Skip to main content
Hilal Kara
  • Kingston ON, Canada
This thesis analyzes female urban practices, their mobility patterns and their urban perception emphasizing domestic labour. Regarding conventional wisdom which domestic labour relates to the private sphere, female domestic labour has... more
This thesis analyzes female urban practices, their mobility patterns and their urban perception emphasizing domestic labour. Regarding conventional wisdom which domestic labour relates to the private sphere, female domestic labour has been considered as “invisible”; however, this thesis investigates female domestic workers’ visibility in the public sphere and spatiality in the city because female domestic
labour may be seen as the most suitable site to observe all new forms of class and production of spaces. Considering Turkey’s on-going economic, political structure and cultural/political attitude toward women, discussing female domestic workers and their daily practices across the city have ever been so noteworthy. Drawing on
qualitative research in Ankara, Turkey through in-depth interviews, this thesis will attempt to investigate urban and spatial practices of women in domestic labour by tracking their daily mobilities. By following 32 women’s urban and daily mobility patterns, their urban stories will be narrated and examined.
Research Interests:
Research Interests:
Panel at the 24th world congress of the International Political Studies Association, Poznan, Poland.
Research Interests:
İtfaiye hizmetinin ülkemizdeki durumunu ortaya koymaya çalıştığımız bu kitap, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE) Yerel Yönetimler Merkezi’nde yürütülmüş Hizmet Standartları Araştırma Projesinden (2015) elde edilen... more
İtfaiye hizmetinin ülkemizdeki durumunu ortaya koymaya çalıştığımız bu kitap, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE) Yerel Yönetimler Merkezi’nde yürütülmüş Hizmet Standartları Araştırma Projesinden (2015) elde edilen bulgulara dayanmaktadır. Ne yazık ki, araştırma kitaplaştırılma aşamasında iken TODAİE kapatıldı.

Bu araştırmayı özgün kılan unsurlarından biri, elde ettiği verilerdir ve bu verilerin toplanmasında dönemin İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün araştırmaya katkısı eşsizdir. Araştırmada ele aldığımız itfaiye teşkilatlarının değerli yöneticilerinin işbirliği ve katkıları olmasa bu çalışma eksik kalırdı. Her birine gönülden teşekkür ederiz. En büyük teşekkürümüz, canla başla görev yapan, hala resmi bir meslek grubu olarak tanımlanmayan itfaiyecileredir. Özveri ve etkileyici bir iyilik haliyle görevlerinin başında bulunan bu sessiz ve cesur insanlar, çalışmanın yürütülmesinde ve araştırmanın kitaba dönüştürülmesinde bize ilham ve cesaret verdiler. Bu araştırmanın kitaba dönüşmesinin yegane nedeni, kendimizi onlara borçlu hissetmemizdir.
2000’li yıllarda Türkiye’de sosyal bilimler alanının, emek/sınıf çalışmaları olarak isimlendirilebilecek bir mecranın oluşumuna tanıklık ettiğini söylemek mümkün gözükmektedir. Bu mecranın; ilk ve orta kuşak araştırmacıların eserlerinin... more
2000’li yıllarda Türkiye’de sosyal bilimler alanının, emek/sınıf çalışmaları olarak isimlendirilebilecek bir mecranın oluşumuna tanıklık ettiğini söylemek mümkün gözükmektedir. Bu mecranın; ilk ve orta kuşak araştırmacıların eserlerinin yanında genç kuşak araştırmacılar tarafından da oluşturulduğunu belirleyebiliriz. Okumakta olduğunuz derleme kitap da orta ve genç kuşak emek ve sınıf araştırmacılarınca hazırlanmış çalışmalardan oluşuyor. Bu giriş yazısında öncelikle, hazırlanmış olan bu çalışmaların, emek ve sınıf çalışmalarına ilişkin nasıl bir bilgi üretimi ortamında kaleme alındığına ilişkin kimi notlar düşmeyi amaçlıyoruz. Maddeler halinde ilerleyecek bu notları bir tür haritalandırma denemesi olarak da yorumlamak mümkün.   

