Damat İbrahim Paşa
Damat İbrahim Paşa | |
---|---|
Osmanlı Sadrazamı | |
Görev süresi 4 Nisan 1596 - 25 Temmuz 1596 | |
Hükümdar | III. Mehmed |
Yerine geldiği | Koca Sinan Paşa |
Yerine gelen | Yusuf Sinan Paşa |
Görev süresi 5 Aralık 1596 - 3 Kasım 1597 | |
Hükümdar | III. Mehmed |
Yerine geldiği | Yusuf Sinan Paşa |
Yerine gelen | Hadım Hasan Paşa |
Görev süresi 6 Ocak 1599 - 10 Temmuz 1601 | |
Hükümdar | III. Mehmed |
Yerine geldiği | Cerrah Mehmed Paşa |
Yerine gelen | Yemişçi Hasan Paşa |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 1517 Hırvatistan veya Bosna Eyaleti |
Ölüm | 10 Temmuz 1601 Belgrad |
Defin yeri | Şehzade Camii Haziresi |
Damat İbrahim Paşa, (d. ? - ö. 10 Temmuz 1601) III. Mehmed saltanatı döneminde 4 Nisan 1596-27 Ekim 1596, 5 Aralık 1596-3 Kasım 1597 ve 6 Ocak 1599-10 Temmuz 1601 tarihleri arasında üç kez, toplam üç yıl on bir ay yirmi yedi gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.
Sultan III. Murad'ın kızı Ayşe Sultan'la evlenmesi sebebiyle Damad olarak anılan İbrahim Paşa, Kanije Kalesini feth etmesi sebebiyle de Kanije Fâtihi unvanı ile meşhurdur.
18. yüzyıldaki Lale Devri'nin sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ile karıştırmamalıdır.
Hayatı
[değiştir | kaynağı değiştir]İbrahim Paşa'nın doğum tarihi bilinmemektedir. Peçevi Tarihi yazarı İbrahim Efendi ve Nevizade Atayi'nin Hadikatü'l Vüzera tarihine göre aslen Bosnalı ve Hammer Tarihi'ne göre aslının Kanije'li olduğu belirtilmektedir.[1]
1531'de devşirilerek Enderun-i humayunda yetiştirilmiştir. Yavaş yavaş temayüz ederek III. Murat'ın cülusu esnasında Rikapdârliga, cülusunu müteakib 1574'te Silâhdarlığa ve oradan 1580'de Yeniçeri Ağalığına getirildi. 1581'de Rumeli Beylerbeyliği oldu. İbrahim Paşa, bir yıl sonra Sultan III. Murad'ın kerimesi Ayşe Sultan'la nişanlandı. Bir müddet sonra vezâret payesi tevcih olunarak Kubbe altı vezirleri arasına girdi. Damat İbrahim'in bu ilerlemesinde III. Murad'ın muhasibi beylerbeyi Mehmed Paşa'nın desteği olduğu belirtilmektedir.[1]
Mısır valisi Mürtesi Hasan Paşa'nın Mısır'da meydana getirdiği kârışıklıkları gidermek ve Mısır varıdatını yeniden tanzim etmek üzere Nisan 1583'te Mısır valiliğine tayin olundu. Mısır'a deniz yoluyla kaptan-ı derya Kılıç Ali Paşa] refakatinde denizden gitmiştir. Birbuçuk yıl sonra da Lübnan'da Dürzî isyanını bastırdı. Bu isyanların bastırılmasından sonra orada elde ettiği servet ve ganimeti İstanbul'a getirmiştir. Ayrıca orada Derviş Bey adlı bir sanatkara yaptırdığı (bir 80.000 düka altını değerde) fevkalade kıymetli, altından yapılmış tahtı da padişaha takdim etti.[1] [2] Bu hizmetlerine mukabil padişah, ikinci vezirlik payesini tevcih etti.
