Toplumsal Yapı
11 Followers
Recent papers in Toplumsal Yapı
Mekânları, içinde bulundukları toplumun koşulları, daha detaylı bir ifadeyle; ekonomik, kültürel, politik/ideolojik yapılanması biçimlendirir, değiştirir ve dönüştürür. Karşılıklı olarak, mekânlar da içinde bulundukları toplumu etkiler ve... more
Mekânları, içinde bulundukları toplumun koşulları, daha detaylı bir ifadeyle; ekonomik, kültürel, politik/ideolojik yapılanması biçimlendirir, değiştirir ve dönüştürür. Karşılıklı olarak, mekânlar da içinde bulundukları toplumu etkiler ve değiştirir. Toplumsal yapıdaki değişim, kentlerde olduğu gibi, kırsal yerleşimlere de yansımakta, gündelik hayatı ve mekânları yeniden biçimlendirmektedir. Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı olan ve antik çağlardan itibaren farklı din ve kültürlere ev sahipliği yapan Adatepe Köyü, tamamı koruma altına alınan ilk köylerden birisidir. 1980’li yıllarda büyük kentlerden göç almaya başlayan Adatepe’de, günümüzde evlerin işlevleri değişmekte ve restorasyon çalışmalarının sayısı giderek artmaktadır. Yerel halk, bir yandan yüksek restorasyon maliyetleri, öte yandan ev alım taleplerindeki artışlar nedeniyle, evlerini mevcut değerlerinin çok üstünde satarak ve köylerini terk etmektedir. Bu çalışmada, toplumsal yapıdaki değişimin Adatepe Köyü’nün mekânsal yapılaşması ve köyün evleri üzerindeki etkilerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Çalışma kapsamında köyün mekânsal biçimlenmesindeki değişim süreci, toplumsal yapısı temelinde irdelenmekte ve köy evlerinin mekânsal analizi yapılmaktadır. Geçmişten günümüze kadarki süreçte Adatepe Köyü’nün gündelik hayatı ve yapılaşması irdelenerek rölöve çizimleri üzerinden evlerin mekânsal incelemesi yapılmış, bu çalışmalar; analizler, yerinde gözlem ve sözlü görüşme yöntemleri ile desteklenmiştir. Araştırmada, değişen yapıya koşut olarak, köyün gündelik hayatının ve demografik yapısının önemli ölçüde değiştiği, köy evlerinin bir kısmının ticari işlevlere dönüştüğü, restorasyonların görece başarılı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Küreselleşme; günümüz dünyasında gelişen ekonomi, teknoloji, politika, kültür ile birlikte tek dünya düzeni haline gelen bir kavram olarak meydana gelmektedir. Son yıllarda küreselleşme konusu birçok ülke için detaylı şekilde incelenmekte... more
Küreselleşme; günümüz dünyasında gelişen ekonomi, teknoloji, politika, kültür ile birlikte tek dünya düzeni haline gelen bir kavram olarak meydana gelmektedir. Son yıllarda küreselleşme konusu birçok ülke için detaylı şekilde incelenmekte ve hem ekonomi hem de siyasi açıdan yer kürede yaşayan tüm bireyler üzerinde tezahürü oldukça hissedilmektedir. Bugün herkesin konuştuğu küreselleşme bir dünya toplumu içerisinde bireyleri, grupları ve ulusların bir araya gelmesi ve siyasal, toplumsal, kültürel ve ekonomik bağlantıların etkenleri sayesinde ortaya çıkmıştır. Yeryüzünde yaşayan bütün toplumları ilgilendiren küreselleşme genellikle ekonomi ve siyasi boyutu tartışılagelse dahi küreselleşme kültürel boyutu da önemli etkenler arasında yer almaktadır. Anthony Giddens'a göre küreselleşme, dünyada herkesin karşılık olarak bağımlılıklarının gelişmesine istinaden bir sosyal sistem üzerine kurulu olan ve ülkeler arasında kesişen sosyal, politik ve ekonomik bağlamda dünyada artan karşılıklı bir bağımlılığı anlatan terimdir. Küreselleşme içinde bir çok temel etkeni barındırırken bu etkenler sayesinde de insanların birbirine olan bağlılığını artırıyor. Dost Kitabevi yayınlarından çıkan " Küreselleşme ve Eşitsizlik " kitabı, yukarıda değindiğimiz küreselleşme ile ilgili olarak önemli noktaların yanında küreselleşmenin doğurduğu eşitsizliğe ve bunun yanında eşitsizliğin kalkınma hedeflerini okuyuculara sunmaktadır. Kitap ile ilgili bu yazıda küreselleşmenin dünya pazarının etkisi, buna bağlı olarak küreselleşen dünyada katmanlaşan eşitsizliği ve küreselleşmenin bir etkisi olarak görünen uluslararası örgütler ile ilgili gelişmeleri ele alınıp değerlendirilecektir.
