[go: up one dir, main page]

Academia.eduAcademia.edu
SELÇUKLU TARĠHÇĠLĠĞĠNĠN ZAMANSIZ KAYBI PROF. DR. FEDA ġAMĠL ARIK‟A ARMAĞAN TÜRK TARĠHĠNE DAĠR YAZILAR ТҮРКІ ХАЛЬІҚТАРЬІ ТАРИХЬІНА БАЙЛАНЬІСТЬІ ЗЕРТТЕУЛЕР TURKİY XALQLAR TARİXİGA DOİR İZLANİŞLAR Т РК ТАРЫХЫ БОЮНЧА ИЗИЛДӨӨЛӨР TÜRK TARYHYNA DEGIŞLI ÝAZGYLAR TÜRK TARİXİNƏ DAİR YAZILAR ‫ﯾﺎزﯾﻠﺮ داﺌر ﺗﺎرﯾﺨﯿﻨﮫ ﺗﻮرك‬ Editör Alpaslan DEMĠR Tuba TOMBULOĞLU - Eralp ERDOĞAN - Ömer DÜZBAKAR Ankara 2018 İmtiyaz Sahibi / Publisher • Gece Kitaplığı Genel Yayın Yönetmeni / Editor in Chief • Doç. Dr. Atilla ATİK Proje Koordinatörü / Project Coordinator • B. Pelin TEMANA Editör / Editors • Alpaslan DEMİR Tuba TOMBULOĞLU Erap ERDOĞAN Ömer DÜZBAKAR Kapak & İç Tasarım / Cover & Interior Design • Gece Akademi Sosyal Medya / Social Media • Betül AKYAR Birinci Basım / First Edition • © EKİM 2018 / ANKARA / TURKEY ISBN • 978-605-288-634-2 © copyright Bu kitabın yayın hakkı Gece Kitaplığı’na aittir. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, izin almadan hiçbir yolla çoğaltılamaz. The right to publish this book belongs to Gece Kitaplığı. Citation can not be shown without the source, reproduced in any way without permission. Gece Kitaplığı / Gece Publishing Adres / Address: Kızılay Mah. Fevzi Çakmak 1. Sokak Ümit Apt. No: 22/A Çankaya / ANKARA - TURKEY Telefon / Phone: +90 312 384 80 40 Gece Akademi / Gece Academy Adres / Address: Meşrutiyet Mah. Atatürk Bulvarı Bulvar Palas Çarşısı İş Merkezi C Blok No: 141/127 Çankaya / ANKARA / TURKEY Telefon / Phone: +90 555 888 24 26 web: www.gecekitapligi.com e-mail: gecekitapligi@gmail.com gecekademi@gmail.com Baskı & Cilt / Printing & Volume Sertifika / Certificate No: 26649 TÜRK TARİHİNE DAİR YAZILAR-III | 247 Alanya Sancağında Kaplanlar ve Cemaat-ı Kaplancıyan (1471-1671) Mehmet Ali BOZKUŞ Giriş 1471 yılında Alanya (ʽAlâ’iyye), Gedik Ahmed Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri tarafından kalenin hâkimi Kılıçarslan Bey’den sulh yolu ile teslim alınmıştır. Şehir alındıktan sonra bir vilayet (liva-sancak) merkezi yapılmıştır. 1475 tarihli tahrir defteri incelendiğinde vilayetin sınırlarının tam olarak belli olmadığı anlaşılmaktadır. Manavgat ve Teke Vilayetleri batıdan, Karaman vilayeti ise kuzeyden ve doğudan Alanya’ya komşu durumdadır. Manavgat Vilayeti aynı zamanda tımar teşkilatı bakımından Alanya’ya bağlanmıştır.330 Alanya, 1530 yılında yine Anadolu Eyaletine bağlı bir sancak durumundadır. Bu tarihte sancağa Alanya ve Manavgat kazaları ile Akseki nahiyesinin bağlı olduğu görülmektedir. 1550’de ise Alanya Sancağı, Alanya, Manavgat ve Akseki olarak üç kazaya ayrılmıştır.331 Alanya’nın Osmanlı idari teşkilatına dâhil edilmesiyle şehrin ekonomik kaynakları yapılan tahrir ile kayıt altına alınmıştır. Kaplan (peleng-aslan-vaşak vb.) derisinden elde edilen gelirden alınan vergiler veya doğrudan saray için kaplan yakalayıp ehlileştiren kişiler de bu defterlere, hane sayıları ya da ödedikleri vergi miktarınca kaydedilmişlerdir. 1475 yılı tahririne ait icmal defter, konumuz ile ilgili kayıtların yer aldığı ilk kaynaktır. Başbakanlık Osmanlı Arşivleri (BOA) Maliyeden Müdevver Defterler (MAD.d) adı altında 16029 numarada bulunan bu defter, Suret-i Defter-i İcmal-i Vilayet-i Alâ’iyye olarak bilinmektedir. 16 Mayıs 1475 tarihinde Hacı Mustafa b. İvaz tarafından Karamanoğlu İbrahim Bey’in büyük oğlu Mehmed Bey’in elindeki bilgilerden de istifade edilerek tamamlanmıştır. Mufassalına henüz ulaşılmayan bu defter, Mehmet Akif Erdoğru tarafından yayımlanmıştır.332 II. Bayezid’in tahta geçmesiyle Alanya vilayetinde yeni bir tahririn yapıldığı görülmektedir. Tahririn sonuçlarını içeren mufassal defter, İ.B.B. Atatürk Kitaplığı’nda bulunmaktadır. (Muallim Cevdet Yazmaları 076, bundan sonra MC YZ 076). Defterin Manavgat bölümü tam, Alanya kısmı ise eksiktir, kanunnamesi bulunmamaktadır. Defter sayfaları sonradan numaralandırılmıştır. Tarihi kesin olarak belli olmasa da içerik ve üslup bakımından 1483 tarihli Karaman Vakıf defteriyle (İ.B.B. Atatürk Kitaplığı MC YZ 0-116/1) uyum göstermektedir.333 Bir diğer mufassal tahrir defteri BOA. MAD.d. 575 numara ile kayıtlıdır. Defterin bir derkenarında H. Cemaziye’l-evvel 938 (M. Aralık 1531) tarihi yazılıdır.334 Bu tarihten  Dr. Öğr. Ü., Hitit Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, e-mail: mehmetalibozkus@hotmail.com 330 Mehmet Akif Erdoğru, Fatih Sultan Mehmed Zamanında Ala’iyye Sancağı 1475 Tarihli Suret-i Defter-i İcmal-i Vilayet-i Ala’iyye (Metin ve İnceleme), Konya, 2013, s. 25. 331 Ali Rıza Gönüllü, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Alanya’nın İdari Yapısı (1831-2014)”, Şehirlerin Sevdalısı İbrahim Hakkı Konyalı Armağanı, ed. Hasan Bahar, Konya, 2015, s. 516. 332 Bk. Mehmet Akif Erdoğru, Fatih Sultan Mehmed Zamanında Ala’iyye Sancağı 1475 Tarihli Suret-i Defter-i İcmal-i Vilayet-i Ala’iyye (Metin ve İnceleme), Konya, 2013. 333 Bu nedenle İ.B.B. Atatürk Kitaplığı Mc Yz 076 numaralı defterin tarihi olarak 1483 yılı esas alınmıştır. 334 BOA. MAD. 575, s. 213. 248 | TÜRK TARİHİNE DAİR YAZILAR-III daha önce tutulduğu anlaşılmaktadır. 1530 tarihli icmal olarak tutulmuş, 166 numaralı BOA. Tapu Tahrir Defterindeki (TT.d.)335 bilgilerle bu defter uyuşmaktadır. BOA. MAD.d. 575 defterin BOA TT. 166 numaralı icmal defterin mufassalı olduğu görülmektedir. Fakat BOA. MAD. 575 numaralı defter eksiktir ve hatalı olarak ciltlenmiştir, bazı sayfaları hatalı sıralanmıştır. Bu nedenle sınırlı olarak yararlanma imkânımız olmuştur. Mukayeseli olarak icmal olan BOA. TT. 166 numaralı defterle beraber kullanılmıştır. Son olarak ise Tapu Kadastro Kuyud-ı Kadime Arşivindeki TKA TT 172 numaralı Alâiyye Mufassal Tahrir Defterinden yararlanılmıştır. Tutulduğu tarih kesin olarak bilinmese de, 1555’e tarihlendirilmektedir.336 Bu çalışmada özellikle Osmanlı döneminde tutulan tahrirlerden hareketle sancaktaki kaplanlar ve kaplancılar üzerinde durulmaktadır. Ancak Osmanlı öncesi dönem de burada incelenmiştir. Bu kısımda ise kronikler ve seyahatnamelerden istifade edilmiştir. Türk Kültüründe Vahşi Hayvanlar (Kaplanlar) Vahşi hayvanlar, av ve savaşlarda Sultanın gücünün bir göstergesi olarak kullanılmak maksadıyla yakalanmışlar ve ehlileştirilmişlerdir. Bu hayvanlar bazen de değerli derileri nedeniyle avlanmışlardır. Tabaklanan postlar da, üzerine giyenin gücünü gösteren bir simge olmuştur. İnsanlar bu postları üzerlerine giyerek karşısındakileri etkilemek ya da korkutmak istemişlerdir. 13 Ocak 1577 (H. 23 Şevval 984) tarihli Bosna Beyi’ne yazılan bir hükümde, tımar erbabından bazılarının kaplan ve kurt postları giyerek, çarşılarda ellerinde savaş aletleriyle gezerek, halka fesatlık yaptığı bilgisi yer almaktadır. Aynı hükümde bu gibilerinin fesatlıklarının men edilmesi ancak düşman sınırlarında postlarıyla dolaşanlara dokunulmaması gerektiği de belirtilmiştir. 