[go: up one dir, main page]

Academia.eduAcademia.edu
T.C. MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ LÜKS KONUT SİTE SAKİNLERİ İLE GECEKONDU SAKİNLERİNİN GÜNDELİK HAYATI: ATAŞEHİR BARBAROS MAHALLESİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Elif YURTOĞLU PEK Şehir ve Bölge Planlama Anabilim Dalı Kentsel Planlama Programı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Murat Cemal YALÇINTAN OCAK 2016 İÇİNDEKİLER ÖZET…………………………………………………………………………………………………………………….v SUMMARY…………………………………………………………….………………………………….………..vi ÖNSÖZ………………………………………….…………………………………………..………………….……vii TABLO LİSTESİ………………………………………………………..………………………………………….viii ŞEKİL LİSTESİ..………………………………………….…………………………….……………………………ix GRAFİK LİSTESİ…………………………………...………………………………………………………….……x HARİTA LİSTESİ……………………………………………………………………………………………………xi FOTOĞRAF LİSTESİ……………………………………………………………………………………………..xii KISALTMALAR LİSTESİ………………………………………………………………………..……………..xiii 1. 2. GİRİŞ................................................................................................................................. 1 1.1 ARAŞTIRMANIN KONUSU........................................................................................ 1 1.2 ARAŞTIRMA SORULARI............................................................................................ 3 1.3 ARAŞTIRMANIN AMACI ........................................................................................... 3 1.4 ARAŞTIRMA YÖNTEMİ............................................................................................. 3 1.5 ARAŞTIRMANIN KURGUSU ..................................................................................... 4 KENTSEL MEKÂNIN ÜRETİMİ ÇERÇEVESİNDE GECEKONDU VE LÜKS KONUT SİTELERİ . 6 2.1. KENTSEL MEKÂNIN ÜRETİMİ ................................................................................... 7 2.1.1. Kentsel Mekân Üretimine Klasik Kent Kuramcılarının Gözünden Bakış ........ 7 2.1.2. Kentsel Mekân Üretimine Çağdaş Kent Kuramcılarının Gözünden Bakış.... 10 2.2. KENTSEL MEKÂN İÇİNDE GECEKONDU VE LÜKS KONUT SİTELERİ ....................... 17 2.2.1. Gecekondu Kavramı ...................................................................................... 18 2.2.2. Devlet Politikalarında Gecekondunun Tarihsel Gelişimi ve Bugünü ........... 21 2.2.3. Lüks Konut Sitesi Kavramı ............................................................................. 29 2.2.4. Devlet Politikalarında Lüks Konut Sitelerinin Tarihsel Gelişimi ve Bugünü 31 ii 3. GÜNDELİK HAYAT ÇERÇEVESİNDE GECEKONDU VE LÜKS KONUT SİTELERİ ................ 36 3.1. GÜNDELİK HAYAT KAVRAMINA KURAMSAL BAKIŞ VE KENTSEL MEKÂN İLE ETKİLEŞİMİ ......................................................................................................................... 36 4. 3.2. GECEKONDU MAHALLESİNDE GÜNDELİK HAYAT ................................................. 40 3.3. LÜKS KONUT SİTELERİNDE GÜNDELİK HAYAT ...................................................... 44 3.4. GÜNDELİK HAYATI MEKÂN HARİCİNDE ŞEKİLLENDİREN ETKENLER .................... 48 3.4.1. Ekonomik Etkenler ........................................................................................ 49 3.4.2. Kültürel Etkenler............................................................................................ 50 3.4.3. Psikolojik Etkenler ......................................................................................... 51 ALAN ARAŞTIRMASI: İSTANBUL ATAŞEHİR BÖLGESİ BARBAROS MAHALLESİNDE YER ALAN LÜKS KONUT SİTELERİ VE GECEKONDU YERLEŞİMİNDE KENTSEL MEKÂNIN GÜNDELİK HAYATA ETKİSİ..................................................................................................... 53 4.1. ARAŞTIRMA BÖLGESİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ ..................................................... 54 4.2. ARAŞTIRMA BÖLGESİNDE GÜNDELİK HAYAT ....................................................... 66 4.2.1. Varyap Meridian Sitesi .................................................................................. 66 4.2.2. Uphill Court Sitesi .......................................................................................... 67 4.2.3. Varyap Meridian ve Uphill Court Sitelerinde Gündelik Hayat ..................... 69 4.2.4. Barbaros Mahallesi’nin Gecekondu Bölgesi ................................................. 74 4.2.5. Gecekondu Mahallesinde Gündelik Hayat ................................................... 77 5. GENEL DEĞERLENDİRME ............................................................................................... 83 6. KAYNAKLAR ................................................................................................................... 91 7. EKLER ............................................................................................................................. 96 8. ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................... 159 iii iv ÖZET Geçmişten bugüne benimsenen kentsel politikalar, politikaların uygulanışı ve değişim hızı farklılık göstermeye başlamıştır. Bu değişim, sadece kentleri değil, kentte yaşayan insanların da hayatlarını etkilemiş ve 20 yıl öncesine kadar yaygın olmayan lüks konut siteleri, alışveriş merkezleri, geniş yollar, çeşitli ulaşım araçları hayatın rutininde varlığını ispat ederek benimsenmiştir. Günümüzde lüks konut siteleri; otoparkı, sosyal tesisleri, alışveriş merkezleri, spor alanları, temizlik hizmetleri gibi imkânlarıyla yaşam alanı olarak görülüp, sadece barınma amaçlı değil, birçok ihtiyaca kolay erişebilme, statü sahibi olma ya da yatırım yapma düşüncesiyle alınmaktadır. Siteler, etrafını çevreleyen duvarlar ile mahalleden soyutlanmakta ve kendi site yönetimleri ile de bir nevi özerkliğini ilan etmektedir. Siteler haricinde yine kentlerde büyük bir alanı kapsayan bir diğer yaşam alanı ise gecekondulardır. Gecekondu, yasa dışı konut olarak adlandırılan, bir dönem inşasına af kanunları ile göz yumulmuş, günümüzde ise kentsel dönüşümün ilk muhatap alanlarıdır. Lüks konut site sakinleri ile gecekondu sakinlerinin mekânsal pratikte gündelik hayat farklılıklarını ortaya koyan bu araştırma, İstanbul’un son zamanlarda gözde ilçesi Ataşehir’in, 17 mahallesinden biri olan Barbaros Mahallesi üzerinden incelenmektedir. Araştırmanın amacı, lüks konut site sakinleri ile gecekondu sakinlerinin gündelik hayat farklılıklarını ortaya koymak, bu farklılıkların oluşmasında kentsel politikaların ve üretilen mekânın etkilerini tartışmaktır. Bunun için tarihsel süreçte benimsenen kentsel politikalar incelenerek, günümüz durumu ele alınmış ve Barbaros Mahallesi’nde, gecekonduda ikamet edenler ile lüks konut sitelerinde ikamet edenlerin gündelik hayatları araştırılmıştır. Gündelik hayat analizinde mahalle sınırları içinde bulunan gecekondular ile Uphill Court ve Varyap Meridian siteleri örneklem alınarak, buralarda yaşayan kişilerden katılımcılar belirlenip mülakat gerçekleştirilmiştir. Mülakatlar sonucu, gündelik hayat farklılıklarında yaşam alanının rolü sorgulanmıştır. Bilim Kodu: Anahtar Kelimeler: Lüks Konut Siteleri, Gecekondu, Gündelik Hayat, Kentsel Mekânın Üretimi, Ataşehir Barbaros Mahallesi. Sayfa Adedi: 160 Tez Yöneticisi: Prof. Dr. Murat Cemal YALÇINTAN v SUMMARY Adopted urban policies, implementation of these policies and rate of change differ from past to present. This change has changed not only the cities but also the life of the urban people and luxury housing estates, malls, wide roads and various transportation tools which were not broad until 20 years before have been adopted with proving their existence in the daily life. At the present time, luxury housing estates have been considered as a life space with its auto parks, recreational facilities, malls, sport facilities, cleaning services and purchased with the idea, not only of being housing but also to meet the needs, to have a status and to invest. Sites, have been abstracted from the neighbourhood by the walls around and announced sort of autonomy. Other life space other than housing estates is slums. Slum is an illegal house which was built at the time of an amnesty law and urban transformation addressee of the day. This study which exhibits the daily life differences of the luxury housing estate and the slum residents at the spatial practice is being searched over Barbaros Neighbourhood, one of the neighbourhood of Ataşehir, lately popular district of Istanbul. Main aim of the research is to exhibit the differences between the daily lives of the housing estate and neighbourhood habitants, to discuss the impact of the urban policies and produced space. For this, adopted urban policies in the historically process were analyzed, current situation has been handled and the daily lives of the luxury housing estate and slum residents’ of Barbaros Neighbourhood. Slums, Uphill Court and Varyap Meridian which are within the boundaries of the neighbourhood have been sampled and interviews have been done with the residents of these spaces. In the consequence of the interviews, the role of the life space at the daily life differences have been questioned. Science Code: Key Words: Luxury Housing Estate, Slum, Daily Life, Production of Urban Space, Ataşehir, Barbaros Neighbourhood. Page Number: 160 Supervisor: Prof. Dr. Murat Cemal YALÇINTAN vi ÖNSÖZ Hayatımın akışını değiştiren disiplin değiştirme kararım ve kararın neticesiyle okuduğum bu güzel bölüm, geçen her gün birbirinden değerli insanlar ile tanışmama vesile oldu. Bölümde ilk tanıdığım kişi, abi kıvamında gördüğüm ilk hoca, sevgili tez danışmanım Prof. Dr. Murat Cemal Yalçıntan’a, yıllardır her daim yanımda olduğunu bildiğim kıymetli hocam Prof. Dr. Hamza Ateş’e, araştırmalarımda daima yüreklendiren Doç. Dr. Nihat Alayoğlu’na, jüri üyelerime ve tüm hocalarıma teşekkürlerimi sunarım. Yüksek lisansa başlamamdaki kahraman Kübra Kalyoncu Bayburt’a, tezimi geliştirmemde emeği bulunan Öğr. Gör. İpek Kırmızı, Öğr. Gör. Tayyar Tepe ve Öğr. Gör. Çağrı Alagöz’e, fahri danışmanım Arş. Gör. Mücahit Bektaş’a, çok değerli Ataşehir Barbaros Mahallesi sakinlerine ve güzel yürekli tüm arkadaşlarıma katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Bugün öğrenmeyi ve öğretmeyi seviyorsam eğer, en büyük sebebi, daimi destekçim, candan öte, kıymetlim ‘annem’ Makbule Yurtoğlu ve vatan, millet sevgisi yolunda soluksuz mücadele eden, dürüst, namuslu ve vicdanlı evlatlar yetiştirmek için varını yoğunu ortaya koyan, albayım, ‘babam’ Fevzi Yurtoğlu sayesindedir. Örnek aldığım ilk, karındaşım tek insan, ‘ablam’, ömürlük danışmanım Hacer Zeynep Yurtoğlu Tetik’e; ailemizin zekâ küpü, mühendislerin şahı, ‘abim’, Mehmet Şefik Tetik’e; ileride büyük okula gidecek olan, gözbebeğimiz Duru Melek Tetik’e şükranlarımı sunuyorum. Hayat arkadaşım, tez yazmam uğruna televizyonsuzluğa, sessizliğe ve kitaplar ile dağılmış salona katlanan ‘eşim’ Volkan Pek, desteğin benim için çok önemliydi. Anlayışın, katkıların ve güzel yüreğin için teşekkür ve sevgilerimle. Ocak 2016 Öğr. Gör. Elif YURTOĞLU PEK vii TABLO LİSTESİ Tablo 2.1: Türkiye’de Gecekondu ve Gecekondulu Nüfus Tablo 2.2: 1963-1977 Yılları Arası Konut Gereksinimi ve Üretilen Konut Tablo 4.1: Yıllara Göre İstanbul Nüfusu Tablo 4.2: Ataşehir Nüfusu ve İnşa Edilen Yapı Sayısı Tablo 4.3: Varyap Meridian Daire Sayıları viii ŞEKİL LİSTESİ Şekil 3.1: Gündelik Hayatı İnceleme Konuları Şekil 4.1: Araştırmada İncelenen Temel Kriterler Şekil 4.2: Araştırma Yol Haritası ix GRAFİK LİSTESİ Grafik 4.1: Yıllara Göre Ruhsat Verilen Yapı Sayısının Nüfusa Oranı Grafik 4.2: Yıllara Göre Yanan / Yıkılan ve Ruhsat Verilen Yapı Sayısı x HARİTA LİSTESİ Harita 4.1: İstanbul İlçe Haritası Harita 4.2: Ataşehir İlçesi Mahalle Haritası Harita 4.3: Barbaros Mahallesi Yıllara Göre İnşaat Durumu Harita 4.4: Ataşehir Barbaros Mahallesi’nden Ümraniye Belediyesi’ne Aktarılan Alan Harita 4.5: Ümraniye Belediyesi’nin 2008 Yılından Beri Geçerli Olduğunu İddia Ettiği Sınır Harita 4.6: Barbaros Mahalle Uydu Görüntüsü Harita 4.7: Barbaros Mahallesi ve Çevresinde Lüks Konut Siteleri xi FOTOĞRAF LİSTESİ Fotoğraf 4.1: Ataşehir Belediyesi, Finans Merkezi ve Varyap Meridian Görüntüsü Fotoğraf 4.2: Barbaros Mahallesi’nin Kuş Bakışı Görüntüsü Fotoğraf 4.3: Uphill Court B ve C Ada Fotoğraf 4.4: Uphill Court Site İçinden Görünüm Fotoğraf 4.5: Günümüzde Barbaros Mahallesi’nde Gecekondular Fotoğraf 4.6: Barbaros Mahallesi’nde Kâğıt Toplayıcı Roman Evleri Fotoğraf 4.7: Barbaros Mahallesi’nde Gecekondular Fotoğraf 4.8: Barbaros Mahallesi’nden Geçen Kurbağalı Dere, Taşkın Sonrası Fotoğraf 4.9: Barbaros Mahallesi’nden Varyap Meridian Sitesinin Görünüşü xii KISALTMALAR AB: Avrupa Birliği DPT: Devlet Planlama Teşkilatı İBB: İstanbul Büyükşehir Belediyesi TBMM: Türkiye Büyük Millet Meclisi TDK: Türk Dil Kurumu TEM: Trans Europan Motorway TOKİ: Toplu Konut İdaresi TÜİK: Türkiye İstatistik Kurumu xiii 1. GİRİŞ 1.1 ARAŞTIRMANIN KONUSU Zaman akıp giderken, dünya daimi bir değişim ve dönüşüm içindedir. Özellikle son 20 yılda küreselleşme ile birlikte teknolojik, ekonomik, siyasi, demografik ve kültürel değişimler ivme kazanmıştır. Hayatın her alanında daimi değişim olurken, doğumdan ölüme tüm yaşamın içinde geçtiği kentsel mekân da değişim geçirmektedir. Dinamik bir yapıya sahip olan mekân, “fiziksel olarak sürekli oluşturulup inşa edilirken, zihin dünyasında da yeniden biçimlenen bir olgudur (Yıldız & Alaeddinoğlu, 2011).” Bu anlamda kentsel mekân oluşmaya başladığı günden bugüne süregelen değişimin ürünüdür, bir yandan fiziken değişirken, diğer taraftan zihinlerde algısı değişmektedir. Manuell Castells bu durumu izah ederken, “kentsel mekân, rastlantısal olmayıp biçimlenmiştir ve bir mekânı tanımlarken geçmiş kuşakların izlerine bakılmaksızın yalnız üzerindeki kurumlarla tanımlanması tehlikelidir” (Castells’ten aktaran Keskinok, 1988) diyerek açıklamıştır. Bu değişim ve dönüşüm sadece sistemsel oluyor gibi gözükse de, hem insan eliyle şekillenmesi hem de insanı şekillendirmesi açısından birebir insan merkezlidir. 1980’li yıllar itibariyle benimsenen neoliberal politikaların ekonomide meydana getirdiği değişimler, talep – arz çeşitliliği, ülkeler ve bireyler arası eşitsiz gelir dağılımları doğal olarak beraberinde ekonomik refahta farklılaşmayı da getirmiştir. Bu dönem sonunda devlet tarafından yürütülen işlerde de görev değişimine gidilerek özelleştirme artmaya başlamıştır. Türkiye’de 1980 dönemi, kentleşme hızının en yüksek olduğu ve kentsel nüfusun kırsal nüfusu geçtiği dönemdir. Bu dönemde, kırdan kente iş, eğitim, sosyal imkânlar gibi çeşitli nedenler ile göç edenler kendi konutunu ucuza inşa etme yoluna gitmişlerdir. Bu durum, önceleri, devletin yetemediği konut sıkıntısına geçici bir çözüm gibi dursa da, kent nüfusunun artması ve yasa dışı yapıların önlemez şekilde çoğalması sonucu çare, özel sektör ile görev paylaşımında bulunulması yönünde gelişmiştir. Yeni görev paylaşımları kentsel mekânı, ekonominin değişen koşullarına göre her seferinde yeniden yıkılıp inşa edilmesini, her yenilenişte yeni toplumsal 1 ilişkilerin doğmasını sağlayan ortamlar yaratmıştır. Bu yeni ortamlardan biri de lüks konut siteleridir. Zaman-mekân kavramının yok olduğu, iletişimin hız tanımadığı insanların tektipleşip akışkanlaştığı ve ülke sınırlarının soyutlaştığı bu çağda kentlerde, mahalle içlerine duvarlar örülerek, site sınırları çizilmektedir. Daha açık belirtmek gerekirse, mahalle içinde ekonomik refahı yüksek kesimin yaşadığı alanlar çitlerle ya da beton duvarlar ile ayrılıp, güvenlik tarafından kamera sistemi ile izlenmektedir. Kent merkezlerinin yüksek rant sağlaması, son dönemin gözdesi kentsel dönüşüm projeleri ise bu sisteme öncü olmaktadır. Özetle, mahalleler site sınırları ile bölünmekte, mahalle sakinleri ise site içindekiler ve dışındakiler olarak adlandırılmaktadır. Site dışındakiler de, yasa dışı konutlar ve diğer yasal konutlar olarak ayrılmaktadır. Yasa dışı olarak bahsedilen gecekondular, bu sebeple diğer konutlardan keskin bir fark ile ayrılmaktadır. Bu durum da gecekondu sakinlerinin diğer yeni lüks konutlara alışmasını, diğer konut sakinlerinin de onlara alışıp ötekileştirmemesini zorlaştırmaktadır. Tez çalışması kapsamında, insan-mekân ilişkisinde, aynı mahallede farklı mekânların yaratılmasının gündelik hayata etkisi konu edilmektedir. Mekânsal farklılıktan söz etmek en az iki taraftan söz etmeyi gerektirir. Bu sebeple, ekonomik refahı ile sosyal yaşantısı farklı ‘lüks konut site sakinleri ile gecekondu sakinleri’ karşılaştırmalı iki grup olarak ele alınmaktadır. Araştırmada, Ataşehir Barbaros Mahallesi’nde lüks konut site sakinleri ile gecekondu sakinlerinin gündelik hayatları gözlemlenerek, farklılıkların oluşmasında kentsel politikaların etkileri tartışılmaktadır. Burada dikkat edilen önemli bir konu, mahallenin gecekondu yerleşiminin kentsel dönüşüm sürecinde olmasıdır. Kentsel dönüşüm çalışmaları ile müteahhit firmanın ikna süreçleri mahalle sakinlerinin gündelik hayatlarını büyük ölçüde etkilemektedir. Bu sebeple, kentsel dönüşüm söz konusu olmayan gecekondu mahallelerindeki gündelik hayatlar ile aralarındaki farklar da ele alınmaktadır. 2 1.2 ARAŞTIRMA SORULARI Araştırmada irdelenen ana konu, mekânın gündelik hayat ile ilişkisidir. Bu ilişkinin incelenmesi temel bir sorunun altında, cevaba yönelik yardımcı soruların yanıtlanması ile ele alınmıştır. Temel soru: “Lüks konut site sakinleri ile gecekondu sakinlerinin mekânsal pratikte gündelik hayat farklılıkları nelerdir?” Bu doğrultuda sorulan yardımcı sorular şu şekildedir: Alt sorular: “Gündelik hayat üzerinde mekânın etkisi nedir?” “Gecekondu sahiplerinin gündelik hayatı nasıldır?” “Lüks konut site sakinlerinin gündelik hayatı nasıldır?” Araştırma kapsamında bu sorulara cevap aranmaktadır. 1.3 ARAŞTIRMANIN AMACI Araştırmada, lüks konut site sakinleri ile gecekondu sakinlerinin mekânsal pratikte gündelik hayat farklılıkları tespit edilmektedir. Amaç, bu farklılıkların oluşmasında kentsel politikalar ile mekân üretiminin etkisini tespit etmektir. 1.4 ARAŞTIRMA YÖNTEMİ Konusu çerçevesinde araştırmanın örneklemi, bütüncül bir planlama anlayışından uzak olarak hayata geçirilmeye çalışılan kentsel dönüşüm projelerinin odak merkezlerinden Ataşehir Barbaros Mahallesi’dir. Araştırma kapsamı, mahallede yaşayan lüks konut site sakinleri ile gecekondu sakinlerinin mekânsal pratikte gündelik hayatlarını analiz etmektir. Bu analizin amacı ise, aynı mahallede oluşmuş iki farklı mekân tipinin gündelik hayata etkilerini ortaya 3 koymaktır. Kısaca, hızlı değişim sonucu büyük bir çoğunluğu lüks siteler ile dolan mahallede, gecekondu ve lüks konut site sakinlerinin gündelik hayatları açısından bakılarak ikili bir sentez oluşturulmuştur. Bu sentez içinde, örneklem mahallede kentsel dönüşüm projelerinin hayatı etkilemesi nedeniyle, dönüşüm konusunun söz konusu olmadığı mahallelerdeki gecekonduların gündelik hayatlarına da karşılaştırma amaçlı yer verilmiştir. Bu araştırma beş aşamadan oluşmaktadır. Öncelikle, teorik olarak literatür taramasına yer verilerek kavramsal çerçeve oluşturulmuştur. İkinci aşamada, araştırma konusu olan bölgede gözlem tekniğiyle saha incelemesi yapılarak, gözlemler not edilmiş ve görsel veriler (kamera ve fotoğraf) toplanmıştır. Verilerin ayrıntılı ve güvenilir olması amacıyla, ziyaretler gerçekleştirilmiştir. Üçüncü aşamada ilgili veriler Ataşehir Belediyesi, Barbaros Mahallesi Muhtarlığı, Varyap Meridian ile Uphill Court yönetimi ve gecekondu bölgesinde kentsel dönüşüm projesi geliştirmekte olan Güneri İnşaat A.Ş.’den temin edilmiştir. Dördüncü olarak, bu yöntemlere ek, yarı-yapılandırılmış mülakat tekniği kullanılmıştır. Mülakatta sorulan sorular klasik ve çağdaş kent kuramları ile saha gözlemleri neticesinde oluşturulmuştur. Bu teknik kullanılırken, araştırmanın örneklemini oluşturan Ataşehir Barbaros Mahallesi’nde farklı sosyo-ekonomik ve kültürel ritüellerle yaşayan bireylerin, sosyal hayatlarında kentsel mekândan ne derece etkilenip etkilenmediği sorgulanmıştır. Nihayet, son aşamada, anlatılanları daha iyi anlayabilmek için farklı ailelerin gündelik hayatına tanıklık edilmiştir. Aileler ile zaman geçirilerek, gün içerisinde gündelik hayatın işleyişinde mekânın etkileri, komşuluk ilişkileri, konut ve çevresiyle etkileşimleri, boş vakitlerini kullanma şekilleri gözlemlenmiştir. 1.5 ARAŞTIRMANIN KURGUSU Araştırma kapsamında ‘Lüks konut site sakinleri ile gecekondu sakinlerinin mekânsal pratikte gündelik hayat farklılıkları nelerdir?’ sorusuna yanıt vermek amacıyla gecekondu ile lüks konut siteleri ve gündelik hayat kavramlarına yönelik yaklaşımlar 4 detaylı olarak ortaya konmuştur. Bu bağlamda, 1. bölümde araştırmanın konu, soru, amaç ve yöntemine yer verilmiştir. Araştırmanın 2. bölümünde kentsel mekân kavramı, klasik ve çağdaş kent kuramcıları gözünden incelenmiş ve kentsel mekân içinde gecekondu ile lüks konut siteleri ele alınmıştır. Gecekondu ve lüks konut sitelerinin bugününü değerlendirmek için, tarihsel sürecine de hâkim olunması gerekmektedir, bu sebeple geçmişten günümüze devlet politikalarında konut konusu tüm boyutlarıyla ortaya konmuştur. Araştırmanın 3. bölümünde gündelik hayat kavramı ele alınmıştır. Öncelikle gündelik hayatın kentsel mekân ile etkileşimi incelenerek, gecekondu mahallesinde yaşayanların hayatları genel hatlarıyla belirtilmiş ve lüks konut sitelerinde yaşayanlar ile karşılaştırma yapabilmek adına site sakinlerinin hayatları da ortaya konmuştur. Araştırmanın 4. bölümünün konusu, çalışma alanı olarak belirlenen Ataşehir Barbaros Mahallesi’dir. Araştırma kapsamında öncelikle Ataşehir incelenmiş ve coğrafi, demografik, sosyal gibi genel özellikleri açıklanmıştır. İkinci olarak, araştırma bölgesinde lüks konut sitelerine örneklem seçilen Uphill Court ve Varyap Meridian siteleri ele alınarak, sitelerin mevcut durumu incelenmiştir. Ayrıca, katılımcı site sakinleri ile yapılan mülakatlar, gündelik hayat - lüks konut site yaşamı ilişkisinde incelenmiştir. Aynı mahallede bulunan ve karşılaştırmadaki ikinci unsur olan gecekondular bir diğer alt başlığı oluşturmaktadır. Katılımcı gecekondu sakinleri ile gerçekleştirilen mülakatlar, gecekondu yaşamı - gündelik hayat ilişkisinde irdelenmiştir. Araştırmanın son kısmı olan 5. bölümde, lüks konut siteleri ve gecekondularda gündelik hayat karşılaştırması tüm boyutlarıyla yer almaktadır. Bu kapsamda, önceki bölümlerin de değerlendirmesi yapılarak, konut politikalarının hangi yönde nasıl geliştirilmesi gereği hakkında öneriler geliştirilmiştir. 5 2. KENTSEL MEKÂNIN ÜRETİMİ ÇERÇEVESİNDE GECEKONDU VE LÜKS KONUT SİTELERİ Araştırmada kentsel politikalar ile üretilen mekânda, gecekondu ve lüks site sakinlerinin mekân-gündelik hayat ilişkisi ele alınmaktadır. Araştırmada benimsenen hipotez, kentsel mekânın, kişilerin gündelik hayatlarını birebir etkilediği doğrultusundadır. Peki kentsel mekân bugüne hangi aşamalardan geçerek gelmiştir? Nasıl üretilmiştir? Kentsel mekânda konutun önemi nedir? Bu üretim sürecinde yaşayanlar nasıl etkilenmiştir? Günümüzün rant getiren önemli kaynağı olarak üretilen lüks konut siteleri, eski mahalle yaşayışlarını nasıl etkilemektedir? Mevcut yaşam farklılıklar nelerdir ve hangileri mekânın etkisinden kaynaklıdır? Gündelik hayat, kentsel mekân haricinde nelerden etkilenmektedir? Tüm bu soruların cevabı araştırma içinde yanıtlanmaya çalışılmıştır. Bu bölümde, öncelikle kentsel mekân kavramının teorisyenler tarafından kurgulanmış çerçevesi açıklanmıştır. 19. yüzyıldan günümüze kadar kent sosyologlarının mekâna bakış açısı, kentsel mekânın üretim süreci ve kenti üretenler ile kent sakinlerinin durumu ele alınmıştır. Bununla birlikte, devletin yıllara göre benimsediği kentsel politikalar tartışılmaktadır. Bölümün önemli bir diğer konusu, kentsel mekân içinde gecekondu ve lüks konut siteleridir. Bu yapılar, günümüzde aniden oluşagelmiş değildir. Geçmişten bugüne değişip, gelişerek oluşmuş ve üstlerinde tarihin izlerini taşıyan yapılardır. Tarihi izlerden kasıt, salt geçirilen savaşlar, yangınlar, taşkınlar değil insanın kentsel mekâna karşı tutumu, politikacıların aldığı kararlar ve ekonominin de izleridir. Tarihsel süreçte gecekondu ve lüks konut sitelerinin hangi yasalar ile çıkmaza girdiği ya da üretiminin arttığı, bu kararların mekân ve yaşayanlara etkileri bu bölümde incelenmektedir. 6 2.1. KENTSEL MEKÂNIN ÜRETİMİ Kent, “toplumların ve bireylerin bir arada bulundukları ve sosyalleştikleri, her türlü sosyal ve kültürel sınıftan, farklı etnik gruplardan, birbirlerinden farklı özelliklere sahip insanların bir araya geldiği, toplumun birbirlerinden başkalaşan kesimleri için bir buluşma alanı rolü üstlenen mekân” (Erdönmez & Akı, 2005) olarak tanımlanabilir. İnsan yaşamında merkezi önemi olan kentler, aynı zamanda gündelik hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır ve gündelik hayat ile birlikte, kapitalist ekonominin değişimine uyum sağlar ve ihtiyaç için üretilirken, metaya dönüşür. Bu uyum ile birlikte değişir ve gelişir. Böylece “mekân araçsallaşır, niceliksel bir değere indirgenir (Yırtıcı & Uluoğlu, 2004)”. Ancak mekân kavramı, tek bir değişkene ya da tek bir topluma bağlı değildir. Belli bir süreçte değişerek oluşur ve üretimi, kullanılışı, algısı bakımından tarihte farklı kavramlara bürünmüştür. Bu sebeple çeşitli kuramcıların bakış açısından kentsel mekânı ve üretimini ele almak, günümüze gelişini anlamak açısından yerinde olmaktadır. Bunun en belirgin ayrımı klasik kent kuramcıları ile çağdaş kent kuramcılarının mekâna bakış açısında kendisini göstermektedir. Araştırmanın alt başlığında bu iki bakış açısı ele alınmaktadır. 2.1.1. Kentsel Mekân Üretimine Klasik Kent Kuramcılarının Gözünden Bakış Birey, henüz anne karnındayken belli bir mekân içine sıkışıp dünya mekânına gelmeyi beklemekte iken, doğum ile mekânın aktif, ayrılmaz bir parçası olur. Birey ve toplum yaşamında önemli bir yer tutan kentler, değişik anlamlar yüklenebilen ve farklı algılanabilen mekânlardır. Bu bakımdan, kentler insanlar ile dönemler arası farklılıklar oluşturmuş ve literatürde çeşitli teorisyenler tarafından açıklanmıştır. 19. yüzyılda, kent kavramı toplumsal değişimler ele alınarak aktarılmaya çalışılmıştır. Bu dönemde kenti ele alan Karl Marx, Frederich Engels ve Georg Simmel kenti özgün olarak, tek başına ele almamış, toplumsal hareketler ile birlikte incelemiştir. Aralarında kent ve toplumsal ilişkilerini yakinen inceleyen Engels olmuştur. Engels, kentleri ekonomik gelir farklılığı nedeniyle sınıf farklılıkları oluşturulmuş ve bu farklılıklardan kaynaklı, yaşam alanları da ayrılmış mekânlar olarak görür. Ayırdığı 7 bu sınıfları, işçi sınıfı ile burjuvazi olarak tanımlar. Bu ayrım ona göre kapitalizm kaynaklıdır ve mekânsal ayrım da sınıfsal nitelik taşımasından kaynaklıdır. Engels, İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu ve Konut Sorunu adlı çalışmasında 19. yüzyıl İngiltere’sini şöyle tanımlar (Engels, 1997): “Kentlerin en kötü mahallelerindeki en kötü evler, genelde uzun bir sıra üzerine dizilmiş, tek ya da iki katlı, kiminin konut olarak kullanılan bodrumu da bulunan bu evler, çoğu da kural dışı yapılmış kulübelerdir. Üç, dört oda bir mutfak bulunan bu evler, Londra’nın bazı kesimleri hariç İngiltere’de bir uçtan öteki uca işçi sınıfı evidir.” Aslında 19. yüzyıl İngiltere’si, 2015 dünyasındaki yoksul kesimin yaşam mekânı açısından çok da farklı değildir. Tezin konusu olan şehir İstanbul’a bakıldığında, şehir merkezlerinde (kentsel yenileme adı altında sayıları gitgide azalan) yasadışı konut yani gecekonduları görmek ya da şehrin dış çeperlerinde yaygınlaşmış, işçi sınıfının hâkim olduğu gecekondu manzaraları görmek gayet normaldir. Bu durum, sistemde bazı şeylerin değişmediğinin ya da benimsenen politikaların ülkeler arası benzerliğinin bir sonucudur denilebilir mi? İngiltere’deki yoksul kesim kent merkezlerinde mi yaşamaktaydı? Benzerlik ya da farklılıktan söz edebilir miyiz? Soruların yanıtı, tartışmanın devamında kendini göstermektedir. Engels, İngiltere’deki bu durumu kapitalist sistemin bir çıktısı olarak görür. Kapitalizm bir yandan fakirleştirirken, bir yandan da zenginleştirmektedir. Yani burjuvazinin zaferi ile işçi sınıfının gerilemesi paralel ilerlemektedir. Burada kentsel mekânın üretimi de sistemden nasibini almaktadır. Bu düzen içinde, kentsel mekânda belli kodlar (işçi mahallesi, burjuva semti vb.) ile oluşturulmuş mahalleler gündelik hayatın da temelini oluşturmuştur. İşçi mahalleleri, sadece barınak olarak konutlardan değil, aynı zamanda eğlence ortamı, işçi derneklerinin mekânı, pazar kurulup alışveriş yapılan yerler olarak da burjuvazi ve yönetimden uzak mahalleler olmuşlardır. Bu durum, maddi durum ile farklı kentsel mekânlarda yaşamanın, aslında gündelik hayat mekânlarında da bir ayrışma oluşturduğunun göstergesidir. Georg Simmel, Engels’e göre kentlere farklı bir açıdan bakmaktadır. Simmel, kent yaşamında metropollere vurgu yapar. Metropoller, para ekonomisinin hâkim olduğu 8 büyük yerleşim birimleridir. Burada insan, kapitalist sisteme ayak uydurarak kendiliğini kaybedip tektipleşir. Gündelik hayatı yaşayışları aynılaşır, para ekonomisine hâkim olmak temel hedef haline gelir ve bu amaç doğrultusunda zaman kaybetmemek adına, gündelik hayat plan ve programlar ile önceden belirlenip sistematikleştirilir. Bu düzen, kişinin şahsen belirlediği bir sistem değildir aslında, rutinleştirilmiş ve karar alıcılar tarafından öğretilmiştir. Engels ve Simmel’in kenti bu şekilde ele almalarının ortak yanı, iki bakış açısında da para ekonomisinin gündelik hayata hâkimiyetidir. Aynı dönemi paylaşan ve kent sosyolojisine katkıda bulunan bir diğer isim Max Weber ise benzer şekilde kenti kapitalizm ile eşleştirir. Önceleri ihtiyaç için üretim söz konusu iken, kapitalizm ile ihtiyaç fazlası üretim, üretim artışı ile üretilenin satış politikalarında değişim ve ihtiyaçmışçasına dayatılması süreci gündelik hayatta yerini almıştır. Weber de bu sistemin kentlerde üretildiğini ve kentlerin siyasi, ekonomik örgütlenme temelinde kurulduğunu anlatır. Bu sisteme uyan kentler ona göre sadece Batı’da vardır. Bunu da, yönetim organlarının seçimle iş başına gelmesi, özerkliğin olması, hukukun var olması ilkelerine dayanarak açıklamaktadır. Weber’in kenti, aslında olanı anlatmak kadar olması gerekeni de vurgular. Kentler, siyasi ve ekonomik yönü ile ön plandadır derken, bu sürecin sürdürülebilir olacağını öngörür. Aslında bu öngörüsü ile yukarıdaki sorunun yanıtını da vermektedir. Para ekonomisi olmaksızın kentler de olamaz diyerek, kentlerin para ekonomisinin üretildiği mekânlar olduğunu ve hukuk temelli yönetim ile ideal sistemin yaratılmış olacağını savunur. 1920’li yıllar ile kent, kapitalist sistemden bir nebze ayrışarak iktidar ve rekabet kavramlarıyla açıklanmaya çalışılmıştır. Bu dönem, kent sosyolojisi üzerine çalışmaların ivme kazandığı dönemdir. Dönemin teorisyenlerinden Robert Ezra Park, kentleri planlanmış bir sistemde değil, doğal sürecin değişmeyen parçası olarak görür. Park, evrim teorisinden etkilenmiştir. Ona göre, kent evrimleşerek gelişip şekillenir. Bu durum, güçlülerin hâkimiyeti ile olur. Örneğin, kent merkezinde yaşayan güçsüzlerin orada temeli sağlam değildir ve güçlü olan gelip onu yerinden edebilir (Park’tan aktaran Güllüpınar, 2012). Aslında Park’ın verdiği bu örnek, yine 9 günümüz sistemini andırmaktadır. Kent merkezlerine veya çeperlerine yıllar önce göç edenler, bugün yerlerinden rant elde etmek amacıyla başka yerlere süpürülmektedir. Bu durum, 95 sene önceden bugünün fotoğrafının çekilmesi gibidir. Engels, Simmel, Weber ve Park’ın kente dair söylemleri, 21.yüzyıl kentlerinden çok da farklı olmamakla birlikte, dördü de kenti kapitalizm temelinde ele alır. Aralarındaki fark, Engels sınıfsal farklılıklar temelinde kentin mekânlara ayrıldığını savunurken, Park bu süreci evrim teorisi ile ilişkilendirerek doğal sürecin bir parçası olarak görür. Simmel, para ekonomisinin hâkim olduğu metropollere vurgu yaparken, bu kentsel mekânlarda tektip yaşamın olduğu görüşündedir. Weber’in kenti ise, kapitalizmin dayattığı ihtiyaç fazlası üretimin olduğu yerdir. Kentler bugün de kapitalizmden ayrı düşünülemez. Para ekonomisi, Türkiye’de başta İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropollerde kentin yaratılmasında başlıca etkendir. Ancak, 19.yüzyıl kentleri, kapitalizmin üretildiği mekânlar olarak, burjuva ve işçi mahalleleri temelinde ayrılmış iken, bugün kent mekânları kapitalizmin üretildiği yer olmaktan çıkıp, direk üretimin kendisi olmuştur. Açıkçası, kıyafetin hammaddesi nasıl iplik ve kumaş ise, kentler de bugün mağaza vitrininde duran elbise değil, o elbisenin üretildiği ana malzemedir. Kentler artık üretimin ta kendisidir. Bu varsayım 1970’li yıllar itibariyle kent sosyolojisine yeni bir boyut kazandırmıştır. 1970’lere gelene kadar ‘kentlerin sermaye ve kapitalizmin üretildiği yer’ olduğu düşüncesine hâkim kentleşme teorileri, 1970’li yıllar itibariyle kentsel mekânın üretiminin farklılaştığına dair söylemlere yerini bırakmıştır. Kentleşme teorilerine yeni bir soluk getiren bu teori Henri Lefebvre, Manuel Castells ile David Harvey tarafından etkili şekilde açıklanmıştır. 