Özellikle kapitalizmin 2008 krizi ve dünya çapındaki toplumsal hareketlerin de etkisiyle sınıf temalı çalışma ve tartışmalar akademide yeniden görünür olmaya başlamıştır. Bu gelişim süreci, postmodern yaklaşımların ivme kaybetmesiyle de ilişkilendirilebilir. Bu önermeyi, bir parça daraltarak belirginleştirmek gerekirse, özellikle son 10 yıllık zaman dilimi içerisinde, Türkiye’de emeğe ve sınıfa odaklanan eser sayısının, farklı akademik disiplinler ve bilim dallarından beslenerek arttığını söyleyebiliriz. Yine de bu olgunun sosyal bilimlerin sosyal politika, sosyoloji, iletişim gibi başat disiplinlerinde ana akımlaşmış bir eğilim halinde olmadığını da belirtmek gerekiyor.

Belirtilmesi gereken bir başka husus, emek ve sınıf çalışmalarındaki bu artışın, beklenilenin aksine, çoğu zaman postmodern yaklaşımlarla çatışmayan bir oluşum sergilemesidir: Böylesi çalışmaların bir kısmında sınıf ancak bir “tema” olarak zikredilmekte, postmodern kod ve bilgi üretme pratikleri bu çalışmaların ufuk çizgisini belirlemektedir. Kimlik, temsil ve farklılık odaklı meseleler, sınıfsal görünümler ve kapitalizm pratiklerine değinilerek tartışılmaktadır. Bu durum olumlu bir eğilim olarak tespit edilebilmekle birlikte sınıf tartışmalarında yeni sorun alanlarını da ortaya çıkarmaktadır. Bu çalışmalarda kimlik, söylem, temsil gibi nosyonlar analizin merkezine alınmakta, sınıf nosyonu ise bunlara eklemlenen bir görüngü olarak konumlandırılmaktadır. Kimi durumlarda ise sınıf yerine, oldukça farklı analiz çerçeveleri içinden yeni kavramlar türetme yoluna gidilmektedir. Dolayısıyla söz konusu çalışmaların artışı, içerik olarak sınıf ve emek temalı çalışmaları çoğaltsa da, toplumsal sınıfları bir çözümleme birimi olarak incelemenin merkezine almayan bir niteliği de barındırdığı söylenebilir.Bu durum, bugün yalnız “sınıf” kavramının değil sınıfı kavrama ve toplumsal gerçekliği sınıflarla açıklama yönteminin de, bilgi üretme pratiği açısından tartışılması gereken kritik bir unsur olduğunu göstermektedir.

Bu tartışmalar yine de Türkiye’de sosyal bilimler alanında emek ve sınıf çalışmaları biçiminde dikkat çekici bir damarın varlığından ve güçlendiğinden söz etmeyi engellememektedir. Bu genel görünüm içerisinde gerek akademik gerekse toplumsal tartışmalara ilişkin olanakları açısından söz konusu birikimin temel niteliklerine işaret etmenin önemli olduğu düşüncesindeyiz.

Öncelikle, Türkiye’de sosyal bilimler alanında emek ve sınıf çalışmalarının gözden düştüğü ve azaldığı yönündeki kanaat, özellikle 2000’li yılların ortalarına kadar geçerliliğini korusa da bu yıllardan itibaren alanda dikkat çeken bir dönüşüm yaşandığı söylenebilir.

İkinci olarak, emek ve sınıf çalışmalarının, ele alınan konunun temsil olduğu biçimi ile incelenmesi şeklindeki güçlü ana akım eğilim karşısında, toplumsal formasyonun temel ilişkileri etrafında bir çözümleme çerçevesini kullandıkları ve ele aldıkları konulara dönük eleştirel bir niteliğe sahip oldukları gözlemlenmektedir. Bu eleştirel nitelik, emek ve sınıf çalışmalarına, sadece emek ve sınıfı inceleyen değil, aynı zamanda emek ve sınıf için çalışmalar karakteri katmaktadır.

Üçüncü olarak, emek ve sınıf çalışmalarının bir önceki maddede söylenen niteliği ile birleşecek şekilde, ele aldığı konuyu toplumsal ilişkiler ekseninde parça-bütün ilişkisi içerisinde tartışmayı benimsediği ve bu yolla da incelediği konuyla ilgili derinlemesine bilgi üretimine katkıda bulunduğu gözlemlenmektedir.

