir. Yayıncının yazılı izni olmaksızın kısmen veya tamamen herhangi bir şekilde basılamaz, çoğaltılamaz. Yayın Kurulu dergiye gönderilen yazıları yayınlayıp yayınlamamakta serbesttir. Dergiye gönderilen yazılar iade edilmez. Dergide yer alan yazıların dijital baskı, grafik tasarım, DOI numaralarının alınması ve uluslararası indeslere tanıtılması gibi işlemler Alko Dijital Baskı ve Grafik Tasarım şirketi tarafından ücret karşılığında yapılmaktadır. Dergide basım kararı alınan yazıların sahipleri yazılarının tasarım, yayın ve indeks masraflarını Alko Dijital Baskı ve Grafik Tasarım şirketine öderler. Turkish Studies; EBSCO, DOAJ, ICAAP, Scientific Commons, MLA, ASOS, AMIR (Access to Mideast and Islamic Resources), Journal Directory, DJS (Dayang Journal System), ULAKBİM indeksleri tarafından taranmaktadır.
Özet Modernite ve küreselleşmenin yarattığı yeni değerler skalası ile sadece kentlerin işlevi değil aynı zamanda kent ve kentli kimliği de dönüşüme uğratmaktadır. Bu anlamda kentler, geçmişte olduğu gibi kendilerine özgü farklılıkların... more
Özet Modernite ve küreselleşmenin yarattığı yeni değerler skalası ile sadece kentlerin işlevi değil aynı zamanda kent ve kentli kimliği de dönüşüme uğratmaktadır. Bu anlamda kentler, geçmişte olduğu gibi kendilerine özgü farklılıkların değil, çoğalma ve çeşitlenmeyle aynılaşan kimliklerin mekanı olarak arz-ı endam etmektedir. Bu süreç ilk olarak kent fiziksel mekanında görünürlük kazanmakta, başta tüketim kalıpları olmak üzere bir bütün olarak yaşam tarzları üzerinde etkili olmaktadır. Bu çalışmada da kent kimliğinin belirlenmesinde temel parametrelerden olan kent fiziksel mekanında ve baş-ta tüketim olmak üzere gündelik hayatın rutinlerinde meydana gelen değişim ve dönüşümlerden hareketle, sürecin Konya'da nasıl işlediği ve nasıl bir ge-lenekle buluşup ne tür bir hayat tarzı ürettiği, kent mekanındaki değişimin kent kimliğine yansımaları irdelenmiş ve Konya'nın zaman zaman sosyolo-jik teoriyi zorlayan farklılıklarına yer verilmiştir.
Research Interests: