Skip to main content
Mert Hüseyin Doğan
  • İzmir

Mert Hüseyin Doğan

Neolitik Dönem’de prehistorik yaşamın birçok alanında radikal değişim ve dönüşümler gerçekleşmiştir. Bunlardan en önemlisi belki de besin üretiminde büyük değişikliklere yol açan tahılların evcilleştirilmesidir. Bu değişim döneminde... more
Neolitik Dönem’de prehistorik yaşamın birçok alanında radikal değişim ve dönüşümler gerçekleşmiştir. Bunlardan en önemlisi belki de besin üretiminde büyük değişikliklere yol açan tahılların  evcilleştirilmesidir. Bu değişim döneminde yulaf lapası gibi tahıl temelli yiyecekler ve sulu yemeklerin hazırlanmasına başlanmış dolayısıyla yemek yiyebilmek için kaşıklara ihtiyaç duyulmuştur. Bütün dünyada yaygın olarak ele geçen arkeolojik buluntulardan biri olan kaşıklar Anadolu’daki Neolitik yerleşimlerin birçoğunda açığa çıkarılmıştır.

Elinizdeki kitap Anadolu Neolitiğinde kaşıkların kullanımı, bölgesel dağılımı ve yoğunluğunu incelemeyi amaçlamaktadır. Tipolojik bir perspektifle kaşıkların uzun bir zaman dilimi içerisindeki gelişimi ve kültürel konteksti üzerine odaklanmaktadır.

" Bir önsöze en ilginç biçimde başlamanın yolunu Çetin Altan göstermişti oğlunun yani Ahmet Altan’ın ilk romanı olan Dört Mevsim Sonbahar’da. Önsöz, ‘Sözün sonu...’ ifadesiyle başlıyordu. Bu kitaba önsöz yazmam istendiğinde ben de böyle bir giriş yapmak isterdim ancak son sözü söyleyen kitabın yazarı oldu.”
Bu çalışma, kentin kamusal alanlarda bulunan heykel, anıt ve rölyefleri kayıt altına almaya yönelik olarak tasarlanmıştır. Kamusal alandaki anıtlar, heykeller, rölyefler, büstler sadece bir kent mobilyası ya da kent aksesuarı olmakla... more
Bu çalışma, kentin kamusal alanlarda bulunan heykel, anıt ve rölyefleri kayıt altına almaya yönelik olarak tasarlanmıştır. Kamusal alandaki anıtlar, heykeller, rölyefler, büstler sadece bir kent mobilyası ya da kent aksesuarı olmakla düşünülemez. Bu eserlerin tamamı, tanımları gereği, temelde mekânın kapsanması, kavranması ve mekânla ilişki kurulmasıyla da anlamlı bir bütün oluştururlar.
Neolitik Dönem’de prehistorik yaşamın birçok alanında radikal değişim ve dönüşümler gerçekleşmiştir. Bunlardan en önemlisi belki de besin üretiminde büyük değişikliklere yol açan tahılların evcilleştirilmesidir. Bu değişim döneminde yulaf... more
Neolitik Dönem’de prehistorik yaşamın birçok alanında radikal değişim ve dönüşümler gerçekleşmiştir. Bunlardan en önemlisi belki de besin üretiminde büyük değişikliklere yol açan tahılların evcilleştirilmesidir. Bu değişim döneminde yulaf lapası gibi tahıl temelli yiyecekler ve sulu yemeklerin hazırlanmasına başlanmış dolayısıyla yemek yiyebilmek için kaşıklara ihtiyaç duyulmuştur. Bütün dünyada yaygın olarak ele geçen arkeolojik buluntulardan biri olan kaşıklar Anadolu’daki Neolitik yerleşimlerin birçoğunda açığa çıkarılmıştır.