Dördüncü olarak, emek ve sınıf çalışmalarında alan araştırmaları, bilgi üretiminde güçlenen bir kol olarak karşımıza çıkmaktadır. Belirli bir işgücü kümesi, meslek, işkolu, sektör, havza, kent vb. şeklinde belirlenip çeşitlendirilebilecek örnekler bazında gerçekleştirilen alan araştırmalarında, kapitalizmin dönüşüm dinamiklerinin ve neoliberalizmin etki ve çapının, derinlemesine bilgi üretimi ile ortaya koyulduğunu söyleyebiliriz.

Beşinci olarak, emek ve sınıf çalışmaları alanında tarih boyutlu eserlerin üretiminde bir gelişim olduğu da gözlemlenmektedir. Bu gelişim eğilimi içerisinde, kurum geçmişi, olay anlatısı ve sınıf oluşumuna dönük çalışmaların varlığı dikkat çekmektedir. Ayrıca, emek ve sınıf tarihi içerisinde, sendikal eylemi ve işçi hareketini inceleyen eserler de artış göstermektedir. Bu çalışmalar içerisinde özellikle, sendikacılık ve işçi hareketleri tarihi yazımı dışında, doğrudan belirli olay, kesit ya da kurumlara odaklanan eserlere de rastlamak mümkündür. Bu tür çalışmaların, siyasal ve sendikal kurumların arşivlerinin derlenmesi ve paylaşıma açılması ile birlikte artış gösterdiği de not edilmelidir. Bunun yanında emek ve sınıf tarihi çalışmaları içerisinde, sözlü tarih çalışmalarının da giderek yaygınlaştığını eklemek gerekiyor.

Altıncı olarak, emek ve sınıf çalışmaları alanında sendikalara, işçi hareketine ve sendikal eyleme odaklanan çalışmaların da –geçmişe kıyasla zayıf da olsa- varlığından söz edilebilir.

Yedinci olarak, emek ve sınıf çalışmaları içerisinde etnisite, toplumsal cinsiyet, kadın emeği ve cinsel yönelimlerle bağlantılı konuları eleştirel bir perspektifle ele alan araştırmaların da dikkat çekici bir biçimde geliştiği gözlemlenmekte.

Sekizinci olarak, Türkiye’de emek ve sınıf çalışmalarındaki gelişimin bir kolu da çalışma ilişkileri ile sanat arasında bağ kurmakta. Bu noktada, çalışma ilişkilerinin sanat eserlerinde temsili ve sanat üretimi sürecinde çalışma ilişkileri şeklinde iki yönlü bir mecra oluşumunun varlığından söz etmek mümkün.

Dokuzuncu ve son olarak, emek ve sınıf çalışmaları içerisinde, ele aldığı konuyu bir alan araştırmasına dayalı olarak incelese de incelemese de, alanda yaşanan dönüşümü, ana dönüştürücü program olarak neoliberalizmin içeriğinin yansımasından ibaret gören yaklaşım ve çalışmaların ağırlıkta olduğu söylenebilir. Bununla birlikte, sayısı az da olsa dönüşen alanın dinamikleri ile dönüştürücü programın etkileşiminin bilgisini üreten çalışmaların da bulunduğu belirtilmelidir.

Emek ve sınıf çalışmalarına ilişkin bu kısa haritalandırma denemesinin ardından, “sınıfın suretleri”ni, Türkiye toplumuna ait bir sınıf kompozisyonu içerisine yerleştirmeye çalışalım. Gezici mevsimlik tarım işçileri dışarıda bırakılacak olursa, kitap kentsel işçi sınıfının farklı dilimlerinin kuramsal ve olgusal bilgisini içeriyor. Bu olgusal dünya içerisinde, Türkiye’de işçi sınıfının kadim ve yeni üyeleri var. Bu üyeleri bir toplumsal sınıf kompozisyonu içerisine katarak değerlendirmek gerekirse, Korkut Boratav (2004) ve Serdal Bahçe vd. (2011) tarafından türetilmiş şemaların, kitapta kuramsal ve olgusal dünyası incelenen emek gruplarını, toplumsal sınıf düzleminde yeniden tanımlayıp bu düzleme yerleştirebilmek bakımından uygun kavramsal araçlar sunduğunu söyleyebiliriz. Buna göre, ilgili toplumsal sınıflar ve emek gruplarını, Boratav’ın toplumsal sınıf ve alt gruplara ait şemasına göre, meslek ve emek sürecindeki pozisyonları bakımından, tarım işçisi (gezici mevsimlik tarım işçileri), yüksek nitelikli ücretli (cerrah, bankacı, avukat, mühendis, mimar, reklamcı, İKY müdürü), beyaz yakalı ücretli (büro çalışanı, öğretmen, mağaza müdürü, mağaza müdür yardımcısı, uzman satış danışmanı,satış danışmanı), niteliksiz hizmet işçisi (ev işçisi, güvenlik ve temizlik işçileri, çağrı merkezi çalışanı, kasiyer), mavi yakalı işçi (madenci) şeklinde sınıflandırabileceğimiz bir kompozisyon ortaya çıkmaktadır. Bahçe vd.’nin toplumsal sınıf türetimlerine baktığımızda ise sayılan emek gruplarının, kentli profesyoneller, kentli nitelikli emekçiler, kentli emekçiler ve tarım emekçileri şeklindeki sınıf oluşumlarına ait bir kompozisyona dahil edilebilecekleri görülmektedir…



