- Marmara Üniversitesi Basım ve Yayın Teknolojileri, Kocaeli Üniversitesi Gazetecilik bölümlerinden mezunum. Halen Kocaeli Üniversitesi Genel Gazetecilik Anabilim Dalı'nda master yapmaktayım. Toplumsal cinsiyet, yeni medya, siber uzam konularında iletişim çalışmaları yapıyorum.edit
- Emel Baştürk Akcaedit
Canlıların iletişim kurabilme yöntemlerinden biri olan ve sürekli gelişen canlı bir olgu olarak karşımıza çıkan dil, sadece doğrudan iletişimden çok daha fazlasıdır. Orwell’in dediği gibi “düşünce dili çürütürse, dilde düşünceyi... more
Canlıların iletişim kurabilme yöntemlerinden biri olan ve sürekli gelişen canlı bir olgu olarak karşımıza çıkan dil, sadece doğrudan iletişimden çok daha fazlasıdır. Orwell’in dediği gibi “düşünce dili çürütürse, dilde düşünceyi çürütebilir.” Çalışmanın kapsamını aşmamak için dil bilimsel çalışmaların toplumun düşünüş sistematiğine ya da aktif toplumsal pratiklere etkisini anlatmak yerine, söylem, Foucault’a göre söylem ve iktidar ilişkisi ve nefret söylemi kavramından, bunun yanı sıra nefret söylemleri ile çok sık karıştırılan ifade özgürlüğü kavramından bahsedilecektir.
Medya, ulaştığı ve önemsendiği kitle dikkate alındığında tarih açısından önemli bir belirleyen olarak karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki tüm siyasi iktidarlar ve egemen kuvvetler medyada söz sahibi olabilmek, medyayı çıkarları doğrultusunda kontrol altında tutabilmek ya da yeniden dizayn edebilmek için çeşitli uğraşlar vermişlerdir. Gücü böylesine tarihsel çabalarla kanıtlanan ve toplumların üzerinde son derece büyük bir etkisi bulunan medyanın dili kullanma biçimi de son derece önemlidir.
Literatür taraması yöntemi ile hazırlanan bu çalışmanın devamında nefret suçlarının geleneksel ve sosyal medya aracılığı ile nasıl yeniden üretildiği gözler önüne serilecek, Avrupa İnsan Hakları ve Avrupa Birliği Politikaları’nın yanı sıra TCK ve RTÜK’ün konuya dair yasal düzenlemeleri, ulusal örgütlenmelerin çabaları ve genel politikalar anlatılacaktır. Çalışma taslak niteliğinde bir ödevdir.
Medya, ulaştığı ve önemsendiği kitle dikkate alındığında tarih açısından önemli bir belirleyen olarak karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki tüm siyasi iktidarlar ve egemen kuvvetler medyada söz sahibi olabilmek, medyayı çıkarları doğrultusunda kontrol altında tutabilmek ya da yeniden dizayn edebilmek için çeşitli uğraşlar vermişlerdir. Gücü böylesine tarihsel çabalarla kanıtlanan ve toplumların üzerinde son derece büyük bir etkisi bulunan medyanın dili kullanma biçimi de son derece önemlidir.
Literatür taraması yöntemi ile hazırlanan bu çalışmanın devamında nefret suçlarının geleneksel ve sosyal medya aracılığı ile nasıl yeniden üretildiği gözler önüne serilecek, Avrupa İnsan Hakları ve Avrupa Birliği Politikaları’nın yanı sıra TCK ve RTÜK’ün konuya dair yasal düzenlemeleri, ulusal örgütlenmelerin çabaları ve genel politikalar anlatılacaktır. Çalışma taslak niteliğinde bir ödevdir.
