Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Bu koskoca dünya Meryem'in Rahmidir sen ise o rahimde atılma sırasını bekleyen bir yumurtadan ibaretsin döllenmeye hazır olunca Rahmanın nefesini ara.
Toplum ve Hekim
ÇALIŞMAK: OLMAK YA DA OLMAMAK (MI?)2015 •
Özet: İnsanlar, kendi geçim araçlarını üretirken, dolaylı olarak, kendi maddi yaşamlarını da üretirler. Bireylerin yaşamlarını ortaya koyuş biçimi onların ne olduklarını yansıtıyorsa, onların ne oldukları, üretimleriyle, ne ürettikleriyle olduğu kadar nasıl ürettikleriyle de ilgilidir, ki bu da çalışma sorununu ortaya koyar. Ama bu çalışma sorunu basit bir sorun değildir, zira belirli bir tarza göre üretici faaliyette bulunan belirli bireyler, bu belirli toplumsal ve siyasal ilişkilerin içine girerler. Buradan şu sonucu rahatlıkla çıkarabiliriz çalışma sorunu politik bir sorundur ve politikadan arındırılmamalıdır. Tarih boyunca insanlar çalışmayı bir felaket, bir talihsizlik, bir ah olarak görmüştür. Filolojiden (aynı anlama gelmek üzere etimolojiden) yola çıkarak bugün bile duyumsadığımız anlamda hiçbir sözcüğün Latincedeki çalışma kavramı kadar açıklayıcı olamayacağı açıktır. Latincedeki labor sözcüğü zor, zahmetli, güç, yorucu bir içeriğe işaret eder. Eski Germen dilindeki arbeit sözcüğü acı, ıstırap, sıkıntı anlamına gelir. Rusçada çalışmak sözcüğünün karşılığı olan padoma, robota kelimeleri kölelik anlamına gelir. Anahtar sözcükler: çalışmak, maddi yaşam, toplumsal ilişkiler Working: To be or not to be (?) Abstract: Human produce their own material reality indirectly when they produce their means of sustenance. If how life of an individual manifests is a refl ection of who they are, what they are is related to their production and what they produce, as well as how they produce it, which is the problem of working. But this problem of working is not a simple one, individuals producing under a certain mode of production enter into to these specified societal and political relations. We can strongly conclude that the problem of working is a political issue and cannot be depoliticized. Throughout history, humans have regarded working as a catastrophe, a mishap, or a curse. Philology (and its synonym etymology) informs us that no word is as demonstrative of its contemporary sense as its Latin origin when it comes to define the concept of working. In Latin, labor expresses hard, inconvenient and toilsome content. In Old German, arbeit defines pain, unease and distress. In Russian, the words padoma, robata which means working should be translated as slavery. Key words: working, material reality, societal relations
Jineps Gazetesi
ADIGE OLABİLMEKTDK Sözlüğü: '1. isim Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus 2. Bir yerde bulunan kimselerin bütünü, herkes.' Şeklinde tanımlıyor, Millet kavramını. Şüphesizdir ki millet sözcüğünün onlarca tanımı vardır. Bu da tek bir tanımda neredeyse birleşmenin mümkün olmadığının bir göstergesidir. Ancak biz, millet kelimesini irdelerken kimin, nasıl tanımladığına girmekten çok Adıge dilindeki Lhepkh (лъэпкъ) kelimesi ekseninde ele almaya çalışacağız. Etimolojik ve morfolojik açıdan kelimeleri irdelerken zaman zaman kullandığım bir ifadem vardı: Dil insanla konuşabilmelidir. Lhepkh (лъэпкъ) kelimesi de tamda buna güzel bir örnek. Kelime adeta insanla konuşuyor, yani insana kendisini anlatıyor. Öncelikle Lhepkh (лъэпкъ) kelimesini etimoloji, morfoloji ve semantik yönleriyle ele almamız gerekmektedir. Lhı (лъы) kelimesinin kan anlamına geldiğini; Lhe (лъэ) kelimesinin de erkeğin çiftleşmesi anlamında kullanıldığı gibi ayağın, kalçadan parmaklara kadar ki ayak uzvunu da ifade etmektedir. Yani lhe (лъэ) kelimesi bize vücut bulmanın, varlığın kandan geldiğini ifade etmektedir. Yüce kitap: ِﻣ ﻦ ْ ا ﻹ ْ ِ ﻧ ﺴ َ ﺎ ن َ ﺧ ﻠَ َ ﻖ َ ﻋ َ ﻠ َ ﻖ ٍ : O insanı 'alak'dan yarattı. 1 Alak kelimesinin etimolojisi ise 'a lhıkh' kelimesidir ki bu kelime Adıge dilinde kan pıhtısı anlamına gelmektedir. Lh (лъ) sesi, ses değişimine uğrayarak telaffuzunda birbirlerine çok yakın olan L sesine evirilmiştir. Ayrıca Adıge dilinde, sülale anlamında kullandığımız lhekho (лъэкъо) (ayak) sözcüğünün anlamı irdelendiğinde kho (къо) kelimesinin oğul anlamına geldiğini de düşünerek bir evlilikten doğan oğul(lar) şeklinde anlamak yanlış olmayacaktır. Böylece hem sülale hem boy ve hem millet kelimelerinin kökeni kan anlamındaki Lhı (лъы) kelimesinden neşet etmiş olması son derece manidardır. Hatta Millet kelimesindeki-le sesinin etimolojisi 1 ﻋ ﻠَ َ ﻖ ٍ (Alak): Kan pıhtısı