ÖZET “Toplumsal yapı” sosyolojinin varlığını meşrulaştıran kilit kavramlardan biridir. Herhangi bir sosyolojik olgu ele alınırken ilk olarak söz konusu olgunun zuhur ettiği toplum yapısına bakılır. Gerek klasik dönemdeki sosyologlar... more
ÖZET
“Toplumsal yapı” sosyolojinin varlığını meşrulaştıran kilit kavramlardan biridir. Herhangi bir sosyolojik olgu ele
alınırken ilk olarak söz konusu olgunun zuhur ettiği toplum yapısına bakılır. Gerek klasik dönemdeki sosyologlar
gerekse çağdaş sosyologlar toplumsal meseleleri ele alırken işe toplumsal yapı incelemesi yapmakla
başlamışlardır. Yani bazı sosyologlar mikro ya da makro boyuttaki toplumsal bir olguyu ele alırken küçük ya da
büyük çaplı analizler yapmışlardır. Aynı zamanda geçmişten günümüze hem dünyada hem de Türkiye’de
sosyologlar toplumsal yapıyı oluşturan unsurları ve özellikleri belirlemeye çalışmışlardır. Ancak toplumsal
yapının hangi unsurlardan oluştuğunun ve hangi özelliklere sahip olduğunun bilinmesi noktasında zorluklar
meydana gelmiştir. Toplumsal yapının tanımlanmasına ilişkin bu zorluklar günümüzde de devam etmektedir. Bu
çalışmada da Türkiye’deki sosyoloji anlayışı çerçevesinde toplumsal, siyasal, ekonomik süreçlere ve
sosyolojinin gelişim seyrine yer verilmekte ve literatürdeki mevcut toplumsal yapı tartışmaları göz önünde
bulundurularak toplumsal yapı kavramı anlaşılmaya ve açıklanmaya çalışılmıştır.
Anahtar kelimeler: Yapı, Toplumsal Yapı, Türk Sosyolojisi
ABSTRACT
Social structure is one of the key concepts that justify the existence of sociology. When we consider any
sociological phenomenon, we first look at the social structure where that phenomenon appears. When discussing
social issues, both the classical and the modern sociologists begin with studying social structures. This, of
course, means analyzing the social structure. Some sociologists considered a macro-scale analysis more useful,
while others did micro-analyses. Also, from past to present both the sociologists in Turkey and in the world have
tried to identify the elements and features that constitute the social structure. However, diffuculties have arisen in
identifying the elements that constitute the social structure and its features in general. These difficulties in
defining the social structure yet continue to this day. In this study, within the framework of the concept of
sociology in Turkey the social, political and economic processes and the course of development of sociology are
given and considering the current social structure debates in literature, the concept of social structure is tried to
be understood and explained.
Keywords: Structure, Social Structure, Turkish Sociology
“Toplumsal yapı” sosyolojinin varlığını meşrulaştıran kilit kavramlardan biridir. Herhangi bir sosyolojik olgu ele
alınırken ilk olarak söz konusu olgunun zuhur ettiği toplum yapısına bakılır. Gerek klasik dönemdeki sosyologlar
gerekse çağdaş sosyologlar toplumsal meseleleri ele alırken işe toplumsal yapı incelemesi yapmakla
başlamışlardır. Yani bazı sosyologlar mikro ya da makro boyuttaki toplumsal bir olguyu ele alırken küçük ya da
büyük çaplı analizler yapmışlardır. Aynı zamanda geçmişten günümüze hem dünyada hem de Türkiye’de
sosyologlar toplumsal yapıyı oluşturan unsurları ve özellikleri belirlemeye çalışmışlardır. Ancak toplumsal
yapının hangi unsurlardan oluştuğunun ve hangi özelliklere sahip olduğunun bilinmesi noktasında zorluklar
meydana gelmiştir. Toplumsal yapının tanımlanmasına ilişkin bu zorluklar günümüzde de devam etmektedir. Bu
çalışmada da Türkiye’deki sosyoloji anlayışı çerçevesinde toplumsal, siyasal, ekonomik süreçlere ve
sosyolojinin gelişim seyrine yer verilmekte ve literatürdeki mevcut toplumsal yapı tartışmaları göz önünde
bulundurularak toplumsal yapı kavramı anlaşılmaya ve açıklanmaya çalışılmıştır.
Anahtar kelimeler: Yapı, Toplumsal Yapı, Türk Sosyolojisi
ABSTRACT
Social structure is one of the key concepts that justify the existence of sociology. When we consider any
sociological phenomenon, we first look at the social structure where that phenomenon appears. When discussing
social issues, both the classical and the modern sociologists begin with studying social structures. This, of
course, means analyzing the social structure. Some sociologists considered a macro-scale analysis more useful,
while others did micro-analyses. Also, from past to present both the sociologists in Turkey and in the world have
tried to identify the elements and features that constitute the social structure. However, diffuculties have arisen in
identifying the elements that constitute the social structure and its features in general. These difficulties in
defining the social structure yet continue to this day. In this study, within the framework of the concept of
sociology in Turkey the social, political and economic processes and the course of development of sociology are
given and considering the current social structure debates in literature, the concept of social structure is tried to
be understood and explained.
Keywords: Structure, Social Structure, Turkish Sociology
Toplumların en büyük özellikleri olarak; ortak tarihi ve kültürel değerleri, yaşadıkları coğrafya veiklim koşullarına bağlı benzerlikleri, dini inanışları, ahlak yapıları ve dünya görüşleriyle şekillenenortak etik değerleri,... more
Toplumların en büyük özellikleri olarak; ortak tarihi ve kültürel değerleri, yaşadıkları coğrafya veiklim koşullarına bağlı benzerlikleri, dini inanışları, ahlak yapıları ve dünya görüşleriyle şekillenenortak etik değerleri, sosyo-ekonomik farklılıklarını oluşturan unsurlarla açıklana gelmiştir.Toplumsal yaşamın başladığı İlk Çağ’dan bu yana Avrupa ve Asya’nın kültürel unsurlarına bağlıdeğerlerinin farklılıklarından dolayı, birbirinden farklı toplumsal gelişmeler yaşanmasına nedenolduğu görülmüştür. Bunların etkileriyle değişen kültürel, sosyo-ekonomik yapı; toplumsal yapı vemekânsal tasarım süreçlerinde bir takım farklılık veya benzerlikler yaşanmasına neden olmuştur.Bunun nedeni Adorno (2012, s.19)’nun analiziyle “günümüzde kültür her şeye benzerlik bulaştırmakta” teşhisinde saklı bulunmaktadır. Her toplumun kendi kültürü ve toplumsal yaşamı,mekânsal kararlarını belirlerken bazen benzer bazen farklı kentsel mekân üretme süreçleriniyaşanmıştır. Tarihsel süreç boyunca, insan bilgiyi üretmiş ve bunu yeni kuşaklara aktarmış; böyleceuygarlıkları ve toplumsal süreçleri yaşatarak dönüştürmüş ve toplumsal hayatın inşasını günümüzekadar sürdürmüştür. Mekân tasarımları; barınma ihtiyacını karşılamak üzere öncelikle konutyapıları ile başlamış, gelişen ve değişen toplumsal yaşamla birlikte kentsel konut ve kentsel mekân
tasarım ve düzenlemelerinin biçimlendirilmesi şeklinde olmuştur. Önceleri temel ihtiyaçlarınkarşılandığı küçük ve işlevsel konut olarak tasarlanırken, daha sonra sosyalleşmeyle birlikte; bireylerin rahatı, zevki, estetik duygusu ve konfora olan düşkünlüğüne koşut biçimde şekillenmeye başlamıştır. Ekonomik yapı, toplumsal statü ve refah seviyesine göre; planların formları, üretim yapı malzemeleri, mekânların büyüklükleri ve çeşitleri de artmıştır. Çalışma kapsamında yaşanangelişmelerin, toplumları sadece kültür, ekonomi ve sosyal boyutlarda değil, yaşamları vezihinleri biçimlendiren mekân tasarım süreci ve mekân üretme biçimleri açısından dadönüştürerek evirilmesini sağladığı ortaya konacaktır. Bu tarihlerden sonra değişen yaşamşartları ve insanların değişen ihtiyaç ve gereksinimlerine göre biçimlenen mekânların toplumsalyapıda yarattığı değişimler ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: Mekân Anlayışı, Sosyal Hayat, Toplumsal Yapı, Mimari Özellikler
Kamusal Alanlar.
THE APPROACH OF THE SPACE EVOLUTION BY SOCIAL LIFE
As the biggest characteristics of societies; the common historical and cultural values, their similarities to the geography and climatic conditions, their religious beliefs, moral structures and their common ethical values shaped by their world views have been explained by the elements that make up socio-economic differences. Since the beginning of social life, it has been seen that due to the differences of European and Asian cultural elements, different social developments have been experienced. Cultural, socio-economic structure that changes with their effects; social structure and spatial design processes have caused differences. Throughout the historical process, it has transformed human beings to produce knowledge and transfer it to the new generations, to live civilization and social processes and to continue the construction of social life to this day. Space designs to meet the need for housing, it has been in the form of shaping urban housing and urban space design and arrangements with the developing and changing social life which started with residential buildings. I designed it as a small and functional housing where basic needs were met, then with socialization; It has taken shape under the comfort, taste, aesthetic sense of the individuals and the devotion to comfort. According to economic structure, social status and welfare level; forms of the plans, production building materials, the size and types of spaces increased. It will be revealed that the developments experienced within the study not only transform the societies in terms of culture, economy and social dimension but also their transformation by transforming them in terms of the space design process and space production forms shaping lives and minds. After these dates, the changing living conditions and the changes in the social structure of the spaces formed according to the changing needs and needs of people will be discussed.
Keywords: Space Concept, Social Life, Social Structure, Architectural Features, Public Spaces
tasarım ve düzenlemelerinin biçimlendirilmesi şeklinde olmuştur. Önceleri temel ihtiyaçlarınkarşılandığı küçük ve işlevsel konut olarak tasarlanırken, daha sonra sosyalleşmeyle birlikte; bireylerin rahatı, zevki, estetik duygusu ve konfora olan düşkünlüğüne koşut biçimde şekillenmeye başlamıştır. Ekonomik yapı, toplumsal statü ve refah seviyesine göre; planların formları, üretim yapı malzemeleri, mekânların büyüklükleri ve çeşitleri de artmıştır. Çalışma kapsamında yaşanangelişmelerin, toplumları sadece kültür, ekonomi ve sosyal boyutlarda değil, yaşamları vezihinleri biçimlendiren mekân tasarım süreci ve mekân üretme biçimleri açısından dadönüştürerek evirilmesini sağladığı ortaya konacaktır. Bu tarihlerden sonra değişen yaşamşartları ve insanların değişen ihtiyaç ve gereksinimlerine göre biçimlenen mekânların toplumsalyapıda yarattığı değişimler ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: Mekân Anlayışı, Sosyal Hayat, Toplumsal Yapı, Mimari Özellikler
Kamusal Alanlar.
THE APPROACH OF THE SPACE EVOLUTION BY SOCIAL LIFE
As the biggest characteristics of societies; the common historical and cultural values, their similarities to the geography and climatic conditions, their religious beliefs, moral structures and their common ethical values shaped by their world views have been explained by the elements that make up socio-economic differences. Since the beginning of social life, it has been seen that due to the differences of European and Asian cultural elements, different social developments have been experienced. Cultural, socio-economic structure that changes with their effects; social structure and spatial design processes have caused differences. Throughout the historical process, it has transformed human beings to produce knowledge and transfer it to the new generations, to live civilization and social processes and to continue the construction of social life to this day. Space designs to meet the need for housing, it has been in the form of shaping urban housing and urban space design and arrangements with the developing and changing social life which started with residential buildings. I designed it as a small and functional housing where basic needs were met, then with socialization; It has taken shape under the comfort, taste, aesthetic sense of the individuals and the devotion to comfort. According to economic structure, social status and welfare level; forms of the plans, production building materials, the size and types of spaces increased. It will be revealed that the developments experienced within the study not only transform the societies in terms of culture, economy and social dimension but also their transformation by transforming them in terms of the space design process and space production forms shaping lives and minds. After these dates, the changing living conditions and the changes in the social structure of the spaces formed according to the changing needs and needs of people will be discussed.
Keywords: Space Concept, Social Life, Social Structure, Architectural Features, Public Spaces
Homicide news are frequently encountered in the mass and printed media. Though the situations that lead to homicide vary, it is possible to say that reasons such as insanity, killing with the motive of custom, economic problems, jealousy,... more
Homicide news are frequently encountered in the mass and printed media. Though the situations that lead to homicide vary, it is possible to say that reasons such as insanity, killing with the motive of custom, economic problems, jealousy, drug use, honor killings, street fighting, insults are the main situations that lead to homicide. Regardless of the motivation, every homicide has a biological, psychological or sociological reason, and this study aims to explain the sociological reasons of the killing crime. In this context, crime and crime theories are mentioned in this study and general causes of criminal behavior are emphasized. After explaining the crime theories, homicide rates in the World and Turkey are examined and it is observed that income level and cultural structure is quite effective on homicide. It is seen that the suicidal tendency and homicide tendency differ according to the economic competence and cultural structure of the countries. Thus, it can be said that the social structure has an effect on the trends of the crime of killing. The sociological reasons of the homicide cover many parameters from income inequality to the educational structure and educational level of the society. For this reason, in order to understand the causes of killing in a region and to combat it, the characteristics of the social structure of that region must be analyzed well, Although the crime of killing is a universal crime, its reasons may differ from region to region, and measures should be taken by taking into account the cultural structure of the society in order to prevent these crimes.
Keywords: Crime, killing, homicide, social structure, culture.
Keywords: Crime, killing, homicide, social structure, culture.
Mimarlık; mekân tasarlamanın ötesinde, fiziksel, toplumsal ve kültürel çevreden, insandan ve ihtiyaçlarından etkilenen, böylece farklıla-şan çok yönlü bir alandır. Dolayısıyla mimarlık, toplumsal alandaki her türlü gelişim, değişim ve... more
Mimarlık; mekân tasarlamanın ötesinde, fiziksel, toplumsal ve kültürel çevreden, insandan ve ihtiyaçlarından etkilenen, böylece farklıla-şan çok yönlü bir alandır. Dolayısıyla mimarlık, toplumsal alandaki her türlü gelişim, değişim ve dönüşümle sıkı bağ kuran, aynı zamanda değiştirme ve dönüştürme gücüne sahip somut bir üretim alanıdır. Bu nedenle bir toplumdaki mimari üretimi anlamak için öncelikle toplumsal yapının dinamiklerini çözümlemek gerekir. Bu kapsamla çalışmanın amacı Türkiye'de güncel mimarinin gelişimini, toplumsal yapının değişen-dönüşen dinamikleri ve bu dinamiklerin mimariye kazandırdığı yeni boyutlar üzerinden okumayı ve değerlendirmeyi olanaklı kılan bir yöntem önerisinin geliştirilmesi ve böylece mimarinin dönemsel olarak temsil ettiklerinin belirlenebilmesidir. Bu dönem-sel değerlendirmeler Türkiye mimarlığını temsil etme niyeti taşıyan ve mimarinin kamusallaşmasını sağlayan, aynı zamanda Türkiye mi-marlığına kaynaklık eden bir arşiv niteliği taşıyan "Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri Kataloğu" üzerinden gerçekleştirilmiştir. Öte yandan değerlendirilen toplumsal yapı verileri nitel karaktere sahip sosyal bilimlerle ilişkili verilerdir. Dolayısıyla önerilen yöntem daha çok sosyal araştırmalarda kullanılan nitel araştırma yöntemleri üzerine kurgulanmıştır. Genel anlamda sistemlilik esasına dayanan yöntem; birbirini takip eden, verilerin toplanması, gruplanması, azaltılması, çakıştırılması ve tartışılmasını içeren, geri dönüşlere olanak sağlayan, gruplama-tanımlama, özetleme-kodlama, çakıştırma-ilişkilendirme ve değerlendirme olarak