337 Bu hüküm vahşi hayvan postlarının insanlar üzerindeki etkisini göstermek adına önemlidir. Aynı şekilde bir güç sembolü olarak kullanılmak için yakalanan avcı-yırtıcı kuşlar da bulunmaktaydı. Türkler çok eski çağlardan itibaren kuşları avlarda kullanmışlar ve VIII. Yüzyıla gelindiğinde özellikle doğancılık konusunda gelişmişlerdi. Tuğrul, çağrı, girdi, sungur, çakır ve şahin (laçin) gibi kuşlar Türkler tarafından avlarda kullanılan, Türk kültüründe önemli yer edinmiş hayvanlardı. 338 Kuşlar gibi savaşlarda ve avlarda kullanılmak için kaplan vb. hayvanlar da yakalanıyor ve ehlileştiriliyordu. Bunlar kimi zaman sadece değerli postları için ele geçiriliyordu. Sultanların kışlak olarak kullanıp, zengin bahçelerinde av merasimi düzenledikleri Alanya şehri bu hayvanlar için iyi bir konumda yer alıyordu. Toroslarda yaşayan kaplanlar Alanya ahalisi tarafından yakalanıyor ve yüksek mevkideki kişilere teslim ediliyordu. Şeyzer doğumlu Usame b. Munkız (1095-1188)’ın anılarını anlattığı eserinde bir bölümü kaplanlara, leoparlara, aslanlara ve yırtıcı kuşlara ayırması Ortaçağ’da beyler, emirler ve sultanlar arasında bu hayvanların ne derece önemli olduğunu göstermektedir.339 166 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri (937/1530) Dizin ve Tıpkıbasım, Başbakanlık Osmanlı Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara, 1995. 336 Daha önce yapılan çalışmalarda 1555 tarihi kabul edildiği için burada da 1555 tarihi kullanılmıştır. Behset Karaca, XV. ve XVI. Yüzyıllarda Manavgat Kazası, Isparta, 2009, s. XX. 337 Bosna beyine ve liva-i mezburda olan kadılara hüküm: Zuema ve erbab-ı tımarın hizmetkarları kaplan ve kurd postları giyüp alet-i harb ile çarşılarda gezerek fesaddan hali olmadıkları bildirilmekle bu gibileri men etmesi fakat serhatlerde yoldaşlık edüp post ve tac giyen yiğitlere ilişilmemesi. BOA, A.DVNS.MHM.d., 29, sıra. (hüküm) 164. 338 M. Said Polat, “Göçebe Türklerde Avcılık”, Av ve Avcılık Kitabı, Ed. Emine Gürsoy NaskaliHilal Oytun Altun, İstanbul, 2008, s. 56-57. 339 Usame ibn Munkız, Kitâbu’l-İ’tibar (İbretler Kitabı), Çev. Yusuf Ziya Cömert, İstanbul, 2012, s. 227-262. 335 TÜRK TARİHİNE DAİR YAZILAR-III | 249 Bu hayvanlar beylerin kudretlerinin bir sembolü olarak kullanılmışlardır. Genceli Kiragos, Kösedağ Savaşı’nda (1243) alanı terk ederek çekilen Selçuklu sultanının geride birçok değerli eşya ile birlikte vahşi hayvanlar, bir leopar, bir aslan ve bir de panteri çadırının önünde zincirlemiş olarak bıraktığını kaydetmiştir. Sultanın bu hayvanları savaşa bir güç gösterisi olarak getirdiği aşikârdır.340 Aynı sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev savaştan birkaç yıl sonra Alanya’dayken baktığı vahşi hayvanlar tarafından ısırılarak öldürülecektir.341 Selçuklulardan itibaren Osmanlı’ya kadar Alanya’da vahşi hayvanların avlandığına ve ehlileştirildiğine dair kanıtlar bulmak mümkündür. Alanya çevresinde ele geçen Selçuklu çinileri incelendiğinde birçok türde hayvanın resmedildiği görülmektedir. İbn Bîbî, Alâeddin Keykubad’ın Alanya’yı fethettikten sonra şehrin dışına yaptırdığı bir av (şikârhâne) köşkünden bahsetmektedir. Bunun dışında bölgede daha birçok avhane ve köşklere tesadüf edilmektedir. Hamamlı köşk ile Sugözü (Şikâr-hâne/Şekerhâne), Hasbahçe, Hacı Baba, Gülefşen, Çıplaklı, Sedre, Kaledran ve Gazipaşa’daki köşkler bunlardan bazılarıdır. Kaplanlardan Süt Sağan Alanyalı Aziz Mamas Alanya çevresinde kaplanların varlığına ve bu kaplanlarla insanların ilişkisine dair biraz daha erken döneme ait kanıtlar da mevcuttur. Türk fethi öncesinde Alanya’da yaşayan Hristiyan Aziz Mamas’ın efsanevi hikâyesinde kaplanlara değinilmiştir. XV. yüzyılda eserini yazan Leontios Makhairas (öl. 1432’den biraz sonra), Alanya’da kaplanların varlığına dair bilgi vermektedir. Onun verdiği bilgi, bugün Kıbrıs, Güzelyurt’ta kendi adına bir manastırı olan Aziz Mamas’ın Kıbrıs’a nasıl geldiğini anlatırken geçmektedir. Efsaneye göre: Aziz Mamas, Türkler Alanya’ya gelmeden önce burada aslanları 342 yakalayıp, onların sütünden peynir yaparak, bunları fakirlere dağıtıyordu. Türkler bölgeye gelince onu buradan kovdular. O da kaçarken takıldı ve taşıdığı süt kabını kırdı, bütün süt yere döküldü. Makhairas’ın belirttiğine göre, muhtemelen ona göre kutsal olduğu için, yere dökülen sütün kalıntıları kaybolmamış ve onun zamanında halen Alanya’da görülebilmekteydi. Daha sonra Aziz Mamas öldürülmüş ve ailesi onu bir mermer tabuta koyarak denize bırakmıştır. Tanrının da yardımıyla bu mermer tabut Kıbrıs’ta Güzelyurt’ta (Morphou) karaya vurmuştur. Aynı gece Güzelyurt’ta bir adama rüyasında çocuklarını ve öküzünü alarak denize gitmesi ve oradaki tabutu alarak karaya iple çekmesi gerektiği bildirilmiştir. İlk başta rüyaya inanmayan bu adam ikinci defa aynı rüyayı görünce kendisine emredileni yapmış ve deniz kenarına gitmiştir. Buradaki tabutu deniz kenarından çekip, iki fersah daha karada taşımıştır. Güzelyurt’ta artık tabut daha fazla ileriye çekilmeyince, adam tabutun kaldığı yere bir manastır inşa etmiştir. Manastır bugün hala ayaktadır. Burası ayrıca yerden kokulu bir yağın çıktığı yerdir. Kaynaklara göre bu yağ iyileşmeyen yaraları iyileştirmesiyle meşhurdur. Bu nedenle bütün Kıbrıslılar Aziz Mamas’a büyük saygı duymuşlardır.343 Scott Redford, Anadolu Selçuklu Bahçeleri (Alaiyye/Alanya), İstanbul, 2008, s. 112.. Mehmet Ali Hacıgökmen, Türkiye Selçuklularında Avcılık, Konya, 2012, s. 30. 342 Kıbrıs Kroniklerinde efsanedeki hayvan aslan olarak adlandırılsa da Alanya tarihini incelediğimiz de özellikle tahrir defterleri ve Evliya Çelebi’de kaplan (peleng) ismi geçmektedir. 343 Burada anlatılan efsane hem Makhairas hem de Stephen de Lusignan kroniğinde geçen bilgiler birleştirilerek oluşturulmuştur. Leontions Makhairas, Recital Concerning the Sweet Land of Cyprus entitled ‘Chronicle’, Vol. I, Çev. R. M. Dawkins, Oxford, 1932, s. 33 (§33); Stephen de Lusignan, Lusignan’s Chorography and Brief General History of the İsland of Cyprus (A.D. 1573), Çev. Olimpia Pelosi, New York, 2001, s. 36. Aziz Mamas ile ilgili ya- 340 341 250 | TÜRK TARİHİNE DAİR YAZILAR-III Resim 1: Aziz Mamas - St. Barnabas Arkeoloji ve İkon Müzesi Tuzla/Kıbrıs - Ekim 2016. Biraz daha geç dönemde bölgeden geçen kişilerin yazdıklarına bakacak olursak Aziz Mamas’ın hikâyesinin biraz değiştiği görülmektedir. Onların Aziz Mamas üzerine anlatılarında artık Alanya’dan bahsedilmemektedir. 1738’de Aziz Mamas Manastırı’na uğrayan İngiliz Richard Pococke, Kıbrıs’ta bu azize büyük saygı duyulduğunu anlatır. O, ayrıca azizin hakkında bazı efsaneler olduğunu ve bu efsanelere göre onun aslanlara binebildiğini belirtir. Alanya’dan hiç bahsetmez. 1750’de ise bu sefer Alexander Drummond, Aziz Mamas’ın sağlığında harikalar yarattığına değinir. Ona göre: aziz bir gün sağlığında Kıbrıs’ta aslanlar ile karşılaşmış ve verdiği emirle aslanları kendine itaat ettirmiştir. Sonrasında da aslanların üzerine binerek yol almıştır.344 Alanya’nın unutulup efsanenin zamanla dönüşümü nedeniyle bugün hala aslanlara binen aziz olarak resmedilmektedir. (bk. resim 1) Güvenilir bir kaynak olan Makhairas’ın aktardığı bilgiler, bölgeye Türkler gelmeden önce de Alanya’da insanların vahşi hayvanlar ile mücadele ettiğini göstermektedir. Aziz Mamas’ın hikâyesinde evcilleştirilmiş kaplanlar dikkati çeker. Efsane her ne kadar bu olayı biraz mistik yönden ele alsa da gerçekte kaplanı evcilleştirmiş bir kişidir söz konusu olan. Aynı faaliyet daha sonra Selçuklular ve Osmanlılar döneminde de devam edecektir. Yukarı da açıklandığı üzere II. Gıyaseddin Keyhüsrev Kösedağ Savaşına evcilleştirilmiş bir leopar, bir aslan ve bir de panteri götürmüştür. Osmanlı döneminde evcilleştirme işini yapan insanlar tahrir defterleri sayesinde tespit edilebilmektedir. Cemaat-ı kaplancıyan olarak adlandırılan bu kimseler hayvanları yakalayarak saraya göndermekteydiler. Yaptıkları iş karşılığında da çeşitli muafiyetler elde kın zamanda, daha geniş bilgi veren bir çalışma Mehmet Akif Erdoğru tarafından yapılmıştır. Efsanenin diğer varyantlarına buradan ulaşılabilir. bk. Mehmet Akif Erdoğru, Kıbrıs Notları, İstanbul, 2017, s. 230-234. 344 English Texts: Frankish and Turkish Periods, Çev. David W. Martin, ed. Paul W. WallaceAndreas G. Orphanides, New York, 1998, s. 46, 90. TÜRK TARİHİNE DAİR YAZILAR-III | 251 ediyorlardı.345 Aynı zamanda bu insanlar post da tabaklıyorlardı. Alanya Sancağında bu kimselere denk gelinmektedir. Fakat tahrirlere ve meslek gruplarına geçmeden önce, Alanya’da kaplanlar hakkında çok canlı bir olay anlatan Evliya Çelebi’den bahsetmek gerekmektedir. Evliya Çelebi’nin Kaplanlarla Mücadelesi Evliya Çelebi 1671 yılında çıktığı Hac yolculuğunda Bursa, Antalya, Alanya güzergâhını takip ederek Adana ve Antep üzerinden Şam’a doğru yoluna devam etmiştir. Burada Alanya’ya gelmeden Manavgat şehrini ararken kaplanlara denk gelmiştir. Gerçekten de ileride açıklandığı gibi, tam da bu bölgede hem kaplan postundan vergi alınmakta hem de kaplan yakalayan kişiler yaşamaktadırlar. Seyyahın bu canlı anlatısını burada nakletmekte de fayda vardır. Fil deresin at ile ubûr edüp Manavgat hudûdu derler. Ammâ köylerinden ve kasabalarından bir ferd haber vermeyüp âciz-mânde kaldık. Cümlesi "Manavgat'ı bilmeziz" deyü inkâr edüp ferdâya salarlar idi. Aceb harâmzâde kavimdir. Ve bu dağlarda kaplan çokdur, zîrâ gâyet sarp taşlı ve ormanlı dağlardır. Hattâ hakîr "Âyâ, bu gece nereye konsak?" deyü serserî gezerken bir dere içre bir câmûsu bir kaplan sayd edüp ibtidâ ciğerin çıkarup yerken biz dahi üzerine varınca hemân şikârın bırağup derenin bir mürtefi' yerine çıkup bize aları aları bakarken fakîr camûs cân havli ile ayağa kalkup giderken yine yıkıldı. Hemân kaplan ra'dvâr gürleyüp üzerimize hücûm edüp gelürken hemân hakîrin memlûkleri birkaç kol tüfengleri atup kaplan bir püşte üzre karâr etdi. Hakîr alarkadan seyr [ü] temâşâ ederken dağlar içinden bir gürüldü zâhir olup mezkûr kaplanın şikârı üzre Kastamonu katırından mefret bir kaplan-ı beyâbân … piyâde gelüp mezbûr câmûsu görüp hemân fi'I-hâl parça parça edüp ekl etmeğe başlayınca evvelki kaplan dahi gelüp birbirleri ile eyle ceng [ü] cidâl edüp ikisi de birbirleriyle ceng ederek birbirini helâk etdiler. … Hakîr bu hâli görüp şükr-i Yezdân eyleyüp kaplanların yanına varup derilerin yüzerken üç Türk âdemi dahi gelüp anlar imdâd edüp fi'I-helâl iki kaplan derisi sâhibi olup ve azîm seyr [ü] temâşâ edüp vâlih [ü] hayrân olduk. Ve bu Manavgat kavmi, kaplanlarından mel'ûnlardır.346 Seyahatname’de kaplanlar, Kastamonu katırından büyük olarak ve yaklaşık bir tonluk ağırlığa ulaşan camusları (manda) kolayca avlayabilen bir hayvan olarak tanımlanmışlardır. Onun anlatısı bölgedeki vahşi hayvanların yoğunluğunu göstermek adına önemlidir. Ayrıca Manavgat halkının bu hayvanlardan muzdarip olduğu da anlaşılmaktadır. Cemaat-ı kaplancıyan da defterlerden anlaşıldığına göre Manavgat’ın köylerinde bulunmaktaydı. Tahrir defterlerinde de Seyahatname’deki gibi sıklıkla kaplan ismi kullanılmakla birlikte, yine kaplan anlamında peleng kelimesini de kullanılmaktadır. Bununla birlikte 345 346 Mehmet Akif Erdoğru, 2013, a.g.e., s. 33-34. Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, Haz. Yücel Dağlı, Seyit Ali Kahraman, Robert Dankoff, İstanbul 2005, C.9, s. 149; Evliya Çelebi, Seyâhatnâme (IX. ve X. Cilt), İndeksli Tıpkıbasım, Haz. Seyit Ali Kahraman, C. 5, s. 64b, 65a. 252 | TÜRK TARİHİNE DAİR YAZILAR-III tahrirlerde, yine kedigiller familyasından olan ve kediden beş altı kat daha ağır olan vaşağa da rast gelinmektedir. Resim 2. P. Tchihatcheff’in 1843’de İzmir Dışında Öldürülen Bir Çitayı Gösterdiği Gravür.347 Osmanlı Döneminde Kaplancılar ve Post-ı Peleng ve Vaşak Vergisi Buraya kadar kronikler ve seyahatnamelerden hareketle verilen bilgiler Alanya çevresinde yaşayan kaplanların tarihte nasıl yer bulduklarını göstermek adına önemlidir. Doğal hayatın insanlar üzerindeki etkisi ve insanın bu hayat üzerinde tahakküm kurma çabası sonucu gelişen olayların kaynaklara işlenmesiyle, birer tarihsel veri olarak günümüze ulaşan belgeler ele alınmıştır. Bu tahakkümün bir sonucu olarak yaşanan olaylar kimi zaman Selçuklu Sultanının dahi hayatına etki edecek mahiyette olmuştur. Burada şunu belirtmek gerekir, kullandığımız Ortaçağ anlatılarında hatta daha geç dönem seyahatnamelerinde araya bazı abartıların, gerçek üstü olayların girdiği görülmektedir. Ancak Osmanlı tahrirleri söz konusu olduğunda durum değişmektedir. Sonuçta tahrirde, devletin gelir kaynaklarını kayıt altına alması gerektiğinden, efsanelere yer verilmez. Bu nedenle, bu belgelerden daha sağlıklı sonuçlar çıkarmak mümkündür. Sonuç olarak buraya kadar olan anlatı Ortaçağ’da Alanya’da kaplanların varlığını kanıtlamaya yöneliktir. Buradan sonra ise daha net olarak kimlerin, nasıl ve ne için kaplanlarla meşgul oldukları incelenecektir. Cemaat-ı Kaplancıyan Alanya Sancağı için tutulmuş 1475 tarihli en eski tahrir defteri incelendiğinde Manavgat’ta Önliye Karyesi’nde kayıtlı Cemaat-ı Kaplancıyan dikkati çekmektedir. Buradaki cemaat belirli, özel bir işi yapmak karşılığında avârız-ı divanî ve tekâlif-i örfîye vb. gibi vergilerden muafiyeti sağlanan bir grubu işaret etmektedir. Alanya Sancağında bu şekilde ziftçi, küreci, bıçakçı, bahçivan, bıçkıcı, sayyad, katrancı, çubukçu ve haddad gibi cemaatler de mevcuttur. Kaplancılar da onlardan biridir. Bunların kaplan ehlileştiren ve bu hayvanları saraya gönderen, kimi zaman da kaplan ve vaşak postu satan bir grup olduğu anlaşılmaktadır. 348 1475’te 4 hane olan kaplancı cemaatine 200 akçe miktarında bir vergi yazılmıştır. Bu kaplancı cemaati incelediğimiz tüm tahrirlerde sadece Manavgat’ta kaydedilmişlerdir. 347 348 Scott Redford’dan alınmıştır. Scott Redford, a.g.e., s. 34. Mehmet Akif Erdoğru, 2013, a.g.e., s. 33-34. TÜRK TARİHİNE DAİR YAZILAR-III | 253 Her ne kadar Alanya ve Manavgat’ta ayrıca post-ı peleng ve vaşak vergisi alınsa da kaplancılar sadece Manavgat nüfusuna kaydedilmişlerdir. Ödedikleri vergiler ise hane, gallat ve mahsulden elde ettikleri gelir üzerinden hesaplanmıştır. 1483’te sayıları 7 hane vergileri 300 akçe olarak kaydedilmiştir. 