2.1.2. Kentsel Mekân Üretimine Çağdaş Kent Kuramcılarının Gözünden Bakış Kentsel mekân, insanın insanla, insanın nesneyle ve nesnenin nesneyle olan aralıklarının, uzaklıklarının ve ilişkilerinin üç boyutlu bir anlatımıdır (Erdönmez & Akı, 2005). Bu anlatımda kentler, kendisini inşa eden ve tanımlayan insanlar tarafından dönemlere göre farklı odaklar merkeze alınarak açıklanmıştır. Araştırmada kentsel 10 mekân kavramı, 1970’ler ile ortaya çıkan ve kentsel gelişimde eşitsizliği eleştiren bir bakış açısı olan Çağdaş Kent Kuramcıları neo-marksist kuram kapsamında ele alınmaktadır. Çünkü içinde bulunduğumuz dönem, benimsenen kentsel politikalar ve araştırma konusu gereği, süreci en iyi açıklayan kendileridir. Çağdaş Kent Sosyolojisi olarak da bilinen bu dönem, önderleri Henri Lefebvre, Manuell Castells ve David Harvey’in mekânı kapitalist üretim sürecinin çıktısı yani maddi bir ürün olarak tanımlamaları doğrultusunda incelenmektedir. 2.1.2.1. Henri Lefebvre’ ye Göre Mekân Henri Lefebvre, mekân konusunu toplumsal analizin, Marksist felsefe ve sol siyasetin gündemine taşıyan ilk düşünürlerdendir (Lefebvre, 2014). 1970’ler itibariyle mekân ve kent kavramlarını kapitalist üretim süreçleriyle açıklayan NeoMarksist kuramın önderlerinden olan Lefebvre mekânı, üretim şekli açısından ele alır. Ona göre mekân, kapitalist sistemin bir çıktısı yani ürünüdür. 1920’lerde Marksist düşünürlere göre metaların üretildiği yer olarak görülen mekân; Neo- Marksistlere göre Lefebvre’nin tanımlamasıyla metalaşan yerdir. Kenti metalaştıran süreç içinde kentsel plan ve projeler, kapitalizmin araçları olarak kullanılır. Sistematik bu düzende devlet eliyle veya verilen yetkiler ile özel sektör tarafından mekân sermaye haline getirilmiştir. Lefebvre devlet önderliğinde, siyasileştirilmiş mekânı en güzel şekilde şöyle anlatır, “Mekân politiktir. Mekân, ideoloji ya da politikadan ayrılabilecek bilimsel bir obje değildir ve mekân her zaman politik ve stratejik olagelmiştir. Her ne kadar homojen gözükse de mekân sosyal bir üründür (Lefebvre’den aktaran Yada Akpınar, 2010)”. Ve ürün olarak, her toplum, her üretim tarzı, kendi mekânını üretir ve tarihsel süreçte şekillenen bir döngü oluşur (Lefebvre, 2014). Buradan yola çıkarak, kentsel mekânların bir üretim çıktısı olduğu söylenebilir. Üretim çıktısı olarak tanımlanabilen kentler, kapitalizmin kendini temellendirdiği artı değer yaratan mekânlardır. Oluşumları ise kentte yaşayanların istek ve beklentilerinden öte devlet müdahalesinin etkisiyledir. “Bu düzen ile devlet, mekân üzerinden kendi iktidarını yeniden inşa eder (Uğurlu, 2013)”. Bu müdahalede içinde insan, kendi eliyle kenti inşa eden ve kullanan rolündedir. Burada kentlerin stratejik geliştiğine de vurgu yapan Lefebvre, siyasilerin 11 mekânı günün birinde tükenebilen kıt bir kaynak olarak görüp ona göre artı değer yaratımı ve kar elde etmede etkili hale gelen bir metaya dönüştürdüklerini ifade eder (Güllüpınar, 2012). Böylece mekân, her üretim biçiminin kendi alanını ürettiği, politik bir yer olup bilimsel bir nesne değil, stratejiktir. Lefebvre mekân için yukarıdaki söylemlere değinirken aslında durumun daha da derinine iner. Mekân incelenirken, biyolojik yeniden üretim düzeyi (aile), iş gücünün yeniden üretim düzeyi (işçi sınıfı), toplumsal üretim ilişkilerinin yeniden üretimi yani kapitalizmin sonucu giderek dayatılan ilişkilerin incelenmesinin gereğinden bahseder. Bu ilişkiler, aniden ortaya çıkmaz, bunun için süreç gereklidir çünkü toplumsal mekân yaratılırken, mekânın toplumu temsiliyeti söz konusudur ve bu bir günde oluşmaz. Mekân tüm bu ilişkilerin oluşturulduğu yer olarak tek başına ele alınamaz. Sistem içinde mekân, üç boyutuyla oluşan toplumsal bir üretim olarak karşımıza çıkar. “a) Üretimi ve yeniden-üretimi nispi bir bağlılık içinde sürekliliği sağlayan her toplumsal oluşuma has özgül yerleri ve mekânsal kümeleri kapsayan mekânsal pratiktir. Bu bağlılık, toplumsal mekân ve herhangi bir toplumun her üyesinin mekânıyla ilişkisi açısından, hem belli bir yeterliği hem de belli bir performansı gerektirir. b) Üretim ilişkilerine, bunların dayattığı ‘düzene’ ve dolayısıyla, bilgilere, işaretlere, kodlara, ‘cephesel’ ilişkilere bağlı mekân temsilleri. c) Toplumsal yaşamın yasadışı ve yeraltı tarafına bağlı, aynı zamanda, muhtemelen mekâna kodu olarak değil, temsil mekânlarının kodu olarak tanımlanabilecek sanata da bağlı karmaşık sembolizmleri temsil eden temsil mekânları. (Lefebvre, 2014)” Bu üçlü momenti toplumsal mekânı anlamak için beden göndermesi üzerinden ‘algılanan, tasarlanan, yaşanan mekânlar’ olarak üç şekilde ele alır. Mekân pratiği, algılanan mekân ile doğrudan ilişkilidir. Toplumsal eylem ve etkileşimleri maddi boyutu olarak tanımlanabilir. Yani mekânın deşifre edilmesi ile kendini gösterir. Mekânı deşifre etmek için de, gündelik hayata bakmak gereklidir “modern mekânsal pratik, banliyödeki bir toplu konutta oturan birinin gündelik 12 hayatıyla tanımlanır (Lefebvre, 2014).” O zaman, araştırma gereği mekânın gündelik hayat üzerindeki etkisinin araştırılmasında mekân pratiği üzerinden incelemek yerinde olmaktadır. Modern dünyanın gözde sitelerinde mekânın mı gündeliği şekillendirdiği, yoksa gündeliğin mi mekânı şekillendirdiği gerçekleştirilen görüşmelerde kendisini ortaya çıkarmaktadır. Mekân temsilleri, tasarlanmış mekân ile ilişkilidir. Üretim tarzının içinde hâkim olan soyut mekân türüdür. Bu mekânın tasarımını mühendis, şehir plancısı ve mimarlar gibi uzmanlar yapar, bir nevi bilimlerin ürettiği temsillerdir. Mekân burada haritalar, planlar üzerinde tasarlanır, tanımlanır ve kavramları oluşturulur. Bir nevi mekân görsel bir mantığa oturtulur. Bu görsellik bazen yönetimin gösteriş isteğinden etkilenip ona göre şekillenebilir. Tasarım uzmanın kaleminden çıksa da karar alıcı merci yönetimdir yani mekân temsilleri politik çıktılardır. Soyut mekânın üretildiği bu yerler, kapitalizmin de temellerini oluşturur, burada mekânın üretimi esas rolü üstlenir. Peki bu nasıl gerçekleşir? Somut mekânı tasarlamak için eline kalemi kâğıdı alan uzman kişi, istenilen mekânı oluşturmak için hayal gücüne dayalı soyut mekânı tasarlar. Tasarladığı yeni mekânda (çoğu zaman) düşük gelir grubuna yer yoktur, çünkü kapitalist sistemi daha iyi işletebileceği insan grubuna ihtiyacı vardır. Burayı istenilen doğrultuda soyutlar, istemediklerinden ayrıştırır. Tasarı sonunda kâğıtta masum duran bu plan, aslında bir temsil ürünüdür ve temsil mekânının kendisidir. Araştırmanın örneklem bölgesi Ataşehir Barbaros Mahallesi konuya yerinde bir örnek olmaktadır. 1/5000’lik ve 1/1000’lik planları olmayan bölgede, planların ne zaman ve ne şekilde çıkacağı belirsizdir. Bu sebeple, inşaat yapma izni de bulunmamaktadır. Mahallenin gecekondu kısmında oturan ve kentsel dönüşüm ile büyük bir sitenin sakini olmayı bekleyen kişiler bulunmaktadır. Bölgede inşaat için sözlemeler yapan yüklenici firma, 1/1000’lik planları kendi büyük çaplı projesi doğrultusunda çizdirerek yürürlüğe koyabileceği vaadini vermektedir. Durum bellidir ki, kentin, bölgenin yapısı, ihtiyaçları ya da silueti dikkate alınmaksızın, yüklenicinin çıkarına hazırlanacak sermayenin mekân temsilleri planlanmaktadır. Temsil mekânları, yaşanan mekânlar ile ilişkilidir. Yaşayanların, kullananların mekânıdır. Lefebvre bu mekânları şekilde aktarmaktadır (Lefebvre, 2014): 13 “Tasarlanmış olmaktan çok yaşanmış olan temsil mekânları, ne tutarlılığa ne bağlantıya mecburdur. (….) Temsil mekânı yaşanır, konuşur; duyumsal bir çekirdeği ya da merkezi vardır: Ego, yatak, oda, konut ya da ev; meydan, kilise, mezarlık… Bu mekânlar, tutku ve eylem yerlerini, yaşanan durumların yerlerini kapsar, dolayısıyla zamanı doğrudan içerir.” Temsil mekânları bu açıdan, mekân temsillerinden ‘soyutlaşma ve metalaşma’ konusunda ayrılmaktadır. Burada mekânın değişim değeri değil, kullanım değeri önceliklidir. Lefebvre’nin mekânın üretimine önem vermesi ve iki açıdan, üç boyutlu olarak mekânın üretimini ele almasının nedeni, dünyayı değiştirmek için mekânı değiştirmenin gerekliliğine inanmasından kaynaklanmaktadır. Ona göre mekânın üretim şekli önem taşırken, aslında bu üretim tarihsel olup bir süreci kapsar ve toplumlar arasında farklılık oluşturur. Bu sebeple, mekân pratiği, mekân temsili ve temsil mekânları, tarihsel dönemlere ve toplumlara göre farklı algılara sahip olmuş ve çeşitli müdahalelere maruz kalmıştır. Dönemler içinde tek tip müdahale olduğu söylenemez. Toplumlar arası fark haricinde, bir toplumun kendi tarihi içinde mekân yönetimi dahi farklılık göstermektedir. Kentsel mekân yönetiminde devletin yıllara göre değişen kararları ve çeşitli konut politikalarını uygulayışı, dönemler arası farklılıklar, başlık 2.3’te anlatılmaktadır. 2.1.2.2. Manuell Castells’e Göre Mekân Manuel Castells mekânı, cismin işgal ettiği bir bütün olarak tanımlar. Bu işgal kendiliğinden olmayıp ekonomik, politik, ideolojik sistemlerin eliyle gerçekleşir ve mekân şekillendirilir (Castells’ten aktaran Keskinok, 1988). Mekân incelemesinde Castells, mekânın nasıl üretildiğinden çok, kentsel sorunların nasıl ortaya çıktığı ile ilgilenir. Kentsel sorunları anlamanın öncelikli yolu da kentleri anlamaktan geçer. Kentleri anlamanın yolu ise, mekânsal biçimlerinin nasıl oluşup dönüştüğünü kavramaktan geçer. Aslında Lefebvre’nin mekânın üretiminde yaptığı vurgu yine söz konusu olmaktadır. Castells’in kentsel sorunlara değinmek için araştırmasını yapacağı ilk aşama, yine mekânın üretimine dayanır. Çünkü Castells, toplumsal oluşumların, ekonomik, siyaset ve ideoloji temeline dayandırırken, tüm bunların 14 mekânda hayat bulduğu vurgusunu yapar, öyleyse kentsel mekânlar kendiliğinden değil, belli temeller üzerine oluşmaktadır. Bu dönüşümün en önemli bileşenini ise yerele özgü sosyal kapital kavramı oluşturuyordu. Kapitalizm tarafından keşfedilen kentte sermaye birikiminin yeniden üretimi ve emeğin yeniden üretimi üzerine inşa edilen ve Castells’in (1997) kentsel sistem dediği mekanizma bir yandan çok yaşamsal olan toplumsal-ekonomik sorunların çözümüne yardımcı olurken, emeksermaye çelişkisi gibi çeşitli kentsel sorunların da siyasallaşmasına neden olmaktadır. Feodalizmden kapitalizme geçişte, kapitalizm için tarihsel olarak önemli bir rol oynayan kentsel mekânın keşfi, Lefebvre’nin (1979) belirttiği üzere, kapitalizmin 20. yüzyılı hatta 21. yüzyılı görmesinde büyük rol oynamıştır. Bu anlamda kapitalizmin yaşadığı yeniden yükseliş süreci; kapitalizmin yereli yeniden keşfi ile gerçekleşmiştir. Castells’e göre, kent sorununun merkezinde emek gücünün yeniden üretimi yatmaktadır. Kapitalizm tarafından keşfedilen kentte sermaye birikiminin yeniden üretimi ve emeğin yeniden üretimi üzerine inşa edilen ve Castells’in (1997) kentsel sistem dediği mekanizma bir yandan çok yaşamsal olan toplumsal-ekonomik sorunların çözümüne yardımcı olurken, emek-sermaye çelişkisi gibi çeşitli kentsel sorunların da siyasallaşmasına neden olmaktadır. Çünkü ona göre kentler, işgücünün yeniden üretiminin sağlandığı mekânlardır. Emeğin yeniden üretimi için, devlet gerekli rolü üstlenir. İşçinin hayatta kalması ve emek üretmesi için yaşamsal ihtiyaçlarını karşılar. Böylece rutin bozulmaksızın, ertesi güne emeğin yeniden üretimi sekteye uğramadan devam eder. Bu açıdan Castells'e göre devletin üstlendiği rol çeşitli çelişkiler doğurmaktadır. Bir yandan verdiği hizmetler ile sistemin düzenli işlemesini sağlarken, diğer yandan sistem içindeki eşitsizliklerin devamını sağlar ve çelişki alanları yaratır. Bu durum dünyanın hemen hemen her yerine yayılmıştır. İstanbul’a baktığımızda sabah tıka basa dolu toplu taşıma araçları, sıkıcı trafik, mutsuz insan yüzleri aslında yeni bir güne başlamış olmanın verdiği sancıları içermekte. Emeğin daimi üretimi için iş merkezlerine çalışanları ulaştıran toplu taşımadan, 15 yıl öncesine göre bir nebze düzelen sağlık hizmetlerine kadar her şey insanoğlunun sistemde yerini alması için var edilmiştir. 15 Castells kenti ortak tüketim mekânları olarak tanımlarken, düzende radikal bir değişime yol açabilmenin yöntemlerine de değinir. Değişim için öncelikle kentsel toplumsal hareketleri, toplumu ve gündelik hayatı sorgular. Burada kentsel sosyal hareketlerin sınıfsal hareketler ile sıkı bir ilişki kurması sonucu kentte radikal değişime yol açabileceğini savunur. 2.1.2.3. David Harvey’e Göre Mekân David Harvey, kent çalışmalarında kapitalist sistemin adaletsizliğine vurgu yapmaktadır. Harvey’e göre kentsel mekân, sermayenin kârını arttırmak amacıyla daha kârlı gördüğü kente yatırım yapması ile önem kazanarak gelişmiştir. Lefebvre gibi, Harvey de somut mekâna vurgu yaparak sermayenin mekâna getirisi ile ilgilenip, soyut mekâna önem verdiğine değinmiştir. Kentin inşası, düzenlenmesi tesadüfi değil, planlı ve kâr çıktılarının hesaplanışı ile gerçekleştirilmekte, ideolojik bir amaca sahip olmaktadır. Kapitalizm bu sistemi, adaletsiz olarak zenginlerin çıkarlarını koruma koşuluyla gerçekleştirir. Harvey’e göre kentleşme, yapılı çevrenin kendisinin sermaye haline geldiği, yeniden üretilerek metalaştığı, kapitalizmin mekânı örgütleme biçimidir. Bu örgütlenişte ilk olarak, sermaye mekâna yatırım yapmaktadır. Ardından, sermaye sabit yatırım aracı olarak yeni mekânları oluşturur. Sınırsız kâr güdüsüyle de, devlet, emek ve sermayenin üretimine ilişkin politika ve uygulamalara doğrudan katılır (Harvey’den aktaran Uğurlu, 2013). Bu sistemde kapitalist sistemin açıklanması bir nevi kentleşmenin oluşum şeklini, toplumsal ilişkileri ve gündelik hayatı da açıklar. Düzen içinde, kapitalist sermaye mekânı oluştururken insan ve toplum ilişkilerinin ayrışacağı, üst gelir grubu ile alt gelir grubunun belli fiziksel çevrelerde yaşayabileceği alanlar inşa eder, bireyler arası ayrım temelinde yürütülen yanlı politikalar onun gözü ile yaratıcı yıkımdır. Harvey’e göre, oluşan yeni kent mekânları, sadece fiziksel çevreyi değil, zihniyeti de şekillendirir. Özellikle kente yeni gelmiş bireyler kentlileşerek, mekâna adapte olurken; mekânların yeni rengine uyum sağlayan bireyler, topluluklar ve bu sistemin baş aktörü devlet zihninde mekân algısı yeniden şekillenir. Harvey (1999) , mekân – zaman ikilisini irdelerken, üretilen her yeni fiziksel çevrenin kendine özgü mekân-zaman pratiğini içerdiğini ve toplumsal ilerlemenin, mekânın 16 fethini, bütün mekânsal engellerin yıkılmasını ve nihai olarak “mekânın zaman aracılığıyla yok edilmesini içereceğini” belirtmektedir. 2.2. KENTSEL MEKÂN İÇİNDE GECEKONDU VE LÜKS KONUT SİTELERİ Barınma en doğal insan hakkıdır. Bu hak ‘konut hakkı’ olarak ilk olarak 1948 yılında İnsan Hakları Beyannamesi ile uluslararası düzeyde kabul edilmiştir. Beyanname, konut hakkı ile birlikte sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını en temel insan haklarından saymıştır. Beyanname’nin 25. maddesinde konut hakkı ile ilgili olarak “Herkes, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve gönenci için yeterli beslenme, giyinme, konut, sağlık bakımı ve zorunlu toplumsal hizmetleri de içeren bir yaşam düzeyine kavuşma hakkına sahiptir” ifadesi yer almaktadır (Demirkol & Bereket Baş, 2013). İlk çağlarda insanların barınak olarak kullandığı mağaralar, ilerleyen yıllarda yerini kıl çadırlara bırakmış ve yeni barınma alanları oluşmuştur. Yerleşik düzene geçilip, kullanılan malzemelerin gelişmesiyle çadırların yerini kerpiç ve ahşap konutlar almış, teknolojik gelişmelerle günümüzdeki betonarme, yüksek katlı çelik binalar, konut ve iş merkezlerinin çehresini oluşturmuştur. Kullanılan malzemeden, yaşam koşullarına ve mekânsal dönüşümlere bakıldığında toplumsal yapı ve ekonomik durumun konut üretimini etkilediği açıktır. Ruşen Keleş’e göre konut, “bir ya da birkaç ev halkının yaşaması için yapılmış insan yaşamının gerekli kıldığı uyuma, yemek pişirme, soğuktan ve sıcaktan korunma, yıkanma ve ayakyolu gibi temel gereksinim konularında kolaylık sağlayacak barınak” olarak tanımlanmıştır (Keleş, 1998). Konutun sadece fiziksel boyutuyla ele alındığı bir başka tanıma göre; “Bireylerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için barınmalarını sağlayan, gereksinim, girişim, projelendirme, inşaat, kullanım aşamalarından geçerek, bekâr, evli, tek veya çok çocuklu, yaşlı, özürlü, özel konumlu (göçmenler, afetzedeler, vb.) bireylerin yasam biçimine uygun olarak, kullanım kolaylıkları sağlayacak şekilde, kentlerde veya kırsal alanda inşa edilen yapılar” olarak tanımlanır (Karakurt Tosun & Fırat, 2012). 17 Konut tanımlarına bakıldığında öncelikle barınma ihtiyacı ele alınmaktadır. Barınma amacı başı çekse de, günümüzde inşa edilen konutlar ile birlikte algı da farklılaşmış ve artık yaşam alanlarının üretimi söz konusu olmuştur. Özellikle 21.yy itibariyle değişen bu algı ‘lüks sitelerin’ inşası ile ivme kazanmıştır. Konutun iki farklı üretim şekli, gecekondu ve lüks konut siteleri ayrıntıları ile aşağıdaki başlıklarda incelenmektedir. 2.2.1. Gecekondu Kavramı Gecekondu kavramı, yapısal olarak iki kelimeden oluşmuş birleşik bir sözcüktür. Türk Dil Kurumu’na göre gecekondu, “İmar ve yapı kanunlarına aykırı olarak başkalarına veya kamuya ait arazi veya arsalar üzerinde toprak sahibinin bilgisi ve rızası olmaksızın acele yapılmış konut, kondu” olarak ifade edilir (Türk Dil Kurumu, 2015). 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nda, kavram şu şekilde tanımlanır. “Gecekondu deyimi ile imar ve yapı işlerini düzenleyen mevzuata ve genel hükümlere bağlı kalınmaksızın, kendisine ait olmayan arazi veya arsalar üzerinde, sahibinin rızası alınmadan yapılan izinsiz yapılar kastedilmektedir (Resmi Gazete, 1966).” Literatürde birden çok anlamı bulunan kavram, Birleşmiş Milletler tarafından “yasal olmayan yer işgali ya da az gelirli kimselerin yaptıkları barınak” olarak tanımlamaktadır (Çakır, 2011). Ruşen Keleş’e göre, “Gecekondu, bayındırlık ve yapı kurallarına aykırı olarak, gerçek ya da tüzel, kamusal ve özel kişilerin toprakları üzerine, toprak iyesinin istenç ve bilgisi dışında, onamsız olarak yapılan, barınma gereksinmeleri devletçe ve kent yönetimlerince karşılanamayan yoksul ya da dar gelirli ailelerin yaşadığı barınak türü” dür (Keleş, 1998). Mike Davis, gecekondulardan bahsederken, yukarıdaki tanımlara benzer yanları olmakla birlikte, bazı farklılıklara da değinmiştir. Çakır ve Keleş, daha çok gecekonduların izinsiz ve yasa dışı olduğuna değinirken, Davis’ göre (2010) gecekondu mahalleleri küçük bir alana sıkışmış, acayip görünüşlü yerlerdir. Ortak özellikleri ise, viran evler, aşırı kalabalık, hastalık, yoksulluk ve ahlak düşüklüğünün karışımıdır. Evlerin genel özellikleri, yoksul olunması gibi özellikler daima 18 söylenirken, Davis’in değindiği ‘ahlak düşüklüğü’ konusu yenidir. Gecekondu mahalleleri yola gelmez, isyankârlık ve vahşi bir ahlaksızlığın olduğu yerlerdir. Buna örnek olarak, Viktorya dönemi orta sınıfının dilindeki hikâyelerde, şehrin karanlık kısımlarından gelen seslerin ve vahşiliklerin sahipleri, ahlaksız dedikleri bu kesimden gelmektedir. Bu düşünce kırk yıl sonra da devam etmiş ve “ABD Çalışma Bakanlığı’nın, Amerika’da kiralık konut hayatı üzerine yaptığı ilk ‘bilimsel’ araştırmada (1894) gecekondu mahallesi hala ‘kirli arka sokaklardan oluşan, özellikle pis ve suça meyilli insanların yaşadığı bir bölge’ olarak tanımlanmaktaydı (Davis, 2010).” Davis, gecekondu bölgelerinin seçimlerinde yoksul insanların mecburi olarak seçtikleri ve yaşamaktan başka seçeneği olmayan tehlike alanları olduğunu savunur. Bu mekânlar tehlike alanıdır, çünkü kentin üst gelir grubunun sahip olduğu birçok hizmete ya da imkâna sahip değildir. Bu kentsel mekânlara korku salan etkenler ve burada yaşayanları etkileyen unsurlar bulunmaktadır. Araştırma konusu gereği, gecekondu kavramını tanımlarken, buralarda yaşanan genel sıkıntılara da değinmek gerekmektedir. Davis (2010), gecekondu mahallelerini tanımlarken, yaşanan sıkıntı ve korkuları şu şekilde anlatır:  Bu kentsel mekânlar, doğal olmayan afet mekânlarıdır. Mülkünü kaybetme ya da ölüm riskiyle karşı karşıya olunan, zehirli kimyasalların atıldığı, beklenmedik sellerin, fırtınaların yaşandığı ve tedbir alınmadığı risk alanlarıdır.  Kentsel biçim patolojileridir. Yani, tehlikeli endüstriyel faaliyetler, boru hatları bu bölgeleri çevrelemektedir.  Ulaşımda özel otomobil kullanımı desteklenmektedir. Bu destek için de, kentin dış çeperlerinde oturanların yerleri, otoyol yapılmak üzere kamulaştırılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün bir araştırmasındaki1 deyimiyle ‘Hayatlarında hiç araba sahibi olamayacak insanlar, en büyük risk 1 WHO destekli Trafik Kazaları Araştırma Ağı’nın araştırması, 24 Eylül 2002. 19 altında olan kişilerdir’ hem yerlerinden olma bakımından, hem de trafik sıkışıklığında zarar uğrama bakımından.2  Çevre rezervlerine zarar verilen mekânlardır. Yani çevrebilimle ilgili önemli, korunması gereken alanlar, sulak araziler gecekondu bölgesi olmaktadır. Örneğin, İstanbul Ömerli’de, gecekondular sulak arazilere sızmıştır. Bu durumun bir diğer sonucu da, özellikle ormanların istilası sonucu yaban hayvanların insanlara saldırmasıdır.  Tuvalet eksikliği olan veya gider boruları ile birlikte yaşanan mekânlardır. Bu mahallelerde, gider sıkıntısı olması nedeniyle, tuvalet sayısı konut sayısından azdır (Bu durumu İstanbul’un 2000’li yıllarındaki gecekonduları için söylemek gerçekçi olmaz). 1945’de Şanghay’da yapılan araştırmaya göre göçmenlerin yaşadığı 4500 evin %11’inde tuvalet bulunmaktadır. Bir diğer çarpıcı örnek ise, yoksul kadınlar, Hindistan’ın gecekondu mahallelerinde paralı tuvaleti kullanmamak adına, yıkanmak ve ihtiyaçlarını görmek için akşam olup havanın kararmasını beklemek zorunda olduklarını yapılan bir araştırmada söylemişlerdir.  Lağım ve atıkların, gıda kirliliği, içme sularının zehirlenmesi gibi sonuçlar doğurması, su satın alamayan ve atık zararlarına maruz kalan gecekondu sakinleri için tehlike oluşturmaktadır.3  Gecekondu mahalleleri sağlık sorunlarının, kent merkezi ve köylere göre daha fazla görüldüğü mekânlardır. Yukarıda bahsedilen sanayi atıkları, gider eksikliği, temiz içme suyu yetersizliği, tuvalet eksikliği gibi nedenler, kentlere oranla daha fazla ve kentlere göre farklılaşan hastalıkların oluşmasına sebep olmaktadır. Bununla birlikte, kent genelinde görülen diyabet, kalp, tansiyon, kanser gibi hastalıklar ile yoksul gecekondu mahallelerinde görülen Üçüncü Dünya Ülkelerinde her yıl bir milyondan fazla insan (üçte ikisi yaya, bisiklet sürücüsü ve yolcu) trafik kazasında ölmektedir. 2 Dünya’da her gün 30.000 kişi su kaynağı, kanalizasyon ve çöp kaynaklı hastalıklardan ölmektedir. Bu rakam, ölüm nedenlerinin %75’ini oluşturmaktadır. 3 20 hastalıklar iki kat artmaktadır. BM araştırmalarına göre, bu hastalıkların aynı mekânlarda görülme sıklığı, düşük gelirli bölgelerde daha fazladır. Genel olarak Davis’in gecekonduya ve gecekondularda yaşanan sorunlara bakış açısı, gecekondulaşmayı önleyecek nitelikte çalışmaların yapılmadığı, aksine orta ve üst gelir sınıfını zenginleştiren nitelikte devlet politikalarının olduğu doğrultusundadır. Bu durum tek bir ülke için geçerli değildir, dünyada uygulanan politikaların genelidir. Bir konutun gecekondu olarak atfedilebilmesi için, tanımlarda da açıklandığı üzere bazı nitelikleri taşıması gerekmektedir. Öncelikle, şahsına ait olmayan bir arsa üzerine, sahibinin haberi olmaksızın kanuna aykırı inşa edilmesi gerekmektedir. Yapı inşa izinleri (ruhsat vb.) olmadan, inşaatı gerçekleştirebilecek yetkinlikte kişiler aracılığı ile değil, konutta oturacak kişinin aceleyle yapımı sonucu tamamlanır. Bu koşullarda konut inşa edilmesinin birden çok nedeni bulunmakla birlikte, bu koşullarda inşa edilen gecekondular, barınma için bir çözüm oluştururken, (kent merkezlerinde yaşananlar haricinde) başka alanlarda birçok sıkıntıyı da beraberinde getirmektedir. Tarihsel süreç içinde gecekondulaşmaya karşı izlenen yasal tutumlar, sorunları çözme çabaları, devlet politikaları dönemsel farklılıklar göstermiştir. Bazıları başarılı olarak adlandırılmakla birlikte, bazılarıysa soruna çözüm üretmeyen ya da geçici alternatifler sunan politikalar olmuştur. Türkiye’de gecekondu konusu baz alınarak çıkarılan yasalar ve alınan kararlar, devlet politikalarında gecekondunun tarihsel gelişimi başlığı altında incelenmektedir. 2.2.2. Devlet Politikalarında Gecekondunun Tarihsel Gelişimi ve Bugünü Lüks konut siteleri ve gecekondularda yaşayanların gündelik hayat analizini yaparken, bu yaşam alanlarının günümüze hangi politikalar ile geldiğine değinmek yerinde olmaktadır. Öncelikle, gecekonduların ilk inşaları, toplumda, yasalarda kabul edilme durumu ve planlı-plansız dönemde nasıl ele alındığı irdelenmelidir. Çünkü toplumsal mekânın ürünü olan gecekondu, tarihsel süreci yansıtır. Bu süreçte demek ki bir şeyler eksik veya yanlış gitmiştir ki, gecekonduların sayısı artmış ve artan sayı ile birlikte gecekondu sahiplerinin gündelik hayatları da etkilenmiştir. Bu 21 zaman zarfında, devletin tutumu ve çözüm politikaları da süreci yakından ilgilendirmiştir. Bu süreçteki gelişmeler planlı ve plansız dönem olarak ikiye ayrılarak ele alınmıştır. Gecekondu inşasının, Türkiye’de başlangıç yılı sayılabilecek kesin bir tarih veya resmi bir kaydı bulunmamaktadır. Genel kabul, II. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru ortaya çıktığı ve savaşın sona ermesiyle hızlı bir gelişme gösterdiği şeklindedir (Çakır, 2011). Savaşın etkilerinin 1950’ye kadar sürdüğü bu dönem, nüfus artış hızının düşük olduğu, tarımsal faaliyetlerin devam ettiği ve kentleşme hızının orta seyirde devam ettiği yıllardır. 1950’li yıllarda ABD ile imzalanan ekonomik işbirliği antlaşması, sonrasında alınan Marshall yardımları ve Adnan Menderes döneminde benimsenen liberalleşme politikaları kentleri ön plana çıkarmış ve göçün artmasında tetikleyici rol üstlenmiştir. Bunlarla birlikte, tarımda makineleşmesinin artması ile insan gücüne duyulan ihtiyacın azalması, toprağın bölünerek değer kaybetmesi, verimin düşmesi, kentlerin özgürlük mekânı olarak cazip görülmesi, sanayi kollarında iş bulma ümidi, eğitim alternatiflerine yakın olma isteği, terör olaylarından uzaklaşma düşüncesi, kırsaldaki ulaşım sıkıntısı ve doğal afet sıklığı, Doğu illerinden Batı’nın gelişmiş sanayi kentlerine göçü hızlandırmıştır. Kentlerde mevcut kamu hizmetlerinin kendine yeter olması, hızlı insan akışı karşısında, gelen nüfusun ihtiyaçlarını karşılayamamıştır. Kentlerin bu duruma hazırlıksız yakalanması, altyapı yetersizliği, konut stoğu eksikliği, ulaşım kısıtı gibi sorunlara yol açmış ve düzensiz hızda devam eden göçe karşı konulamamıştır. Mevcut koşullar karşısında aradığını bulamayan ve barınma ihtiyacını ucuz yolla karşılama çabasına giren insanlar, çareyi gecekondu yerleşmelerinde bulmuşlardır. Durumun en belirleyici örneği İstanbul’dadır. “1949 yılında İstanbul’da toplam gecekondu sayısı 5.000 iken, 1957 yılına gelindiğinde sadece Zeytinburnu’nda 3.218 gecekondu vardır (Gökçen, 2006)” Bu yıllarda gecekondular, kullanım değeri ile ön planda olmuşlardır. 22 Tablo 2.1: Türkiye’de Gecekondu ve Gecekondulu Nüfus Yıllar Gecekondu Gecekondulu Nüfus Kentsel Nüfustaki Payı (%) 1955 50.000 250.000 4.7 1960 240.000 1.200.000 16.4 1965 430.000 2.150.000 22.9 1970 600.000 3.000.000 23.6 1980 1.150.000 5.750.000 26.1 1990 1.750.000 8.750.000 33.9 1995 2.000.000 10.000.000 35.0 Kaynak: R. Keleş, (2008). Kentleşme Politikası. İmge Kitabevi Yayınları, İstanbul. Tablo 2.1’den okunduğu üzere, gecekondu sayısı ile gecekondulu nüfus, kent içindeki payını doğru oranda arttırmıştır. Gecekondu konusunu ciddi olarak ele alıp, soruna çözüm getirmek üzere çıkarılan ilk yasa, 1948 tarihindeki 5218 sayılı yasadır. Bu kanun, Ankara Belediyesi sınırları içindeki gecekonduları kapsamaktadır. Mevcut sınırlardaki gecekonduların iyileştirilmesi ve yeniden inşa edilecek gecekonduların önlenmesi ile arsa temin edilmesi amacı benimsenmiştir. Ülke geneli için ise aynı yıl içinde 5228 sayılı yasa çıkarılmıştır. Bu yıllar sadece başlangıç olup, günümüze kadar 1953, 1959, 1963, 1966 1980, 1984, 1986 yıllarında gecekondu affına dair yasalar çıkarılmıştır. Bu kanunlar ile gecekondu yapımının önlenmesi yasalaştırılmış ancak mevcut gecekonduların sağlıklaştırılması alanında neler yapılması gereği üzerinde durulmamıştır. Durumun en gerçekçi göstergesi, çıkarılan yasaları takip eden yıllardaki gecekondu sayılarıdır. “1948'den sonraki yasalarda konut ve gecekondu sorunlarına daha fazla önem ve yer verildiği halde, bunların tümünün ne konut ne de gecekondu yasası görünümünde ve kapsamında olduğu söylenebilir. Sonuç olarak, önlenmesi amaçlanan gecekondu sayısı 1948'de 30.000, 1960'ta 240. 000, 1965'te ise 430. 000'e yükselmiştir. (Çakır, 2011)” 23 Açıkça görülmektedir ki, çerçeve kanun yerine ayrıntılı, gecekondu sorununu güncel durumdan başlayarak ele alıp, geleceğe de çözüm oluşturacak yeni bir kanun yapımı gerekmektedir. Kente göç eden insanların barınma amaçlı yasa dışı yollarla inşa ettiği gecekondular, 1960 yılları itibariyle amaç kayması yaşamaya başlamıştır. Geldiği kente adapte olmaya uğraşan, bir nevi kentlileşme çabası içinde olan insan, geçen yıllar ile birlikte, inşa ettiği gecekonduyu geliştirip, yatırımlarını arttırmıştır. Bahçesini büyütüp kat çıkma, çıktığı katlara çocuğunu evlendirip oturtma ya da kiraya verme gibi çabalara girişmiştir. Bu eylemlerinde başlıca etkenler, çevrede gördüğü apartmanlara özenme, kentlileşme isteği ve kazanç elde etmektir. Yasal anlamda da müeyyide açığının olması, etkin çözümlerin olmayışı ve gecekondu afları, gecekondu inşa etmenin yasallaşacağı düşüncesini hâkim kılmıştır. Mevcut durum, yeni göç etmekte olan ailelere de emsal teşkil edip, gecekondu yerleşmelerinin öncelikli tercih nedeni olmasını sağlamıştır. Ülkede mevcut kaynakların verimli kullanılması, toplum yararına sosyo-kültürel kalkınmanın geliştirilmesi, iktisadi faaliyetlerin artırılması gibi temel konularda 5 yıllık süreci kapsayan planlı döneme girilmiştir. 1963 yılı itibariyle başlayan süreç, Devlet Planlama Teşkilatı tarafından “Türkiye, demokrasi düzeni içinde planlı kalkınma dönemine girmiştir (Kalkınma Bakanlığı, 1963)” şeklinde tanımlanmıştır. Peki hazırlanan planların konut üzerinde etkisi olmuş mudur? Planlı dönem gecekondu inşasını ne derece etkilemiştir? 1960 yılında Devlet Planlama Teşkilatı kurulmasından bugüne kadar 9 adet kalkınma planı hazırlanmış ve yürürlüğe girmiştir. DPT’nin 2011 yılında Kalkınma Bakanlığı olarak yeniden düzenlenmesi, işleyişte herhangi bir değişikliğe sebep olmamış, planlar rutininde devam etmiştir. Beş Yıllık Kalkınma Planları’nın ilki 1963-1967 yıllarını kapsamaktadır. Bu planda, giderek artan göç ve konut sıkıntısını gidermek amacıyla duruma kesin çözümler üretilmeye çalışılmıştır. Planın içeriğinde de belirtilerek, konut ilk kez bir bütün olarak ele alınmıştır. Konut ihtiyacını karşılamak için toplam yatırımın %20’sini geçmeyecek kadar konut yatırımı planlamış ve lüks konuttan ziyade, mevcut bütçe 24 ile daha çok konut üretiminin yolu aranmıştır. Gecekondu konusu da bir sorun olarak tanımlanmış, 775 sayılı özel bir kanun çıkarılarak ilk kez, izinsiz yapılar yerine ‘gecekondu’ ifadesi kullanılmıştır. Kanun ile belediyelere dar gelirli kentlileri konut sahibi yaparak gecekondu inşasını önleyici görevler verilmiştir. Kanunda, gecekonduları önleme, ıslah ve tasfiye ile çözmenin yolları planlanmıştır. Tasfiye edilecek gecekondular için oturanlara konut bulma ve arsa mülkiyetini çözme önceliklendirilmiştir. Islah edilecek yerlere ise altyapı götürülmesi amaçlanmıştır. II. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1968-1972) konut, barınma ihtiyacını karşılayan medeniyet göstergesi olarak tanımlanmıştır. Ucuza halk konutu inşa etme tutumu devam etmiş, bu konu için tasarruf artırımına gidilerek konut finansmanının artırılması planlanmıştır. İlk planlara ek olarak gelen yenilik ise, kendi konutunu inşa edenlere kredi, malzeme ve arsa yardımlarının yapılacak olmasıdır. Kamu kontrolü ile arsa maliyetlerinin düzenlenmesi adına Arsa Ofisi kurulması ve mahrumiyet bölgelerde kamu lojmanlarının yapılması da dönemin kararlarındandır. III. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1973-1977), konut konusunu ilk iki plan ile benzer çerçevede ele almıştır. Gecekonduların, şehirlerin gelişiminde sorun yaratmayacak şekilde disiplin altına alınacağı ve önleme, ıslah, tasfiye olmak üzere üçlü şekilde çözüme kavuşturulacağı planlanmıştır. Mevcut gecekonduların onda birinin bu dönem kapsamında yenilenmesi gerekli görülmüştür. Belli bir yüzdeyi geçmemek üzere lüks olmayan konuta yatırım yapılması da planda mevcuttur. IV. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1978-1983), hızlı nüfus artışı, kırdan kente göç ve konut açığının yüksek olduğu yılların devamıdır. Özellikle Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük kentlerin cazip çekim merkezleri olması, bu kentleri daha tercih edilir kılmıştır. Planlı dönemin başlaması ile toplumsal konut inşaatları özellikle bu büyük kentlerde artarak, özel sektör tarafından da inşa edilmesi teşvik edilmiştir. Arzın talebi karşılayamaması, konut fiyatlarının yüksekliği nüfusun %50’sini gecekondularda oturmaya mahkûm etmiştir. 25 Tablo 2.2: 1963-1977 Yılları Arası Toplam Konut Gereksinimi ve Üretilen Konut Dönem / Konut Toplam Konut Gereksinimi Üretilen Toplam Konut Fark I. Beş Yıllık Kalkınma Planı 418.793 348.420 70.373 II. Beş Yıllık Kalkınma Planı 900.000 713.720 186.280 III. Beş Yıllık Kalkınma Planı 1.220.000 978.361 241.639 Toplam 2.538.793 2.040.501 498.292 Kaynak: TÜİK İstanbul Bölge Müdürlüğü’nden alınmıştır, 2015. İlk üç planda orta kalitede, uygun maliyet ile inşa edilen konutlar, Tablo 2.2’den de okunduğu üzere, ülke genelinde ihtiyaç bulunan toplam konut miktarı ve toplamda üretilen konut sayısı istenilen düzeye ulaşmamış ve 498.292 konut açığı ile dördüncü dönem kalkınma planları hazırlanmıştır. Bu dönem planında, konut gereksinimine duyulan ihtiyacı toplu konut üretimi ile karşılama düşüncesi, Toplu Konut Yasası’nın çıkarılmasına sebep olmuştur. Yasa doğrultusunda, dar ve orta gelirlilerin konut sorununu çözecek büyük çaplı toplu konut üretimi özendirilerek teşvikler verilmiştir. Bu konuda, yerel yönetimlere toplu konut yapımı ve konut kooperatifleşmesi yolunda haklar verilmiştir. V. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1985-1989), gecekondu konusunda diğer planlardan farklı olarak ruhsatsız yapılara altyapı götürülüp ıslah edilmesini önceliklendirir. Bu durumu 2981 sayılı Gecekondu Affı Yasası ile yasallaştırır. VI. Kalkınma Planı gecekondu sorununu önlemek ve çözmek için belediyelerin konut arsası olarak belirleyeceği alanlarda “Kendi Evini Yapana Yardım” programı kapsamında bir ailenin asgari şartlarını sağlayacak, temel ihtiyaçları karşılayacak bölümlerden oluşan konutların yani nüve konut projelerinin geliştirilmesini planlamıştır. Belediyelerin konut konusundaki rolü, alt gelir gruplarına hitaben konut üretimini sağlayacak şekilde ayarlanmış ve toplu konut fonu kaynaklarının artırımı konusunda düzenlemeler yapılmıştır. 26 VII. Kalkınma Planı (1996-2000), döneminde nüfus, göç ve kentleşme hızına bağlı olarak konut sorunu önemini korumaktadır. Gecekondulaşmaları engellemek ve oluşan rantın kamuya aktarılmasını sağlamak amacıyla 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nda değişikliğe gidilmesi kararlaştırılmıştır. Kanunda, gecekondu ve imara aykırı yapılaşmayı önlemek için yaptırım gücünün artırılması amacıyla TBMM’ne sevkedilmiştir. İlk altı plandan farklı olarak, konut üretimini hızlandırmanın bir yolu da Kalkınmada Öncelikli Yöreler’in tespiti ile gerçekleştirilecek projeler olarak görülmüştür. VIII. Kalkınma Planı (2001-2005), Marmara, Bolu-Düzce depreminden sonra hazırlanan ilk plandır. Gecekondu konusuna verilen önem, bu planda yerini afetzedelere prefabrike ve kalıcı konut yapımına bırakmıştır. Depremin akabinde hazırlanan plan çerçevesinde, büyük mal ve can kaybına sebep olan altyapısı yetersiz konut ve gecekondular için gerekli tedbir olarak 3194 sayılı İmar Kanunu’nun düzenlenmesi öngörülmüştür. Gecekondulaşmayı önleyici tedbirler içeren, uygulama, denetim ve müeyyidelerde AB standartlarının göz önüne alınıp, bu standartlarla uyumlu hale gelmesi planlanmıştır. IX. Kalkınma Planı (2007-2013), ‘gecekondu’ kelimesi hiçbir şekilde yer almamaktadır. Bununla birlikte, ‘konut’ kavramı ve sorunlarına ilişkin etkin veri ve çözümler de mevcut değildir. Genel olarak, Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası tarafından gerçekleştirilen faiz artırımının konut sektöründe yaşanmasının ülkemizi de etkilediği ve 1990 itibariyle konut fiyatlarında artış yaşandığı vurgulanmıştır. X. Kalkınma Planı (2014-2018), konut konusunda kentsel dönüşüm politikalarının benimsenip desteklendiği ve içinde bulunduğumuz dönemdir. Kentsel dönüşüm konusuna oldukça önem verilmesi, plan içinde konut ile ilgili kısmın başlığından bellidir ‘Kentsel Dönüşüm ve Konut’. Afet riski, sağlıksız yapılaşma (gecekondular), hızlı nüfus artışı gibi nedenler ile şehirlerde dönüşüme ihtiyaç duyulduğu vurgulanmıştır. 2012 yılında afet riski altındaki yapı ve alanların tespit edilip yenilenmesi çalışmalarının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülmeye başlanması ile başta gecekondu alanlarında dönüşümü getirmiştir. Bu konuda, 27 “2013 yılı Mayıs ayı itibarıyla 19 ilde 46 farklı alanda 97.300 adet yapıyı içeren ve yaklaşık 610.000 kişinin yaşadığı 3.876 hektar alan dönüşüm alanı ilan edilmiştir (Kalkınma Bakanlığı, 2015).” Başta TOKİ olmak üzere, özel sektör tarafından da yürütülen kentsel dönüşüm projelerinde sağlıklı yapılaşmanın inşa edileceği bildirisi ile birlikte, şehirlerin kimliği ve dokusu ile uyumlu projelerin yürütüleceği de yer almıştır. Plansız dönemden günümüze kadar, gecekondu konusu farklı bakış açıları, farklı politika ve çözüm yolları ile ele alınmıştır. Plansız dönemin başlarında, çoğunluğu göç ile kentlere gelenlerin geçici barınma mekânları olarak görülen gecekondular, zaman içinde kentlerin ayrılmaz parçası haline gelmiştir. Bu dönemlerde yöneticilerin, çok da sorun teşkil ettiğini düşünmedikleri bu yapılar, barınma sorununu bir nebze çözen yardımcı unsur olarak düşünülmüştür. Gecekondu sakinleri bu süreçte, konutları, yaşam alanları ve rutin alışkanlıkları doğrultusunda, geldikleri kentin de gerekliliklerini benimseyerek günlük hayatlarını yeniden oturtmuşlardır. İlerleyen yıllar ile bu alanlardaki sağlıksız yapılaşmanın artması, altyapı eksikliği, okul, hastane gibi ihtiyaçların karşılanma gereği; arsaların asıl sahipleri tarafından kullanılma isteği gibi nedenler, görmezden gelinen sorunları gün yüzüne çıkarmaya başlamıştır. Sık ve farklı kararlar ile çıkarılan yasalar, sorunların artması ile yasaların daha ayrıntılı yapılmasını sağlamıştır. Ancak, “her yasa bir ölçüde önceki yasanın ya da yasaların karşılayamadığı yeni bir ihtiyaca yanıt vermek için çıkarılmıştır (Aslan, 2013)”. Bununla birlikte, dönemin siyasileri, dünya ekonomisi ve ülke gündemine göre içerikleri değişen aflar ve planlar, genel olarak gecekondu sahiplerinde ‘konutlarının meşrulaşacağı’ izlenimini vermiştir. Çıkarılan her yasanın, sorunu kökten çözücü alternatifler üretip son düzenleme olduğunun söylenmesi ancak akabinde yeni düzenlemelerin gelmesi, sorunları tanıyan kişilerce bilinçle hazırlanmış plan yoksunluğunun göstergesi olmaktadır. Belediyeler tarafından su, elektrik doğalgaz, yol, telefon gibi hizmetlerin götürülmesi, diğer yandan da yasa dışı konut olarak adlandırılıp, hizmetlerin geçici olduğunun belirtilmesi, büyük bir çelişki doğurmaktadır. Sonuç olarak, 28 kendisine hizmet getirilen gecekondu sahibi, gelen her hizmet ile rüştünü ispatladığını düşünüp, hayatını bulunduğu kentsel mekâna göre şekillendirmeye devam etmiştir. 2.2.3. Lüks Konut Sitesi Kavramı Lüks konut sitesi, diğer tanımıyla korunaklı yerleşme alanları; duvarları, kapıları ve güvenlik sistemleri ile yerleşme sakinleri dışında başka kişilerin girişlerinin yasaklandığı ya da kısıtlandığı yerleşmeler olarak tanımlanabilir (Töre & Kozaman Som, 2009). Blakely ve Snyder, kapalı sitelerin üç temel özelliğini vurgulamaktadır (Aktaran Bektaş, 2014): “Birincisi, kapalı sitelerin dışarıya kapalı olmaları ve bu sayede güvenliği sağlamaları, ikincisi barındırdıkları sosyal ve kültürel olanaklar ile belirli bir sosyal gruba tasarlanmış bir yaşam tarzı sunmaları ve son olarak üçüncüsü ise kapalı sitelerdeki mülklerin değerlerini kaybetmemeleri ve iyi bir yatırım aracı olmalarıdır.” Bu yerleşim alanları 21.yy inşaat sektörüne damgasını vuran kentsel mekânlar olmuşlardır. Bu açıdan günümüzde konut, barınma ihtiyacını karşılayan ekonomik bir araç olma özelliğinin yanında kişilerin yaşam tarzlarını belirledikleri ve toplumsal ilişkilerini düzenledikleri bir araç olarak kabul edilmeye başlanmıştır (Karakurt Tosun & Fırat, 2012). Bir nevi toplumsal statü göstergesi olarak konut kavramının ‘barınma ihtiyacını karşılama’ temelli algısı değişmiştir. Bu algının değişmesinde projelendirilen sitelerin tüm ihtiyaçları karşılayacak market, kasap, kuaför, spor tesisi, kreş, otopark, kuru temizleme, toplantı salonları gibi imkânları barındırması ve pazarlama şekilleri yatmaktadır. Artık sadece konut değil, bir yaşam tarzı satılmaktadır. Konut satın alan kişiler gayrimenkulün metrekaresi kadar sosyal imkânlara da önem vermektedir, böylece artı bir katma değeri de satın almış olurlar. “Bu katma değer, bu mekânların sahiplerine sunmuş oldukları ‘ayrıcalıklar dünyasıdır” (Ertürk & Karakurt Tosun, 2009). Bu ayrıcalıklar dünyası göstermektedir ki, tüketim sadece moda vb. konularda değil, gündelik hayatın birçok unsurunda farklılaşarak kendini belli etmekte ve tüketim alışkanlıklarının gösterişi ile bir 29 kimliğin temsili sağlanmaktadır (Altun, 2008). Lüks kapalı sitelerin giderek daha çok tercih edilir ve statü göstergesi olmasını Ayfer Bartu Candan şu şekilde anlamaktadır (2009): “İstanbul'da yaşayan orta ve üst sınıflar için kapalı ve güvenlikli sitelerde oturmak yeni bir statü simgesi haline geliyor. Yani kapısında güvenlik olan bir site daha cazip bir yer olarak görülüyor. Belli bir sınıfın kendini tanımlama biçiminin çok önemli bir simgesi haline geliyor. Böylece yeni bir şehirlilik kültürü ortaya çıkıyor ve bizim alışageldiğimiz şehir kavramından giderek uzaklaşılıyor. Tanıdıklık, aşinalık, öngörülebilirlik, yakınlık ve belli sınırlar içinde kendini özgür hissetme duygularının bir arada olduğunu görüyoruz.” Amerika’da kapalı siteler üzerine araştırma yapan Blakely ve Snyder, kapalı siteleri, normalde kamusal olan mekânların özelleştirildiği ve erişimin sınırlandırıldığı yerleşim alanları olarak ortaya koymuşlar ve bunların kontrollü ve kullanıcı dışı insanların içeriye girmesini engelleyici girişlere sahip, genelde duvar veya parmaklık gibi tasarlanmış parametrelere sahip güvenlikli yerleşmeler olduğunu belirtmişlerdir (Bektaş, 2014). Blakely ve Snyder (Aktaran Firidin Özgür, 2006), Amerika’da kapalı siteler üzerine yaptıkları kapsamlı araştırmada, siteleri topluluk oluşturma, komşuluk birimi ve kent içerisindeki göreli konumu çerçevesinde ele almışlar ve bu sitelerin üç türünü ortaya koymuşlardır. Bunlardan ilkini “yaşam tarzı toplulukları”, ikincisini “elit gruplar” ve üçüncüsünü, “kurtarılmış bölgeler” olarak adlandırmışlardır. Yaşam tarzı toplulukları, güvenliği ve içinde barındırdığı sosyal ve kültürel aktiviteleri ile belli bir yaşam tarzını simgeler. Burası daha çok emekli olmadan önce boş zaman değerlendirmek için tüm imkânları bulunan, belli bir yaşam tarzına yönelen kapalı sitelerdir. Bir diğer sosyal kesim, elit gruplardır. Burası sitede olması gereken tüm özellikleri barındırırken, adından da anlaşıldığı gibi belli bir ekonomik sınıfı temsil eden, zenginlerin yaşadığı sitelerdir. Bu siteler, boş zaman geçirme alanı olmaktan ziyade, ait hissedilen ekonomik sınıfın üyesi olduğunu ispatlar çevreye sahip, prestiji simgeleyen yerlerdir. 30 Üçüncü grup ise tümüyle güvenliğe dayalı olarak kurulmuş olan kurtarılmış bölgeler ya da güvenlik bölgeleridir. Bu gruptaki kapalı siteler, genellikle kent içi alanlarda belli sokak girişlerinin bariyerlerle kapatılması ile çevrilen ve erişime kapatılan konut bloklarıdır. Bu tip kapalı sitelere Türkiye’de çok sık rastlanmasa da, Amerika’da yerel yönetimlerden alınan izinler çerçevesinde oluşturulabilmektedir (Firidin Özgür, 2006). 2.2.4. Devlet Politikalarında Lüks Konut Sitelerinin Tarihsel Gelişimi ve Bugünü Konut, tarihsel bilgileri doğrudan günümüze taşıyan bir çeşit toplu iletişim aracı olarak kabul edilebilir (Çıkış & Ek, 2009). Bu açıdan günümüzdeki değer ve yaşayışları geleceğe taşıyacak bir miras olarak önemli bir mihenktir yüksek katlı lüks siteler. Peki lüks konut siteleri günümüzdeki yerini nasıl almıştır? Nasıl var olmuştur? Tarihsel geçmişi ve devlet politikalarındaki yeri nedir? Araştırma kapsamında bu sorulara yanıt vermek gerekmektedir, çünkü lüks konut sitelerinin, hangi amaçlar ve ihtiyaçlar doğrultusunda inşa edildiğinin bilinmesi, günümüz durumunu yorumlamada yardımcı olmaktadır. Konut, insanın barınma ihtiyacını karşılama ve mahremini yaşama alanı olarak, ilk çağlarda korunaklı ve kapalı yer olarak doğadan karşılanmaya başlanmıştır. İlerleyen dönemlerde konut, bahçesinde tarımsal faaliyetlerin yapıldığı müstakil yerleşim alanları olmuştur. 19. yüzyılda, Tanzimat Dönemi ile dünyada birçok alanda yenilikler benimsenmiş ve yaşam tarzları da değişmeye başlamıştır. Bu yeniliklerin içinde Batılı anlamda mimarileşme, altyapı çalışmaları ve kentsel gelişme hız kazanmış, şehir yeni alanlara doğru genişlemeye başlamıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde bu yüzyılda, dışa kapalı ilk konut yerleşmesi New York’da inşa edilmiştir (Candaş, 2007), maksat, yüksek gelir grubuna sahip kişileri kentten izole etmektir. Bu izole olma isteği, kentlerin giderek sanayileşmesinden, özel yaşamı koruma isteğinden, korunma ve prestij meselesinden ortaya çıkmıştır. Türkiye’de 1923’ten 1950’ye kadar olan dönemde 2.Dünya Savaşı’nın etkileri, nüfus artış hızının düşük olması, tarımsal faaliyetlerin devamı kentleşme hızını orta seyirde 31 devam ettirmiştir. 1948 yılında ABD ile ekonomik işbirliği antlaşmasının imzalanması sonucu Marshall yardımları alınmaya başlanmıştır. Bu yardımlar ile mevcut demiryolu ağlarını genişletmekten ziyade geniş meydanlar, bulvarlar ve otoyollara önem verilerek, yurtdışından yüksek yapılar örnek alınmıştır. Benimsenen liberalleşme politikalarının çıktıları da yeni imar planlarında kendisini göstermiş ve tarımsal üretimde makineleşme artmıştır. 1960-1980 dönemi, kentleşme hızının en yüksek olduğu ve kentsel nüfusun kırsalı geçtiği dönemdir. Bu dönemde, yasadışı yapılaşma ve sağlıksız kent dokuları hızla artmıştır. 1963 yılında ilk 5 yıllık kalkınma planının hazırlanmasında yer verilen ‘konut hakkı’ için uygulayıcı etkin çözümler yer almamakla birlikte, bu dönemde artan kent nüfusu ve yetersiz konut stokuna önlem olarak, ‘toplu konut’ görülür. 1984 yılında bu amaç doğrultusunda 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ile özerk konut fonuna sahip, genel idare dışında ‘Toplu Konut ve Kamu Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı’ kurulmuştur (Toplu Konut İdaresi, 2014). Tarımda makineleşmenin artması ve kırdan kente göçün hızlanmasıyla, öncelikli sorunun konut yetersizliği olması ile birlikte, ulaşım konusundaki yetersizlikler nedeniyle de minibüs ve dolmuşlar trafikte yerini almaya başlamıştır. Yine bu dönemde ülkede otomobil üretimi başlamıştır. 1980 itibariyle yaşanan ekonomik gelişmeler, toplumsal anlamda da değişimlere neden olmuş ve kent ekonomisi, sanayiden hizmet ve finans sektörüne kayma yaşamış, ülkede ithalat ivme kazanmıştır. Yeni sektörlerde yer alan ve zenginleşen bireyler, yeni bir toplumsal tabaka oluşturmuşlardır. Bu tabakanın, yeni ekonomiye ayak uydurması, yeni tüketim alışkanlıklarını da beraberinde getirmiştir. Tam da bu noktada, gündelik hayat da değişmeye başlamış, modadan, beslenmeye, eğitimden, yaşanılan konutlara kadar birçok tüketim alışkanlığında radikal değişim baş göstermiştir. Bu dönemde, inşaat sektöründe yaşanan canlanma, bahçe içindeki müstakil ev anlayışından sıyrılıp alternatif konutların türemesine sebep olmuştur. Etrafı yüksek betonlar ile çevrilmiş, yüksek katlı şatafatlı konutların bulunduğu kapalı lüks siteler ya da rezidans olarak adlandırılan yaşam alanları oluşmuştur. Tüm dünyada yayılmaya başlayan yeni konut anlayışı, kapalı duvarların ardında 32 havuzların, yürüme parkurlarının, oyun parklarının, alışveriş merkezlerinin bulunduğu, 7/24 özel güvenlik ile korunan ve misafirlerin güvenlik bilgisi olmaksızın siteye alınmadığı alanlar olarak benimsenmiştir. Lefebvre’nin soyut mekânın üretim pratikleri olarak adlandırdığı bu büyük ölçekli kentsel projeler, atıl konumdaki alanlarda inşa edilerek, kendini toplumdan yalıtmak ve itibar sahibi olmak isteyen bireylerin satın aldığı, kapalı duvarların ardında bir nevi özgürleşme mekânına ait olmayı sağlamaktadır. Neoliberal politikaların ürünü olan projeler, sosyo-mekânsal ayrışmayı güdüleyerek, kutuplaşmayı körüklemekte ve öncesinde atıl olan proje alanlarında, dar gelirli bireylerin yaşamışına izin vermeyip, yerlerinden olmasına sebep olmaktadır (Penbecioğlu, 2011). Kapalı siteler, belli bir topluluktan oluşur ancak topluluk ruhu taşımaktan yoksundur. Bu sitelerin yapılış amacı, zaten mahalle kültürü oluşturmak değildir. “İleri kapitalist ülkelerde kapalı siteleri ortaya çıkaran temel faktörün güvenlik, ikincisinin prestij ya da yaşam tarzı dolayısıyla toplumsal statüyü koruma ve üçüncüsünün emlak değerlerini korumak olduğu ileri sürülmektedir. Ancak Türkiye’de suç oranlarının ileri kapitalist ülkelerde olduğu kadar yüksek olmadığı bilinmektedir. (…) Türkiye’deki durum daha çok ithal edilmiş bir yaşam tarzının pazarlanması gibi durmaktadır (Firidin Özgür, 2006).” Bu durum tam da 1980’li yıllarda başlayan radikal değişimlere denk gelmektedir. Çünkü o yıllar, teknolojik yeniliklerin ve medyanın hayatın içinde daha çok yer aldığı, yeni tüketim alışkanlıklarının oluştuğu yıllardır. Bu yıllar ile başlayan kapalı lüks sitelerin pazarlanması, belli bir yaşam tarzını, mutluluğa giden yolu (firmaların tabiriyle), prestiji, güvenlikli alanı temsil etmektedir. 1990’lı yıllara gelindiğinde devam etmekte olan göç, bir nevi sebep değiştirip artarak devam etmiştir. Bu yıllarda doğu illerinden batıya göçün ana nedeni, terör olayları ve siyasi gelişmeler olmuştur. 1999 yılında Gölcük merkezli yaşanan deprem, ülke genelinde maddi manevi büyük kayıplara neden olmuştur. Depremin akabinde, konutların depreme dayanıklılığı, yönetmeliklere uygunluğu gündemde yerini almıştır. Konuyla ilgili olarak gerekli yasal düzenlemeler hazırlanmış ve bunların 33 başında kamu yararı sağlamak adına kentsel dönüşüm faaliyetleri gelmiştir. Özellikle deprem merkezleri odak noktası alınmıştır. Kentler, Eski Yunan’dan beri özgürlük ve demokrasi alanı olarak tercih edilmektedir. 2000’lere gelindiğinde bu durum değişmez. Kentler özgürlük mekânı olarak görülüp, iş olanakları, eğitim fırsatları, ulaşım imkânları açısından tercih edilir ve yüksek hayat standardına ulaşma kolaylığı sağladığı düşüncesi ile çekim merkezi olmaya devam eder. Bu dönem, tarımsal uğraşın daha da azaldığı, kentte sanayi ve hizmet sektörünün revaçta olduğu yıllardır. Ülkeler arası sınırlar soyutlaşarak, ilerleyen teknoloji ile insan ve bilgi akışının hızlandığı dönemdir. Yine bu dönem, büyük çaplı projelerin etkilerini gösterdiği yılardır. Gelişip değişen üretim özellikleri, çok işlevli heterojen yapı, çoklu insan ilişkileri kentin temel yapıtaşı olmuştur. Büyük umutlar ile göç eden veya yıllardır kentin sakini olan insan, büyüyüp karmaşıklaşan kent sistematiği içinde inandığı değerlerini, kültürünü ve geleneklerini kaybetme tehdidiyle karşı karşıyadır. Gündelik hayatın, insan ve mekân ikilisiyle ilişkisi, bireyler arası farklı yaşam standartlarını da meşru kılar. Sonuç olarak, güncel durum çıktısı, mutsuz birey ve umutsuz toplumdur. Durum böyle iken, mevcudu değiştirme ve değişimi de kapitalist sisteme uydurmanın yolları üretilir. Kaybedilen kimliğin ve huzurun yeniden inşası sağlanacaktır. Bunun için, mevcut konutların pazarlama şekli değiştirilerek ‘ideal kentler, geleceğin yaşam alanları, huzur mekânları’ inşa edildiği medyada yerini alır. Artık, asıl amacı barınma olan konut, yerini ‘huzur ve prestij satın almaya’ bırakmıştır. Konut kavramı, anlam kayması yaşayarak, sahip olduğu işlevlerdeki değişim ile birlikte, bireylerin konut tercihlerini de değiştirir. Bu tercihler, insanlar tarafından zaruri görünen gereklilikleri (spor tesisleri, alış veriş merkezleri gibi) bünyesinde bulundurması gereken mekânları ifade eder hale gelmiştir. Görünmez bir sınır ile üst, orta ve alt sınıf olarak ayrışan insanlar, gelir dağılımlarına göre ayrışarak, yaşam alanlarını da kendi sınıflarından olan, benzer insanların olduğu mekânlarda tercih ederler. Bu tercihi yaparken hangi amaç doğrultusunda konut alacaklarına göre karar verirler. Önceliği barınma olan bireyler ile prestij amaçlı 34 yaşam merkezi almak isteyen birey arasında görünmeyen sınır git gide açılmaktadır. Benimsenen konut politikaları da bu süreci destekleyip geliştirir. Devlet planladığı ve gerçekleştirdiği projeler ile yapılı çevre üretimini hızlandırmaktadır. Gelişmiş ülkelerde kentsel yenileme başlıca üç amacın gerçekleşmesine yardımcı olarak kullanılmaktadır. Bunlardan biri, yoksulluk yuvalarının temizlenmesi, ikincisi kent özeklerinin (anakentlerin) öteki kesimleri ve yörekentler ile aralarındaki ekonomik canlılık ayrımlarını gidermek üzere bu kesimlerin yenilenmesi ve üçüncüsü de, kent özeklerindeki yerel yönetimlerin akçal (mali, parasal) olanaklarının arttırılmasıdır (Keleş, 2008). Ülkemizde bu durum, yık-yap mantığı ile işlemekte ve mekânın metalaşıp algısının değişmesine, bir nevi haksız kazanç sağlanmasına neden olacak şekilde ilerlemesine imkân vermektedir. Bununla birlikte, Türkiye konut sektöründe son 10 yılda artan lüks konut siteleri, yeni yaşam tarzları inşa ederek amacına uygun kentleşmeye uymadan, en yüksek ekonomik faydayı sağlamaktadır. 35 3. GÜNDELİK HAYAT ÇERÇEVESİNDE GECEKONDU VE LÜKS KONUT SİTELERİ Gündelik hayat kavramı, kendisini etkileyen faktörler ele alınarak incelenmektedir. Bölümde gecekondu ve lüks konut sitelerinde, gündelik hayatı yaşayış şekilleri benzerlik ve farklılıklarıyla tartışılmaktadır. 3.1. GÜNDELİK HAYAT KAVRAMINA KURAMSAL BAKIŞ VE KENTSEL MEKÂN İLE ETKİLEŞİMİ Gündelik hayat, yaşamsal gerekliliklerin, zamanla alışılagelmiş hareket ve davranışların rutinleşerek gündelik işleyişi oluşturmasıdır. Bu işleyişin temelinde, yeme-içme, barınma ve çalışma gibi temel aktörler yer almaktadır. İnsan, alışılagelmiş ile gündelik hayatı otomatikleşerek, irdelemeden yaşar. Peki gündelik hayatın içinde olağandışı olaylar olabilir mi? Sürecin doğal bir parçası olarak, bu yaşayışın içinde günlük rutinler ile birlikte olağandışı olaylar da günün ayrılmaz bir parçasıdır ve her daim olabilir. Henri Lefebvre, gündelik hayatın içinde yer alan olağandışı yaşananları “üzeri örtülü gündeliğin ta kendisi (Lefebvre, 2013)” olarak yorumlar. Bununla birlikte, gündelik ve modernliği birbirinden kopmayan birbirini tamamlayan iki karşıt anlam olarak tanımlar. Lefebvre’nin bu söylemi kabul edildiğinde, akıllara yeni bir soru gelmektedir. Alışılagelmiş hareket ve davranışlar, gündeliği etkileyen rutinler değiştirilemez mi? Ona göre, gündelik hayat bir sonuç değil, bir süreçtir, modernlik ile birlikte gelişir, değişir ve şekillenir. Çünkü dünya düzenine ve sisteme ayak uydurma çabası içindedir. Lefebvre, bu durum için 1960 Fransa’sını baz alırken, aslında dünya ülkelerinin genelinden bahseder. Lefebvre’ye göre, gündelik hayat sanayi devrimi temelinde değişmeye başlar. Bunun nedeni, sanayileşmenin birçok alanda radikal yenilikler doğurması, ilerleyen teknoloji ile üretim koşullarının değişmeye başlamasıdır. Tüm bunların çıktısı kentsel mekânda vücut bulur. Lefebvre (2013) bu durumu açıklarken, sanayileşme ikinci görünüm olarak kentsel hayatı oluşturmuyorsa sanayi toplumu, sadece üretmiş olmak için üretmiş olur der. Bu sistemde üretilenler, aracı yani medya ile duyurulur 36 ve kentsel mekânda hayat bulan bu yenilikler, gündelik hayatın da yeniden şekillenip değişmesini sağlar. Lefebvre’ye göre günümüzde modernleşen, bolluk toplumu denilen bu toplum, aslında yeni kıtlıklar meydana getirir. Eskiden yaşanan ekmek, tüp, şeker kıtlığı bugün yerini farklı kıtlıklara bırakmıştır. Bunlardan biri, mahallelerin lüks konut site duvarları ile örüldüğü, ya bu duvarların içinde belirtilen kurallar doğrultusunda ya da dışında sokak aralarına park edilmiş dar alanlarda, nefes alma güçlüğü çekildiği yerlerde, çocukların koşup oynayamadığı özgürlüğü azalan ‘mekân kıtlığıdır’. Bir diğeri, para kazanmak hatta daha ve daha çok kazanıp, kapitalist sistemin hızına ayak uydurmak uğruna tüm zamanlarını para kazanmaya adamaktan kaynaklı ‘boş zaman kıtlığıdır’. Öyle ki, günümüze baktığımızda bu uğurda zorunlu çalışmak, isteğe bağlı boş zaman geçirmeyi kısıtlar ve boş zamanın daha da değerlenmesine sebep olur. Aslında modernleşme ile birlikte 24 saatlik zaman diliminde, zorunlu geçirilen zaman, boş vakti geçer ve ‘boş zaman kıtlığını’ yaratır. Lefebvre (2013) bu durumu en güzel ve öz şekilde, “modernlik, boş zaman çağını yaşamamaktır” şeklinde açıklar. Eğer ki insan, boş zamanı yaşamak istiyorsa da, çalışma zamanını yaşamak zorundadır. Başka bir deyişle, “boş zaman kazanmak için öncelikle ondan feragat etmek gereklidir. Boş zamanın kendisi çalışma zamanı olmadan ele geçirilemiyorsa, sembolik tüketim başta olmak üzere, her türlü tüketim için gerekli önkoşulu oluşturan boş zaman, artık yoktur (Köse, 2008).” Hermann Broch’da gündelik hayatı, Lefebvre ile benzer şekilde modernlik ile karşılaştırır. Broch’a göre gündelik hayat, dönemin evrensel modernliğinin arka yüzüdür ve modernliği meşrulaştırıp telafi eder. Modernlik ve küresel gelişmeler, hayatı yakından ilgilendirirken, gündelik rutini de etkilemesi doğaldır. Peki bu gelişmeler olurken, yaratılan yeni kıtlık alanları, gelişim alanları kim tarafından şekillendirilir? Bu sorunun cevabını, Lefebvre toplumu tanımlarken vermektedir. Günümüz toplumunu teknoloji toplumu olarak tanımlamayan Lefebvre, teknolojiyi geliştirenlerin akılcı teknokratlar olduğunu ve teknolojinin ülkede ne derece uygulanıp, ne kadar reklamının yapılıp gündelik hayata aksettirileceğinin kararını da bürokratların verdiğini savunur. Bu sebeple de 37 mevcut sistemin son halini ‘teknokratik - bürokratik toplum’ olarak tanımlar. Gündelik hayat üzerinde söz sahibi olanların yöneticiler olup, aktif rol aldığını söyleyen Lefebvre, bu sistemi şu sözleri ile açıklar (Lefebvre, 2013) : “Yaklaşık olarak 1960’tan itibaren, durum açıklığa kavuşur. Gündelik hayat artık yüzüstü bırakılmış, yoksun bırakılmış bir alan, uzmanlaşmış faaliyetlerin ortak mekânı, nötr bir alan değildir. Neo-kapitalizmin yöneticileri, Fransa’da ve başka ülkelerde, sömürgelerin can sıkıcı ve düşük verimli olduklarını gayet iyi anladılar. Stratejileri değişti. Yeni bir perspektif benimsediler: ulusal topraklar üzerinde yatırım yapma, iç piyasanın düzenlenmesi. (Bu durum, el emeği ve hammadde kaynağı olarak, yatırım alanları olarak‘ gelişmekte olan’ ülkelere başvurulmasını hiç de engellemiyordu, fakat artık temel kaygı bu değildi.) Peki ne yaptılar? Politik karar alma ve sermayenin ekonomik yoğunlaşması odaklarını çevreleyen her şey (çevre bölgeleri, kır ve tarımsal üretim alanları, banliyöler, sadece el emekçilerinden değil, memurlar ve teknisyenlerden de oluşan kitleler) kısmen sömürgesel bir biçimde işletilmeye başlandı. (….) Tüm toplumun iyi örgütlenmiş bir biçimde sömürülmesi, sadece üretici sınıfla sınırlı kalmayarak tüketimi de içine aldı. Gerçekten, kapitalizm, insanların ‘modern hayat’ a uyum sağlamasını isterken, kendisi de uyum sağladı.” Lefebvre’nin gündelik hayatı etkileyen kapitalist sistem ve bu sisteme ön ayak olduğunu düşündüğü yöneticiler tanımlaması, tarihçi ve sosyolog Michel De Certau’nun gündelik hayatın bir erk tarafından yönetildiğini destekler niteliktedir. Michel De Certau gündelik hayatı, “günlük yaşamımızdaki pek çok alışkanlık, tutum ve uygulama (okumak, konuşmak, dolaşmak, pazara gitmek ya da yemek yapmak vb.) taktik türündendir (Certau, 2009)” şeklinde tanımlar. Burada amacı günlük eylem, uygulama ve üretme şekillerini meydana çıkarmaktır. İnsanların günlük hayatlarındaki eylemlerinin toplum içinde kendini durağan ya da direnç gösterme hallerinde belli ettiğini savunur. Direnç gösterme hali dediği, insanların taktik uygulamasıdır. Burada insanları, iki sınıf üzerinden açıklar, ‘ezilenler ile erk sahipleri’ arasında direnç gösterme –taktik ve strateji ilişkisi olduğunu söyler. Erk sahipleri, güçlü, aldığı kararları yukarıdan yaptırma çabasında olan ve strateji üretip dayatandır. De Certeau’nun strateji uygulamaları ile anlattığı, “Bir istek öznesi 38 ile bir erk öznesinin belli bir çevreyle yalıtılmasıyla oluşan güç ilişkilerinin ölçülüp tartılmasıdır. Strateji uygulaması, her şeyden önce belirli bir aidiyet olarak çerçevesi çizilen bir alanın varlığını gerektirir. Bu alan, ilişkilere, belirgin bir biçimde dıştan bakabilecek bir idareyi mümkün kılan, bu idarenin zeminini oluşturan alandır. Politik, ekonomik ya da bilimsel akılcılık işte bu stratejik model üzerine kurulur. (Certau, 2009)” Ezilenler, zayıf, çoğunlukla yoksul, aşağılanan ve zor işleri yüklenen, güçlü olana karşı taktik geliştirip uygulayanlardır. De Certeau taktikleri, zayıf olanlar tarafından stratejilere alternatif olarak, daha basit ve yapıyormuşçasına göz boyama şeklinde yapılan hareketler olarak tanımlar. Burada ezilenler mücadele eder, uyguladıkları taktikler ile ötekinin alanına parça parça sızar. Strateji gibi belli bir mekânı yoktur, uygulama alanı ötekinin alanıdır. Zayıf olan, kendisine dikta edilenlere karşı hep mücadele halindedir. Kendi çıkarını sağlamak için çabalar ve birbirinden farklı öğeleri bir araya getirerek kendi faydasına bir oluşum yaratır. Bu durumu araştırma konusu olan gecekondu sahipleri ile bağlarsak, kente taşınmış bir aile inşa edeceği konut için birbirinden ayrı öğeleri bir araya getirmeye çalışır. Öncelikle bütçesini, inşaatı gerçekleştireceği arsayı, alacağı malzemeleri, gecekondunun konumu itibariyle hem yönetim mekanizmasından uzak4 hem de yaşamsal ihtiyaçlara yakın yerde oluşunu bir araya getirmeye çalışır. Kısaca kendi faydasına taktikler üretir. De Certeau, ezilen ve erk arasında kurduğu bu ilişkiyi, gündelik hayat ile bağlar. Bu bağlamda sıradan insan için gündelik hayat, merkezin yani erkin stratejilerine karşı farklı tekniklerle geliştirdiği direnişlerden oluşur. Erkin stratejilerini değiştirmesi ile zayıf olan da taktiklerini değiştirir. Sonucunda da, zayıf olana farklı hileleri hayata geçirme imkânı verir. Örneğin, sahipli bir arsayı sahiplenip, gayri resmi olanı kişiselleştirebilir, nihai olarak kişi bu durumu normalleştirir. Lefebvre’nin gündelik hayat için savunduğu “normal olan alışılmış hale gelir; alışılmış olan, böylelikle doğal olan ile birleşir; doğal olan da akılcılık ile özdeşir. Böylece kapalı bir döngü ya da kapalı devre gerçekleşir (Lefebvre, 2013)” düşüncesi, doğal 4 Yasa dışı olmasından kaynaklı gözden uzak olmayı tercih eder. 39 bir süreçmiş gibi düşündürse de aslında erkin dayattığı ve oluşturduğu sistemdir. De Ceteau da bu sistemin farkında olarak benzer şekilde strateji-taktik ikilisiyle açıklamaktadır. Michel Foucault’nun da gündelik hayat üzerine yaptığı ‘iktidar varlığı ve faaliyetlerinin insan özgürlüğü üzerindeki etkileri’ araştırması da yine benzer şekilde yanıt bulmuştur. Foucault, iktidarın her yerde olduğu düşüncesi ile disiplinel iktidara karşı gelmeyi savunur. Disiplinel iktidarın başarısını ise şu şekilde açıklar, “Disiplinel iktidarın başarısı, hiç kuşkusuz basit aletlerin kullanılmasına bağlıdır: hiyerarşik bakış, normalleştirici yaptırım ve bunların birleşik hale getirilmeleri ve bu birleştirmelerin bu bileşime özgü sınav biçimi altında gerçekleştirilmesidir (Foucalt, 2006).” Bu durum ona göre doğru taktiklerin gündelik hayatın her alanına işlenilmesi ile değişebilir. Lefebvre, De Certau ve Foucalt söylemlerinden de anlaşıldığı gibi, gündelik hayat sadece geçmişten gelen alışkanlıkların günlük rutini oluşturması değildir. İktidar – insan (erk-ezilen ya da yöneten-yönetilen) ilişkisi belirleyiciler arasında önemle yer almaktadır. Bununla birlikte, bir toplumun gündelik hayatını tanımlayabilmek için, yaşamış oldukları toplumsal değişimler, sahip oldukları sosyo-ekonomik durum, iktisadi sistem, kültürel ve psikolojik birçok etmen göz önüne alınmalıdır. Çünkü gündelik ile bahsedilen, sadece gözle görülen yaşananlar değildir. Yaşanan her olay aslında toplum çözümlemesinde bir anahtardır. 3.2. GECEKONDU MAHALLESİNDE GÜNDELİK HAYAT Araştırmanın temel sorusu “Lüks konut site sakinleri ile gecekondu sakinlerinin mekânsal pratikte gündelik hayat farklılıkları nelerdir?” şeklindedir. Bu doğrultuda yanıtı aranan alt soru, “Gecekondu sahiplerinin gündelik hayatı nasıldır?” olmaktadır. Ve neticeye ulaşmak için “Bu farklılıkların mekân ile ilişkisi nedir?” sorusuna yanıt aranmaktadır. Burada bir diğer önemli konu, Barbaros Mahallesi gecekondu yerleşiminin kentsel dönüşüm sürecinde olmasıdır. Kentsel dönüşüm, gecekondu sakinlerinin gündelik hayatını etkilemekte bu sebeple dönüşümü yaşamayan gecekondu yerleşimleri ile benzer bir hayat yaşanmamaktadır. Bu 40 gerekçe ile gecekondu mahallesinde gündelik hayat incelemesi, iki farklı yapıdaki mahalle için ele alınmaktadır. “Gecekondu, Türkiye’de İkinci Dünya Savası sonrasında hızlı kentleşme sonucu ortaya çıkan kırdan şehre göçenlerin gerçekleştirdiği konut türüdür (Atsever, 2009).” Şehre iş, eğitim, terör, savaş, yüksek hayat koşulları gibi nedenlerle isteyerek veya zorunlu göç ile gelen kişilerin ilk karşılaştığı sorundur ‘barınma’. Kentte yaşamak için gereken maddi varlık ile beklentilerin ilk aşamada birbirine uymaması, elzem olan barınmayı karşılama ihtiyacı, konut pahalılığı ve uygun fiyatlı konut stoğu yoksunluğu, kişiler için gecekonduları cazip kılmıştır. Göç edilen köyden ya da kentten gelenler, sahip oldukları inanç, adet ve örflerini yeni yaşam mekânlarında da sürdürürler. İnsanın doğuştan beri rutini olan alışkanlıkları, doğaldır ki devam eder. Bununla birlikte kendi hemşerilerinin de aynı mahallede yaşaması veya yeni göçler ile taşınmaları, o bölgenin Karadeniz Mahallesi, Çerkez Mahallesi gibi ayırt edici şekilde tanımlanmasını sağlar. Gecekondu sakinleri, çoğunluğu Anadolu’dan göç etmiş ailelerden oluşmaktadır. Ailede, toplumsal rollerin dağılımı gözle görülür, baba işe gider, anne genelde ev işleri ve çocuklar ile meşguldür, çocuklar da okula gidip sokakta oynamaktadır. Gecekondular, geceden sabaha aniden oluşmaktan ziyade, parça parça, ele para geçtikçe inşa edilir. Çoğunluğunun bahçesi vardır, bahçedeki meyve ağaçları mevsimlerin geçişinin göstergesi, günün kavuşma saati ise kadın ve çocukların eve giriş saatinin belirleyicisidir. Çocukların sokak oyunları oynayabildiği ve gündelik hayatta geleneksel kültürün daha çok hâkim olduğu yerlerdir gecekondu mahalleleri. Ancak değişen dünya düzen ile gecekondu mahalleri de sisteme ayak uydurmuş ve farklılaşmaya başlamıştır. “Günlük rutinler, ötekilerle sürekli olarak girişilen etkileşimlerle birlikte, yaptıklarımıza yapı ve biçim kazandırır (Giddens, 2012)”. Anthony Giddens’a göre bunlar incelenerek birey ve toplum hakkında çok şey öğrenilebilir. Bu açıdan gecekondu-gündelik hayat ilişkisini ele almak, çalışma kapsamında öngörülen çıktılara ulaştırabilmeyi sağlayıp, değişen düzende gecekondu sakinlerinin gündelik hayatının ne derece farklılaştığını gösterir. Bu durumun en güzel göstergesi, saha 41 araştırmasında gerçekleştirilen mülakat çıktılarıdır. Gündelik hayat ve gecekondu analizi bu sebeple, mülakatlara göre 4. bölümde ayrıntılarıyla sorgulanmaktadır. Araştırma örneklemi Ataşehir Barbaros Mahallesi gecekondu bölgesi, müteahhitler tarafından kentsel dönüşüm projesi planlanan ve 2010 yılından bugüne kat karşılığı sözleşmelerin yapıldığı bir alandır. Bu sebeple son yıllarda mahallede gündelik hayatta ciddi değişimler yaşanmaya başlamıştır. Araştırmada bu ince ayrım dikkate alınarak, dönüşüm söz konusu olmayan başka il ve mahallelerdeki gecekondu sakinlerinin gündelik hayatları dâhil edilerek karşılaştırma yapılmıştır. Gündelik hayat karşılaştırması denilince birçok unsurun dikkate alınması gerekmektedir. Araştırmada, örneklem mahallede gündelik hayat üzerinde en çok etkisi bulunan Şekil 3.1’ deki konular baz alınmıştır. Başlıklar, lüks konut site sakinlerine göre uyarlanarak benzer şekilde sorulmuştur. Şekil 3.1: Gündelik Hayatı İnceleme Konuları           Taşınma nedeni Mahallenin beklentiyi karşılaması Akraba / tanıdık ile birlikte taşınma Günlük hayat rutinleri Komşuluk ilişkileri Kentsel dönüşümün mahalle üzerindeki etkileri Belediye hizmetlerinin gündelik hayata etkisi Lüks konut sitelerinin gündelik hayata etkisi Muhitin gündelik hayata etkisi Mahalledeki konut politikalarının gündelik hayata etkisi Köy ile kent arasında kalmış bir yaşam olarak tanımladığı, Ankara’nın gecekondu mahallelerini konu alan Kemal Ateş (2005), gecekondu mahallelerinden bahsederken adet ve geleneklerin gündelik hayatta önemli bir yeri olduğunu gözlemlemiştir. Bunun nedeni hem geleneklerine duydukları inanç ile sürdürme isteği, hem de bulundukları ortama uyum sağlama, cemaatin bir parçası olup dışlanmama düşüncesi olmuştur. Bu durum, kentsel dönüşüm sürecindeki gecekonduların bulunduğu Barbaros Mahallesi için son yıllarda geçerli değildir. Kurbağalı Dere taşkınları sonucu gecekonduların ağır zarar görmesi yüklü meblağda tadilatı gerektirdiğinden; mahalle sakinleri, dönüşüm olacağı düşüncesiyle bu 42 hasarları onarmadan mahalleden taşınmayı tercih etmektedir. Netice olarak, mahalleden taşınan sakinler için hemşerilerin düşüncesi, cemaatten kopmamak için adetleri yerine getirme gibi durumlar önemini yitirmiştir. Gündelik hayatı etkileyen bu durum dönüşüm planı olmayan gecekondu mahalleri ile paralellik göstermemektedir. Mübeccel Kıray’a göre (2007) kente göç edenlerin ilk sorunu güvensizlik olmuştur, bunu aşmanın ilk yolu da barınacak yerlerinin olmasıdır. Güvensizlik hissini azaltan önemli bir diğer etken ise akrabalar ile yaşamadır. Kente akrabaları ya da tanıdıkları ile taşınanlar, birlikte hareket etme, birbirinden yardım talep etme gibi durumlarda güven hissetmişlerdir. İstanbul’da Ümraniye ilçesindeki üç gecekondu mahallesinde yapılan bir araştırmaya göre tüm katılımcıların %92’si İstanbul’a gelmeden önce gecekondularda oturan akrabalarının olduğunu ve arkalarından geldiklerini söylemişlerdir (Türkdoğan, 2015). Benzer durum kentsel dönüşüm sürecinde yaşayanlar için de geçerlidir. Yapılan mülakatlarda, bir akrabanın diğer akrabasını kendi mahallesine taşınmasını ikna etmesi ya da birlikte taşınmaları Barbaros Mahallesi’nin gecekondu yerleşmesi için de geçerlidir. Hemşehri ya da akraba olarak aynı gecekondu mahallesinde yaşayan sakinler için gündelik hayatlarını etkileyen bir diğer konu ise ‘kendi aralarındaki çatışmalardır’. Ateş (2005) , kişilerin kendilerini Türk, Sünni, Alevi, Kürt gibi tanımlamalarını aidiyet duygusuna bağlar. Ancak aynı cemaatten olma durumunun da kendi içinde sıkıntıları bulunmaktadır. Örneğin, geldikleri şehrin ya da köyün adının kirleneceği düşüncesi ile kişiler birbirlerinin hayatlarına ailedenmişçesine karışmaktadır. Sonuç olarak, konu komşu duymasın diye hastasını sağlık ocağına yazdırmama, veremden çok komşu dedikodularından çekinme, kadın – erkek ilişkilerinde gizliliğe yönelme gibi durumlar ortaya çıkmaktadır (Ateş, 2005). Barbaros Mahallesi cemaat olgusunun bu kadar yoğun olduğu ve mahalle sakinlerinin birbirine karıştığı bir mahalle değildir. Özellikle mahallede ileri yaş nüfusun daha fazla olması, rutin ve dingin hayatların varlığı; mahallede dere taşkını, dönüşüm beklentisi nedenleriyle taşınmaların fazlalığı nüfus yoğunluğunu azaltmış, belli bir gruba aidiyet ihtiyacı gözlenmemiştir. 43 3.3. LÜKS KONUT SİTELERİNDE GÜNDELİK HAYAT Araştırmanın temel sorusu “Lüks konut site sakinleri ile gecekondu sakinlerinin mekânsal pratikte gündelik hayat farklılıkları nelerdir?” şeklindedir. Bu doğrultuda yanıtı aranan alt soru, “Lüks konut siteleri sakinlerinin gündelik hayatı nasıldır?” olmaktadır. Ve neticeye ulaşmak için “Üretilen lüks sitelerin sosyal ve mekânsal ayrışmada rolü nedir? Bu ayrışmanın gündelik hayat üzerindeki etkileri nelerdir?” sorusuna yanıt aranmaktadır. Bu amaçla, insanın doğum ve ölüm arasında mekân ile ilişkisi irdelenmektedir. Çalışmanın savı, gündelik hayat ile mekânın iç içe olup, mekânın hayatı etkilediği doğrultusundadır. “Modern mekânsal pratik, anlamlı sınır-durum olarak, banliyödeki bir toplu konutta oturan birinin gündelik hayatıyla tanımlanır (Lefebvre, 2014).” Lefevbre’nin de savunduğu gibi, modern mekânı anlamanın yolu, gündelik hayat tanımasıyla belli olur. Bu sebeple araştırmada, günümüz gözdesi olan lüks konut siteleri modern yaşamı anlamanın anahtarı olacaktır. Kentsel mekânların giderek kalabalıklaşması, artan nüfus yoğunluğu, kentin fiziki yapısını önemli ölçüde değiştirmektedir. Artan altyapı, ulaşım, konut, iş merkezi, sosyal tesis inşaatları kenti daha da karmaşıklaştırmakta ve güven ortamından yoksullaştırmaktadır. Sennett’in değindiği gibi, kentsel yaşam renksizleşmekte ve kamusal alan kaybolmaktadır. Artan karmaşayla paralel, güvensizlik ve endişe ortamı, bireyleri güvenli mekân arayışına itmiş ve kapalı sitelere mahkûm etmiştir. Güven arayışı ile lükse sahip olma isteğinin birleşmesi sonucunda da prestijli konut edinimleri ivme kazanmıştır. Gündelik hayat, Certau tarafından ‘bireylerin yaşam pratikleri’ olarak tanımlanır. Geçmişten gelen rutinlerin bugün hala devam etmesi, yaşamsal ihtiyaçların karşılanması adına gerekliliklerin tümü 24 saatlik işleyişi tamamlar. İnsan-mekân ilişkisi, insanın ilk nefesi ile başlamaktadır. Benimsenen inanışlar, adetler ve kültürel değerlerin öğrenilmesi ile devam eden yaşlar, yine mekânın etkileşimiyle sürmektedir. Mekân ise bu süreçte durağan değildir, bugüne kucağında yükler ile gelir, üzerinde tarihsel olan ne varsa barındırır, geçmiş kuşakların izlerini 44 taşır. Kapitalist ekonomik sisteme göre boyut değiştirir, örgütlenir, algısı şekillenir. Bu değişim esnasında mimarisi de farklılaşır. Mekânın değişimi, insan ile olan etkileşimi gereği, toplumsal anlamda da karşılıklı değişime yol açar. Bunun en açık örneği, 2000’li yıllar ile inşası ve talebi artan lüks konut siteleridir. Lüks konut siteleri, bünyesinde bulundurduğu imkânları nedeniyle gündelik hayatı kolaylaştırıcıdır. Bu sebep, tercih edilirliğini arttırır. Kapitalist ekonomide, bireylerin farkında olmaksızın yapma zorunluluğu hissettikleri ve elzem gördükleri şeyler, bu site sınırlarında ulaşım kolaylığına sahiptir. Özellikle çalışan bireylerin bu sitelerde ikameti, yaşam pratiklerini yerine getirmede yardımcı niteliğinde görülür. Lüks konut sitelerinin, site sakinlerine sunduğu imkânlar ve pazarlanış yöntemleri çoğunlukla şu şekildedir: - 7/24 güvenlik ve kamera sistemi varlığı. ‘Rahat, güvenli bir uyku’ mottosu ile pazarlanmaktadır. - Site çevresinin yüksek duvarlar-çitler ile çevrili olması, kentin karmaşasından uzakta, dingin ve güvenilir bir mekânda oturulduğu hissiyatını vermek için kurgulanmıştır. Aslında Blakely ve Snyder, kapalı sitelerdeki bu korumanın suç oranlarını düşürmediğini ancak önlemlerin kişilerin kendilerini güvende hissetme gereksinimleri ile bağlantılı olduğunu belirtmiştir (Blakely ve Snyder’den aktaran Firidin Özgür, 2006). - Konut temizliği hizmeti, görevliler tarafından istenildiğinde gerçekleştirilebilir. - Çamaşır yıkama odaları veya kuru temizleme hizmeti bulunmaktadır. - Akıllı ev teknolojisi ile evdeki tüm elektronik cihazlar uzaktan kumanda edilebilir. Örneğin eve gelmeden önce fırının çalıştırılıp yemeğin pişirilmesi veya kombi ile kaloriferlerin açılması gibi. - Araç yıkama hizmeti. - Açık-kapalı otopark ile park sorununun konut sahibi ve misafirleri için kaldırılması - Toplantı salonları ile home office çalışanlara mekân kolaylığını sağlanması. - Sinema salonları ile tiyatro sahnelerinin mevcudiyeti. 45 - Spor tesisleri, havuz kompleksleri ile aktivite yakınlığı ve kolaylığı. - Yürüyüş parkurları ile zinde hayat inancı. - Piknik alanları ile mangal keyfi yaşama imkânına yakınlık. - Çocuklara özel aktiviteler ile misafir çocukları veya ikamet edenlerin çocukları için eğlenceli zaman geçirme kolaylığı. Konut sakinleri çocukluklarındaki mahalle hayatını kendi çocuklarına da yaşatma arzusu ile kapalı lüks siteleri çekici bulmaktadır. Aslında, Low’un da söylediği gibi, bu siteler çocukluktaki mahalle hayatındaki güvenliğin bir arayışı olmaktadır (Low’dan aktaran Firidin Özgür, 2006). - Ana ulaşım yollarına servis seferlerinin bulunması ile aracı bulunmayan kişilere de hizmet sunumu. Makul gibi gözükse de, servis saati haricinde, aracı olmayan ya da ehliyeti bulunmayan kişiler, sitede mahkûm kalmaktadır. - Site etkinlikleri ile eski zaman mahalle dostluklarının kazanılacağı düşüncesi. Ancak unutulmaktadır ki, sitelerin inşa amacı mahalle kültürünü yeniden yaşatmak değildir, bu şekilde düşünceyi oluşturan şey pazarlama yöntemidir. - Yapay yeşil alanlar ile doğaya duyulan özlemin giderilmesi. Sitelerin altında kapalı otoparkların olması, yeşil alanların ise az miktarda toprak tabakasının üzerine hazır gelmesi ve her yerin beton olması, yağmur sularının yeraltı kaynaklarına ulaşmasını engellemektedir. - Alışveriş merkezlerinin site içinde olması ile zaman tasarrufu kazanıldığı inancı. Site dışındaki esnaf ile tanışmamayı, sadece dayatılan markalara tabii olup, belli yerlerden alışveriş yapılmasını zorunlu kılar. - Kuaför, berber ve güzellik salonlarına yakınlık. - Homojen, belli bir sınıfa ait olma isteği, özellikle üst gelir grubuna yakınlık ile kendini soylulaştırma. Site dışında yaşayanları ötekileştirmenin temel nedenidir. - Prestij sahibi olunduğuna karşı inanç. Kendini özel ve ayrıcalıklı hissetme duygusunu tatmin etmektedir, çünkü yüksek gelir grubundaki kişiler, istedikleri hayatı, kendileri gibi olan kişiler ile yaşayabilmektedir. Kişileri kendi istekleri doğrultusunda, istedikleri özelliklere sahip sitelerde yaşamaya ya da yatırım yapmaya yetkili kılar. - Pazarlama yöntemleri ile huzur veren mekânlara sahip olunacağı düşüncesi. 46 Günlük hayat işlerinin, alışılagelmiş rutinlerden oluştuğuna değinilse de, bu alışılmışlık, daha kolay bir yaşamın görülüp öğrenilmesi ile yeniye kolay adapte olabilmektedir. Gündelik rutini, sabah işe gidip, akşam evine dönmek olan birey için, zaman yoksunluğu, uzaklık gibi nedenlerle sosyal aktivite kısıtı mevcut olduğu varsayıldığında; ikamet ettiği yerin yukarıda anlatılana benzer site olması durumunda, bu aktiviteleri yapabilme fırsatı olacaktır. Tüm bu imkânlar düşünüldüğünde konut, “barınma işlevinin yanı sıra sosyal bir rol de üstlenerek, toplumsal yaşamda bir kimlik ve statü aracı olarak kabul görmekte, piyasadaki diğer metalar arasında, bireyin kimliğini teşhir edebileceği, sosyal statüsünü sergileyebileceği, toplumsal ve ekonomik gücünün göstergesi olan en belirgin araç haline gelmektedir (Altun, 2008).” Buradan yola çıkarak günümüzde, konutta anlam kayması yaşandığı söylenebilir. Güncel akım denilebileceği gibi, ‘yüksek katlı kapalı siteler içinde yaşam’ bir moda olmuştur. Özellikle son 10 yılda toplumda kendini kabul ettiren bu akım, birey üzerinde ve yaşam tarzında direkt etki yaratmıştır. Bununla birlikte, her geçen gün nüfusu, trafiği, karmaşası artan kentlerde yaşam zorluğunun da paralel olarak artması, özel yaşamı, mahremiyeti koruma güdüsünü de beraberinde getirmiştir. Bu açıdan da kapalı siteler bireylerin tercih sebebi olmaktadır. Kapalı lüks siteler yoğun talep ile arz edilirken. Kent üzerinde de önemli etkileri bulunmaktadır. “İlki, belli bir grubun kendini toplumun geri kalanından yalıtmasıyla oluşan bir sosyal ayrışma süreci ve bunun mekânsal ifadesi, ele alınması gereken en büyük sonuçtur. Çünkü burada dışlamaya dayalı olarak toplumun geri kalan kısmı ‘öteki’leştirilerek site içinde özelleştirilen kamusal alanlara erişimi engellenmektedir. İkincisi, özellikle kent çevresindeki geniş arazilerin konut kullanımına açılması ile doğal değerlerin, özellikle İstanbul örneğinde kamuya ait olan orman alanları ve su havzalarının yanlış kullanımının ortaya çıkmasıdır. Üçüncüsü otomobile bağımlı bir yaşam tarzı ile otomobil kullanamayan ev hanımları, çocuklar ve yaşlıların bu ortama hapsedilmesi söz konusudur. Dördüncü olarak ise, bu sitelerin ortak servisleri özel sektörden karşılamasıyla yerel yönetimlerle olan bağlarının kopmasının, demokratik katılımı ve yurttaşlık bilincini azalttığı ve yerel yönetimlere vergi vermemek üzere şikâyetlerin 47 başladığı ileri sürülmektedir. Bunu nedeni olarak da kamu alanının aşınması ve kamudan alınan hizmetlerin niteliğinin düşmesi gösterilmektedir. (Firidin Özgür, 2006)” Kapalı lüks sitelerin kent üzerindeki etkileri, insan-mekân etkileşimi nedeniyle, insan hayatında da değişimlere neden olmaktadır. Yukarıda değinildiği gibi, orman alanları, su havzaları gibi şehrin ekosistemini oluşturan temel değerlerin tahrip edilip zarar verilmesi, gelecek yıllarda insan yaşamını olumsuz etkileyecektir. Bununla birlikte, kamusal mekânların, duvarlar ile çevrilip konut alanlarına çevrilmesi yine insan hayatı üzerinde etkili olmaktadır. 3.4. GÜNDELİK HAYATI MEKÂN HARİCİNDE ŞEKİLLENDİREN ETKENLER Gündelik hayat, toplumsal bütün ölçeğinde kavrayışları ve değerlendirmeleri gerekli kılar. Eğer ki gündelik hayat araştırması yapılacak ise, burada gündelik ile iç içe olan herşey ele alınmalıdır. Bu sebeple, geneli rutinleşmiş gözüken gündelik hayat, aslında olağandışı olayları da içeren bir zaman dilimidir. Lefebvre’ye göre bir günün hikâyesi, dünyanın hikâyesi ve toplumun hikâyesini kapsar (Lefebvre, 2013). Eğer bir toplumu anlamak istiyorsak, demek ki incelememiz gereken ilk şey ‘gündelik hayatları’ olmalıdır. Ayrıntılarına bakıldığında bir insanın gündelik hayatı birbirinden farklı pek çok olay ile dolu iken, toplum genelinde bu ayrıntılar artmaktadır. Ancak genel çerçeveden bakıldığında, o toplumun gündelik hayatı nasıl, neye ve kime göre yönlendirildiği açığa çıkmaktadır. Lefebvre’nin söylemi de bu doğrultudadır. Araştırmada da bu bakış açısı benimsenerek, örneklem bölgede gündelik hayat incelemesi yapılarak, insanların üretilen mekânlar sonucu oluşan gündelik iş, eylem ve davranışları öğrenilmektedir. Burada gündelik hayatın mekândan etkilenişi araştırılırken, başka bilgilerin de gerekliliği doğmaktadır. Bu da, gündelik hayatın işleyişini yönlendiren diğer etkenler olmaktadır. Bunlar, araştırma mülakatlarında görüşülen katılımcıların etkilendiklerini dile getirdikleri ‘ekonomik, kültürel ve psikolojik’ etkenler olarak gruplandırılmıştır. Bu başlıklar incelenirken, aslında hepsinin birbiriyle etkileşim içinde olduğu bilinmelidir. 48 3.4.1. Ekonomik Etkenler Ekonomi, insanların ve toplumların, para kullanarak veya para kullanmadan, zaman içinde çeşitli malları üretmek ve bunları bugün ve gelecekte tüketmek üzere, toplumdaki fertler ve gruplar arasında bölüştürmek için kıt üretim kaynaklarını kullanma konusundaki tercihlerini inceler. (Celep, 2006) Tanımda da görüldüğü üzere, ekonomi insan odaklıdır. İnsan eliyle şekillendirilip, sonuçları yine insan yaşamını etkilemektedir. Bu sebeple ekonomik sistemdeki değişimler insan hayatı üzerinde de etkilidir. Tarihten günümüze bakıldığında, ekonominin temelinde insan tarafından kıymet biçilen gümüş, altın, para gibi maddi unsurlar kullanılmıştır. Bu kaynaklara sahip olma durumu, kişiler ve toplumlar arası farklılık göstermiş ve göstermektedir. Bugün, parasal değeri olup kıymet biçilen son model araçlar, lüks sitelerde konut sahibi olma, son teknoloji bilgisayar, telefon kullanımı da ekonomik durumun göstergesi halini almıştır. Bireylerin maddi kaynakları, elde edilen kazanç, sahip olunan mal, mülk ve eşyalar gündelik hayatı etkilemektedir. Örneğin, aynı mahallede ikamet edip aynı semtteki işlerine (trafiksiz yolda) giden A ve B bireyleri için, A’nın kendi aracı olduğu varsayıldığında işe gitmek için evden çıkış saati B’ye göre daha geç olur. Yine eve dönüşlerde ulaşım standardı ve konforu açışından B bireyinin evine ulaşım saatinin geçliği sebebiyle zaman kaybı daha çok olur. A ve B bireylerinin iş sonrası kendilerine kalan saatleri ve yorgunlukları farklılık gösterir. Bu durum için Lefebvre, özellikle metropollerdeki beyaz yakalı çalışanları kastederek, kapitalizm ile 1960 sonrası sanayileşmenin kendine zaman ayırma ve keyif sürme fırsatını insanların elinden aldığını söylemiştir (Lefebvre, 2013). Gündelik hayata bakıldığında, aslında yerinde bir tanımlamadır. Siyasiler önderliğinde alınan karaların, burjuva çıkarlarını daha fazla koruyan nitelikte olup, işçi sınıfın yaşayışını zorlaştırıcı nitelikte olması, sistem çarkının daimi dönmesi amaçlı, onların daha çok çalışmalarını gerekli kılmıştır. Bu bakımdan ekonomik gelir farklılıkları, sadece parasal anlamda değil, yukarıda örnek verilen B kişisi gibi, gündelik hayatın içinde olması gereken boş zaman dilimlerini de etkilemekte ve sömürmektedir. 49 Sahip olunan parasal kaynaklar, her ne kadar kişinin kendi çabası ile elde edilmiş görülse de dünya ve ülke ekonomisi de gündelik hayatın rutinini etkileyen önemli bir faktördür. Beklenmedik anda yaşanan ekonomik krizler veya yatırımlar, bireylerin sahip oldukları kaynakları ellerinden ani çıkarmalarına ya da kâr artışına sebep olup yaşam standartlarını tamamen değiştirebilir. Gündelik hayat bir nevi tiyatro sahnesi gibi tanımlanabilir. Sahnedeki oyuncuları da gündelik hayatın inşa edeni (baş aktörü) ve yaşayanı olarak tanımlarsak, sahnede komutları veren yönetmeni de gündeliğin etkenleri sayabiliriz. Yöneticinin söylemlerinden bir diğeri de siyasal düşüncedir. Siyasilerin kentin şekillenmesinde önemli rolü bulunmaktadır. Gerek yerel yöneticilerin gerekse merkezi yöneticilerin kentlerin siluetini, yaşam kalitesini etkileyecek kararlar vermeleri gündelik yaşamı etkilemektedir. Örneğin, etkisi günümüzde yoğun olarak görülen 2012 yılında çıkarılan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile riskli alan veya yapı ilan edilen bölgelerde inşaatların yapımı kolaylaymış, özel sektörde müteahhitlerin ‘kentsel dönüşüm’ adı altında yatırım yapmaları artmıştır. Ekonomik ve siyasi etkenler ile değişen gündelik hayata karşı çözüm, Lefebvre’nin gözü ile devrimdir. Burada devrimden kastettiği, burjuvanın daha zengin olma, mülklerini çoğaltma isteği ile olmuşmuş ortamdan mutlak suretle uzaklaşma, yani özgürleşme mücadelesidir. Gündelik hayat ancak bu şekilde özgürleşir. 3.4.2. Kültürel Etkenler Türkiye, çeşitli coğrafyalardan Anadolu’ya göç etmiş farklı dil, din ve ırktan insanların yüzyıllardır yaşadığı coğrafi bir bölgedir. Bu sebeple gündelik hayatın içinde kültürel farklılıklardan doğan etkenleri görmek mümkündür. Türk Dil Kurumu’na göre kültür, “Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çerçevesine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünüdür (Türk Dil Kurumu, 2015)”. Toplumların sahip olduğu kültür, maddi ve manevi değerler çeşitlilik göstermektedir. Özellikle Türkiye gibi çok uluslu yapıya sahip ülkelerde farklılıkların zenginlik olarak 50 görülüp, değerlendirilmesi önemlidir. Son yıllarda gelişen iletişim olanakları kültürel farklılıklar ülkeler arasında da sınır tanımamaktadır. Dünya’daki tüm kültürler iç içe geçmeye başlamış ve kültürel çeşitliliğin tanınması artmıştır. Gündelik hayat içinde de iş veya eğitim ortamlarında sıklıkla karşılaşılan farklı kültürler arasında üstünlük kıyası yapılmadan, bu durum zenginlik olarak görülmelidir. Ancak olması gereken ile olan birbiriyle örtüşmemektedir. Kültürel farklılıkları ayrı bir zenginlik olarak kullanmak yerine, kültürel manipülasyonlar ile yeni bir tartışma ortamı meydana getirilmektedir. Lefebvre, gündelik yaşamın çeşitli manipülasyonlar ile yeniden şekillendirildiğini savunurken bu durumu izah etmektedir. Teknolojik gelişmeler, enformasyonun dünyasallaşması, bunlara bağlı üretilen yeni bilgi ve ürünler, kentin bu bilge ve gelişmelere ev sahipliği yapması modern dünyada mutasyona sebep olmakta, bu da kültürel değişimi arttırmaktadır. 20.yüzyıl itibariyle, gazeteler, moda, reklamlar ve medya etkinliğinde oluşturulan bilinç, kültürel alanın kurumsallaşması ile gündelik hayatın bürokratikleşmesinin ilk adımı olmuştur. De Certeau bu sistem içinde insanın kendi evinde yabancılaştığından bahseder. Yani, ortak kültürün içinde kendini gösteremeyen insan kaybolur. Benzer durum, araştırmanın örneklem bölgesi Ataşehir Barbaros Mahallesi’nde kendisini göstermektedir. Modern gündelik hayat içinde siyasal düşüncenin de ötesine geçen yaşam biçimleri, sınıfsal ayrışımlar ile insanlar arası ayrım, kültürel manipülasyonlar ile kendini göstermektedir. Böylece ilk önce aileden öğrenilen kültürel değerler, yerini dayatmalara bırakır. 3.4.3. Psikolojik Etkenler Gündelik hayatı etkileyen bir diğer faktör de psikolojik kaynaklıdır. Psikoloji, davranışsal ve zihinsel işleyişlerin incelendiği bilimdir (Tübitak Bilim Ve Teknik Dergisi, Psikoloji Köşesi).Diğer bilim dalları kadar eski olmayan psikoloji, aslında insan yaratılışıyla birlikte oluşagelmiştir. Psikolojik durum, insanın sabah kalktığı andan uyuduğu ana kadar günlük hal ve davranışlarını etkiler. Gündelik hayat içinde bireyin ılımlı oluşu, sinirliliği bu durumla ilgilidir. Bir nevi davranışların çıktısı olan psikolojiyi etkileyen çeşitli sebepler vardır. Bunlar, eş, aile, arkadaş, iş, çevre kaynaklı olabildiği gibi fiziksel kaynaklı da olabilir. 51 Büyük kentlere bakıldığında psikolojik değişimin içsel ve dışsal itkileri sıklıkla yer değiştirmektedir. İnsan, iş yerinde masa başında (Lefebvre’nin deyimiyle zorunlu zamanını geçirirken) özgürleşme yani gitmek ve kalmak arasında hapsolmuştur. İş sonrası yoğun trafikte geçirilen verimsiz ve sıkıcı zaman, bir süre sonra algılarımızı da rutinleştirerek değişimlere karşı duyarsız olunmasını sağlar. Bireyde olaylara karşı ilgisizlik, rutinleşme ve bıkkınlık belli bir süre devam ettiğinde, bu durum kemikleşmeye başlar ve yeni karşılaştığı durumlarda vereceği tepki de enerjisiz olur. Birey artık kendisi olmaktan çıkar ve gündelik olanı istediği için yapmaz, olması gerektiği için bir ritüele dönüştürür. Daniel Buren, psikolojik yıpranmanın kentsel mekânda, kırsala göre daha çok olduğunu savunur. Çünkü maruz kalınan karmaşa, görsel bombardıman bu yıpranmayı şiddetlendirir. (Buren, 1997) 52 4. ALAN ARAŞTIRMASI: İSTANBUL ATAŞEHİR BÖLGESİ BARBAROS MAHALLESİNDE YER ALAN LÜKS KONUT SİTELERİ VE GECEKONDU YERLEŞİMİNDE KENTSEL MEKÂNIN GÜNDELİK HAYATA ETKİSİ Bu bölümde, mekânın gündelik hayat üzerindeki etkileri örneklem bölge Ataşehir Barbaros Mahallesi üzerinde ele alınmaktadır. Ataşehir ve Barbaros Mahallesi’nin mevcut durumunu tahlil etmek için bölgenin genel özelliklerine değinilmektedir. Böylece kentsel mekân-gündelik hayat ikilisinde ele alınacak mekânın genel özellikleri, ulaşımı, ekonomik yapısı ve demografik - sosyal yapısı bölge hakkında bilgi edinilmesini sağlamaktadır. Gündelik hayat incelemesinde Ataşehir Barbaros Mahallesi sınırlarında bulunan Varyap Meridian ve Uphill Court site sakinleri ile aynı mahallenin gecekondu sakinlerinin gündelik hayatları Şekil 4.1’de mevcut bulunan ‘taşınmadan önceki gündelik hayatları ile taşındıktan sonraki gündelik hayatları’ karşılaştırması ile mekânın gündelik hayatları üzerindeki etkileri esas alınarak incelenmiştir. gecekonduya taşınmadan önce gündelik hayat gecekonduya taşındıktan sonra gündelik hayat benzerlik ve farklılıklar siteye taşınmadan önce gündelik hayat siteye taşındıktan sonra gündelik hayat benzerlik ve farklılıklar karşılaştırma Şekil 4.1: Araştırmada İncelenen Temel Kriterler 53 Aynı mahallede yaşayan insanların, gündelik hayatları üzerinde mekân ve konutun etkilerinin değişimlere sebep olup olmadığını araştırmak için gecekondu sakinleri ile lüks konut site sakinleri olmak üzere 2 farklı grup ile mülakat gerçekleştirilmiştir. Ataşehir Barbaros Mahallesi genel özellikleri incelemesi Araştırma bölgesinde oturan kişilerin genel profilinin incelenmesi Çıkarılan profiller arasındaki mülakat yapılacakların tespit edilmesi Mülakat yapılması Karşılaştırma yapılması Sonuç Şekil 4.2: Araştırma Yol Haritası 4.1. ARAŞTIRMA BÖLGESİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ İstanbul, jeopolitik ve jeostratejik konumu başta olmak üzere, tarihten günümüze, dünyanın gözde şehri olmuş ve önemini korumuştur. Şehrin cazibe merkezi olarak görülmesi, göç ile gelen nüfus yoğunluğunun fazla olması sonucunu doğurmuştur. Bu açıdan yerel yönetim mekanizmalarının ihtiyacı ve yatırım gerekliliği daimi olmuştur. Özellikle 1950’li yıllar ile sanayileşmenin artması, dünya çapında kentlerde yaşayan nüfusu arttırmış ve kentsel nüfus %30 oranında olmuştur (Danış, 2012). Bu yıllar İstanbul için de dönüm noktası olmuş, şehre gelen insan akımı hızlanmıştır. İstatistiki verilere göre Tablo 4.1’de görüldüğü üzere İstanbul nüfusu artmaya devam etmektedir. 1940 yılında 793.949 kişi olan nüfusun artış hızı %1,39’dur. 2014 yılına gelindiğinde artış hızı %15,2’ye çıkarak, nüfus 14.377.018’e çıkmıştır. 74 yılda nüfus artış hızı yaklaşık 10,93 kat artmıştır. Tablo 4.1: Yıllara Göre İstanbul Nüfusu Yıl Nüfus Nüfus Artış Hızı (%) 1940 793.949 1,39 1950 983.041 2,70 1960 1.466.535 2,94 54 1970 2.132.407 5,49 1980 2.772.708 1,71 1990 6.629.431 3,90 2000 8.803.468 2,88 2010 13.255.685 2,6 2014 14.377.018 1,52 Kaynak: www.tuik.gov.tr, TÜİK adresinden alınmıştır, Kasım 2015. İstanbul, her dönem artan göçler sonucu şehir merkezinden dış çeperlere doğru yayılma göstermiştir. Anadolu Yakası sınırlarında bulunan Ataşehir ilçesi de yakın geçmişte yaşam alanı olup, günümüzün gözde ilçelerinden biri haline gelmiştir. Ataşehir, İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde yer almaktadır. Ortasından geçen TEM otoyolu ile iki bölgeye ayrılan Ataşehir, Doğu ve Batı Ataşehir olarak adlandırılmaktadır. İlçe, kuzeyinde Ümraniye, kuzeybatısında Üsküdar, güneyinde Kadıköy ve Maltepe, doğusunda ise Sancaktepe ile komşudur. Harita 4.1: İstanbul İlçe Haritası Kaynak: www.istanbul-rehber.com adresinden alınmıştır, Kasım 2015 55 1980 öncesi bütüncül yaklaşımdan uzak ve kişisel kararlara bağlı yapılaşmanın hâkim olduğu yıllarda, bölgenin batısında gecekondulaşma başlamıştır. 1990’lı yıllara gelindiğinde bölgenin, Kadıköy Belediyesi’ne bağlı bir uydu kent olup, planlı yerleşime geçilmesi kararı alınmıştır. Bu karar sonucu, geniş sosyal alanları, yürüyüş parkurları, spor sahaları ile “Ataköy ve Bahçeşehir projelerinden esinlenilerek inşa edilen projeye Ataşehir adı verilmiştir (Kılıç, 2006).” Bölgenin ulaşım kolaylığı, arazi düzgünlüğü, sağlam zemine sahip olması, İstanbul’un her geçen gün genişleyen alanları arasında Ataşehir’i gözde kılmıştır.5 Bununla birlikte, 1999 yılında yaşanan Gölcük Depremi, sağlam zeminli alanlar arasında Ataşehir’in dikkat çekmesini sağlamıştır. 2000’li yıllar itibariyle mekânın üretimi devletin ve aktörlerinin başrolü çektiği yıllar olmuştur. TOKİ ve yerel yönetim mekanizmalarının yetkilerinin artırılması, kentsel dönüşüm projeleri ile yapılı çevre üretimi ivme kazanmıştır. Ataşehir de bu dönemde 6 Mart 2008’de TBMM’de kabul edilen yasa ile ilçe statüsü kazanmış ve Ataşehir Belediyesi kurulmuştur. Belediyenin hizmete geçmesi, 29 Mart 2009 yerel seçimleri akabinde başlamıştır. İlçe 25,84 kilometrekarelik alanda, Harita 4.2’de görüldüğü üzere 17 mahalleden oluşmaktadır (Ataşehir Belediyesi, 2015). Harita 4.2: Ataşehir İlçesi Mahalle Haritası Kaynak: www.atasehirmerkez.com adresinden alınmıştır, Kasım 2015 Proje kapsamında inşa edilen konutlar, Habitat II Kent Zirvesi’nde “En İyi Kurumsal Uygulamalar ve Projeler” yarışmasında ‘Kent İçinde Kent’ dalında ödül kazanmıştır. 5 56 Belediyenin kurulması vesilesiyle Ataşehir de sermaye birikimini kentleşmeden sağlayabilecek koşulları sağlar hale gelmiştir. Bu durumu açıklayan veriler ile ilçenin yıllara göre inşa edilen konut sayısı, ruhsat verilen yapı sayısı artış göstermiştir. Bu durum ile ilişkili olarak, aşağıda da değinileceği gibi, 2012 yılında çıkarılan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun sonucu, riskli yapı teşhisi konularak yıkılan yapı sayısı artmıştır. Tablo 4.2’de yer aldığı üzere 2012 yılında 8 adet yanan ve yıkılan yapı mevcut iken, 2014 yılına gelindiğinde bu sayı 386’ya çıkmaktadır. Tablo 4.2: Ataşehir Nüfusu ve İnşa Edilen Yapı Sayısı Yıl Nüfus Ruhsat Verilen Yapı Sayısı Yanan ve Yıkılan Yapı Sayısı 2008 351.046 216 92 2009 361.615 354 53 2010 375.208 897 13 2011 387.502 933 6 2012 395.758 822 8 2013 405.974 798 69 2014 408.986 819 386 Kaynak: Veriler, Ataşehir Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü, İskân Birimi yetkilisi ile 14.11.2015 tarihinde gerçekleştirilen görüşmede alınmıştır. Verilerin 2008 yılından başlaması, 2009 yılında belediyenin kurulması nedeniyle, önce-sonra değerlendirilmesinin yapılmak istenmesinden kaynaklıdır. 57 420000 0,30% 410000 405974 400000 0,24% 408986 0,25% 0,24% 395758 390000 387502 0,21% 0,20% 0,20%0,20% 380000 375208 370000 0,15% 361615 360000 350000 351046 0,10% 340000 0,06% 0,10% 0,05% 330000 320000 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Nufüsa göre Ruhsat Verilen Yapı Oranı 0,06% 0,10% 0,24% 0,24% 0,21% 0,20% 0,20% Nüfus 351046 361615 375208 387502 395758 405974 408986 0,00% Grafik 4.1: Yıllara Göre Ruhsat Verilen Yapı Sayısının Nüfusa Oranı Kaynak: Ataşehir Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü, İskân Birimi’nden 14.11.2015 tarihinde alınan veriler doğrultusunda tez kapsamında hazırlamıştır. Grafik 4.1’e bakıldığında, Ataşehir’de 2008 ile 2014 yılları arasında doğal bir nüfus artışı görülmektedir. 2009 yılı itibariyle ruhsat verilen yapı sayısındaki artışın nedeni, Ataşehir’in ilçe olarak ayrılıp belediye kurulmasının etkisi olduğu söylenebilir. 2011 yılı sonrası bu orandaki az miktardaki düşüşün sebebi ise yerel ve genel seçimlerin etkisi olarak görülmektedir. 58 Yıllara Göre / Yıkılan ve Ruhsat Verilen Yapı Sayısı 1000 933 897 822 800 819 798 600 400 200 0 2007 386 354 216 92 2008 53 2009 13 2010 6 8 2011 2012 Ruhsat verilen Yapı sayısı 69 2013 2014 2015 Yanan ve Yıkılan Yapı sayısı Grafik 4.2: Yıllara Göre Yanan / Yıkılan ve Ruhsat Verilen Yapı Sayısı Kaynak: Ataşehir Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü, İskân Birimi’nden 14.11.2015 tarihinde alınan veriler doğrultusunda tez kapsamında hazırlamıştır. Grafik 4.2’ye bakıldığında 2008 yılından 2013 yılına kadar yanan ve yıkılan yapı sayısında azalma söz konusu olmuştur. Ancak 2013 yılında bu sayıda ani bir artış olmuş ve 2014 yılında daha önce hiç olmadığı kadar yapı yıkılmıştır. Bunun gerekçesinin 2012 yılında çıkarılan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun olduğu öngörülmektedir çünkü bölgedeki gecekondularda yıkım işlemi bu kanunun çıktığı dönem sonrası artmıştır. Burada ilginç olan beklenenin altında ruhsat verilen yapı olmuştur. Bunun nedeni ise, döneme denk gelen yerel seçimlerin işleyişi bir nebze yavaşlattığı yönündedir. Harita 4.3: Barbaros Mahallesi Yıllara Göre İnşaat Durumu 59 Kaynak (Harita 4.3 devamı): D. Erdem Okumuş (2014), Kentsel Dönüşümde Sosyal Donatı Alanlarının Değişimi ve Kentsel Yaşam Kalitesine Etkisi: Ataşehir Barbaros Mahallesi Örneği. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Harita 4.3’ten okunduğu gibi, konut, işyeri ve diğer yapılar yıllara oranla doğru orantılı olarak artış göstermiştir. 1982 yılından 2002 yılına kadar geçen sürede çok sayıda bina ile plansız bir mahalle gelişmiştir. 2002 ile 2005 yılları arasında ise, boş arsaların geliştiği görülür. Boş arsaların geliştiği bu dönem aynı zamanda kapalı lüks konut site inşaatını arttığı dönemdir. 2010 yılı itibariyle de bölgede yapı yoğunluğunun arttığı ve boş arsa oranının azaldığı görülmektedir. 2018’de bitmesi planlanan ve birçok kamu kurumunun merkezinin bulunacağı Finans Merkezi ile Ataşehir, Anadolu Yakası’nın gözde semtlerinden biri haline gelmiştir. Bu durum sadece müteahhitleri etkilememiş, bölgenin yerel yönetimini de yakından ilgilendirerek 2014 yılı içinde önemli kararların alınmasına vesile olmuştur. Barbaros Mahallesi sınırları, 2014 Eylül ayına kadar Harita 4.2’deki gibi geçerli iken, çıkarılan torba yasa ile 0-4 ve E-80 karayolunun kuzeyinde kalan kısım Ümraniye Belediye sınırlarına dâhil edilmiştir. Harita 4.4: Ataşehir Barbaros Mahallesi’nden Ümraniye Belediyesi’ne Aktarılan Alan Kaynak: www.hurrriyet.com.tr adresinden alınmıştır, 2015 60 Aktarılan bu alan, Finans Merkezi inşaatının sürdüğü ve yıllık gelirinin 150 milyon (Hürriyet Gazetesi, 2015) civarında olduğu bilinen önemli bir bölgedir. Sınır değişikliğinin bu sebeple gerçekleştiği ve büyük bir rantın kaydırılma çabası olduğu ve siyasi farklılıklar akla gelen ilk sebep olmaktadır. Konuyla ilgili, yönetici ve siyasi yorumları, birbirine zıt olarak ikiye ayrılmış durumdadır. Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, durumun flulukları çözen bir uygulama olduğunu savunmuş “Vergi ve ruhsat işlemlerinde Ataşehir ile Ümraniye arasındaki flulukları çözen ama hiçbir şeyi değiştirmeyen, ilçe hududunda herhangi bir değişiklik yapmayan bir uygulama” demiştir. Peki burada bahsedilen fluluk nedir? Yaşanan görev karmaşalarından yola çıkarak, tahmin edilen şudur (Mumay, 2014): Finans Merkezi inşaatında dinamit kullanımının etrafta oturanları rahatsız etmesi üzerine Ataşehir Kent Plus site sakinleri, durumu İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’ne bildirmiştir. Oda ise bu durumu İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile İstanbul Valiliği’ne bildirmiştir. Valilik konuyla ilgili, Ataşehir Kaymakamlığı’nın takip etmesini uygun görmüştür. Büyükşehir Belediyesi ise Ümraniye Belediyesi’ni yetkili kılmıştır. Kısaca, merkezi yönetimin taşra teşkilatı valilik ile yerinden yönetim mekanizması büyükşehir belediyesinin yetkilendirdiği yönetim birim ve ilçeleri farklılık göstermiştir. İşin son durumunda ise Ümraniye Belediyesi, İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’ne verdiği yazılı cevapta konuyla Ataşehir Belediyesi’nin ilgilenmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu ve benzer durumlarda yaşanan belirsizlikleri önlemek amacıyla bu ayrımın yapıldığı Bakan tarafından savunulmaktayken, Ataşehir Belediye Başkanı ise, “Ortada vergi ve inşaat harçları ile birlikte yıllık 150 milyon lirayı aşan bir gelirin CHP’li bir belediyeden AKP’li bir belediyeye aktarılma meselesi var. Biz Ataşehir Belediyesi, Barbaros Mahallesi halkıyla bu karara direneceğiz” diyerek, bu ayrımın rant düşüncesinden kaynaklı olduğunu savunmuştur. 61 Tez Örneklemi Varyap Meridian Sitesi Fotoğraf 4.1 : Ataşehir Belediyesi, Finans Merkezi ve Varyap Meridian Görüntüsü Kaynak: www.metropol34.com adresinden üretilmiştir, 2015. Konunun bu şekilde yorumlanmasından rahatsızlık duyan Ümraniye Belediyesi ise Harita 4.5’deki haritayı yayınlayarak açıklama yapmıştır. Yaptığı açıklama şöyledir (Çoban, 2014): “Ümraniye ve Ataşehir İlçe sınırları 06.03.2008 tarihinde kabul edilen 5747 sayılı ‘Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki’ Kanun kapsamında belirlenmiştir. Buna göre 5747 Sayılı Kanunun 1. Maddesi 18. Fıkrası ile Ümraniye İlçesinin güneyinde Ataşehir İlçesi kurulmasına karar verilmiş ve doğal bir sınır olan 0-4 ve E-80 Karayolları iki ilçe arasında sınır olarak belirlenmiştir. Bu düzenleme ile Kadıköy İlçesinden Ümraniye İlçesine bağlanan kısımlar, Ümraniye İlçesinden de Ataşehir İlçesine bağlanan kısımlar olmuştur. Kanun yürürlüğe girdiği 2008 yılından itibaren 0-4 ve E-80 Karayollarının kuzeyinde, Ümraniye İlçesine eklenen kısımlara ait her tür iş ve işlemler ile Belediye hizmetleri Ümraniye Belediyesi tarafından yürütülmüş ve halen de yürütülmektedir. Bölgeye ait tapu kayıtları da Ümraniye Tapu Müdürlüğünde bulunmakta olup, tapu iş ve işlemleri Ümraniye Tapu Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Yine bu bölgede bulunan vatandaşlarımız da Ümraniye İlçesinin seçmenleri olarak kayıtlı bulunmaktadır.” 62 Harita 4.5: Ümraniye Belediyesi’nin 2008 Yılından Beri Geçerli Olduğunu İddia Ettiği Sınır Haritası Kaynak: www.hurrriyet.com.tr adresinden alınmıştır, 2015 Yapılan açıklama ile görülmektedir ki Ümraniye Belediyesi, 2014 yılı değişikliği değil, 2008 yılında alınmış kararın uygulamasıdır demektedir. Sonuç olarak, 0-4 ve E-80 Karayolları iki ilçe arasında sınır olarak belirlenerek, karayolunun kuzeyinde kalan kısım Ümraniye Belediyesi’ne aktarılmıştır. Bu durum, mahalle sakinleri arasında da ilgi uyandırmıştır. Çünkü mahalle sakinleri kendi belediye sınırlarında inşa edilecek Finans Merkezi’nin, gelecekte kendi arsalarına yapılacak kentsel dönüşüm projesindeki konutlar için kiracı hazinesi olacağı düşüncesindedir. Nihayetinde, bölgedeki dönüşüm ve yapılaşma çalışmaları siyasal çatışmaları da beraberinde getirmekte ve mahalle sakinlerinin hayatlarını etkilemektedir. Ataşehir Kaymakamlığı’ndan edinilen bilgiye göre Barbaros Mahallesi 2014 yılı nüfusu 45.000 kişidir. Mahalle yerleşiminin tarihine bakıldığında 1970’li yıllarda göç almaya başlamış, gecekondulaşma ile başlayan yaşam, bugün yerini büyük lüks konut sitelerine bırakmıştır. Barbaros Mahallesi konumu itibariyle, planlanan Finans Merkezi’ne 1 km, planlanan metro hattına 1 km, Boğaz Köprüsü’ne 9 km, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne 15 km, Sabiha Gökçen Havalimanı’na 25 km, Atatürk Havalimanı’na ise 37 km 63 uzaklıktadır. 1. ve 2. boğaz köprülerinin çevre yolları Ataşehir sınırları içinden geçerek Anadolu Otoyolu olarak birleşmektedir. Harita 4.6 : Barbaros Mahalle Uydu Görüntüsü Kaynak: www. harita.yandex.com.tr adresinden üretilmiştir, 2015. Ataşehir Barbaros Mahallesi demografik ve sosyal yapısı, lüks konut site sakinleri ile gecekondu sakinleri olmak üzere kendi içlerinde gruplanmışlardır. Lüks konut sitesi olarak, 2012 yılında yaşamın başladığı Meridian ile Uphill Court siteleri baz alınmaktadır. Burada yaşayan bireyler, sosyalleşmek üzere birçok imkâna sahip, ekonomik gelir seviyesi üst düzeyde olan birey ve ailelerdir. Varyap Meridian bloklarına yaklaşık 300 metre aşağıda, aynı mahalle sınırlarında gecekondular bulunmaktadır. Gecekondu sakinlerinin çoğu 1970-1980 yılları arasında Ordu, Sivas ve Kahramanmaraş’tan göç ederek mahalleye taşınan ve kendi yaşam alanını inşa eden ailelerden oluşmaktadır. İki yanından Kurbağalı Dere kollarının geçtiği alan, 10 yıl öncesine kadar sakin, mahalle kültürünün yaşandığı, komşuluk ilişkilerinin yoğun olduğu bir yer olmuştur. Günümüzde mahallenin gecekondu hâkimiyetinin yoğun 64 olduğu kısımda, geçimini kâğıt toplayıcılığıyla sağlayan Romanlar ile emekliler çoğunluktadır. Kâğıt toplayıcıların son 10 yılda mahalleye taşınması ile mahallede sağlıklı yaşanılabilir bir ortam kalmamıştır. Çöplerden toplanan teneke ve kâğıtlar nedeniyle mahallede sinek, haşere böcek, fare gibi canlıların türediği, sağlığı tehdit edici bir ortam oluşmuştur. Mahalle sakinlerinin durumdan şikâyetçi olmaları, Roman komşuları ile aralarında gerginliğe neden olmuştur. Mahalle içinde soyut bir sınıflandırma ve ayrım oluşmuştur, bu ayrım 3 grup doğurmuştur. Mahallenin yapısını bozduğu düşünülen Romanlar, 1970’lerden günümüze mahallede ikamet eden ve ‘asıl sahipleriyiz’ diyen emekliler, son 5 yıl içinde mahalleye taşınmış, mahallenin yeni sakinleri6. Mahalle sakinleri içlerinde birçok farklılığı barındırmaktadır. Öncelikle bireyler arasında büyük bir eğitim seviyesi farklılığı bulunmaktadır. Bu duruma pek çok etken olmakla birlikte, 1970’lerde okullara ulaşım sıkıntısı nedeniyle eğitimlerinin yarıda kaldığı gecekondu sakinleri tarafından sıkça dile getirilmektedir. Mahallenin emekli kesimi, mahalleye taşındıkları ilk yıllarda çocuklarının okula giderken dizlerine kadar çamurun içinden geçerek, zor koşullarda okula ulaştıklarını ifade etmişlerdir. Bununla birlikte, ekonomik refah bakımından büyük ölçekli fark bulunmaktadır. 3’e ayrılan grubun ilk sınıfında bulunan Romanlar, kağıt toplayıcılığı ile geçimlerini sağlamaya çalışmaktadır. 2.grupta bulunan emekli ailelerin çoğunluğu kendi evinde oturmakta, çocukları ve torunları uzakta yaşayan ailelerdir. İlk gruba kıyasla, ekonomik refahı daha fazladır. 3. grubun çoğunluğu ise beyaz yakalı çalışanlar oluşturmaktadır. Evlerini yatakhane gibi kullanan, günlerinin çoğunu mesaide geçiren tek yaşayan kişiler veya çekirdek ailelerdir. Tüm bu gruplarda sosyal hayat kavramı herkes için farklı bir anlam taşıyarak, farklı yaşayışları içermektedir. Araştırma kapsamında gecekonduda yaşayan 1 ve 2. grup birlikte, lüks kapalı sitelerde yaşayanlar ise ayrı olarak, toplamda iki farklı grup şeklinde ele alınmaktadır. Ataşehir Barbaros Mahallesi’nde Kasım 2013 – Mart 2015 yılları arasında bir inşaat firmasında çalışılmıştır. Bu süreçte gecekondu sakinleriyle birebir görüşme ve onları tanıma fırsatı olmuş ve tez konusunun temelleri o zaman belirlenmiştir. O süreçte edinilen bilgiler araştırmada derlenerek kullanılmıştır. 6 65 4.2. ARAŞTIRMA BÖLGESİNDE GÜNDELİK HAYAT Barbaros Mahallesi, yukarıda da değinildiği gibi iki farklı grubun yaşadığı bir mahalledir. Mahalle içindeki yaşam farklılıkları lüks konut sitelerinde ve gecekondularda olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Harita 4.7’de gösterildiği üzere, mahalle içinde ve çevresinde birçok lüks konut sitesi mevcuttur. Araştırmada, son dönemin gözde sitelerinden olması ve gecekondu yerleşimine yakınlığı nedeniyle Varyap Meridian sitesi örneklemlerden birini oluşturmuştur. Diğer bir lüks konut sitesi ise Uphill Court seçilmiştir. Bu sitenin seçilmesinde, mülakat katılımcılarına ulaşma konusunda zorlanılmaması etken olmuştur. Site hayatı ve gecekondu hayatını daha da açıklamak amacıyla, yapılan mülakatlar alt başlıklar altında ele alınmıştır. Araştırmanın Gecekondu Bölgesi Harita 4.7: Barbaros Mahallesi ve Çevresinde Lüks Konut Siteleri Kaynak: www. harita.yandex.com.tr adresinden üretilmiştir, 2015. 4.2.1. Varyap Meridian Sitesi Barbaros Mahallesi sınırları içinde bulunan Varyap Meridian; 60, 45, 41 ve iki adet 24 katlı rezidans kule, 3 adet ticari blok ve otel projelerinden oluşmaktadır. İnşaatı 2009 yılında başlamış olup, 2012 Şubat itibariyle yaşam başlanan proje 5 adadan oluşmaktadır. Toplam inşaat alanı 410.000 m²’lik alandan oluşan projenin %15’i oranında yapılaşma gerçekleşmektedir. Geriye kalan yerleşimin büyük bir kısmını yeşil doku ve rekreatif alanlar oluşturmaktadır. Özel kapalı yüzme havuzu, kafeterya, 66 fitness salonu, sauna, buhar odası ve soyunma odalarından oluşan sosyal tesis, açık havuz ve yüzme havuzları da proje içindedir. Tablo 4.3: Varyap Meridian Daire Sayıları Bloklar Daire sayısı D + E Blok 379 B + C Blok 427 A Blok + Villalar 426 Toplam 1.232 Kaynak: Varyap Meridian Teknik İşler Müdürü Deniz Akyıldız ile gerçekleştirilen mülakattan elde edilen verilerdir, Mayıs 2014. Projeyi diğer kapalı konut projelerinden ayıran bir özelliği, USGBC tarafından verilen LEED kayıtlı Türkiye’nin ilk yeşil konut projesi olması ve toplamda 7 sertifikalı bir proje olmasıdır (Akyıldız, 2014). Varyap Meridian etkin su kullanımı ve ekosistemin korunması için projede geri dönüşüm çalışmalarına yer vermesi ile de reklam yaparak ön plana çıkmış bir projedir. Fotoğraf 4.2: Barbaros Mahallesi’nin Kuş Bakışı Görüntüsü Kaynak: Güneri İnşaat Arşivi, 2014. 4.2.2. Uphill Court Sitesi Barbaros Mahallesi sınırları içinde bulunan Uphill Court, A, B ve C ada olmak üzere toplam 3 ada üzerine kurulu, ada yönetimleri birbirinden ayrı bir sitedir. 67 Fotoğraf 4.3: Uphill Court B ve C Ada Kaynak: www.uphillcourtbada.com adresinden alınmıştır, 2015. A ada, toplam 9 blok, 814 daire ve ticari bloktan oluşmaktadır. B ada, 6 blok, 743 daire ve 5 işyerinden, C ada ise 5 blok, 206 daire ile işyerlerinden oluşmaktadır. B ve C ada, arasından geçen yol ile birbirinden ayrılırken, Fotoğraf 4.3’de görüldüğü gibi adalar arasına yapılan üstgeçit bağlantıyı sağlamaktadır. Tüm adalarda site içinde açık yüzme havuzu, masa tenisi, çocuk parkı, açık-kapalı otopark, çardak, tropik bitki alanı ve hafta sonu kahvaltılarının organize edildiği kafeterya bulunmaktadır. Site sakinleri ücretsiz olarak plates dersleri verilmektedir. Tablo 4.4: Uphill Court Daire Sayıları Bloklar Daire sayısı A 814 B 743 C 206 Toplam 1.763 Kaynak: Uphill Court A, B ve C Ada Site Yönetimleri ile gerçekleştirilen mülakattan elde edilen verilerdir, Kasım 2015. Reklamlarında Batı Ataşehir'in vahası olarak tanıtılan site, yüksek katlı, balkonsuz, dikdörtgen kütle yığınları görünümündedir. 68 Fotoğraf 4.4: Uphill Court Site İçinden Görünüm Kaynak: www.uphillcourtbada.com adresinden alınmıştır, 2015. 4.2.3. Varyap Meridian ve Uphill Court Sitelerinde Gündelik Hayat Araştırmada Varyap Meridian ve Uphill Court sitelerinde gündelik hayatın analizi için site sakinleri ile mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Yarı yapılandırılmış şekilde gerçekleştirilen mülakatlarda kartopu yöntemi kullanılmış ancak site sakinlerine ulaşma ve mülakat gerçekleştirmeye ikna etme konusunda yaşanan sıkıntılar, örneklem sayısının daha fazla olmasını engellemiş ve toplam 8 kişi ile mülakat gerçekleştirilmiştir. Öncelikle, katılımcılara siteye taşınma nedenleri sorulmuş ve alınan cevaplarda, çocuklara uygun sosyal imkânların olması, daha iyi koşullara sahip olma isteği, güvenlik, yeni ve temiz bir site olması, ferah dairelerin olması, iş yeri veya okula yakınlık ya da sadece havuz için taşınma sebepleri baş göstermiştir. Soruya verilen çeşitli yanıtların içinde, ortak olan tek sebep ise ‘güvenliktir’. Soruya yanıt verenlerden katılımcı F, güvenlik konusunda “Siteye giren çıkan biraz daha belli” 69 diyerek, sitenin duvarlar ile çevrilmesinin ve kapıdaki güvenlik işlevinin önemini bu şekilde vurgulamıştır. Taşınmadan önce bir akrabanın siteye taşınarak methetmesi ya da aynı semtten birlikte gelme gibi bir durum söz konusu olmamaktadır. Gecekondu sakinlerinde ise bu durum farklılık göstermekte ve aynı köyden birlikte göç etme ya da bir akrabanın önerisi üzerine arkasından gelme durumu yaşanmıştır. Taşınmanın ardından adaptasyon sorunu yaşayan site sakini azınlıkta olup, sorun yaşanmasının nedeni de yeni muhite alışma güçlüğünden kaynaklanmıştır. Araştırmanın temel kavramı olan gündelik hayat ile ilgili sorulan ‘Taşınmanızın ardından gündelik hayatınızda bir değişiklik oldu mu?’ sorusuna verilen yanıtlarda ortak nokta ulaşım olmaktadır. Ulaşımda toplu taşıma kullanan, katılımcı I, toplu taşımaya erişimin zorlaştığını ve en az 1 saat daha eklendiğini vurgulamıştır. Özel aracı bulunan katılımcı F ise, ana yol akslarına daha kolay ulaştığını vurgulamıştır. Aynı soru gecekondu sakinlerine de sorulmuştur, alınan yanıtlar birçok konuda hayatlarının değiştiği doğrultusunda olmuştur. Gecekondu sakinlerinin yanıtları 4.2.5. başlıkta ele alınmaktadır. Oturulan muhit ile gündelik hayat ilişkisini irdelemek için “Oturduğunuz muhit gündelik hayatınıza yön veriyor mu?” sorusu sorulmuştur. Katılımcı F, Ataşehir’in iş okulu ve Bağdat Caddesi’ne mesafe olarak orta bir yerde olması nedeniyle yön verdiğini; katılımcı G, bağlantı yollarına yakınlığı ile sosyal imkânlara mesafesi sebebiyle kolaylaştırdığını söylemiştir. Katılımcı H, bölgenin trafik sıkıntısı nedeniyle gündelik hayatı zorlaştırdığını ve araba kullanmanın zor olduğunu düşünmektedir. Katılımcı J de muhitin gündelik hayatına yön verdiğini söylemiş, sebep olarak da marketlere yakınlığı, sitede ve civarda otopark imkânın varlığını savunmuştur. Katılımcı I bu soruya, “Arabayla her yere yakın ama toplu taşımayla da her yere uzak burası. Yine de epey geliştiği için her zaman çok uzağa gitmeme gerek kalmıyor, burada halledebiliyorum. Yani zorlukları da kolaylıkları da var” demiş ve Ataşehir ilçesinde yaşamanın gündelik hayatını olumlu olumsuz etkilediğini savunmuştur. Gündelik hayat ile muhit etkileşiminin olmadığını sadece katılımcı J söylemiştir. 70 Gündelik hayata yön veren en büyük etken ise, katılımcılar tarafından iş hayatları şeklinde yanıtlanmıştır. Öğrenci bir katılımcı için ise bu durum eğitimi olmuştur. Sorunun devamı niteliğinde sorulan, gündelik hayatı yönlendirme konusunda şahsi kararlar mı yoksa sistemsel dayatmalar mı sorusuna ise site katılımcılarından 4 kişi şahsen karar verip yönlendirdiğini, 3 kişi sistemin yön verdiğini, 1 kişi ise her ikisinin de etkili olduğunu söylemiştir. Site yaşamının gündelik hayat üzerinde etkisi var mı, varsa nelerdir? Sorusuna katılımcıların tümü evet demiş ve sebebini açıklamışlardır. Yanıtlar ‘Yazın havuzdan yararlanıyorum, yazın havuzun katkısı var onun haricinde kışın yok, sosyal imkânların iyi olması hayatımı olumlu etkiliyor, oğlumu dışarı güvenle gönderebiliyorum, evet güvenli olduğu için kendimi daha rahat hissediyorum’ şeklindedir. Katılımcı I, “Evet, hırsız girmesinden ya da gece sokakta yürürken başıma bir şey gelmesinden korkmuyorum. Arkadaşlarımla yazın havuza girebiliyorum” diyerek site yaşamının güvenlik boyutunda hayatını etkilediğini ve havuzdan faydalandığını dile getirmiştir. Katılımcı L ise “Güvenlik için site tercihimdir, katkılarında zaten bahsettiğim gibi hayatımı kolaylaştırıp, zaman tasarrufu sağlıyor” demiştir. Mahallelerde daha sık görülen komşuluk ilişkilerinin sitelerdeki durumunu sorgulamak için “Komşuluk ilişkileriniz var mı?” sorusu sorulmuştur. Varyap Meridian ve Uphill Court sakinleri arasında bu konuda farklılık görülmüştür. Varyap katılımcıları, komşuluk ilişkilerinin yok denecek kadar az olduğunu ve sadece asansörde merhabalaştıklarını söylemiştir. Katılımcı L ise bu soruya, “Komşuluk anlamında değil ama bazen beraber spor yaptığımız ve aynı zamanlara denk geldiğimiz 2-3 kişi var. Ama sadece sporda muhabbet ettik, birbirimizin evine hiç gidip gelmedik.” şeklinde yanıt vermiştir. Uphill Court sakinlerinin yanıtlarında ise komşuluk ilişkisinin daha samimi olduğuna dair yanıtlar alınmıştır. Katılımcı H, “Farklı komşu tiplemesi ile beraberim çünkü kalabalık bir site. Ama ilk defa burada sabah kahvesine gitmeye alıştım, bu da hoşuma gidiyor” demiştir. Katılımcı J, “Karşı komşumla iyiyiz, bir iki de görüşüp selamlaştığımız komşumuz var. İstanbul şartlarında gayet iyi diyebilirim” ; katılımcı 71 K, “Komşuluk ilişkileri açısından olumlu katkıları oldu yani birbirimize sık olmasa da gider geliriz. Öncesinde böyle değildi” demiştir. Yine aynı siteden öğrenci olan katılımcı I, “Karşı komşum ve daha önce aynı okulda okumuş olduğum, sonradan benimle aynı siteye taşınmış olan iki arkadaşım ve aileleri ile çok iyi anlaşıyoruz. Sık görüşüyoruz” şeklinde yanıt vermiştir. ‘Gündelik hayatınızda sitenin imkânlarından yararlanıyor musunuz?’ sorusuna, tüm site katılımcıları evet şeklinde yanıt vermiş, en çok yararlanılan ise havuz olmuştur. Barbaros Mahallesi’nde birbirine çok yakın bulunan Varyap Meridian, Uphill Court ve gecekondular arasında etkileşimi öğrenmek için ‘Sitenin yakınında gecekonduların olması gündelik hayatınızı etkiliyor mu?’ sorusu sorulmuştur. Tüm yanıtlar, etkilemediği yönünde olmuştur. Sadece katılımcı E, görsel olarak daha güzel yerler olabilir tavsiyesinde bulunmuştur. Aynı sorunun, sitelerin varlığı hayatınızı etkiliyor mu şeklinde değiştirilmişi gecekondu sakinlerine sorulmuştur, ayrıntıları 4.2.5. başlığında ele alınmıştır. Gecekondu sakinleri ile site sakinlerinin mahalledeki sorunlarda farkındalıklarını görmek amacıyla ‘Yaşadığınız mahallenin en büyük sıkıntısı nedir?’ sorusu sorulmuştur. Soruyla ilgili Varyap Meridian sakinlerinden katılımcı E’nin verdiği yanıt konuyu özetler niteliktedir: “Burası çok izole bir yer aslında baktığınız zaman, orası da (gecekondular) buraya göre izole değil ya da. Aslında burası gündelik hayattan, Türkiye’nin gerçeklerine baktığımız zaman birazcık daha farklı bir yer burası. Sıkıntı olarak da ne olabilir bilmiyorum ama bir sıkıntısı yok diye de düşünebilirim.” Diğer katılımcıların yanıtları genellikle ulaşım üzerine olmuştur. Katılımcı F, “Toplu taşıma yok, yetersiz”, katılımcı G, ‘Bulvar 216 yapıldıktan sonra çok kalabalıklaştı ve trafiği arttı’ demiştir. Soruya katılımcı I, ‘Hiçbir yere doğrudan gidiş yok. Arabayla 10 dakika sürecek mesafeyi toplu taşımayla en az 45 dakikada gidebiliyorum. Bazen aynı mesafe için birden fazla araç kullanmak zorunda kaldığım da oluyor’ şeklinde yanıt vermiştir. Katılımcı J, ‘Ulaşım arttırılabilir, sosyal etkinlikler düzenlenebilir mesela kültür merkezleri açılabilir’ demişken, katılımcı K ve L de trafik sıkıntısına değinerek metro olmamasının herkesi özel araç kullanmaya ittiğini savunmuştur. 72 Katılımcı H ise farklı bir bakış açısı ile “Devamlı yüksek binalar yapılıyor, bu olay beni rahatsız ediyor. Tabii bir de havasızlık, sokağa çıkmak istemiyorum. Binalar ile boğulmuş sokaklar, her yerde araba ve egzoz dumanı, en sevmediğim tarafı” demiştir. Sitelerin sorunlarına değinmek için, sitelerin en büyük sıkıntısı sorulmuştur. Verilen yanıtlarda, tam teşekküllü spor salonu eksikliği ve aidat yüksekliği baş göstermiştir. Siteyle ilgili sıkıntılarda ise site yönetimleri aktif görev almaktadır. Bir diğer soru, Ataşehir Belediyesi’nin hizmetlerinin yeterliliği ve geliştirilmesi gereken yönler konusunda olmuştur. Belediye hizmetlerinden genel memnuniyet söz konusu iken trafik konusunda geliştirilmesi gereken yollar ve metro hattının yapılması öneriler arasında söylenmiştir. Bununla birlikte katılımcı H tarafından, yeşil alanların artırılması, katılımcı I tarafından sokak hayvanları için kulübe ve mama alanları yapılması önerilmiştir. Gündelik hayatı etkileyen yapılması istenen yatırımlar ile buna karşın en çok yapılan yatırımlar sorulmuştur. Verilen yanıtlarda 2 katılımcı bilgi sahibi olmadığını söylemiş, diğer katılımcılar ise “yeme-içme, alışveriş merkezleri, lokanta, konut ve işyeri” demişlerdir. Mülakatın sonunda katılımcılara, devletin konut politikaları hakkındaki görüşleri sorulmuştur. Katılımcı E fikri olmadığını söylemiş, diğer katılımcılar ise genel olarak memnuniyetsizliklerini dile getirmiştir. Memnuniyetsizlik nedenlerinde katılımcı F, “Aşırı bina dikiliyor. Barbaros Mahallesi özelinde ise bu kadar büyük binaları kaldıracak yolu var mı bakmıyorlar. Planlı bulmuyorum”, katılımcı G, “Yeterli sosyal imkân yapılmadan konut yapıldığını düşünüyorum” , katılımcı H, “Kesinlikle beğenmiyorum, yeşillikleri yok ettiler” demiştir. Diğer site sakinlerinden katılımcı I, “Devletin desteklediğim herhangi bir politikasının var olduğundan şüpheliyim, konut politikaları dâhil”, katılımcı J, “Tek kelime ile berbat”, katılımcı K, “Fazla ve plansız. Planlı gibi görülse de aslında birçok şey düşünülmeden plansızca yapılıyor”, katılımcı L ise beğenmiyorum demiştir. 73 Sitede gündelik hayat, gündelik hayatta mahallenin durumu ve yönetimlerin etkisi üzerine sorulan sorular, gecekondu sakinlerine de uyarlanarak aynı mahallede ikamet eden gecekondu sakinlerine sorulmuştur. Son olarak, kızına site hayatı dışındaki hayatı göstermek için anneanne ve dedelerini ziyaret ettiren, orada eski mahalle günlerini anlatan katılımcı E’ nin siteler için söylediği sözler önem taşımaktadır, “Hep ona (kızına) söylüyorum fanusta yaşıyormuşuz gibiyiz yani dışarıda bir hayat var ama biz birazcık izole yaşıyoruz” sözleri site hayatını açıklar niteliktedir. 4.2.4. Barbaros Mahallesi’nin Gecekondu Bölgesi Barbaros Mahallesi’nde gecekonduların hâkim olduğu yer, Kurbağalı Dere’nin iki kolu arasında kalmış bölgedir. Mahalleye 1980’ler itibariyle taşınan mahalle sakinleri, geldikleri yıllarda dereden balık tuttuklarını ve dere suyunun berrak olmasının, etraftaki ağaçların ve toprağın verimliliğinin güzelliğine kapılarak taşındıklarını dile getirmişlerdir. Yerleşimin yeni başlaması nedeniyle yolların olmaması ve ulaşım için balçığa girmek durumunda olmaları, işe ve okula gidenlerin hayatlarını etkileyen en etkili olumsuzluk olmuştur o zamanlarda. Yol haricinde, taşımalı su olması da hayatı zorlaştıran bir diğer etken olmuştur. Fotoğraf 4.5: Günümüzde Barbaros Mahallesi’nde Gecekondular Kaynak: Güneri İnşaat Arşivi, 2014. 74 2000’li yıllara gelindiğinde yol ve toplu taşıma sorunu çözülmeye başlamış ancak yeni bir sorun mahalleliyi rahatsız eder olmuştur, mahalle sakinlerinin deyimiyle ‘esmer vatandaşların gelmesi’. Bugün hala devam eden bu sorun güncelliğini korumakta ve gündelik hayatlarını etkileyen önemli bir unsur olmaktadır. Fotoğraf 4.6 : Barbaros Mahallesi’nde Kağıt Toplayıcı Roman Evleri Kaynak: Güneri İnşaat Arşivi, 2014. Fotoğraf 4.7 : Barbaros Mahallesi’nde Gecekondular Kaynak: Güneri İnşaat Arşivi, 2014. Son yıllarda kentsel dönüşüm projelerinin yoğun olarak planlandığı, çeşitli müteahhit firmaların gelip kat karşılığı anlaşmalar yaptığı Barbaros Mahallesi, gündelik hayat incelemesinde kentsel dönüşümün etkisi altındadır. Gecekondu sakinlerinin çoğu, ‘konutlar her gün yıkılabilir ve kısa sürede yeni, lüks konutların sahibi oluruz’ düşüncesiyle yaşamaktadır. Gecekondularda çatı, gider sorunu ya da badana gibi masraf çıkaran konularda harcama yapmak istememektedirler. Acil yapılması gereken harcamalarda ise, müteahhit ile sözleşme imzalanmış ise masrafı firmadan talep etmektedirler. Kentsel dönüşüm söylemleri her anlamda mahalle sakinlerinin hayatlarının merkezi konumundadır. Dönüşüm, yılların komşuları ve akrabalar arasında da husumete yol açmıştır. Müteahhitlere imza veren gecekondu sakinleri, projenin ilerlemeyişinin sebebini imza vermeyen komşularını görmektedir. 75 Mahallenin erkekleri çoğunlukla mahalle camisinde vakit namazlarına gitmekte ve namaz aralarında evlerinde bulunmaktadır. Mahallenin iki kahvesi bulunup, kahveye giden erkek sayısı azdır, bunun nedeni ise yaşı ileri olan erkeklerin namaz vakitleri arasında evlerinde bulunma isteği, gençlerin ise çalışmalarından kaynaklıdır. Kadınlar ve çocuklar ise yaz ayları haricinde sokakta nadir görülmektedir. Fotoğraf 4.8 : Barbaros Mahallesi’nden Geçen Kurbağalı Dere, Taşkın Sonrası Kaynak: Tez kapsamında çekilmiştir, 2015. 76 Fotoğraf 4.9 : Barbaros Mahallesi’nden Varyap Meridian Sitesinin Görünüşü Kaynak: Tez kapsamında çekilmiştir, 2015. 4.2.5. Gecekondu Mahallesinde Gündelik Hayat Araştırmada Barbaros Mahallesi’nin gecekondu kısmında gündelik hayatın analizi için gecekondu sakinleri ile mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Yarı yapılandırılmış şekilde gerçekleştirilen mülakatlarda katılımcıların farklı gruplardan olmasına dikkat edilmiştir. Mülakatlar, mahalleye ilk taşınan, mahallede sözü dinlenen ileri yaşta bir kişi, mahallede Kahramanmaraşlı grubun temsilcisi bir kişi, Kurbağalı Dere taşkını sonrası evi belediye tarafından yıkılan bir aile, mahallenin gençlerinden bir kişi ve Romanlar arasından bir kişi ile toplam 5 katılımcıyla gerçekleştirilmiştir. Öncelikle, katılımcılara Barbaros Mahallesi’ne taşınma nedenleri sorulmuştur. Katılımcı A, “Burada akrabam vardı. Karşıda otururken (Şehremini), bir gün dedi gel buralara. Bak boş arsalar var. Geldim baktım dere akıyor mis gibi, içinde balıklar yüzüyordu o zaman. (kızı dâhil olup, balık tuttuklarını anlatıyor) Ama bildiğin mahrumiyet. Neyse o şekilde geldik buralara” şeklinde yanıt vermiştir. 77 Katılımcı B ise, Antalya’dan taşındıklarını ve nedeninin Mustafa Kemal Mahallesi’nde oturan akrabalarının çağırması ve kendi evlerini yapma isteği olduğunu söylemiştir. Katılımcı D’nin hikâyesi de benzerdir, Barbaros Mahallesi’nde oturan abisinin ısrarları ile 1979 yılında Eyüp Sultan’da kirada oturduğu evinden Barbaros Mahallesi’ne taşınıp kendi evini inşa etmiştir. Farklı olarak katılımcı C ve ailesi, yeni yerleşim yeri olması nedeniyle geldiklerini ifade etmiştir. Tüm katılımcıların evleri, kendileri tarafından inşa edilmiştir. Kendi evini inşa eden katılımcılar, ardından ya akrabalarını çağırmış ya da zaten akrabalarının çağırması ile mahalleye göç etmişlerdir. Örneğin katılımcı C taşındıktan sonra halası ve aile gelmiştir, katılımcı D, abisinin ısrarıyla gelmiş, katılımcı Ç ise anne, baba, eş, çocuk, kardeş ve yengeleriyle birlikte taşınmıştır, bu durumu “Biz tüm akrabalar birlikte geldik zaten, kimse kalmadı bizden gelmeyen” sözleri ile açıklamıştır. “Taşınmanızın ardından adaptasyon sorunu yaşadınız mı?” sorusuna verilen yanıtlar ise ulaşım konusunda birleşmiştir. Genellikle 1970 sonlarında taşınan aileler, mahallenin toplu taşıma eksikliği, yollarının olmayıp dizlerine kadar çamura girmek zorunda kaldıklarını söylemişlerdir. Bu açıdan gündelik hayatlarını ve mahalleye alışmayı en çok zorlayan konu olmuştur ulaşım. Katılımcı D, eşinin ve çocuklarının mahalleyi benimseyememesini ve alışamadıklarını şu sözler ile dile getirmiştir, “Bize hiç iyi gelmedi Yeni Sahra. Hanım da, ben de, çocuklar da alışamadık. Apartmandan sonra gecekonduya taşınınca, çocuklar ev diye benimseyemedi, kimseyle komşu olamadık. Bir geldik ki, insanlar burada sokakta yaşıyor, kadınlar sokakta mesela. Hanımım öyle yaşamadı ki, ben desen işe gideceğim ama ne vasıta var, ne de yol. Tabii olmadı işsiz kaldım, çok yokluk çektik. Sonra yeni bir iş buldum, çok uğursuz geldi Yeni Sahra. Bir de evi yapmak için çok borçlandık, ilk kez çalıştı eşim. Çocuk baktı, o da çok zor oldu. Biz kendi evimizi yapacağız dedik ama orada kiradayken çok daha mutluyduk, çocuklar güzel yetişiyordu, ben Beşyüzevler’de çalışıyordum, yakındım. Hani cam vardır ya üflenir, abajur, akvaryum, vazo yapılır. İşte ben onun üfleme ustasıydım, tüm cam atölyeleri de Beşyüevler’deydi, yakındım. İşte öyle geldik kendi evimiz uğruna ama uğursuz geldi burası bize.” 78 Konuşmasının devamında, Barbaros Mahallesi’nin taşındıkları yıllardaki (1979) yaşam koşulları sorulmuştur, verdiği yanıt şu şekildedir: “Çocuklar Yenisahra’da okula gitti ama sevemediler. Mahallede desen, suyu çeşmeden alıyorduk, evimiz dere kenarında diye sevinirdik önceleri ama sonra onun da taşkın korkusuyla yaşadık hep. 1979’da o suda kurbağalar yaşardı, şimdi kâğıt toplayanların oturduğu yerde Arnavut bahçeleri vardı, güzeldi de. Ama o dahi değişti şimdi. Çingeneler de gelince, mahalle toptan çekilmez oldu. Mesela kızımı erken evlendirdim ben. Yoksa geri görüşlü değilim, kaderim o kadar kötü gitti ki, kızım da kurtulsun istedim mahalleden.” Kâğıt toplayıcılığı ile geçinen katılımcı Ç, oturduğu muhitin gündelik hayatına katkılarını “Burası bizim için çok iyi bir yer, bir kere çok merkez. Ben bu kadar nüfus ile bu kadar merkezde neresini bulabilirim? Bahçemde de kâğıtlarımı istifliyorum, sıkıntımız yok” diyerek açıklamıştır. Katılımcı A’da, mahalleye geldikleri zaman yaşadıkları güzellik ve sıkıntıları dile getirmiştir: “Çok mahrumiyetti. Yol yok, her yer balçık. Ovanın ortasındasın. Ulaşım yoktu Kadıköy’e. Eskiye göre şimdi çok iyi, ama yol konusunda çok çektik. Tabii buraya taşınmanın şöyle bir güzelliği de oldu, balık tutar mangal yapardık, Şehremini’ye göre buranın en güzel farkı o oldu.” Site hayatına göre komşuluk ilişkilerini daha sıkı olduğu düşüncesi ile “Komşuluk ilişkileriniz var mı?” diye sorulmuştur. Mahalleye ilk taşınan kişilerin birbirine daha bağlı olduğu ve komşuluk ilişkilerini sürdürdüğü gözlenmiştir, ancak 2000’li yıllarda mahalleye taşınan ve mahallelinin ‘esmer vatandaşlar’ diye adlandırdığı Romanlar’ın gelmesi ile bu ilişkilerin köreldiği savunulmaktadır. Bir de son yıllarda yaşanan dere taşkınları sonucu konutların harap olması ve mahalleden taşınmalar da komşuluk ilişkilerini değiştiren etmenlerdir. Katılımcı A, bu soruya şu şekilde yanıt vermiştir: “Eskiden çok iyiydi, ama son dere taşkını sonrası kimse kalmadı. Taşındı herkes, şimdi de bir bahçenin içinde kızım, oğlum hep birlikteyiz. Birlikte yiyip içiyoruz genelde, eskisi gibi değil ama yine de var komşular.” 79 Mahallede esmer vatandaş olarak ayrımcılık yapıldığını söyleyen katılımcı Ç, bu soruya “Biz burada Amasya’dan gelenler ile görüşürüz daha çok, hani diğerleri ile sorunumuz yok ama yine de var bir ayrı gayrılık” şeklinde yanıt vermiştir. Mahalle sakinlerini etkileyen bir diğer önemli konu ise mahallede 4-5 yıldır hâkim olan kentsel dönüşüm söylemidir, hatta söylemden öte, mahalleye çeşitli inşaat firmaları gelerek kat karşılığı sözleşme yapmıştır. Bu konuda, katılımcılara “Mahalleye yapılması planlanan kentsel dönüşüm projesi gündelik hayatınızı etkiliyor mu? , Dönüşüm yapılmasını istiyor musunuz?” diye sorulmuştur. Görüşme gerçekleştirilen tüm katılımcılar, dönüşümün gerçekleşmesi taraftarıdır. Katılımcı A’nın kızı, gündelik hayatlarını etkileyen kentsel dönüşüm proje planı için “Geçen sene inşaat başlayacak dediler, bekledim. Baktım inşaat yok, badanamı yaptım. Bu sene de aynısı oldu, yine yaptım badanamı. Ne yapacaksın, oturuyoruz mecbur” demiştir. Mahalleli dönüşüm olmasını beklerken, evim nasılsa yıkılacak düşüncesi ile evlerini yenileme ya da evin hasarlarını giderme konusunda endişe yaşamaktadır. Katılımcı B ise, kentsel dönüşüm söyleminin gündelik hayatlarını komşuluk ilişkileri açısından etkilediğini söylemiştir. Mahalleye gelen inşaat firmalarının beklentiyi arttırması, arsa sahiplerine verilecek yüzdenin daha fazla olması ümidiyle, en iyiyi aramanın komşuları ile arasını açtığını savunmaktadır. Bunu da “35 yıllık komşularım ile kentsel dönüşüm yüzünden aram açıldı. Çünkü onlar yerini vermek istemiyor. Ee ben verdim. Şimdi onları mı bekleyeceğiz? Onları ikna etmeye çalışıyorum. Eskisi gibi komşuluk ilişkileri kalmadı anlayacağın” sözleri ile vurgulamaktadır. Mahalle sakinlerinin, yakın mesafede bulunan lüks konut siteler hakkındaki düşüncelerini ve hayatlarını etkileme durumunu öğrenmek için “Varyap Meridian’ın yapılması günlük yaşantınızı etkiliyor mu, orada yaşamak ister miydiniz?” sorusu sorulmuştur. Katılımcı A, mahallede iki farklı yaşam alanının olmasını gençlerde dışlanmışlık hissi oluşturduğunu ancak yaşı ileri olanları etkilemediğini söylemiştir. Ayrıca, Varyap Meridian’ın yapılması gelişmek için iyi, onlar kalkınırsa ben de kalkınırım diyerek olumlu bulmuştur. 