Çağdaş Yaklaşımlar Odağında
TOPLUM ve KÜLTÜR ARAŞTIRMALARI- IV
Editörler
Mustafa Aça
Mehmet Ali Yolcu
Yazarlar
Aslı Büyükokutan Töret
Fatma Ateş
Gizem Altınkal
Gülüzar Demir
Hicret Dilan Daşdemir
Hüseyin Durgut
Naciye İnci
Saygın Kamil Celepoğlu
Selçuk Atay
Selenay Yıldırım
Sıdıka Yamaç
Uğur Durmaz
Ümit İşlek
Yasemin Birtane
Yusuf Can Tıraş
Yusuf İslam Yılmaz
Yusuf Kılıç
Çağdaş Yaklaşımlar Odağında
TOPLUM ve KÜLTÜR ARAŞTIRMALARI- IV
Editörler
Mustafa Aça
Mehmet Ali Yolcu
ISBN: 978-625-6714-07-6
PA Paradigma Akademi Yayınları
Sertifika No: 69606
PA Paradigma Akademi Basın Yayın Dağıtım
Fetvane Sokak No: 29/A
ÇANAKKALE
e-mail: fahrigoker@gmail.com
Yayın Sorumlusu: Nevin SUR
Tasarım&Kapak: Himmet AKSOY
Matbaa
Meydan Baskı
Sertifika No: 70835
Kitaptaki bilgilerin her türlü sorumluluğu yazarlarına aittir.
Bu Kitap T.C. Kültür Bakanlığından alınan bandrol ve
ISBN ile satılmaktadır. Bandrolsüz kitap almayınız.
Aralık 2023
ORCID LİSTESİ
Ad Soyad
ORCID
Aslı BÜYÜKOKUTAN TÖRET
0000-0001-8732-6043
Fatma ATEŞ
0000-0002-8885-0119
Gizem ALTINKAL
0000-0002-8913-3541
Gülüzar DEMİR
0000-0002-2904-0175
Hicran Dilan DAŞDEMİR
0000-0002-7773-776X
Hüseyin DURGUT
0000-0001-7237-3381
Naciye İNCİ
0000-0001-7184-7135
Saygın Kamil CELEPOĞLU
0000-0003-0619-5497
Selçuk ATAY
0000-0001-5328-2257
Selenay YILDIRIM
0000-0002-2022-1818
Sıdıka YAMAÇ
0009-0002-2822-800X
Uğur DURMAZ
0000-0003-0775-6962
Ümit İŞLEK
0009-0009-8850-6033
Yasemin BİRTANE
0000-0002-0655-3605
Yusuf Can TIRAŞ
0000-0001-7800-3007
Yusuf İslam YILMAZ
0000-0002-1628-5907
Yusuf KILIÇ
0009-0008-1322-1052
iii
SUNUŞ
Sayın okurlar,
Sizi, zengin bir düşünsel yolculuğa davet etmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. “Çağdaş Yaklaşımlar Odağında Toplum ve Kültür
Araştırmaları-IV” adlı bu eser, çağımızın dinamik ve hızla evrilen toplumsal ve kültürel yapısını anlamak adına yeni perspektifler sunmayı
amaçlayan bir derlemedir. Kitabımız, farklı disiplinlerden uzman yazarlar tarafından kaleme alınan makalelerden oluşmaktadır. Toplum ve kültür üzerine çeşitli bakış açıları, güncel konulara ve kapsamlı araştırmalara
dayanarak ele alınmıştır. Her bir makale, okuyuculara derinlemesine düşündüren, sorgulatan ve mevcut bilgiye katkıda bulunan özgün bir perspektif sunma hedefine odaklanmıştır. Bu kitap, gelişen dünyamızda ortaya çıkan karmaşık sorunlara yönelik çözümler arayan araştırmacılar,
akademisyenler ve ilgi duyan herkes için bir kaynak olma amacını taşımaktadır. Toplumun farklı katmanlarına odaklanan bu eser, kültürün ve
toplumsal dinamiklerin içsel ve dışsal etmenleriyle derinlemesine bir şekilde anlaşılmasını hedeflemektedir. Yazarlarımızın özgün yaklaşımları
ve derinlemesine analizleri, bu kitabın öne çıkmasını sağlamaktadır. Okuyucularımıza, kültürel çeşitlilik, toplumsal değişim ve kimlik gibi konularda geniş bir perspektif sunarak düşünme ve tartışma kapasitelerini geliştirme fırsatı tanıyoruz. Umarız bu kitap, toplum ve kültür araştırmalarında yeni ufuklar keşfetmenize ve bilgi dünyasına katkıda bulunmanıza
olanak tanır.
Birbirinden değerli 17 sosyalbilimcinin farklı çalışma alanları ile ilgili
katkı sundukları elinizdeki bu kitapta dil-edebiyat, halk bilimi, sanat, kültür gibi geniş bir yelpazede keyifle okuyacağınızı düşündüğümüz toplam
15 bölüm yer almaktadır. Serimizin 4. kitabına değerli çalışmaları ile katkı
sunan yazar kadrosuna; tüm meşguliyetleri içerisinde çalışmaları değerlendiren hakemlere ve Paradigma Akademi Yayınlarına teşekkür ediyoruz.