1530’da ise 10 hane olarak 409 akçe ve 1555’te 18 hane olarak 1101 akçe ödemişlerdir. Nüfusları oranında vergileri de artmıştır. (Bk. Tablo 1) Tablo 1 – XV. ve XVI. Yüzyılda Kaplancı Cemaati Cemaat-ı Kaplancıyan Tarih Hasıl Hane Nim Bennak Diğer Karye Merkez 349 1475 200 4 Önliye Manavgat 1483350 300 7 4 2 1 mücerred Manavgat 1530351 409 10 4 6 Manavgat 352 1555 1101 18 7 9 2 caba Manavgat Kaplanlarla ilgili diğer veriler de Nefs-i Alanya ve Manavgat’ta alınmakta olan post-ı peleng ve vaşak vergilerinde ortaya çıkmaktadır. Bu vergilerde kimlerin bu işi yaptığına ya da ne kadar ürün sattığına dair bilgi olmasa da cemaat-ı kaplancıyanın bu işte de etkin oldukları akla gelmektedir. Ancak yüksek sayılabilecek oranda vergiler söz konusudur. İlk olarak Manavgat’tan bahsedecek olursak 1483 tarihinde 200 akçelik post-ı peleng vergisi alınmıştır. 1555 tarihinde bu rakam 500 akçeye çıkmıştır. Alanya’da ilk olarak 1530’da alınan bu verginin miktarı 1000 akçedir. Ancak burada sadece post-ı peleng ve vaşak vergisi değil de eşyaha-i baz ve camız vergisi de alınmıştır. 1555 tarihinde bu verginin 1500 akçeye çıktığı görülmektedir. Alınan vergi miktarı iki merkezde de artmıştır. (Bk. Tablo 2) Cemaat-i kaplancıyannın kaplan postu vergisi ödeyenlerden ayrı oldukları, bunların sadece saraya ehlileştirilmiş kaplan yetiştirdikleri düşünülebilirse de postu yine bu insanların tabaklayıp sattıkları fikri de makuldür. Muhtemelen yine aynı cemaat mensupları Alanya ve Manavgat’ta post satım işlerini yapanlardır. Tablo 2 – Alanya ve Manavgat’ta Alınan Kaplan Postu Vergileri Post-ı Peleng ve Vaşak Vergisi Alanya Manavgat 1475353 - - 1483354 - 200 Akçe 1530355 1000 Akçe - 1555 1500 Akçe356 500 Akçe357 BOA. MAD.d. 16029, s. 44; Mehmet Akif Erdoğru, 2013, a.g.e., s. 71. MC YZ 076, s. 205a. 351 BOA. MAD.d. 575, vr.209-110; BOA. TT. 166, s. 624. 352 TKA. TT. 172, s. 104a; Mehtap Akgül, 16. Yüzyıl Arşiv Kayıtlarına Göre Alâiyye’nin Sosyal ve Ekonomik Hayatı ile Nüfus ve İdari Taksimatı, İstanbul Üniversitesi Yayımlanmamış Doktora Tezi, 1989, s. 186. 353 Bu tahrirde bir bilgi bulunmamaktadır. 354 Resm-i dem post-ı peleng, MC YZ 076, s. 205a. 355 Eşyaha-i baz-ı camız ve post-ı vaşak ve peleng, BOA. MAD.d. 575, s. 78; BOA. TT. 166, s. 613. 349 350 254 | TÜRK TARİHİNE DAİR YAZILAR-III Sonuç İncelenen kaynaklardan anlaşıldığına göre 1700’lü yıllara kadar Alanya’yı kuzeyden çevreleyen Toros Dağları’nın vahşi hayvanlar açısından çok zengin olduğu görülmektedir. Bu durum çeşitli vesilelerle tarihi kaynaklara aksetmiştir. Ancak günümüzde kaplan popülasyonu yok denecek kadar azalmıştır. Maalesef bu çeşitlilik insanların yaşam alanlarını ormanların içlerine doğru genişlettikçe zayıflamaktadır. Kaçınılmaz olarak böyle bir son tüm bölgelerde baş göstermektedir. Buna bir de özellikle bahsettiğimiz kaplan gibi hayvanların çeşitli sebeplerle avlanması eklenince bu yok olma süreci hızlanmaktadır. İncelediğimiz dönem bazında bakılırsa kaplan avlamakla uğraşanların sayısının ve post başına ödedikleri verginin zamanla arttığı görülmektedir. Bu durum kuşkusuz Alanya ve civarındaki kaplan popülasyonunun azalmasına etki etmiştir. Evliya Çelebi’nin seyahatinden yaklaşık iki yüz yıl sonra artık bu hayvanlara çok nadiren denk gelinir olmuştur. Cemaat-ı kaplancıyanın akıbeti ile ilgili olarak kaynaklara yansıyan bir bilgi bulunamamıştır. Yaptıkları iş bir süre sonra çeşitli sebepler ile yasaklanmış olabilir. Kaplan varlığının azalması yapılan işin bir süre sonra bitmesine ya da kaplan sayısının azalmaması için alınan önlemlerle kaplancılarının işine son verildiği düşünülmektedir. Bununla birlikte devletin bu türden, yani bazı vergilerden muaf tutulan topluluklara karşı yeni düzenlemelere gittiği, muafiyetlerini kaldırdığı, bu yolla bozulan yapıyı XVI. yüzyıl sonlarından itibaren ıslah etmeğe uğraştığı bilinmektedir.358 Cemaat-ı kaplancıyanın da bu gibi nedenlerle zamanla yok olduğu düşünülmektedir. Kaynakça Arşiv Vesikaları: BOA. MAD.d. 16029, 1475 Tarihli Suret-i Defter-i İcmal-i Vilayet-i Alâiyye. MC YZ 076, İ.B.B. Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet Yazmaları 1483 Tarihli Alaiyye Tahrir Defteri. BOA. MAD. 575, Mufassal Alaiyye Tahrir Defteri (1520-1530) BOA. TT. 166, 166 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri (937/1530) Dizin ve Tıpkıbasım, Başbakanlık Osmanlı Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara. 1995. TKA. TT. 172, Tapu Kadastro Kuyud-ı Kadime Arşivi 1555 Tarihli Alâiyye Mufassal Tahrir Defteri BOA, A.DVNS.MHM.d., Defter 29, Mühimme Defteri. Eserler: AKGÜL, Mehtap, 16. Yüzyıl Arşiv Kayıtlarına Göre Alâiyye’nin Sosyal ve Ekonomik Hayatı ile Nüfus ve İdari Taksimatı, İstanbul Üniversitesi Yayımlanmamış Doktora Tezi, 1989. Mahsul-ı eşyaha-ı baz ve camız ve post-ı vaşak ve peleng, TKA. TT. 172, s. 5a; Mehtap Akgül, a.g.e., s. 2. 357 Resm-i post-ı peleng ve vaşak, TKA. TT. 172 s. 93a; Mehtap Akgül, a.g.e., s. 172. 358 Mehmet İpşirli, “Osmanlı Esas Yapısının Bozulması ve Islahı Çalışmaları Üzerine Bazı Gözlemler”, Türkler Ansiklopedisi, C. 9, Ankara, 2002, s. 389-346. 356 TÜRK TARİHİNE DAİR YAZILAR-III | 255 English Texts: Frankish and Turkish Periods, Çev. David W. Martin, Sources for the History of Cyprus Vol. 5., ed. Paul W. Wallace- Andreas G. Orphanides, New York, 1998. ERDOĞRU, Mehmet Akif, Fatih Sultan Mehmed Zamanında Ala’iyye Sancağı 1475 Tarihli Suret-i Defter-i İcmal-i Vilayet-i Ala’iyye (Metin ve İnceleme), Haz. Faruk Nafiz Koçak, Konya, 2013. ERDOĞRU, Mehmet Akif, Kıbrıs Notları, Er Yay. İstanbul, 2017. Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, Haz. Yücel Dağlı, Seyit Ali Kahraman, Robert Dankoff, Yapı Kredi Yay., C.9, İstanbul, 2005. Evliya Çelebi, Seyâhatnâme (IX. ve X. Cilt), İndeksli Tıpkıbasım, Haz. Seyit Ali Kahraman, C. 5, TTK. Yay., Ankara, 2013. HACIGÖKMEN, Mehmet Ali, Türkiye Selçuklularında Avcılık, Kömen Yay, Konya, 2012. GÖNÜLLÜ, Ali Rıza, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Alanya’nın İdari Yapısı (18312014)”, Şehirlerin Sevdalısı İbrahim Hakkı Konyalı Armağanı, ed. Hasan Bahar, Konya, 2015, s. 515-533. İbn Bibi, El-Evâmirü’l-Alâ’iyye fi’l-Umûri’l-Alâ’iyye, Selçuknâme II, Çev. Mürsel Öztürk, TTK. Yay., Ankara, 2014. İPŞİRLİ, Mehmet, “Osmanlı Esas Yapısının Bozulması ve Islahı Çalışmaları Üzerine Bazı Gözlemler”, Türkler Ansiklopedisi, C. 9, Ankara, 2002, s. 389-346. KARACA, Behset, XV. ve XVI. Yüzyıllarda Manavgat Kazası, Fakülte Yay., Isparta, 2009. Leontions Makhairas, Recital Concerning the Sweet Land of Cyprus entitled ‘Chronicle’, Vol. I, Çev. R. M. Dawkins, Oxford, 1932. REDFORD, Scott, Anadolu Selçuklu Bahçeleri (Alaiyye/Alanya), Çev. Serdar Alper, Eren Yay., İstanbul, 2008. Stephen de Lusignan, Lusignan’s Chorography and Brief General History of the İsland of Cyprus (A.D. 1573), Çev. Olimpia Pelosi, New York, 2001. POLAT, M. Said, “Göçebe Türklerde Avcılık”, Av ve Avcılık Kitabı, Ed. Emine Gürsoy Naskali-Hilal Oytun Altun, Kitabevi Yay., İstanbul, 2008. Usame ibn Munkız, Kitâbu’l-İ’tibar (İbretler Kitabı), Çev. Yusuf Ziya Cömert, Kitabevi Yay., İstanbul, 2012.