Skip to main content
Bu calismanin temel amaci, akademisyenlerin iskoliklik ozelliklerinin mensup olduklari kusaga gore farklilik arz edip etmediginin belirlenmesidir. Katilimcilarin iskoliklik duzeyini olcmek icin, Schaufeli, Taris ve Bakker (2006)... more
Bu calismanin temel amaci, akademisyenlerin iskoliklik ozelliklerinin mensup olduklari kusaga gore farklilik arz edip etmediginin belirlenmesidir. Katilimcilarin iskoliklik duzeyini olcmek icin, Schaufeli, Taris ve Bakker (2006) tarafindan gelistirilen ve Turkce’ye uyarlamasi Dogan ve Tel (2011) tarafindan yapilan DUWAS iskoliklik olcegi kullanilmistir. DUWAS Iskoliklik Olcegi, Asiri Calisma ve Kompulsif Calisma olmak uzere 2 boyut ve on dort maddeden olusmaktadir. Calismanin katilimcilari Suleyman Demirel Universitesi’nin degisik fakultelerinde ve meslek yuksekokullarinda gorev yapan ogretim uyesi ve ogretim elemanlaridir. Toplamda 348 akademisyenden elde edilen veriler uzerinden calisma gerceklestirilmistir. Olcegin guvenirligini belirlemek amaciyla hesaplanan ic tutarlik (Cronbach alfa) katsayisi olcegin tumu icin. 86, “asiri calisma” faktoru icin. 77 ve “kompulsif calisma” faktoru icin .75 olarak tespit edilmistir. Arastirma sonuclarina gore, akademisyenlerin iskoliklik ozellikl...
Kisilik, uzerinde ortak bir tanim birligi olmamakla birlikte, bir cok boyutu ile insan davranislarini tanimlamak ve ileride yapacak oldugu davranislari tahmin etmek icin konusu insan olan bircok bilim dalinin arastirma konusu olmaktadir.... more
Kisilik, uzerinde ortak bir tanim birligi olmamakla birlikte, bir cok boyutu ile insan davranislarini tanimlamak ve ileride yapacak oldugu davranislari tahmin etmek icin konusu insan olan bircok bilim dalinin arastirma konusu olmaktadir. Meslek secimi, bireyin hayatinda onemli bir yer tutmakla birlikte kisilik bu secimi etkileyen faktorler arasinda yer almaktadir. Gunumuz calisma hayati, bireylerin hayatini kusatmakta, bircok bireysel kararin degisim mekanizmasi olmaktadir. Bu calismada; kisiligin meslek secimini ne denli etkiledigi, kisiligin meslek secim teorilerindeki yeri ve onemi vurgulanmistir. Ayrica; sekil ve algi itibari ile degisen calisma hayati ve bu degisimin kisilige olan etkileri uzerinde durularak karsilikli bir etkilesimin var olup olmadigi yapilan calismalar isiginda tartisilmistir.
İşletmelerin rekabetçi bir konum elde edebilmeleri için insan kaynağı; nitelik, yetenek, bilgi, donanım ve deneyim gibi açılardan önem arz etmektedir. İşletmelerin insan kaynakları politikaları, insan kaynaklarıyla ilgili gelecek yönelimi... more
İşletmelerin rekabetçi bir konum elde edebilmeleri için insan kaynağı; nitelik, yetenek, bilgi, donanım ve deneyim gibi açılardan önem arz etmektedir. İşletmelerin insan kaynakları politikaları, insan kaynaklarıyla ilgili gelecek yönelimi noktasında; işletme çalışanlarına, hedef kitlesine, çevresine ve paydaşlarına bir fikir verebilir. İnsan kaynakları politikası, bir işletmenin insan kaynağının planlanması, seçimi, alımı, yerleştirilmesi, eğitimi, geliştirilmesi, performansının ölçülmesi, ücret ve kariyerinin yönetimi, endüstriyel ilişkilerin nasıl yürütüldüğü gibi konularda izlediği yol, edindiği amaç, kullandığı yöntem, düşünce yapısı ve davranış tarzıdır. Bu bağlamda söz konusu çalışmada, Türkiye'deki 100 büyük sanayi kuruluşunun insan kaynakları politikası, tematik içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir. Araştırma sonucuna göre, işletmelerin insan kaynakları yönelimlerinin sürdürülebilirlik, çalışan odaklılık, kurumsal itibar ve kolektiflik konularında yoğunlaştığı görülmektedir.