Aralık-2023
Doç. Dr. Mustafa AÇA
Prof. Dr. Mehmet Ali YOLCU
Editörler
iv
İÇİNDEKİLER
ORCID Listesi.................................................................................................... ii
Sunuş ................................................................................................................. iv
Mustafa Aça, Mehmet Ali Yolcu
Ebȃ Müslimnȃme Geleneğinin Yeni Bir Yazması Üzerine
Değerlendirme .................................................................................................. 1
Aslı Büyükokutan Töret
Türk Halk Hekimliği Âdet ve Uygulamalarında Eşarp/Yazma/Yağlık.. 13
Fatma Ateş
Kütahya’da Ölüme Dair Tabu ve Kaçınmalar ............................................ 25
Fatma Ateş
Aşıklık Geleneğinin Grupla İcrası Bağlamında Berrak Ozanlar
Topluluğu ........................................................................................................ 37
Saygın Kamil Celepoğlu
Sembolik Değerlerin İzinde: Türk Kültüründe Evcil Hayvan İnanışları 59
Ümit İşlek
Erken Dönem Kazak Türkçesine Ait Bir Metin: Ḳıṣṣa-i Anḥazerāt-ı
Resūlnıñ Mi’rācġa Ḳonaḳ Bolġanı ................................................................ 77
Hüseyin Durgut, Gizem Altınkal
Karışık Dilli Bir Metin: “Badavam Kitabı” ................................................ 101
Gülüzar Demir
Kırım Harbi’nde Bir Rus Doktor ve “Sivastopol Mektupları” İsimli
Eserinde Askeri Terminoloji ....................................................................... 121
Hicret Dilan Daşdemir, Yusuf İslam Yılmaz
Namık Kemal’in Fehîm-i Kadîm’e Nazireleri .......................................... 145
Yusuf Can Tıraş
Bir Sanatkârın Gözünden Sanatkârlar: Faruk Nafiz’in “Nasıl Tanıdım”
Başlıklı Yazıları ............................................................................................. 183
Selçuk Atay, Naciye İnci
The Reflectıons of the Refugee Identity in Warsan Shire’s Poems ........ 199
Selenay Yıldırım
Ekslibris Sanatında “Harp” Örgeleri ......................................................... 213
v
Sıdıka Yamaç
21. Yüzyılda Türkiye Üniversitelerindeki Türkoloji Bölümlerinin
Bugünkü Durumu ve Geleceği Hakkında Tespitler, İncelemeler,
Öneriler .......................................................................................................... 229
Uğur Durmaz
Tarihi Alan'da Gerçekleştirilen Törenler ve Etkinlikler Bağlamında Ulus
İnşası ve Toplumsal Bellek .......................................................................... 247
Yasemin Birtane
Bir Alt Kültür Mizahı Olarak Yöresel Tekstil Baskıları ........................... 271
Yusuf Kılıç
vi
21. YÜZYILDA TÜRKİYE ÜNİVERSİTELERİNDEKİ TÜRKOLOJİ
BÖLÜMLERİNİN BUGÜNKÜ DURUMU VE GELECEĞİ HAKKINDA TESPİTLER, İNCELEMELER, ÖNERİLER
Uğur DURMAZ*
Giriş
Eğitim öğretim söz konusu olduğunda bütün dünyada kabul gören
en üst seviye kurum üniversitelerdir. Bu kurum, sistemli şekilde bilginin
üretilmesi, aktarılması ve faydalı şekilde kullanılmasının en önemli basamağıdır. Kelime kökeni olarak “Latince topluluk, bütünlük, kül anlamına
gelen üniversitastan türemiştir ve bağımsız tüzel kişiliğe sahip ve ortak çıkarları olan kişiler topluluğunu ifade etmek için kullanılmaktadır” (Kaynar & Parlak, 2005: 20). Bir diğer tanımda ise üniversite “Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri
kuruluş ve birimlerden oluşan öğretim kurumu” olarak tanımlanmaktadır (Günal, 2013:13). Bu tanımlardan da görüleceği üzere bilimsel aktivitelerin temel merkezi konumunda görülen üniversiteler aynı zamanda
toplumsal yapıyı oluşturacak bireylerin yetiştirilmesi için de temel yapı
taşı durumundadır. Elbette bugünkü sürece gelene kadar geçen zamanda
birçok farklı işlev ve amaç için üniversiteler kullanılmıştır. Özellikle Orta
Çağ Avrupa’sı ele alındığında üniversitenin feodal bir kurum ya da lonca
sistemine benzer bir işleyişi olduğu görülecektir fakat bunun bugünkü
anlamda bir işleve sahip olduğu tartışmalıdır (Kaynar & Parlak, 2005: 19).
Bugünkü üniversite sistemi içerisinde ortaya çıkmış olan temel işlevler
eğitim, bilim ve hizmet olarak üçe ayrılabilir (Günal, 2013: 20). Ancak
unutulmamalıdır ki bu işlevlerin yanında kültür öğretiminin de yeri yine
üniversitedir. Yaşanılan dönemin durumunu ortaya koymak ve fikirlerle
üretim gerçekleştirip dönüşen topluma uyum sağlamak için kültür öğretimi diğer bütün işlevlerden daha önemli sayılmalıdır (Gasset, 1997: 81).
Bütün bunlarla birlikte üniversitenin gelişim aşamalarında tarihi süreç ile
ilgili de bir şeyler aktarmak konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.
Dünyada üniversitenin başlangıcı, kuruluşu ve sistemleşmesi Antik
Yunan’a kadar götürülse de sistemli şekilde bir bilginin öğretimi üzerine
Doç. Dr., Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü,
Kocaeli-Türkiye. E-posta: ugur.durmaz@kocaeli.edu.tr. ORCID: 0000-0003-0775-6962.
*
229
kurulu olan yapının temellerinin Orta Çağ Avrupa’sında ortaya çıktığı
aktarılmaktadır. İlk kurulan üniversiteler olarak da Bologna (1088), Paris
(1150) ve Oxford (1167) sayılmaktadır (Antalyalı, 2007: 26-27). Üniversitelerin yaygınlık kazanarak günümüze kadar gelen sürecin başlangıcı ise
19. yy.’a kadar gelmektedir. Bu dönemde Avrupa’da 190 Amerika kıtasında ise 50 kadar üniversitenin var olduğu söylenmektedir (Gürüz, 2020:
221). Türkiye’de üniversitenin durumuna bakıldığında tarihi süreçte İstanbul Üniversitesi fetihle beraber kurulduğu kabul edilse de sistemsel
anlamda ilk defa üniversite benzeri duruma 1924 yılında İstanbul Darülfünun adını alarak kavuşmuştur. Sonrasında 1933 yılında adında üniversite kavramını bulunduran bir yapı haline gelerek adı İstanbul Üniversitesi olarak değişmiştir. 1944 yılında alınan bir kararla birlikte ilerleyen
yıllarda İstanbul Teknik Üniversitesi, Ankara Üniversitesi açılmıştır
(Kaynar & Parlak, 2005: 24-27). Türkiye üniversiteler tarihine bakıldığında kırılma dönemi olan yıllar olduğunu söylemek mümkündür. Bunlardan ilki 1950-60 yılları aralığıdır. İkinci dalga 1982 yılında gerçekleşen
düzenlemelerle olurken 1992 yılı da Türkiye’deki üniversite sayılarının
bir anda arttığı bir yıl olmuştur. Bütün kritik dönemlere rağmen en ciddi
artış ise 2006-2022 yılları arasında yaşanmıştır. Şu andaki üniversitelerin
yarısından fazlası (124 adet) bu 16 yıllık dönemde açılmıştır (Yüksek Öğretim Kurumu, 2023). Mevcut yapı içerisinde Türkiye’de toplam 204 üniversite, bu üniversitelerin 111 tanesinde ise Türk Dili ve Edebiyatı bölümü bulunmaktadır. Buradaki bölümlerin bugünkü durumu etrafında
Türkoloji’nin oluştuğu, geliştiği ve ilerlediği çevre yapısını değerlendirmek için Türkoloji kavramına ve bunun üniversitelerdeki durumuna bakmak gerekmektedir.
Türkoloji ve Üniversitelerdeki Durumu
Türkiye tarihinde üniversitede açılan ilk bölümlerden birinin Türk
kültürü, dili ve edebiyatı bağlamında olması üniversitede Türkoloji eğitiminin ne derece köklü bir yapıya sahip olduğunun bir göstergesidir. 1924
yılında alınan bir Bakanlar Kurulu kararı ile İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bünyesinde kurulan Türkiyat Enstitüsü, Türkoloji tarihinin
Türkiye sahasındaki başlangıcı olarak değerlendirilebilir (Öner, 2015: 89).
Elbette Cumhuriyet öncesi dönemde memleketi kurtarmak amacıyla ortaya çıkan fikir akımları ve hareketler de Türkoloji tarihinde yerini almıştır ancak üniversite bünyesinde böyle bir başlangıç, bilimsel anlamda çalışmaların sistemli şekilde ortaya çıkmasını sağlamıştır. Sonraki dönemlerde Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi başta olmak
230
üzere, Türkiye’nin birçok ilinde Türk Dili ve Edebiyatı bölümleri açılarak
bilimsel anlamda Türkoloji bölümünün temelleri atılmıştır. Bu aşamada
Mehmet Kaplan’ın Erzurum’da başlattığı ekol sayesinde halkbilimi başta
olmak üzere Türkoloji’nin diğer alanlarını da kapsayacak şekilde Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinin açıldığı
bilinmektedir (Çobanoğlu, 2010: 48-50).
