Meltem Kurtoglu Erden

Bu arastirmanin amaci, universite 2. sinifta secmeli bir ders olarak okutulan ve 14 hafta suren, “Egitimde Teknoloji Kullanimi” dersine devam eden ogrencilerin, egitim surecinde teknoloji kullanimina iliskin dusuncelerini ortaya cikararak, gelecek yillarda bu surecte ne tur teknolojiler kullanilacagina dair fikirlerini arastirmaktir. Arastirma nitel arastirma yontemlerinden durum calismasi dikkate alinarak desenlenmistir. Calismada veriler iki asamada toplanmistir. Oncelikle 53 ogretmen adayindan egitimde teknoloji kullanimina iliskin dusuncelerini yazmalari istenmistir. Sonraki asamada ise, ogretmen adaylarindan, 1-6 kisi arasinda degisen proje gruplari olusturmalari istenmistir. Her proje grubunun, grup calismasi yaparak hazirladigi ve egitimde teknoloji kullaniminin gelecegine dair goruslerini yansittiklari 15 tane proje onerisi incelenmistir. Elde edilen sonuclar genel olarak incelendiginde, ogretmen adaylarinin, caga ayak uydurabilmek icin egitim sureclerinde teknoloji kullanim...

Özel gereksinimi olan bireylerin toplumda bağımsız bir birey olarak yaşamlarını sürdürebilmeleri birtakım ihtiyaçlarının karşılanması ile mümkündür. Özel gereksinimi olan bireylerin ihtiyaçları ise onların özelliklerine göre farklılık göstermektedir. Bu farklılıklar gözetilerek özel gereksinimi olan bireylerin yaşamlarını en az kısıtlayıcı şekilde sürdürerek çağa ayak uydurmalarının sağlanması önemlidir. İçinde bulunduğumuz çağ dijital çağdır. Bireylerin gündelik yaşamlarını devam ettirebilmeleri, teknolojiyi kullanabilen bireyler olarak yetişmeleri önemlidir. Bu nedenle özel gereksinimi olan bireylerin ihtiyaçları da çağın ihtiyaçlarına göre farklılık göstermektedir. Geliştirilen teknolojik araç gereçlerin ve dijital uygulamaların özel gereksinimi olan bireylere uyumlu hale getirilmesi, bireylerin de gündelik hayata katılmalarında, teknolojiyi etkin kullanmalarında önemli bir unsurdur. Fakat her yeni çıkan teknolojik aracın ve üretilen dijital içeriğin özel gereksinimi olan bireyle...

Bu çalışmada, üniversitede öğrenme ortamına ilişkin öğretmen adaylarının görüşlerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü’nde öğrenim gören 20 öğretmen adayının görüşüne başvurulmuştur. Öğretmen adaylarının görüşleri içerik analizi yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz sonucunda katılımcı cevaplarının “dersin işlenişi, öğretici tutumu, etkileşim ve işbirliği, fiziksel ortam” olmak üzere 4 kategori altında toplandığı tespit edilmiştir. Dersin işlenişi teması, “ders amacına uygunluk, sıkıcılıktan uzaklık, öğrenci katılımını teşvik ve bireysel farklılıklara uygunluk” olmak üzere 4 alt temayı kapsamaktadır. Öğretici tutumu teması altında “derse yönelik baskı oluşturmama, samimi olma ve disiplini sağlama” olmak üzere 3 alt tema yer almaktadır. “Etkileşim ve işbirliği” teması altında “öğrenen-öğrenen, öğrenen-öğretici ve okul dışı işbirliği” olmak üzere 3 alt tema belirlenmiştir. Fiziksel ortam teması altında “birey say...

Egitimde teknoloji kullaniminda ogretmenler aktif rol almaktadirlar. Bu nedenle ogretmen adaylarinin da ogrenim sureclerinde teknolojik arac gerecleri tanimalari ve ogrenme-ogretme surecinde bu araclari nasil kullanmalari gerektigini bilmeleri onemlidir. Son yillarda uzerine dusulen yeni bir kavram olan ve bircok bilissel ve dilsel beceri ile gorsel ve isitsel unsurlari birlestiren dijital oykuleme yontemi ogrenme-ogretme surecinin butun asamalarinda kullanilmaktadir. Bu calismada bir cevre egitimi calistayina katilan ogretmen adaylarinin dijital oyku olusturma deneyimleri incelenerek dijital oykuleme yontemine iliskin dusuncelerini ortaya cikarmak ve bu surecte karsilastiklari sorunlari arastirmak amaclanmistir. Bu amac dogrultusunda nitel arastirma desenlerinden biri olan durum calismasi kullanilmistir. Arastirmada veri toplama araci olarak, arastirmacilar tarafindan hazirlanan ve acik uclu bes sorudan olusan bir gorusme formu kullanilmistir. Arastirma sonucunda ogretmen adaylarin...

Calismanin amaci, bir devlet universitesinde sanal siniflar araciligiyla yurutulen ortak zorunlu derslerin islenisine iliskin ogrencilerin goruslerini ortaya cikarmak ve bu derslerin etkililigi ve verimliligini ortaya koymaktir. Bu amaca uygun olarak, arastirmanin yontemini nitel arastirma yontemlerinden durum calismasi olusturmaktadir. Arastirmanin calisma grubu amacli orneklem yontemlerinden olan olcut orneklem ile secilmis ve ortak zorunlu derslere devam eden 8 lisans ogrencisi tarafindan olusmaktadir. Arastirmada veri toplama araci olarak arastirmacilar tarafindan gelistirilen yari yapilandirilmis gorusme formu kullanilmistir. Veri toplama sureci, hazirlanan gorusme protokolu dogrultusunda yurutulmustur. Verilerin cozumlenmesinde oncelikle her bir ses kaydi dinlenerek bu kayitlar yaziya dokulmus ve her bir katilimci icin bir gorusme metni olusturulmustur. Verilerin cozumlenmesinde betimsel analiz yontemi kullanilmistir. Bulgular incelendiginde, sanal ogrenme ortaminda birtakim p...