Research Interests:
Vocation, which is one of the factors affecting personality, takes a large part of life according to the working conditions of today. The life of an individual is shaped according to the vocation he/she prefers. Due to the different aims... more
Vocation, which is one of the factors affecting personality, takes a large part of life according to the working conditions of today. The life of an individual is shaped according to the vocation he/she prefers. Due to the different aims and qualifications of the vocations, the expectations of the employees vary. Employees with different personality traits reflect these characteristics to the vocation. Therefore, an interaction occurs between the vocation and the employee.
The aim of this study is to determine the reflections of the vocation on personality traits and to conceptualize them by defining the reasons of these reflections. The study was conducted with Grounded Theory, one of the qualitative research techniques. Within the scope of the study, in-depth interviews were conducted with semi-structured interview form that was formed after the pilot interviews, with a total of 25 participants, including 9 intensive care nurses, 9 primary school teachers and 7 soldiers. The recordings of the interviews recorded with the voice recorder were decoded and documented. In accordance with the requirements of Grounded Theory, the data were coded, analyzed and interpreted with the observations of the researcher.
As a result of the study, it was seen that those performing the vocations included in the scope of the study, showed changes depending on their vocations and had different reflections of the vocation on the personality traits. It was ascertained that vocation had such reflections on primary school teachers as; fair, prescriptive, neat, egalitarian, childlike, affectionate and resentful, as for soldiers it had reflections as; disciplined, self-confident, distanced, clear and proud. On the other hand, it was seen that, intensive care nurses, have gained a rational point of view, but they have also gained practical, self-sacrificing, meticulous, cold-blooded and solution-oriented features. The phenomenon, which is thought to be at the basis of the reasons of change performing the vocations in the scope of the research, is conceptualized as the “Vocation Member Exchange.”
Özet Bu çalışmada, Örgütsel Davranış Kongrelerinde yer alan bildiriler, bibliyometrik açıdan incelenmiştir. Araştırma kapsamında 2013-2019 yılları arasında düzenlenen kongrelerde yayımlanmış 690 bildiri; yıllara göre yayımlanan bildiri... more
Özet Bu çalışmada, Örgütsel Davranış Kongrelerinde yer alan bildiriler, bibliyometrik açıdan incelenmiştir. Araştırma kapsamında 2013-2019 yılları arasında düzenlenen kongrelerde yayımlanmış 690 bildiri; yıllara göre yayımlanan bildiri sayısı, yazar sayısı, anahtar kelime, tercih edilen araştırma yaklaşımı, veri toplama yöntemi, kullanılan analiz, örneklem türü ve örneklem sayısı bakımından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma sonucuna göre, yıllara göre bildiri sayılarında dalgalanmalar olduğu, çalışmaların genellikle iki yazarlı yapıldığı, çoğunlukla nicel yaklaşım, anket yöntemi ve regresyon-korelâsyon analizlerinin kullanıldığı, örneklemin daha çok özel ve kamu sektörü, sağlık ve akademi alanlarından, nicel çalışmalarda 200-250; nitel araştırmalarda ise 30 ve üzeri sayıda seçildiği tespit edilmiştir. Sırasıyla en çok çalışılan 5 konu; liderlik-yöneticilik, işe yönelik olumlu davranışlar, örgütsel bağlılık, üretkenlik karşıtı davranışlar ve pozitif örgütsel davranış olurken; en az çalışılanlar, ekonomi, edebiyat, ahilik, bilgi uçurma ve kurumsal itibar olarak saptanmıştır. Son olarak son yıllarda nitel araştırma yöntemi ve yazar sayılarında, Yapısal Eşitlik Modelleme analizi kullanımında artış olduğu gözlemlenmiştir. Abstract In this study, the papers in organizational behavior congresses were evaluated by biblyometric analysis method. Within the scope of the research, 690 papers published in congresses held between 2013-2019; it is aimed to evaluate the number of papers published by years, the number of authors, keywords, research approach used, data collection method, analyzes performed, sample type and sample number. According to the results of the research, there are fluctuations in the number of papers by years. Studies are usually by two authors. Quantitative approach, survey method and regression-correlation analysis are mostly used. The sample was chosen mostly from the private and public sector, health and academia fields. In quantitative studies 200-250; In qualitative research, 30 or more samples were preferred. The 5 most studied subjects, respectively; Leadership-management, positive behaviors towards work, organizational commitment, anti-productivity behaviors and positive organizational behavior. The least studied subjects; economy, literature, ahilik, whistleblowing and corporate reputation. There is an increase in the number of qualitative research methods, the number of authors, and the use of Structural Equation Modeling analysis.
nsan kaynağının rekabetçi üstünlük sağlamada kilit rol oynadığı günümüz çalışma hayatında,insan faktörüne bağlı olarak ortaya çıkan problemler, işletmeler ve kamu kurumlarında olduğu kadareğitim ve öğretim veren üniversiteler içinde önem... more
nsan kaynağının rekabetçi üstünlük sağlamada kilit rol oynadığı günümüz çalışma
hayatında,insan faktörüne bağlı olarak ortaya çıkan problemler, işletmeler ve kamu
kurumlarında olduğu kadareğitim ve öğretim veren üniversiteler içinde önem
taşımaktadır. Son yıllarda çalışma hayatında varlığıbelirgin bir şekilde artış gösteren
presenteeism de en önemli problemlerden birisidir.İşgörenin işte var olamama/olmama
durumu ve çalışan yokluğu anlamına gelen presenteeism,işgörenlerin hasta oldukları
halde işe gelmeleri durumunu ve işgörenlerin işyerinde boşa geçirdiklerizamanı ifade
etmektedir. Bu durumlarda işgören, iş performansını gösterememekte ve dolayısı ile
verimliliği düşmektedir. Bu çalışmada presenteeism, işgörenlerin işyerinde boşa
harcadıkları zamanabağlı olarak ortaya çıkan verimlilik kayıpları yönü olarak değil de
hasta olarak işe gelmeleri nedeni ileortaya çıkan verimlik kayıpları yönü ile ele
alınmıştır.Bu araştırmanın temel amacı, Meslek Yüksekokullarında presenteeismin
varlığını inceleyerekpresenteeisme bağlı olarak ortaya çıkan verimlilik kayıplarına
dikkat çekmektir. Araştırma SüleymanDemirel Üniversitesinde yer alan Isparta Meslek
Yüksekokulu, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu veSağlık Bilimleri Meslek
Yüksekokulunda çalışan akademik ve idari personel üzerinde yapılmıştır.Araştırmada
veri toplama aracı olarak “Standford Presenteizm Ölçeği (SPS 6)” kullanılmıştır.
Çalışma sonuçlarına göre; araştırmaya katılanların presenteeism ile ilgili algıları
nötrdür.Demografik değişkenler açısından bakıldığında ise yaş, yaptığı görev ve görev
yerine göre anlamlı farkbulunmuştur. Buna göre yaşı 31’in altında olanlarda
presenteeism sorunu daha yüksek düzeyde iken yaşı51’in üzerinde olanlarda daha
düşük düzeydedir. İdari personel, akademik personele göre daha yüksekseviyede
presenteeism sorununu yaşamaktadır. Sağlık Bilimleri MYO’da presenteeism daha
yüksek seviyede görülürken Teknik Bilimler MYO’da daha düşük seviyededir. Cinsiyet
ve görev süresideğişkenleri açısından gruplar arasında anlamlı bir farklılık yoktur.

In today’s business life as human resources play the key role of competitive advantage,
problems, which occur depending on the human factors, matter in universities as well as organizations
and public enterprises. In recent years presenteeism which is the most obviously increased problems in
business life has also been one of the most significant problems.
Presenteeism which means can’t exist in business and the absence of employee, is defined the
practice of the employees coming to work despite their sickness and the time that employees wasting at
work. In such cases employees do not have the chance to show their performance and the productivity
decreases eventually. This study examines the presenteeism from the aspect of emerged productivity loss
when the employees get sick instead of the time employees waste time at work.
The main aim of this study is to attract attention to productivity loss emerging as a result of
presenteeism by examining presenteeism existence in Vocational Schools of Higher Education. The
research was carried out on academic and administrative staff working in Isparta Vocational School,
Technical Sciences Vocational School and Health Sciences Vocational School at Süleyman Demirel
University. As data collection tool in the study “Standford Presenteeism Survey (SPS 6) was used.
According to the results of the study; the perceptions related to presenteeism of the participants
in this reseach is neutral. When demographic variables considered, there was a significant difference
according to age, duty and place of duty. Depending on this difference, the presenteeism problem is
higher under the age of 31 while it is lower over the age of 51. Administrative staff experience the level of
presenteeism more than academics. Presenteeism has been observed at a higher level in Health Sciences
Vocational School while it is lower in Technical Sciences Vocational School. There is no significant
difference between the groups in terms of gender and period of office time variable.
Research Interests: