Cinsiyet Eşitsizliği

Bu çalışmanın amacı, cinsiyet eşitsizlik endeksinin ülkelerin kültürel faktörleri açısından incelenmesidir. Çalışmada Hofstede’in güç mesafesi, belirsizlikten kaçınma, bireycilik, erillik, uzun döneme odaklanma ve hoşgörü boyutları dikkate alınarak, ülke grupları açısından cinsiyet eşitsizlik endeksi dikkate alınarak incelenmiştir. Çalışmada SPPS 24 istatistiksel analiz programından yararlanılmıştır. Ülkeler Batı Avrupa ve Diğer ülkeler, Doğu Avrupa ülkeleri, Asya ve Pasifik ülkeleri, Latin Amerika ve Karayipler ülkeleri ile Afrika ülkeleri şeklinde 5 grup olarak incelenmiştir. Araştırmanın analiz sonuçları incelendiğinde cinsiyet eşitsizlik endeksinin kültür boyutlarından genel anlamda etkilendiği ve toplumda kabul edilen sosyal normlar doğrultusunda ülkelere göre farklılaşmasında etkili olduğu görülmüştür. Güç mesafesi, uzun döneme odaklanma ve erillik boyutları yüksek değerlerde çıkan ülkelerde cinsiyet eşitsizlik endeksinin de yüksek olduğu görülmüştür. Ancak bireycilik ve hoşgörü kültür boyutlarının yüksek olduğu ülke gruplarında cinsiyet eşitsizliği endeksinin düşük olduğu belirlenmiştir. Ülke grupları açısından güç mesafesinin yüksekliği açısından ülke grupları da Afrika, Latin Amerika ve Karayipler, Asya ve Pasifik, Doğu Avrupa ve Batı Avrupa şeklindedir. Belirsizlikten kaçınma derecesi açısından incelendiğinde sıralamanın Doğu Avrupa, Batı Avrupa, Latin Amerika ve Karayipler, Asya ve Pasifik ile Afrika şeklinde olduğu görülmektedir. Uzun döneme odaklanma açısından incelendiğinde sıralamanın Batı Avrupa ve Diğer Devletler, Doğu Avrupa, Asya ve Pasifik, Latin Amerika ve Afrika şeklinde
olduğu görülmektedir. Hoşgörü açısından sıralamanın ise Batı Avrupa ve Diğer Devletler, Doğu Avrupa, Asya ve Pasifik, Latin Amerika ve Karayipler ile Afrika şeklinde olduğu görülmektedir. Cinsiyet eşitsizlik endeksi açısından ülke grupları incelendiğinde ise
sıralamanın yüksekten düşüğe doğru Afrika, Latin Amerika ve Karayipler, Asya ve Pasifik, Doğu Avrupa ve Batı Avrupa şeklinde olduğu görülmektedir. İlgili değerlere ilişkin regresyon analizi sonuçlarına bakıldığında cinsiyet eşitsizlik endeksinin güç mesafesi, bireycilik, uzun döneme odaklanma ve ülke gruplarına göre anlamlı bir model oluşturduğu görülmüştür. Buna göre güç mesafesi cinsiyet eşitsizlik endeksinin %16’sını, bireycilik %30’unu, uzun döneme odaklanma %23’ünü, bulunulan ülke grubu ise %0,86’sını açıkladığı görülmüştür.

Korona virüsü ilk olarak Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkarak tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Ekonomik, sosyal, çevresel v.b. gibi birçok alanda kendisini hissettirdiği gibi sürdürülebilir kalkınma amaçlarının ulaşılmasının de önüne geçmiştir. Sürdürülebilir kalkınma amaçları, yaşadığımız dünyayı gelecek nesiller için sürdürülebilir ve herkes için yaşanılabilir kılmayı hedeflemektedir. Korona virüsü özellikle coğrafik ve ekonomik bağlamda herkese eşit etki etmediği gibi cinsiyet bağlamında da etkisinde farklılıklar görülmüştür. Kuşkusuz kadınlar bu süreçten hem kamusal alanlarında hem de özel alanlarında daha fazla etkilenmişlerdir. Bu çalışma bağlamında da diğer sürdürülebilir kalkınma amaçlarındaki Covid etkisini gözlemleyip, özellikle kadınlar üzerine etkileri üstünde duracağız.