Bilgisayar ve Ogretim Teknolojileri Egitimi bolumleri, ilk ve ortaogretimde gorev alacak olan Bilisim Teknolojileri ogretmenlerini yetistirmek amaci ile 1998 yilinda kurulmuslardir. Bu bolumlerin, ogrencilerin ogrenme duzeyine ve mufredata uygun ogretim materyali ve egitim yazilimi gelistirebilen uzmanlar yetistirmeyi amacladiklari soylenebilir. Bolum mezunlari, Milli Egitim Bakanligi bunyesindeki devlet ve ozel statulu okullarda ogretmen, egitim programi danismani, ogretim teknologu veya universitelerde akademisyen olarak calisabilmektedirler. Ote yandan bazi mezunlar cevrimici ortamlarin tasarimindan gorsel-uzaktan egitim tekniklerine, egitim yazilimi tasarimindan her turlu ogretim materyali uretimine kadar yogun bir ihtiyacin gozlendigi bilisim sektorune nitelikli elemanlar olarak da katilmaktadirlar. Bu arastirmanin amaci, ogretmenlik ve akademisyenlik disinda cesitli alanlarda calisan BOTE mezunlarinin is ortaminda yasadiklari durumlari inceleyerek, bolumde kazandiklari yeterli...

Teknolojinin eğitimde kullanılması olgusunun gelişmiş ülkelerde 1970lerde başladığı görülmektedir.Türkiye de ise 1960 yılından itibaren yayınlanan kalkınma planlarının ilk 3'ünde açık olarak bir teknoloji politikasından ve eğitimde teknoloji kullanımından bahsedilmemiş olsa da 1974 yılında yayınlanan planda eğitim teknolojisinden bahsedildiği görülmektedir. Eğitimin her kademesinde eğitim teknolojisinden faydalanılacağı, öncelikle eğitimin niteliğinin ve kapasitesini arttırmak amacı ile araştırma yapılacağı ve elde edilen sonuçların uygulamaya konulacağı belirtilmektedir. Türkiye'de okullara ilk bilgisayarlar 1984 yılında gelmiştir. 1985 ve 1987 yılları arasında ilköğretim ve meslek liselerine 2400 tane bilgisayar sağlanmıştır. 1990 yılında Milli Eğitim Bakanlığı ile Dünya Bankası arasında Milli Eğitimi Geliştirme Projesi başlatılmıştır. Bu projenin genel amacı öğretim teknolojilerini sınıf içinde etkili bir biçimde kullanmak olarak ifade edilmiştir. Türkiye'nin de 1993 yılında dahil olduğu internet omurgası NFSNET ağ omurgasına ülkelerin hızla katılması ve çok hızlı artan ve bir teknoloji yarışının başlaması ile yeni bir döneme girilmiştir. Teknolojilerin gelişmesine paralel olarak, eğitim alanında kullanılan teknolojiler de gelişmiş ve bu teknolojilerin öğretim ortamlarında kullanılabilmesi için de bilgisayar öğretmenleri yetiştirilmeye başlanmıştır. Günümüze baktığımızda ise yürürlükte olan FATİH projesinin eğitimde teknolojinin kullanılması bakımından gelinen son nokta olduğu görülmektedir. Bu proje kapsamında belirlenen okullardaki sınıflara etkileşimli tahtalar takılmıştır ve öğrencilerin bir kısmına tablet dağıtılmıştır. Gelinen noktayı yorumlayacak olursak Türkiye'nin okullarda teknoloji kullanımı konusunda çokça yol kat ettiğini söylemek mümkün olsa da bu teknolojilerin eğitsel amaçlı kullanımının geldiği nokta hakkında aynı şeyi söylemek pek doğru olmayabilir. Bu araştırma kapsamında, cumhuriyet döneminde Türkiye'de okullarda teknolojinin eğitsel amaçlı kullanımının gelişimini incelemek ve bugün gelinen nokta hakkında bilgi vermek amaçlanmaktadır.

Bu araştırmanın amacı BÖTE bölümünde lisansüstü eğitim alan öğrencilerin lisansüstü eğitime yönelik görüşlerini belirlemektir. Bu doğrultuda BÖTE alanında eğitime devam eden lisansüstü öğrencilerin, lisansüstü eğitim alma nedenleri, lisansüstü eğitimden beklentileri, lisansüstü eğitim sürecinde karşılaştıkları sorunlar ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerine ilişkin görüşleri ortaya konmaya çalışılmıştır. Çalışma nitel araştırma desenlerinden, durum çalışması yöntemine uygun olarak tasarlanmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerine başvurulmasındaki en önemli sebeplerden bir tanesi, lisansüstü öğrencilerinin deneyimleri ile ilgili derinlemesine bilgiye ulaşma çabasıdır. Araştırmanın çalışma grubu belirlenirken, amaçlı örnekleme yöntemlerinden olan ölçüt örnekleme kullanılmıştır. Veriler araştırmacılar tarafından oluşturulan açık uçlu bir anket formu aracılığı ile toplanmıştır. Veri toplama aracı oluşturulurken ilk olarak araştırmacılar tarafından araştırmanın amacına uygun olarak sorular hazırlanmıştır. Taslak form oluşturulduktan sonra nitel araştırma konusunda çalışmalar yapan ve bu konuda yetkin olan 3 alan uzmanının görüşüne sunulmuştur. Uzmanlardan gelen öneriler doğrultusunda gerekli görülen değişiklikler yapılarak forma nihai hali verilmiştir. Veriler çevrimiçi ortamda toplanmıştır. Verilerin analizinde içerik analizi yönteminden faydalanılmıştır. Nitel araştırma yöntemi ile yürütülen çalışmalarda kullanılan en uygun veri analiz yönteminin içerik analizi yöntemi olduğunu söylemek mümkündür. Elde edilen bulgular incelendiğinde, yüksek lisansa başlamadan önceki beklentilerin, süreç içerisinde farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca farklı kurumlarda ve farklı iş alanlarında çalışan öğrencilerin beklentilerinin de farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma sonuçlarına dayalı olarak, lisansüstü eğitime devam eden/edecek olan bireylere ve lisansüstü eğitim sürecinin daha verimli geçmesine ilişkin çeşitli önerilerde bulunulmaktadır. Çalışmanın gelecekte yapılacak olan çalışmalara yol göstermesi açısından önemli olduğu düşünülmektedir

