Skip to main content
Kadın kimliğinin tarih öncesi dönemlerde ve modern zamanlardaki temsiline ilişkin yaklaşımlar farklı paradigmaların eşliğinde değerlendirilmiş ve kutsal mekan olgusunun kadının ontolojik statüsüne dair ortaya koyduğu fikirsel çerçeve... more
Kadın kimliğinin tarih öncesi dönemlerde ve modern zamanlardaki temsiline ilişkin yaklaşımlar farklı paradigmaların eşliğinde değerlendirilmiş ve kutsal mekan olgusunun kadının ontolojik statüsüne dair ortaya koyduğu fikirsel çerçeve üzerinde yeterince durulmamıştır. Bu çalışmada kadın mekan ilişkisi, kutsal mekanlar ekseninde gerçekleşen “insan-mekan etkileşimi” üzerinden temellendirilmiştir. Bu amaçla sembolik anlamlar ve çağrışımlarla birlikte sosyolojik olarak da derin bir anlam alanına sahip olan hac ibadeti İslami kodları ekseninde ele alınmış ve İslam haccının kadının ontolojik varlığı ve toplumsal statüsü konusundaki somut yapısı ve sembolik yönleri farklı boyutlarıyla analiz edilmiştir. Bu kapsamda öncelikle kavramsal çerçevenin kuşatıcılığı analiz edilmiştir. Diğer taraftan hac mekanları ve ritüelleri ile birlikte ideal bir düşünsel zemine oturtulmuş olan kadın kimliğinin tipolojik görünümlerine dair ideal planda öne çıkan yorum biçiminin, zaman içerisindeki anonimleşmesi ...
Insanin toplumsal varliginin en onemli yonlerinden birini, ait oldugunu dusundugu sosyal doku icerisinde sahip oldugu rol ve konumlarin nitelik ve anlamlari belirlemektedir. Toplumsal hafiza ve kimlik, bireysel hafiza ve kimligin... more
Insanin toplumsal varliginin en onemli yonlerinden birini, ait oldugunu dusundugu sosyal doku icerisinde sahip oldugu rol ve konumlarin nitelik ve anlamlari belirlemektedir. Toplumsal hafiza ve kimlik, bireysel hafiza ve kimligin sekillenmesinde rol oynayan onemli faktorlerden biridir. Bu baglamda sosyal kimligi meydana getiren kiymet hukumlerinden ve deger mekanizmalarindan bagimsiz gelismeyen “seref” olgusu bir tur aidiyet, beklenti ve atiflar bileseni olarak bireyi etkilemekte ayrica bicimlenis olarak da bireyin yapip ettiklerinden etkilenmektedir. Bir toplumsal itibar katmani ekseninde “serefli olmanin, serefini korumanin, serefli kalmanin ve serefini kaybetmenin” sahip oldugu anlamlar modern zamanlarin ruhu ile birlikte degisip donusmekte ancak kavramin sahip oldugu kulturel bagaj bir bicimde yeni sinifsal rekabet ve statu kaygilari esliginde kendisini guncelleyerek var olmaya devam etmektedir. Bu calismada “seref” kavraminin teorik baglamlari irdelenerek, soz konusu soz konusu...
Bu çalışmada; 2009-2015 yılları arasında Türkiye’de yüklü toplumsal bagajlarla sürdürülmüş kimlik politikalarında bir paradigma dönüşümü olarak sunulan açılım süreçleri, müzakereci dil pratiğinin yansımaları açısından analiz edilmeye... more
Bu çalışmada; 2009-2015 yılları arasında Türkiye’de yüklü toplumsal bagajlarla sürdürülmüş kimlik politikalarında bir paradigma dönüşümü olarak sunulan açılım süreçleri, müzakereci dil pratiğinin yansımaları açısından analiz edilmeye çalışılmıştır. Bu analiz Kürt, Alevi açılımı süreçlerindeki “açılım” mantalitesini nicel desende ve teorik tartışma yöntemi ile merkeze almaktadır. Tarama tekniği dışında, kısmen söylem ve içerik analizi tekniklerinden de faydalanılmıştır. Bu bağlamda eleştirel teorinin önemli temsilcilerinden biri olan Habermas’ın özneleri aşan bir dil pratiği fikri üzerine temellendirdiği “İletişimsel Eylem Kuramı”nda geçen kavramlara başvurulmuştur. Habermas’ın, iletişimi toplumsal uzlaşının bir parçası olarak ele aldığı bazı kavramların, açılım süreçlerindeki muhtemel karşılıkları üzerinde durulmuştur. Çalışmada açılım süreçlerine politik anlamda detaylı olarak girilmemiş, müzakereci imkân ve ihtimaller açısından açılımın sosyo-linguistik etkisine odaklanılmıştır. Ç...
