Ganfouda
0 Followers
Recent papers in Ganfouda
• 2011 yılındaki Arap Devrimleri dalgası ile Libya’da başlayan halk isyanı, o dönemki Kaddafi rejimi tarafından sivil katliamlara başvurularak bastırılmaya çalışılmıştır. • Kaddafi rejiminin Libya’daki isyancılara ve sivillere karşı... more
• 2011 yılındaki Arap Devrimleri dalgası ile Libya’da başlayan halk isyanı, o dönemki Kaddafi rejimi tarafından sivil katliamlara başvurularak bastırılmaya çalışılmıştır.
• Kaddafi rejiminin Libya’daki isyancılara ve sivillere karşı başvurduğu silahlı yöntemler dolayısıyla “ülkeyi yönetme meşruiyetini kaybettiği” açıklamaları yapan devletler, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yetkilendirmesi ile Libya’ya askeri müdahalede bulunmuştur.
• Libya’ya uluslararası müdahaleye giden yolda, Türkiye gibi diplomatik çözüm çabalarını devam ettirme taraftarı olan ülkeler, müdahale taraftarı Batılı devletlerce karar alma süreçlerinden dışlanmıştır.
• Libya’ya müdahale için birbiriyle yarışırcasına harekete geçen Batılı devletler, askeri operasyonu daha sonra NATO liderliğinde sürdürmüştür. Ancak uluslararası askeri operasyonun uluslararası hukuka uygunluğu, yetkilendirilme sebebi olan sivillerin korunmasını öncelemeden Kaddafi rejiminin devrilmesi amacıyla yürütülmesi ve sebep olunan sivil ölümleri dolayısıyla tartışmalı hâle gelmiştir.
• Birçok uluslararası ve bölgesel aktör, Güvenlik Konseyi’nin getirdiği bağlayıcı yükümlülüklere aykırı olarak Libya’daki silah ambargosunu delmiş, isyancılara silah temin etmiş, muhalif gruplara destek olmak üzere sahaya askeri personelini göndermiştir.
• Kaddafi rejiminin devrilmesinden sonra Libya’da yönetim istikrarı sağlanamamış ve 2014 yılı itibariyle ülke, “yarışan meşruiyetlere” sahip yapılar arasında parçalanmıştır. Bu yapıların birbirleriyle olan silahlı çatışmalarında savaş suçlarının ve insanlığa karşı suçların işlendiğine ilişkin çok sayıda resmi rapor yayınlanmıştır.
• Devrim sonrasında uluslararası toplum tarafından Libya’nın meşru temsilcisi olarak görülen Milli Genel Kongre’ye bir tür darbe yapan ve Libya’nın doğu bölümünde nüfuz kurarak kendini bağlı Temsilciler Meclisi’nin kurulmasına ön ayak olan General Halife Hafter, bu raporda vaka incelemesi olarak ele alınan Ganfouda örneğinde görüldüğü üzere Libya’da işlediği birçok savaş suçuna rağmen Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya ve Fransa gibi birçok ülke tarafından desteklenmektedir.
• Sivilleri Kaddafi rejiminden korumak için askeri müdahaleye başvurmakta tereddüt etmeyen Birleşmiş Milletler, aynı kararlığı Kaddafi sonrası daha büyük ölçekli ve yoğunlukta mezalime uğrayan sivilleri korumak için göstermemiştir. Bunun en belirgin örneği, Libya’daki geçiş sürecinde yerel otoritelerin ulusal çabalarına yardımcı ve destekleyici olması için yetkilendirilmiş bir politik misyon olan BM Libya Destek Misyonu’nun, yetkilendirildiği sınırlı çerçeve içinde dahi gerçek anlamda bir varlık gösterememiş olmasıdır. Bu açık başarısızlığa ek olarak, uluslararası medyada da yer bulan ve UHAM’a konuşan Libyalı yetkililerin iddia ettiği üzere, önceki BM Libya Destek Misyonu Başkanlarından Bernardino Leon’un adı rüşvet skandallarına karışmıştır.