Bölümün kuruluşu ve işleyişi sürecinde en çok tartışılan konulardan
bir tanesi Türkoloji’nin kapsamıdır. Her ne kadar bugün üniversitelerde
Türkoloji adıyla bir bölüm olmasa da Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunlarının aldığı unvan olan Türkolog temel anlamıyla Türkoloji konusunda eğitim almış kişi demektir. Kavram itibarıyla çok geniş bir anlama
sahip olduğu açık şekilde görülebilecek olan Türkoloji, ilk dönem çalışmacılar ile son dönem çalışmacılar tarafından farklı şekilde yorumlanmıştır. Geçmiş dönemlerde Türkoloji tabiri daha çok Türk dili çalışmalarını
yani filolojiyi kapsar vaziyette kullanılmıştır. Araştırmacılar daha çok dil
çalışmaları üzerinden ilerleyerek Türkoloji’nin dil araştırması ve incelemesi sayesinde anlaşılabileceği fikri oluşmuştur (Unan, 2010: 38-39). Ancak son dönemlerde ortaya çıkan farklı düşünceler doğrultusunda Türkoloji daha geniş kapsamlı bir yapıya dönüşmüştür. 2000’li yılların başında
düzenlenen bir toplantıda Şinasi Tekin ve Ahmet B. Ercilasun’un yaptıkları Türkoloji tanımları yeni dönem Türkoloji anlayışını ve kapsamını da
ortaya koymaktadır. Onlara göre Türkoloji sadece Türk Dili ve Edebiyatının değil tarihinin, sanatının, müziğinin, halkbiliminin, dil özelliklerinin, coğrafyanın, felsefenin ve bilumum farklı sosyal bilim alanının bütüncül şekilde incelenmesini sağlayan bir daldır (Unan, 2010: 40). Bizce
de Türkoloji gibi geniş bir kavramın sadece edebiyat ve dil alanına sıkıştırılması onun yeterli derecede değer görmesini engellemektedir. Bu nedenle Türklük bilimi olarak adlandırılabilen Türkoloji’nin Türk’le ilgili
her şeyi inceleyen, değerlendiren, çalışan ve çalıştıran bir bilim dalı olduğunu söylemek gereklidir.
Elbette beklentiler ile gerçekler arasındaki farklar nedeniyle Türkiye’deki yükseköğretim sistemi içindeki noksanlıklar fazladır. Türkoloji
için de bu durum geçerliliğini korumaktadır. Üniversiteler bazında sayıca
fazla olan bölümlerin içeriklerine bakıldığında beklentileri karşılayamadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Aslına bakılırsa beklentilerin yanlış
oluştuğunu söylemek daha doğru bir tespittir. Bugün Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olan kişilerin algısı öğretmen olma şekline dönüşmüş ve kabul görmüştür. Ancak biliyoruz ki fakülte kavramsal olarak
231
bir meslek öğretim alanı değildir. Meslek öğretimi gerçekleştiren yerler
yüksekokullardır. Fakültelerdeki eğitimin amacı bilgili, sorun çözebilen
insan yetiştirmek ve toplumun gelişimini sağlamaktır. Mesleki durum fakülteler için ikincil bir çıktı ya da yan ürün olarak sayılabilir (Günal, 2013:
42). Böyle bir durumda çalışmanın temel yapısını oluşturan asıl problem
de Türkoloji bölümünün işlevlerinin mesleki bir eğitim vermek mi yoksa
orijinalinde olduğu gibi bilimsel çalışma gerçekleştirerek bu alanın ilerlemesini sağlayacak bireyler yetiştirmek mi olduğudur. Çalışmanın bu kısmında kullanılacak olan verilerde Türkiye üniversitelerinde yer alan Türk
Dili ve Edebiyatı bölümlerinin 2023 yılı itibarıyla kendi internet sitelerinde yayımladıkları ders bilgileri, ders katalogları ve Bologna süreci içerisindeki ders verileri incelenmiştir. Bu incelemeler sırasında Fen Edebiyat Fakültelerinin kuruluş amacı doğrultusunda bilimsel etkinlikler, bilgi
üretimi gibi meseleler göz önünde bulundurulurken alanda bilgi üretim
yöntemleri ile Türkoloji kavramını dolduran diğer konularla ilgili bir değerlendirme de yapılmıştır. Dersler değerlendirilirken üç temel başlık altında bir sınıflandırma kullanılmıştır. Bunlar: Bilimsel bilgi öğretimi dersleri (Akademik makale okur yazarlığı, akademik etik, bilimsel yazı ve yayın vb.), özel alan dersleri (metot, kuram, yöntem vb.) ile Türkoloji (Türk
kültürü, tarihi, coğrafyası, felsefesi, ekonomisi, Türk dünyası vb) dersleridir. Bu derslerin sayıları ile seçim şartları üzerinden (seçmeli/zorunlu)
de bir değerlendirme yapılmıştır. Tasnif yapılırken bölümün adında yer
alan edebiyat ve dil dersleri her bölümde zorunlu olarak var olması gerektiğinden dışarıda bırakılmıştır. Bu çalışmanın amacı genel anlamıyla
Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerini değerlendirmek değil Türkoloji bağlamında hem bilimsel çalışma üretimi hem alanda bilgi üretme, değerlendirme yapısı olan yöntem-teknik öğretim ve uygulaması ile Türkoloji
kavramı içinde yer alan farklı alanlara göre durumun ne olduğunu değerlendirmektir.
Bilimsel
Dersler
2
1
0
1
1
1
Üniversite Adı
Adıyaman Üniversitesi
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Akdeniz Üniversitesi
Aksaray Üniversitesi
Amasya Üniversitesi
232
Özel
Alan
Dersleri
1
2
1
1
0
3
Türkoloji
Dersleri
1
2
2
6
0
6
ZoSeçrunl
meli
u
4
5
2
7
1
9
0
0
1
1
0
1
Anadolu Üniversitesi
Ankara Üniversitesi
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
Atatürk Üniversitesi
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
Artvin Çoruh Üniversitesi
Balıkesir Üniversitesi
Bandırma Üniversitesi
Batman Üniversitesi
Bayburt Üniversitesi
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi
Bingöl Üniversitesi
Bitlis Eren Üniversitesi
Boğaziçi Üniversitesi
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Bursa Uludağ Üniversitesi
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi
Çankırı Karatekin Üniversitesi
Çukurova Üniversitesi
Dicle Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Düzce Üniversitesi
Ege Üniversitesi
Erciyes Üniversitesi
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Fırat Üniversitesi
Gaziantep Üniversitesi
Giresun Üniversitesi
Gümüşhane Üniversitesi
Hacettepe Üniversitesi
Harran Üniversitesi
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Hitit Üniversitesi
Iğdır Üniversitesi
İnönü Üniversitesi
233
2
7
4
0
0
2
0
0
0
1
1
1
5
0
1
1
3
6
4
0
8
1
1
0
3
2
0
0
0
0
0
0
1
1
1
1
0
2
9
1
2
3
2
5
3
1
3
3
2
1
2
5
2
2
4
2
1
1
2
2
1
1
4
5
2
1
1
4
1
3
3
2
4
1
3
3
6
4
2
4
8
0
3
0
1
1
0
2
0
1
4
1
0
0
4
4
2
4
2
2
1
2
4
5
5
1
3
0
4
1
2
4
0
3
4
1
3
3
13
13
0
8
5
2
3
3
5
2
3
13
3
3
0
9
10
6
6
11
4
3
4
?