2010 yılının Kasım ayında, Milli Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı arasında imzalanan bir protokolle bilgi ve iletişim teknolojilerinin öğrenme-öğretme süreçlerinde kullanımının yaygınlaştırılması amacıyla Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) projesinin başlatıldığı duyurulmuştur. Bu proje ile Türkiye genelinde eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak ve teknolojik altyapıyı iyileştirmenin amaçlandığı proje uygulayıcıları tarafından beyan edilmiştir. Proje kapsamında belirlenen pilot okullarda bazı sınıflarda akıllı tahta kullanılmaya başlanmış ve birçok öğrenciye de tablet bilgisayarlar dağıtılmıştır. Proje ile ilgili çalışmalar ilk başlatıldığında yaklaşık 2 yılda biteceği ifade edilse de, bugün gelinen noktada projenin hala dinamik bir şekilde değişerek devam ettiği görülmektedir. Bu çalışmanın amacı ise, FATİH proje ile birlikte pilot okul olarak belirlenen bir okulda eğitim görmekte olan ve kendilerine tablet bilgisayar dağıtılan öğrencilerin akıllı tahta ve tablet kullanımı konusunda ne düşündüklerini araştırmaktır. Çalışma Ankara’da pilot okul olarak belirlenen bir ortaöğretim kurumunda 2012-2013 güz yarıyılında gerçekleşmiştir. Çalışmanın yürütüldüğü bu okulda, okul idaresi tarafından belirlenen 4 tane 9.sınıfta akıllı tahta kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca bu sınıfların öğrencilerine tablet bilgisayarlar dağıtılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu bu sınıflardan rastgele seçilen 8 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması modeli kullanılarak desenlenmiştir. Veriler 2 aşamada toplanmıştır. İlk aşamada odak grup görüşmesi yönteminden, ikinci aşamada ise yarı yapılandırılmış görüşme yönteminden faydalanılmıştır. Öncelikle tablet bilgisayar dağıtılan bir sınıftan rastgele seçilen 8 öğrenci, 4’er kişilik 2 gruba ayılarak öğrencilerle araştırmacılar tarafından hazırlanan veri toplama aracı ile odak grup görüşmesi yapılarak veri toplanmıştır. Daha sonra ise seçilen 5 öğrenci ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Odak grup görüşmesi ve görüşmelerden elde edilen sonuçlar incelendiğinde, genel olarak bütün öğrencilerin tablet dağıtımından memnun kaldıkları görülmüştür. Fakat her bir öğrencinin memnun kalma sebebinin, öğrencilerin tableti kullanım amaçlarına göre farklılaştığı dikkati çekmiştir. Örneğin bir öğrenci tabletler ile ders çalışmanın daha keyifli bir hale geldiğini belirtirken, başka bir öğrenci sadece eğlence ve müzik dinleme amacıyla tableti kullandığını belirtmiştir. Başka bir öğrenci ise, tablet ile birlikte engelli olan sitelere girmek için elinden geleni yaptığını çünkü bu amaçla MEB tarafından kendisine iş verilebileceğini düşündüğünü ifade etmiştir. Elde edilen sonuçlar göz önünde bulundurulduğunda, hedeflenen durumdan farklı bir noktaya gelindiği söylenebilir. Projenin amacına ulaşabilmesi için öğrencilerin öğrenme süreçlerinde tablet bilgisayarlardan nasıl faydalanacakları konusunda daha açık bilgilendirilmeleri ve bu süreçte yönlendirilmeleri gerektiği söylenebilir. Ayrıca, öğretmenlerin teknolojinin eğitimde kullanılması sürecinde öğrencilere destek olmasının sağlanması önerilebilir.

Teknolojik gelişmelerin gün geçtikçe bireysel hayatın her anında yer almaya başladığı bir çağda yaşamaktayız. Her türlü bilgiye ulaşmada, akla gelen ilk kaynak geleneksel kütüphaneler olmaktan çok internet ortamı olmaya başlamıştır. İnternet küçük-büyük, genç-yaşlı her yaşta ve her düzeyden bireyler için ulaşılabilirliği çok kolay olan bir yapıdır. Bu nedenle internet günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Öte yandan, hayatı birçok açıdan kolaylaştıran ve herhangi bir zorluk yaşamadan her yaştan insanın kolaylıkla ulaşabildiği internet ortamı bir takım olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Örneğin, internet kullanıcıları istenmeyen mesaj bombardımanlarına maruz kalabilmekte, banka hesap şifreleri kullanılarak hesaplar boşaltılabilmekte veya kişisel bilgiler yasal olmayan şekilde ele geçirilebilmektedir. Bu söylemlerden sonra, bahsedilen bu olumsuz durumlardan en çok etkilenen kesimin küçük yaştaki çocuklar olduğunu da söylemek mümkündür. İnternet ortamında karşı karşıya kaldıkları olumsuzluklarla başa çıkma gücü olmayan küçük yaştaki çocuklar, bu durumdan doğal olarak olumsuz bir şekilde etkilenmektedirler. Aileler ise çocuklarının internette güvenli gezebilmelerini ve uygun olmayan web ortamlarına girmelerini engellemek için, kısacası çocuklarının webde güvenliğini sağlamak için çeşitli önlemlere başvurmaktadırlar. Bu araştırmada, internet ortamında çocukların güvenliğini sağlamak açısından neler yapılabileceğine dair öneriler sunulmuştur.

Özet Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölümleri, ilk ve ortaöğretimde görev alacak olan Bilişim Teknolojileri öğretmenlerini yetiştirmek amacı ile 1998 yılında kurulmuşlardır. Bu bölümlerin, öğrencilerin öğrenme düzeyine ve müfredata uygun öğretim materyali ve eğitim yazılımı geliştirebilen uzmanlar yetiştirmeyi amaçladıkları söylenebilir. Bölüm mezunları, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki devlet ve özel statülü okullarda öğretmen, eğitim programı danışmanı, öğretim teknoloğu veya üniversitelerde akademisyen olarak çalışabilmektedirler. Öte yandan bazı mezunlar çevrimiçi ortamların tasarımından görsel-uzaktan eğitim tekniklerine, eğitim yazılımı tasarımından her türlü öğretim materyali üretimine kadar yoğun bir ihtiyacın gözlendiği bilişim sektörüne nitelikli elemanlar olarak da katılmaktadırlar. Bu araştırmanın amacı, öğretmenlik ve akademisyenlik dışında çeşitli alanlarda çalışan BÖTE mezunlarının iş ortamında yaşadıkları durumları inceleyerek, bölümde kazandıkları yeterliklerin çalışma hayatlarında onlara nasıl yardımcı olduğunu incelemektir. Bu amaçla açık uçlu sorulardan oluşan bir görüşme formu oluşturulmuştur. Bu süreçte amaçlı örnekleme yoluyla 22 kişiye ulaşılmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi yolu ile çözümlenmiştir. Verilerin analizleri sonucunda elde edilen bulgular katılımcıların, BÖTE bölümünde kazanmış oldukları becerilerin iş ortamında kendilerine verilen görevleri yerine getirmede yeterli olduğunu düşündüklerini göstermektedir. Katılımcı BÖTE mezunları özellikle içerik geliştirme, içerik tasarımı, öğretim tasarımı ve görsel tasarım konularında kendilerini oldukça yeterli gördüklerini belirtmişlerdir. Ancak yazılım ve programlama gibi birtakım konularda ise kendilerini geliştirmek zorunda hissettiklerini ifade etmişlerdir.

Öz Bu araştırmanın amacı, üniversite ikinci sınıfta seçmeli bir ders olarak okutulan ve 14 hafta süren, "Eğitimde Teknoloji Kullanımı" dersine devam eden öğrencilerin, eğitim sürecinde teknoloji kullanımına ilişkin düşüncelerini ortaya çıkararak, gelecek yıllarda bu süreçte ne tür teknolojiler kullanılacağına dair fikirlerini araştırmaktır. Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması dikkate alınarak desenlenmiştir. Çalışmada veriler iki aşamada toplanmıştır. Öncelikle 53 öğretmen adayından eğitimde teknoloji kullanımına ilişkin düşüncelerini yazmaları istenmiştir. Sonraki aşamada ise, öğretmen adaylarından, 1-6 kişi arasında değişen proje grupları oluşturmaları istenmiştir. Her proje grubunun, grup çalışması yaparak hazırladığı ve eğitimde teknoloji kullanımının geleceğine dair görüşlerini yansıttıkları 15 tane proje önerisi incelenmiştir. Verilerin analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar genel olarak incelendiğinde, öğretmen adaylarının, çağa ayak uydurabilmek için eğitim süreçlerinde teknoloji kullanımının gerekliliğine dair düşüncelere sahip oldukları, fakat teknoloji kullanımının her zaman da gerekli olmadığını ifade ettikleri görülmüştür. Buna ek olarak, öğretmen adaylarının eğitimde teknoloji kullanımının öğrenmeyi kolaylaştıracağını ve daha keyifli hale getireceğini öne sürdükleri görülmüştür. Anahtar Kelimeler: eğitim, teknoloji, öğretmen adayı, teknolojinin geleceği, eğitimde teknoloji kullanımı THE STUDY OF PRE-SERVICE TEACHERS THOUGHTS ABOUT TECHNOLOGY USAGE IN EDUCATION TODAY AND THE FUTURE Abstract The purpose of this study is to investigate what pre-service teachers think about technology usage in education today and in future. For this, firstly, researcher collected data for a mid-term in a selective course that called "Usage of Technology in Education". This course continued for 14 weeks. The research was designed by considering the case study, one of qualitative research methods. In this study, the data were collected in two stages. At the outset, researcher wanted from 53 pre-service teachers to write their thoughts on the use of technology in education. At the next stage, the pre-service teachers were asked to create project groups ranging from 1 to 6 people. Each project group was wished to prepare a project proposal concerning the future of technology usage in education. When the results of the study are analyzed, it appears that the pre-service teachers have stated that the technology usage is needed in the educational processes, but they have stated that the use of technology is not always necessary. Also, pre-service teachers have added that the technology usage in education is turned into learning easier and more enjoyable.

ÖZ Bu çalışmanın amacı FATİH projesi ile birlikte pilot okul olarak belirlenen bir okulda eğitim görmekte olan ve tablet bilgisayar dağıtılan öğrencilerin tablet bilgisayar ile etkileşimli tahta kullanımı konusundaki değerlendirmelerini incelemektir. Çalışmada ayrıca öğrencilerin FATİH projesiyle ilgili genel değerlendirmeleri irdelenmektedir. Çalışma Ankara'da FATİH Projesi kapsamında pilot okul olarak belirlenen bir ortaöğretim kurumunda gerçekleştirilmiştir. Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması modeli kullanılarak desenlenmiştir. Veriler iki aşamada toplanmıştır. İlk aşamada odak grup görüşmesi, ikinci aşamada ise yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Analiz sonuçları öğrencilerin tablet dağıtımından genel olarak memnun kaldıklarını göstermektedir. Ancak öğrencilerin memnuniyetleriyle ilgili gerekçelerin, onların tablet kullanım amaçlarına göre farklılaştığı dikkat çekmektedir. Bu bağlamda örneğin bazı öğrencilere göre tabletler ders çalışmayı daha keyifli hale getirirken, bazı öğrencilere göre de tablet sadece eğlence ve müzik dinleme amacıyla kullanılan bir cihazdan başka bir şey değildir. Elde edilen bulgulara bakıldığında, proje başlangıcında hedeflenen durumdan farklı bir noktaya gelindiği görülmektedir. Ayrıca, projenin amacına ulaşabilmesi için öğrencilerin öğrenme-öğretme süreçlerinde tablet bilgisayarlardan nasıl faydalanacakları konusunda daha açık bilgilendirilmeleri ve bu süreçte yönlendirilmeleri gerektiği önerilebilir. Buna ek olarak öğretmenlerin teknolojinin eğitimde kullanılması süreçlerinde öğrencilere gerekli rehberliği yapmalarının önemli olduğu söylenebilir. Anahtar Kelimeler: FATİH Projesi, bilişim teknolojileri, eğitimde teknoloji kullanımı, etkileşimli tahta, tablet bilgisayar.

Sosyalleşme kavramı genel olarak, bireyin içinde bulunduğu topluma ya da topluluğa uyum sağlama süreci olarak tanımlanabilir. Bu sürecin gerçekleştiği sosyalleşme mekânları da tarihsel anlamda çeşitlilik ve farklılık gösterebilir. Başka bir söyleyişle sosyalleşme mekânlarının da zaman içerisinde çeşitli dönüşümlere uğrayarak, günümüze gelindiğinde teknolojideki gelişmelerle birlikte gerçek anlamda bir mekân içerisinde bir araya gelmeye gereksinimi duyulmayan bir hal aldığı söylenebilir. Günümüzde zamansal ve mekânsal anlamda birçok zorluğu ve zorunluluğu ortadan kaldıran internet ve ona bağlı olarak da sosyal paylaşım ağları, sosyalleşmenin önemli bir tamamlayıcı unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüz toplumunda bireylerin büyük çoğunluğu ilişkilerini sosyal paylaşım ağları yardımıyla sürdürebilmekte, insanlarla sosyal bir ilişki kurabilmekte ya da mevcut ilişkilerini sürdürme şansına sahip olabilmektedirler. Başka bir açıdan ise, sosyal paylaşım ağları, bireylerin toplum içerisinde kendilerini yeniden tanımlamasına yeni bir ortam sunmaktadır. Bunlara ek olarak, öğrenme-öğretme süreçlerinde de sosyal paylaşım ağları aktif olarak kullanılmaktadır. Öğreticiler, öğrencileri ile sınıf dışında iletişim kurarken, yürütülen ders konusu ile ilgili paylaşımında bulunurken, sosyal paylaşım ağlarından faydalanmaktadırlar. Sınıf ortamlarında çeşitli nedenlerden dolayı gerçekleşemeyen iletişimin sağlanabilmesinde sosyal paylaşım ağları günden güne daha fazla yer tutmaktadır. Günümüzde aynı sınıfta okuyan ama birbirinden haberdar olmayan üniversite öğrencilerinden söz etmek mümkündür. Bu nedenle bu çalışmada, üniversite öğrencilerinin sınıf ortamında ve sosyal paylaşım ağı ortamında sosyalleşme düzeylerinin ne olduğu araştırılarak, sosyal paylaşım ağlarındaki sosyalleşme süreçleri ile sınıf ortamındaki sosyalleşme süreçleri arasındaki benzerlikler ve farklılıklar ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır.
Araştırma, nitel paradigma desenlerinden olan olgubilim deseni ile gerçekleştirilmiştir. Olgubilim deseninde, yaygın olarak kullanılan uygulamaları ortaya çıkarmak ve katılımcılar tarafından oluşturulan anlamları tanımlamak ve açıklamak amaçlanır (Annells, 2006). Creswell olgubilim araştırmalarında genelde iki soruya yanıt arandığını söylemiştir. Bu sorular; araştırılan olguya ilişkin algı/deneyimler nelerdir? Bu olguya ilişkin deneyimlerin meydana geldiği ortam ve koşullar nelerdir? Bu araştırmanın odak noktasını üniversite öğrencilerinin sosyal paylaşım ağlarındaki sosyalleşme deneyimlerini nasıl anlamlandırdıkları oluşturmaktadır. Bu kapsamda araştırmada ele alınan olgu sosyal ağlarda sosyalleşme olgusudur. Üniversite öğrencilerinin sosyal paylaşım ağlarındaki sosyalleşme süreçlerini ve bu süreçlere ilişkin görüşleri arasındaki farklılıkları ortaya çıkarmaya ve bu farklılıkları anlamak amacıyla yapılan bu araştırmada veriler odak grup görüşmesi yolu ile toplanmıştır. Farklı fakültelerde ve farklı bölümlerde öğrenime devam eden ve en az bir sosyal ağ kullanan öğrencilerle görüşmeler yürütülmüştür. Odak grup görüşmeleri, 6 kişilik gruplar halinde gerçekleştirilmiştir. Veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış bir görüşme formu kullanılmıştır. Toplamda 5 grup ile odak grup görüşmesi yapılmıştır. Odak grup görüşmelerinden elde edilen veriler tematik olarak analiz edilmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlar incelendiğinde, öğrencilerin gündelik yaşamdaki sosyalleşme yaşantıları ve sosyal paylaşım ağları üzerindeki sosyalleşme yaşantıları arasında benzerlikler olsa da belirgin farklılıklar olduğu görülmüştür. Mesela sınıf ortamında yüz yüze iletişim kurma imkânı bulamadıkları arkadaşları ile sosyal paylaşım ağları aracılığı ile tanıştıklarını ve iletişim kurmaya başladıklarını; bu tanışıklıktan sonra sınıf ortamında da görüşmeye başladıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca, bazı öğreticilerin ders sürecini sosyal paylaşım ağları üzerinden yürüttüklerini ve bunun kendileri için de çok faydalı olduğunu dile getirmişlerdir. Sosyal paylaşım ağlarının eğitsel bağlamda kullanımını inceleyen çalışmalarda da benzer sonuçlara ulaşıldığı görülmüştür. Bu sonuçlar, günümüzde üniversite öğrencilerinin sosyalleşme pratiklerinin farklılaştığını, öğrencilerin gündelik yaşantılarında artık sosyal paylaşım ağlarının büyük bir öneme sahip olduğunu göstermiştir. Buna bağlı olarak, bu paylaşım ağlarından etkili bir şekilde faydalanmak, bu ağların güvenli ve doğru kullanımı hakkında bireyleri bilgilendirmek gerektiği düşünülmektedir.