KB - OLMAK VE ARAMAK
KB - OLMAK VE ARAMAKÖZET Bu çalışmada; özneliği, kendine kapalı bir bütün olarak daha baştan belirlenmiş yani bir kerede ve toptan verilmiş tözsü bir zatiyet (entity) olarak değil, zaman içre olan, oluşan, olagelen ucu-açık bir mâ-cera, bir süreç, bir arayış, kısaca bir oluş olarak tasavvur etmeyi deniyoruz. Özneliği ‘duruk’ bir şey olarak değil de, oluş içre zamana yatırılmış bir kendilik olarak, şu halde kend’oluş olarak tasvir ve tahlil ediyoruz. Bu çerçevede bilhassa ‘ara’ kavramını öne çıkarıyoruz: Kendilik (öz), bir şey gibi, bir töz gibi, tözsü bir şey gibi ‘durmaz’, ama ‘olur’; olmak ise, ara-da-olmak’tır. Kend’oluş olarak anlaşılan kendilik, yer ile gök, ölüm ile dirim, imkan ile imkansızlık, havf ve reca, kabz ve bast… arasında olur: ara-da-olmak, oluşun ve kend’oluşun bizzat ‘öz’üne içkindir. Öz(nelik), ‘ara’nın kendisidir: ‘İnsan kıstaktır’. Yine bu bakımdan, kend’olmak ara-maktır. Öznelik, arayışın faili ve ortamı, giderek kendidir. Sonuçta; arayan, arayış içre olan, giderek ara-yışın kendi olan özne, aradığı şeyin izinde kend’olur: kend’oluş artık bir izoluş’tur. Kend’oluş sorunu çevresinde dönen bu çalışma, bu cümleden olmak üzere öznelik ve zaman meseleleriyle doğrudan bağlantılı bir biçimde varlığın farklı kip ve/ya düzeylerini belli bir açıdan tasavvur etmeyi deniyor. Son olarak; bu çalışma, ele aldığı meselelere yaklaşırken temel bir imkan olarak Türkçe duyma, düşünme, söyleme ve yormayı öne alıyor, öneriyor. Anahtar Kelimeler: Kendilik, Kend’oluş, Öz, Öz’leme, Öznelik, Zaman, Varlık, Oluş, Durum, Tambulunuş, İzoluş, Çift-olma, Birlik, Bir-ara-da’lık, Ara, Ara-yış, Ara-da-olmak, Aramak, Olmak, Durmak, Onmak.
XVI. Ulusal Dilbilim Kurultayı Bildirileri, 23-24 May 2002, Hacettepe Üniversitesi, Ankara
Olmak, var, yok ve değil2003 •
Bu çalışma (1) ve (2)’deki tümcelerin temsil ettiği yapıların ortak noktaları olduğunu göstermeyi ve bu yapılara Yönetme&Bağlama (Government&Binding) ve Dağıtılmış Biçimbilgisi (Distributed Morphology) kuramları çerçevesinde biçimbirimsel-sözdizimsel bir açıklama getirmeyi amaçlamaktadır. (1) Biz hastaydık./hasta değildik. (2) Sepette kedi var./yok. Bildiride önce Kornfilt (1996) ve Göksel (2001)’den yola çıkılarak yukarıdaki örnekteki hastaydık sözcüğündeki –y- ekinin koşaç (copula) olduğu kabul edilmekte ve bu iddiayı destekleyici yeni veriler sunulmaktadır. YB ve DB kuramları çerçevesinde koşacın aslında tek başına biçimbirimsel karşılığı olan bir eylem değil; şekli, bulunduğu başa ve çevresindeki özelliklere göre değişen bir [+eylemsel] özellik olduğu savunulacaktır. Bu incelemeye göre, bu [+eylemsel] özellik Zaman0 baş birimine yerleştirildiğinde, biçimbirimde –y-/Ø/i- olarak ortaya çıkmakta, Eylem0 baş birimine yerleştirildiğinde biçimbirimde ol- olarak ortaya çıkmakta, Eylem0 + X0 [yer] (Locative) başbirimlerinin birleşmesinden oluşan baş birime yerleştirildiğinde ise var olarak ortaya çıkıp bir ortaç (participle) oluşturmaktadır. Bu bileşik başın olumsuzluk başıyla birleşmesi de bize yok sözcüğünü vermektedir. Bu konuyla ilgili olarak, değil sözcüğünün koşacın olumsuz hali değil, tümce yapısını oluşturan hiyerarşide –mE ve daha sonra ortaçları oluşturan baş ve biçimbirimlerden sonra gelen ikinci bir olumsuzluk baş sözcüğü olduğu gösterilecektir. Ayrıca, genelde var sayıldığı gibi koşaç kişi ekleri diye bir kişi eki grubunun olmadığı, eylem gövdesinde hangi kişi ekinin kullanılacağını sadece gövdedeki en son biçimbirimin belirlediği savunulacaktır.