Research Interests:
Sinema, hemen her sanat dalında olduğu gibi çeşitli ideolojilerin ve iktidarların fikirlerini halka yaymak ve kabul görmesini sağlamak, bir nevi hegemonya kurmak maksatlı kullandığı kültürel yapıtlar olarak kendini var etmektedir. Bunun... more
Sinema, hemen her sanat dalında olduğu gibi çeşitli ideolojilerin ve iktidarların fikirlerini halka yaymak ve kabul görmesini sağlamak, bir nevi hegemonya kurmak maksatlı kullandığı kültürel yapıtlar olarak kendini var etmektedir. Bunun dışında egemen tahakkümlerin baskısı altında kendi fikirlerini ifade etmenin bir yöntemi olarak da entelektüellerin, muhaliflerin sanatsal araçlarından biridir. Dünya tarihinde de özellikle devrimsel siyasal değişim süreçlerinde önemli bir araç olarak kullanılan sinema, İran’da da ülkeye geldiği tarihlerden itibaren siyasal süreçlerden keskin biçimde etkilenmiştir. Önceleri Şah döneminde uzun yıllar boyunca saray erkanının zengin eğlencesi olarak kabul edilen ve din adamlarının baskısı sebebi ile halka inemeyen sinema, sonraki süreçlerde dönemsel olarak siyasi çatışmalardan etkilense de kendisini var etmeyi başarmıştır. Bu noktada özellikle entelektüel muhaliflerin bir ifade ve propaganda biçimi olarak belli bir kültürel sinema birikimi üzerine, batıya özenmek yerine Farsi yerel öğeleri kullanarak propaganda yaptığı İran Yeni Dalgası oluşmuştur. Günümüzde hala dünya çapındaki prestijli ödülleri toplayan Yeni Dalga sineması kendi ülkesinde maalesef misafirdir. Humeyni’nin İslami Cumhuriyet rejiminin ardından sinema İran’da son derece sansürlenmiş, kimi Yeni Dalga yönetmenleri adeta sürgüne gönderilmiştir. Rejim değişikliğinin ardından önceleri tamamen yasak kabul edilen sinema o vakitten sonra İslami rejimin propagandası için kullanılmıştır. Bu çalışmada, İran’da sinemanın var olmasının ve dönüşümünün, muhalifler ve rejimler açısından önemini ve şeklini anlamak adına İran’daki siyasal süreçlerden bahsedilecek, bu süreçlerin ışığında sinemanın nasıl bir dönüşüme uğradığı ortaya konulmaya çalışılacaktır. Çalışma yayınlanmamış taslak niteliğindeki bir ödevdir.
Research Interests:
Çalışma boyunca sosyolojik ve felsefik bir temelden doğmuş olan tarihsel materyalizm üzerine şekillenmiş Materyalist Medya Kuramı temelleri ile incelenecektir. Kuram üzerine çeşitli çalışmalarda bulunmuş Horst Holzer’in ekonomik sistem,... more
Çalışma boyunca sosyolojik ve felsefik bir temelden doğmuş olan tarihsel materyalizm üzerine şekillenmiş Materyalist Medya Kuramı temelleri ile incelenecektir. Kuram üzerine çeşitli çalışmalarda bulunmuş Horst Holzer’in ekonomik sistem, devlet ve ideolojik entegrasyon süreçlerinde medyanın konumunu ve Materyalist Medya Kuramının bu süreçlerle ilişkilendirilmesine yönelik fikirleri ortaya sunulmaya çalışılacaktır. Yine bir diğer kuramcı Wulf D. Hund’un kapitalist üretim ve yeniden üretim sürecinde haberin metalaşmasına olan yaklaşımı ve tespitleri irdelenerek, kurama gelen eleştirel değerlendirmeler ortaya konulacaktır. Son olarak kuram Türkiye’deki medya sektörü ile sınanacak ve çalışma sonlanacaktır. Çalışma Füsun Alver'in Gazetecilik Bilimi ve Kuramları kitabındaki Materyalist Medya Kuramı bölümünün özeti niteliğinde, master ödevi kapsamında hazırlanmıştır.