Elinizdeki kitap Anadolu Neolitiğinde kaşıkların kullanımı, bölgesel dağılımı ve yoğunluğunu incelemeyi amaçlamaktadır. Tipolojik bir perspektifle kaşıkların uzun bir zaman dilimi içerisindeki gelişimi ve kültürel konteksti üzerine odaklanmaktadır.
Paleolitik Çağ’dan başlayarak çağlar boyunca Yakındoğu kültürlerinin batıya aktarımında Anadolu’nun özel konumu önemli olmuştur. Batı Anadolu kültürleri ve çevresindeki kültürlerin Neolitik dönemden beri iletişim içinde olmasının sebebi,... more
Paleolitik Çağ’dan başlayarak çağlar boyunca Yakındoğu kültürlerinin batıya aktarımında Anadolu’nun özel konumu önemli olmuştur. Batı Anadolu kültürleri ve çevresindeki kültürlerin Neolitik dönemden beri iletişim içinde olmasının sebebi, doğal kaynaklar yönünden zengin olan yörenin, Anadolu’nun iç kesimlerinden kıyı Ege’ye ulaşan yollar üzerindeki geçit noktasında yer almış olmasıdır. Ege bölgesinin ikinci büyük nehri olan Gediz, geniş havzası ve verimli vadisiyle Ege bölgesinin en yoğun yerleşilen alanlarından biri olmuş, bu özelliği kültürel ve sosyal gelişime, sık ve birbirine yakın mesafelerde yerleşimlerin kurulmasına olanak sağlamıştır. Bu kültürlerin ortaya çıkarılmasına yönelik çalışmalar özellikle son yıllarda önem kazanmıştır.

Bu çalışmalardan biri Kuzeybatı Anadolu coğrafyasında yer alan Akhisar ve çevresinin tarihöncesi dönemine ışık tutmak ve yörenin bölge arkeolojisi içindeki önemini anlamaya yönelik olmuştur. Bu sebeple Akhisar Ovası’nın prehistorik ve protohistorik dönemlerinin yerleşim dokusu ve kültürel yapılanmasını öğrenmek, eksik bilgilerimize dair sorularımıza cevap bulmak amacıyla Hastane Höyüğü’nde bilimsel çalışmalar yapılmıştır. 

Hastane Höyüğü Akhisar ilçe merkezinde, Gördük Çayı boyunca geniş ve verimli bir ovada, Thyateira antik kentinin yayılım bulduğu arazide konumlanmaktadır. Doğal kaynaklar yönünden zengin olan yöre Anadolu’nun iç kesimlerinden kıyı Ege’ye ulaşan yollar üzerinde geçit noktası olmuştur. Kazı çalışmaları ışığında yerleşmede ele geçen en erken buluntuların Son Neolitik Çağ’a ait olduğu anlaşılmıştır. Höyük, Son Kalkolitik dönem, İlk, Orta ve Son Tunç Çağı, Demir Çağı, Hellenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde iskan edilmiştir. Hastane Höyüğü’nde son yıllarda yapılan kazılar, Orta ve Son Tunç Çağı, Demir Çağı'na ait değerli bilgiler vermiş Manisa’nın kuzey kesiminde önemli bir kültürün varlığını ortaya koymuştur.
Various hypotheses have been formulated to explain the function and meaning of pre/post-firing marks in the Late Bronze Age Anatolia. Known as "pot marks," these signs have been prominently associated with the administrative... more
Various hypotheses have been formulated to explain the function and meaning of pre/post-firing marks in the Late Bronze Age Anatolia. Known as "pot marks," these signs have been prominently associated with the administrative systems–central authorities or viewed as an indicator of asymmetric interregional economic relations. However, these interpretations are not suitable for Western Anatolia due to the limited number of pot marks found in only a few settlements, the distinctive qualities of pottery tradition in the region, and the lack of institutionalized interregional economic connections. This article presents several pot marks found in Thyateira-Hastane Höyüğü (or Höyük) in Central West Anatolia with preliminary observations on the Late Bronze Age pottery groups. It emphasizes the ambiguous nature of pot marks, their typological similarities, and differences among non-regional parallels and suggests that their appearances in the Western Anatolian LBA settlements should be considered as singular cases for now.