6
6
1
6
0
7
4
5
9
1
5
7
9
14
1--1
0
1--1
2
0
0
0
1
0
0
0
1
1
0
0
5
0
1
1
0
1
0
0
1--1
?
1--2
0
1
1
1
0
0
0
0
1
1--1
0
0
2
İstanbul Medeniyet Üniversitesi
İstanbul Üniversitesi
İzmir Demokrasi Üniversitesi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi
Kafkas Üniversitesi
Kahramanmaraş Üniversitesi
Karabük Üniversitesi
Karadeniz Teknik Üniversitesi
Kayseri Üniversitesi
Kırıkkale Üniversitesi
Kırklareli Üniversitesi
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi
Kilis 7 Aralık Üniversitesi
Kocaeli Üniversitesi
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi
Manisa Celal Bayar Üniversitesi
Mardin Artuklu Üniversitesi
Marmara Üniversitesi
Mersin Üniversitesi
Mimar Sinan Üniversitesi
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Munzur Üniversitesi
Muş Alparslan Üniversitesi
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi
Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Ordu Üniversitesi
Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
Pamukkale Üniversitesi
RTE Üniversitesi
Sakarya Üniversitesi
Samsun Üniversitesi
Siirt Üniversitesi
Sinop Üniversitesi
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
Süleyman Demirel Üniversitesi
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (Erbaa)
234
0
0
1
10
1
1
2
1
0
0
1
2
0
1
3
0
1
5
0
0
1
0
0
0
1
0
5
1
2
2
0
4
3
0
0
0
0
3
1
2
7
1
1
2
4
2
1
1
1
0
1
3
8
6
7
0
2
5
0
2
1
2
1
5
3
1
2
5
5
4
1
1
1
3
3
3
0
7
3
0
4
2
2
0
0
1
3
0
2
5
0
1
1
1
1
1
0
1
0
4
5
0
0
7
1
4
1
0
0
4
0
6
1
3
24
5
1
8
5
2
0
2
4
3
2
7
12
7
10
1
3
7
1
0
1
3
4
14
3
3
11
0
12
1--1
0
0
4
3
0
2--1
0
0
0
1
0
2
1--1
1
0
0
0
0
1
1
0
2--1
0
0
0
0
2
1
0
1
1
1
0
0
6
1
6
1
1
1
0
0
3
1
2
1--1
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (FEF)
Trakya Üniversitesi
Uşak Üniversitesi
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Yıldız Teknik Üniversitesi
Yozgat Bozok Üniversitesi
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi
Avrasya Üniversitesi
Başkent Üniversitesi
Beykent Üniversitesi
Çağ Üniversitesi
Doğuş Üniversitesi
Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi
Haliç Üniversitesi
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi
İstanbul Arel Üniversitesi
İstanbul Aydın Üniversitesi
İstanbul Gelişim Üniversitesi
İstanbul Kültür Üniversitesi
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi
İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi
İstinye Üniversitesi
Kapadokya Üniversitesi
TOBB Ekonomi Üniversitesi
Doğu Akdeniz Üniversitesi
Girne Amerikan Üniversitesi
Yakın Doğu Üniversitesi
Yeditepe Üniversitesi
Toplam
0
1
0
0
2
0
2
1
1
2
0
3
3
2
1
0
0
4
2
0
0
4
1
1
0
1
3
0
156
3
5
1
1
1
2
2
1
1
2
2
3
2
5
0
1
1
1
2
2
0
3
1
3
1
2
1
3
256
0
1
0
0
3
2
0
0
1
2
1
1
1
1
0
0
0
1
0
1
2
0
1
2
0
2
0
0
195
2
6
0
1
5
4
4
2
2
2--2
0
4
4
7
0
1
1
5
2
1
2
7
0
4
0
0
0
0
484
1
1
1
0
1
0
0
0
1
2
3
2--1
1--1
1
1
0
0
1
1--1
1--1
0
0
3
1--1
1
5
4
3
111
Tablo 1: Türkiye’de Türk Dili ve Edebiyatı Bölümlerindeki Ders Dağılımları
Tabloya bakıldığında Türkiye’deki üniversitelerde yer alan Türk Dili
ve Edebiyatı bölümlerinin içindeki derslerin bölüme özgü yapılarının dizilimi görülebilmektedir. Ders tiplerine bakıldığında bilimsel ders sayısının toplamda 156 1, özel alan derslerinin toplamda 256, Türkoloji derslerinin ise toplamda 195 adet olduğu görülmektedir. Bu derslerin 484 tanesi
Bilimsel dersler belirlenirken bölümlerin son sene verdiği zorunlu ders olan “Seminer”
ve “Bitirme Tezi” dersleri tablo dışı bırakılmıştır.
1
235
seçmeli olarak sunulurken 111 tanesi zorunlu ders kategorisindedir. Genel orana vurulduğunda zorunlu ders sayısı 6’da 1 seviyesindedir. Geri
kalan 6’da 5’lik kısım ise seçmeli olarak sunulan derslerdir. Tablo incelendiğinde 45 üniversitede bilimsel derslerin, 6 üniversitede özel alan derslerinin, 35 üniversitede ise Türkoloji derslerinin hiç yer almadığı görülebilmektedir. Bununla birlikte seçmeli kategoride bu üç kısımdaki derslerin hiçbirini vermeyen 11 üniversite yer alırken zorunlu şekilde bu derslere hiç yer vermeyen 49 üniversite vardır. Sayısal olarak bakıldığında bu
üç grup derslerin sayısı 10 ve üzeri olan 13 üniversite vardır. Bunlar: İzmir
Katip Çelebi Üniversitesi (24), İnönü Üniversitesi (16), Ankara Hacı Bayram Veli ve Ondokuz Mayıs Üniversiteleri (15), Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (14), Ankara, Manisa Celal Bayar, Marmara ve Sakarya Üniversiteleri (13), Çankırı Karatekin ve Düzce Üniversiteleri (12), Burdur Mehmet Akif Ersoy ve Pamukkale Üniversiteleri (11)’dir. Üç grup derslerin
sayısının 3 ve altı olduğu üniversite sayısı ise 37’dir. Bunlar: Balıkesir,
Bingöl, Bitlis Eren, Dicle, İzmir Demokrasi, Kilis 7 Aralık, Mimar Sinan,
Nevşehir Hacı Bektaş Veli, Osmaniye Korkut Ata, Süleyman Demirel, Tokat Gaziosmanpaşa, Başkent, Çağ, İstanbul Sabahattin Zaim, Kapadokya
ve Yeditepe Üniversiteleri (3); Ankara Sosyal Bilimler, Erzincan Binali Yıldırım, Harran, Kahramanmaraş, Kırklareli, Kocaeli, Muş Alparslan, Necmettin Erbakan, Avrasya, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversiteleri (2); Aksaray, Fırat, Kırıkkale, Mersin, Munzur, Siirt, Sinop, Uşak, İstanbul 29 Mayıs, İstanbul Arel, İstanbul Aydın, Doğu Akdeniz Üniversiteleri (1)’dir.