SINIFIN SURETLERİ

Emek Süreçleri ve Karşı Hareketler



Giriş

Türkiye’de Emek ve Sınıf Çalışmaları Üzerine Kimi Gözlemler ve “Sınıfın Suretleri”ne Dair Notlar

Denizcan Kutlu ve Çağrı Kaderoğlu Bulut



Tarladan Teknokente Emek Süreçleri

Kentlileşen Türkiye’de Kırda Çalışan Olmak: Gezici Mevsimlik Tarım İşçisi Genç Kadınların “Çölü”

Kezban Çelik ve Yasemin Yüce Tar



Bir Ev İşçisinin Yol Hali: “Gündelikçi” Kadın Emeği Gözünden Kenti Anlamak

Hilal Kara



AVM Mağazalarındaki Satış İşi: Performans ve İş Tatmininin Toplumsal Cinsiyet Temelli Analizi

Ece Öztan, Nurcan Özkaplan ve Ester Ruben



Zanaattan Robotiğe: Tıp Teknolojisi ve Türkiye’de Kuşaklararası Cerrah Tipolojisi

Gülşah Başkavak



Teknokentte Sınıf İçi İletişim

Taylan Özgür Yıldırım ve Mehmet Türkcan



Ofisten İnternete Karşı Hareketler

“Anemik Uzlaşma”dan Potansiyel İsyana Beyaz Yakalı Hayatlar

Bahadır Nurol



Beyaz Yaka Örgütlenmeleri ve Beyaz Yaka Kavramını İşgörenler Meselesi Üzerinden Yeniden Düşünmek

Ayça Yılmaz Deniz



Bilişim ve İletişim Teknolojileri Sektörü Emekçilerinin Sınıf Mücadelesi Kapasitesi Üzerine Değerlendirmeler

Güven Savul



Bilgi Toplumu ve Sermaye: Neoliberal Üniversite Karşısında Bir Hegemonya Kırıcı Olarak Hackerlar

C. Akça Ataç



İnternetin Ortak Alanları ve Dijital Çitleme

Nazlı Bülay Doğan ve Şevket Uyanık
Research Interests:
This thesis analyzes female urban practices, their mobility patterns and their urban perception emphasizing domestic labour. Regarding conventional wisdom which domestic labour relates to private sphere, female domestic labour has been... more
This thesis analyzes female urban practices, their mobility patterns and their urban perception emphasizing domestic labour. Regarding conventional wisdom which domestic labour relates to private sphere, female domestic labour has been considered as “invisible”; however, this thesis investigates female domestic workers’ visibility in the public sphere and spatiality in the city because female domestic labour may be seen as the most suitable site to observe all new forms of class and production of spaces. Considering Turkey’s on-going economic, political structure and cultural/politcal attitude toward women, to discuss female domestic workers and their daily practices across the city have ever been so noteworthy. Drawing on qualitative research in Ankara, Turkey through in-depth interviews, this thesis will attempt to investigate urban and spatial practices of women in domestic labour by tracking their daily mobilities. By following 32 women’s urban and daily mobility patterns, their...
Bu makale, Türkiye'de itfaiye birimlerine posta yolu ile uygulanan "itfaiye envanter çalışması"nın betimsel analizine dayanmaktadır.
Research Interests: