Skip to main content

Derya FIRAT

Msgsu, Sos, Faculty Member
  • Derya Firat est associate professor à l’Université des Beaux-Arts Mimar Sinan - Istanbul.Sociologue, spécialiste de m... moreedit
In modern societies, the “youth” that often refers to the time of life between childhood and adulthood, often lasts longer. Like those in most world cities, young people in big cities in Turkey put off entering into adulthood, which is... more
In modern societies, the “youth” that often refers to the time of life between childhood and adulthood, often lasts longer. Like those in most world cities, young people in big cities in Turkey put off entering into adulthood, which is said to begin with them leaving their parents, ...
In modern societies, the “youth” that often refers to the time of life between childhood and adulthood, often lasts longer. Like those in most world cities, young people in big cities in Turkey put off entering into adulthood, which is... more
In modern societies, the “youth” that often refers to the time of life between childhood and adulthood, often lasts longer. Like those in most world cities, young people in big cities in Turkey put off entering into adulthood, which is said to begin with them leaving their parents, ...
Her bireyin, grubun, toplumun hayatında öyle olaylar vardır ki bunlar yaşam için tarihsel bir dönüm noktası oluşturur. Bu tür ehemmiyetli olaylar zamanın akışını bir önceye ve bir son-raya ayırır. Kişi, yaşam anlatısını tarihsel dönüm... more
Her bireyin, grubun, toplumun hayatında öyle olaylar vardır ki bunlar yaşam için tarihsel bir dönüm noktası oluşturur. Bu tür ehemmiyetli olaylar zamanın akışını bir önceye ve bir son-raya ayırır. Kişi, yaşam anlatısını tarihsel dönüm noktaları etrafında kurar. Ehemmiyetli olayın deneyimi yaşamımızı bir önceye ve bir sonraya ayırarak bir kopukluk yaratır ama aynı zamanda süreklilik duygusunun yeniden kurulmasını da talep eder. Artık aynı kişi değilizdir ama öte yan-dan aynı kişiyizdir de… 1980 yılında 11 Eylül'ü 12 Eylül'e bağlayan gece, sabaha karşı saat 03:59'da, Türkiye radyo-larında dönemin Genelkurmay ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Kenan Evren imza-sıyla yayınlanan Milli Güvenlik Konseyi'nin bir numaralı bildirisi okunmaya başlandı. " Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, İç Hizmet Kanunu'ndan aldığı yetkiye dayanarak emir komuta zinciri içinde ve emirle ülke yönetimine bütünüyle el koyduğu " duyuruldu. Darbenin bilançosu oldukça ağırdı: Askeri yönetimin iş başına geçtiği ilk bir yıl içinde tam 43.140 kişi tutuklandı veya gözaltına alındı. Açılan 210 bin davada 98 bin 404'ü örgüt üyeliğin-den olmak üzere 230 bin kişi yargılandı, 7 bin kişi için idam cezası istendi, 517 kişiye idam cezası verildi ve haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı. Öte yandan12 Eylül rejimi boyunca 171 kişinin işkenceden öldüğü " belgelenmiştir ". Bunun yanı sıra " kaçarken vurulan " 16, " çatış-mada ölen " 74, " doğal ölüm " raporu verilen 73, " intihar ettiği " iddia edilen 43 ve " nedeni belirsiz " 2 ölüm söz konusudur. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı, 400 bin kişiye pasaport verilmedi, 30 bin kişi " siyasi mülteci " olarak yurtdışına gitti. Siyasi partilerin, DİSK, MİSK ve bunlara bağlı sen-dikaların ve Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay hariç 23 bin 677 derneğin faaliyetleri durduruldu. Bin 600 belediye başkanı, 18 bin devlet memuru, 2 bin hakim ve savcı, 4 bin polis memuru, 7 yüzden fazla öğretim üyesi ve 5 bin öğretmen ya istifaya zorlandı ya da işten çıkarıldı. Darbenin hemen sonrası 39 gazete ve dergi imha edildi, 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
Research Interests:
On September 12, 1980, the army seized power in Turkey. This move was the third of its kind in the country's republican history, after the coups of 1960 and 1971. The Turkish public became aware of the new military intervention by this... more
On September 12, 1980, the army seized power in Turkey. This move was the third of its kind in the country's republican history, after the coups of 1960 and 1971. The Turkish public became aware of the new military intervention by this statement that Chief of General Staff Kenan Evren read on state radio and television: The Turkish armed forces were forced to take over the state administration with the aim of safeguarding the unity of the country and the nation and the rights and freedoms of the people, ensuring the security of life and property and the happiness and prosperity of the people, ensuring the prevalence of law and order—in other words, restoring the state authority in an impartial manner. (quoted in Ah-mad 1993: 181)
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
68 olaylarını konu alan ve “Öncelenen Devrim” (La Révolution Anticipé) başlığını taşıyan yazısında Cornelius Castoriadis (1968), Mayıs eylemlerinin “radikal yeni” niteliğinden dolayı tarihte yeni bir sayfa açtığından bahseder.... more
68 olaylarını konu alan ve “Öncelenen Devrim” (La Révolution
Anticipé) başlığını taşıyan yazısında Cornelius Castoriadis
(1968), Mayıs eylemlerinin “radikal yeni” niteliğinden dolayı
tarihte yeni bir sayfa açtığından bahseder. Castoriadis’e göre 68’de
kapitalizm tarafından sıkıştırılmış toplumun yaratıcı potansiyeli
patlayıp ortaya saçılmış, kapitalist bürokratik toplumun kurulu
tahayyülünden radikal bir kopma gerçekleşmiştir. Gezi direnişinin
de benzer bir kopma gerçekleştirdiğinden bahsedebiliriz.
Büyük harflerle “Devrim” olmasa da tahayyülde bir devrime
yol açan Gezi ayaklanması, Türkiye’de 12 Eylül darbesi sonrası
süreçte yeniden kurulmaya başlayan ve 2000’li yıllardan bu
yana baskıcı, kapsayıcı ve kıstırıcı niteliğinden dolayı gittikçe
kapanan toplumsal tahayyülde bir yarık açtı.
Research Interests:
“Sokakta var olmak”, “sokağa inmek”, “sokağı geri almak”: Bu ifade-ler tüm dünyada 1960’lı yılların sonunda ve 1970’li yıllar bo-yunca siyasi toplumsal hareketlere damgasını vurmuştu. 1970’li yıllarda toplumsal hareketler büyüklükleri,... more
“Sokakta var olmak”, “sokağa inmek”, “sokağı geri almak”: Bu ifade-ler tüm dünyada 1960’lı yılların sonunda ve 1970’li yıllar bo-yunca siyasi toplumsal hareketlere damgasını vurmuştu. 1970’li yıllarda toplumsal hareketler büyüklükleri, canlılıkları, kitlesel-likleri ve fiziki uzamla kurdukları ilişkileriyle betimlenirlerdi. Bir yandan uzamda ayrışmış durumdaydılar (şehirler, kurta-rılmış bölgeler, mahalleler, sokaklar,üniversiteler, okullar, kah-vehaneler vb.) öte yandan eylem çeşitlilikleri içinde “sokakta var olmak”(sloganları, pankartlarıvebildirileriyle sokak eylem-lilikleri;barikatlar, yazılamalar, fabrika, okulveüniversite işgal-leri; sokak çatışmaları vb.) öne çıkmaktaydı
Research Interests:
Migrations études Étude réalisée pour la Direction de la Population et des Migrations GRIT Groupe de Recherches Interdisciplinaires sur la Turquie Numéro 140 NOVEMBRE 2007 Synthèse des travaux sur l'immigration et la présence... more
Migrations études Étude réalisée pour la Direction de la Population et des Migrations GRIT Groupe de Recherches Interdisciplinaires sur la Turquie Numéro 140 NOVEMBRE 2007
Synthèse des travaux sur l'immigration et la présence étrangère en France NOTES L' immigration de Turquie vers la France constitue une des vagues migratoires les plus tardives qui se développent au moment où les pays comme l'Allemagne et la France vont mettre un terme à leur politique de recrutement de travailleurs. Ainsi, la France devient dès les années soixante-dix le deuxième pays d'installation des immigrés de Turquie après la République Fédérale Allemande. Suite au coup d'État du 12 septembre 1980 en Turquie, une nouvelle vague migratoire de Turquie vers l'Europe apparaît : l'immigration des réfugiés politiques. Il existe aussi une immigration clandestine dont l'ampleur est diffi cile à évaluer. Aujourd'hui, la population originaire de Turquie en France se caractérise par sa féminisation et son rajeunissement. Actuellement, les personnes originaires de Turquie vivant en France, y compris les personnes ayant la double nationalité, sont estimées à 326 000 individus, concentrés en Alsace, Rhône-Alpes et dans la région parisienne. Bien que cette population ait fait l'objet de peu d'études, certains parlent souvent de tendance au repli communautaire. Cependant les éléments qui font obstacle ou au contraire favorisent l'intégration, n'ont pas été suffi samment analysés jusqu'à présent. L'objectif de cette étude est donc de présenter les trajectoires singulières de ces immigrés, d'analyser ce qui les distingue et rapproche des autres groupes d'immigrés, de dessiner un tableau aussi complet que possible de cette population et de percer


les raisons du fameux « repli sur soi ». La première partie de cette étude est consacrée aux caractéristiques générales de la vague migratoire provenant de Turquie vers la France. L'évolution sociale et économique de la communauté immigrée est traitée dans la deuxième partie de cette étude et notamment la mobilité socioprofessionnelle et les entreprises d'immigrés, les caractéristiques et la transformation de la famille
Research Interests:
Bu makale, 1980 sonrasında özelikle Kürt halkı için bir “bellek mekânı” haline gelmiş olan Diyarbakır Askeri Cezaevini, Michel Foucault’nun “disipliner kurum” kavramı, Giorgio Agamben’in “kamp” kavramsallaştırması ve Erving Goffman’ın... more
Bu makale, 1980 sonrasında özelikle Kürt halkı için bir “bellek mekânı” haline gelmiş olan Diyarbakır Askeri Cezaevini, Michel Foucault’nun “disipliner kurum” kavramı, Giorgio Agamben’in “kamp” kavramsallaştırması ve Erving Goffman’ın “total kurum” tanımlarından hareketle tartışmayı deneyecektir. Bu tartışma kavramsal bir sınıflandırmanın ötesinde, şimdiye kadar gerek tarih yazımında gerekse toplumsal süreçlerde dışarıda bırakılan kişisel tanıklıklara başvurarak, 12 Eylül 1980 darbesinin, bu travmatik tarihsel olayın ardından gerçek bir toplumsal hesaplaşmanın nasıl, hangi biçimlerde ve hangi koşullarda gerçekleştirilebileceğini sorgulamaya yönelik analizlere katkı sunmayı amaçlamaktadır.
Research Interests:
Using the data from field research in Turkey and Armenia, this article examines the meaning of the Armenian Genocide for young Armenians. Based on 60 in- depth interviews, the analysis focuses on how the 4th generation affected by the... more
Using the data from field research in Turkey and Armenia, this article examines the meaning of the Armenian Genocide for young Armenians. Based on 60 in- depth interviews, the analysis focuses on how the 4th generation affected by the crimes of 1915 remembers this crucial time, how familial memory has been transmitted, how this inherited memory affects them on daily basis, both emotionally and politically, and how they commemorate the event, which they know as Medz Yeghern (literally, the “Great Crime”). Inspired by Marianne Hirsch’s concept of postmemory, we have shown how patterns of remembrance are influenced by specific contexts in Armenia and Turkey, such as the generational formations in the two countries. Accordingly, we discuss how there is not a singular postmemory of the Genocide, so much as several distinctive patterns, experiences, transmissions, and commemorations that shape and reshape a multiplicity of postmemories. With this variety in mind, modest suggestions for a possible politics of peace are listed.
Research Interests:
Sociologists have shown that compared to the previous generations, today the actual participation of youth in political life has decreased. Apoliticism observed in youth increases especially between the ages 20-30. The researches... more
Sociologists have shown that compared to the previous generations, today the actual participation of youth in political life has decreased. Apoliticism observed in youth increases especially between the ages 20-30. The researches concerning the political participation of Turkish youth ...
The Politics of Memory: Victimization, Violence, and Contested Memories of the Past
December 3-5, 2015
Columbia University
Research Interests:
İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Bomonti, asırlık geçmişinde sayısız dönüşüme sahne olmuş bir yerleşim yeri. Osmanlı’dan bugüne, bir yanda teneke mahallesi ve gecekonduları, diğer yanda Levanten yaşam tarzı tüm renkliliğiyle... more
İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Bomonti, asırlık geçmişinde sayısız dönüşüme sahne olmuş bir yerleşim yeri. Osmanlı’dan bugüne, bir yanda teneke mahallesi ve gecekonduları, diğer yanda Levanten yaşam tarzı tüm renkliliğiyle hüküm sürerken, tarihi çok eskilere dayanan büyük fabrikalar etrafında gelişen işçi yaşamı ile orta sınıf semt sakinlerinin apartman yaşantısı yan yana varlığını sürdürmüş. Bugün Bomonti, yükselen yeni rezidansları ve sunulan yeni yaşam tarzlarıyla kentsel dönüşümün tam da kalbinde yer alıyor. Bomonti Kentsel Dönüşüm ve Mekânın Belleği, Bomonti’nin geçirdiği bu dönüşümü tüm yönleriyle ele alıyor.

Derya Fırat, Bomonti Bira Fabrikası ve Bira Bahçesi’nden yola çıkıp semtin kadim belleğinin izlerini sürüyor. Egemen Yılgür, teneke mahallesinin oluşumunu ve kentsel dönüşüm karşısında mahallelinin düşüncelerini paylaşırken, Şükrü Aslan da bu eski işçi semtinin fabrikalarının, işçi yaşantısının, işçi mücadelesinin izlerini araştırıyor. Aylın Dikmen Özarslan, Bomonti’nin orta sınıf sakinlerinin gündelik hayatını ayrıntılı biçimde sergilerken, Çağlayan Kovanlıkaya da rezidanslarla gelen soylulaştırma hamlesinin hem semtin fiziksel ve sosyal yapısını nasıl dönüştürdüğünü inceliyor hem de rezidans yaşamının yeni görünümlerini ortaya koyuyor.

Geniş bir saha araştırmasının ürünü olan bu çalışma, semt sakinlerinin gözünden Bomonti’nin geçmişini, bugününü ve geleceğini okumaya çalışıyor; sadece semtin değil aynı zamanda İstanbul’un da geçirdiği büyük dönüşümü sorguluyor.