Skip to main content
ÖZ Bu çalışmada Mersin il sınırları içerisinde çalışan mevsimlik tarım işçilerinin barınma koşulları değerlendirilmiştir. Çalışmanın amacı, siyasi karar alma mekanizmalarının ve sivil toplum kuruluşlarının, mevsimlik tarım işçilerinin... more
ÖZ Bu çalışmada Mersin il sınırları içerisinde çalışan mevsimlik tarım işçilerinin barınma koşulları değerlendirilmiştir. Çalışmanın amacı, siyasi karar alma mekanizmalarının ve sivil toplum kuruluşlarının, mevsimlik tarım işçilerinin barınma koşullarına ilişkin olarak yapacakları hukuki düzenlemeler ve eylem planları için bir rehber oluşturmaktır. Çalışmada niteliksel araştırma yöntemi olarak; derinlemesine görüşme, katılımlı gözlem ve fotoğraf analizi kullanılmıştır. Alan araştırması kapsamında, Mart/2017-Eylül/2017 döneminde, 120 kişi ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiş; çekilen resimlerle, barınakların fiziksel ve çevresel özellikleri hakkında okuyucuların fikir edinebilmeleri sağlanmıştır. Sonuç olarak mevsimlik tarım işçilerinin barınma şartlarının elverişsiz ve sağlıksız olduğu; barınakların insan onuruna yakışır düzeyde olmadığı tespit edilmiş; mevsimlik tarım işçilerinin barınma şartlarının iyileştirilmesi için önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Mevsimlik tarım işçileri, barınma koşulları, işçi barınakları, Mersin.
Özet: Günümüzde küresel kentsel nüfus, kırsal nüfusu geçmiştir. Artan kentli nüfusla birlikte yoksulluk sorunsalı da kentlerde kendini daha fazla hissettirir olmuştur. Bununla eş zamanlı olarak kentli yoksulların konut sorunu, içinden... more
Özet: Günümüzde küresel kentsel nüfus, kırsal nüfusu geçmiştir. Artan kentli nüfusla birlikte yoksulluk sorunsalı da kentlerde kendini daha fazla hissettirir olmuştur. Bununla eş zamanlı olarak kentli yoksulların konut sorunu, içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Devletlerin yoksullar için ürettikleri anahtar teslimi konutlar ise kentli yoksulların konut sorununun çözümünde yetersiz kalmıştır. 2016 Pritzker ödülünün sahibi Alejandro Aravena tarafından geliştirilen artımlı konut projeleri, kentli yoksulların konut sorununun çözümünde etkili bir alternatifi oluşturmaktadır. Bu çalışma ile dünyanın farklı yerlerinde üretilen artımlı konut modelleri üzerinde durulmuştur. Ülkemizdeki kentli yoksulların konut sorunlarının çözümü için önerilen bu yöntemin, aynı zamanda gecekondu bölgelerinde yaşayan yoksulların sosyoekonomik ve psikolojik sorunlarını da azaltması beklenmektedir. Abstract: Today, the global urban population has passed the rural population. At the some time poverty problematic have increased in the urban areas. In this procces, The housing problem of the urban poor has grown too much. Turn-key residences have not solved this problem which applicated by central and local governments. The incremental housing projects have been an effective alternative to this problem which developed by the owner of the 2016 Pritzker Prize, Alejandro Aravena. This article focuses on incremental housing models which produced in different parts of the world. On the other hand, the incremental housing model is proposed for the housing problem of the poor in our country. And It is expected that the incremental housing model will also reduce the socioeconomic and psychological problems of the poor in slum areas.
Research Interests:
Yoğun göç baskısı altında ezilen kentler, artan konut talebine kısa zamanda cevap veremeyerek eğreti yerleşim yerlerinin ortaya çıkmasına sahne olmaktadırlar. Bu eğreti yerleşim yerleri zamanla, yoğun ve heterojen nüfus yapıları,... more
Yoğun göç baskısı altında ezilen kentler, artan konut talebine kısa zamanda cevap veremeyerek eğreti yerleşim yerlerinin ortaya çıkmasına sahne olmaktadırlar. Bu eğreti yerleşim yerleri zamanla, yoğun ve heterojen nüfus yapıları, sosyo-ekonomik yetersizlikleri, altyapı ve sosyal donatı eksikliği gibi nedenlerle suç işlemek için cazip alanlar haline gelmektedir. Sosyal kontrolün zayıf ve doğal gözetim mekanizmalarının yetersiz olduğu kent içi çöküntü ve gecekondu bölgeleri böylece suç çeteleri için adeta bir karargâha dönüşmektedir. Bu çalışma ile Ankara ili, Altındağ ilçesinde gerçekleştirilen kentsel dönüşüm projelerinin bölgedeki suç oranlarını ne şekilde etkilediği ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Bunun için de öncelikle kentsel suçların nedenleri, gelişimi, kent-suç ilişkisi ve kentsel suçlarla mücadele için kullanılabilecek kentsel dönüşüm uygulamaları betimsel analiz yöntemi ile açıklanmaya çalışılmıştır. Daha sonra, Ankara İl Emniyet ve Altındağ İlçe Emniyet Müdürlüğü'nden elde edilen 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait suç istatistikleri, veri analizi yöntemi kullanılarak karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Yapılan araştırma sonucunda ise bölgede gerçekleştirilen kentsel dönüşüm projelerinin kentsel suçlar üzerindeki etkinliğinin sınırlı kaldığı, kentsel dönüşüm projeleri ile kentsel suçların azaltılmasına yönelik olan hedeflerin bölge özelinde tam olarak gerçekleştirilemediği anlaşılmıştır.

The cities which are under heavy pressure of migration cause emerging of makeshift settlements because they cannot satisfy the growing housing demand in a short time. These makeshift settlements, by the time, are becoming attractive places for crime due to the reasons such as dense and heterogeneous population structure, socio-economical inadequacies and lack of infrastructural and social reinforcement. Thus, urban collapsed areas and slums are becoming headquarters for crime groups because of weak and inadequate mechanisms of social control and natural surveillance with this study, it is aimed to evaluate the impact of urban transformation projects that are carried out in Ankara/Altındağ Province on the crime rates. For this reason, firstly, it has been assessed the causes and evolution of urban crime, urban-crime relationship and the urban renewal applications that can be used to fight with the urban crime by applying the descriptive analysis methods. Then, crime statistics for 2012, 2013, 2014, 2015 that are obtained from Ankara Provincial Police Department and Altındağ District Police Department were examined with comparative data analysis method. As a result of this research; it has been concluded that the impact of urban regeneration projects that are carried out in Altındağ Province on the urban crime is limited, and the targets of reducing the crime rates by urban transformation are not fully achieved in the region.
Research Interests:
PALME YAYINCILIK " Kentsel Dönüşüme Sosyal Yaklaşımlar " isimli bu eser; kentsel dönüşümün arka planda kalan sosyal boyutlarını daha görünür kılabilmek amacıyla hazırlanmıştır. Son yıllarda ülkemizde kentsel bir fenomen haline gelen... more
PALME YAYINCILIK " Kentsel Dönüşüme Sosyal Yaklaşımlar " isimli bu eser; kentsel dönüşümün arka planda kalan sosyal boyutlarını daha görünür kılabilmek amacıyla hazırlanmıştır. Son yıllarda ülkemizde kentsel bir fenomen haline gelen kentsel dönüşüm olgusuna bu eserde, salt ekonomik bakış açısından farklı olarak, antroposentrik ve ekosentrik kapsamda yaklaşılmıştır. Kentsel dönüşüme farklı bakış açılarının getirildiği bu eser, kentsel dönüşümün sosyal boyutlarına ilişkin yapılan az sayıdaki çalışmadan biri olması bakımından literatürdeki önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Ayrıca eserin, kentleşme, çevre ve kentsel dönüşüm alanında araştırma yapacak olan bilim insanları için önemli bir referans kaynağı olması beklenmektedir.
Özet: Kentsel dönüşüm uygulamaları ilk kez 19. yüzyılda İngiltere ve Fransa'daki kentsel büyüme hareketleri sonucunda, bazı bölgelerin yıkılıp, yeniden yapılması şeklinde ortaya çıkmıştır. İkinci Dünya Savaşından sonra harap olan... more
Özet: Kentsel dönüşüm uygulamaları ilk kez 19. yüzyılda İngiltere ve Fransa'daki kentsel büyüme hareketleri sonucunda, bazı bölgelerin yıkılıp, yeniden yapılması şeklinde ortaya çıkmıştır. İkinci Dünya Savaşından sonra harap olan ülkelerin inşası için yeniden gündeme gelen kentsel dönüşüm uygulamalarına, 1980'li yıllardan itibaren de ülkemizde rastlanmaya başlanmıştır. Avrupa ve dünyadaki kentsel dönüşüm uygulamalarına bakıldığında, önceleri sosyo-ekonomik ve ekolojik dönüşümden ziyade salt fiziksel bir yenilemeyi içeren projelerin; ilerleyen dönemlerde çeşitlenerek daha kapsamlı dönüşümleri sağlamaya çalıştıkları görülmektedir. Ülkemizde ise kentsel dönüşüm projeleri çoğu zaman gecekondu ve kent içi çöküntü bölgelerinde uygulama alanı bulmaktadır. Gecekondu ve kent içi çöküntü bölgelerin dönüşüm projelerine konu edilmeleri daha çok riskli yapılar olmaları veya kültürel miras özelliği taşıyor olmalarından kaynaklanmaktadır. Ülkemizde örneklerine sıkça rastladığımız kentsel dönüşüm projelerinde sadece fiziksel bir iyileşmenin amaçlandığı, dönüşümün diğer boyutlarının ihmal edildiği görülmektedir. Bu makalede, ülkemizde gerçekleştirilen kentsel dönüşüm örnekleri; soylulaştırma, yerinden edilme ve mekânsal dışlanma gibi sosyal sorunlar bağlamında ele alınmıştır. Ayrıca, İstanbul ve Ankara gibi metropollerde hayata geçirilmeye çalışılan kentsel dönüşüm projelerinin aksayan sosyal yönü neden sonuç ilişkisi içerisinde aktarılmaya çalışılmıştır. Abstract: Firsth urban revewal applications emerged a result of the urban growth in the 19th century in England and France. Urban renewal application from the agenda again for the construction of the devastated country after World War 2. This revewal applications began to be seen in our country Since the 1980s. Urban transformation projects contained only a physical renewal in Europe and the World at firsth. Later this aplications became diversified. In our country urban renewal projects often finds applications in urban slums and collapse region; due to earthquake risk and the cultural heritage. Today, only a physical healing is intending but neglecting other aspects of transformation. In this article, examples of urban transformation carried out in our country
Research Interests:
Özet: Kapalı/kapılı siteler, küreselleşme, neo-liberal ekonomi politikaları, genişleyen yeni orta sınıflar ve bunların değişen konut tercihleri nedeniyle ülkemizde sayılarını hızla arttırmaktadır. Gelişen teknolojiyle birlikte hızlı bir... more
Özet: Kapalı/kapılı siteler, küreselleşme, neo-liberal ekonomi politikaları, genişleyen yeni orta sınıflar ve bunların değişen konut tercihleri nedeniyle ülkemizde sayılarını hızla arttırmaktadır. Gelişen teknolojiyle birlikte hızlı bir şekilde inşa edilebilen kapalı/kapılı konutlar; korku, güvenlik, sosyal donatı alanlarının gelişkinliği, daha fazla yeşil alan ve huzurlu bir yaşam gibi söylemlerle yeni sahiplerini kendisine çekmeye çalışmaktadır. Bu çalışmada Ankara'nın Batıkent ve Çakırlar bölgelerinde yer alan Akkent konutlarında yaşayan kişilerin; Sosyo-ekonomik profilleri, konutları tercih sebepleri ve komşuları ile ilişkileri literatür ve alan araştırması yoluyla belirlenmeye çalışılmıştır.
Research Interests:
ÖZET: Kentsel dönüşüm uygulamaları ilk kez 19. yüzyılda İngiltere ve Fransa'daki kentsel büyüme hareketleri sonucunda, bazı bölgelerin yıkılıp, yeniden yapılması şeklinde ortaya çıkmıştır. İkinci Dünya Savaşından sonra harap olan... more
ÖZET: Kentsel dönüşüm uygulamaları ilk kez 19. yüzyılda İngiltere ve Fransa'daki kentsel büyüme hareketleri sonucunda, bazı bölgelerin yıkılıp, yeniden yapılması şeklinde ortaya çıkmıştır. İkinci Dünya Savaşından sonra harap olan kentlerin inşası için yeniden gündeme gelen kentsel dönüşüm uygulamalarına, 1980'li yıllardan itibaren de ülkemizde rastlanmaya başlanmıştır. Avrupa ve dünyadaki kentsel dönüşüm uygulamalarına bakıldığında, önceleri sosyo-ekonomik ve ekolojik dönüşümden ziyade salt fiziksel bir yenilemeyi içeren projelerin; ilerleyen dönemlerde çeşitlenerek daha kapsamlı dönüşümleri sağlamaya çalıştıkları görülmektedir. Ülkemizde ise kentsel dönüşüm projeleri çoğu zaman gecekondu ve kent içi çöküntü bölgelerinde uygulama alanı bulmaktadır. Gecekondu ve kent içi çöküntü bölgelerin dönüşüm projelerine konu edilmeleri daha çok riskli yapılar olmaları veya kültürel miras özelliği taşıyor olmalarından kaynaklanmaktadır. Ülkemizde örneklerine sıkça rastladığımız kentsel dönüşüm projelerinde sadece fiziksel bir iyileşmenin amaçlandığı, dönüşümün diğer boyutlarının ihmal edildiği görülmektedir. Bu çalışmada, ülkemizde gerçekleştirilen bazı kentsel dönüşüm örnekleri; sosyal boyutları ile ele alınmıştır. Büyük kentlerde hayata geçirilmeye çalışılan kentsel dönüşüm projelerinin aksayan sosyal yönü neden sonuç ilişkisi içerisinde aktarılmaya çalışılmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden örnek olay incelemesi şeklinde gerçekleştirilen araştırmada gözlem ve doküman analizi ile veriler toplanmıştır. Bu kapsamda öncelikle kentsel dönüşümün kavramsal çerçevesi ve gelişimi açıklanmaya çalışılmıştır. Soylulaştırma, yerinden edilme ve mekânsal dışlanma gibi kentsel dönüşümün sosyolojik boyutları İstanbul ve Ankara'da yapılan alan çalışmaları kapsamında değerlendirilmiştir. Sonuç olarak çeşitli sebeplere dayandırılan kentsel dönüşüm projelerinin tek boyutluluğu ve projelerde zayıf kalan sosyal boyutu vurgulanmış, ekonomik kaygıların ön plana çıktığı projeler eleştiri konusu edilmiştir. ABSTRACT: Firsth urban revewal applications emerged a result of the urban growth in the 19th century in England and France. Urban regeneration was again on the agenda for the construction of the city which demolished after the World War 2. This regeneration applications began to be seen in our country Since the 1980s. Urban transformation projects contained only a physical renewal in Europe and the World at firsth. Later this aplications became diversified. In our country urban renewal projects often finds applications in urban slums and collapse region; due to earthquake risk and the cultural heritage. Today, only a physical healing is intending but neglecting other aspects of transformation. In this report, examples of urban transformation carried out in our country discussed in the context of social problems such as gentrification, displacement and spatial exclusion. Also, failing aspects of urban renewal projects described, which applicating in metropolises such as Istanbul and Ankara. This research is based on case studies. Data were collected through observation and document analysis. Initialy described the conceptual framework of urban renewal. It is understood that the urban transformation projects is one-dimensional and the social dimension of urban regeneration projects is insufficient in Turkey.