Cinsiyetçilik bir cinsiyetin, diğer cinsiyete göre daha üstün olduğunu savunan görüştür. Başka bir deyişle, bireyin toplumsal cinsiyetini “kadın” ya da “erkek” oluştan hareketle, cinsiyete özgü toplumsal rol dağılımını yapmak ve bu çerçevede belli davranış kalıplarının ve değerlerinin öğretilmesini içeren bir davranış bütünüdür. Doğduğumuz andan itibaren başlayan cinsiyet ayrımcılığı ise Türkiye gibi ataerkil toplumlarda zaman ilerledikçe eşitsizliğini daha da hissedilir hale getirir. Bireylerin toplumsallaşma süreçlerinin, önemli bir bölümünü oluşturan okul eğitimi süreci ise cinsiyetçi rollerin öğrenilmesinde ve kanıksanmasında gerek okul ortamı gerekse de ders kitapları aracılığıyla önemli bir rol oynamaktadır. Eğitim öğretim sürecinin önemli bir aracı da okullarda kullanılan ders kitaplarıdır. Farklı bir söylemle öğrenciler ders kitapları yoluyla farklı alanlarda bilgi edinirken aynı zamanda toplumsal kimliklerine ilişkin iletiler alırlar. Ders kitaplarına yönelik yapılan çalışmalar incelendiğinde, kitaplarda sunulan metinlerin öğrencilerin cinsiyet kavramlarını oluşturmada ve cinsel kimliklerini benimsemede önemli bir rol aldığı görüşü üzerinde bir uzlaşı olduğu görülmektedir. Bu nedenle bu çalışmada Türkiye toplumunda bireylere biçilen cinsiyetçi roller incelenerek, bu cinsiyetçi rollerin ders kitapları aracılığıyla yeniden üretiminin nasıl olduğu araştırılmaktadır. Araştırma kapsamında incelenen kitaplar, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2014-2015 eğitim öğretim yılında Uşak ili ilköğretim okullarında okutulmakta olan İlköğretim 1. Kademe ders kitapları ile sınırlı tutulmaktadır. Araştırmada verilerin analizinde içerik analizi yönteminden faydalanılmaktadır.

Integration of ICT can improve and develop quality of education. For these objectives, teachers need to be involved all of projects which would include using ICT as a tool in learning-teaching process.
In this context, in this study, ICT tools which teachers use in teaching-learning process, reasons for use of these tools, and the views of teachers about the integration of ICT to teaching-learning process and the difficulties which they encountered during the integration process were investigated.
The purpose of this study is to analyze secondary schools teachers’ views about integration of information and communication technologies into teaching and learning process

Mantıksal düşünme, Piaget’in bilişsel gelişim aşamalarından soyut işlemler döneminde görülen bir beceridir.  Bireylerin sadece gündelik hayatlarında değil okul hayatlarında başarılı olmalarında önemli bir yeri olan mantıksal düşünme becerisi, en önemli bilişsel becerilerdendir. Çünkü yeni bilgi ve becerileri öğrenmelerinde başvurdukları en önemli ve gerekli beceridir mantıksal düşünme becerisi. Diğer tüm beceriler gibi mantıksal düşünme becerisi de öğretilmelidir. Bu durumda en büyük görev öğretmenlere düşmektedir. Bu amaçla bu çalışmada geleceğin öğretmenleri olacak olan öğretmen adaylarının mantıksal düşünme becerileri ve bilimsel yöntem süreç becerileri incelenmiştir. Araştırma da, öğretmen adaylarının mantıksal düşünme becerilerini ölçmek amacıyla, Mantıksal Düşünme Grup Testi (MDGT) kullanılacaktır. MDGT, Türkçe’ye Aksu, Berberoğlu ve Paykoç tarafından çevrilmiş  ve testin güvenirlik katsayısı ITEMAN programı kullanılarak, 0.88 bulunmuştur (Akkuş, 2004; Akt: Ören ve Tezcan, 2008). Testin güvenirlik çalışmaları daha sonra birçok araştırmacı tarafından tekrar edilmiştir ve testin ikinci kademeden itibaren üniversite sonrasına kadar, mantıksal düşünme becerilerini ölçebilecek nitelikte olduğu belirtilmiştir (Korkmaz 2002;Sert Çıbık, 2006). Öğretmen Adaylarının bilimsel yöntem becerileri ise, Bilimsel Yöntem Testi ile ölçülmüştür.

Rapid developments in the information and communication technologies affect all areas of our lifes’ and all of us have to follow this developments. Two of the more important technological developments are computer and internet, become an integral part of our daily life. Computer and internet just about everywhere we go and so the need for well-informed people and people who has positive attitudes towards innovation has increased.
The purpose of this study is to examine the skills and attitudes of vocational high school and faculty students and to investigate difference between skills and attitudes of students according to various variables. For this purpose researcher examined related literature and developed two instrument. One of the instrument is Computer and Internet Skills Scale for analyzing students’ computer and internet skills and the other instrument is Computer and Internet Attitudes Scale for analyzing students’ attitudes towards computer and internet. 520 students will participate this research from faculties anda vocational high schools in Uşak University. Researchers will investigate and compare Students’ skills and attitudes whether there is difference in term of independent variables of program,gender,graduated high school ,having computer and having internet connection.

Bu çalışmada matematik öğretmenlerinin bilgi ve iletişim teknolojilerinin matematik öğretimi sürecine entegrasyonu ile ilgili görüşlerini ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Araştırma grubunu 2007–2008 öğretim yılında Uşak ili merkezindeki ilköğretim okulları ve liselerinde görev yapmakta olan matematik öğretmenleri oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen ve çeşitli sorulardan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Formda öğretmenlere BİT ve BİT’in matematik öğretim sürecine entegrasyonu ile ilgili çeşitli sorular yöneltilmiştir. Öğretmenlerin verdikleri cevaplar hem yazılı hem de sözlü olarak kaydedilmiştir. Kaydedilen veriler klasik nitel veri analizi ile çözümlenmiştir. Bu çalışma ile matematik öğretmenlerinin BİT’ten ne anladıkları, derslerinde BİT’ten yararlanıp yaralanmadıkları ve karşılaştıkları zorluklar açıklanmaya çalışılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre görüşülen öğretmenler BİT kullanımına karşı olumlu bir tutum içindedirler fakat imkânların kısıtlı olduğunu, derslerinde istedikleri zaman istedikleri araçtan faydalanamadıklarını, aldıkları eğitimin BİT kullanımı için yetersiz olduğunu söylemişlerdir. Aynı zamanda BİT’in matematik öğretim sürecinde kullanımının öğrenciler için olumlu etkileri olduğunu da eklemişlerdir.

İnsanlar var oldukları ilk zamandan beri hayatta kalabilmek ve ihtiyaçlarını giderebilmek için farklı şekillerde teknolojik araçlar üretmiş ve kullanmışlardır. Günlük hayatımızın her alanında sıklıkla kullandığımız teknolojik araçlar insanın var olduğu ilk günden beri mevcuttur. İnsanlık tarihi kadar eski olan teknolojik araç ve gereçler, doğayı şekillendirmede ve kontrol etmede kullanılmıştır.  Başlangıçta bilimin yardımı olmaksızın araçlar üretilmiş, ancak on dokuzuncu yüzyılın son yarısından itibaren bilim ve teknoloji birbirlerinden yararlanmaya ve etkilenmeye başlamışlardır. Bu etkilenme her alanda etkisini gösterdiği gibi eğitim-öğretim alanında da etkisini göstermiştir.
    Günümüzde ise bilim ve teknoloji sürekli değişip gelişerek birbirlerini etkilemeye devam etmektedir. Teknolojinin eğitim sisteminin içinde yer almasının tarihsel gelişimine bakacak olursak bazı temel taşların varlığından söz edebiliriz. Bunlardan birisi matbaadır; bu icadın bilginin geniş kitlelere yayılmasını sağladığı gibi eğitimde sözlü aktarımın yanı sıra yazılı malzemenin de önem kazanmasına yol açtığı ifade edilmektedir. Daha sonra grafitin, ilk slâyt projektörünün ve modern kütüphanenin icadı derken on dokuzuncu yüzyıla geldiğimizde hesap makinelerinin, daktilonun ve son olarak da bilgisayarın ve internetin bulunması ile teknolojik araçlar giderek artan bir hızla eğitimde kullanılmaya başlamıştır.
    Bu çalışmada genel olarak teknolojinin tarihsel gelişiminden yola çıkılarak teknolojinin eğitimde kullanılması konusu üzerinde durulmuş ve çalışma literatür taraması niteliğinde hazırlanmıştır.

Bu çalışmanın amacı, Uşak Üniversitesi kapsamında ve sanal olarak yürütülen ortak derslerin işlenişine ilişkin öğrencilerin görüşlerini ortaya çıkarmaktır. Bu amaca uygun olarak, çalışmanın yöntemini biçimlendirici değerlendirme nitel stratejisi oluşturmaktadır. Biçimlendirici değerlendirmeler belli bir programın, politikanın, bir grup çalışanın ya da bir ürünün geliştirilmesini, şekillendirilmesini hedefler (Patton, 2002). Nitel araştırmalar genellikle amaçlı bir şekilde seçilmiş küçük örneklemlerle detaylı bir şekilde yürütülmektedir. Amaçlı örneklem seçimindeki mantık, araştırmanın daha derinlemesine yapılabilmesi için bilgi zengini durumları ortaya çıkarmaktır. Çünkü bilgi açısından zengin durumlar, deneysel genellemelerden ziyade olayları derinlemesine anlama imkânı sağlamaktadır (Patton, 2002). Ayrıca bu tarz çalışmalarda sonuçları genellemek gibi bir amaç bulunmamaktadır. Bu araştırmanın çalışma grubunu, Uşak Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu tarafından yürütülen ortak zorunlu dersleri (Yabancı Dil, Türk Dili, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi ve Bilişim Teknolojileri) alan 8 lisans öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplamak amacıyla araştırmacılar tarafından ilgili alanyazın incelenerek geliştirilen ve açık uçlu sorulardan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Veri toplama süreci, gerekli izinler alındıktan sonra, amaçlı örneklem ile belirlenen öğrencilerle yürütülmüştür. Çalışma grubunu oluşturulurken öğrencilerin araştırmaya katılmaya gönüllü olup olmadıkları dikkate alınmıştır ve gönüllülük esasına göre çalışma yürütülmüştür. Veriler daha önceden hazırlanan Görüşme Protokolü doğrultusunda toplanmıştır. Görüşmeler sırasında araştırmacı belirlenen alt konu veya başlıklarla ilgili konuşmayı yönlendirmekte, soruların kendiliğinden gelişmesini sağlamakta ve odaktaki konudan sapmadan bir konuşma akışı oluşturmakta özgür davranmıştır. Görüşmeler ses kayıt cihazı ile kaydedilmiştir ve görüşmeyi yapan araştırmacı gerektiği yerlerde kendisi için kişisel notlar almıştır. Görüşmelerin süresi xx ile yy dakika arasındadır. Verilerin çözümlenmesinde öncelikle her bir ses kaydı dinlenerek bu kayıtlar yazıya dökülerek her bir katılımcı için bir görüşme metni oluşturulmuştur. Her bir görüşme metni 4-5 olarak değişmektedir. Verilerin çözümlenmesinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Veriler 2 araştırmacı tarafından ayrı ayrı analiz edilmiştir. Bu analizler sonucunda elde edilen bulgular incelendiğinde, derslerin işleniş sürecinde birtakım problemlerin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu sorunlar, öğrenen-öğrenen, öğrenen-öğretim elemanı ve öğrenen- ortam etkileşimlerinde yetersizlik; zamandan ve mekandan bağımsız olamama, canlı derslere katılımın olmaması, oryantasyon eksikliği ve tasarımdan kaynaklı sıkıntılar olarak sıralanabilir. Bu sorunlardan yola çıkarak sanal derslerin yürütülmesinde kullanılan öğrenme ortamları ile ilgili öğretim elemanı ve öğrenciler bilgilendirilebilir, ortamın görsel tasarımı düzenlenebilir, öğrencilerin derslere katılımını artıracak birtakım uygulamalara öğrenme-öğretme süreci içerisinde öğretim elemanının kontrolünde yer verilebilir.

Eğitim ve teknoloji, bilişim teknolojilerinin hızlı gelişmesiyle ister istemez bütünleşme sürecine girmiştir. Bunun sonucunda teknoloji eğitim sürecine, eğitimde teknolojik ilerleme sürecine katkıda bulunmuştur. Bu etkileşim ve bütünleşme sonucunda öğrenme ve öğretme kolaylaşmakta ve hızlanmaktadır.