• Libya’ya ilişkin hemen her kararında insan hakları ve insancıl hukuk ihlallerini güçlü şekilde kınadığını dile getiren Güvenlik Konseyi’nin uygulamada iç barışın tesisini kolaylaştıracak elverişli ve ikna edici tedbirler alma konusunda başarısız olması ve güvenilirliğini yitirmiş BM organları ve yetkilileri dolayısıyla, Libya’daki BM varlığının ve BM himayesinde kurularak Libya’nın meşru temsilcisi kabul edilen Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) meşruiyeti sorgulanır hâle gelmiştir.
• Kaddafi rejiminin Libya’daki isyancılara ve sivillere karşı başvurduğu silahlı yöntemler dolayısıyla “ülkeyi yönetme meşruiyetini kaybettiği” açıklamaları yapan devletler, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yetkilendirmesi ile Libya’ya askeri müdahalede bulunmuştur.
• Libya’ya uluslararası müdahaleye giden yolda, Türkiye gibi diplomatik çözüm çabalarını devam ettirme taraftarı olan ülkeler, müdahale taraftarı Batılı devletlerce karar alma süreçlerinden dışlanmıştır.
• Libya’ya müdahale için birbiriyle yarışırcasına harekete geçen Batılı devletler, askeri operasyonu daha sonra NATO liderliğinde sürdürmüştür. Ancak uluslararası askeri operasyonun uluslararası hukuka uygunluğu, yetkilendirilme sebebi olan sivillerin korunmasını öncelemeden Kaddafi rejiminin devrilmesi amacıyla yürütülmesi ve sebep olunan sivil ölümleri dolayısıyla tartışmalı hâle gelmiştir.
• Birçok uluslararası ve bölgesel aktör, Güvenlik Konseyi’nin getirdiği bağlayıcı yükümlülüklere aykırı olarak Libya’daki silah ambargosunu delmiş, isyancılara silah temin etmiş, muhalif gruplara destek olmak üzere sahaya askeri personelini göndermiştir.
• Kaddafi rejiminin devrilmesinden sonra Libya’da yönetim istikrarı sağlanamamış ve 2014 yılı itibariyle ülke, “yarışan meşruiyetlere” sahip yapılar arasında parçalanmıştır. Bu yapıların birbirleriyle olan silahlı çatışmalarında savaş suçlarının ve insanlığa karşı suçların işlendiğine ilişkin çok sayıda resmi rapor yayınlanmıştır.
• Devrim sonrasında uluslararası toplum tarafından Libya’nın meşru temsilcisi olarak görülen Milli Genel Kongre’ye bir tür darbe yapan ve Libya’nın doğu bölümünde nüfuz kurarak kendini bağlı Temsilciler Meclisi’nin kurulmasına ön ayak olan General Halife Hafter, bu raporda vaka incelemesi olarak ele alınan Ganfouda örneğinde görüldüğü üzere Libya’da işlediği birçok savaş suçuna rağmen Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya ve Fransa gibi birçok ülke tarafından desteklenmektedir.
• Sivilleri Kaddafi rejiminden korumak için askeri müdahaleye başvurmakta tereddüt etmeyen Birleşmiş Milletler, aynı kararlığı Kaddafi sonrası daha büyük ölçekli ve yoğunlukta mezalime uğrayan sivilleri korumak için göstermemiştir. Bunun en belirgin örneği, Libya’daki geçiş sürecinde yerel otoritelerin ulusal çabalarına yardımcı ve destekleyici olması için yetkilendirilmiş bir politik misyon olan BM Libya Destek Misyonu’nun, yetkilendirildiği sınırlı çerçeve içinde dahi gerçek anlamda bir varlık gösterememiş olmasıdır. Bu açık başarısızlığa ek olarak, uluslararası medyada da yer bulan ve UHAM’a konuşan Libyalı yetkililerin iddia ettiği üzere, önceki BM Libya Destek Misyonu Başkanlarından Bernardino Leon’un adı rüşvet skandallarına karışmıştır.
• Libya’ya ilişkin hemen her kararında insan hakları ve insancıl hukuk ihlallerini güçlü şekilde kınadığını dile getiren Güvenlik Konseyi’nin uygulamada iç barışın tesisini kolaylaştıracak elverişli ve ikna edici tedbirler alma konusunda başarısız olması ve güvenilirliğini yitirmiş BM organları ve yetkilileri dolayısıyla, Libya’daki BM varlığının ve BM himayesinde kurularak Libya’nın meşru temsilcisi kabul edilen Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) meşruiyeti sorgulanır hâle gelmiştir.