Göbekli Tepe and the Neolithic sites around Urfa, which were identified by surveys, provide rich data for the transition of human beings from hunter-gatherer groups to settled and semi-settled agricultural societies. It is possible to... more
Göbekli Tepe and the Neolithic sites around Urfa, which were identified by surveys, provide rich data for the transition of human beings from hunter-gatherer groups to settled and semi-settled agricultural societies. It is possible to trace most of the institutional foundations of today's societies to this transition period. Social theory, which was heavily influenced by the "Neolithic revolution" paradigm, ignored this transitional period. Sociological thought categorizes societies as hunter-gatherer and agricultural societies starting from the back and moves from the axiom that hunter-gatherer societies are egalitarian and agricultural societies are hierarchical. On the other hand, archaeological studies, while addressing the hierarchical "nature" of Neolithic societies, do not sufficiently benefit from the relatively rich theoretical background of sociology. As a result, it becomes important that the two disciplines work in cooperation. This study will emp...
In this study, the opening processes, which were presented as a paradigm transformation in identity politics in Türkiye between 2009 and 2015, sustained with loaded social baggage, are analyzed in terms of the reflections of deliberative... more
In this study, the opening processes, which were presented as a paradigm transformation in identity politics in Türkiye between 2009 and 2015, sustained with loaded social baggage, are analyzed in terms of the reflections of deliberative language practice. This analysis focuses on the "opening" mentality in the Kurdish and Alevi opening processes with a quantitative design and the theoretical discussion method. In addition to the survey technique, discourse and content analysis techniques were partially utilized. In this context, Habermas, one of the important representatives of critical theory, used the concepts in his "theory of communicative action," which is based on the idea of a language practice that transcends subjects. The possible equivalents of some of Habermas's concepts, in which communication is considered as a part of social consensus, in the processes of opening up have been emphasized. The study does not go into the opening processes in detail in political terms but focuses on the socio-linguistic impact of the opening in terms of deliberative possibilities and probabilities. The study is limited to the evaluation of the Kurdish and Alevi initiatives, which have a wider impact in terms of scope and process. As a result of this evaluation, it has been concluded that the deliberative language, which has come to the fore in the solution or re-discussion of entrenched social problems in Türkiye, is quite functional in opening up space in political communication and creating a positive space of meaning in terms of social legitimacy. However, it is seen that the possibilities of language are insufficient in terms of reaching a consensus in action, creating an ethic that includes all parties to communicative action and building a living space, and the necessity of supporting this possibility with concrete action comes to the fore.
Bu çalışmada; 2009-2015 yılları arasında Türkiye’de yüklü toplumsal bagajlarla sürdürülmüş kimlik politikalarında bir paradigma dönüşümü olarak sunulan açılım süreçleri, müzakereci dil pratiğinin yansımaları açısından analiz edilmeye... more
Bu çalışmada; 2009-2015 yılları arasında Türkiye’de yüklü toplumsal bagajlarla sürdürülmüş kimlik politikalarında bir paradigma dönüşümü olarak sunulan açılım süreçleri, müzakereci dil pratiğinin yansımaları açısından analiz edilmeye çalışılmıştır. Bu analiz Kürt, Alevi açılımı süreçlerindeki “açılım” mantalitesini nicel desende ve teorik tartışma yöntemi ile merkeze almaktadır. Tarama tekniği dışında, kısmen söylem ve içerik analizi tekniklerinden de faydalanılmıştır. Bu bağlamda eleştirel teorinin önemli temsilcilerinden biri olan Habermas’ın özneleri aşan bir dil pratiği fikri üzerine temellendirdiği “İletişimsel Eylem Kuramı”nda geçen kavramlara başvurulmuştur. Habermas’ın, iletişimi toplumsal uzlaşının bir parçası olarak ele aldığı bazı kavramların, açılım süreçlerindeki muhtemel karşılıkları üzerinde durulmuştur. Çalışmada açılım süreçlerine politik anlamda detaylı olarak girilmemiş, müzakereci imkân ve ihtimaller açısından açılımın sosyo-linguistik etkisine odaklanılmıştır. Çalışma, kapsam ve süreç itibariyle daha geniş bir etkiye sahip olan Kürt ve Alevi açılımlarının değerlendirilmesiyle sınırlıdır. İlgili değerlendirme neticesinde; Türkiye’de yerleşik toplumsal problemlerin çözümünde veya yeniden tartışılmasında öne çıkan müzakereci dilin, siyasal iletişimde alan açma ve toplumsal meşruiyet açısından pozitif bir anlam alanı oluşturmada oldukça işlevsel olduğu tespitine varılmıştır. Ancak eylemsel mutabakata ulaşma, iletişimsel eyleme dair bütün tarafları kapsayıcı bir etik oluşturma ve yaşam alanı inşa etme konusunda dilin imkânlarının yetersiz kaldığı görülmekte ve bu imkânın somut eylemle desteklenmesi zarureti öne çıkmaktadır.
Göbekli Tepe and the Neolithic sites around Urfa, which were identified by surveys, provide rich data for the transition of human beings from hunter-gatherer groups to settled and semi- settled agricultural societies. It is possible to... more
Göbekli Tepe and the Neolithic sites around Urfa, which were identified by surveys, provide rich data for the transition of human beings from hunter-gatherer groups to settled and semi- settled agricultural societies. It is possible to trace most of the institutional foundations of today's societies to this transition period. Social theory, which was heavily influenced by the "Neolithic revolution" paradigm, ignored this transitional period. Sociological thought categorizes societies as hunter-gatherer and agricultural societies starting from the back and moves from the axiom that hunter-gatherer societies are egalitarian and agricultural societies are hierarchical. On the other hand, archaeological studies, while addressing the hierarchical "nature" of Neolithic societies, do not sufficiently benefit from the relatively rich theoretical background of sociology. As a result, it becomes important that the two disciplines work in cooperation. This study will emphasize that egalitarian hunter-gatherer groups lived in a relatively long transition period before class-based stratification originating from the economy, and that they went through a hierarchical social order based on social prestige rather than economic inequality during this transition period. For this, Weber's concept of status, which emphasizes different inequalities, rather than Marx's conceptualization of class division based on the ownership of the means of production, will be taken into consideration. Göbekli Tepe society was a classless society, but a hierarchical society based on status. It is possible to define societies that share Göbekli Tepe culture as "status society" in which individuals and groups have prestigious status on an ideological basis. In this scenario, some people had a more prestigious position than others because they monopolized the mythological narrative that made the world meaningful, causing social differentiation. Unlike the main claim of social conflict analysis, the article will argue that the symbolic world, which expresses the social hierarchy in Göbekli Tepe culture, has important functions that enable the Neolithic lifestyle, besides providing a meaningful explanation of the social world rather than causing an exploitation mechanism against a part of the Neolithic society.
Islam‟da cevreyi korumaya yonelik ilahi telkin, insanin Musluman birey olarak kendisini insa etmesinde ongorulen ahlaki telkinden bagimsiz degildir. Islami dusuncede her sey insana verilmis bir emanettir, cevre de dunya duzeni icerisinde... more
Islam‟da cevreyi korumaya yonelik ilahi telkin, insanin Musluman birey olarak kendisini insa etmesinde ongorulen ahlaki telkinden bagimsiz degildir. Islami dusuncede her sey insana verilmis bir emanettir, cevre de dunya duzeni icerisinde ilahi olanin bir tecellisi oldugu icin kutsal bir emaneti korur gibi korunmalidir. Kur‟an‟da kozmolojik mukemmellik dile getirilirken bu dusuncenin hemen her yerde Muslumanca ilkeleri pekistiren bir “ibret alma, ibret gosterme” yaklasimi uzerine temellenmis olmasi onemlidir. Islam‟in esyaya bakisi ve sanat konusundaki yaklasimi da ayni bakis acisindan beslenmektedir. Bu yaklasim da duzeni korumaya ve insan fitratinin biricikliginden ayri dusmeyen bir cevre/duzen tasavvuru gelistirmeye yoneliktir. Bu yuzden Islami perspektif uzerine gelistirilecek olan bir cevre ahlaki Islam‟in, hayatin merkezinde yer almak uzere gelistirdigi butuncul bir yasam tasavvuru uzerinden ele alinmalidir. Modern yasamla birlikte bu tasavvurun asinmasi ve toplumun degerler al...
Islam‟da cevreyi korumaya yonelik ilahi telkin, insanin Musluman birey olarak kendisini insa etmesinde ongorulen ahlaki telkinden bagimsiz degildir. Islami dusuncede her sey insana verilmis bir emanettir, cevre de dunya duzeni icerisinde... more
Islam‟da cevreyi korumaya yonelik ilahi telkin, insanin Musluman birey olarak kendisini insa etmesinde ongorulen ahlaki telkinden bagimsiz degildir. Islami dusuncede her sey insana verilmis bir emanettir, cevre de dunya duzeni icerisinde ilahi olanin bir tecellisi oldugu icin kutsal bir emaneti korur gibi korunmalidir. Kur‟an‟da kozmolojik mukemmellik dile getirilirken bu dusuncenin hemen her yerde Muslumanca ilkeleri pekistiren bir “ibret alma, ibret gosterme” yaklasimi uzerine temellenmis olmasi onemlidir. Islam‟in esyaya bakisi ve sanat konusundaki yaklasimi da ayni bakis acisindan beslenmektedir. Bu yaklasim da duzeni korumaya ve insan fitratinin biricikliginden ayri dusmeyen bir cevre/duzen tasavvuru gelistirmeye yoneliktir. Bu yuzden Islami perspektif uzerine gelistirilecek olan bir cevre ahlaki Islam‟in, hayatin merkezinde yer almak uzere gelistirdigi butuncul bir yasam tasavvuru uzerinden ele alinmalidir. Modern yasamla birlikte bu tasavvurun asinmasi ve toplumun degerler al...
Sociology of religion is an important academic probing field due to the fact that religion and society relations are formed through general appearance and it is such a field that produces mutual dynamic interactions. By new perceptions... more
Sociology of religion is an important academic probing field due to the fact that religion and society relations are formed through general appearance and it is such a field that produces mutual dynamic interactions. By new perceptions and practices of the social appearance out of religion, a route, which does not ignore what exists concerning the realm of existence, is transformed by arrangements, assignments and determinations of the community over religious area also reveals the main system of this academic excavation. In this study, it has been evaluated contextually that choosing topic and approaches to contents of researchers trying to advance in the sociology of religion from different universities in doctoral degree, which constitutes a crucial for construction of academic culture in Turkey. By means of these studies, it has become prominent that interests and tendencies are significant to point out a paradigm that allows to discuss the problems of "synchronicity, being problematic and to be at the edge of time", which is also an answer to the question of where the sociology of religion is in Turkey’s actuality. In the major part of doctoral studies, preference for topic that were written and have been written between 1969-2017 in Turkey in the field of sociology of religion and other prominent tendencies clearly prove that the basic problems sociology of religion, as an academic discipline, cannot be handled separately from the basic realities of the theology.