Research Interests:
ÖZET: Bildiride Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından Kuzey Ankara Girişi'nde ve Altındağ Tepesi'nde gerçekleştirilen kentsel dönüşüm projelerinin kentsel yaşam kalitesine olan etkileri sorgulanmaktadır. Kentsel dönüşüm projelerinin... more
ÖZET: Bildiride Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından Kuzey Ankara Girişi'nde ve Altındağ Tepesi'nde gerçekleştirilen kentsel dönüşüm projelerinin kentsel yaşam kalitesine olan etkileri sorgulanmaktadır. Kentsel dönüşüm projelerinin kentsel yaşam kalitesine olan etkilerini belirgin hale getirmek için çalışmada nitel araştırma deseni olarak fenomenoloji kullanılmıştır. Fenomenoloji herhangi bir konuyu aydınlatmak veya bir konuya dikkat çekmek amacıyla kullanılabildiğinden dolayı bu yönteme çalışmada yer verilmiştir. Sahaya ilişkin veriler ise gözlem ve doküman inceleme yöntemleri ile toplanmıştır. Elde edilen veriler betimsel analiz yapılarak yorumlanmış; ayrıntılı kavramsal çerçeveye bağlı veri analizinin, araştırmanın güvenilirliğini sağlanması hedeflenmiştir. Araştırmanın sonunda, TOKİ'nin Ankara'nın Kuzeyinde ve Altındağ Tepesinde gerçekleştirdiği kentsel dönüşüm projelerinin bölgedeki yaşam kalitesini eskiye göre yükseldiği görülmüştür. ABSTRACT: This report examined that the impacts of urban renewal projects on urban quality of life which made by Mass Housing Administration's (TOKI). The method of study is used as phenomenology. Phenomenology is used to increase awareness on enlighten a subject or any subject. The data for the report was collected by field observation and document analysis methods. The obtained data were interpreted by descriptive analysis. Thus, data analysis is intended to ensure the reliability of the study. Finally understood that TOKI's urban regeneration projects improving the quality of life for urban in north gate of Ankara and Altındağ Hill. GİRİŞ Kelime anlamı yüksek derecede iyilik veya mükemmellik (Johnson, 1993, 238) olan kalite, kısaca bir ürün veya hizmetin belirlenen veya olabilecek ihtiyaçları karşılama kabiliyetine dayanan özelliklerinin toplamı olarak ifade edilmektedir. Kalite en basit haliyle; Kalite = Performans (sonuç) / Müşteri Beklentisi şeklinde formüle edilebilir. Performansın müşteri beklentilerini tam olarak karşıladığı durum; yani oranın bire eşit olması kalite şartının mükemmel düzeyde karşılandığı durumu göstermektedir. Başka bir şekilde kalite, mevcut durumdan eksikliklerin çıkarılmış hali olarak da tanımlanabilir. Bu durumda bireyin yaşamdan algıladığı eksiklikler ne kadar az ise yaşam kalitesi de o kadar yüksek demektir. (Türksever, 2001: 60) Yaşam kalitesi ise bireyin kendi yaşamından hoşnutluğu ve mutluluğu ile açıklanabilir. Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde yer alan ihtiyaçların karşılanabilme düzeyi bir bakıma yaşam kalitesinin de düzeyini belirlemektedir. Nitekim insanın sağlıklı bir ortamda yasayabilmesi, beslenebilmesi, korunması, barınması, gereksinimlerini karşılayabilmesi, bedensel, tinsel gelişmesine uygun olanakları bulabilmesi, yaratıcı gücünü kullanabilmesi, içinde yasadığı çevreye ve topluma olumlu katkılarda bulunabilmesi, doğal ve yapay yasam ortamlarının birbirleriyle uyumlu olabilmesi (Geray 1998: 327) yaşam kalitesini arttıran gelişmeler olarak kabul edilmektedir. Çok boyutlu bir kavram olan yaşam kalitesi, hem sosyal bilimler, hem mühendislik ve fen bilimleri, hem de sağlık bilimlerinde araştırma konusu edilmiştir. Bu nedenle, her bilim dalına göre yasam kalitesi konusunda çeşitli tanımlar yapılmaktadır (Veenhoven, 2000; Gür ve Dostoğlu, 2016: 90). Farklı bilim dallarına ait birçok tanımı bulunmasına karşın yapılan tanımların ortak tarafı, yaşam kalitesinin bireyin hayatına ilişkin objektif değişkenlere ve bireyin kendi algılaması doğrultusunda şekillenen sübjektif değişkenlere bağlı olarak
Research Interests:
ÖZET Bu çalışmada Türkiye'de yoksulların barınma ihtiyacının giderilebilmesine yönelik olarak geliştirilen politikalar ve sosyal konut uygulamaları anlatılmaktadır. Bu kapsamda Cumhuriyet Dönemi'nden itibaren Türkiye'deki konut... more
ÖZET Bu çalışmada Türkiye'de yoksulların barınma ihtiyacının giderilebilmesine yönelik olarak geliştirilen politikalar ve sosyal konut uygulamaları anlatılmaktadır. Bu kapsamda Cumhuriyet Dönemi'nden itibaren Türkiye'deki konut politikaları dönemlere ayrılarak incelenmiştir. Ayrıca Ak Parti hükümetleri döneminde yetkileri genişleterek inşaat sektörünün başat aktörü haline gelen Toplu Konut İdaresi'nin (TOKİ) sosyal konut üretimindeki rolü üzerinde durulmuştur. Ürettiği sosyal konutların yeterliliği sıkça eleştiri konusu edilen TOKİ'nin gerçekleştirdiği projeler nicel ve nitel veriler ışığında değerlendirilmiştir. Son olarak ise tanımlanması ve uygulanması arasında çelişkiler bulunan TOKİ sosyal konutlarına ilişkin olarak politika ve uygulama önerilerinde bulunulmuştur. ABSTRACT In this study, describes the social housing policies and practices for compensation of the housing needs of the poor people in Turkey. In this context, Turkey's housing policy were exemined from the republican period to todays. Also, focused on the role of social housing production of The Mass Housing Administration; which has become the dominant actors in the construction sector by expanding the powers of the period of AK Party government. TOKİ's performs has been evaluated in the light of quantitative and qualitative data which products are frequently subject of criticism for adequacy. Finally I was made some policy and practice recommendations about TOKİ social housing which contains discrepancies between the definition and implementation. İlk olarak, insanların doğanın zor koşullarından ve dış tehditlerden korunabilmesi amacıyla ortaya çıkan barınma ihtiyacı; ABD'li psikolog Abraham Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre en temel ihtiyaçlarından birisi olarak gösterilmektedir. Tarihsel süreç içerisinde bu ihtiyaç her dönem ve iklime göre farklı şekillerde giderilmeye çalışılmıştır. İnsanlar önceleri doğal barınaklar olarak gördükleri mağaraları ve ağaç kavuklarını kendine sığınak olarak seçmiş, daha sonra taştan, çamurdan, ağaçtan, sazlardan yararlanarak geliştirdiği ilkel evlerde yaşamaya başlamışlardır. Tarım devrimiyle birlikte avcılık ve toplayıcılığın sunduğu hazır tüketim alışkanlıklarını terk eden insanlar, üretim yapabilecekleri topraklar üzerinde ilk yerleşkeleri kurmuşlardır. Böylece beslenme ihtiyacının yer değiştirmeden de sürekli olarak karşılayabileceği görülmüştür. Yerleşik hayata geçişle birlikte ilk barınaklar da nitelik olarak değişikliğe uğramış ve daha sağlam yapılara dönüşmüştür. Barınma anlayışında yerleşik düzenle birlikte ortaya çıkan bu ilk köklü değişiklik aslında konutun da ortaya çıkış süreci olarak kabul edilmektedir (Tanoğlu, 1966: 199-201). 18. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde İngiltere'de başlayıp etkisini giderek tüm dünyada hissettiren sanayi devrimi ile birlikte geçim kaynağı olarak tarım birincil derecedeki önemini yitirmiş, kitleler sanayi üretiminin artan talebi karşısında emeklerini sanayileşen kentlerde arz etmeye başlamışlardır. Sanayi üretimi karşısında tarımın doğrudan daha az geçim kaynağı haline gelmesi, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerdeki kır nüfusunun giderek azalmasına neden
Özet İzmir ili, Karabağlar ilçesinde gerçekleştirilmek istenen kentsel dönüşüm projesi ve bu projeye halkın katılımı çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında öncelikle kentsel dönüşüm sürecine halkın katılımının önemi,... more
Özet İzmir ili, Karabağlar ilçesinde gerçekleştirilmek istenen kentsel dönüşüm projesi ve bu projeye halkın katılımı çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında öncelikle kentsel dönüşüm sürecine halkın katılımının önemi, katılımın hukuk sistemimiz içerisindeki yeri, katılım modelleri ve katılım araçları literatürdeki kaynaklar aracılığı ile açıklanmıştır. Daha sonra ise bu bilgiler ışığında İzmir İli, Karabağlar İlçesinde faaliyet gösteren Karabağlar Kentsel Dönüşüm Hak Arayanlar Derneğinin ve Karabağlar Halkının sürece katılımı araştırılmıştır. Alan çalışmasında yarı yapılandırılmış sorular çerçevesinde dernek yetkilileri, dernek üyeleri ve mahalle muhtarları ile derinlemesine, mahalle halkı ile ise sınırlı görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler, betimsel analizlerle sosyal gerçekliğe yaklaştırılmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak ise halkın, bölgedeki kentsel dönüşüme katılımının sağlanarak kazanımlar elde ettiği ve bölge halkının kentsel dönüşüm süreçlerine katılımda başarılı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Abstract The subject of this study constitutes that public participation in urban regeneration projects in İzmir Karabağlar Province. The study primarily explain that importance of public participation in the process of urban regeneration, legal system of participation, participation models and participation tools via resources in the literature. Afterward this study investigated that participation of Karabağlar Public an Karabağlar Urban Regeneration Claim Seekers Association in Karabağlar Urban Regeneration Project. In the context of field research work, essay tried to determine whether public participation in Karabağlar Urban Regeneration Project. The obtained data was tried to reach to the social realities with descriptive analysis which obtained by applying in-depth and limited interview with public and association officals. Finally, it is understood that, public participation in the Karabağlar Urban Regeneration Project is successful. And Karabağlar Urban Regeneration Claim Seekers Association achieves some gains in this process.
Research Interests:
Özet: El Nino döneminde Dünyanın bazı bölgelerinde ekstrem yağışlar ve seller meydana gelirken, bazı bölgelerinde ise uzun süren kuraklıkların yaşandığı görülmektedir. Bu çalışmada El Nino döneminde yaşanan kasırga, tayfun, seller ve uzun... more
Özet: El Nino döneminde Dünyanın bazı bölgelerinde ekstrem yağışlar ve seller meydana gelirken, bazı bölgelerinde ise uzun süren kuraklıkların yaşandığı görülmektedir. Bu çalışmada El Nino döneminde yaşanan kasırga, tayfun, seller ve uzun süren kuraklıklar gibi ekstrem hava olaylarının bulaşıcı hastalıkları hangi yönde etkilediği konu edilmiştir. Bunun için patojen ve vektörler ile insan davranışlarının bulaşıcı hastalıkların yayılmasındaki önemi incelenmiştir. Anahtar sözcükler: El Nino, LA Nina, tayfun, sel, kasırga, kuraklık, ekstrem iklim olayları, bulaşıcı hastalıklar. Abstract: During El Nino, in some areas of world excessive rains and floods takes place and has encountered long-lasting drought. In this study, the effects of infectious diseases which extreme whether events such as; hurricanes, typhoons, floods and prolonged droughts which is occurs after El Nino, are mentioned. Thus for it is investigated in this study importance of spreading infectious diseases between pathogens, vectors and human behaviour.
Özet: İklim değişikliği, doğal iç süreçlerin yanı sıra antropojen kaynaklı süreçler nede-niyle günümüzde etkisini giderek arttırmaktadır. İklim değişikliğinin yaratacağı bu etkilerin ise küresel ve bölgesel ölçeklerde ortaya çıkması... more
Özet: İklim değişikliği, doğal iç süreçlerin yanı sıra antropojen kaynaklı süreçler nede-niyle günümüzde etkisini giderek arttırmaktadır. İklim değişikliğinin yaratacağı bu etkilerin ise küresel ve bölgesel ölçeklerde ortaya çıkması beklenmektedir. Nitekim iklim değişikliği; tarım, orman ve bitki örtüsü, temiz su kaynakları, deniz seviyesi, enerji, insan sağlığı ve biyolojik çeşitliliği doğrudan veya dolaylı olarak çeşitli şe-killerde etkileyebilmektedir. Tüm bunların yanında, iklim değişikliği sosyal ve eko-nomik sorunsallara neden olarak tarım üzerinde baskı oluşturabilmektedir. İklim değişikliği nedeniyle toprak ve su rejimleri değişime uğramakta, tarımsal üretim azalmakta ve gıda güvenliği tehlikeye girmektedir. İklim değişikliğinin uzun dö-nemde; su ve diğer kaynaklar üzerinde stres oluşturması, toprakları verimsizleştir-mesi, tarım alanlarının durumlarını kötüleştirmesi, geniş çapta çölleşmelere neden olması, tarım mahsullerinde zararlı ve hastalıkların çoğalmasına sebep olması ve deniz seviyesini yükselterek kıyı ekosistemlerini tahrip etmesi beklenmektedir. Gü-nümüzde iklim değişikliğine bağlı bu olumsuzlukların giderilebilmesi için öncelikle iklim değişikliği senaryoları ile durumun tespit edilmesi gerekmektedir. Sonrasın-da ise, uyum ve azaltım stratejileri etkin bir şekilde uygulanarak bu etkiler asgari düzeye indirilmelidir.
Günümüzde dünya nüfusunun yarısından fazlası kentlerde yaşamaktadır. Gelecek 25 yıl için yapılan projeksiyonlardan, kır-kent arasındaki nüfus dengesinin kentler lehine daha da bozulacağı açıkça görülmektedir. Böylesine bir nüfuslanma... more
Günümüzde dünya nüfusunun yarısından fazlası kentlerde yaşamaktadır. Gelecek 25 yıl için yapılan projeksiyonlardan, kır-kent arasındaki nüfus dengesinin kentler lehine daha da bozulacağı açıkça görülmektedir. Böylesine bir nüfuslanma karşısında arz esnekliği sıfır olan kentsel toprakların gün geçtikçe daha da değerlenmesi ve kentsel rantların ekonominin başat aktörü haline gelmesi ise kaçınılmazdır.
Bir kentteki arsalar ya da binalar arasındaki kıymet farkı olarak da ifade edilebilen kentsel rant, haksız zenginleşmeye sebep olmak suretiyle, toplumlardaki gelir dağılımı adaletini olumsuz etkilemektedir. Bunun yanı sıra son yıllarda ortaya çıkan rantlar o kadar büyük olmaktadır ki, kentler çoğu zaman imar planlarının belirlediği gelişme yönlerine doğru değil de, spekülasyona konu olan toprakların bulunduğu yöne doğru büyümektedir. Böylece bütüncül ve sağlıklı kentsel yapı bozulmakta, parçacıl ve noktasal planlama anlayışı giderek yaygınlaşmakta, bunlara bağlı olarak da birçok kentsel ve çevresel sorun ortaya çıkmaktadır.
Kentsel ve çevresel sorunların kaynağı haline gelip kontrolsüz şekilde artan kentsel rantların kamusal erkler tarafından dizginlenmesi büyük önem arz etmektedir. Kentsel rantların sınırlandırılmasının hatta tamamen ortadan kaldırılmasının en kolay yolu kentsel toprakların ulusallaştırılması olarak akıllara gelse de liberal ekonomik düzenin hüküm sürdüğü günümüzde bunu gerçekleştirmek pek mümkün değildir. Çünkü kentsel rantların kontrol edilmesindeki amacın kentsel rantı tümüyle yok etmekten ziyade, onu kontrol altına alıp, kamuya geri kazandırmak olması gerekir. Bunun en yaygın ve etkin yolu ise kentsel rantlar üzerinden hakkaniyet ölçüsünde vergi alınmasıdır.