Bilgisayarlaşma ve robotiklerin işgücü piyasaları üzerinde derin bir etkisi olmuştur. Japonya’nın verilerini kullanan bu makale, kadın işçilerin, erkek işçilerden daha fazla bilgisayarlaşma riskine maruz kaldığını ve bu eğilimin daha büyük şehirlerde daha belirgin olduğunu ortaya koymaktadır. Sonuçlar, yalnızca ilave beşeri sermaye yatırımlarını desteklemenin, yeni teknolojiye karşı risk azaltma stratejisi için yeterli olmadığını göstermektedir. Politika yapıcıların kariyer ilerlemesinde cinsiyet yanlılığı ve karar alma pozisyonlarına katılım gibi yapısal işgücü piyasası sorunlarını ele almaları gerekmektedir.

BEİNG A WOMAN İN KÜTAHYA TALES: FROM FAİRY TALE WOMAN TO WOMAN
HACER AKÇAALAN
Ph.d.Student in Uşak University Turkish Language  Literature Deparment , Department of Folk Literature -Turkish Teacher
akcaalanhacer@hotmail.com
ABSTRACT
Equivalent Tales, which are among the most ancient representatives of our oral culture, are generally regarded as unrelated to social reality. However, this is a misconception. Tales are life simulators, and while we listen to fairy tales, we identify ourselves with fairy tale heroes in this magical world. This identification appears as the cultural meanings of our gender — femininity or masculinity — that is, gender roles. In fairy tales, the woman should be considered not only as a fairy tale hero, but also in terms of meanings. In this sense, femininity takes its place in the concrete community that constitutes itself, and these gender roles and stereotypes are conveyed to generations through language ties. The role of the woman in fairy tales continues in a cyclical way, both as a signifier and a signified, with the society she lives in. In this study, in order to reveal the roles of femininity in Kütahya tales, a sample of five fairy tales were selected among the Kütahya tales compiled by us for our doctoral study. Based on the chosen fairy tales; In Kütahya tales, which female roles are defined by the society, the social behaviors expected to fulfill by women, cultural expectations, the duties and responsibilities given by the society to women are discussed. While determining the gender roles of women based on Kütahya tales; The struggle of women to overcome gender inequalities, the injustice and exclusion they suffered by both their own sexes and men, their marginalization, and the rights and freedoms they have gained are emphasized. Good women and bad women in fairy tales; mothers and stepmothers, princesses and witches, beautiful girls and cronies, married women, widows and residents, fairy girls and giant mothers… Fairy-tale women are prototypes of the women of the society from which they came from. Collects all the examples shown and actually can be shown. They all ceased to be fairy tale women and took their places in the real life scene. This is a cycle that evolves from fairy-tale femininity to exemplary femininity. The correlation between the position and role of women in fairy tale society and their position and role in real life is striking. The identification and awareness of gender roles in fairy tales will contribute to an egalitarian and fair distribution of roles in society and to the writing of new tales.
Keywords: Kütahya Tales, Gender Roles, Tale, Woman.

Patriarchal social structure constitutes an obstacle to women's participation in social life, and in this process, it becomes impossible for women to establish a relationship with society and experience the city. This study focuses on young women who practice social participation via social media in the virtual space rather than the physical space. This study aims to investigate how home; the physical space, contributes to young women's life and provides opportunities for social media participation. Gender inequality, social participation difficulties, and social participation in social media form the theoretical structure of this study. In the case study designed afterward, a semi-structured in-depth interview was conducted face-to-face with young women (n=23) between the ages of 18-24, with low education level and low-income, in the district of Bağcılar in Istanbul. The qualitative data obtained were evaluated by the content analysis method. The meaning of the home in this social media participation process is presented with discourses and under themes. As a result, the home, which is a family-approved place, is also a back door to the world within the technological possibilities. This study contributes to the literature by showing that the intense social media participation, which is often hidden from masculine family members, can be used as a tool in women's awareness and education. All of which may occur at young women's homes.