80 Katılımcılardan biri hariç, hepsi lüks konut sitesinde oturmayı istediğini dile getirmiştir. Sebep olarak da, depreme dayanıklı, otoparkı bulunan, çöpleri toplanan yeni konutlar olmasını ifade etmiştir. Olumsuz yanıt veren katılımcı C, ailesinin sitede uyum sıkıntısı yaşaması nedenini vurgulamıştır. Mevcut gecekondularında yaşamanın artılarını ise şu şekilde söylemiştir: “Dediğim gibi daha özgür. Ben burada hortumu takıp arabamı yıkayabilirim, istediğim yere park edebilirim. Çocuklar istediği yerde oynar. Sadece maddi değil, benim burada kafam rahat. Sitede girip çıkana karışılır, burası öyle değil. İnsanlar senin bebekliğini biliyor, orada insanlar bir şey bilmiyor. Bana daha tehlikeli geliyor.” Barbaros Mahallesi’nde gündelik hayata katkısı olup olmamasını öğrenmek için mahalleye yapılan yatırımlar sorulmuştur. Bu konuda mahalle sakinleri Ataşehir Belediyesi’nin yetersiz olduğunu düşünmektedir. Belediyeden beklenen hizmetler, eğitim, Kurbağalı Dere’nin ıslah çalışmaları, kaldırım ve yol çalışmaları, imar planlarının hazırlanması yönündedir. Ancak belediyenin mahalleler arasında ayrımcılık yaptığı düşünülmektedir. Bu konuda katılımcı A, “Kızım ben kendimi bildim bileli sağcıyım. Burası da CHP belediyesi, bizim mahalle de benim gibi. O yüzden hiç yardım gelmez bize. Ne taşkında yardım geldi ne de şikâyetlerimizi dikkate alıyorlar. Bak 5000’lik plan çıkacak diyorlar ama 1000’lik için belediyeden ses soluk yok” diye şikâyetini dillendirmiştir. Bu konuyu destekleyen bir başka katılımcı ise, aynı mahalle içinde dahi insan ayrımcılığının yapıldığını anlatmıştır. Katılımcı C, Ataşehir Belediyesi zabıtalarının okul servis kontrollerinde ihmalkâr davrandığını “Okul servislerinde bizim sokaklara giren servislerde, ayakta öğrenci var mı diye kontrol olmuyor. Ama onların servislerinde oluyor. Bizim çocuklar ayakta gidebiliyor servislerde, çünkü kontrol yok. Ama oradaki çocuklar ile bu mümkün değil” sözleri ile ifade etmiştir. Belediyenin ayrımcılık yapmasını temellendirirken de, “Belediye particilik yapıyor. Bak şimdi, hemen arkada Mustafa Kemal Mahallesi var, orası CHP’li ve oraya hep yatırım olur. Kaldırımları var onların ama bizim yok mesela. İstihdamda da ayrımcılık çok, bizden birini almazlar belediyeye çalışmaya. Şimdi bizim mahalleden A Hanım var, kendisi AKP kadın kollarında ve sayesinde biraz yardımlar olmaya başladı” sözlerini sarfetmiştir. 81 Ataşehir Belediyesi için yukarıdaki şikâyet ve beklentiler söylenirken, belediyenin en çok yaptığı hizmetleri ise, inşaat olarak belirtmişler ve bununla birlikte devletin konut politikalarında eksik olduğunu belirtmişlerdir. Katılımcı D, dere taşkını sonucu evini ve eşyalarını kaybetmiş, sonrasında ise mahalleden taşınmak zorunda kalmıştır. Kendisi benimsenen politikalarda haksızlık yapıldığını şu sözler ile savunmaktadır: “Haksızlık yapılıyor hiç memnun değilim. Dere taşkını olduktan sonra herkese yardım yapıldı, benim yerimde izinsiz hiçbir şey yok ama 5 kuruş yardım etmediler. Taşkın sonrası hiçbir şeyim kalmadı, sıfırdan başladık ama kimseden yardım almadım. Taşkın sonrası evimi yıktılar. Kanunsuz hiçbir işim olmamasına rağmen bizimkini yıktılar. Yani artık bilemiyorum, kaderim mi böyleymiş. Diğer evlerin elektrik ve su makbuzu var diye yardım yaptılar ve onlara da benimle aynı koşulda ev sattılar. Adamlar işgalci resmen, şimdi yeni evlerini aldılar ama dere kenarındaki evleri yıkılmadı. Şimdi oraları da kâğıt toplayıcılara kiraya verdiler. Bana da tebligat geldi, evini yıkacağız dediler. Hâlbuki benim evimin ruhsatlı tapusu var, 25 sene emlak vergisi ödedim, Özal zamanında çıkarttım tapuyu. Taşkından sonra da dediler ki, sana Kartal’dan ev vereceğiz, 20 sene taksitle verdiler. Kartal’dan ev olunca da Ataşehir Belediyesi hiç yardım vermedi, artık taşındınız Kartal Belediyesi ile konuşun dedi. Ne oralı olduk, ne de buralı, 63 yaşındayım, bir 20 sene daha yaşamam ki, çocuklara borç bırakacağım ardımdan.” 82 5. GENEL DEĞERLENDİRME Doğaldır ki, her insanın ekonomik refahı, sosyal hayatı, inanış ve kültürü aynı değildir, aynı olması da beklenemez. Peki bu farklılıklar yaşanılacak mekânın seçilmesinde etkili midir? Seçilen mekânda hayatın rutini nedir? Buradan yola çıkarak, aynı mahallede yaşayan lüks konut site sakinleri ile gecekondu sakinlerinin gündelik hayat analizi tezin temelini oluşturmuş ve site ile gecekondu sakinlerinin gündelik hayatları incelenmiştir. Araştırmanın temeli “Lüks konut site sakinleri ile gecekondu sakinlerinin mekânsal pratikte gündelik hayat farklılıkları nelerdir?” sorusuna dayanmaktadır. Sorunun yanıtında bugünü anlayabilmek adına ilk olarak, gecekondu ve lüks konut sitelerinin tarihsel oluşumunu bilmek gerekmektedir. Bu sebeple, öncelikle gecekondu ile lüks konut siteleri kavramları, ardından da tarihsel süreçte benimsenen kentsel politikalar ele alınmıştır. Gecekondu kavramı 775 sayılı kanunda, sahibinin rızası alınmadan yapılan izinsiz yapılar olarak tanımlanmıştır. Gecekondu inşalarının başlangıcı için net bir tarih söylenememekle birlikte gecekondu sayılarının arttığı yıllar ile artış sebepleri bellidir. 1950’li yıllarda benimsenen politikalar, tarımda makineleşmenin artması, insan gücüne duyulan ihtiyacın azalması, kentlerin özgürlük mekânı olarak cazip görülmesi ve kentlerde sanayi kollarında iş bulma düşüncesi, eğitim ve terör gibi unsurlar İstanbul başta olmak üzere büyük kentlere olan göçü arttırmıştır. Kentlerin kendine yeterli olup, gelen nüfusun ihtiyaçlarını karşılayamaması ya da kentlerdeki yüksek konut fiyatları, göç edenleri ucuz ve hızla yapılan gecekondulara yönlendirmiştir. Bu durum önceleri devletin işini bir nebze kolaylaştırır gibi görünse de ilerleyen yıllarda sorunlara neden olmuş ve çözüm arayışıyla yasalar çıkarılmaya başlanmıştır. Yasaların çıkarıldığı ve ilgili kararların alındığı yıllar kendi içinde ayrılmaktadır. Bütüncül yaklaşımdan uzak ve kişisel kararlara bağlı yapılaşmanın hâkim olduğu 1960 yılı öncesi yıllar plansız dönem; 1960 yılı sonrası ise planlı dönem olarak adlandırılır. Bunun sebebi, Devlet Planlama Teşkilatı tarafından ilki 1963-1967 yıllarını kapsayan beş yıllık kalkınma planlarının yapılmaya başlanmasıdır. 83 Günümüzde 10. Kalkınma Planı’nın uygulandığı bu planlar, kalkınmak için konulan iktisadi ve sosyal hedeflerden oluşmaktadır. Gecekondu konusu da ilk plan itibariyle planlarda yer alan bir mesele olmuştur. Ancak çıkarılan yasalar ve kalkınma planlarında görülmüştür ki, her yasa bir önceki yasanın çözemediği konuyu çözmek üzere çıkarılmış ve yetersiz kalmıştır. Tezin bir diğer önemli konusu, lüks konut siteleridir. Lüks konut siteleri, etrafı duvar ya da çitlerle çevrili, site girişinde güvenliği bulunan, kamera sistemi ile giriş çıkış kontrollerinin yapıldığı konut, iş yerleri ve sosyal alanları bulunan yaşam alanlarıdır. Amerika’da kapalı lüks siteler üzerine araştırma yapan Blakely ve Snyder de benzer şekilde tanımlamıştır. Onlara göre site; güvenliği bulunan, sosyal ve kültürel olanakları ile belli bir sosyal tabakadaki grup için tasarlanmış, değerini koruyan mülklerin olduğu kapalı yaşam alanlarıdır (Aktaran Firidin Özgür, 2006). Yüksek gelir grubuna hitap etmesi amacıyla, kentten izole olarak, dışa kapalı ilk konut yerleşmeleri Amerika Birleşik Devletleri’nde 19. yüzyılda inşa edilmiştir. Türkiye’de ise 1980’li yıllarda neoliberal ekonominin benimsenmesi ile buna bağlı olarak yeni kentleşme politikalarının ortaya çıkışı, kapalı sitelerin yeni bir tüketim alışkanlığı olmasına sebep olmuştur. Türkiye’de ilk olarak İstanbul’da görülen lüks konut siteleri, çevresindeki duvarlar ve güvenlik görevlileri nedeniyle güvenlik açısından, lüks yaşamın cazip oluşundan ve belli bir gruba ait olma isteği nedeniyle hızla yaygınlaşmaya başlamıştır. Burada önemli bir diğer etken ise, devlet veya yerel yönetimler tarafından karşılanmayan ya da eksik kalan ihtiyaçların siteler bünyesinde bulunuyor olmasıdır. Otopark, çocuk oyun alanları, spor tesisleri gibi imkânlara site sakinlerinin kolay erişebilirliği, mahallelerde bu imkânlara ulaşamayan kişi ve aileler için de siteleri cazip kılmıştır. 2000’lere gelindiğinde, kentlere göçün daha da artmış olması, inşaat sektöründeki teknolojik gelişmeler, nüfus artışı gibi unsurlar inşaat sektörünün hızla büyümesini sağlamıştır. Ayırca devletin kolaylaştırıcı yasalar ile inşaat sektörüne olumlu katkıları da etkin olmuştur. Bu süreçte büyüyüp kalabalıklaşan kentlerde insan, sakin ve huzurlu hayat arayışında, kendini güvende hissetme isteğiyle ve medyanın da yönlendirmeleriyle, kapalı siteleri ‘huzurlu yaşam mekânları’ olarak tercih etmeye 84 başlar. Böylece, asıl amacı barınma olan konut, yerini huzur ve prestij satın almaya bırakır. Gecekondu ve lüks konut siteleri görüldüğü gibi öncelikle yapılış amacı bakımından birbirinden ayrılmaktadır. Buralarda yaşayan kişilerin de yaşam alanlarından beklentileri ve gündelik hayatları birbirinden ayrılmaktadır. Peki site sakinleri ile gecekondu sakinlerinin gündelik hayatları nasıldır? Bu sorunun yanıtı, örneklem bölgede gerçekleştirilen mülakatlar ile netlik kazanmıştır. Mahallenin gecekondu yerleşiminde gerçekleştirilen mülakat sonuçları göstermiştir ki, Barbaros Mahallesi gecekondularında gündelik hayatı etkileyen en büyük unsur ‘kentsel dönüşüm çalışmaları’ dır. Dönüşüm, 2012 yılında kabul edilen Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun benimsenerek hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Projenin uygulanacağı düşüncesi, kat karşılığı arsasını müteahhitte veren ile vermek istemeyen mahalle sakinleri, bu doğrultuda yaşanan sorunlar, mahalledeki gündelik hayatı normal bir gecekondu yerleşiminden ayırmaktadır. Bu sebeple mahallenin gündelik hayat incelemesinde bu ayrım önem teşkil ederek, kentsel dönüşüm sürecindeki bir mahalle olarak değerlendirilmektedir. Lüks konut site sakinleri ile gecekondu sakinlerinin gündelik hayatı yaşayışlarını analiz etmek için, araştırmanın örneklemi Ataşehir Barbaros Mahallesi sınırlarında Uphill Court ve Varyap Meridian site sakinleri ile gecekondu sakinlerinden katılımcılarla yarı yapılandırılmış mülakat gerçekleştirilmiştir. Gecekondu yerleşimine yakınlığı nedeniyle Varyap Meridian sitesi, mülakat katılımcılarına kolay erişim sağlanabildiği için de Uphill Court sitesi araştırmaya konu alınmış, site sakinlerinden 8, gecekondu sakinlerinden 5 kişi ile mülakat gerçekleştirilmiştir. Mülakatta sorulan sorular klasik ve çağdaş kent kuramları ile saha gözlemleri neticesinde oluşturulmuştur. Tüm katılımcılara Barbaros Mahallesi’ne taşınma nedenleri sorulmuştur. Site sakinlerinin taşınma amacı, başta güvenlik, site ferahı, iyi koşullara sahip olma isteği olmuş iken; gecekondu sakinleri ise arsa alarak kendi evini inşa etme ve kendi evine sahip olma isteğiyle taşındıklarını dile getirmişlerdir. Ayrıca, site sakinlerinden farklı 85 olarak, gecekondu sakinleri yakın akrabaları ile birlikte hareket etmeyi tercih etmiş ya beraber taşınmış ya da mahalleye önce gelen akrabalarının ardından gelmişlerdir. Bunun nedeni ise, benzer işlerde birlikte çalışma, zor koşullarda dayanışma sağlama düşüncelerinden gelmektedir. Yeni taşınılan mekânın gündelik hayatı etkileyip etkilememesinde, site sakinleri çok fazla etkilenmediğini söylemiş, gecekondu sakinleri hayatlarının değiştiği yönünde yanıt vermiştir. Çünkü gecekondu sakinleri 1970’li yılların sonunda mahalleye taşındıklarında mahallenin yolu, okulu ve suyu yoktur. Taşıma su ile evlerine su taşıyan, çamur nedeniyle çizme giyerek iş veya okuluna zorluklarla giden gecekondu sakinleri, mahallenin tüm zorluklarını çektiklerini dile getirmiştir. Bu koşulların da gündelik hayatlarını etkilediğini savunmaktadırlar. Bu zorlukları yaşadığını anlatan gecekondu sakinleri, günümüzde de mahallenin elverişsiz yaşam şartlarına sahip olduğunu, sağanak yağmurların ardından Kurbağalı Dere’nin taşıp gecekonduları su bastığını, mahallede kâğıt toplayıcıların kâğıt istifleri nedeniyle mahalleyi haşere böceklerin bastığını söylemişlerdir. Bu doğrultuda, oturdukları muhitte olumsuz koşulların gündelik hayatlarını etkilediğini ifade etmişlerdir. Site sakinlerinin Barbaros Mahallesi’nde en çok etkilendiği konu, yaşanan trafik sıkıntısıdır. Bunun haricinde, site sakinleri mahallenin genel sorunlarına fazla hâkim değildir. Gerekçesi ise, sitelerin kendi yönetiminin olması, bu yönetimlerin belediye gibi görev tanımlarının varlığı ve sitede yaşanan sorunların kısa sürede çözülmesidir. Bu sebeple yerel yönetimlere ihtiyaç duyulmamaktadır. Nihayetinde, sitelerin sınırlarıyla mahalleden ayrılması ve kendi yönetimlerinin olması, site sakinlerinin güvenlik duvarları arasında kendilerini soyutlanmasını ve duvarların ardını da ötekileştirdiğini ifade etmektedir. Gecekondu sakinleri ise çevrelerinde gerçekleşen tüm yenilik ve sorunlar ile daha hızlı yüzleşmektedir. Gündelik hayatta komşuluk ilişkilerinde ise beklenilenin aksine, gecekondu sakinleri sıkıntılı ilişkiler yaşamaktadır. Bunun nedeni mahallenin kentsel dönüşüm sürecinin etkisi altında olmasıdır. Mahalledeki kentsel dönüşüm proje çalışması, mahalleliyi ikiye bölmüştür. Yıllardır samimi olan komşular, dönüşümün olmasını isteyen ve istemeyenler olarak anlaşamamakta, kat karşılığı sözleşme imzalayanlar projenin 86 ilerlememesini, karşı duran komşularına bağlamaktadır. Bununla birlikte, dere taşkınları da mahalleliyi göç etmek zorunda bırakmış, bu da komşuluk ilişkilerinin kopmasına neden olup zedelemiştir. Lüks konut sitesi Varyap Meridian’da ise komşuluk ilişkileri selamlaşmaktan öte değilken, Uphill Court da ise katılımcılar komşularıyla görüştüklerini, bu durumun da İstanbul gibi büyük kentlerde zor bulunacağını ifade etmiştir. Komşuluk ilişkilerinde görüldüğü gibi mahalledeki gündelik hayatı etkileyen önemli etken, kentsel dönüşüm çalışmalarıdır. Gecekondu sakinleri, konutlarının çatısı aktığında ya da badana yapılması gerektiğinde, yıkım olacağı düşüncesiyle hareket edemediklerini ya da evleri yıkılacağı için kiracı bulamadıklarını, mevcut kiracıların da taşındığını bu durumdan olumsuz etkilendiklerini anlatmıştır. Kentsel dönüşüm sürecinde olmayan gecekondu yerleşmelerinde bu sorunlar mevcut olmayıp, gündelik hayatı da etkilememektedir. Yine gerçekleştirilen mülakatlar göstermiştir ki, Barbaros Mahallesi’nde site hayatı yaşayan konut sakinleri için de kentsel dönüşümün hayatlarını etkilemesi söz konusu değildir. Tek endişe ettikleri, yeni konutların yeni araçları trafiğe dâhil edeceğidir. Ataşehir Belediyesi’nin mahallede gerçekleştirdiği hizmetlerde ise site sakinleri ile gecekondu sakinleri fikir ayrılığına düşmektedir. Site sakinleri, kavşak ve yol düzenlemelerinin geliştirilmesinin önemine vurgu yaparken, gecekondu sakinleri farklı açıklamalar yapmıştır. Gecekondu sakinleri, belediyenin mahalleler arası siyasi ayrım yaptığını, personel istihdam edileceği zaman ya da yatırımlarda Mustafa Kemal Mahallesi’ni önemsediğini, hatta aynı mahallenin içinde de ayrım olduğunu anlatırlar. Örneğin, gecekondulardan öğrenci alan okul servislerinde ayakta yolcu kontrolünün ihmal edildiğini, sitelerden öğrenci alan servislerde ise sıkı denetim olduğunu bildirmişlerdir. Bu durum, Lefebvre’nin yeni mekânların toplumlar arası farklılıkları ve çeşitli ilişkileri oluşturacağı görüşünü destekler niteliktedir. Barbaros Mahallesi araştırmaları sonucu, kentsel mekânın gündelik hayat üzerindeki etkileri, Klasik Kent Kuramcıları’nın bazı söylemlerini destekler nitelikte olduğu görülmüştür. 87 Engels, ekonomik gelir farklılıkları nedeniyle sınıf farklılıklarının çeşitli yaşam alanlarını oluşturduğunu savunmuş ve 19. yy İngiltere’sinde yaptığı araştırmalarda işçi mahallerini örnek göstermiştir. Aslında bu, sadece bir mahalleye özgü değil, dünya genelinde mevcut olan bir durumdur ve ekonomik gelir farklılıkları yaşam mekânlarını da farklılaştırmaktadır. Tıpkı Engels’in söylediği gibi, Barbaros Mahallesi de mahalle sakinlerinin hayatlarına yön verecek derecede iki farklı yaşam alanını içinde barındırmaktadır; gecekondular ve lüks konut siteleri. Bu iki yaşam mekânını incelerken Simmel’in tektipleşme varsayımı mevcudiyetini ispat etmektedir. Metropol yaşamında tektipleşmenin hâkim olduğunu söyleyen Simmel, bu düşüncesinde gündelik hayat yaşayışlarının aynılaştığını savunmaktadır. Benzer durum, örneklem bölge için de geçerli olmaktadır. Mahallede gerçekleştirilen mülakatlarda, kişilerin gündelik hayatları sorulduğunda, özellikle lüks konut site sakinleri hafta içi iş ve ev ikilisinin günü doldurduğunu, birbiri ile aynılaşan hayatlar yaşadıklarını anlatmışlardır. Dönüşüm hayata geçirildiğinde, gecekondu sakinlerinin hayatları, site sakinleri gibi tektipleşip, onlara benzeyeceği öngörülmektedir. Kentleri evrim teorisine benzeten Park, kentte yaşayan güçsüzlerin (yönetim yer almayan, ekonomik geliri az) temelinin sağlam olmayışından kaynaklı, güçlüler tarafından yerlerinden edindiğini dile getirmektedir. Barbaros Mahallesi’nde kentsel dönüşüm sürecindeki gecekondu yerleşmesi de tıpkı bu söylemdeki gibi, üst gelir grubunun gelip yerleşeceği lüks konut siteler ile doldurulup, yeni bir yaşam alanı inşa edilecek ve güçsüzler yerlerinden edilecektir. Klasik kent kuramcılarından farklı olarak çağdaş kent kuramcıları, kentsel mekânın üretiminde mekânın kapitalist sistemin bir çıktısı olduğu düşüncesine hâkimdir. Bu kuramcılardan Lefebvre, her üretim tarzının kendi mekânını ürettiği düşüncesi ile kentsel planlamanın toplumun istekleri ile değil, devlet müdahalesi ile sistematik olduğunu dile getirir. Mevcut söylem bugün, kentsel dönüşüm politikalarının uygulamasında da kendini göstermektedir. Ataşehir ilçe sınırları paylaşımında (5.bölümde ayrıntılandırılmıştır) yaşanan politik sorunlar, Barbaros Mahallesi uygulama planlarının mahalle sakinlerinin beklentilerini karşılamaması, tasarlanmış mekânın (mekân temsillerinin) yönetimin isteklerinden etkilenip ona göre 88 şekillendiğinin çıktısıdır. Peki bu süreçte planlanan soyut mekânın, gündelik hayat ile ilişkisi nedir? Lefebvre, bu ikilinin birbiriyle ilişkisine değinerek, mekânı anlamak için gündelik hayata bakmanın gerekliliğini savunur. Bunu “Modern mekânsal pratik, banliyödeki bir toplu konutta oturan birinin gündelik hayatıyla tanımlanır (Lefebvre, 2014).” sözleri ile açıklamaktadır. Aynı şekilde Castells de, toplumsal oluşumları ekonominin, siyasetin ve ideolojinin temeline dayandırırken tüm bunların mekânda hayat bulduğuna değinir ve mekândaki bu değişimleri çözümlemek için toplumu ve gündelik hayatı sorgulamak gerektiğini savunur. Bir diğer görüş Harvey’in sistem üzerine söylemidir. Barbaros Mahallesi’nde ekonomik gelir farklılıkları bulunan mahalle sakinlerinin, aynı mahallede böylesine farklı hayatlar sürmesini Harvey, sistemin düzenine bağlar. Bunu da şu şekilde açıklar, kapitalist sermaye mekânı oluştururken, insan ve toplum ilişkileri ayrışır, üst gelir grubu ile alt gelir grubunun yaşayabileceği fiziksel çevreler inşa edilir ve bu bireyler arası ayrım temelinde yürütülür. Tez araştırmasında konu alınan gündelik hayat, kendisini ilgilendiren birçok unsuru ele almayı gerektirir. Araştırmada gündelik hayatı lüks konut site sakinleri ile gecekondu sakinleri arasında ele alırken de, klasik ve çağdaş kent kuramcılarında yola çıkarak, mahallenin özellikleri, belediye yönetimi, yaşayanların birbirlerinden etkilenme durumları irdelenmiştir. Çünkü aynı mahallede birbirine mesafe olarak çok yakın ama yaşayış olarak çok uzak olan gecekondu ve site hayatı, ortak etkilendikleri unsurlar üzerinden değerlendirilmelidir. Sonuç olarak, sitelerin sunduğu imkânlar, bu imkânların mahallelerde mevcut olmayışı, üst gelir grubuna ait olma isteği, değerini arttıran gayrimenkule sahip olma düşüncesi lüks konut sitelerini tercih edilir kılmaktadır. Doğal bir süreç sonucu, site sakinlerinin mekândan etkilenişi, hayata bakış açıları ve yaşayışları gecekondu sakinlerinden farklı olmakta ve bu noktada mekân etkili olmaktadır. Neticede, site sakinlerinin mekâna dair sıkıntısı sitede kapalı havuzun olmayışı iken; gecekondu sakinlerinin mekândan etkilenişi, konutlarının yanından geçen derenin her yağmurda taşma ihtimalinin verdiği endişedir. 89 Son sözde, saha araştırmaları da göstermektedir ki, mahalle sakinlerinin konut sahibi olma nedenleri arasındaki farklılığın ‘barınma’ ya da ‘prestij-kâr amacı’ olması, bu sonucu destekleyen kentsel politikaların varlığı gündelik hayatta yaşanılacak farklılıkların temel taşıdır. Bu ayrımların en aza indirgenebilmesi için, kentsel politikaların bölgeler arası farklılıkları arttırmayan, mekânı meta haline getirmeyen, kârlılığı denetlenebilen, herkese eşit uzaklıkta, planlı, çevreci, sağlıklı, ülke gerçeklerine uygun ve sürdürülebilir olması gerekmektedir. 90 6. KAYNAKLAR Altun, D. A. (2008). Yeni Yaşam Tarzları: Kapalı Konut Yerleşkeleri. Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dergisi, sayı: 10 (3), s. 73-84. Aslan, Ş. (2013). Türkiye'de Gecekondular ve Yasalar. İçinde: Aysun Koca vd. (Ed.) Kentleri Savunmak. Notabene Yayını, Ankara, s.228-232. Ateş, K. (2005). Toprak Kovgunları. İmge Kitabevi Yayınları, Ankara. Atsever, F. (2009). Kentsel Gelişme ve Alışveriş Merkezleri. Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Aydıner Boylu, A. (2013). Yaşlılıkta Yaşam Kalitesi ve Konut İlişkisi. Hacettepe Üniversitesi, Toplum ve Hizmet Dergisi, sayı: 24 (1), s. 145-156. Bektaş, B. (2014). Kapalı Siteler Üzerine Yerel Bir Değerlendirme: Mersin Örneği. Toplum ve Demokrasi, sayı: 11, s. 97-114. Bereket Baş, Z. ve Demirkol, S., (2013). Kentsel Dönüşümün 6306 Sayılı Yasa Kapsamında Hak ve Özgürlükler Açısından Ele Alınması. Türkiye Barolar Birliği Dergisi, sayı: 108, s. 23-70. Buren, D. (1997). Kente Yerleşmek. Sanat Dünyamız Dergisi, sayı:78, Yapı Kredi Yayınları, s. 133-147. Candaş, E. (2007). İstanbul'da Dışa Kapalı Konut Sitelerinin Tasarımında Güvenlik Konusunun İrdelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Castells, M. (1997). Kent, Sınıf, İktidar. (A. Türkün, Çev.) Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara. Celep, C. (2006). EBY/EBM Eğitim Ekonomisi ve Planlaması Ders Notu. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli. Certau, M. D. (2009). Gündelik Hayatın Keşfi I - Eylem, Uygulama, Üretim Sanatları (Cilt I). (L. A. Özcan, Çev.) Dost Kitapevi, Ankara. 91 Çakır, S. (2011). Türkiye'de Göç, Kentleşme/Gecekondu Sorunu ve Üretilen Politikalar. Süleyman Demirel Ünivrsitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, sayı: 23, s. 209-222. Çıkış, Ş., & Ek, F. İ. (2009). Konutta Lüks Kavramının İmgesel Dönüşümü: İzmir Kent Merkzinde Çok Katlı Lüks Konutlar. Mimarlık Dergisi 348, s.64-71. Davis, M. (2010). Gecekondu Gezegeni. (G. Koca, Çev. ) Metis Yayınları, İstanbul. Engels, F. (1997). İngiltere'de Emekçi Sınıfın Durumu. (Y. Fincancı Çev.) Sol Yayınları, Ankara. Erdönmez, M., & Akı, A. (2005). Açık Kamusal Kent Mekanlarının Toplum İlişkilerindeki Etkileri. Megaron Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi EDergisi, sayı: 1(1), s.67-87. http://www.megaron.yildiz.edu.tr Ertürk, H., & Karakurt Tosun, E. (2009). Küreselleşme Sürecinde Kentlerde Mekansal, Sosyal ve Kültürel Değişim: Bursa Örneği. Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, sayı: 16, s. 37-53. Firidin Özgür, E. (2006). Sosyal ve Mekansal Ayrışma ÇerçevesindeİYeni Konutlaşma Eğilimleri: Kapalı Siteler. Doktora Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Foucalt, M. (2006). Hapishanenin Doğuşu: Gözetim Altında Tutmak ve Cezalandırmak. (M. A. Kılıçbay, Çev.) İmge Kitabevi, Ankara. Gecekondu Kanunu. (1966). T.C. Resmi Gazete, 12362, 30.07.1966. Giddens, A. (2012). Sosyoloji. C. Güzel (Der.) Ayraç Yayınevi, Ankara. Gökçen, T. (2006). Zeytinburnu Gecekonduları. İçinde: B. Evren (Ed.), Surların Öte Yanı Zeytinburnu. Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları, İstanbul, s: 366-375. Güllüpınar, F. (2012, Temmuz). Kent Sosyolojisi Kuramları Üzerine Bir Literatür Değerlendirmesi. Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, sayı: 3 (21), s.1-29. Harvey, D. (1999). Postmodernliğin Durumu. (S. Savran Çev.) Metis Yayınları, İstanbul. 92 Karakurt Tosun, E., & Fırat, Z. (2012). Kentsel Mekandaki Değişimler ve Kişilerin Konut Tercihleri: Bursa Örneği. Business And Economics Research Journal, sayı: 3(1), s. 173-195. Keleş, R. (1998). Kentbilim Terimleri Sözlüğü. İmge Kitabevi Yayınları, Ankara. Keleş, R. (2008). Kentleşme Politikası. İmge Kitabevi Yayınları, İstanbul. Keskinok, H. (1988). Kentsel Mekan Yaklaşımlarına Bir Örnek: Castells. ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi, sayı: 1 (8) s. 67-75 Kılıç, A. (2006). Toplu Konut Projelerinin Çevrelerine Olan Rant Getirisi ve Ataşehir Örneği. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Kıray, Mübeccel B. (2007). Kentleşme Yazıları, Bağlam Yayınları, İstanbul. Kongar, E. (1982). Kentleşen Gecekondular ya da Gecekondulaşan Kentler Sorunu. Türkiye Gelişme Araştırma Vakfı, Ankara. Köse, H. (2008). Lefebvre ve Modern Dünyada Gündelik Hayat. Gazi Üniversitesi İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, sayı: 27, s.7-26. Lefebvre, H. (2013). Modern Dünyada Gündelik Hayat. (I. Gürbüz Çev.) Metis Yayınları, İstanbul. Lefebvre, H. (2014). Mekanın Üretimi. (I. ERgüden Çev.) Sel Yayıncılık, İstanbul. Öktem, B. (2011). İstanbul'da Neoliberal Kentleşme Modelinin Sosyo-Mekansal İzdüşümleri. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, sayı: 44, s. 23-40. Özyurt, C. (2007). Yirminci Yüzyıl Sosyolojisinde Kentsel Yaşam. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı: 10 (18), s. 111-126 Penbecioğlu, M. (2011). Kapitalist Kentleşme Dinamiklerinin Türkiye'deki Son 10 Yılı: Yapılı Çevre Üretimi, Devlet ve Büyük Ölçekli Kentsel Projeler. Birikim Dergisi, sayı: 270, s.62-73. Tekeli, İ. (2010). Gündelik Yaşam, Yaşam Kalitesi ve Yerellik. Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul. 93 Töre, E. Ö., & Kozaman Som, S. (2009). Sosyo-Mekansal Ayrışmada Korunaklı Knout Yerleşmeleri: İstanbul Örneği. Megaron İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi E-Dergisi, sayı: 4 (3), s. 121-130. Türkdoğan, O. (2015). Gecekondu ve İnsan, Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya. Uğurlu, Ö. (2013). Neoliberal Politikalar Ekseninde Türkiye'de Kentsel Mekanın Yeniden Üretimi. Türk Tabipler Birliği Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, sayı: 47, s. 2-12. Yada Akpınar, İ. (2010). İstanbul'u Yeniden İnşa Etmek: 1937 Henri Prost Planı. İçinde: Elvan Ergut ve B. İmamoğlu (Ed.) 2000'den Kesitler II: Cumhuriyet'in Mekanları/Zamanları/İnsanları Doktora Araştırmaları Sempozyum Kitabı. Dipnot Yayınları ve ODTÜ Yayınevi, 2001, Ankara, s.107-124. Yıldız, M. Z., & Alaeddinoğlu, F. (2011). Küreselleşme Çağında Değişen Mekan Algılayışları. 38.ICANAS Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi Bildiriler Kitabı, 2007, Ankara. Yılmaz, G. (2008). Kapitalizmde Zaman-Mekan Sıkışması. Çalışma Ve Toplum Dergisi, sayı: 17, s. 155-172. Yırtıcı, H., & Uluoğlu, B. (2004). Mekanın Altyapısal Dönüşümü. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Planlama Tasarım Dergisi, sayı: 1, s. 43-52. GÖRÜŞMELER Candan, A. B. (2009, Ağustos). Güvenlikli Sitelerde Oturmak Yeni Bir Statü Simgesi Haline Geldi. (Z. Güney, Röportaj Yapan) Akyıldız, D. (2014, Mayıs). Varyap Meridian Teknik İşler Müdürü, Varyap Sitesi Hakkında Teknik Bilgi Edinimi. (E. Yurtoğlu Pek, Görüşmeyi Yapan) Ataşehir Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü, İskân Birimi Yetkilisi (2015, Kasım). Ataşehir Konut Sayıları Hakkında Bilgi Edinimi. (E. Yurtoğlu Pek, Görüşmeyi Yapan) R. Aygen, Ataşehir Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürü (2015, Kasım). Ataşehir Nüfus Verileri Hakkında Görüşme, (E. Yurtoğlu Pek, Görüşmeyi Yapan) 94 İNTERNET SİTELERİ URL-1, http://www.toki.gov.tr/kurulus-ve-tarihce 2014. Toplu Konut İdaresi. 10 Ekim URL-2, www.atasehir.bel.tr/tarihce Ataşehir Belediyesi, Tarihçe. 10 Mart 2015. URL-3,www.atasehir.bel.tr/barbaros-mahallesi Ataşehir Belediyesi, Barbaros Mahallesi. 10 Mart 2015. URL-4, www.biltek.tubitak.gov.tr/gelisim/psikoloji/nedir.htm Tübitak Bilim ve Teknik Dergisi, Psikoloji Köşesi. 17 Haziran 2015. URL-5, www.academia.edu//1427183/DEMOGRAF%C4%B0_N%C3%BCfus Academia, Didem Danış, (2012). Demografi: Nüfus Meselelerine Sosyolojik Bir Bakış. 22 Haziran 2015. URL-6, www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.565ba657d c8414.27413516 Türk Dil Kurumu. 13 Eylül 2015 URL-7, www.kalkinma.gov.tr/Lists/Kalknma%20Planlar/Attachments/9/plan1.pdf Kalkınma Bakanlığı 1.Beş Yıllık Kalkınma Planı, 9 Ekim 2015. URL-8, www.kalkinma.gov.tr/Lists/Kalknma%20Planlar/Attachments/12/Onuncu%20Kalk% C4%B1nma%20Plan%C4%B1.pdf Kalkınma Bakanlığı, 10.Kalkınma Planı, 9 Ekim 2015. URL-9, http://www.hurriyet.com.tr/ak-parti-ve-chpli-belediyeler-arasinda-barbarosmahallesi-tartismasi-27171603 Hürriyet Gazetesi, 18 Kasım 2015. URL-10, www.hurriyet.com.tr/ak-parti-ve-chpli-belediyeler-arasinda-barbarosmahallesi-tartismasi-27171603 Çoban, C. Hürriyet Gazetesi, 18 Kasım 2015. URL-11, www.hurriyet.com.tr/ak-parti-ve-chpli-belediyeler-arasinda-barbarosmahallesi-tartismasi-27171603 Hürriyet Gazetesi. 18 Kasım 2015. URL-12, www.hurriyet.com.tr/iste-istanbul-finans-merkezinin-yerini-degistirenfluluka-bir-ornek-27169150 Mumay, C. Hürriyet Gazetesi. 18 Kasım 2015. 95 7. EKLER EK – 1: MÜLAKATLAR Görüşmeci A – Gecekondu Sakini Yaş: 73 Meslek: Alçıpan ustası Eğitim durumu: İlkokul Doğum yeri: Kastamonu EYP: Ataşehir Barbaros Mahallesi’ne ne zaman taşındınız? A: 1973 yılında EYP: Nereden taşındınız? A: Bilir misin oraları bilmem ama Şehremini’de oturuyorduk. EYP: Avrupa Yakası’nda bildiğim kadarıyla. Peki neden taşındınız? A: Ben aslında 16 yaşında gelim İstanbul’a. Hep benim sevdam yüzünden. İki şansım vardı, ya okuyacaktım ya da sevdiğimle evlenmek için para biriktirecektim. Ben ikinci yolu seçtim, o yüzden de ilkokul mezunu olarak kaldım. İstanbul’a ilk gelişim Zonguldak’tan. Amcamın yanına gelip 8 ay yorgancılık yaptım, bir yandan da yine onun dükkânı vardı Söğütlüçeşme’de, orada lokantasında çalıştım. Asıl işim alçıpan ustasıyım, yıllarca ondan ekmek yedim. Velasılı kelam, 1959 yılında paramı biriktirip evlendim. Düğün günü bile üstüne tekrar para istediler, o telaş ile hayvanlardan satıp yine para verdim ve evlenebildik. EYP: Peki Ataşehir’e gelişiniz nasıl oldu? A: Burada akrabam vardı. Karşıda otururken, bir gün dedi gel buralara. Bak boş arsalar var. Geldim baktım dere akıyor mis gibi, içinde balıklar yüzüyordu o zaman. (kızı dâhil olup, balık tuttuklarını anlatıyor) Ama bildiğin mahrumiyet. Neyse o şekilde geldik buralara. EYP: Konutunuzu kendiniz mi inşa ettiniz? 96 A: Evet, planı falan bana ait. Sonra peyderpey ekledik büyüttük. Ama tapusu var. Aldığımda 200 metrekare arsaydı. EYP: Sizin arkanızdan başka akrabalarınız da geldi mi? A: Gelmez mi? 3-4 aile geldi bizimkilerden. EYP: Buraya geldiğinize memnun kaldınız mı? Buraya taşınmak gündelik hayatınızda neleri değiştirdi? A: Yine işe gidip geldik onda bir değişiklik olmadı. Ama çok mahrumiyetti. Yol yok, her yer balçık. Ovanın ortasındasın. Ulaşım yoktu Kadıköy’e. Eskiye göre şimdi çok iyi, ama yol konusunda çok çektik. Tabii buraya taşınmanın şöyle bir güzelliği de oldu, balık tutar mangal yapardık, Şehremini’ye göre buranın en güzel farkı o oldu. EYP: Yeni bir mekâna taşınmanız sizde ya da aile fertlerinde adaptasyon sorununa neden oldu mu? A: Hayır, sadece yol olmadığı için çizmeler ile gidip gelmeye başladık her yere. EYP: Şimdi durum nasıl? Bir gününüz nasıl geçiyor? Burada yaşamanın olumlu, olumsuz yanı var mı hayatınızda? A: Şimdi emekliyiz, camiden eve, evden camiye. Olumlu bir şey bilemem de, olumsuz yanı çok. 10-15 sene evvel, bu sokağın alt kısmına, sen de biliyorsun esmer vatandaşlar geldi. Bizim burada huzurumuz yerindeydi, şimdi ise hiç huzurumuz kalmadı. Hemen karşı evin yanında uyuşturucu satanlar var, torunları sokağa salamaz olduk. Her an bir silah sesi. Geçen akşam da gecenin ikisi, on ele yakın havaya ateş ettiler. Bir diğer yanda desen, kâğıt toplayıcılar. Mahallede koku mu dersin, fare mi dersin ne ararsan var. 150’ye yakın hane vardır, her biri mikrop saçıyor. EYP: Gündelik hayatınız etkilendi mi? A: Etkilenmez mi? Bak küçük oğlum asabidir, her an onlarla kavga edecek diye korkuyorum. EYP: Peki son 10 yılda değiştiğini söylediğiniz gündelik hayatınızı etkileyen en büyük etmen nedir? Siz mi yön veriyorsunuz bir günün nasıl geçeceğine? 97 A: Ben yön veriyorum tabii, istediğimi yaparım gönlüm ne isterse. Hanım da var tabii. Yaz gelene kadar burada cami – ev arasındayız. Bu caminin kurucularındanım ben. Sokağın adını veren de benim. Yaz gelince köye gidiyoruz, mis gibi orası. Orada da evim var (telefonunu çıkartıp, bahçe ve ev fotoğrafları gösteriyor) yazın nüfus kaydımı da oraya aldırıyorum, ama oy kullanmaya geldim bu yaz, şimdi yine nüfusum burada. Bahar olunca burada bahçede yine mangal yapıyoruz. Çocuklar düzenledi bahçeyi, çim ektiler bu yaz, çok uğraştılar. 10.000 TL para harcamışlar. EYP: Bildiğim kadarıyla bir firma ile arsa payı karşılığı kat sözleşmeniz var. Buraya yatırım yapmaya devam ediyorsunuz o zaman. A’nın kızı: Geçen sene inşaat başlayacak dediler, bekledim. Baktım inşaat yok, badanamı yaptım. Bu sene de aynısı oldu, yine yaptım badanamı. Ne yapacaksın, oturuyoruz mecbur. A: Bekliyoruz bakalım, yapacaklar diye. 5000’lik plan çıkıyor inşallah Ocak ayında. Bakacağım plan çıkınca da bir hareket yok, o zaman sözleşmeyi fesih edeceğim. EYP: Kentsel dönüşüm söylemleri hayatınızı etkiledi mi? A: Bana 13 daire düşüyor. 11 tanesi 1+1, 2 tanesi de 103 metrekare. İstiyorum ki, inşaat başlasın da göreyim. İyice Fikirtepe oldu burası. 7-8 yıldır dönüşüm dediklerinden beri bir sürü firma geldi, hep toplantılara gidip durduk. Önce Acarlar geldi, şimdi Güneri ile anlaştık. EYP: Sizce dönüşüm olunca ne olacak? Nasıl bakıyorsunuz bu duruma? A: İyi olacak tabii, yerimiz değerlenecek. EYP: Peki bahçe içindeki bu ortamı aramaz mısınız? A: Şimdi benim bahçemde kokulu üzüm, kiraz, incir, zeytin, elma, kayısı ağaçlarım var. Ramazan ayında iftarımızı 35 kişi ile bahçede yaptık mesela. A’nın kızı: Tabii bir seferde yaptık iftarı, evin içinde olsak veremezdik onca kişiye bir anda. Şimdi biz apartmanda otursak mümkün değil. EYP: Bu durumda içinde yaşadığınız mekân hayatınızı nasıl etkiliyor? 