1960'lı ve 70'li yıllar tüm dünya için hareketli zamanlardı. Avrupa ve Kuzey Amerika'da kadınlar, LGBTİ+'lar ve azınlıklara uygulanan baskının siyasal ve akademik alanlarda protesto edilmeye başlaması, feminist ve Marksist teorilerin...
more1960'lı ve 70'li yıllar tüm dünya için hareketli zamanlardı. Avrupa ve Kuzey Amerika'da kadınlar, LGBTİ+'lar ve azınlıklara uygulanan baskının siyasal ve akademik alanlarda protesto edilmeye başlaması, feminist ve Marksist teorilerin akademide yoğun karşılık bulması sosyal bilimlerde yeni tartışmalar doğururken aynı zamanda çalışma konuları içerisine toplumsal cinsiyetin feminist bir metodoloji ile ele alınması da dahil olmuştu. Siyasal ve akademik alandaki bu gelişmeler karşısında arkeolojinin sessiz kaldığı söylenemez. Zira 1960'ların sonlarında süreçsel arkeoloji, sınıfsal ve ekonomik eşitsizlikler gibi temaları disiplin içerisinde tartışmaya açmaya başlamıştı. Ancak, aynı dönemde yükselişte olan feminist hareket ve disiplin içerisindeki cinsiyet eşitsizlikleri henüz bu tartışma içerisinde yer almıyordu. Arkeoloji dünyasında cinsiyet eşitliği tartışmalarının başlaması, arkeolojik yorumlamada kadınların ikincil, pasif rollerle ilişkilendirilmesine karşı yapılan feminist eleştirilerin ortaya çıkması 1970'lerin sonunu bulur. Aynı kronolojik tablo içerisinde Türkiye'ye baktığımızdaysa 1960-1980 arası dönemde siyasal alanda yükselen sosyalist işçi ve gençlik hareketleri, politik gelişmelerin akademiye yansımaları ve askeri darbelerle şekillenen yoğun bir baskı atmosferi ile karşılaşırız. Bu atmosferde nispeten sessizleşen akademi ve özgür bilim ortamı, 1990'lı yıllarda feminist hareketle yeniden ivme kazanır. Artık sosyal ve siyasal bilimlerde feminist perspektifli toplumsal cinsiyet araştırmalarının arttığı, araştırma merkezlerinin kurulduğu görülür. Ancak bu teorik yönelimin arkeolojiye etkisi bahsi geçen ülkelere ve Türkiye'deki diğer sosyal bilim dallarına kıyasla-halen ana akım arkeolojide yer bulduğundan bahsetmek güç olsa da-en az çeyrek asır kadar geç kalmıştır. Bu bildiride, Türkiye arkeolojisinde feminist teorilerden beslenen toplumsal cinsiyet çalışmalarının-çok geç ve yeni-ortaya çıkış dinamikleri, farklı ülkelerle karşılaştırmalı bir şekilde, disiplinin teorik, toplumsal ve siyasal bağlamları çerçevesinde ele alınacaktır.
---
The 1960s and 70s were tumultuous times for the world. The oppression of women, LGBTI+, and minorities were protested on political and academic platforms, and feminist and Marxist theories were incorporated in academic research more than ever. Social scientists began to develop feminist methodologies and approaches to study gender on cross-cultural scales. Archaeology was not silent to these political and academic developments. Issues of economic inequalities were debated for the first time with the birth of processual archaeology, which ironically was blind to the gender inequalities at the core of the discipline, as well as to the rise of feminist movement and theory in the social sciences. It was during the late 1970s and 80s that issues of gender inequality inherent within the discipline were explicitly debated in archaeology, and feminist archaeologists began criticizing the androcentric archaeological discourse. Looking at the state of Turkish archaeology within this timeframe, we see a country where the rise of socialist labor and youth movement from the 1960s to the 80s, and its reflections on politics and academy was quashed by two consecutive military coups. The silenced free academic knowledge production gained momentum only during the 1990s when feminist theory began influencing politics and academy, especially the social and political sciences, resulting in a growing body of studies and the establishment of dedicated research centers. Unfortunately, Turkish archaeology remained unresponsive to this theoretical and political paradigm shift for decades. In this study, the late and very recent arrival of gender archaeology in Turkey will be discussed within the theoretical and political contexts of Turkish archaeology with a comparative view from different countries.