18 Ocak akşamı, arada seyrettiğim bir kaç kanaldan biri olan, dini programlar yapan bir kanala denk geldim. Kur’an Müslümanlığı ekolü olarak tabir edilen gruptan bir ilahiyatçı beyefendi Kuran’ın Açılımı adında bir programda sohbet...
more18 Ocak akşamı, arada seyrettiğim bir kaç kanaldan biri olan, dini programlar yapan bir kanala denk geldim. Kur’an Müslümanlığı ekolü olarak tabir edilen gruptan bir ilahiyatçı beyefendi Kuran’ın Açılımı adında bir programda sohbet yapıyordu. Ben bu tarz yayınları ve bu yayınlardaki hocalarının bilgilerini pek beğenmem fakat ekseriyetle dinî programlar yayınladıklarından ve dindarların da çoğu bu tarz kanalları ve yayınları izlediklerinden ben de bazen izliyorum.
İlahiyatçı beyefendi, bu programda Kuran’ı tefsir etmeye çalışıyor; bugünkü tarikatların ve dinî cemaatlerin Kuran’a karşı tutumları hakkında eleştirel bir üslupla kurduğu her üç-beş cümleden sonra, Kuran’ın dinlerine gerçek manası ile inanmayan Yahudilere hitap eden ayetlerinden 3-4 ayeti okuyor; ardından bu ayetlerin bugünün cemaat ve tarikatlarını lanetlediğini söylüyordu…
Konuşmasının nirengi noktaları şunlar idi:
a) Bugün tehlikeli bulunan ve mücadele edilen cemaatler bataklık etrafında uçuşan sivrisineklerdir. Sivrisineklerle uğraşmaktansa, bataklığı kurutmak gerekir. Asıl bataklık ise, Bediüzzaman’ın kendisi ve onun talebeleri olan diğer Nurculardır. Çünkü Bediüzzaman Said Nursi, ‘Ahir zamanda Hz. İsa’nın din-i hakikisi hâkim olacaktır’ diyor. Bütün dünyayı Hıristiyanlara bırakıyor. Hâlbuki başta bu 3/81. ayet, olmak üzere birçok ayet, İslam’ın dünyaya egemen olacağını ve İslam’ın dışında olan diğer bozulmuş dinlerin yeryüzünden silineceğini söylüyor. Bence devlet diğer cemaatler ile uğraşacağına öncelikle Bediüzzaman ve esas kaynak olan Nurculuk ile uğraşmalı!
b) Tek doğru din İslam’dır. Bu konuda Kuran’ın ayetleri açıktır. Hıristiyan, Yahudi, Budist, Mecusi vs. bütün dindarlar, İslam dinine girmek zorundadır, dedi. Bu mesele için birçok ayet mealini de vermeye çalıştı. Az sonra bu ayetleri nasıl yanlış tefsir ettiğine değineceğiz.
c) Kur’an bu kadar değerli iken maalesef ne tarihte ne bugün hiç kimse Kuran’ı tamamen doğru anlayamamıştır. Allah’a binler şükür ki Allah, Kuran’ı doğru anlama görevini bana nasip etti. Çok kısa bir zaman içinde bu anlayışımızın bütün dünyaya hâkim olacağını göreceksiniz.
d) Kuran’da onlarca ayetle övülen ve tasdik edilen Tevrat ve İncil’i yerin dibine batırdıktan sonra Hint kutsal metinlerini övdü de övdü. Hintli bir âlimin o metinlerde Hz. Muhammed hakkında sayfalarca açık müjdeler bulduğunu belirtti. Ardından biz Müslümanlar neden Dinler Tarihini bilmiyoruz, diye söylenmeye başladı. (Kendisi başka bir programda tarihi sevmediğini ifade ettiği halde) Biz vakfımız olarak bu noktaya çok önem veriyoruz. Çünkü bu müjdeler anlaşılsa İslam çok kısa bir zaman içinde dünyaya hâkim olacaktır, dedi. Bu da bizim elimizle olacaktır. Mehdi falan gelmeyecek. İsa’nın inişi diye bir şey yok. Son Peygamber Hz. Muhammed iken İsa’nın bir daha gelmesi, saçmalık olmaz mı, dedi.
Aslında bu gibi temelsiz ve kuru iddialara cevap vermek yerinde bir şey değildir. Çünkü bu kadar bilinmezleri bir torbaya koyup, her tarafa çattıktan sonra iftiralar eden ve işte gerçek açıklama, gerçek tefsir benim tefsirimdir, diye millete kendi benliğini sunan insanlara cevap dâhi verilmemeli. Fakat bu tarz programların samimi dindar seyircileri için, değinilen konuları aşağıda beş altı maddede tek tek analiz edip anlaşılabilir bir çerçevede cevaplarını yazacağız. İnşallah, bu analiz ve cevaplarla İslam’ı temsil ettiğini söyleyen ve medyadaki yayınları ile İslam’ı anlaşılmaz kılan; dolayısıyla dinin hakikatini (farkına varmadan) karalayan bu gibilerin tahribatına bir sed oluştururuz.