98 A: Bahçenin olması iyi tabii, geçen gün hava güzelken televizyonu da çıkarttık bahçeye maç izledik. Mangal da yaptık. Sizi de bekleriz gelin birlikte yapalım havalar ısınınca. Ama eski tadımız kalmadı. Hani diyorsun ya mekânın hayata etkisi diye, işte en büyük etkisi ‘dere’ (Kurbağalı Dere). Son dere taşkınından sonra hiç tadımız kalmadı. Harap oldu millet komşular taşınıp gitti. Her yer balçık batak, rezil olduk. EYP: Bu durum karşısında belediyenin yardımları oldu mu? Memnun musunuz hizmetlerden? A: Yok canım, sadece çöp alıyorlar. Derenin ıslahı yıllardır yapılacak, yeni başlandı. EYP: Sizce neden yeterli hizmet sağlanmıyor peki? A: Kızım ben kendimi bildim bileli sağcıyım. Burası da CHP belediyesi, bizim mahalle de benim gibi. O yüzden hiç yardım gelmez bize. EYP: Ayrımcılık olduğunu mu düşünüyorsunuz? A: Evet, ne taşkında yardım geldi ne de şikâyetlerimizi dikkate alıyorlar. Bak 5000’lik plan çıkacak diyorlar ama 1000’lik için belediyeden ses soluk yok. EYP: Peki mahalleye en çok hangi yatırımın yapılmasını isterdiniz? A: Kentsel dönüşüme izin versinler, dereyi ıslah edip bir de esmerleri göndersinler yeter. EYP: İstanbul’un gözde ilçelerinden birinde bahçe kültürüyle yaşıyorsunuz. Peki memnun musunuz oturduğunuz bölgeden? A: Hayır. Esmerlerin gelmesiyle eski huzurumuz kalmadı. EYP: Bahçede çitlerin arkasındaki yeşil branda yoktu, neden yaptınız? A: İşte bu esmerler yüzünden. Eksik kalan yere de çekeceğim yazın, bahçede rahat edelim. EYP: Tam karşınızda yüksek katlı site var, Varyap Meridian. Onun varlığı sizi etkiliyor mu? A: Yoo. EYP: Varyap Meridian’ın günlük yaşantınıza bir etkisi var mı? 99 A: Gelişmişlik açısından iyi, onlar kalkınırsa ben de kalkınırım. Benim yerim de değerlenir. EYP: Mahallede iki farklı yaşam alanının olması sizi etkiliyor mu? A: Dışlanmışlık oluyor gençlerde, bende yok ama. EYP: Orada oturmak ister miydiniz? A: Evet. EYP: Neden? A: Konforlu bir kere, bir sürü faydası var. EYP: Kendi inşa ettiğiniz konutta yaşamanın gündelik hayatınıza bir katkısı var mı? A: Evet, her istediğimi yapıyorum, rahat bir kere. EYP: Bunları kapalı büyük sitelerde yapma şansınız olacak mı? A: Olmaz tabii, ama yazın köye gittiğimde de yaparım, çok fark etmez benim için. Daha çok çocukları düşünüyorum ben. Onlara kalacak yapılacak güzel evler. EYP: Son olarak, komşuluk ilişkileriniz nasıl? A: Eskiden çok iyiydi, ama son dere taşkını sonrası kimse kalmadı. Taşındı herkes, şimdi de bir bahçenin içinde kızım, oğlum hep birlikteyiz. Birlikte yiyip içiyoruz genelde, eskisi gibi değil ama yine de var komşular. EYP: Peki çok teşekkür ederim anlattıklarınız için. A: Ne demek. 100 Görüşmeci B – Gecekondu Sakini Yaş: 73 Doğum yeri: Kahramanmaraş Meslek: İnşaat Teknikeri Eğitim durumu: Üniversite (2 yıllık) EYP: Ataşehir Barbaros Mahallesi’ne ne zaman taşındınız? B:1982 yılında. EYP: Arsa tapunuz var mı? B: 1982 yılında hisseli tapu aldık. Sonra çok olaylar oldu, Tercüman Gazetesi ve Emlak Bankası yerleri hariç iptal ettiler tapuları. Mahkeme falan açtık, çok uğraştık. Ama şimdi hisseli tapumuz var. EYP: Nereden ve neden taşındınız? B: Antalya’dan taşındık. Mustafa Kemal Mahallesi’nde akrabalar vardı, sonra da biz geldik. Kendi evimizi de buraya yaptık. Ben 2 yıl çalışmak için Libya’ya gittim geldim, temelli burada kaldık. Buraya gelince de 2.köprü inşaatında çalıştım, öyle bir projesi var ki, o kadar sağlam ki, projeyi gördüğümde ben bile inanamamıştım. EYP: Evinizi kendiniz inşa ettiniz o zaman? B: Evet. EYP: Şimdi hanede kaç kişi oturuyorsunuz? B: 2 kişiyiz, karım ve ben. Çocuklar evlenip gitti. EYP: Taşındıktan sonra geldiğiniz yer ile burası arasında adaptasyon sorunu yaşadınız mı? B: Altyapı hiç yoktu, çamur içinde yaşadık. Ulaşım çok zordu bir de. EYP: Taşındıktan sonra gündelik hayatınızda bir değişiklik oldu mu? B: Yok, sadece Libya’ya gidip geldim. EYP: Sizce gündelik hayat nedir? 101 B: Yaşadığım gün. EYP: Peki gündelik hayatınız nasıl geçiyor? B: Sabah kalkarım kahvaltımı yaparım, sonra dışarı çıkarım. Artık canım ne isterse. Ama son yılda ikna çalışmaları ile geçiyor. EYP: Nasıl ikna çalışmaları? Ne iknası? B: İşte firma geldi inşaat için, akrabaları, komşuları ikna etmeye çalışıyorum (gülüyor). EYP: Yani bir gününüzü siz mi şekillendiriyorsunuz? Yoksa içinde yaşadığımız sistem mi etkiliyor? B: Ben ne istersem onu yapıyorum. Şimdi ikna için, firma ile birlikte dernek kurduk. Orada geçiyor çoğu zamanım. EYP: Günlük yaşantınızdan memnun musunuz? B: Ben yazın Ayvalık’a gidiyorum. Orası gibi değil tabii burası, orada hava güzel. Bak şimdi buraya kış geldi, insanlar kötü kömür yakıyor, kokuya bak. Kömürü dahi bilmiyorlar, ama orası öyle değil. Mecbur yaşıyoruz burada. EYP: Oturduğunuz muhitten memnun musunuz? Bu mahalle günlük yaşantınızı etkiliyor mu? B: Dedim ya, rahat nefes bile alamıyoruz. Kötü kömür yakıyorlar, ciğerlerimizi bile etkiliyor. Şimdi bir de Finans Merkezi yapılacak buraya, işte o zaman güzel olacak. EYP: Nedir güzel olacak olan? B: Kaliteli insan gelecek. EYP: Nasıl kaliteli? B: Bilgili insan gelecek. EYP: Memnun musunuz bu durumdan? B: Tabii memnunum. Dönüşüm sonrası buraya yapılacak olan evlere gelip oturacaklar onlar. 102 EYP: Yani buraya firmanın gelmesinden memnun musunuz? B: Evet. EYP: Peki firmanın gelmesi günlük yaşantınızı etkiledi mi? B: Beklenti arttı. Beklenti artınca komşular ile aramız açıldı. 35 yıllık komşularım ile kentsel dönüşüm yüzünden aram açıldı. EYP: Neden? B: Çünkü onlar yerini vermek istemiyor. Ee ben verdim. Şimdi onları mı bekleyeceğiz? Onları ikna etmeye çalışıyorum. Eskisi gibi komşuluk ilişkileri kalmadı anlayacağın. EYP: Kentsel dönüşüm yapılırsa, karşıdaki Varyap gibi konutlar olabilir. Onlarda oturmak ister miydiniz? B: Depreme dayanıklı, sağlıklı yerler. Otoparkı var, çöpleri topluyorlar, isterim tabii. EYP: Belediye çöpleri toplamıyor mu şimdi? B: Topluyor ama yolları yapmıyor. Ben yol kenarında yürüyemiyorum, yollar imara uyumsuz. EYP: Varvap’ın size çok yakın olması gündelik hayatınızı etkiledi mi? B: Öngörü oldu bizim için, iyi oldu. Ama başka bir şeyi etkilemedi. EYP: Bölgeye yapılan yatırım ve yardımları nasıl buluyorsunuz? Yeterli mi? B: Hayır değil. Çok mahrumiyet bizim mahalle, mecbur yaşıyoruz. EYP: Yatırım yapılacak olsa, en çok ihtiyaç olan ne sizce? B: Yollar planlara göre düzgün yapılmalı. EYP: Devleti konut politikalarını nasıl buluyorsunuz? B: İyi bence, ama halkı mağdur etmemek şartıyla daha çok olmalı. Bak buraya neden TOKİ gelmiyor? Neden özel? TOKİ olsa, müteahhit gibi olmaz, işler daha kolay ilerler. EYP: Çok teşekkür ederim katkılarınız için. B: Rica ederim kızım. 103 Görüşmeci C – Gecekondu Sakini Yaş: 27 Doğum yeri: Ardahan Meslek: Serbest meslek (personel servis taşımacılığı ve bakkal işletmeciliği) Eğitim durumu: Ön Lisans EYP: Ataşehir Barbaros Mahallesi’ne ne zaman taşındınız? C: 1985 yılında Fikirtepe’den taşındık. EYP: Fikirtepe’ye ne zaman taşınmış aileniz? C: 1970 sonrası, henüz ben yokken. EYP: Niçin peki? C: İş bulmak için. EYP: Taşınma nedenini gerçekleştirebilmişler mi? C: Evet. EYP: Niçin Barbaros Mahallesi’ne taşındınız? C: Yeni yerleşim yeriydi biz geldiğimizde. EYP: Tapunuz var mı? C: Kısmi tapu var. EYP: Sizden önce burada yaşayan akrabalarınız var mıydı? C: Hayır, ilk biz geldik. EYP: Sizden sonra gelen oldu mu? C: Evet, halamlar geldi. EYP: Hanede kaç kişi yaşıyorsunuz? C: 4 kişiyiz annemlerle. EYP: Fikirtepe’den buraya taşındıktan sonra adaptasyon sorunu yaşadınız mı? 104 C: Ben küçüktüm ama hatırlıyorum. Bizim evin olduğu yer taş ocağıymış, gelip camları taşlıyorlardı. EYP: Bu sizi nasıl etkiledi? Gündelik hayatınızda bir değişiklik oldu mu? C: Korkuyorduk, başka bir şey olmadı. Ben küçüktüm de, babamlar anlatır. Buralar çok mahrumiyetti diye, zorluğunu onlar yaşamış. EYP: Sizce gündelik hayat nedir? C: Normal, rutin olan. EYP: Sizin rutininiz nedir? C: İş ile ev arasında geçiyor günüm. Sabah servise çıkarım erken, öğleden sonra da dükkâna (babasının bakkalı) gelirim yardıma. EYP: Gündelik hayatınıza yön veren en büyük şey nedir? C: İş tatbikî. EYP: İş harici? C: Vallahi pek bir şey yapmam, ya evdeyimdir ya da arkadaşlar ile. Zaten tek bir günüm tatil. EYP: Sizce gündelik hayata yön vermede sistemin bir etkisi var mıdır? C: %50 olarak vardır, geri kalan %50’de benim şahsım. EYP: Oturduğunuz muhit gündelik hayatınızı kolaylaştırır ya da zorlaştırır mı? C: Kolaylaştırıyor. EYP: Hangi sebep ile? C: Şimdi için söylüyorum, kolaylaştırıyor. Çünkü ben gece 2’de de eve girebiliyorum ama Beşiktaş’ta olsam giremem. Burası daha özgür. EYP: Ne bakımdan daha özgür? C: Herkes birbirini tanıyor çünkü. EYP: Bu bir mahalle baskısı oluşturmaz mı? 105 C: Eğer düzgün hareketler yaparsan bir şey olmaz. EYP: VaryapMeridian’da otursanız durum nasıl olur? C: Oradaki yaşam çok büyük, çok yoğun. EYP: Orada yaşamak ister miydiniz? C: Hayır. EYP: Neden? C: Ailem uyum sıkıntısı yaşar. EYP: Burada yaşamanın nasıl artıları var? C: Dediğim gibi daha özgür. Ben burada hortumu takıp arabamı yıkayabilirim, istediğim yere park edebilirim. Çocuklar istediği yerde oynar. Sadece maddi değil, benim burada kafam rahat. Sitede girip çıkana karışılır, burası öyle değil. İnsanlar senin bebekliğini biliyor, orada insanlar bir şey bilmiyor. Bana daha tehlikeli geliyor. EYP: O zaman burada kendi inşa ettiğiniz konutta oturmak iyi mi kötü mü sizin için? C: İyi bence. EYP: Bahçeye çıkar mısınız? Komşular ile mesela? C: Annemler çıkar ama ben pek çıkmam. EYP: Varyap Meridian’ın yapılması hayatınızı etkiledi mi? C: Sadece ticari boyutta. EYP: Bakkala gelip alışveriş yapıyorlar mı? C: Yok canım o açıdan değil, onlar gelmiyor. Mesela eskiden dolmuşlar çok kalabalık olurdu, şimdi Varyap’a da giriyorlar diye daha sık dolmuş koydular. Çünkü oradaki insanlar kalabalık dolmuşa binmiyor. Bir de servis açısından fark etti. Okul servislerinde bizim sokaklara giren servislerde, ayakta öğrenci var mı diye kontrol olmuyor. Ama onların servislerinde oluyor. EYP: Kim yapıyor bu kontrolü? Biraz daha açar mısın? 106 C: Ataşehir Belediyesi yapıyor. Bizim çocuklar ayakta gidebiliyor servislerde, çünkü kontrol yok. Ama oradaki çocuklar ile bu mümkün değil. EYP: Yani belediye ayrımcılık mı yapıyor diyorsun? C: Evet. EYP: Neden yapsın? C: Çünkü belediye particilik yapıyor. Bak şimdi, hemen arkada Mustafa Kemal Mahallesi var, orası CHP’li ve oraya hep yatırım olur. Kaldırımları var onların ama bizim yok mesela. İstihdamda da ayrımcılık çok, bizden birini almazlar belediyeye çalışmaya. EYP: Bunun için bir başvurunuz oldu mu? C: Şimdi bizim mahalleden A Hanım var, kendisi AKP kadın kollarında ve sayesinde biraz yardımlar olmaya başladı. EYP: Belediyenin yatırımlarını nasıl buluyorsunuz? C: Eksik. EYP: Devletin konut politikalarını nasıl buluyorsunuz? C: Eksik. EYP: Genel olarak oturduğun yerden memnun musunuz? C: Yollar hariç genelde evet. Mesela buradan Levent’e gidiyorum arabamla, bir tek benim arabam çamurlu oluyor, diğerlerininki değil. Hani bir dizi vardı Medcezir diye, o da Mustafa Kemal’de çekildi. İşte tam öyle bizim burası da. Filmdeki ayrımcılık aynen var, belediye ön ayak olmuyor. EYP: Buraya yatırım yapılacak olsa hangi alanda olsun isterdiniz? C: Eğitim. EYP: Şimdi hangi alanda yatırım yapılıyor? C: İnşaat. EYP: Sizce kentsel dönüşüm nedir? İyi, kötü diyecek olsak hangisidir? 107 C: İyi bir şey. EYP: Hangi açıdan? C: Dediğim gibi, önce yollar yapılır ve hala bizim burada sobalı evler çok fazla, onların yerini doğalgaz alır. EYP: Mahallede kentsel dönüşüm çalışmalarının olması gündelik hayatınızı etkiledi mi? C: Hayır. EYP: Yaşadığınız mahallenin en büyük sıkıntısı nedir? C: Belediyenin eksik yatırımı. EYP: Teşekkür ederim. 108 Görüşmeci Ç – Gecekondu Sakini Yaş: 48 Doğum yeri: Amasya Meslek: Kağıt toplayıcı Eğitim durumu: İlkokul EYP: Ataşehir Barbaros Mahallesi’ne ne zaman taşındınız? Ç: Depremin olduğu sene, 1999’du. EYP: Niçin Barbaros Mahallesi’ne taşındınız? Ç: Yeni bir hayat kurmak istedik, deprem olmuştu İstanbul ucuzladı dediler, biz de geldik. EYP: Sizden önce burada yaşayan akrabalarınız var mıydı? Ç: Biz tüm akrabalar birlikte geldik zaten, kimse kalmadı bizden gelmeyen. EYP: Hanede kaç kişi yaşıyorsunuz? Ç: Annem de bizimle sağolsun, çocuklar ile birlikte 7 kişiyiz. EYP: Barbaros’a taşındıktan sonra adaptasyon sorunu yaşadınız mı? Ç: Yeni bir yer olsun istedik, geldik de. Tabii büyük şehre alışmak zor, her şey farklı. EYP: Yeni bir şehir, yeni bir mahalle bu sizi nasıl etkiledi? Gündelik hayatınızda bir değişiklik oldu mu? Ç: Hani çocuk gibi bir sürü şey öğreniyorsun, İstanbul hele ayrı bir dünya. Biz geldiğimizde Ataşehir, Ataşehir değildi zaten, bizim köy gibiydi. Ama İstanbul hep büyüktü. EYP: Sizce gündelik hayat nedir? Ç: Ekmek peşinde çalışıp durmak. EYP: Gündelik hayatınıza yön veren en büyük şey nedir? Ç: Çalışmak. 109 EYP: Oturduğunuz muhit gündelik hayatınızı kolaylaştırır ya da zorlaştırır mı? Ç: Burası bizim için çok iyi bir yer, bir kere çok merkez. Ben bu kadar nüfus ile bu kadar merkezde neresini bulabilirim? Bahçemde de kağıtlarımı istifliyorum, sıkıntımız yok. EYP: Peki Varyap Meridian’da otursanız durum nasıl olur? Ç: Oturamayız ki ya da oturmazdık deyim. Satar başka bir yere giderdik, orada olsak işimizi nasıl yapacağız? EYP: Varyap Meridian’ın yapılması hayatınızı etkiledi mi? Ç: Ablacım orası çok yüksek, insan korkuyor ama yolumuz da düşmüyor o taraflara, bizde değişen bir şey olmadı. EYP: Burada yaşamanın nasıl artıları var? Ç: Bizim için çok. Dediğim gibi merkezdeyiz, yerimiz geniş, iyiyiz böyle. EYP: O zaman burada kendi inşa ettiğiniz konutta oturmak iyi mi kötü mü sizin için? Ç: Çok iyi, her şey isteğimiz gibi. EYP: Komşular ile ilişkileriniz nasıl mesela? Ç: Biz burada Amasya’dan gelenler ile görüşürüz daha çok, hani diğerleri ile sorunumuz yok ama yine de var bir ayrı gayrılık. EYP: Belediyenin yatırımlarını nasıl buluyorsunuz? Ç: Belediye hiç bakmaz buralara. Bak görüyorsun, bizim ev derenin kenarında, her yıl mutlaka taşar bu dere. Kimseler ilgilenmez, o ona atar topu, olan yine bize olur. EYP: Devletin konut politikalarını nasıl buluyorsunuz? Ç: Karmaşık şeyler. EYP: Buraya yatırım yapılacak olsa hangi alanda olsun isterdiniz? Ç: Evler yenilensin, bizlere verilen sözler tutulsun. Yapılacaksa yapılsın da inşaat, satıp gidelim bizde. EYP: Nereye gideceksiniz? Memlekete mi? 110 Ç: Yok ablacım, Çekmeköy taraflarına. EYP: Peki belediye hangi alanda yatırım yapılıyor? Ç: Bizim buralarda hiçbir şey yapmıyor, varsa yoksa üst taraf yani siteler. Burayı umursayan yok. EYP: Mahallede kentsel dönüşüm çalışmalarının olması gündelik hayatınızı etkiledi mi? Ç: Biz hala çalışır dururuz. Onlar arada gelir toplantı yapar, çiçek çikolata dağıtır, ne değişsin? Ama komşulardan duyuyorum, çatı akıyor yaptırmasak mı nasılsa yıkılacak diyorlar, millet haklı. EYP: Yaşadığınız mahallenin en büyük sıkıntısı nedir? Ç: Durmadan inşaat konuşuluyor. Bekle bekle nereye kadar, biz burada mağdur durumdayız, bir firma gidiyor diğeri geliyor, her biri ayrı bir söz veriyor. Şimdi birkaç yıldır bunlar geldi, bakalım bu ne olacak. EYP: Teşekkür ederim. 111 Görüşmeci D – Gecekondu Sakini Yaş: 63 Meslek: Üfleme cam ustası Eğitim durumu: İlkokul Doğum yeri: Çankırı, Çerkeş EYP: Ataşehir Barbaros Mahallesi’ne ne zaman taşındınız? D: 1985 yılında. EYP: Nereden taşındınız? D: Eyüp Sultan’dan. EYP: Taşınma nedeniniz nedir? D: Arsa almıştım 1979 yılında, Eyüp Sultan’da kiracıydım. Sonra işte kendi evimizi yapalım diye geldik. Ama ondan önce ilkokulu bitirince 1961’de, 2 sene sonra geldik Eyüp Sultan’a. Hani gençliğim Eyüp’te geçti, orada da evlendim. EYP: Taşınma nedeninizi gerçekleştirebildiniz mi? D: Nasıl yani? EYP: Yani kendi evinizi yapabildiniz mi? D: Yaptık, yaptık. Çok zorlandık yaparken ama bitti sonrasında. EYP: Tapusu var mı evinizin? D: Var tabii. EYP: Kaç kişi yaşıyorsunuz? D: Eskiden dörttü, şimdi çocuklar gitti, teyzenle ben kaldık. Bir kızım, bir oğlum var. EYP: Sizinle birlikte akrabalarınız da taşındı mı mahalleye? D: Yok kimse gelmedi, benim tüm eşim dostum Eyüp’te kaldı, oradan ev aldı. EYP: Sizden önce Barbaros Mahallesi’nde yaşayan akrabalarınız var mıydı? 112 D: Önce abim geldi tabii, 1974 olması lazım. Sonra dedi ki, ille buraya gel, arsa al ev yap. Biz de o şekilde geldik, yoksa keyfimiz çok yerindeydi karşıda. EYP: Taşınmanızın ardından adaptasyon sorunu yaşadınız mı? D: Ooo hemde nasıl, çocuklar hiç alışamadı, biz de alışamadık tabii. EYP: Neden kaynaklı alışamadınız? D: Biz karşıda apartman dairesinde oturuyorduk, apartmanın 7.katındaydık. Mediha Şen Sancakoğlu’na (ses sanatçısı) yakın oturuyorduk, muhitimiz çok iyiydi, tüm iş arkadaşlarımda o muhitte oturuyordu, çocuklar rahat rahat okula gidip geliyordu, çok iyiydik biz orada Elif kızım. EYP: Peki Barbaros’a gelince ne oldu? D: Bize hiç iyi gelmedi Yeni Sahra. Hanım da, ben de, çocuklar da alışamadık. Apartmandan sonra gecekonduya taşınınca, çocuklar ev diye benimseyemedi, kimseyle komşu olamadık. EYP: Neden bu kadar zor oldu peki? Günlük yaşamınızda neler değişti? D: Bir geldik ki, insanlar burada sokakta yaşıyor, kadınlar sokakta mesela. Hanımım öyle yaşamadı ki, ben desen işe gideceğim ama ne vasıta var, ne de yol. Tabii olmadı işsiz kaldım, çok yokluk çektik. Sonra yeni bir iş buldum, çok uğursuz geldi Yeni Sahra. Bir de evi yapmak için çok borçlandık, ilk kez çalıştı eşim. Çocuk baktı, o da çok zor oldu. Biz kendi evimizi yapacağız dedik ama orada kiradayken çok daha mutluyduk, çocuklar güzel yetişiyordu, ben Beşyüzevler’de çalışıyordum, yakındım. Hani cam vardır ya üflenir, abajur, akvaryum, vazo yapılır. İşte ben onun üfleme ustasıydım, tüm cam atölyeleri de Beşyüevler’deydi, yakındım. İşte öyle geldik kendi evimiz uğruna ama uğursuz geldi burası bize. EYP: Peki Barbaros Mahallesi’nde yaşam koşulları nasıldı geldiğinizde? D: Çocuklar Yenisahra’da okula gitti ama sevemediler. Mahallede desen, suyu çeşmeden alıyorduk, evimiz dere kenarında diye sevinirdik önceleri ama sonra onun da taşkın korkusuyla yaşadık hep. 1979’da o suda kurbağalar yaşardı, şimdi kağıt toplayanların oturduğu yerde Arnavut bahçeleri vardı, güzeldi de. Ama o dahi değişti 113 şimdi. Çingeneler de gelince, mahalle toptan çekilmez oldu. Mesela kızımı erken evlendirdim ben. Yoksa geri görüşlü değilim, kaderim o kadar kötü gitti ki, kızım da kurtulsun istedim mahalleden. EYP: Peki bugün hayatınız nasıl? Bir gününüz nasıl geçiyor? D: Elif kızım ben by-pass ameliyatlıyım, şekerim var insülin kullanıyorum, tansiyon hastasıyım çalışamıyorum. Normalde benim emekli maaşım yüksekten olacaktı ama Beşyüzevler’deki işi bırakıp Yeni Sahra’da işe girince, burası en aşağıdan ödedi sigortamı. Şimdi asgari en düşükten alıyorum maaşı. Hastayımda, evden camiye, camiden eve geçiyor. EYP: Memnun musunuz günlük hayatınızdan? D: Elhamdülillah. EYP: Cevabı tahmin ediyorum ama yine de soracağım. Sizce yaşadığınız mekânın, günlük hayatınıza etkisi var mı? D: Evet, işte benim kadersizliğim Yeni Sahra’dan dolayı oldu. Tüm arkadaşlarım Beşyüzevler’den ev aldı, ben de buraya geldim, hiç mutlu olmadım. EYP: Devletin konut politikalarını nasıl buluyorsunuz? D: beğenmiyorum. Yol iyi ama bazı şeyleri beğenmiyorum. EYP: Ne gibi? D: Haksızlık yapılıyor hiç memnun değilim. Dere taşkını olduktan sonra herkese yardım yapıldı, benim yerimde izinsiz hiçbir şey yok ama 5 kuruş yardım etmediler. Taşkın sonrası hiçbir şeyim kalmadı, sıfırdan başladık ama kimseden yardım almadım. EYP: Neden yardım vermediler sizce? D: Taşkın sonrası evimi yıktılar. Kanunsuz hiçbir işim olmamasına rağmen bizimkini yıktılar. Yani artık bilemiyorum, kaderim mi böyleymiş. Diğer evlerin elektrik ve su makbuzu var diye yardım yaptılar ve onlara da benimle aynı koşulda ev sattılar. Adamlar işgalci resmen, şimdi yeni evlerini aldılar ama dere kenarındaki evleri yıkılmadı. Şimdi oraları da kâğıt toplayıcılara kiraya verdiler. Bana da tebligat geldi, 114 evini yıkacağız dediler. Hâlbuki benim evimin ruhsatlı tapusu var, 25 sene emlak vergisi ödedim, Özal zamanında çıkarttım tapuyu. Taşkından sonra da dediler ki, sana Kartal’dan ev vereceğiz, 20 sene taksitle verdiler. Kartal’dan ev olunca da Ataşehir Belediyesi hiç yardım vermedi, artık taşındınız Kartal Belediyesi ile konuşun dedi. Ne oralı olduk, ne de buralı, 63 yaşındayım, bir 20 sene daha yaşamam ki, çocuklara borç bırakacağım ardımdan. EYP: Kartal’a taşınmanız tam olarak nasıl oldu? D: Dediğim gibi, son taşkın sonrası tüm mahalleyi su bastı. Bizim evi biliyorsunuz, tek katlı ve dere kenarında. Camlarımda da demir var, çingeneler girmesin diye taktırmıştım. Bir gün Örnek’e gitmiştim (Örnek Mahallesi), telefonum çaldı, hanım arıyor ‘ben ölüyorum dedi’, mahalleye nasıl geldim, nasıl yetiştim hiç bilmiyorum. Bir geldim mahalle dere olmuş akıyor, bizim sokağa girmeme imkân yok, evde mahsur kalmış bizim hanım, demirler de var ya camda çıkamıyor, kapıyı açamıyor. Tek derdim, gidip onu kurtarmak, nasıl eve gidebilirim derken. Delikanlılardan biri bağırdı ‘Amca gel, eşini aldık biz evden’ diye. Koşup yan sokağa bir çıktım, komşularla oturmuş ağlıyor, ‘öleceğimi sandım’ diyor. Her yerimiz çamur, balçık içinde. Neyse o akşam komşularda kaldık, tek bir kıyafetimiz yok, eve desen giremiyoruz. Ertesi gün eve bir girdik ki, zaten sen de gelip görmüştün bizim evi biliyorsun, duvardaki çamur izleri insan boyuylaydı. Eşyalar harap, her yer balçık, zaten birçoğu da dereye kapılıp gitmiş, kalanlar da kullanılacak gibi değil. İşte sonrasında da tebligatlar falan derken, biz köye gittik. Haber geldi, eviniz yıkılıyor diye, koşup geldim, onca güzelliği Beşyüzevler’de bırakıp, bir ev uğruna geldiğimiz ve zar zor inşa ettiğimiz evimiz, gözlerimin önünde 10 dakikada yıkıldı, öylece izledim. Hanımı getirmedim, dayanamazdı görmeye. Sonra da dediler işte Kartal’dan size ev satacağız, şansımız mı vardı kabul etmemeye. 20 senelik borç ile mecbur kabul ettik. Evimi büyükşehir belediyesi yıktı, kanunsuz iş yapmadım diye mi? Ama ben bu yaştan sonra yanlış insan olamam. EYP: Şimdi memnun musunuz peki yaşadığınız yerden? Beşyüzevler gibi apartman dairesi değil mi? 115 D: Beşyüzevler’de Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı dahi benim binamda oturuyordu. Boğaziçi Köprüsü dahi gözüküyordu evimden. Şimdi burası da apartman ama oturan çok az, komşuluk pek yok. Merkezi sistem, yakıt parası çok. Bir de ayda 540-550 TL evin taksiti var. Yakıt desen 300’den aşağı gelmedi geçen yıl. EYP: Peki şimdi burasıyla kıyasladığınızda kendi inşa ettiğiniz konutun, hayatınızda ne gibi faydaları vardı? D: Eğer muhit temiz olsaydı, müstakil ev çok güzel oluyor, kendi planladığın yerde yaşıyorsun ama sonra lağım bastı, çamur balçık oldu, çingeneler geldi, faydası da kalmadı. EYP: Siz Barbaros Mahallesi’nde otururken mahalleye Varyap Meridian projesi inşa edilmişti. Onun yapılması sizin hayatınızı etkiledi mi? D: Hayır. EYP: Orada oturmak ister miydiniz? D: Tabii, bizim de olsun isterdik, zaten o yüzden gelen firmaya verdik evi, sözleşme yaptık. Zaten Yeni Sahra’ya da ondan alışamadık, gecekondu olmasından. EYP: Sizin mahalleye de kentsel dönüşüm projesi yapılmasını istiyor musunuz? D: Evet, tabii ki. EYP: Taşkın olmadan önce, müteahhit firmanın mahalleye gelmesi ve kentsel dönüşüm söylentileri günlük hayatınızı etkiledi mi? D: Tabii bir heves oldu herkeste. Evler yıkılacak diye çatı aksa bile idare etmeye çalıştı herkes, masraf olmasın dedik. Şimdi de bir gelişme olmasını bekliyoruz, olsun da en azından yeni yapılacak evler, şimdiki ev taksitini ödesin. EYP: Çok teşekkür ederim paylaştıklarınız için. D: Ne demek kızım, takıldığın bir şey olursa sor yine. 116 Görüşmeci E – Varyap Sakini Yaş: 39 Doğum yeri: İstanbul Meslek: Muhasebe uzmanı Eğitim durumu: Lise EYP: Ataşehir Barbaros Mahallesi’ne ne zaman taşındınız? E: 2012 Haziran’dı yanılmıyorsam. EYP: Neden peki burası? E: Ataşehir bölgesinde bir yer arıyorduk biz. Emlakçılardan birisi burasını gösterdi ve bu evin ferahlığı, açıkçası dört duvarının cam olması çok ferah gözüktü gözüme. Daha önce başka yerlerde de ev baktık ama bu ferahlıktan dolayı burayı tercih ettik diyebilirim. EYP: İşiniz buraya mı yakın? E: Yok, daha çok benim kızımın okuluna yakındı burası o yüzden Ataşehir’i istedik. EYP: Eğitim için yani. E: Evet. EYP: Nereden taşındınız peki? E: Altunizade EYP: Doğma büyüme İstanbul’da mıydınız? E: Aslında şöyle, evlenene kadar Altunizade’de değildim, evlendikten sonra oraya taşındım. Öncesinde mahalle hayatındaydık hani buradan farklı olarak. EYP: Burası oturduğunuz ilk rezidans mı? E: Evet evet. EYP: Peki Ataşehir beklentinizi karşıladı mı? Kızınızın eğitimi ve benzeri konularda. 117 E: Tabii, bir de bizim farklı durumlarımız da vardı. Babamızın evinin de buraya yakın olması bizim burayı seçmemize neden oldu. EYP: Sizinle birlikte akrabalarınız da geldi mi peki buraya? E: Yok gelmedi. EYP: Sizden öce burada oturan bir akrabanız var mıydı? E: Yok hayır. EYP: Buraya geldikten sonra adaptasyon sorunu yaşadınız mı? E: Yaşamadık, zaten biz günlük hayatı öyle çok evde geçiren insanlar değiliz. Ben işteyim, kızım okulda. Dolayısıyla akşam geliyoruz eve, sabah çıkıyoruz. EYP: Bir nevi otel gibi kullanıyorsunuz. E: Aynen öyle. EYP: Buraya taşınmanızın gündelik hayata bir etkisi oldu mu? Olumlu ya da olumsuz. E: Yani şöyle, yüzme havuzu var, yazın ondan faydalanıyoruz. Ya da fitness var, yararlanmak istiyoruz ama faydalanamıyoruz. Bu tür şeylerde olumlu faydası var diyebiliriz ama onun haricinde olumsuz bir faydası olmadı. Biraz aileme uzak oldu diyebillirim. EYP: Aileniz nerede? E: Ailem Çamlıca’da oturuyor, anane ve dede. Eskiden de yürüme mesafesinde değildik ama azıcık uzaklaştık. EYP: Taşınırken ferah olduğunu söylediniz. Peki anne ve kız olarak taşınmanızda başka etkenler oldu mu? Güvenliğin olması gibi. E: Bunu düşündük ama biz zaten öncede güvenlikli bir yerde oturuyorduk. Oradan taşınmamızın sebebi, orası artık çok eskimişti tadilat gerekiyordu ya oralarda başka bir yere geçecektik ya da Ataşehir’de eğitim için gelecektik. EYP: Şimdi gündelik hayat konusuna değinmek istiyorum. Sizce gündelik hayatı oluşturan unsurlar nelerdir? Yani bir gününüzü nasıl yaşarsınız? E: İşe gitmediğim bir günü mü? 118 EYP: İkisi de, hem hafta içi hem sonu olarak kıyaslarsanız. E: Hafta içi rutin zaten, sabah işe gidip (iş yeri Küçükyalı’da) akşam 7 bazen de 8 gibi geliyoruz eve. Dışarda bir işimiz varsa onu yapıyoruz. Eve gelince de normal zaman geçiriyoruz. Yemek yemek, televizyon izlemek veya kitap okumak gibi geçiyor gündelik hayatımız. EYP: Hafta sonu? E: Bizim çocuktan dolayı şöyle bir sürecimiz oldu. Geçen sene sınava gireceği için cumartesi-pazar günleri dershane veya özel ders gibi şeyler geçti. Öyle sosyal hayatımız olmadı. Geçen sene 8.sınıftaydı. Şimdi de, biz bu binada oturuyoruz diye bu binanın bir şeyinden faydalanmıyoruz. Yine dışarıda vakit geçiriyoruz. İşte yine Avm’ler yine aileler, anne, baba vs. ya da arkadaş gezmeleri gibi. Rezidansın o anlamda bir faydası olmadı bize diyebilirim. EYP: Peki yine aynı bu mahallenin içinde, alt kısımda yaşamayı ister miydiniz? E: Tabii ki istemezdik çünkü bir evin yeni olması bizim için bir avantaj. Ondan sonra bir de dışarıdan bakıldığı zaman böyle cezbedici bir havası var. Tabii ki oturulması mecburi bir durum olsa mecburen oturulur, o ayrı bir konu ama orası mı, burası mı diye sorulsa. Hangisini tercih edersiniz dense, burası. EYP: Buraya gelmenizdeki ilk etkene eğitim desek… E: Ben buralara gelmeden önce, ben oralarda hayatta oturmam diyordum. Hani hep bina bina, böyle sıcak bir şey vermiyordu bana, bir hissiyat vermiyor diyordum. Daha önce şurada Uphill, Ağaoğlu falan yapılmıştı, ben hayatta oturmam diyordum ama sonra buraya gelince… Bundan önce birkaç ev gördük Kent Plus’ta, oradaki evlerin de boğucu bir havası vardı, karanlık, kasvetli. Sonra buraya gelince güneşli bir günde, bir de eşya olmadan, tamam dedik burası güzel. EYP: Cidden dışarıdan bakınca farklı bir havası da var, değişik bir yanı var doğrusu. E: Evet evet. EYP: Gündelik hayatınıza hafta içi en çok yön veren şeye ne diyebilirsiniz o zaman? E: İşim. 119 EYP: Hafta sonu? E: Kızım. EYP: Gün içinde yapmak isteyip de yapamadığınız ne var? E: Spor yapmak, kitap okumak mesela. EYP: Bu durumda, gündelik hayatıma ben yön veriyorum diyebilir misiniz? E: Daha çok dayatmalar yön veriyor diye düşünüyorum. EYP: Sistem mi? E: Evet içinde bulunduğumuz sistem, dayatmalar. İş hayatı zaten bir sürü şey dayatıyor bize bir şekilde, çalışıyor olmak, para kazanma hırsı. Ya da maddi anlamda ihtiyaçların bitmemesi gibi. O dayatmalar şimdi okullarda bile böyle, daha önce çocuklara hiçbir zaman özel öğretmen almazdık, ben şimdi bu yaşıma geldim, hiç özel öğretmen görmedim, dershanelere de belli dönemlerde gidilirdi. Ama şimdi çocukların hepsi bakıyorum özel okula gidiyor, özel öğretmen geliyor evlerine veya işte ablalar geliyor ders çalıştırmak için. Bunların hepsi işte sınavlar, Teog’lar falan hep sistemin dayatması diye düşünüyorum. EYP: Sizce oturduğunuz muhit hayatınızı kolaylaştırıyor mu? E: Lokasyon olarak evet. EYP: Peki sizce oturduğunuz konut, konut ve sitenin sahip olduğu unsurlar hayatınızı kolaylaştırıyor mu? E: Kolaylaştırıyor diyebilirim. Evin asansörünün olması ya da asansöre binmeden, dışarıda gideceğin katı seçmen mesela. EYP: Komşuluk ilişkileriniz nasıl? E: Komşuluk ilişkisi yok denecek kadar az. Ancak merhaba-merhaba. Asansörde karşılaşınca günaydın, iyi akşamlar vesaire o kadar. EYP: Buradan önce Altunizade’de nasıldı? E: Orada daha samimi ilişkilerimiz vardı. Bizim görüştüğümüz aileler olabiliyordu ama burada yok. Kızımla yaşıt olan biri ve annesi vardı, çocuklar oynarken bizde 120 görüşebiliyorduk. Çocuklar kaynaşınca anne babalar mecburen kaynaşıyorlar, burada öyle bir durum olmadı şimdiye kadar. Karşı komşumuz ile arada aşure yapınca getirdi, ben tatlı yapınca götürüyorum ama ev oturması yapmadık. EYP: Genel olarak soruyorum, mekânın gündelik hayata etkisi olduğunu düşünüyor musunuz? E: Şöyle düşünüyorum, güzel bir yerde oturuyor olduğumdan, belki doğru değil ama biraz daha güvende hissediyorum kendimi. EYP: Çok katlı olması etkiliyor mu güven açısından? E: Yok etkilemiyor çünkü depreme dayanıklı bir bina, o yüzden bir korkumuz yok. Tabii bir deprem olmadı bilemiyoruz ama dayanıklı olduğunu düşünüyorum. Zaten bizim oturduğumuz yer 3.kat, çok yüksekte de değil. EYP: Aidatlar konut metrekaresine göre değişiyor mu? E: Değişiyor evet. EYP: Birazda bölge üzerine konuşalım. Mahalleye yapılan yatırımları nasıl buluyorsunuz, yeterli mi? E: Açıkçası trafik olarak memnun değiliz, çünkü trafik her geçen gün artıyor. Altyapısının da çok düzgün olduğunu düşünmüyoruz her geçen gün daha kötü oluyor trafik. EYP: Mahalleye bir yatırım yapılmak istense ne yapılmasını istersiniz? E: Ben özellikle toplu taşımanın arttırılmasını istiyorum burada, metronun yakınlarda bir yerden geçiyor olmasını. Kullanabilir miyim, ne kadar kullanırım bilmiyorum ama. Gerçi yeni otobüsler, minibüsler de konuldu Kadıköy’e vs. Mesela metro buralardan geçiyor olsa çok daha kullanışlı, her yere rahat ulaşım olur, trafik biraz rahatlar. EYP: Bu mahallede yaşamaktan memnun musunuz? E: Memnunum ama işte dediğim gibi, bu mahallenin beni etkileyen bir şeyi çok fazla olmuyor. Dediğim gibi biz geliyoruz, otel gibi kullanıyoruz çoğunlukla. Ama memnunuz, genel olarak Ataşehir’de yaşamaktan memnunuz, mutluyuz. 121 EYP: Sizce kentsel dönüşüm nedir? E: Eski binaların, dayanıksız binaların yıkılıp, yerine daha dayanıklı sağlam binaların ve görsel olarak da daha güzel binaların yapılıyor olması. EYP: Devletin konut politikalarını yeterli ve yerinde buluyor musunuz? E: Yani açıkçası çok bir fikrim yok bu konuda. EYP: Belediyenin sunduğu hizmetlerden genel olarak memnun musunuz? E: Memnunum. EYP: Peki sizce mahallenin en büyük sıkıntısı nedir? Alt kısım ile birlikte burayı da düşündüğünüzde. E: Burası çok izole bir yer aslında baktığınız zaman, orası da buraya göre izole değil ya da. Aslında burası gündelik hayattan, Türkiye’nin gerçeklerine baktığımız zaman birazcık daha farklı bir yer burası. Sıkıntı olarak da ne olabilir bilmiyorum ama bir sıkıntısı yok diye de düşünebilirim. EYP: Neden sitede yaşamayı tercih ettiniz? E: Güvenlik ve eğitim diyelim. EYP: Sitede yaşamanın gündelik hayatınız üzerindeki etkileri var mı? E: Çok fazla yok, sadece dışarıda yapabileceğimiz bir şey yoksa havuzundan faydalanıyoruz. Faydalanmasak dahi hani onun varlığı bir rahatlık veriyor bize tabii. Dışarıda bir spor salonuna üye olup, gidip zaman harcamaktansa alt katımızda var gidebiliyoruz. EYP: Sitenin sosyal imkânları neler? E: Restoran tam diyemeyiz de küçük kafesi gibi bir yeri var, spor salonun havuzu, otoparkı var. EYP: Alışveriş yapabildiğiniz bir yer var mı? E: Var, bakkalımız var. Bir de temizlik hizmeti, araç yıkama hizmeti var. Aslında biz burada yaşıyoruz ama sadece daireye girip çıkıyoruz, hani yönetimden de daha detaylı bilgi alabilirsiniz. 