Veriler ışığında bir değerlendirme yapmak gerekirse bir öğrencinin
mezun olabilmek için toplamda 240 AKTS’lik ders alması gereken üniversitelerimizde her dersin ortalama olarak 32 AKTS değere sahip olduğunu
varsayarsak 4 yıllık eğitim sürecinde 80 adet derse denk gelen bir tablo
görülecektir. Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinin kendine has yapısını aktaran ders durumlarına bakıldığında en iyi ihtimalli üniversitede bile bu
derslerin sadece 4’te 1 oranında işlendiği söylenebilir. Bu durum en kötü
senaryoda ise yaklaşık 80’de 1 seviyesine inmektedir. Önemli işlevlerinden birisi bilgi üretmek ve bilimsel veriyi ortaya koymak olan üniversitelerin Fen Edebiyat Fakültelerinin Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde bu
işlevi gerçekleştirmeyi sağlayacak derslerin durumu tartışılması gereken
temel meseledir. Bu bölümlerin kurulma amaçları ve sonrasındaki süreçte
Bu veri kesin bir inceleme sonrasında elde edilmemiş olup bir ortalamadır. Birçok üniversitede derslerin AKTS değerleri 2 ve 5 arasında değişmektedir. Böyle olduğu için de
ortalama bir değer olarak 3 alınmıştır.
2
236
ortaya çıkan değişimin neticesinde bugün geldikleri noktada var olma
durumları da yine buradan hareketle tartışılmalıdır. Veriler göstermektedir ki kuruluş amacı bilim insanı yetiştirmek olan ve bilimsel bilginin üretimi, yayılımı ve tekrar kullanımının esas teşkil etmesi gereken bu kurumlar ve bölümler maalesef gerekli şekilde işlerlik gösterememektedir. Bu
nedenle sadece verilerin analizini yapmak yeterli olmayacaktır. Bilimsel
etkinlikler ve bilgi üretim açısından bu denli kıt bir müfredata sahip olmanın nedenlerinin ve sonuçlarının irdelenmesi gerekmektedir.
Nedenler, Nasıllar ve Gelecekte Yapılacaklar
Türkoloji bölümlerinde bilimsel anlamda etkinliğin zayıflamasının
ya da yok denecek noktaya gelmesinin bizce ana nedeni kimliksizliktir.
Kimlik birçok bilim dalı tarafından incelenen ve genel yapısı ortaya konulmaya çalışılan bir terimdir. Özellikle sosyoloji, psikoloji ve sosyal psikoloji alanlarında bu konuda yapılmış olan çalışmalar kimliğin ne olduğu, nasıl oluştuğu ve ne gibi işlevleri olduğu meseleleri üzerinde durmaktadır. Temel anlamıyla kimlik, “Psikolojik düzeyde bir kişinin kendini o kişi olarak tanımlaması olarak nitelendirilebilir. Burada kimlik,
kendimiz hakkında sahip olduğumuz çeşitli temsilleri (görüşler, tanımlar, imajlar, bilgiler vs) kapsamaktadır. Dolayısıyla kimlik insanın kendini
kavrayışının bir ifadesidir” (Bilgin, 2007: 78). Kişisel bir durum gibi açıklansa da kimlik oluşumu kişiden topluluğa doğru ilerleyebilmektedir.
Grup bilinci olarak da adlandırılabilecek olan bu gelişim şekliyle beraber
kişiler kendilerini ait hissettikleri bir grup yapısı içerisinde bulunurlar ve
buna göre hayatlarını sürdürürler. “Bu noktada grup kendilerini aynı
grubun üyeleri olarak algılayan, dolayısıyla grup içerisinde diğerleri ile
aynı psikolojik anlamı ve önemi paylaşan, bu grup üyeliğinin özellik ve
değerleri hakkında sosyal bir anlaşmayı bir ölçüde sağlayan bireyler topluluğudur” (Arkonaç, 2005: 256).
Kimliksizliğe neden olan alt etmenlerin birleşmesi sonucunda bugünkü Türkoloji bölümlerinin yapısının durumu ortaya çıkmıştır. Türkoloji bölümleri düşünüldüğünde buraya gelen bireylerin kendilerini bir
gruba ait hissetmelerini sağlayan, kimlik olarak benimseyebilecekleri yapıların eksikliği fark edilmektedir. Üniversite bölümlerinin bireye kimlik
kazandırmasında en basitinden görüntü ya da kullanılan alet edevatın etkisi yadsınamaz bir gerçektir. Bu gibi etmenler öğrencilerin bölümleriyle
bağ kurmasını sağlayan ya da onların dışarıdan tanınmasını sağlayan
kimlik belirtici unsurlardır. Örnek vermek gerekirse Tıp Fakültesinde
237
okuyan öğrencilerin giydikleri beyaz önlükler, Mühendislik Fakültesi öğrencilerinin taşıdıkları çizim araçları ve çantalar onları bir grubun içinde
dahil etmekte ve bir bağ kurmalarını sağlamaktadır. Ancak Türkoloji bölümlerinde bu durumu görsel ya da araç gereç yapısı altında sağlamak
çok mümkün değildir. Bu noktada bölüme gelen kişilerin burayla kimliksel açıdan bağ kurmasına yardım edecek en önemli unsurlar buradaki verilen dersler ve neticesinde mezun olduğunda yapması gereken şeylerin
ne olduğunun farkına varmasıyla sağlanmalıdır çünkü kimliklerin asıl
özellikleri ayırıcı ve tanıtıcı olmasıdır. Kimlik sayesinde kişiler başkalarından ayrılırken kendi grubuna olan benzerlikleriyle beraber de bir bağ
kurmasına yardımcı olurlar (Bolay, 2013: 207).
Elbette bir üniversite bölümünün kimliğinin oluşumu için sadece verilecek dersler yeterli değildir ancak şu da bilinmelidir ki ait olunan yapının ana amaçları doğru şekilde aktarıldığı taktirde kişiler kendilerini bu
yönde geliştirecekleri gibi etraflarına da bu yönde bir iletim sağlayarak
bu tarz kurumsal yapıların kültürel arka planını oluşturacaklardır. Kendisini Türkolog olarak tanımlayacak olan bir kişinin ilk bilmesi gereken
şey de yaptığı işin bir bilim olduğu ve bilim insanının ne gibi özelliklere
sahip olması gerektiği, neler yaptığı, nasıl bilgi ürettiği, karşılaşılan problemlere ne gibi çözümler sunacağıdır. Bunu sağlamanın yolu da direkt
olarak bilim kavramı etrafında oluşturulacak olan derslerle olacaktır. Ancak tablo incelendiğinde görülecektir ki üniversitelerin Türkoloji bölümlerinde en az sayıda ders bu başlık altında bulunmaktadır. 45 üniversitede
bu konuyla ilgili hiçbir ders bulunmamaktadır. Bu derslerin verildiği üniversitelerin sadece 16 tanesinde zorunlu olarak bilimsel dersler okutulurken geri kalan üniversitelerde seçmeli ders kategorisinde yer aldığı görülmüştür. Netice itibarıyla bilim insanı yetiştirme vasfını üzerinde barındıran bir bölümün bilimin ne olduğu, nasıl işlediği ve nasıl devam ettirildiği
ile ilgili konulardaki bu yetersizliği bölümü tercih eden bireylerin kimlik
kazanmasında da problemler yaratmaktadır.
Kimliksizliğe yol açan temel meselelerden bir tanesi de verilmeyen
derslerin yanında verilen derslerin uyumsuzluğudur. Bilindiği üzere Fen
Edebiyat Fakültelerinin amacı bilim insanı yetiştirmektir ancak ülkedeki
ekonomik, sosyal sıkıntılar ve kişilerin geçimleriyle ilgili süreçler göz
önüne alındığında formasyon adıyla bilinen eğitim derslerinin verilmesi
neticesinde bu fakültelerden mezun olan kişiler öğretmenlik yapabilmektedir. Fakat öğretmen kimliğini oluşturan ve bu mesleğin devam etmesini
238
sağlayan asıl fakülteler Eğitim Fakülteleridir. İşte burada Türkoloji bölümlerinin yarattığı çapraşık durum nedeniyle bölüme dahil olan bireylerin kimlik karmaşası yaşadığı görülmektedir. Bölümün amacı bilim insanı yetiştirmekken bir anda öğretmen yetiştiren bir kurum olarak algılanmaya başlamıştır. Elbette bu durum hem Fen Edebiyat Fakültelerinin
genel algısını hem de eğitim fakültelerinin tercih edilme ya da kazanılma
durumunu olumsuz şekilde etkilemiştir. Yapılan incelemede görülmüştür ki bazı üniversiteler bu formasyon derslerini son ders yılında verirken
bazı üniversiteler ikinci sınıf itibarıyla seçmeli ders şeklinde bu dersleri
vermektedir. Böyle olunca da gelen öğrencilerin kendilerini öğretmen
kimliği altında adlandırdıkları neticesinde mezun olduklarında asıl işlevden ve var olması gereken algıdan uzaklaştıkları, sonuçta da bölümle ilgili temel yapılardan tamamen habersiz kaldıkları görülebilmektedir3. Bir
diğer yanılgı da edebiyat bölümü okunduğunda şair ya da yazar olunulacağı düşüncesidir. Elbette bu bölümde verilen dersler ve içerik neticesinde bu tarz alanlarda ürünler ortaya koyan kişilerin çıkması muhtemeldir fakat Türkoloji bölümünün temel işlevi bu değildir. Toplumsal kimlik
kuramı olarak da bilinen görüşler doğrultusunda incelendiğinde kişiler
kendilerini farklı roller doğrultusunda bazen bireysel bazen de toplumsal
yapı içinde bir yere koyabilmektedirler. Meslek, yaş, cinsiyet, memleket
vb. birçok unsur burada belirleyici olabilmektedir (Hortaçsu, 2012: 242).
Bu noktada toplumsal yapı Türkoloji bölümleri etrafında düşünüldüğünde içinde yer alan kişilerin kendilerini tanımlama noktasında problemler yaşaması gayet olağan olabilecekken dışarıya karşı kendilerini tanıtma kısmında da sorunlar yaşayacağı açıktır. Verilecek olan bilimsel,
teorik, teknik ve alan bilgisi dersleri sayesinde kişilerin kendilerini tanımlamasına yardımcı olmak mümkündür.
Türkoloji gibi bilimsel anlamda bir alanı derinlemesine inceleyen bir
kolda öncelikle bilimin ne olduğunu ne işe yaradığını, nasıl geliştiğini anlatan sonrasında ise bilgi üretme yöntemleri olan teknik ve kuramsal çerçeveyi veren derslerin arttırılması bu nedenle önemlidir. Bu bölümü tercih eden kişilerin ilk öğrenmesi gereken burada yapılacak olan şeylerin
bilimsel faaliyetler çerçevesinde bilginin üretimi, aktarımı ve yeniden yaratımı ile fayda sağlamak olduğudur. Yılların getirdiği bilgi zincirinin
Bu konu bir bildiriye ya da makaleye sığmayacak kadar uzundur. Bu nedenle derinlemesine çalışılması gereken bir meseledir. Belirlenecek olan örneklemde yapılacak saha çalışmalarıyla oluşturulacak yayınlar meselenin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.
3
239
yeni halkaları olarak buradan yetişerek farklı konularda bilime katkı sağlanması ve bunun kültürel bir kod olarak zihinlere işlenmesi önemlidir.
Bunu gerçekleştirmenin en basit yöntemi de Türkoloji alanındaki her anabilim dalının kendi bilim tarihleri hakkında açacağı derslerle birlikte yöntem ve teknik öğreten derslerin de müfredatlarına eklenmesiyle gerçekleşebilir. Yine dünya çapında gerçekleştirilen çalışmaların ve kuramların
öğretildiği derslerin verilmesi neticesinde kültürel anlamda bir birliktelik
oluşturulabilir. Şu anda daha geleneksel tarzda usta çırak ilişkisi ya da bu
yola girenlerin gözlem ve merakıyla ilerleyen bir teknik yapıdan söz etmek mümkündür. Unutmamak gerekir ki bir yolda yürümeye başlandığında doğru şekilde hedefe ulaşmak için gereken asli unsur yöntem ve
metot bilmektir. Yöntem ve metot sayesinde insan içinde bulunduğu durumu algılayıp buna göre yeni çıkış yolları üretebilir (Gasset, 1997: 83).
Bu durum da aslında yine üniversitenin amaçları doğrultusunda yetişmesi gereken bireylerde aranan en temel özellik olan problem çözmeyi
sağlayan başat mevzudur. Ders dağılımlarına bakıldığında teknik dersler
olarak adlandırılabilecek olan özel alan derslerinin sayısının oldukça az
olduğu görülecektir. Üniversitelerin tamamında toplamda 256 adet ders
bulunmuş olsa da bunların çoğunluğunun seçmeli ders kategorisinde verildiği anlaşılmaktadır. Bütün değerlendirme içerisinde bakıldığında ise
bu özel alan derslerinin diğer kollardaki derslerden bir miktar daha fazla
olduğu ve bu derslerin olmadığı üniversite sayısının ise sadece 6 adet olduğu görülecektir. Üniversitelerin ders içeriklerine bakıldığında bahsi geçen kategorideki derslerde dikkat çeken bir nokta da daha çok yeni edebiyat alanında (edebiyat kuramları, edebiyat kuramları ve yöntemleri,
edebiyat teorileri vb. isimlerle açıldığı) bu tarz derslerin verildiği, ikinci
sırada halkbilimi anabilim dalının yer aldığını (halkbilimi araştırma yöntem ve teknikleri, sahada derleme metotları, halkbilimi kuramları vb.
isimlerle açıldığı) diğer anabilim dallarında ise çoğunlukla bu tarz bir
ders açılmadığı söylenebilir. Devlet üniversitelerinin ders kataloglarındaki ders sayısı burada da vakıf üniversitelerinden fazladır ancak vakıf
üniversitelerinde bu derslerin çoğunlukla zorunlu şekilde verilmesi
önemli bir nüanstır.
