Skip to main content
Feride Kızıldağ

    Feride Kızıldağ

    Nazar, proto-Türklerden günümüze, insan hayatını etkileyen önemli bir unsur ola-rak varlığını sürdürmektedir. İslamiyet'ten önce Şaman/Kamlar tarafından uygula-nan nazarı def etme ve kişiyi tedavi etme uygulamaları, İslamiyet'in... more
    Nazar, proto-Türklerden günümüze, insan hayatını etkileyen önemli bir unsur ola-rak varlığını sürdürmektedir. İslamiyet'ten önce Şaman/Kamlar tarafından uygula-nan nazarı def etme ve kişiyi tedavi etme uygulamaları, İslamiyet'in kabulünden sonra da birtakım değişikliklere uğrayarak Ocaklı olarak anılan, bir ustadan el al-mış kişilerce devam ettirilmiştir. Fatma Ana (Hz. Fatma)'yı pirleri olarak gören ve icralarını " el benim değil Fatma Ana'nın " sözüyle geleneğe bağlayan icracılar, te-daviyi el aldıkları kişilerin verdiği ruhsatla gerçekleştirirler. Toplumun herhangi bir tabakasından olan ve " nazar deveyi kazana, insanı mezara sokar " anlayışıyla tedavi yöntemlerini uygulayan bu ocaklılar, proto-Türklerden günümüze, gelişip şekil de-ğiştirerek İslamî hüviyete bürünen nazar çözüm geleneklerini de devam ettirirler. Tedavilerinde dua, tükürük, su ve kurşun dökme gibi unsurlardan faydalanan bu ocaklılar, geleneğin icrası yoluyla toplumsal bir gerçek olan nazar tedavisini sür-dürmektedirler. Bu çalışmada, Amasya'da yaşayan ve anneannesinden el aldığını belirten Belgin Karakaya'dan mülakat yoluyla derlenmiş olan tedavi uygulaması eski Türk Şamanlarının tedavi yöntemleri çerçevesinde karşılaştırmalı olarak ele alınacaktır.///////////The evil eye exists as an important element affecting human life from the ProtoTurks
    to the present. The evil eye treatment was applied by Shaman/kam before the
    Islamic society. This treatment was continued after the adoption of the Islamic
    community by a number of changes, by people called “Ocaklı “ who had taken a
    master's treatment legacy. The performers who saw Fatma Ana (Hazrat Fatma) as
    their master and linked their performances to the tradition of “İt’s not my hand, it’s
    Fatma Ana’s hand”, perform the treatment with the registration given by the people
    they take the cure to. Ocaklı who are from any layer of society and applying the
    methods of treatment with the understanding of “The evil eye puts people in the
    grave, puts camel in the cauldron” are those of proto-Turks to the present, and continue
    the traditions of the evil eye solution, which has evolved and transformed into
    an Islamic shapes. In the treatment of prayer, saliva, water and pouring lead to the
    use of elements such as the evil eye is continuing to treat. In this study, the evil eye
    treatment application was compiled through an interview with Belgin Karakaya,
    who lived in Amasya/Turkey and received her grandmother's (her master) hand and
    tradition legacy. This treatment will be examined in comparison with the treatment
    methods of old Turkish Shamanism.
    Research Interests:
    Laughing is an act as old as human history and it has a huge impact on human behavior and culture. Laughing with aesthetic and relaxing side, in the name of strictness in the social memory gives all flexibility. Thus, it makes social... more
    Laughing is an act as old as human history and it has a huge impact on human behavior and culture. Laughing with aesthetic and relaxing side, in the name of strictness in the social memory gives all flexibility. Thus, it makes social coexistence and cohesion possible. Today, humor magazines are one of the main media in which the elements of humor are reflected in print. Caricaturists, draw in these magazines, create unique laugh elements by feeding on culture and thus are instrumental in integrating society in the context of the act of laughing. The caricaturists feed on oral culture as well as written culture and transform these literary genres with humorous aspects of folk culture elements. In this way, elements of folk culture are updated and transformed and culture is provided without interruption. One of the elements of folk culture used by the caricaturists as a laughing material is the tradition of minstrelsy. Cartoonists such as Selcuk Erdem and Özer Aydogan adopt different aspects of the culture of love to the younger generations in ways such as "cultural deviance, contrast, misunderstanding, logic errors and inter-culturalism". These artists embrace the power of humor and create a portrait of a “tradition of love and minstrelsy” in young minds. Thus, cultural transmission is ensured by preventing media and technology from uniformizing culture and human lives through rapid content consumption and corruption. In this study, how the minstrel tradition, which has been negatively affected by the modern era and the media, is dealt with through cartoons; how the cartoons are fed from the minstrel tradition and how and how much they affect the collective culture will be examined in the context of the media, caricature and minstrel tradition. /////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////// Gülme, insanlık tarihi kadar eski bir eylem olmakla beraber insan davranışları ve kültür üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Estetik ve rahatlatıcı yanıyla, toplumsal bellekte katılık namına ne varsa hepsine esneklik kazandırır. Böylece toplumsal birlikteliği ve kaynaşmayı mümkün kılar. Günümüzde güldürü öğelerinin basılı halde yansıtıldığı temel mecralardan biri de mizah dergileridir. Bu dergilerde çizerler, kültürden beslenmek suretiyle özgün güldürü öğeleri oluşturur ve böylelikle gülme eylemi bağlamında toplumda bütünleşmeye vesile olur. Çizerler, yazılı kültür kadar sözlü kültürden de beslenir ve halk kültürü öğelerinin mizahi yanlarıyla bu edebî türleri dönüştürür. Bu yolla halk kültürü unsurları güncellenip, dönüştürülerek kültürde kesintisizlik sağlanır. Çizerlerin, yoğun bir biçimde güldürü malzemesi olarak kullandığı halk kültürü unsurlarından biri de âşıklık geleneğidir. Geleneğin bütününden güldürü malzemesi çıkaran başta Selçuk Erdem ve Özer Aydoğan gibi karikatüristler, genç nesillere âşık kültürünün farklı yanlarını kültürel sapma, zıtlık, yanlış anlama, mantık hataları ve kültürlerarasılık gibi yollar ve mizahın gücüyle benimsetip genç dimağlarda bir “âşık ve âşıklık geleneği” portresi oluşturmaktadır. Böylece, medyanın ve teknolojinin, kültür ve insan hayatlarını hızlı içerik tüketimi ve yozlaştırma yoluyla tek tipleştirmesinin önüne geçilip, kültürel aktarım sağlanmaktadır. Bu çalışmada, modern çağ ve medyanın etkilerinden olumsuz biçimde etkilenen âşıklık geleneğinin karikatürler aracılığıyla ne şekilde ele alındığı; bahsi geçen karikatürlerin âşıklık geleneğinden ne derece beslendiği ve kolektif kültürü nasıl ve ne kadar etkilediği, medya, karikatür ve âşıklık geleneği bağlamında incelenecektir.