Hatırlamak ve Sadık Kalmak Üzerine
HATIRLAMAK VE SADIK KALMAK ÜZERİNE2016 •
Gezi'nin 3. yıldönümünde hatırladıklarımız ve hatırlamaya değer olanlar üzerine...
2016 •
HALKLA İLİŞKİLER MESLEĞİNDE ETİK OLMAK YA DA OLMAMAK Öz Halkla ilişkiler mesleğinin en önemli kısmı etik davranıştır. Bu çalışmada halkla ilişkiler uzmanlarının, meslek gruplarının ve meslek derneklerinin halkla ilişkiler meslek etiğine bakışı saptanmıştır. Halkla ilişkilerin etik sorunun özünde halkla ilişkiler uygulamalarının sahte imajlar yaratma, yanıltıcı olma ve gerçeği örtbas etme düşüncesi olsa da halkla ilişkiler mesleği etiğine verilen önem mesleğin geleceği için umut vermektedir. Diğer meslekler gibi halkla ilişkiler mesleğinde de mesleği geliştirme, meslek üyeleri arasında iletişimi, ortaklığı sağlama, mesleğin etik ve değerler çizgisinde icra edilmesini sağlama, kendi meslektaşları ve toplumdakiler için yararlı bir meslek olma, mesleği onurlu ve saygın bir konuma ulaştırma arzusu vardır. Bu amaçla halkla ilişkiler derneklerine ve meslek üyelerine büyük sorumluluk düşmektedir. Bu nedenle; Türkiye Halkla İlişkiler Derneği'nin internet sayfasında yer alan halkla ilişkiler meslek etik ilkeleri, mesleki sorumluluklar ve mesleki örgütlenmelerle ilgili yer alan bilgilerden yola çıkılarak, halkla ilişkiler derneğinin mesleki sorumluluklara ve mesleki davranışlara bakışı saptanmıştır.
AİLE OLMAK
AİLE OLMAK2023 •
Bugün evliliklerin bozulmasının en büyük sebeplerinden biri sadakatsizliktir. Sadakatsizliğin sebebi ise doyumsuz olmaktır.
Kürt meselesinin tartışılmasına dair ülkede kimlik sorunlarına değinilmektedir...
AYRANCIM GAZETESİ SAYI 18
KONUT HAKKINI TALEP ETMEK KENTİ TALEP ETMEK2021 •
Konut politikaları ve planları, ideoloji, güç, sınıf, etnisite, ırk, azınlıklar üzerinden okunabilir. Bu politika ve planlar, kentin merkezinde kimlerin ve hangi sınıfların kalacağını, hangilerinin kentten kovulacaklarını tayin ederler. Buna karşın, bir kentte yerleşik olmak ya da ikamet etmek, o kent üzerinde kimlerin söz sahibi olduğunun göstergesidir. Konut ve ikamet, son kertede kentte kimlerin var olacağını, o kentin kimlerin kenti olacağını, kentsel mekanları kimlerin üreteceğini ve yeniden üreteceğini tayin ettiğinden konut sorunu sınıfsal bir sorundur ve ikamet de politiktir. Dolayısıyla, kent üzerinde son sözü, o kentte konut hakkını kazananlar söyleyecektir. Harvey’in altını çizdiği üzere konut hakkı olmadan kent hakkının talebi olanaksızdır.
2019 •
Historische Zeitschrift
Sonya Nevin, The Idea of Marathon. Battle and Culture. Berlin, Bloomsbury Verlag GmbH 2022Instituto Scientia eBooks
Estudo De Fontes De Energia Renovaveis: Energia Solar2022 •
2020 •
2016 •
International Urology and Nephrology
Semiquantitative and semi-automated morphometric evaluation of chronic lesions in renal biopsies2008 •
Psychopharmacology
Emergence of negative affect as motivation for drug taking in rats chronically self-administering cocaine2020 •
Health Promotion Journal of Australia
Key beliefs of hospital nurses’ hand-hygiene behaviour: protecting your peers and needing effective reminders2015 •
Chemische Berichte
Übergangsmetallkomplexe von Diazenen, XXVII. Eisencarbonyl‐induzierte o ‐Semidin‐Umlagerung von 1‐Alkyl‐2‐aryldiazenen1991 •
Scientia Horticulturae
Performance of carnauba wax-nanoclay emulsion coatings on postharvest quality of ‘Valencia’ orange fruit2018 •
2012 •
Australian and New Zealand Journal of Obstetrics and Gynaecology
Haemophilus influenzae: a potent perinatal pathogen disproportionately isolated from Indigenous women and their neonates2015 •