Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
The exhibition brings together choice examples of Islamic visual culture produced from the 15th to the 18th century. The exhibition features some 70 miniatures depicting the tale of the Prophet’s ascension and the sacred cities of Islam, offered to viewers in the form of high-quality facsimiles gathered from museums and art collections across the world. Exhibition curators: Ayşe Taşkent, Nicole Kancal Ferrari 13 May to 30 June 2017 at the Turkish and Islamic Arts Museum, Istanbul. Miraç ve Yolculuk Durakları (Osmanlı Kültür Ortamında Miraç) projesinin aynı adlı sergisi 12 Mayıs 2017 Cuma akşamı Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde açılıyor. Ayşe Taşkent ve Nicole N. Kançal Ferrari’nin proje sorumlusu olduğu sergide, Hz. Peygamber’in Miraç’ını ve bu kutsal yolculuğa tanıklık eden İslâm’ın mukaddes şehirlerini resmeden 70 kadar minyatür yer alıyor. İslâm görsel kültürünün gözde örnekleri arasından seçilen ve 15-18. yy arasındaki farklı dönemleri kapsayan bu tasvirler, dünyanın farklı müze ve koleksiyonlarından derlenerek yüksek kaliteli tıpkıbasımlar olarak ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor. Serginin yanı sıra Miraç ve İslam’ın Kutsal Şehirleri başlıklı bir panel ve unutulmuş bir gelenek olarak Miraciyye mukabelesinin yer aldığı Proje’nin ürünü olarak bir de albüm-kitap yayınlanacaktır. Bağımsız Sanat Vakfı’nın desteklediği sergi, 13 Mayıs’tan 30 Haziran 2017 tarihine kadar 10:00-18:00 saatleri arasında Sultanahmet’teki Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde ziyarete açık olacak
TASVİR Teori ve Pratik Arasında İslam Görsel Kültürü
İslam Kaynaklarında Hz. Muhammed'in (sav) Yazılı ve Görsel Tasviri Hakkında Bir Değerlendirme2016 •
Abstract: The publication of Prophet Mohammad's cartoons and his representation at some movies then inclusion of those actions satirically and ironically abusing the freedom of expression and the press in some countries has occurred to great indignation in Muslim countries. However, it is true in the culture of Muslim societies Prophet Mohammad has been depicted many times, especially by Medieval age miniaturists. This study deals with this historical reality lies to which social circumtances, and what are the valid excuses to the banned representation of Prophet Mohammad in which strictly implemented in cinema. Özet: Bazı ülkelerde Hz. Muhammed'in karikatürlerinin yayınlanması ve bazı filmlerde açık tasvirinin yapılması ve bu eylemlerin ifade hürriyetini, basın özgürlüğünü suiistimal derecesinde hiciv ve ironi barındırması Müslüman ülkelerde büyük infiallere sebep olmuştur. Oysaki Müslüman toplumların kültürlerinde, özellikle Ortaçağ nakkaşlarının minyatürlerinde Hz. Muhammed'e dair pek çok tasvirin bulunduğu bir gerçektir. Bu çalışma, böylesi bir tarihi gerçekliğin hangi sosyal şartlara dayandığını, halihazırda özellikle sinema alanında sıkı bir şekilde uygulanmaya çalışılan tasvir yasağının ne ölçüde geçerli mazeretlerinin bulunduğunu ele alacaktır.
MUCİZENİN İKONOGRAFİSİ: MİRAÇ VE MİRAÇNAMELER
Mucizenin_Ikonografisi2019 •
Abstracts in English and German are also avaiable. Göğe/semaya/Cennete yükselmeye olan ilgi, insanın izleri takip edilebilen en eski mitlerine/inançlarına kadar gitmektedir. Malum olduğu üzere, insanlar mit üretebildiği ölçüde toplumsallaşmıştır. Neandertal kuzenlerimizin yaptığı 65.000 yıllık mağara resminde görüleceği üzere, göğe yükselme imgesi ve/veya hayali her türüyle insanın mit üretme süreçlerinin en önemli ögelerinden biri olmuştur. Miraç resimlerinin ikonolojik okuması bizi adeta insanlık tarihinde seyahate çıkarmaktadır. Mesela ilk Miraç resminde bulunan çift başlı Burak imgesi, bazı yönleri itibariyle Eski Mısır Tanrısı Tutu imgesiyle bağlantılı olduğu varsayılabilecek Kimera, Kargamış sfenksi, Harpy- Siren, Umay Ana- Hüma kuşu, Şahmeran vs. gibi mitolojik varlıklara benzemektedir. Müslüman toplumların tarihinde yer yer görülen tasvir yasağının İslam’ın temel metinlerinden mi, Müslüman halkların farklı kültürel özelliklerinden mi geldiği tartışma konusudur. Bu yasağı İslam ile birlikte ananlardan bir kısmının İslam’ın temel kaynaklarına erişim sorunları yüzünden eksik bilgilerle çıkarım yaptığı görülmektedir. Bu konulardaki araştırmaların salt bir disiplin çerçevesinden değil de, interdisipliner çalışma perspektiflerine ve hezarfenane çalışabilecek araştırmacılara ihtiyaç duyduğunu düşünüyoruz. Bu düşüncelerle çalışmamızı, kamuoyunun dikkatine de sunmaktan mutluluk duymaktayız.
ÖZ: Üç semavî dinin kutsal şehri Kudüs, yaklaşık beş bin yıllık geçmişiyle zengin bir dinî ve tarihî arka plana sahiptir. İslam'ın ilk kıblesi olması ve Miraç mucizesinin burada gerçekleşmiş olması gibi pek çok neden, İslam toplumlarının bu şehre özel bir önem atfetmesinde etkili olmuştur. Kudüs teması, belirtilen bu önem temelinde, Klasik Türk edebiyatı ve Modern Türk edebiyatındaki belli başlı edebî türlere konu olmuştur. Kudüs temasının, Klasik Türk edebiyatında seyahatnâme, mirâciye ve fetihnâme gibi edebî türlerde ele alındığı görülmektedir. Ayrıca Allâme Şeyhî Divanı'nda yer alan bir kaside ve " Kuds " redifli iki gazelde de Kudüs'ün bir tema olarak işlendiği tespit edilmektedir. Mevcut eserlere bakarak, klasik edebiyatımızda Kudüs'ün çok işlenen bir tema olmadığını savunmak mümkündür. Modern Türk edebiyatında ise bu tema, 1950 sonrasındaki evrede Sezai Karakoç ve onun takipçisi olan bazı şairlerin eserlerinde sık bir şekilde işlenmiştir. Belirtilen temanın klasik edebiyatta yer alması; daha çok Kudüs'teki güzellikleri, faziletleri ve kudsiyeti ifade etmek üzerinden gerçekleşirken, modern edebiyattaki Kudüs'ün ise " Filistin davası " duyarlığı çerçevesinde İslamî bir algı ve retorikle dile getirildiğini söylemek mümkündür. ABSTRACT: Jerusalem with its rich historical and religious background dating back to nearly five thousand years, is holy to the three monotheistic religions. In Islam, it has been established as the first Qiblah (direction of prayers), the site of the nocturnal Journey and the gateway to the ascension to heaven, amongst many other reasons. Muslim societies inspired by its importance have attributed a special position to this holy city. Thus, becoming the subject of major literary genres in Classic Turkish Literature as well as Modern Literature. The theme of Jerusalem has existed in the discourse of Classic Turkish Literature such as sayāhatnāma or "books of travels", miʿrājiya or "poetry on the Night Journey and Ascension" and fetihnâme or "narratives of conquests ". Moreover, ʿAllāma Shaykhi has dedicated to the theme of Jerusalem a qasidah (purpose poem or ode) in his Diwan as well as two gazel
Mevlid türü, İslamî Türk Edebiyatında, Hz. Muhammed (sav.)'e duyulan derin sevgi ve bağlılığın bilhassa manzum olarak ifade ve paylaşımının meydana getirdiği ürünleri içe-rir. Türkçe mevlidler, Türk halkının Hz. Peygamber sevgi-sinin bir göstergesi olarak sayı itibarıyla diğer dinî türlerin hiçbirinde görülmeyecek bir zenginlik teşkil eder. XV. yüzyılın hemen başında Süleyman Çelebi'nin kaleme aldığı Vesîletü'n-Necât (yazılış tarihi: H. 812/M. 1409) adlı mevlidin geniş halk kitleleri tarafından beğenilip okunma-sından dolayı bu tür, Türk edebiyatında sonraki yıllarda pek çok ürünle boy göstermiştir. Bu türün XVI. yüzyıldaki örneklerinden biri de Hatîb-i Ayasofya diye meşhur Hamdullâh Hamdî (ö. H.983/ 1575?)'nin, biri Süleymaniye Kütüphanesi Fatih Bölümü diğeri ise Milli Kütüphane'de olmak üzere tespit edebildi-ğimiz iki nüshası bulunan Mevlûdü'n-Nebî isimli, 464 beyitlik mevlididir. Mevlûdü'n-Nebî, muhtevasını oluştu-ran bölümler itibarıyla Vesîletü'n-Necât ile büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. Bununla birlikte Mevlûdü'n-Nebî'de Hamdullâh Hamdî'nin ağır ve uzun bir aruz veznini tercih etmesi, mirâç bölümünü vilâdet (doğum) bölümünden çok daha detaylı olarak işlemiş olması, bölümleri birbirine bağlayan vasıta beyitlerini farklı şekil-lerde oluşturması, yabancı kelime ve edebî sanat yüklü söyleyiş tarzından yer yer istifade etmesi onun, Vesîletü'n-Necât'ı, bilhassa yapı ve üslup özellikleri yönüyle, takip etmekten uzak bir tavır sergilediğini ortaya koymaktadır. In the Islamic Turkish literature the mevlid type includes the deep love and devotion to the Prophet Muhammad (Peace Be Upon Him) especially products that are expressed and shared as a verse. As a sign of the love of the Turkish people to the Prophet, the Turkish Mevlids constitute a wealth which can not to be found in any of the other religious genres in terms of the number. Due to the popularity and readings of the Mevlut Vesîletü'n-Necât (The occasion of Independence) (written by H. 812 / M. 1409), which was written by Süleyman Çelebi at the beginning of the 15 th century, many products of this genre appeared in Turkish literature in the following years. One of the examples of the 16 th century is the Mevlid named as Mevlûdü'n-Nebî with 464 couplets, which has two copies by Hamdullâh Hamdî (d. H. 863/1575?), known as Hatîb-i Hagia Sophia. One copy is in the Süleymaniye Library Fatih section and the other in the National Library. Mevlûdü'n-Nabî shows a great similarity with Vesîletü'n-Necât in terms of the parts forming its content. In addition to this, Hamdullah Hamdi's heavy and long interval meter preference in the Mevlûdü'n-Nebî, the detailed processing of the ascension section than the vilâdet (birth) section, the formation of couplets connecting the sections in different forms, the substitution of foreign words and literary arts, reveals particularly, that he has shown a distant attitude to pursue the structure and stylistic features of Vesîletü'n-Necât.
ÖZET İslâmî Türk edebiyatının dinî kaynaklarından biri Hz. Peygamber'in hayatını ihtiva eden siyerlerdir. Hz. Peygamber'in doğumundan vefatına kadar olan olayların yer aldığı siyer metinlerinde Hz. Peygamber'in doğumu (mevlid), miraç mucizesi (miʻrâciye), savaşları (gazavât-nâme), mucizeleri (muʻcize-nâmeler) vs. yer alırken bunlar zamanla siyerden ayrı birer edebî tür olarak da şairler tarafından yazılmışlardır. Siyerin içerisinde yer alan, Hz. Peygamber'in yol arkadaşı Hz. Ebû Bekir ile birlikte Mekke'den Medine'ye gerçekleştirdiği hicret de zamanla ayrı müstakil şiirler olarak hicret-nâme ismiyle edebî literatürde kendine yer bulmuştur. Hicret bahsi bilhassa divan şiirinde siyerler içerisinde bir bölüm olarak yer bulurken, Tanzimat'tan günümüze kadar siyerden ayrı bir edebî tür olarak hicret-nâmelerin de kaleme alındığı görülmüştür. Bu çalışmada İslâmî Türk edebiyatında hicret ve hicret-nâme şiirlerinin edebî literatürdeki yeri ve önemine değinildikten sonra bu şiirlerde hicretle ilgili kavramlardan; hicrette ismi geçen kişiler (Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir/Yâr-ı Gâr, Hz. Ali, Abdullah bin Ebû Bekir, Esmâ bint Ebû Bekir, Abdullah bin Uraykıt, Âmir bin Füheyre, Ebû Cehil, Sürâka bin Mâlik, Ümeyye bin Halef), hicrette ismi geçen mekânlar (Mekke, Medine, Dârünnedve, Sevr Mağarası ve Kubâ), hicrette ismi geçen hayvanlar (örümcek, güvercin, yılan, akrep gibi hayvanlar) ve diğer kavramlar (Muhacir, Ensar, süt mucizesi, âyet iktibasları ve " ay doğdu üzerimize ") üzerinde durularak, şairlerin hicrete bakışları, bu konuyla ilgili duygu ve düşünceleri tespit edilmeye çalışılacaktır.
The Perception of Jerusalem as a Metaphysical Axis in Ṣūfī Thought
The Perception of Jerusalem as a Metaphysical Axis in Ṣūfī Thought: Tasavvuf Düşüncesinde Metafiziksel Bir Eksen Olarak Kudüs Algısı2019 •
2005 •
2015 •
Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi
Ardavirafnâme Ve Miracnamelerde Yükseliş Miti2019 •
Yüksek Lisans Tezi, Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, 2012.
NU'ÛT-I NEBEVİYYE MECMÛASI (İNCELEME-TENKİTLİ METİN-DİZİNBeytülmakdis Araştırmaları Dergisi
İbn Sa'd'ın Kitâbü't-Tabakâti'l-Kebîr Adlı Eserine Göre BeytülmakdisUluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi
Urmevî'nin Tezkire-i Hazret-i Baba Adlı Eserinde Hilye-i Şerîf Bölümü2014 •
Editörler: Ömer Kul, Ümran Yaman, Emine Temel, Filiz Ferhatoğlu, Seda Aksüt Çobanoğlu, Emre Kurban, Cezmi Bayram, Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî Uluslararası Sempozyumu, 26-28 Eylül, 1. Cilt, ŞenYıldız Yayıncılık, İstanbul
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî Uluslararası Sempozyumu, 26-28 Eylül, 1. Cilt2016 •