Research Interests:
Din sosyolojisi, din toplum ilişkilerinin genel görünümler üzerinden biçimlendiği ve karşılıklı dinamik etkileşimler üreten bir alan olması nedeniyle önemli bir akademik sondaj alanıdır. Dinin toplumsal görünümlerinin meydana getirdiği... more
Din sosyolojisi, din toplum ilişkilerinin genel görünümler üzerinden biçimlendiği ve karşılıklı dinamik etkileşimler üreten bir alan olması nedeniyle önemli bir akademik sondaj alanıdır. Dinin toplumsal görünümlerinin meydana getirdiği yeni algı ve pratiklerle, toplumsalın din alanı üzerindeki tertip, tayin ve tespitlerinin dönüştürdüğü varlık zemini hakkında mevcut olanı ihmal etmeyen bir güzergâh, söz konusu akademik kazının da ana sistematiğini ortaya koymaktadır. Bu çalışmada Türkiye’de akademik kültürün inşa edilmesinde önemli bir süreç olan doktora aşamasında, farklı üniversitelerde din sosyolojisi alanında yol almaya çalışan araştırmacıların konu seçimi ve içerik yaklaşımları hakkında “bağlamsal” bir değerlendirmeye gidilmiştir. Söz konusu çalışmalarda öne çıkan ilgi ve yönelimler, Türkiye’de din sosyolojisinin gündelik gerçekliğin neresinde olduğu sorusuna da cevap teşkil edecek olan “eş zamanlılık, problematiklik ve zamanın kıyısında olma” sorunlarını tartışmaya imkan verecek bir paradigmayı işaret etmesi bakımından önemlidir. Türkiye’de 1969-2017 yılları arasında din sosyolojisi alanında yazılmış ve yazılmakta olan doktora çalışmalarının önemli bir bölümündeki konu tercihi ve öne çıkan diğer eğilimler,  akademik bir disiplin olan din sosyolojisinin temel sorunlarının İlahiyat alanının temel gerçekliklerinden bağımsız ele alınamayacağını da açıkça ortaya koymaktadır.
Religion has been revealed its efficiency in all steps, beginning from the construction process of the social structure to the development stages in various ways. Religious images and religious typologies had more chance to be visible and... more
Religion has been revealed its efficiency in all steps, beginning from the construction process of the social structure to the development stages in various ways. Religious images and religious typologies had more chance to be visible and to make possible this visibility to represent itself in a categorical continuesness in the traditional structures in which religion is functional as a unique legitimization mechanism. The prestige of religiously-based status patterns in modern societies have been constructed by different parameters. In this study, it is tried to discuss theoretically how religion and its main elements which are efficient in forming social structures positioned in different mentalities in view of the concept of religious prestige.
ÖZET Göç olgusu, birbirinden farklı sosyal bilim alanlarında ulusal ve uluslararası boyutlarıyla ele alınan, teorik modellemeleri ve saha uygulamalarıyla geniş bir literatüre doğru hızla gelişmekte olan araştırma konularından biridir. Bu... more
ÖZET Göç olgusu, birbirinden farklı sosyal bilim alanlarında ulusal ve uluslararası boyutlarıyla ele alınan, teorik modellemeleri ve saha uygulamalarıyla geniş bir literatüre doğru hızla gelişmekte olan araştırma konularından biridir. Bu bağlamda göçün, sosyal, ekonomik, psikolojik, kültürel ve siyasi boyutlarına bağlı olarak birçok yönü üzerinde durulmakta ayıca koşulları, süreçleri ve sonuçları itibariyle ileriye dönük varsayımlara konu edilebilecek nitelikleri geniş çaplı olarak ele alınmaktadır. Bu çalışmanın amacı, koşulları ve gerçekleşme biçimi itibariyle standart kimlik kodlarının sarsıldığı zorunlu bir yerinden edilme olarak tecrübe edilen göç sonucunda; yerleşik mekan, aidiyet, doku ve alışkanlıkların kaybına bağlı olarak hem gerçek hem de metaforik olarak " ev " in yitimiyle gelişen ve hiçbir yere ait olamama psikolojisinin beslediği muhtemel kimlik krizlerini sosyolojik ve antropolojik yönleri itibariyle ele almaktır. Bu bağlamda 1935 yılında Hıristiyan bir ailenin çocuğu olarak Kudüs'te dünyaya gelen ve birbiriyle çatışan kültürler arasında kalmanın ürettiği kimliksel belirsizliği " yersiz yurtsuzlaşma " psikolojisiyle özdeşleştirerek analiz eden Edward Said'in metaforik kavramsallaştırmalarından da hareket edilmesi önemsenmiştir. Bu yaklaşımın, bir tür anonim kimlik olarak kendisini yeniden inşa etmek zorunda kalan göçmenliğin beslediği yersiz yurtsuzluğu anlama noktasında zorunlu göçlerle biriken psiko-sosyal travmaların çözümünde disiplinlerası bir kuramsal çerçeveye katkı sunabileceği düşünülmektedir.