122 EYP: Sitenin altında gecekonduların olması sizi tedirgin edip etkiliyor mu? E: Çok fazla etkilemiyor, tabii görsel olarak daha güzel yerler olsa olabilir ama görsel olarak şöyle bir baktığım zaman (camdan dışarıyı gösteriyor) çok da etkilenmiyorum. EYP: Peki özel firmaların bu ve benzer şekilde dönüşüm projelerini destekliyor musunuz? E: Aslında destekliyorum ama şimdi şöyle oluyor, bir firma geliyor bir bina yapıyor, yanına başka bir firma gelip başka bir bina yapıyor, böylece farklı farklı binalar oluyor. Hani orada böyle bir ortak karar alınıp benzer şekilde yapılsa. Mesela Paris’in eski bir bölgesi var şimdi adını hatırlamadığım, oradaki binaların hepsi birbiri ile çok benzer ve yukarıdan falan bakıldığı zaman çok düzenli bir alan. Tüm binalar benzer şekilde, aynı boyda, irili ufaklı yok, farklı renk yok. Bizde de öyle yapılabilir. Mesela Şerifali’de yeni yerleşim yerleri yapılıyor, bilmem görünüz mü ama orada da düzgün bir planlama yok, hep böyle irili ufaklı büyük siteler var. Böyle bir şey olsa düşünülebilir, birbiriyle uyumlu. EYP: Bu sitenin en büyük sıkıntısı nedir sizce? E: Hmm bilemedim ama sanırım aidatları yüksek. Şöyle bir şey de olabilir, bu kadar büyük binalara karşı yeşil alan çok az, çıkıp yürüyebileceğin bir yeşillik yok. EYP: Gecekondular için ne düşünüyorsunuz? Sizin için ne ifade ediyor? E: Aslında şimdi buradayız ama biz küçükken oturduğumuz yerde komşumuzun evine izinsiz gider gelirdik. Şimdi annemlerin oturduğu o yere tekrar bakıyorum (Çamlıca) kimse kimseyi tanımıyor, yine bu kentsel dönüşüm sonrası yeni yeni binalar yapıldı, yeni yeni binalar yapıldı. Eskisi kadar insan ilişkileri kalmadı. Aslında tam olarak gecekondu değil de mahalle hayatıydı o. Şimdide kalmadı. EYP: Kızınızın mahalle hayatını bilmesini ister misiniz? E: Bilmesini isterdim ama zaten çok uzak değil, annemlerin oturduğu yer yine bir mahalle sonuçta zaten gidiyoruz da anane dedeye görüyor, geliyor. Hatta özellikle ben bilmesini de istiyorum, çünkü her şey böyle değil. Hep ona söylüyorum fanusta yaşıyormuşuz gibiyiz yani dışarıda bir hayat var ama biz birazcık izole yaşıyoruz ama 123 sadece burada oturuyor olmamızdan da kaynaklı değil. Benim çalışıyor olmam, onun okul hayatı da bunda etkili. EYP: Sorularım bu kadardı, zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. E: Rica ederim. 124 Görüşmeci F – Uphill Court Sakini Yaş: 24 Meslek: Öğretim görevlisi Eğitim durumu: Doktora öğrencisi Doğum yeri: Mersin EYP: Ataşehir Barbaros Mahallesi’ne ne zaman taşındınız? F: 2010’da EYP: Nereden taşındınız? F: Atatürk Mahallesi’nden, yine Ataşehir’e bağlı. EYP: Taşınma nedeniniz? F: Daha iyi koşullar için geldik, bölge ve ev açısından. EYP: Taşıma nedeninizi gerçekleştirebildiniz mi? F: Evet. EYP: Hanede kaç kişi yaşıyorsunuz? F: 4 kişiyiz. EYP: Sizinle birlikte akrabalarınız da taşındı mı? F: Hayır. EYP: Sizden önce burada akrabalarınız taşınmış mıydı? F: Hayır, sadece biz taşındık. EYP: Taşınmanızın ardından adaptasyon sorunu yaşadınız mı? F: Yok yaşamadık. EYP: Taşınmanızın ardından gündelik hayatınızda bir değişiklik oldu mu? Ne gibi? F: Ana yollara daha kolay ulaşabiliyoruz, onun haricinde bir değişiklik olmadı. EYP: Sizce gündelik hayat nedir? 125 F: Bir gün içinde yaşanan tüm olaylardır bence. EYP: Geldiğiniz yeni çevre yani Uphill gündelik hayatınızı değiştirdi mi? F: Hayır değiştirmedi. EYP: Bir tam gününüz nasıl geçiyor? F: Hafta içi okul veya iş yoğunluğunda geçiyor. Hafta sonu ise genelde geç kalkıyorum, arkadaşlar ile buluşacaksam onun için dışarı çıkıyorum, fazla da bir şey yaptığım olmuyor, rutin işler. EYP: Gündelik yaşamınıza yön veren en büyük etken nedir? F: Tabii ki iş ve okul. EYP: Günlük yaşantınızda en çok ne yaparsınız? F: Çalışıyorum yoğun olarak. EYP: Günlük yaşantınızdan memnun musunuz? F: Yoğun ama memnunum yani. EYP: Sizce gündelik hayatınıza siz mi yön veriyorsunuz, yoksa hayat düzeni (sistem) mi? F: Tabii ki de sistem (gülüyor) EYP: Oturduğunuz muhit gündelik hayatınıza yön veriyor mu? Kolaylaştırıp zorlaştırıyor mu? F: Orta bir yer olması açısından yön veriyor. EYP: Ne gibi orta yer? F: İş yerime Kavacık’a, Bağdat Caddesi’ne ve okula ulaşımı kolay olduğu için hayatı da kolaylaştırıyor. EYP: Oturduğunuz konut gündelik hayatınıza yön veriyor mu? Kolaylaştırıp zorlaştırıyor mu? F: Yok ya, nasıl yön versin ki? Gecekondularda yaşayanlar bu soruya nasıl cevap veriyor? 126 EYP: Mesela gecekondu sakinleri konutlarını kendi ihtiyaç ve zevklerine göre inşa ettiklerinden, konutlarını da yaşamlarına göre şekillendirdiklerini söylüyorlar. Peki sizce yaşadığınız mekânın gündelik hayatınıza etkisi var mı? F: Evet var. Mekâna göre enerjin değişiyor, giyiminden hal ve hareketlerine kadar şekil veriyor insana. Aslında mekânın içindeki insanlar yön veriyor da diyebiliriz. EYP: Sitede komşuluk ilişkileriniz var mı? F: Evet var, annemin var, arada bir görüşüyorlar. EYP: Ne sıklıkla görüşüyorlar? F: Yani öyle ayda belli bir gün gibi değil, arada bir görüşüyorlar ama. EYP: Mahalleye belediye tarafından yapılan hizmetleri nasıl buluyorsunuz? F: Trafikte en son göbeği yenilediler, geçiş şeylerini düzelttiler. Düğüm noktaları çözüldü. EYP: Yeterli mi peki? F: Şimdilik rahatlattı, yoksa değil. EYP: Mahallenize en çok hangi yatırımın yapılmasını isterdiniz? F: Metronun bitmesi lazım, o yüzden ulaşım diyebilirim. EYP: Bu bölgede yaşamaktan memnun musunuz? F: Memnunum, dediğim gibi ulaşımda orta yerde olması benim için çok iyi. Onun haricinde yaşayan insanlar düzgün, sitenin imkânları da iyi. Bir yere gitmek, arkadaşlarınla oturup çay kahve içmek için mekânlar da yakın. EYP: Ataşehir’e en çok hangi alanda yatırım gerçekleştiriliyor? F: Yeme-içme, her geçen gün yeni bir yer kafe açılıyor. EYP: Sizce kentsel dönüşüm nedir? F: Eski konutların ya da şehirleşmeyi bozan konutların yerine devlet eliyle daha düzgün, modern, yeni konutların yapılması. EYP: Devletin konut politikalarını nasıl buluyorsunuz? 127 F: Aşırı bina dikiliyor. Barbaros Mahallesi özelinde ise bu kadar büyük binaları kaldıracak yolu var mı bakmıyorlar. Planlı bulmuyorum. EYP: Yaşadığınız mahallenin en büyük sıkıntısı nedir? F: Toplu taşıma yok, yetersiz. EYP: Yaşadığınız sitenin en büyük sıkıntısı nedir? F: Spor salonu yok. Kapalı havuz alanı var ancak işletmeye geçirilemiyor. EYP: Neden sitede yaşamayı tercih ettiniz? F: Sosyal imkânları için. Bir de giren çıkan biraz daha belli. EYP: Nedir sitenin sosyal imkânları? F: Otopark, havuz, kendi peyzaj ve düzeni var. Bir de kafesi var, kafenin işletmecisi de sitede yaşıyor, hafta sonları kahvaltı için inenler oluyor kafeye. EYP: Sitede yaşamanızın gündelik hayatınıza katkısı var mı? F: Yazın havuza giriyorum, kışın bir katkısı yok benim için. EYP: Sitenin yakınında gecekonduların olması gündelik hayatınızı etkiliyor mu? F: Biz çok görmüyoruz Varyap’ın arkasında kaldığı için. Sadece E-5’e bağlanırken yanından geçiyoruz. EYP: Mahalleye planlanan diğer kentsel dönüşüm projeleri günlük yaşamınızı etkiliyor mu? F: Yoo hayır. EYP: Çok teşekkür ederim zaman ayırdığınız için. F: Rica ederim. 128 Görüşmeci G - Uphill Court Sakini Yaş: 58 Meslek: Emekli Bankacı Eğitim durumu: Lisans Doğum yeri: İskenderun EYP: Ataşehir Barbaros Mahallesi’ne ne zaman taşındınız? G: 2010’da EYP: Nereden taşındınız? G: Atatürk Mahallesi’nden. EYP: Taşınma nedeniniz? G: Havuzu olduğu için taşındık bu siteye EYP: Taşıma nedeninizi gerçekleştirebildiniz mi? G: Evet EYP: Hanede kaç kişi yaşıyorsunuz? G: 4 EYP: Sizinle birlikte akrabalarınız da taşındı mı? G: Hayır EYP: Sizden önce burada akrabalarınız taşınmış mıydı? G: Hayır EYP: Taşınmanızın ardından adaptasyon sorunu yaşadınız mı? G: Hayır, herhangi bir sıkıntı yaşamadık. EYP: Taşınmanızın ardından gündelik hayatınızda bir değişiklik oldu mu? Ne gibi? G: Hayır olmadı. 129 EYP: Sizce gündelik hayat nedir? G: Günlük rutin yapılan işlerdir. EYP: Geldiğiniz yeni çevre (Uphill) gündelik hayatınızı değiştirdi mi? G: Taşındığım dönem emekli olduğum için rutinlerim değişti, özellikle işle ilgili rutinler. EYP: Bir tam gününüz nasıl geçiyor? G: Yürüyüşü seviyorum. Yürümek, gazete okumak gibi güncel faaliyetleri takip ederek geçiyor. EYP: Gündelik yaşamınıza yön veren en büyük etken nedir? G: Genelde eşimle birlikte hareket ettiğimiz için, eşim. EYP: Günlük yaşantınızda en çok ne yaparsınız? G: Gazete okur, haber izlerim. EYP: Günlük yaşantınızdan memnun musunuz? G: Evet EYP: Sizce gündelik hayatınıza siz mi yön veriyorsunuz, yoksa hayat düzeni mi? G: Ben karar veriyorum. EYP: Oturduğunuz muhit gündelik hayatınıza yön veriyor mu? Kolaylaştırıp zorlaştırıyor mu? G: Bağlantı yollarına yakın olması ve sosyal imkânlar olduğu için yön veriyor. Tabii bu durumda da kolaylaştırmış oluyor. EYP: Oturduğunuz konut gündelik hayatınıza yön veriyor mu? Kolaylaştırıp zorlaştırıyor mu? G: Hayır EYP: Sizce yaşadığınız mekânın gündelik hayatınıza etkisi var mı? G: Hayır 130 EYP: Komşuluk ilişkileriniz var mı? G: Samimi bir ilişkimiz yok. EYP: Mahalleye belediye tarafından yapılan hizmetlerden memnun musunuz? G: Daha da geliştirilebilir çünkü Ataşehir oldukça büyük bir muhit ve her geçen gün de büyüyor. EYP: Mahallenize en çok hangi yatırımın yapılmasını isterdiniz? G: Ulaşım konusu olabilir, ulaşım daha da kolaylaştırılabilir. EYP: Bu bölgede yaşamaktan memnun musunuz? G: Memnunum, herhangi bir sorun yok. EYP: Peki hangi açıdan memnunsunuz? G: Her yere kolay ulaşım sağlanıyor. EYP: Mahallede en çok hangi alanda yatırım gerçekleştiriliyor? G: Yeni alışveriş merkezleri ve lokanta çok sayıda açılıyor. EYP: Şimdi oturduğunuz yerden memnun musunuz? G: Evet, standartlarıma uygun. EYP: Sizce kentsel dönüşüm nedir? G: Halkın refahı açısından gerekli olduğunu düşünüyorum. EYP: Devletin konut politikalarını nasıl buluyorsunuz? G: Yeterli sosyal imkân yapılmadan konut yapıldığını düşünüyorum. EYP: Yaşadığınız mahallenin en büyük sıkıntısı nedir? G: Bulvar 216 yapıldıktan sonra çok kalabalıklaştı ve trafiği arttı. EYP: Yaşadığınız sitenin en büyük sıkıntısı nedir? G: Düzgün bir yönetiminin olmaması. EYP: Neden sitede yaşamayı tercih ettiniz? G: Güvenli olduğunu düşündüğümüz için. 131 EYP: Sitede yaşamanızın gündelik hayatınıza katkısı var mı? G: Tabii, güvenli olduğu için kendimi daha rahat hissediyorum. EYP: Sitenin sosyal imkânları var mı? G: Var. Park, havuz gibi belli imkânları var. EYP: Peki bu imkânlardan siz faydalanıyor musunuz? G: Pek çoğundan yararlanıyoruz, mesela otoparkının olması bizim için bir vazgeçilmez. EYP: Sitenin yakınında gecekondular var, onlar sizin gündelik hayatınızı etkiliyor mu? G: Herhangi bir etkisi olmadı, hayır. EYP: Mahalleye planlanan diğer konut projeleri günlük yaşamınızı etkiliyor mu? G: Bizim çok yakınımızda olmadığı için etkilemiyor. EYP: Sağolun katılımınız için. 132 Görüşmeci H – Uphill Court Sakini Yaş: 64 Meslek: Eczacı Eğitim durumu: Lisans Doğum yeri: İnebolu EYP: Ataşehir Barbaros Mahallesi’ne ne zaman taşındınız? H: 2008’de EYP: Nereden taşındınız? H: Levent’te oturuyorduk öncesinde, oradan geldik. EYP: Taşınma nedeniniz? H: Eşimin iş yerine yakın olduğu için geldik. EYP: Taşıma nedeninizi gerçekleştirebildiniz mi? H: Evet EYP: Hanede kaç kişi yaşıyorsunuz? H: Eşim ve ben, 2 kişiyiz. EYP: Sizinle birlikte akrabalarınız da taşındı mı? H: Evet EYP: Sizden önce burada akrabalarınız taşınmış mıydı? H: Hayır EYP: Taşınmanızın ardından adaptasyon sorunu yaşadınız mı? H: Evet. EYP: Ne gibi sorunlar? H: Levent ve Ataşehir birbirinden çok farklı iki ilçe, burası yeni oturan bir yerken, Levent’te ise her şey daha oturmuş durumda. EYP: Taşınmanızın ardından gündelik hayatınızda değişiklik oldu mu? 133 H: Oldu, güvenlik bakımından daha huzurluyum ve tabii daha mutlu oldum. EYP: Sizce gündelik hayat nedir? H: Bence faaliyetlerdir. EYP: Daha da açacak olursak? H: O günün malum işleridir. EYP: Peki geldiğiniz yeni çevre gündelik hayatınızı değiştirdi mi? H: Evet tabii, yeni yer demek yeni alışkanlıklar demek. Yeni yollara alışmak, yeni marketleri bulup tanımak bunlar komple değişti. EYP: Bir tam gününüz nasıl geçiyor? H: Evimin gereksinimlerini, ailemin ve sevdiklerimin ihtiyaçlarını karşılamakla geçiyor. Bir de kendimi unutmayayım, kendi güncel faaliyetlerimi de yaparım. EYP: Gündelik yaşamınıza yön veren en büyük etken nedir? H: Torunlarım. EYP: Günlük yaşantınızda en çok ne yaparsınız? H: Gününe bağlı değişiyor ama briç günümde arkadaşlarımla beraber olurum. Hafta sonu da eşimle geçiririm. EYP: Günlük yaşantınızdan memnun musunuz? H: Evet EYP: Sizce gündelik hayatınıza siz mi yön veriyorsunuz, yoksa hayat düzeni mi? H: Ben yön veriyorum. EYP: Oturduğunuz muhit gündelik hayatınıza yön veriyor mu? Mesela kolaylaştırıp zorlaştırıyor mu? H: Zorlaştırıyor. Araba kullandığım için bu bölgede zor oluyor bu yüzden bence zor bir bölge. EYP: Oturduğunuz konut gündelik hayatınıza yön veriyor mu? 134 H: Konut kolaylaştırıyor hayatımı, evimi seviyorum. EYP: Sizce yaşadığınız mekânın gündelik hayatınıza etkisi var mı? H: Mevsimine göre değişiyor, mesela kışın mekândaki havaya göre evde kalmak zorunda olabiliyorsun. EYP: Komşuluk ilişkileriniz var mı? H: Farklı komşu tiplemesi ile beraberim çünkü kalabalık bir site. Ama ilk defa burada sabah kahvesine gitmeye alıştım, bu da hoşuma gidiyor. EYP: Mahalleye belediye tarafından yapılan hizmetlerden memnun musunuz? H: Ulaşımın zor olduğunu zannediyorum ama genel olarak memnunum. EYP: Mahallenize yatırım planlandığında en çok hangi yatırımın yapılmasını isterdiniz? H: Yeşil alanlar açısından çok eksik burası, önceliğim yeşil alanlar ve geniş yollar. EYP: Bu bölgede yaşamaktan memnun musunuz? H: Memnunum. Burada ilk kez site yaşantısını tattım ve sitede yaşamayı da sevdim. EYP: Mahallede en çok hangi alanda yatırım gerçekleştiriliyor? H: Çok fazla konut yapılıyor. EYP: Oturduğunuz yerden memnun musunuz? H: İhtiyaçlarıma cevap verdiği için memnunum. EYP: Sizce kentsel dönüşüm nedir? H: Eski yıllarda yapılan binaların yenilenerek daha çağdaş ve modern ve sağlam bina haline getirilmesi. EYP: Devletin konut politikalarını nasıl buluyorsunuz? H: Kesinlikle beğenmiyorum, yeşillikleri yok ettiler. EYP: Neden sitede yaşamayı tercih ettiniz? H: Güvenlik, otopark ve sosyal faaliyetleri için. 135 EYP: Sizce sitede yaşamanızın gündelik hayatınıza katkısı var mı? H: Havuzuma girebiliyorum, sporumu yapabiliyorum hemen site içinde olması büyük avantaj. EYP: Sitenin sosyal imkânları var mı? H: Az önce dediğim gibi var ve faydalanıyorum. EYP: Sitenin yakınında gecekonduların olması sizin hayatınızı etkiliyor mu? H: Hayır hiç etkilemedi. EYP: Mahalleye planlanan diğer konut projeleri günlük yaşamınızı etkiliyor mu? H: Farkında bile değilim açıkçası. EYP: Yaşadığınız mahallenin en büyük sıkıntısı nedir? H: Devamlı yüksek binalar yapılıyor, bu olay beni rahatsız ediyor. Tabii bir de havasızlık, sokağa çıkmak istemiyorum. Binalar ile boğulmuş sokaklar, her yerde araba ve egzoz dumanı, en sevmediğim tarafı. EYP: O zaman konut projeleri sizi etkiliyor diyebilir miyiz? H: Rahatsızlık vermesi açısından evet denebilir. EYP: Yaşadığınız sitenin en büyük sıkıntısı nedir? H: Tam teşekküllü bir spor salonunun açılmaması. EYP: Teşekkür ederim katkılarınıza. H: Rica ederim ne demek. 136 Görüşmeci I – Uphill Court Sakini Yaş: 22 Meslek: Öğrenci Eğitim durumu: Lisans okuyor. Doğum yeri: İstanbul EYP: Ataşehir Barbaros Mahallesi’ne ne zaman taşındınız? I: Aralık 2007’de EYP: Nereden taşındınız? I: Ümraniye, Bulgurlu Mahallesi’nden. EYP: Taşınma nedeniniz? I: Ailemize katılacak olan kardeşimle beraber, eski evimize sığmayacaktık buraya geldik. EYP: Taşıma nedeninizi gerçekleştirebildiniz mi? I: Evet, kardeşim de Ocak 2008’de doğdu. EYP: Hanede kaç kişi yaşıyorsunuz? I: 4, annem, babam, ben ve kardeşim. EYP: Sizinle birlikte akrabalarınız da taşındı mı? I: Hayır. EYP: Sizden önce burada akrabalarınız taşınmış mıydı? I: Hayır. EYP: Taşınmanızın ardından adaptasyon sorunu yaşadınız mı? I: Yaşamadım. EYP: Taşınmanızın ardından gündelik hayatınızda değişiklik oldu mu? I: Toplu taşımaya erişimim biraz daha zorlaştı ve her yere gidişime en az 1 saat daha eklendi. 137 EYP: Geldiğiniz yeni çevre gündelik hayatınızı değiştirdi mi? I: Bir şey değişmedi. EYP: Bir tam gününüz nasıl geçiyor? I: Okul odaklı geçiyor genelde. Uyanıp okul git, derslerime giriyorum, sonra yola çıkıp eve geliyorum ve dinlenip uyuyorum. EYP: Gündelik yaşamınıza yön veren en büyük etken nedir? I: Ders programım ve okul işlerim, bunun haricinde de sosyal aktivitelerim. Yani arkadaşlarım ya da okulun faaliyetleri gibi. EYP: Günlük yaşantınızda en çok ne yaparsınız? I: Saat olarak oranlayınca en çok yaptığım şey yol tepmek. EYP: Günlük yaşantınızdan memnun musunuz? I: İstanbul’daki ulaşım sıkıntıları haricinde evet memnunum yani. EYP: Peki sizce gündelik hayat nedir? I: Her gün tekrarladığımız rutinlerden oluşan düzen ve bu düzen içinde yaşanan ufak tefek farklılıkların bütünü. EYP: Sizce gündelik hayatınıza siz mi yön veriyorsunuz, yoksa hayat düzeni mi? I: İkisi de bence. EYP: Oturduğunuz muhit gündelik hayatınıza yön veriyor mu? Mesela kolaylaştırıp zorlaştırıyor mu? I: Arabayla her yere yakın ama toplu taşımayla da her yere uzak burası. Yine de epey geliştiği için her zaman çok uzağa gitmeme gerek kalmıyor, burada halledebiliyorum. Yani zorlukları da kolaylıkları da var. EYP: Oturduğunuz konut gündelik hayatınızı şekillendiriyor mu? I: Hayır etkisi yok. EYP: Sizce yaşadığınız mekânın gündelik hayatınıza etkisi var mı? 138 I: Bütün arkadaşlarım Avrupa Yakası’nda oturduğu için kimse evime gelmeye sıcak bakmıyor, tabii etkiliyor beni burada yaşamak. EYP: Komşuluk ilişkileriniz var mı? I: Karşı komşum ve daha önce aynı okulda okumuş olduğum, sonradan benimle aynı siteye taşınmış olan iki arkadaşım ve aileleri ile çok iyi anlaşıyoruz. Sık görüşüyoruz. EYP: Mahalleye belediye tarafından yapılan hizmetlerden memnun musunuz? I: Migros’un oradaki kavşağın sonunda düzenleyip, uygun yere trafik ışıkları koymaları güzel oldu fakat düzeni biraz saçma buldum. Gidiş yönünde illa bi karakol etrafında dolaşmak gerekiyor. Bir de yeni yaptıkları parklar güzel oldu. EYP: Mahallenize yatırım planlandığında en çok hangi yatırımın yapılmasını isterdiniz? I: Buralardaki sokak hayvanları için bir şey yapılabilir. Onlar için ufak kulübeler, mama veya su bulabilecekleri yerler olsa güzel olurdu. Ayrıca cami sokağına çift sıra araba park edilince bütün araçların çekilmesi için müdahale edilmeli, kendi evime gidemez hale geliyorum özellikle Ramazan ayında. EYP: Bu bölgede yaşamaktan memnun musunuz? I: Buralar çok gelişti. Yeme – içme ve ufak alışverişler için seçeneklerim var. Alışveriş yapabileceğim marketler, pastaneler var, bu imkânlar hoşuma gidiyor. EYP: Mahallede en çok hangi alanda yatırım gerçekleştiriliyor? I: Pek bilgim yok. EYP: Oturduğunuz yerden memnun musunuz? I: Memnunum, rahat ve imkânları var. EYP: Sizce kentsel dönüşüm nedir? I: Muhtemelen birilerinin cebine para girsin diye eski binaları yıkıp yerine yenilerini yapıyorlar. Pek anlam veremiyorum. EYP: Devletin konut politikalarını nasıl buluyorsunuz? 139 I: Devletin desteklediğim herhangi bir politikasının var olduğundan şüpheliyim. Konut politikaları dâhil. EYP: Yaşadığınız mahallenin en büyük sıkıntısı nedir? I: Mimar Sinan Cami. Bir de onunla ilgili konutlar, park ve trafik sorunları. Bir de gürültü, gecenin geç saatlerine kadar sürdüğüne şahit olduğum vaazlar, cami için gelip gidenlerin düzeni bozması. EYP: Başka? I: Hiçbir yere doğrudan gidiş yok. Arabayla 10 dakika sürecek mesafeyi toplu taşımayla en az 45 dakikada gidebiliyorum. Bazen aynı mesafe için birden fazla araç kullanmak zorunda kaldığım da oluyor. EYP: Yaşadığınız sitenin en büyük sıkıntısı nedir? I: Kapalı spor salonu planlanmıştı hala yok. Olsaydı faydalanmayı çok isterdim. EYP: Neden sitede yaşamayı tercih ettiniz? I: Daha güvenli ve çocuk parkı, havuz gibi olanakları var. EYP: Sizce sitede yaşamanızın gündelik hayatınıza katkısı var mı? I: Evet, hırsız girmesinden ya da gece sokakta yürürken başıma bir şey gelmesinden korkmuyorum. Arkadaşlarımla yazın havuza girebiliyorum. EYP: Sitenin sosyal imkânları var mı? I: Var, havuz, park, otopark gibi. EYP: Sitenin sosyal imkânlarından ne kadar yaralanabiliyorsunuz? I: Plates derslerine katılıyorum, bir de havuza giriyorum yaz aylarında. EYP: Aynı mahallede gecekonduların olması sizin hayatınızı etkiliyor mu? I: Siteye çok da yakın değiller ya da benim yolumun üstünde olmadıklarından beni etkilemiyor. EYP: Mahalleye planlanan diğer konut projeleri günlük yaşamınızı etkiliyor mu? 140 I: Planlardan haberdar değilim ama etkileyeceğini pek sanmıyorum. Belki metronun gelmesi güzel olabilir. EYP: Teşekkür ederim aktarımlar için. 141 Görüşmeci J – Uphill Court Sakini Yaş: 45 Meslek: Eczacı Eğitim durumu: Lisans Doğum yeri: Gaziantep EYP: Ataşehir Barbaros Mahallesi’ne ne zaman taşındınız? J: Ocak 2008’de taşındık. EYP: Nereden taşındınız? J: Ümraniye’den geldik. EYP: Taşınma nedeniniz? J: Yeni ev aldık, yeni evimize geldik. EYP: Taşıma nedeninizi gerçekleştirebildiniz mi? J: Evet. EYP: Hanede kaç kişi yaşıyorsunuz? J: 4 kişi yaşıyoruz. EYP: Sizinle birlikte akrabalarınız da taşındı mı? J: Hayır. EYP: Sizden önce burada akrabalarınız taşınmış mıydı? J: Hayır. EYP: Taşınmanızın ardından adaptasyon sorunu yaşadınız mı? J: Biraz, tabii farklı yerden gelince oluyor ister istemez. EYP: Taşınmanızın ardından gündelik hayatınızda değişiklik oldu mu? J: Büyük bir değişim olmadı. EYP: Geldiğiniz yeni çevre gündelik hayatınızı değiştirdi mi? 142 J: Yok olmadı. EYP: Bir tam gününüz nasıl geçiyor? J: Oğlumu okula bırakıp işe gidiyorum. Dönüşte de onu okuldan alıp eve geliyoruz. O ödevini yaparken, ben de yemek yapıyorum, gün bitiyor zaten. EYP: Gündelik yaşamınıza yön veren en büyük etken nedir? J: Oğlum ve işim. EYP: Günlük yaşantınızda en çok ne yaparsınız? J: Çalışırım, en büyük zamanım da işte geçiyor hayli ile. EYP: Günlük yaşantınızdan memnun musunuz? J: Evet. EYP: Peki sizce gündelik hayat nedir? J: Her gün yaptığınız klasik şeyler ile. EYP: Sizce gündelik hayatınıza siz mi yön veriyorsunuz, hayat mı? J: Ben yön veriyorum. EYP: Oturduğunuz muhit gündelik hayatınıza yön veriyor mu? Mesela kolaylaştırıp zorlaştırıyor mu? J: Vermiyor. EYP: Oturduğunuz konut gündelik hayatınızı şekillendiriyor mu? J: Vermiyor. EYP: Sizce yaşadığınız mekânın gündelik hayatınıza etkisi var mı? J: Yok. EYP: Komşuluk ilişkileriniz var mı? J: Karşı komşumla iyiyiz, bir iki de görüşüp selamlaştığımız komşumuz var. İstanbul şartlarında gayet iyi diyebilirim. EYP: Mahalleye belediye tarafından yapılan hizmetlerden memnun musunuz? 143 J: Yeterli buluyorum. EYP: Mahallenize yatırım planlandığında en çok hangi yatırımın yapılmasını isterdiniz? J: Ulaşım arttırılabilir. EYP: Bu bölgede yaşamaktan memnun musunuz? J: İhtiyaçlarıma cevap verdiğinden memnunum. EYP: Mahallede en çok hangi alanda yatırım gerçekleştiriliyor? J: İşyeri çok açılıyor. EYP: Oturduğunuz yerden memnun musunuz? J: Memnunum, düzenli ve güvenli bir site. EYP: Sizce kentsel dönüşüm nedir? J: Düzensiz yapılaşmanın düzene sokulması. EYP: Destekliyor musunuz yani? J: Evet. EYP: Devletin konut politikalarını nasıl buluyorsunuz? J: Tek kelime ile berbat. EYP: Neden sitede yaşamayı tercih ettiniz? J: Güvenliğin olması ve sosyal yaşam için. EYP: Sitede yaşamanızın gündelik hayatınıza katkısı var mı? J: Var, oğlumu dışarıya güvenle gönderebiliyorum. EYP: Güvenlik olduğu için mi? J: Tabii ki, büyük rahatlık. Yoksa sokağa kim bırakabilir çocuğunu? EYP: Sitenin sosyal imkânları var mı? J: Yüzme havuzu ve spor etkinlikleri var. EYP: Sitenin sosyal imkânlarından ne kadar yaralanabiliyorsunuz? 144 J: Yaz aylarında yüzmeye gidiyorum, kızım da yogaya gidiyor. EYP: Aynı mahallede gecekonduların olması sizin hayatınızı etkiliyor mu? J: Yok. EYP: Mahalleye planlanan diğer konut projeleri günlük yaşamınızı etkiliyor mu? J: Hayır etkilemiyor. EYP: Yaşadığınız mahallenin en büyük sıkıntısı nedir? J: Ulaşım arttırılabilir, sosyal etkinlikler düzenlenebilir mesela kültür merkezleri açılabilir. EYP: Yaşadığınız sitenin en büyük sıkıntısı nedir? J: Kış spor etkinlikleri artırılabilir. Özel günler için kutlama alanı oluşturulabilir. EYP: Teşekkürler. J: Rica ederim. 145 Görüşmeci K – Uphill Court Sakini Yaş: 45 Meslek: Emekli Öğretmen Eğitim durumu: Lisans Doğum yeri: Mersin EYP: Ataşehir Barbaros Mahallesi’ne ne zaman taşındınız? K: 2010’da. EYP: Nereden taşındınız? K: Yine Ataşehir’de oturuyorduk, sadece mahalle değiştirdik. EYP: Taşınma nedeniniz? K: Çocuklara uygun sosyal imkânları için. EYP: Taşıma nedeninizi gerçekleştirebildiniz mi? K: Evet. EYP: Hanede kaç kişi yaşıyorsunuz? K: 4 EYP: Sizinle birlikte akrabalarınız da taşındı mı? K: Hayır taşınmadı kimse. EYP: Sizden önce burada akrabalarınız taşınmış mıydı? K: Hayır. EYP: Taşınmanızın ardından adaptasyon sorunu yaşadınız mı? K: Hayır. EYP: Taşınmanızın ardından gündelik hayatınızda değişiklik oldu mu? K: Komşuluk ilişkileri açısından olumlu katkıları oldu yani birbirimize sık olmasa da gider geliriz. Öncesinde böyle değildi. EYP: Geldiğiniz yeni çevre gündelik hayatınızı değiştirdi mi? 146 K: Kısmen. EYP: Ne gibi? K: Daha sosyalleştim diyebilirim çünkü daha sosyal bir çevrem oldu. EYP: Bir tam gününüz nasıl geçiyor? K: Temizlik, yemek ve spor gibi faaliyetlerle geçiyor. EYP: Gündelik yaşamınıza yön veren en büyük etken nedir? K: Çocuklarım. EYP: Günlük yaşantınızda en çok ne yaparsınız? K: Spor yaparım. EYP: Günlük yaşantınızdan memnun musunuz? K: Evet memnunum. EYP: Sizce gündelik hayat nedir? K: Günü anlamlandırmaktır. EYP: Sizce gündelik hayatınıza siz mi yön veriyorsunuz, hayat mı? K: Ben veriyorum, kimsenin etkisi yok. EYP: Oturduğunuz muhit gündelik hayatınıza yön veriyor mu? Mesela kolaylaştırıp zorlaştırıyor mu? K: Kolaylaştırıyor, marketler yakın, sitede ve etrafımızda otoparklar var. EYP: Oturduğunuz konut gündelik hayatınızı şekillendiriyor mu? K: Hayır. EYP: Sizce yaşadığınız mekânın gündelik hayatınıza etkisi var mı? K: Bazı konularda evet, dediğim gibi kolay ulaşılan marketler ya da alışveriş merkezleri hayatımı da etkiliyor. EYP: Komşuluk ilişkileriniz var mı? K: İyi görüşüyoruz. 147 EYP: Mahalleye belediye tarafından yapılan hizmetlerden memnun musunuz? K: Memnunum. EYP: Mahallenize yatırım planlandığında en çok hangi yatırımın yapılmasını isterdiniz? K: Yolları geliştirmeli, bu konuda çok eksik. EYP: Bu bölgede yaşamaktan memnun musunuz? K: Memnunum, sosyal imkânlara ve alışveriş noktalarına yakınlığından. EYP: Mahallede en çok hangi alanda yatırım gerçekleştiriliyor? K: Avm yapımı. EYP: Oturduğunuz yerden memnun musunuz? K: Evet çünkü güvenli. EYP: Sizce kentsel dönüşüm nedir? K: Yenilenmedir. EYP: Devletin konut politikalarını nasıl buluyorsunuz? K: Fazla ve plansız. Planlı gibi görülse de aslında birçok şey düşünülmeden plansızca yapılıyor. EYP: Neden sitede yaşamayı tercih ettiniz? K: Çocuklarım sosyalleşsin diye. EYP: Sitede yaşamanızın gündelik hayatınıza katkısı var mı? K: Evet, komşuluk ilişkileri ve sosyal imkânları iyi çünkü. EYP: Sitenin sosyal imkânları var mı? K: Var, ücretsiz spor dersleri, havuz, park gibi belli imkânları var. EYP: Sitenin sosyal imkânlarından ne kadar yaralanabiliyorsunuz? K: Bütün imkânlarından faydalanıyoruz. EYP: Aynı mahallede gecekonduların olması sizin hayatınızı etkiliyor mu? 148 K: Hiç düşünmedim ama hayır. EYP: Mahalleye planlanan diğer konut projeleri günlük yaşamınızı etkiliyor mu? K: Etkilemiyor. EYP: Yaşadığınız mahallenin en büyük sıkıntısı nedir? K: Trafik ve trafik. EYP: Yaşadığınız sitenin en büyük sıkıntısı nedir? K: Kapalı spor salonunun kurulmaması, açılmasını bekliyoruz. 149 Görüşmeci L – Varyap Meridian Court Sakini Yaş: 35 Meslek: CSR Müdürü Eğitim durumu: Lisans Doğum yeri: İzmir EYP: Ataşehir Barbaros Mahallesi’ne ne zaman taşındınız? L: Tam 1 yıl oldu, 2015 Ocak’ta taşındım. EYP: Nereden taşındınız? L: Kadıköy’den EYP: Taşınma nedeniniz? L: Her şey elimin altında olsun istedim. EYP: Kadıköy’de elinizin altında değil miydi? L: Tam anlamıyla değildi, sadece caddeye gidebiliyordum burada daha belli başlı marketler, restoranlar var ve hepsi yakın ve benzer arkadaşlarım ile gidiyorum. EYP: Taşıma nedeninizi gerçekleştirebildiniz mi? L: Evet. EYP: Hanede kaç kişi yaşıyorsunuz? L: 1 EYP: Sizinle birlikte akrabalarınız da taşındı mı? L: Hayır. EYP: Sizden önce burada akrabalarınız taşınmış mıydı? L: Hayır. EYP: Taşınmanızın ardından adaptasyon sorunu yaşadınız mı? L: Hayır. EYP: Taşınmanızın ardından gündelik hayatınızda bir değişiklik oldu mu? 150 L: Yani hayatım daha düzenli hale geldi. EYP: Hangi açıdan? L: Akşam yemeğinde mesela alternatiflerim daha fazla, hizmetler çok olduğundan arkadaşlarımı daha rahat misafir edebiliyorum. EYP: Sizce gündelik hayat nedir? L: İşin dışında kalan zaman. EYP: İşteyken yaşamıyor musunuz? L: O bizim iş hayatımız oluyor. EYP: Geldiğiniz yeni çevrenin yani Varyap’ın gündelik hayatınıza katkısı oldu mu? L: Ulaşım konusunda ve spor salonumun site içinde olması nedeniyle zaman tasarrufu açısından hayatımı olumlu etkiledi. EYP: Bir tam gününüz nasıl geçiyor? L: Sabah 7’de gün benim için başlıyor, herhangi bir seyahatim yoksa 9’da işte oluyorum Maslak’ta. Akşam ise 7 gibi evde oluyorum ve gelince spora iniyorum. Herhangi bir planım yoksa da evde zaman geçiriyorum. EYP: İş yerinizin Maslak’ta olduğunu söylediniz, neden Maslak değil peki burası? L: Önceki iş yerim buradaydı, o sebeple buraya geçtim ancak sonrasında Anadolu Yakası’na alıştım ve buranın atmosferini daha çok seviyorum. EYP: Gündelik yaşamınıza yön veren en büyük etken nedir? L: İş. EYP: Günlük yaşantınızdan memnun musunuz? L: Değilim. EYP: Neden? L: Çünkü yeterince kendime vakit ayıramıyorum. İş dolayısıyla aile kuramadım. EYP: Sizce gündelik hayatınıza siz mi yön veriyorsunuz, yoksa hayat düzeni mi? 151 L: Genelde sistem yön veriyor, çok azına biz müdahale edebiliyoruz. EYP: Oturduğunuz muhit gündelik hayatınıza yön veriyor mu? L: Evet. EYP: Oturduğunuz konut gündelik hayatınıza yön veriyor mu? L: Etkiliyor, mesela sobalı bir ev olsa ısınmak için ona zaman harcamanız gerekir, şimdi her şey hazır geliyor. EYP: Komşuluk ilişkileriniz var mı? L: Komşuluk anlamında değil ama bazen beraber spor yaptığımız ve aynı zamanlara denk geldiğimiz 2-3 kişi var. Ama sadece sporda muhabbet ettik, birbirimizin evine hiç gidip gelmedik. EYP: Mahalleye belediye tarafından yapılan hizmetleri nasıl buluyorsunuz? Yeterli mi? L: Yeterlidir herhalde, belediye bize çok yakın burada ama belediyeye henüz bir işimiz düşmedi. EYP: Mahallenize en çok hangi yatırımın yapılmasını isterdiniz? L: Metro EYP: Bu mahallede yaşamaktan memnun musunuz? L: Evet. İki köprüye de ulaşımı rahat bence, alışveriş ve marketlere de yakınım. EYP: Mahallenize en çok hangi alanda yatırım gerçekleştiriliyor? L: Bilmiyorum. EYP: Sizce kentsel dönüşüm nedir? L: Bence kentsel dönüşüm, oturması sağlıklı olmayan binaların yerel dinamikleri göz önünde tutarak yenilenmesidir. EYP: Devletin konut politikalarını nasıl buluyorsunuz? L: Beğenmiyorum. EYP: Niçin? 152 L: Çünkü bina sağlamlığına göre değil, binanın bölgesel olarak getirisine göre yapıldığını düşünüyorum. EYP: Yaşadığınız mahallenin en büyük sıkıntısı nedir? L: Ulaşımdaki trafik sıkışıklığı. Bölgede metro olmadığı için herkes özel araçlarını kullanmakta, bu da sabah ve akşam saatlerinde Ataşehir’e girip çıkmayı zorlaştırıyor. EYP: Neden sitede yaşamayı tercih ettiniz, gündelik hayatınıza katkısı var mı? L: Güvenlik için site tercihimdir, katkılarında zaten bahsettiğim gibi hayatımı kolaylaştırıp, zaman tasarrufu sağlıyor. EYP: Sitenin sosyal imkânları var mı? L: Evet, havuz, spor salonu, güvenliği var. EYP: Sitenin sosyal imkânlarından yararlanıyor musunuz? L: Az önce bahsettiğim gibi, yararlanıyorum. EYP: Sitenin yakınında gecekonduların olması gündelik hayatınızı etkiliyor mu? L: Hayır. EYP: Mahalleye planlanan diğer kentsel dönüşüm projeleri günlük yaşamınızı etkiliyor mu? L: Şimdilik etkilemiyor ama o projeler tamamlandığında etkiler herhalde. EYP: Yaşadığınız sitenin en büyük sıkıntısı nedir? L: Bir sıkıntı yok zaten olunca yönetim hemen çözüyor. 153 EK – 2: FOTOĞRAFLAR Fotoğraf 1: Barbaros Mahallesi Kuş Bakışı Fotoğraf 2: Mahalle Sakinlerini Evinde Ziyaret 154 Fotoğraf 3: Katılımcının İş Yeri Fotoğraf 4: Varyap Meridian Teknik İşler Sorumlusu İle Görüşme 155 Fotoğraf 5: Taşkın Sonrası Kurbağalı Dere ve Dere Kenarında Gecekondular Fotoğraf 6: Kâğıt Toplayıcı Vatandaşların Bahçesi 156 Fotoğraf 7: Mahalle Camisi Fotoğraf 8: Mahalle İçinde Sokak 157 Fotoğraf 9: Mahallede Yeni Görünümlü Binalar Fotoğraf 10: Mahalleye Yapılması Planlanan Konsept Kentsel Dönüşüm Projesi 158 8. ÖZGEÇMİŞ Ad Soyad: ELİF YURTOĞLU PEK Adres Bilgileri: Göztepe, Kadıköy/İstanbul E-posta: yurtogluelif@gmail.com Eğitim Durumu: Lisans Doğum Yeri / Yılı: Çanakkale / 1990 Sürücü Belgesi: B EĞİTİM 2013-…. : Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Kentsel Planlama Yüksek Lisansı, İstanbul 2007- 2012: Kocaeli Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Kocaeli 2004-2007: Cumhuriyet Lisesi, Ankara İŞ TECRÜBESİ     03.2015 – (devam) İstanbul Medipol Üniversitesi, Öğretim Görevlisi 11.2013 - 03.2015 Güneri İnşaat, Kurumsal İletişim ve İş Geliştirme Uzmanı 04.2010 - 05.2011 İzmit Kent Konseyi Gençlik Meclisi, Kurucu Başkan/Gönüllü 02.2010 - 03.2010 Türkiye Büyük Millet Meclisi, Stajyer SERTİFİKA BİLGİLERİ       Kalkınma Stratejileri Liderlik Zirvesi Paramı Yönetebiliyorum Diksiyon Kursu Beden Dili Eğitimi 6. Genç Kariyer Eğitimi Küre Kaymakamlığı, KUZKA ve MSGSÜ – 2013 Young Guru Academy - 2010 Visa Europe, UNDP ve Devlet Planlama Teşkilatı- 2010 Milli Eğitim Bakanlığı -2009 Gölcük Kent Konseyi - 2009 İstanbul Aydın Üniversitesi ve İBB - 2008 PROJE ve BAŞARILAR     “Geleceğe Küresel Bakış” Projesi, 2013 “Her Meclise Bir Gençlik Temsilcisi" Projesi, 2009 "One Day One Culture" AB Gençlik Projesi, 2008 “Ankara Cumhuriyet Lisesi 2007 Mezunları Lise Birinciliği”, 2007 159 160