Türkoloji bölümlerinin kimliksizleşmesine neden olan bir diğer problemi de Türkoloji kavramının içini dolduran yapının ders bazında eksikliğidir. Türkoloji Türk’e ait olan her türlü unsuru incelemekle yükümlü
olduğuna göre sadece edebiyat ve dil incelemelerinden fazlasının bu bölümlerde öğretilmesi gerekmektedir. Türk kültürü başta olmak üzere
240
Türk tarihi, coğrafyası, ekonomisi, antropolojisi, sosyolojisi ve Türk Dünyası ile ilgili derslerin verilmesi kavramın içini doldurması açısından faydalı olacaktır. Çok yönlü bakış açısı ile bağlamsal açıdan süregelen yapıyı
görmek ve değerlendirmek bilimsel anlamda temel gereksinimlerden olduğu düşünülürse Türkoloji alanının geniş çerçevesi içinde bilgi üretimi
için bu bakış açısının kazandırılması gerekmektedir. Bugünkü Türk Dili
ve Edebiyatı bölümleri geçmiş dönemin tanımlaması etrafında şekillenmiş gibi görünmektedir. Türkoloji’nin sadece dil araştırması olarak düşünüldüğü dönemin kalıntısı olarak bugün birçok üniversitede sadece bu
alanda eğitim verildiği görülmektedir. Genel yapıya bakıldığında bütün
bölümler içinde Türkoloji’nin edebiyat ve dil dışındaki diğer alanları ile
ilgili verilen ders sayısı 195’tir. Toplam dersler içinde bu oranın yetersiz
olduğu açıktır. Müfredatlarında ders barındıran okullara bakıldığında ise
çoğunlukla seçmeli şekilde bu derslerin sunulduğu görülmüştür. Zorunlu şekilde bu dersleri veren üniversite sayısı ise bir elin parmaklarını
geçmeyecek seviyededir. Vakıf üniversiteleri Türkoloji dersleri noktasında çok çok geride kalmıştır. Toplam dağılım içerisinde bakıldığında 9
üniversitede hiç ders yer almazken kalanlarda da sayı 2’yi geçmemektedir. Verilen derslerin yetersizliği nedeniyle de asli alanı Türklük ile ilgili
her türlü konu olan bir bölümün en önemli eksikliklerinden biri olarak bu
durumun öne çıktığı söylenebilir.
Türkoloji bölümlerinin asli görevini yerine getirememesin bir nedeni
de Türkiye’deki üniversite sayısı ve burada açılmış olan bölümlerdir.
Akademik enflasyon olarak adlandırılan bu durum açılan yeni üniversitelerin oluşturduğu akademik kadro açığı sonrasında buradaki okulların
doldurulması için öğrenci alımları ve bu alımlarda kalitenin düşmesi nedeniyle oluşan bir durumdur. Öğrenci sayısı arttıkça giriş puanlarında
düşüş yaşanırken öğrenci kalitesinin de aşağı doğru indiği bir gerçektir.
Bununla birlikte bu durum sadece üniversiteleri değil bütün eğitim sistemlerini etkilemekte ve her kurum kendinden önceki eğitim seviyesinin
yapması gereken işleri yapmaya zorlanmaktadır. Müfredat oluşturulmasında, eğitimin ilerlemesinde ve bireylerin yetiştirilmesinde gözle görülür
vaziyette bir kalite azlığının gerçekleştiği görülmektedir (Yalçıntaş & Akkaya, 2019: 794-797). 20 yıllık süreç içerisinde oluşan artışa bakıldığında
bu durumun etkileri daha net görülecektir. 2001-2002 eğitim öğretim yılına bakıldığında 20 vakıf 73 devlet üniversitesi varken 2023 itibarıyla bu
sayı 75 vakıf 129 devlet üniversitesine çıkmıştır (Kaynar & Parlak, 2005:
33; Yüksek Öğretim Kurumu, 2023). Yaşanan enflasyonu artan üniversite
241
sayısıyla beraber buralarda açılan Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinin sayısında görüleceği gibi bölüme girişle ilgili verilerde de görmek mümkündür. 2022 yılı giriş bilgilerine bakıldığında Türk Dili ve Edebiyatı bölümleri giriş sıralamasında bir milyon üstü sıralamayla girilen 21 üniversite bulunmaktadır. Bunlar: Ağrı İbrahim Çeçen, Ardahan, Artvin Çoruh,
Avrasya, Bayburt, Beykent, Bingöl, Çankırı Karatekin, Doğu Akdeniz,
Doğuş, Girne Amerikan, Gümüşhane, Haliç, Iğdır, Tokat Gaziosmanpaşa,
TOBB Ekonomi, İstanbul Kültür, İstanbul Arel, İstanbul Gelişim, İstanbul
Sabahattin Zaim ve İstinye Üniversiteleridir (Yüksek Öğretim Kurumu,
2023). Bu 21 üniversitenin 12 tanesi vakıf, 9 tanesi devlet üniversitesidir.
Vakıf üniversitelerinin genel dağılımdaki sıralamaları da devlet üniversitelerinin gerisindedir. Bu da akademik enflasyonun artışına neden olmaktadır. Türk Dili ve Edebiyatı gibi Türkolog yetiştirmekle yükümlü olan
bir bölümün girişindeki sıralamaların gerilemesi elbette bu tarz bölümlerin değersizleşmesine ve mezun olunduğunda istenilen verimde bilgi
üretiminin gerçekleşmemesine neden olmaktadır. Türkoloji bölümlerini
bu noktada en çok etkileyen durumlardan bir tanesi de Açıköğretim Fakültesinde açılan Türk Dili ve Edebiyatı bölümüdür. Hem ders içerikleri
hem de buradaki bölüme girişteki kolaylık nedeniyle artık Türkoloji bölümü seçilme olmadan herkesin girebileceği bir alan haline gelmiştir. Bu
durumlarda oluşan yapı içerisinde Türkoloji bölümleri artık bilgi üretilen
bir yer olmaktan çıkarak bilinen bilgilerin aktarıldığı sadece genel geçer
yapıların anlatıldığı üretimden çok tüketimin merkezi konumundadır.
Halbuki üniversite sadece bilginin aktarıldığı yer değil aynı zamanda
yeni bilgi üretimin gerçekleştirildiği ve kültürel anlamda da gelişmesi gereken bir alandır. Kendine has kültürü oluşturamayan kurumların icraatları ve sonuçları ayrıca tartışılması gereken bir konudur.
Kurum kültürü olarak bilinen araştırma alanına dair yapılan çalışmalar göstermiştir ki her kurum, kuruluş ya da yapı hangi dönemde olursa
olsun belli bir kültürel çerçeve üreterek bunun içerisine insanların dahil
olmasıyla varlığını devam ettirmektedir. Bu kültürel yapı katı, değişmez
durumlar değil zamana ayak uyduran ve gelişen bir organizmadır. Üniversite dediğimiz kurumun da temelde bir kültürel yönü ve kültür üretimi mevcuttur ya da olmalıdır. Türkiye üniversiteleri için bu kültürel
yapı genellikle arka plana bırakılsa da bir bölümün kendini kanıtlaması,
varlığını sürdürmesi ve faydalı olabilmesi için kendi kültür düzlemine sahip olması öncelikli şartlardandır. Kültürel üretim belli aşamalardan geçerek ortaya çıkmaktadır. Bunlar: öğrenme, algılama ve yaratmadır. Benzer biçimde bilgi üretiminde de çeşitli aşamalar mevcuttur kuşku, algı ve
242
yaratım olarak sıralanan bu aşamalar kültürel üretim açısından da benzerlik göstermektedir bu nedenle bilgi üretimi ve kültür üretimi iç içe geçmiş bir yapıdır (Günal, 2013: 46). Kültürü üretebilmenin yolu da kimliği
yaratmak ve bununla birlikte belli sistematik öğretileri ortaya koyarak bölümün kendine has yapısını oluşturmaktan geçmektedir. Bunların eksikliği neticesinde de asli kültürel yapı oluşmamaktadır. Kültürel yapının
eksikliği neticesinde ise beklenen ile ortaya çıkan arasında derin farklılıklar meydana gelmektedir.
Sonuç
Türkiye’de yer alan Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinin ders dağılımlarının değerlendirildiği bu çalışmanın neticesinde Türkoloji’yi daha
iyi noktaya getirecek olan gerekliliklerin ne olduğu tartışılmıştır. Sonuçlarına bakıldığında ise öncelikle bölümün amacı, yapısı, yaptıkları ve yapacaklarının doğru şekilde aktarılmadığı görülmüştür. Bütün bu şartlar
altında doğru bir anlatım ve aktarım sonrasında lisanstan doktora sürecine kadar gerçek anlamda bir Türkoloji yapısının gösterilmesi gerekliliği
öne çıkmaktadır. Bunu yapmak için de verilecek olan derslerde bölümün
kimliğini ortaya koyacak yapının öne çıkarılması ilk şarttır. Kimliği oluşmuş bir yapının içeriği de buna göre şekillenir ve döneme uyum sağlayabilir. Özellikle tercih edilme aşamasında lise seviyesinde bu bölümün
doğru şekilde bireylere aktarılması bölüme gelen kişilerin ne yapacağını
bilerek gelmesini sağlayacağı için bölümün bundan sonraki süreçte daha
verimli bir yol izlemesini sağlayacaktır. Bu noktada yine yapılması gereken ilk şeylerden birisi formasyonun kaldırılmasıdır. Formasyon olmadığı zaman bölümü tercih edecek olan kişi sayısının düşeceği ve bölümün
gerçek ihtiyaçlar doğrultusunda insan yetiştireceği varsayılabilir.
Verilen derslerin içerisine sadece teorik yaklaşımla ilerleyen yapıdan
uzaklaşılarak pratiğe önem veren ve bilgi üretimini sağlayan yapıların
adapte edilmesi gerekmektedir. Özellikle kabaca bilgiyi vermek değil
bunu kullanmak, uygulamak ve yenisini üretmenin yönteminin gösterilmesi öncelikli şartlardandır. Ders dağılımlarında dört yıllık eğitim süreci
iki aşamada değerlendirilerek ilk iki sene bölüme giriş ve alışma süreci
olarak düşünülüp 101 niteliğinde edebiyat, bilimsel bilgi vb. konularda
dersler zorunlu kategoride verilirken son iki senede Türkoloji’yle bağlantılı olan diğer bölümleri de işin içine katarak seçmeli grupta derslerle kişilerin alanı daha farklı boyutta değerlendirmesi sağlanmalıdır. Son iki
senede sadece bilimsel yöntem, teknik ve bilgi dersleri zorunlu tutularak
243
dört senelik süreç içerisinde doğru şekilde bilgi üretim yolları verilmeli
ve bunun neticesinde de bilim insanları buradan mezun olmalıdır.
Bölüm dahilindeki akademisyenlerin de kendi alanlarıyla bağlantılı
olarak mutlaka bir zorunlu ders şeklinde bilimsel çalışma metotlarını öğreten bunları uygulatan ve bir şekilde öğrenciyi yönlendirerek ilerleyen
sürece hazırlayan yetiştirme yollarını tercih etmesi gerekmektedir. Bitirme çalışması olarak son senede zorunlu olarak verilen dersin de böylece anlamı bir kat daha artacak ve mezun olacak kişinin aldığı eğitimin
hakkını verecek bir tez üretmesi sağlanarak alanın gelişimine daha alt kademeden başlanacağı gösterilmiş olacaktır.
Bölüme girişlerde şimdiki durumun aksine mutlaka kota getirilmesi
ve belli bir puan sınırı istenmesi de önemli şartlardan bir tanesidir. Türk
Dili ve Edebiyatı bölümleri son dönemde zorunluluktan tercih edilen yahut açıkta kalmamak için yazılan ve bölümle hiç alakası olmayan bireylerin buraya dahil olmasıyla kalite olarak alt seviyelere inmiştir. Üniversite
giriş sonuçları incelendiğinde görülecektir ki doğru düzgün Türkçe ve
edebiyat sorusu çözemeyen adayların bile bu bölüme geldiği ve bölümde
kalite algısını aşağı çektiği görülecektir. Bununla bağlantılı olarak da Açıköğretim Fakültesinde yer alan Türk Dili ve Edebiyatı bölümünün acil
olarak kapatılması gerekmektedir.
Sonuçta bu söylenenlerin yapılmasıyla birlikte kültürel anlamda
Türklüğü öğrenmek ve öğretmeyi amaçlayan bir alan olarak Türkoloji’nin daha verimli şekilde çalışmaya başladığı görülecektir. Hamasi
milliyetçilik değil kültürel anlamda bir milliyetçiliğin kıymetli olduğu günümüz dünyasında bu meseleyi en iyi şekilde ortaya koyup yeni nesilleri
yetiştirecek olan alanın Türkoloji olduğu açıktır. Bilimsel anlamda yapılacak iyileştirmeler neticesinde ulusaldan uluslararası seviyeye geçişte ve
dünya çapında söz sahibi olan kültürel etkiler eşliğinde Türkoloji’nin ne
derece önemli olduğunu da söylemek bir zorunluluktur. Üniversite gibi
bilimsel üretimin merkezi olması gereken kurumun uluslararası şartlar
altında bir değerlendirmeye tabii tutulması neticesinde bizim bilim kolumuz da öne çıkan dallardan bir tanesi olacaktır.
Kaynakça
Antalyalı, Ö. L. (2007). “Tarihsel Süreç İçerisinde Üniversite Misyonlarının Oluşumu”. Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, 2(6), s. 25-40.
244
Arkonaç, S. (2005). Sosyal Psikoloji. İstanbul: Alfa Yayınları.
Bilgin, N. (2007). Kimlik İnşası. Ankara: Aşina Kitaplar.
Bolay, S. H. (2013). Felsefe Doktrinleri ve Terimleri Sözlüğü. Ankara: Nobel
Yayıncılık.
Çobanoğlu, Ö. (2010). Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine
Giriş. Ankara: Akçağ Yayınları.
Gasset, J. O. (1997). Üniversitenin Misyonu. (B. Üçpınar, Çev.) İstanbul: Birleşik Yayıncılık.
Günal, İ. (2013). 50 Soruda Üniversite. İstanbul: Bilim ve Gelecek Kitaplığı.
Gürüz, K. (2020). Medrese v. Üniversite Geri Kalmanın ve İlerlemenin Karşılaştırmalı Tarihçesi. İstanbul: İnkılâp Yayınevi.
Hortaçsu, N. (2012). En Güzel Psikoloji Sosyal Psikoloji. Ankara: İmge Kitabevi.
Kaynar, M., & Parlak, İ. (2005). Her "İl"e Bir Üniversite Türkiye'de Yüksek
Öğretim Sisteminin Çöküşü. Ankara: Paragraf Yayınevi.
Öner, M. (2015, 05 01). Türk Dünyası ve Türkoloji. Aydın Türklük Bilgisi,
1(1), s. 87-93.
Unan, F. (2010). “Türkiye'de Türkoloji”. Türk Yurdu, 273, 38-43.
Yalçıntaş, A., & Akkaya, B. (2019). “Türkiye'de Akademik Enflasyon: Her
İle Bir Üniversite Politikası Sonrasında Türk Yükseköğretim Sistemi”. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 74(3), 789-810.
Yüksek Öğretim Kurumu (2023, Eylül 21). www.yok.gov.tr:
https://www.yok.gov.tr/universiteler/universitelerimiz adresinden
alındı.
245