Sibernetik canlı varlığa ve organizmal yapıya benzer elektronik makineler oluşturmak ve bunları kontrol etmek üzerine kurulmuştur. Örnek olarak bugünkü telekomünikasyon sistemleri ve robotlar verilebilir. Bu sibernetik uygulamalar, insanla teknolojiyi bir araya getiren, karar verme mekanizmalarıyla denge kurma ve yönetme işlemlerini yerine getiren çalışmalardır.

Bu çalışmanın amacı sibernetik eğitim teknolojilerini inceleyerek eğitimde kullanılmasının bulanık mantık yaklaşımıyla incelemektir. Bu amaçla ilgili literatür taranarak araştırmacılar tarafından bugüne kadar geliştirilen sibernetik, eğitim teknolojisi ve sibernetik eğitim teknolojisi incelenmiş, bunların eğitimde kullanım amaçları bulanık mantık yaklaşımıyla tartışılmıştır.

The purpose of this study is to investigate university students’ mental images about concept of university. For
this aim metaphorical method is used. The data were collected through the participants’ completion of the
prompt “University is like… because…” by focusing on a simile. The methods of analyzing qualitative and
quantitative data are used to analyze the data of the study. Metaphors are the powerful mental constructs
that shape human thinking about the world and reality. Questions of the study are the following: What mental
images (metaphors) do university students have about the concept of university? What kind of conceptual categories
can be derived from these metaphorical images? How do the conceptual themes distinguish students’
departments and class level? Looking at the literature about the metaphors, there are many studies that have
extensively done teachers’ and students’ perception of such concepts as teacher, student, school, learning,
teaching. However, there is not much research done on university students’ perceptions about the concept of
university

The purpose of this study is to investigate pre-service teachers’ opinion about the future of using technology in education. For this aim, researcher collected date for a mid-term in a selective course that called “Usage of Technology in Education”. This course continued for 14 weeks. The research was designed by considering the case study which is qualitative research methods. In the study, the data were collected in two stages. First of all, researcher wanted from 53 pre-service teachers to write opinions on the use of technology in. At the next stage, the pre-service teachers were asked to create project groups ranging from 1 to 6 people. Each project group prepared a project proposal which is about the future of using technology in education. When the results of project proposal was analyzed, it was been seen that the pre-service teachers have the thoughts of the necessity of using technology in the educational processes, but they have stated that the use of technology is not always necessary. In addition, it was seen that pre-service teachers claimed that the use of technology in education would make learning easier and more enjoyable

The purpose of this study is to examine teacher education system of Turkey after the declaration of Turkish Republic. Teacher education process in Turkey began with “Darülmuallimin” which is founded in İstanbul on March 16, 1848. Looking at that, it is possible to say that the country has a long tradition about the teacher education system. There are many developments in the teacher training system in Turkey but there is no educational policy, educational philosophy which has internal consistency in the Turkish teacher education system. The educational policy of Turkey has been affected all changes of the country. Not the educational changes affected the country but the country’s changes has affected the educational process. Especially teacher education process was affected from the changes of country. And it is clear that every government of Turkey had changed the educational system of the country according to the their political views. So, every grade of students has affected from this kind of reforms. The recent developments and changes in Turkey has also influences educational field so much. Turkey, with the influences of both its social dynamics and various international facts is important in educational process of the country

ÖZET Dijital çağ olarak adlandırılan 21. yüzyılda dijital okuryazarlık, evrensel okuryazarlık, bilgi okuryazarlığı, görsel okuryazarlık ve teknoloji okuryazarlığı gibi yeni kavramlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu kavramlarla birlikte eğitim alanında yeni yaklaşım ve yöntemlerin kullanılması zorunlu hale gelmiştir. Okullarda öğrenciye kazandırılmak istenen tüm bilgi, beceri ve değerlerin teknolojiye uygun materyallerle desteklenmesi, eğitimde nitelik ve verimliliğin artması bakımından önemli görülmektedir. MEB tarafından son yıllarda üzerinde çokça durulan ve tüm öğretim programlarında vurgulanan değer eğitimi de geleneksel yöntemlerin yanı sıra bilgi teknolojilerine uygun materyallerle öğrenciye sunulmalıdır. Yapılan çalışmalara bakıldığında öğretmenlerin, soyut kavramlar olan "adil olma, aile birliği ve güvenliği, çalışkanlık, dürüstlük, sevgi, saygı, yardımseverlik" gibi değerlerin öğrenciye sunulmasında ve kazandırılmasında hazırlanacak materyallerin görsel-işitsel yeterliğe sahip olması gerekliliğini dile getirdikleri görülmektedir. Bu bağlamda değer eğitiminde önemli bir araç olan öyküler ile görsel ve işitsel ögelerin birleştirilmesi sonucu ortaya çıkan dijital öykülerin, öğretmenlerin bu beklentilerini karşılayacağı düşünülmektedir. Bu bölümün amacı öğrencilerin iletişim, yaratıcılık, araştırma gibi becerilerine ve görsel-işitsel duyularına hitap eden dijital öykü anlatımlarının değer eğitimi kapsamında nasıl kullanılabileceğine dair bilgi vermektir. Bu amaç doğrultusunda alan yazında var olan çalışmalar ele alınarak öneriler sunulmuş ve dijital öykülerin değer eğitiminde kullanılmasının önemi ortaya konmaya çalışılmıştır. Anahtar kelimeler: dijital öykü, dijital öyküleme, değer eğitimi, okul ortamı Hazırlık Soruları 1. Değer eğitiminde kullanılacak materyaller seçilirken nelere dikkat edilmelidir? 2. Değer eğitiminde teknoloji entegrasyonu nasıl sağlanabilir? Tartışınız. 3. Multimedya araçlarının eğitim sürecine dahil edilmesinin faydaları nelerdir? 4. Eğitim-öğretimin temel ilkeleri göz önünde bulundurulduğunda, değer kazandırma sürecinde dijital öykülerin kullanımının sağlayacağı kolaylıklar neler olabilir? Tartışınız.