Haklarında dillendirilen tüm olumsuz yakıştırma- olumsuz yakıştırmalara rağmen, Çingene toplumunun kesif bir çaresizliğe gömüldüğünden söz edilemez. Tam tersine Çingenelerin kendilerine en güvendikleri liman olan, müzik sahasını...
moreHaklarında dillendirilen tüm olumsuz yakıştırma- olumsuz yakıştırmalara rağmen, Çingene toplumunun kesif bir çaresizliğe gömüldüğünden söz edilemez. Tam tersine Çingenelerin kendilerine en güvendikleri liman olan, müzik sahasını kullanarak naif bir mücadele yürüttükleri gözden kaçmıyor. Müzik- Çingene bağlantısı deşildiğinde müziğin, bu topluluğu ilgilendiren iki yönü açığa çıkıyor. Bunlardan ilki müziğin Çingeneler için yoksulluk/ yoksunluklarından kurtulup, toplumun “kabul gören” kısmına giriş için “kişisel davetiye” işlevi görmesidir. Topluluğun içinde eğitim yoluyla dikey hareketliliği yükseltmek bir hayli zor, hatta imkansız olarak algılandığından, Çingene gençler, zaten doğuştan sahip olduklarına inandıkları, “ritim” silahına tutunarak, çalgıcılık yeteneklerini keskinleştirmeye çalışırlar. Müzik, bu anlamda Çingene bilişişinde, “öğrenilmiş çaresizliği” yenmenin etkin çözümlerinden birisi olarak belirmektedir. Çingenelerin müzik dolayımıyla öne sürdükleri ikinci tepkisellik dalgasında naif savunma edasıyla kültürel- politik saldırıları karşılama girişimi, tarihe karışmıştır artık. Üst-kültürce onanan tüm davranış kalıplarıyla hoyratça dalga geçilen; toplumsal ahlak değerleri, değergamlık ilkesine cephe alınan, uyuşturucu, alkol, yasadışılığın yine elden geldiğince naif bir tonlamayla yüceltildiği toplumsal Çingene sanatı, tümele (üst-kültürel dizge/ sağgörü) karşı saldırgan olmasa da, yıkıcı- etkin bir karşı- saldırı dillendirir.
Anahtar Sözcükler: Çingene, karşı- hegemonya sızıntısı, hegemonya, baskı, onama.