tanımlanan dört aşamadan oluşmaktadır. Çalışmada bu aşamalar akış şeması üzerinde tanımlanmış, her aşama detaylandırılmış ve tek bir dönem kataloğu üzerinde örneklenerek açıklanmıştır. Anahtar sözcükler: Toplumsal yapı; Türkiye mimarlığı; Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri Kataloğu. ÖZ Beyond designing space, architecture is a versatile field which is influenced from physical, social and cultural environment, from people and their needs. Therefore, architecture is a tangible production field which has tight bonds with every kind of development, change and transformation in the society and at the same time has the power of changing and transforming. So in order to understand the architectural production in a society, first of all we need to analyse dynamics of social structure. In this scope, the aim of this study is to propose a method suggestion which enables evaluation of development of current architecture, changing-transforming dynamics of social structure and analyse them through new dimensions introduced to architecture and to determine the representations of architecture periodically. These periodical evaluations were carried out through "Catalogue of National Architecture Exhibition and Prizes" which has the aim of representing Turkish architecture and enable nationalization of architecture. The reason is that the event serves as a resource of Turkish architecture and has the archive attribute. On the other hand, these social structure data are related with social sciences and have qualitative characteristics. Therefore the method proposed was mostly arranged on qualitative research methods used in social researches. The method which is basically based on systematic is composed of four stages defined as grouping-defining, summary-coding, superposition and evaluation which includes gathering, grouping, decreasing, superposing and discussing subsequent data. In the study these stages were defined on flow chart, every stage was detailed and explained on each period catalogue with examples.
Özet Tarihin diğer adı da diyebileceğimiz doğu batı çelişkisi ya da düşünce düzeyindeki çatışması, batı düşünce dünyasının doğu toplumlarına kendilerinde olmayan birtakım özelliklere ulaşmasını önermesi şeklinde geçmişten günümüze inşa... more
Özet
Tarihin diğer adı da diyebileceğimiz doğu batı çelişkisi ya da düşünce düzeyindeki çatışması, batı düşünce dünyasının doğu toplumlarına kendilerinde olmayan birtakım özelliklere ulaşmasını önermesi şeklinde geçmişten günümüze inşa edilmiştir. Batı toplumlarının yaşam pratiklerinde çok kültürlülüğün olmaması, buna rağmen doğu toplumlarına örnek olarak birlikte yaşamayı önermesi çelişki yaratmaktadır. Nitekim batı düşünce dünyası doğu toplumlarına birlikte yaşamayı tavsiye ederken, kendisi de bir arada yaşamayı sürdürmektedir. Bu iki toplumsal yapı formu sosyokültürel yapı açısından farklılık göstermektedir; birlikte yaşam etnik, dini, mezhepsel vb. farklılıkların altının çizilmesi ve aralarındaki sınırların belirginleştirilmesini içerir. Bir arada yaşama ise ulus devlet yapılanmasına uyan bütüncül toplum yapısını içermektedir. Batı düşünce dünyası doğu toplumlarına birlikte yaşamı hedef gösterirken, terör, güvenlik ya da ekonomi söz konusu olunca, ulusal çıkarların ön planda tutulması doğu batı çelişkisinin günümüzdeki örneğini oluşturmaktadır. Kendinde olmayan özelliğe göre kendini tanımlamak ve batının belirlediği kategorilerden birine kendini dâhil etmek, yüzünü siyasi olarak batıya dönmüş doğu toplumları için temel bir karakteristiği oluşturmaktadır. Hızla yaşanan küreselleşme sürecinde her zamankinden farklı olarak doğunun kendinde olan fakat farkında olmadığı sosyokültürel bir özelliğin batı tarafından önerilmesi söz konusudur. Batıya göre doğu toplumları çok kültürlü ve çok dilli yaşamalıdır, ancak bu özelliğin de yine batılı sosyal bilimciler tarafından ortaya çıkarılması gerektiği, doğu batı çelişkisinin bir diğer boyutunu oluşturmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Birlikte yaşam, doğu-batı, küreselleşme, toplumsal yapı
Tarihin diğer adı da diyebileceğimiz doğu batı çelişkisi ya da düşünce düzeyindeki çatışması, batı düşünce dünyasının doğu toplumlarına kendilerinde olmayan birtakım özelliklere ulaşmasını önermesi şeklinde geçmişten günümüze inşa edilmiştir. Batı toplumlarının yaşam pratiklerinde çok kültürlülüğün olmaması, buna rağmen doğu toplumlarına örnek olarak birlikte yaşamayı önermesi çelişki yaratmaktadır. Nitekim batı düşünce dünyası doğu toplumlarına birlikte yaşamayı tavsiye ederken, kendisi de bir arada yaşamayı sürdürmektedir. Bu iki toplumsal yapı formu sosyokültürel yapı açısından farklılık göstermektedir; birlikte yaşam etnik, dini, mezhepsel vb. farklılıkların altının çizilmesi ve aralarındaki sınırların belirginleştirilmesini içerir. Bir arada yaşama ise ulus devlet yapılanmasına uyan bütüncül toplum yapısını içermektedir. Batı düşünce dünyası doğu toplumlarına birlikte yaşamı hedef gösterirken, terör, güvenlik ya da ekonomi söz konusu olunca, ulusal çıkarların ön planda tutulması doğu batı çelişkisinin günümüzdeki örneğini oluşturmaktadır. Kendinde olmayan özelliğe göre kendini tanımlamak ve batının belirlediği kategorilerden birine kendini dâhil etmek, yüzünü siyasi olarak batıya dönmüş doğu toplumları için temel bir karakteristiği oluşturmaktadır. Hızla yaşanan küreselleşme sürecinde her zamankinden farklı olarak doğunun kendinde olan fakat farkında olmadığı sosyokültürel bir özelliğin batı tarafından önerilmesi söz konusudur. Batıya göre doğu toplumları çok kültürlü ve çok dilli yaşamalıdır, ancak bu özelliğin de yine batılı sosyal bilimciler tarafından ortaya çıkarılması gerektiği, doğu batı çelişkisinin bir diğer boyutunu oluşturmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Birlikte yaşam, doğu-batı, küreselleşme, toplumsal yapı
Bu çalışma Baining toplumunun kültürüne ve toplumsal rollere dair bir dizi düşünceye dair çeşitli analizler sunmaktadır. Her ne kadar bu makalenin ilk kez hazırlandığı sempozyuma "Duyguların Antropolojisine Doğru" adı verilmiş olsa da... more
Bu çalışma Baining toplumunun kültürüne ve toplumsal rollere dair bir dizi düşünceye dair çeşitli analizler sunmaktadır. Her ne kadar bu makalenin ilk kez hazırlandığı sempozyuma "Duyguların Antropolojisine Doğru" adı verilmiş olsa da antropoloji için düşünceler ile duygular arasındaki analitik bir ayrımın önemli olduğunu düşünüyorum. Sosyal ve kültürel açıdan motive edilebilecek ya da olamayacak kadar özel, öznel bir durumu ifade etmek için duyguları merkeze alıyorum, oysa duygular kültürel aktivitelerle dünyadaki aktiviteyi başlatan, motive eden duygu ve davranış kalıplarıdır. "Ancak iki tür sosyal duygu vardır. Birincisi, her bireyi kendi vatandaşlarına karşı bağlar: bunlar toplum içinde, günlük yaşam ilişkilerinde kendini gösterir. Bunlar arasında, birbirlerine karşı hissedebileceğimiz onur, saygı, sevgi ve korku duyguları var. İkincisi, beni bir bütün olarak sosyal varlığa bağlayanlar; bunlar kendilerini toplumun diğer toplumlarla olan ilişkilerinde gösterir ve "sosyal" olarak adlandırılabilirler". [Durkheim 1972: 219-220] Dolayısıyla, duygular yalnızca dahili olarak yer almaz, kişi ve çevresi arasındaki etkileşimin alanını elbette diğer insanları da içine alır. Duygular kişinin sınırları boyunca hareket eder ve çoğu zaman bu sınırları koşullara göre uzatmaya veya daraltmaya hizmet eder. Duygu sadece bir öznel durumlar ve sembolik kavramlar kümesi değildir, aynı zamanda bireyden toplumsal düzene doğru dışa yansıtan bireylere atfedilen davranış kalıplarıdır. Kişinin sınırlarını formüle etmek ve sınırlandırmak için hareket eden iç ve dış alanlar arasındaki harekettir. Kişi sabit bir varlık değildir, nitelikleri ve pozisyonları "insan" niteliklerine dayanarak olduğu gibi belirli bağlamlar içinde gelişen bir varlıktır.