Bir müddet sonra itibarını kaybetti. Onun devlet işlerinde eski nüfuz ve itibarını yeniden kazanması Sultan III. Mehmed zamanında oldu. Nitekim III. Mehmed'in cûlusundan sonra İbrahim Paşa üçüncü vezirlik (vezir-i sâlis) pâyesiyle kubbealtına alındı. 1595'te sadrazam Serdar Ferhat Paşa'nın Eflâk seferine çıkması üzerine Vezir-i sâni (ikinci vezirlik) pâyesiyle Sadaret kaymakamlığına getirildi. İbrahim Paşa ikinci vezirken Serdar Ferhat Paşa'nın azlinden sonra sedaret beklemekteydi; ama sadrazamlık dördüncü kez Koca Sinan Paşa'ya verildi. Ondan sonra sadrazamlığa Tekeli Lala Mehmed Paşa ve beşinci kez Koca Sinan Paşa'ya getirildi. Bunun nedeninin Serdar Ferhat Paşa'nın azlinin ve idamının yerinde olmadığını anlayan III. Mehmed'in bunda büyük rol oynayan Damat İbrahim Paşa'yı uygun görmemesi olduğu belirtilir.[1]
Koca Sinan Paşa'nın vefatı ile 5 Nisan 1596'da sadaret (veziri azamlık) makamı verildi. Sinan Paşa'nın hazırlamakta olduğu Avusturya seferi işlerini ele alan İbrahim Paşa, padişahın da iştirak edeceği sefere göre Osmanlı ordusunu düzenlerken diğer taraftan da İstanbul'da emniyet tedbirleri aldırdı. Ayrıca devletin bütün gelir kaynaklarını, evkaf ve emânatleri vezirlere teftiş ettirerek kanun ve nizam dışı hareket edenler şiddetle cezalandırıldı. Bu tedbirlerin yeterli olmadığına kani olan İbrahim Paşa, Belgrad'a giderek serhad kuvvetlerini de tanzime çalıştı. Sefer öncesi yapılan toplantıda onun teklifi üzerine III. Mehmed'e "Eğri Fâtihi" unvanını kazandıracak sefer, Eğri kalesi üzerine yapıldı ve kale fethedildi. Fetihten sonra kalenin tamir ve mülkî teşkilâtının yapılmasında İbrahim Paşa çok gayret sarf etti.
İbrahim Paşa'nın sadrazamlığı zamanındaki en mühim hadiselerden birisi de Eğri fethinden sonra Avusturyalılarla 1596'da yapılan Haçova Meydan Muharebesidir. Osmanlıların zaferi ile sona eren bu muharebede İbrahim Paşa orduyu muvaffakiyetle idare etti. Ancak Cığalazade Yusuf Sinan Paşa'nın zaferin galibi iddiasıyla padişahtan sadareti taleb etmesi üzerine Damat İbrahim Paşa azledilerek, Koca Sinan Paşa Veziri azamlığa getirildi.
Ancak 45 gün süren mazulluktan sonra İbrahim Paşa valide sultan Safiye Sultan'dan aldığı mektup üzerine ordu İstanbul'a dönerken Harmanlı'da ikinci defa sadrazam yapıldı.[1] Bu ikinci kez Sadrazam olduğunda kendinin ilk sedaretinden azledilmesine neden olan Cığalazade Yusuf Sinan Paşa'yı Akşehir'e sürgüne gönderdi ve Hoca Sâdeddin Efendi'nin de hocalık ve müderrislikten uzaklaştırılmasını ve ileride herhangi bir diğer ulemalık silsilesine alınmaması hakkında irade çıkartırdı.[1]
Avusturya cephesinde serdar olarak III. Mehmed tarafından Belgrad'da görevlendirilmiş olan Sokolluzade Hasan Paşa'nın, "Cığalazade kliği mensubu olduğu" nedeniyle bu görevden uzaklaştırılmasını da sağlayıp, genç ve tecrübesiz Satırcı Mehmed Paşa'ya Macaristan cephesi serdarlık görevi vermiştir. Satırcı Mehmet Paşa Haçova galibiyetinden sonra beklenen sonuçları vermediği için "iş görememezlikle" tanınmıştır. Kırım Hani güçlerinin sefere gelmemeleri de buna katkı yapmıştır. Bunun üzerine Damat İbrahim Paşa Haçova'dan sonra Kırım Hani olan I. Fetih Giray'ın yerine II. Gazi Giray'ın getirilmesini sağlamış ve Fetih Giray'ın da sonradan öldürülmesine neden olmuştur. Bunun bir hata olduğunu III. Mehmed anlamıştır.[1]
Bu arada İstanbul'da pahalılık almış yürümüş ve devlet hazinesine vergiler azalmıştı. Şubat 1597'de yeni bir Avusturya seferi hazırlıkları yapıldı ama vergi eksikliği dolayısıyla bunun masrafları için 20 kese altın iç hazineden çıkarılıp sağlandı ve o yılki ulufe ödemeleri zorlukla yapıldı. Şehirde kent güvenliği gereğince sağlanamıyordu.[3] 15 Haziran'da yeni Avusturya serdar-ı ekremi olarak sadrazam Damat İbrahim otağa çıkmakla beraber, hastalığı dolayısıyla hareket etmemişti. Bütün bunlar nedeniyle 3 Kasım 1597'de Damat İbrahim Paşa sadrazamlıktan azledildi ve yerine Hadim Hasan Paşa sedarete getirildi.
Fakat fiyat artışı, asayişsizlik, devletin asker toplama ve malî buhranı gittikçe kritik hale gelmeye başladı ve yapılan Eflak Seferi'nde bunlar kötü sonuçlar doğurdu. 6 Ocak 1599'da Damat İbrahim Paşa, Avusturya üzerine sefere çıkması şartı ile üçüncü defa sadarete getirildi. Üçüncü sadaretinde Damat İbrahim Paşa, kötü devlet idare ile bozulan devlet dairelerini tanzime, seferden kaçan dirlik ve zeamet sahiplerini cezalandırmaya, ordunun ihtiyaçlarını gidermeye ve vilâyet işlerini düzeltmeye başladı. Sefer hazırlıklarını tamamladıktan sonra da 1599'da İstanbul'dan Belgrad'a doğru harekete geçti. Edirne'ye geldiğinde Avusturya seraskeri olan Satırcı Mehmed Paşa'yı başarısızlığı sebebiyle idam ettirdi. Daha sonra Belgrad'a, oradan Macaristan'a giren İbrahim Paşa, Estergon üzerine yürüdü. Ancak bu hareketi, muharebe yapmak veya kale fethetmek gayesinden ziyâde kalelerin tamiri ve uzun süren muharebeler neticesinde dağılan veya Osmanlılar aleyhine cephe alan yerli halkın yeniden kazanılması gayesine matuf idi. Bu yürüyüş esnasında bazı müsademelerde olmuş ve akıncılar Visegrad civarında Veregel palankasını ele geçirmişlerdi. Yine bu yürüyüş esnasında Avusturyalılarla bir sulh teşebbüsünde bulunulmuş, ancak müspet bir netice elde edilememişti.
Sadrazam İbrahim Paşa, 1600 baharında Belgrad'dan çıkarak, Estergon Kalesi üzerine yürüyüşe geçti. Tiryaki Hasan Paşa'nın da bulunduğu toplantıda, her zaman için tehlike teşkil eden Kanije'nin fethi kararlaştırıldı. Kırk günden fazla muhasara edilen kale, bir taraftan gelecek yardımdan ümit kesilmesi, diğer taraftan kalenin barut mahzenine ateş düşmesi üzerine Damat İbrahim Paşa'ya teslim edildi. Burası Beylerbeyilikle Tiryaki Hasan Paşa'ya verildi. Avusturyalıların mühim hudut kalelerinden olan Kanije'nin düşmesi, düşmana büyük bir darbe indirdi. Bu muvaffakiyetinden çok memnun olan padişah, Sadrazam Damat İbrahim Paşa'ya gönderdiği hatt-ı hümayunda onu tebrik etti ve hayatta olduğu müddetçe makamında kalacağını vadetti. Bu fetihle İbrahim Paşa Kanije Fâtihi unvanını aldı.
Damat İbrahim Paşa, serhadde almış olduğu tedbirler ile askerin, serhad gazilerinin ve yerli halkın derin sevgisini kazanmış, bu mintikada Avusturya harplerinin zuhurundan beri devam eden asayişsizliği bertaraf etmişti.
Sadrazam ve Serdar-i Ekrem Ibrahim Paşa Belgrad'da bir taraftan 1601 seferine hazırlanırken diğer taraftan da kendi Kethudası Mehmed Ağa ile Murad Paşa'yı icabında sulh için görüşmek üzere talimat verip Budin'e gönderdi. Bu ordugahta kısa bir müddet sonra rahatsızlanan İbrahim Paşa, hayattan ümidini kesince kendisine vekâlet etmek üzere Rumeli Beylerbeyi Sokolluzade Lala Mehmed Paşa'yı vasiyet etti.
Belgrad ordugahinda 10 Temmuz 1601'de öldü. Cenaze namazı ordugâhta kılındıktan sonra naaşı Belgrad'a nakledildi. Daha sonra İstanbul'a getirilerek Şehzade Camii'nin caddeye bakan cephesinde inşa ettirdiği türbesine defnedildi.
Değerlendirme
[değiştir | kaynağı değiştir]Osmanlı sadrazamları arasında mühim bir mevki işgal eden Damat İbrahim Paşa'nın gayretli bir vezir ve başarılı bir kumandan olduğunda; irtikabı olmadığında ve cömert ve güleryüzlü olduğunda kaynaklar genellikle kaynaklar anlaşmaktadır. Emrine verilen orduları sevk ve idareyi bilmiş ve bilhassa zemin ve zamana göre aldığı siyasi tedbirler ile gerek Lübnan harekâtında ve gerek Macaristan serhadlerinde Osmanlı nüfuz ve hâkimiyetini süratle tesise muvaffak olmuştur. Gerçekleştirmeye çalıştığı Avusturya sulhu planları ölümü ile yarım kalmış, fakat Macaristan serhadlerinde kendi yolunu takip edecek olan Sokolluzade Lala Mehmed Paşa ve Kuyucu Murat Paşa gibi kuvvetli iki devlet adamının yetişmesini temin etmiştir. Diğer taraftan birçok değerli devlet adamını ile şahsi yararsız hale getirmiş; özellikle Serdar Ferhat Paşa'nın, Kırım Hanı I. Fetih Giray'ın, ölümlerine neden olmuştur.
Peçevi tarihi dahil, önemli tarihler Damat İbrahim Paşa'nın karakterini tenkit etmişlerdir. Özellikle 20. yüzyılın önemli tarihçilerinden İsmail Hakkı Uzunçarşılı onun hakkında gayet sert tenkitler yapmıştır.[4]
Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ a b c d e f g Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, (1954) Osmanlı Tarihi III. Cilt, 2. Kısım, XVI. Yüzyıl Ortalarından XVII. Yüzyıl Sonuna kadar), Ankara: Türk Tarih Kurumu (Altıncı Baskı 2011 ISBN 978-975-16-0010) say. 351
- ^ Bu taht bundan sonra sultan culuslarında kurularak culus tebrikleri için kullanılmaya başlanmıştır.
- ^ Sakaoğlu, Necdet, (1999), Bu Mülkün Sultanları, İstanbul:Oğlak say. 191.
- ^ Uzunçarşılı, (op.cit say. 344) Peçevi'yi kaynak göstererek Damat İbrahim Paşa hakkında şu değerlendirmeyi yapmaktadır.
İbrahim Paşa hilekar, sözüne itimat edilmez iki yüzlü karaktersiz, yerine göre bön ve ebleh ve yerine göre de kurnaz bir vezirdi; içinden pazarlı olup ağlayanla ağlar, gülenle gülerdi, müdaracı idi; işine göre hem öldürür ve hem de ağlardı.
Dış bağlantılar
[değiştir | kaynağı değiştir]- Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, (1954) Osmanlı Tarihi III. Cilt, 2. Kısım, XVI. Yüzyıl Ortalarından XVII. Yüzyıl Sonuna kadar), Ankara: Türk Tarih Kurumu (Altıncı Baskı 2011 ISBN 978-975-16-0010) say. 351-359
- Danişmend, İsmail Hâmi, (1961) Osmanlı Devlet Erkânı, İstanbul:Türkiye Yayınevi
- Tektaş, Nazım. (2009), Sadrâzamlar - Osmanlı'da İkinci Adam Saltanatı. İstanbul:Çatı Kitapları. ISBN 9789758845000'
Siyasi görevi | ||
---|---|---|
Önce gelen: Koca Sinan Paşa |
Osmanlı Sadrazamı 4 Nisan 1596 - 27 Ekim 1596 |
Sonra gelen: Yusuf Sinan Paşa |
Önce gelen: Yusuf Sinan Paşa |
Osmanlı Sadrazamı 5 Aralık 1596 - 3 Kasım 1597 |
Sonra gelen: Hadım Hasan Paşa |
Önce gelen: Cerrah Mehmed Paşa |
Osmanlı Sadrazamı 6 Ocak 1599 - 10 Temmuz 1601 |
Sonra gelen: Yemişçi Hasan Paşa |
Askerî görevi | ||
---|---|---|
Önce gelen: Kılıç Ali Paşa |
Kaptan-ı Derya 6 Temmuz 1587 - 14 Nisan 1588 |
Sonra gelen: Uluç Hasan Paşa |