Research Interests:
Research Interests:
öz Hac ibadeti farklı din ve geleneklerde çoğunlukla " arınma " özlemine dayalı olarak gerçekleştirilen ve " hacı " nın kutsal kabul ettiği değerlerle bütünleşme idealini ortaya koyan yolculukların başında gelmektedir. Bu çalışmada hac... more
öz Hac ibadeti farklı din ve geleneklerde çoğunlukla " arınma " özlemine dayalı olarak gerçekleştirilen ve " hacı " nın kutsal kabul ettiği değerlerle bütünleşme idealini ortaya koyan yolculukların başında gelmektedir. Bu çalışmada hac ol-gusu herhangi bir din özelinde olmaktan çok " kutsallaşma ve arınma " ideali çerçevesinde teorik olarak ele alınmış ve bu yolculuklarda bir hacıyı kuşatan sembolik bağlamlar " kutsal zaman, kutsal mekân, sembol " gibi kavramlar üze-rinden çözümlenmeye çalışılmıştır. anahtar kelimeler Din, hac, hacı, sembol, kutsal, profan. abstract A Theoretical Assessment on the Symbolic Language of Pilgrimage (Hadj) Pilgrimage (hadj) is the most important of the journeys which are performed mainly on the basis of longing for "circumcision" in different religions and traditions and which introduce the ideal of integration with the values "the pilgrim (hadji)" enshrines. In this study, pilgrimage fact has been handled theoretically within the framework of the ideal of "sacredness and circumcision" © Toplum Bilimleri • Ocak-Haziran • 9 (17) : 125-135
Research Interests:
Özet İslam " da çevreyi korumaya yönelik ilahi telkin, insanın Müslüman birey olarak kendisini inşa etmesinde öngörülen ahlaki telkinden bağımsız değildir. İslami düşüncede her şey insana verilmiş bir emanettir, çevre de dünya düzeni... more
Özet İslam " da çevreyi korumaya yönelik ilahi telkin, insanın Müslüman birey olarak kendisini inşa etmesinde öngörülen ahlaki telkinden bağımsız değildir. İslami düşüncede her şey insana verilmiş bir emanettir, çevre de dünya düzeni içerisinde ilahi olanın bir tecellisi olduğu için kutsal bir emaneti korur gibi korunmalıdır. Kur " an " da kozmolojik mükemmellik dile getirilirken bu düşüncenin hemen her yerde Müslümanca ilkeleri pekiştiren bir " ibret alma, ibret gösterme " yaklaşımı üzerine temellenmiş olması önemlidir. İslam " ın eşyaya bakışı ve sanat konusundaki yaklaşımı da aynı bakış açısından beslenmektedir. Bu yaklaşım da düzeni korumaya ve insan fıtratının biricikliğinden ayrı düşmeyen bir çevre/düzen tasavvuru geliştirmeye yöneliktir. Bu yüzden İslami perspektif üzerine geliştirilecek olan bir çevre ahlakı İslam " ın, hayatın merkezinde yer almak üzere geliştirdiği bütüncül bir yaşam tasavvuru üzerinden ele alınmalıdır. Modern yaşamla birlikte bu tasavvurun aşınması ve toplumun değerler alanının derinden sarsılması dinamik bir çevre ahlakının geliştirilmesinin önünde büyük bir engeldir. Bu çalışmada paradoksal görünümler ekseninde bu konunun ana bağlamları üzerinde durulmaya çalışılacaktır. Abstract Divine suggestion in İslam to protect the environment is not free from moral suggestion which is stipulated in the man " s self raising as a Muslim individual. In Islamic thought, everything is a relic given to the human, and as the environment is the Godly manifestation in the world order, it must be protected just like a relic. It is important that this conception is based on the approach of " drawing a lesson " , " showing a sign " which * Bu makale Adıyaman Üniversitesi tarafından 24-26 Ekim 2014 tarihinde düzenlenmiş olan " Uluslararası Çevre ve Ahlak Sempozyumu " nda yazar tarafından sunulmuş olan bildirinin genişletilmiş halidir.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests: