Skip to main content

Durmuş AKALIN

Pamukkale University, History, Faculty Member
ABSTRACT
Research Interests:
Research Interests:
Özet Aden Körfezi, XIX. yüzyılda Avrupalı büyük devletlerin dikkatlerini çeken yerlerin başında gelir. Hindistan'a Avrupalı denizcilerin gelmeye başladığı tarihlerden itibaren burası önem atfedilen yerlerden biri olarak görüldü. Osmanlı... more
Özet Aden Körfezi, XIX. yüzyılda Avrupalı büyük devletlerin dikkatlerini çeken yerlerin başında gelir. Hindistan'a Avrupalı denizcilerin gelmeye başladığı tarihlerden itibaren burası önem atfedilen yerlerden biri olarak görüldü. Osmanlı Devleti'nin Aden Körfezi'ne kadar uzanan hâkimiyeti de Portekizli denizcilerle mücadele kapsamında gelişmişti. Ancak zamanla Doğu ile Batı arasındaki ticarette, Hindistan'a giden gemilerin güvenliği ve ihtiyaçları noktasında bu körfezdeki mücadeleler azalmadan devam etti. XIX. yüzyıl ile birlikte gerek dünyadaki teknolojik gelişmeler gerekse de Ortadoğu ve Afrika'da yaşanan hadiseler Aden Körfezi'ne yeniden hareketlilik getirdi. Afrika'yı dolaşarak Hindistan'a ve Asya'ya ulaşmak hem çok zaman alıyordu hem de güvenli değildi. Bu yüzden Avrupa ile Asya arasında daha hızlı ve güvenilir yollar araştırılmaya başlandı. Aden Körfezi'nin önemini arttıran gelişmelerin en başında İngilizlerin bölgede bir dizi askeri faaliyete girişmesi ve bunun sonucunda en stratejik nokta olarak gördükleri Aden'in 1839'da ele geçirilmesi oldu. Aynı dönemlerde Aden Körfezi'ndeki adalar ve bugünkü Somali'nin Afrika sahillerinde başlanan keşif çalışmaları da bu körfezin önemini daha da arttırdı. Ancak hiçbir gelişme Süveyş Kanalı'nın açılması kadar bölge üzerinde etki yaratmadı. İşte bu araştırmayla günümüze kadar etkileri görülen gelişmelerin ve hadiselerin ortasında yer alan Aden Körfezi'nin nasıl değer kazandığı gösterilmeye çalışılacaktır. Abstract Aden Gulf was one of the most charming places for European countries in XIX. century. This Gulf became such a strategic region for European merchants who arrived to Indian shores. In this period Ottoman Empire was in a rivalry with Portugal sailors to command Aden Gulf and shores. Even though there was a rivalry between Ottoman and Portugal, strategic value of the gulf had increased due to trade colloboration between East and West as well as improved security of sea routes. In XIX. century technologic developments on sailing and several other events in Africa and Middle East brought dynamism to the gulf. Access to India via Cape Route was costly and insecure. Moreover, there were many other difficulties on this route. This situation led several countries and sailors to search for a more economic and secure routes to solve this problem. Aden Gulf became an important location again due to this problem. In the beginning of XIX. century, England captured Aden city. With Capture of Aden, gulf witnessed many military incidents in XIX. century. Europeans set out explorations in Aden Gulf and Somali shores. These explorations brought many military operations to gulf but the the most influential development was the opening of Suez Canal. This study aims to understand strategic importance of the gulf and its effects on politics and military operations in XIX. century. Giriş Aden Körfezi tarih boyunca birçok devlet ve siyasi aktör tarafından önemli görülmüş, ticari faaliyetler ve taşımacılık açısında da son derece stratejik bir nokta olarak kabul edilegelmiştir. Bölge, tarihi süreç içinde birçok denizci ve ticaretle ilgilenen toplumlara ev sahipliği yapmış aynı zamanda uluslararası rekabetin kıyasıya yaşandığı yerlerden biri olmuştur. Sahip olduğu eşsiz konumu ile Aden Körfezi'nde ve körfezi çevreleyen sahillerde birçok savaş ve sürtüşme yaşanmıştır. Böylesine
Özet Seylan Adası bulunduğu stratejik konumu itibariyle son derece önemli bir yerdedir. Ada sadece konumu itibariyle değil üzerinde yaşayan çok sayıda Müslüman olması bakımından da dikkat çekicidir. Hem konumu hem de çok sayıda Müslümanın... more
Özet Seylan Adası bulunduğu stratejik konumu itibariyle son derece önemli bir yerdedir. Ada sadece konumu itibariyle değil üzerinde yaşayan çok sayıda Müslüman olması bakımından da dikkat çekicidir. Hem konumu hem de çok sayıda Müslümanın yaşamasından dolayı XIX. yüzyılın sonlarına doğru hilafet vurgusunun her geçen gün güçlendiği Osmanlı Devleti, adayla irtibatı zorunlu görmüştür. Yüzyılın başında bu bölgelerle çok da irtibatlı olmayan Osmanlı Devleti Abdülaziz devrinden itibaren münasebetlerini arttırmıştır. Bu ilgi daha sonra II. Abdülhamid'in İslamcılık politikasına destek olmuştur. Aynı zamanda Hindistan üzerinde bir hâkimiyet kurmuş olan İngilizlerle münasebetler üzerine etki etmiştir. Seylan Müslümanlarının en mühim meseleleri çoğu zaman İstanbul'a aksettiği gibi Osmanlı Devleti'nin zor zamanlarında Seylan Müslümanları çeşitli yardımlarda bulunarak destek sunmuşlardır. 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin başarısıyla sevinen Seylanlı Müslümanlar, 1911-1912 Trablusgarb Savaşı esnasında Osmanlı Devleti için dualar ettikleri gibi maddi yardımlarda da bulunmuşlardır. Bu araştırma ile Osmanlı Devleti ve Seylan arasındaki münasebetler Osmanlı Arşivlerine yansıdığı eksende ele alınarak gösterilmeye çalışılmıştır. Her ne kadar arada uzak mesafeler olsa da her iki bölgede yaşayan insanların kaynaşmaları ve yardımlaşmaları tespit edilmek istenmiştir. Aynı zamanda araştırma, II. Abdülhamid dönemi politikalarının Seylan üzerinde bir tesiri olup olmadığını varsa ne ölçüde gerçekleştiğini incelemektedir. Abstract The Ceylon Isle is in an extremely important place as its strategic location. This island is striking not only as its location but also in point of many Muslim living on the island. Towards the end of 19th century, both its location as well as a large number of Muslims living had necessitated the contact with the island in order to the Ottoman Empire that its caliphate emphasis had grown stronger day after day. At the beginning of the century, the Ottoman Empire, which is not much connection with these regions, had increased its relations since Abdulaziz period. Later, this involvement had also supported the politics of Islamism of Abdulhamid II and had affected on relations with British that established a dominance over India at the same time. In difficult times of the Ottoman Empire, the most important issues of Ceylon Muslims as often being reflected to Istanbul is that they had provided support favouring the various assists. In 1897 Ottoman-Greek War, the Ceylon Muslims, who were pleased with the success of the Ottoman Empire, had made the financial assists as they had prayed for the Ottoman Empire during the 1911-1912 Tripoli War. With this research, the relations between the Ottoman Empire and Ceylon had tried to be shown by taking as far as reflected in the Ottoman archives. Although there are the distances between them, the solidarity and the cohesion of people, who lived in each of two places, had tried to be identified. At the same time, this research has examined that whether the policies of the period of Abdulhamid II has an effect on the Isle of Ceylon or not, or that to what extent has occured if there is effect on the Isle.
Research Interests:
Öz Hafir Kasabası nüfus ve yerleşim genişliği bakımından ne Osmanlı Devleti'nde ne de günümüzde çok fazla dikkat çekmiş bir yer değildir. Ancak Osmanlı Devleti'nin ve II. Abdülhamid'in son döneminde bir süre önemli olmuştur. Bu değişiklik... more
Öz Hafir Kasabası nüfus ve yerleşim genişliği bakımından ne Osmanlı Devleti'nde ne de günümüzde çok fazla dikkat çekmiş bir yer değildir. Ancak Osmanlı Devleti'nin ve II. Abdülhamid'in son döneminde bir süre önemli olmuştur. Bu değişiklik Mısır ile yaşanan sınır meselesi yüzünden ortaya çıkmıştır. Bunun yanında Kudüs'ün dönem içinde kazandığı önem de bu değişikliğe etki eden bir diğer unsurdur. Osmanlı Devleti, Mısır sınırı ile ilgili endişesini idari ve askeri tedbirlerle çözmeye çalışmıştır. Bunun için de Hafir Kasabası'nın ve bununla birlikte Birüsseb ve Muleyha gibi mahallerin de idari yapılarında değişikliğe gitmiştir. Ayrıca Güney Filistin'deki Bedevileri yakından takip etmiş onlarla iyi ilişkiler tesisine gayret göstermiştir. Tüm bunlar yapılırken bir yandan İngilizlerin ve Mısır Hidivliği'nin pozisyonu dikkatle takip edilmiştir. Karşı tarafın hamlelerine karşı Osmanlı Devleti de kendi pozisyonunu alarak hareket etmeye çalışmıştır. Bu araştırma ile Hafir'in ve buradan hareketle Güney Filistin'in söz konusu dönemdeki durumu ortaya konmaya çalışılmıştır. Özellikle Osmanlı Arşivleri kullanılarak Osmanlı Devleti'nin bölgedeki hareketliliği nasıl okuduğu ve buna karşı ne tür tedbirler almaya çalıştığı tespit edilmek istenmiştir. Ayrıca I. Dünya Savaşı sırasında Kanal Harekâtı'nın gerçekleştiği alanın cephe gerisi olması nedeniyle bölgenin savaştan önceki durumunun tespiti yapılarak, araştırmanın bu dönemi ve bundan sonraki dönemi inceleyen araştırmacılara yardımcı olması hedeflenmiştir. Abstract It is a well-known fact that Hafir town is not a place that neither has attracted attention in these days nor in Ottoman Empire period in terms of its population and the width of settlement. However, Hafir town became prominent for a while in the last periods of Abdülhamid the second in Ottoman Empire. It needs to be keynoted that this change appeared due to the border conflict between Egypt and Ottoman Empire. Besides, the
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Özet Uganda, Doğu Afrika'da gerek konumu gerekse de nüfus yoğunluğu bakımından önemli ülkelerden biridir. Burası uzun müddet kendi koşulları içinde varlığını devam ettirirken 19. yüzyılla birlikte Avrupalı güçlerin ilgilendiği yerlerden... more
Özet Uganda, Doğu Afrika'da gerek konumu gerekse de nüfus yoğunluğu bakımından önemli ülkelerden biridir. Burası uzun müddet kendi koşulları içinde varlığını devam ettirirken 19. yüzyılla birlikte Avrupalı güçlerin ilgilendiği yerlerden biri olmuştur. Ancak Uganda'nın Avrupa büyük devletleri nezdinde önem kazanması yüzyılın sonuna doğru gerçekleşmiştir. Bunda Avrupalı devletlerin ilk etapta sahil bölgeleriyle ilgilenmeleri etkili olmuştur. Avrupalıların bölgeye sokulamamasında Viktorya Gölü etrafında 19. yüzyıl ortalarına kadar en azından kitleleri bir arada tutabilecek liderlerin çıkmış olmasının etkisi vardır. Ne var ki 19. yüzyılın son çeyreğine doğru sahil bölgelerine yerleşen güçler daha içerilere doğru sokulmaya başlamışlar, bunun için de bölgede kurulan şirketler önemli bir görev üstlenmiştir. Bu şirketlerden biri de Imperial British East Africa Company'dir. Şirket İtalya, Almanya ve Fransa'nın sömürgecilik yarışında olduğu bir bölgede bir miktar arazi üzerinde tasarruf sahibi olmuş ancak çok fazla tutunamayarak 1894'te bölgeden çekilmek istemiştir. Ardından bir anda uluslararası rekabetin odağında kalan bölgeye İngilizler yerleşmeye karar vermiştir. Bu araştırma ile Osmanlı Devleti'nin Doğu Afrika'daki varlığına etki eden, Mısır Meselesi'nin çözümünde yansımaları olan ve bölgedeki Müslüman ahaliyi de ilgilendiren bu hadisenin nasıl bir seyir izlediği merak edilmiştir. Aynı zamanda Osmanlı Devleti tarafından hadiselerin takip edilişi üzerine odaklanılmıştır.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Özet Osmanlı Devleti'nin gerilemesi ile birlikte Kızıldeniz'deki Osmanlı üstünlüğü de bundan etkilendi. Yemen'in en stratejik noktalarından olan Aden'e yerleşen İngilizler, Osmanlı Devleti için güney topraklarında dikkat edilmesi gereken... more
Özet Osmanlı Devleti'nin gerilemesi ile birlikte Kızıldeniz'deki Osmanlı üstünlüğü de bundan etkilendi. Yemen'in en stratejik noktalarından olan Aden'e yerleşen İngilizler, Osmanlı Devleti için güney topraklarında dikkat edilmesi gereken bir aktör haline geldi. Önceleri son derece kıymetsiz olan Kızıldeniz sahilleri ve bu denizde yer alan adalar ile limanlar, Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla birlikte birer cazibe merkezi oldu. Bu durumdan en fazla etkilenen yerlerden biri de Arap Yarımadası'nda yer alan Yemen'di. Aden ve Hadramutlar bölgesi İngilizlerin elindeydi. Buna karşılık bir ara gevşek bir idareye sahip olan Kuzey Yemen bir süre Mısır idaresinde kalsa da XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren doğrudan Osmanlı yönetimi altına alınmak üzereydi. Bu gelişmeler yaşanırken Fransızlar da bölgede kendilerine üs vazifesi görebilecek bir yere sahip olma teşebbüsünde bulundular. Fransızların Yemen üzerinde ilgilendikleri nokta ise Şeyh Said oldu. Burası Kızıldeniz sahilinde İngilizlerin bölgedeki askeri varlığına karşı denge oluşturabilecek bir liman olarak düşünüldü. Bu makale ile Fransızların Yemen üzerindeki girişimi ve Osmanlı Devleti'nin bu girişime karşı aldığı tedbirler ele alınacaktır. Olayların seyri üzerinden Osmanlı Devleti'nin meseleyi ele alışı izah edilecektir. Abstract The Ottoman-French Competition Around The Land Called Sheikh Said in Yemen (1868-1912) The supremacy of Ottoman Empire in the Red Sea was also affected by this the decline of Ottoman Empire. The British, who settled into Aden, one of the most strategic points of Yemen, became an important actor to be considered for Ottoman Empire in the Southern Territories. The island and the ports, which were located in the Red Sea and Red Sea coasts, which were extremely worthless before, became a center of attraction with the opening of the Suez Canal. One of the most affected places by this stiuation was Yemen located in the Arabian Peninsula. Aden and Hadramut region were under the British patronage. In contrast the North Yemen, which had been a loose authority, was directly about to be taken under the authority of Ottoman Empire, even if Yemen had stayed in the Egyptian authorities for a while since the second half of XIX. century. While these developments were taking place, the French had attempted to have a place which had functioned as the duty of base camp. The point, which the French were interested above the Yemen, was Sheikh Said. There was considered as a port which could create a balance against the British Military presence in the region of the Red Sea cost. The initiative of French on Yemen and measures taken by the Ottoman Empire aginst this interference will be mentioned with this article. The approaching issue of Ottoman Empire will be explained over the process of incidents.
Research Interests:
Research Interests:
Özet Berbera şehri ve limanı, Aden Körfezi'nde ve Kızıldeniz'in Afrika sahillerinde yer alır. Bulunduğu konum itibariyle oldukça stratejik bir noktadadır. Liman Batılı bir güç olarak ilk defa Portekizlilerin eline geçmiş, Memlük Devleti... more
Özet Berbera şehri ve limanı, Aden Körfezi'nde ve Kızıldeniz'in Afrika sahillerinde yer alır. Bulunduğu konum itibariyle oldukça stratejik bir noktadadır. Liman Batılı bir güç olarak ilk defa Portekizlilerin eline geçmiş, Memlük Devleti ise bu süreçte Portekizlileri durduramamıştır. Ardından liman Osmanlıların idaresine girmiştir. XIX. yüzyıla kadar Osmanlı'nın kontrölünde kalan bölge daha sonra Mısır'a verilmiş ve ardından İngilizler kontrolü ellerine almışlardır. Tüm bu el değiştirmeler yaşanırken hem Berbera'nın hem Aden Körfezi'nin hem de Kızıldeniz'in önemi ve değeri artmıştır. Sonuçta bölgede yaşanan nüfuz mücadelesi sırasında Osmanlı Devleti bölge üzerindeki hukukunu korumaya çalışmış ancak bu hiç de kolay olmamıştır. Sömürgeciliğin en yoğun olarak yaşandığı XIX. yüzyılda bu çekişmeden en fazla zarar görenler ise Somali ve Somali'nin Berbera gibi liman şehirlerinde yaşayanlar olmuştur. Abstract Berbera Port in Somalia and Ottoman Empire's Rights on This County (1839-1894) Berbera city and port is in Aden Harbour and in Red Sea near to African shores. Its place is almost important. The port was captured by Portugals first time for a European power. But Memluks State couldn't stop Portugal and her naval Powers in Egyptian African shores. After Ottoman State captured Egypt, his influence came to Somali shores and Berbera port too. This city and port has ruled by Ottomans at the end of 19th century. But in this century Egyptian soldiers came to this port wia Ottoman grant. England has captured this port with end of Egyptian power in this area. Finally with these circumstances Ottoman State intended to build his influence in this area again but this was not so easy. In 19th century when imperialism gold age, Somalia and her cities like Berbera saw a struggle and Somalia people lived in this atmosphere. Giriş Aden körfezinde bulunan Berbera şehri, önemli bir liman ve eski bir yerleşim yeri olup, Batlamyus ve Cosmas şehirle ilgili bazı bilgiler vermişlerdir.
Research Interests:
Öz Sina Yarımadası, Asya ve Afrika'nın bağlantı noktası üzerindedir. Günümüzde Mısır ve İsrail arasında kalan bu yarımada bugün taşıdığı stratejik önemi geçmişte de taşımaktaydı. Geçmişte birçok büyük gücün sınırları içinde yer alsa da... more
Öz Sina Yarımadası, Asya ve Afrika'nın bağlantı noktası üzerindedir. Günümüzde Mısır ve İsrail arasında kalan bu yarımada bugün taşıdığı stratejik önemi geçmişte de taşımaktaydı. Geçmişte birçok büyük gücün sınırları içinde yer alsa da bölgede yaşayan kabilelerin varlığı kesintisiz olarak günümüze kadar devam etti. Osmanlı Devleti'nin ve bir dönem Mısır'ın yöneticileri bölgede etkin bir otorite kurmak için gayret gösterseler de kurulan otoriteler devamlılık göstermedi. Neticede günümüze kadar gelen ve yarımadanın değişik yerlerine dağılan kabileler yarımadanın esas sahipleri olmaya devam ettiler. Yarımada, Süveyş Kanalı'nın yapımıyla birlikte oldukça önemli hale geldi. Bölge oldukça kurak ve çöl iklimine sahip olmasına rağmen ticari ve askeri açıdan değer kazandı. Öneminden dolayı ve 1882'de Mısır'a İngilizlerin yerleşmesiyle birlikte kendi haline bırakılamayacak kadar önemli görülen bir yer olmaya başladı. Birçok askeri uzmanı bölgeye gönderecek olan İngilizler yarımada ve üzerinde yaşayan kabilelerle ilgili bilgisini arttırmak için uğraştı. Elde edilecek sonuçların bölgedeki İngiliz çıkarlarını korumak bakımından pratik sonuçları olacaktı. Bu sonuçlar ilk önce 1882 işgalinde ve ardından tahmin edilenden çok sonra I. Dünya Savaşı sırasında İngilizlere çok fayda sağladı. İngilizlerin bu faaliyetlerine karşı Osmanlı Devleti ise yarımada üzerinde son derece bulanık olan hâkimiyet alanını yeniden ele alarak karşılık verdi. Yoğun uğraşlar neticesinde kanala daha da yakın bir sınır çizmeyi başardı. Bu ise I. Dünya Savaşı'na kadar İngilizlerde sürekli bir endişenin olmasına sebebiyet verdi. Bu araştırma ile Sina Yarımadası'nın önemi ve üzerinde yaşayan kabileler hakkında bilgi verilmek istenmektedir. Bunun yanında İngiltere'nin yarımadaya bakışı karşısında Osmanlı Devleti'nin İngiliz varlığına yönelik aldığı tedbirler de araştırmanın kapsamı dâhilindedir.
Research Interests:
Öz Perim Adası, Kızıldeniz'in girişinde son derece önemli bir adadır. Ada uzun süre Osmanlı Devleti'ne gevşek bir yapıyla bağlı kalmıştır. Ancak Avrupalı devletler Kızıldeniz'le bağlantı kurmak için adayla sürekli ilgilenmişlerdir. Ada... more
Öz Perim Adası, Kızıldeniz'in girişinde son derece önemli bir adadır. Ada uzun süre Osmanlı Devleti'ne gevşek bir yapıyla bağlı kalmıştır. Ancak Avrupalı devletler Kızıldeniz'le bağlantı kurmak için adayla sürekli ilgilenmişlerdir. Ada üzerinde en etkili Avrupalı güç İngilizler olmuştur. Adaya çeşitli gerekçelerle yerleşen İngilizler Aden Körfezi, Kızıldeniz ve Mısır üzerinde etkin olmayı planlamışlardır. Osmanlı Devleti de bu girişimlere karşı XIX. yüzyıl boyunca adadaki varlığını İngiltere'ye karşı savunmak durumunda kalmıştır. İnsan yerleşimi için elverişsiz koşulları olmasına rağmen taşıdığı stratejik önemden dolayı ada bir rekabet sahası haline gelmiştir. Adada İngilizlerin varlığı Fransa gibi devletlerin Kızıldeniz girişinde faaliyet yürütmelerine de sebep olmuştur. Bu kapsamda Fransızlar Kızıldeniz girişindeki Şeyh Said adlı mevkii ele geçirmek için uğraşmışlardır. Yemen'in güneyinde Aden'de İngilizlerin 1839'dan itibaren devam eden varlığı, Osmanlı Devleti için büyük bir sorunken Perim Adası'na yerleşmeleri de işleri daha karmaşık hale getirecektir. Bu çalışma ile XIX. yüzyıl içinde Kızıldeniz ve Hindistan arasındaki ticarette son derece önemli bir noktada yer alan Perim üzerindeki siyasi rekabet incelenmek istenmiştir. Makalede ilk olarak Perim Adası'nın yüzyıl içinde önem kazanması ve ardından İngilizlerin gelişi üzerinde durulmuştur. Yine ilerleyen zaman içinde Osmanlı Devleti'nin atadığı kaymakamlar üzerinden adanın kontrol altında tutulmak istenmesi gösterilmek istenmiştir. Aynı zamanda adanın Osmanlı tarihi açısından taşıdığı önem, yüzyıl içinde devam eden siyasetle ortaya konmaya çalışılmıştır. Ada ile en fazla ilgili olan İngilizler ve buna karşı da Osmanlı Devleti'nin politikaları araştırmanın ana noktasını teşkil etmektedir.
Research Interests:
Öz: Osmanlı Devleti, ilk kez Mısır'ın fethinden sonra Hadım Süleyman Paşa ile Osmanlı topraklarına katılan Yemen'in elde tutulması için I. Dünya Savaşı'na kadar yoğun bir çaba harcamıştır. Ele geçirilişinden bir süre sonra Zeydilere karşı... more
Öz: Osmanlı Devleti, ilk kez Mısır'ın fethinden sonra Hadım Süleyman Paşa ile Osmanlı topraklarına katılan Yemen'in elde tutulması için I. Dünya Savaşı'na kadar yoğun bir çaba harcamıştır. Ele geçirilişinden bir süre sonra Zeydilere karşı tutunamayan Osmanlı Devleti bölgeden çekilmiştir. Ne var ki 19. yüzyıl siyasi ve askeri olaylarının doğurduğu endişelerle birlikte Osmanlı Devleti Yemen'de tekrar harekete geçmek zorunda kalmıştır. Bu kapsamda Sultan Abdülmecid zamanında Tevfik Paşa'nın gerçekleştirdiği askeri harekât son derece önemlidir. Tevfik Paşa, bölgenin nazik durumu karşısında Osmanlı üst makamlarının bölgeye ehemmiyet vermesine ön ayak olmuş ve Yemen'deki Osmanlı askeri faaliyetlerinin gerçekleş-tirilmesinde önemli bir görev üstlenmiştir. Osmanlı Devleti'nin bölgede böyle bir teşebbüse kalkışmasında Kızıldeniz ve Arap Yarımadası'nın güvenli hale getirilmesi de etkili olmuştur. Mekke ve Medine gibi kutsal toprakların güvenliği ve Osmanlı Devleti'nin sınırları içinde yer alan Müslüman ahali arasında düzenin devam ettirilmesi bakımından da Yemen'in kontrol altına alınması gerekli görülmüştür. Bu araştırma ile Kıbrıslı Tevfik Paşa üzerinden Osmanlıların gerçekleştirdikleri askeri faaliyetler tetkik edilmeye çalışılacak-tır. Hadisenin gelişmesinde Kıbrıslı Tevfik Paşa son derece önemli bir noktada olduğu için olayların gelişimi onun üzerinden ele alınacaktır. Bunun yanında meseleyi daha iyi kavrayabilmek için yer yer devrin genel siyaseti ve Osmanlı Devleti'nin bölge üzerindeki politikalarına da yer verilecektir. Abstract: After the conquest of Egypt, the Ottoman State had firstly through Hadım Suleiman Pasha, made an intense effort for the retention of the territory of Yemen within Ottoman territory until the outbreak of World War I. After a while, the Ottomans had withdrawn substantially from the region being unable to stand up to the Zaid. However, the Ottoman state was forced to move back into the action in the Yemen due to the concerns raised by the political and military events of the 19 th century. Within this context, the military action undertaken by Muavin Tevfik Pasha during the reign of Sultan Abdulmecid, was extremely important. Muavin Tevfik Pasha understood that the important Ottoman authorities attached importance to the region and he had taken on an important task to realise them through military operations. The reason for attempting such an undertaking was the Ottoman concern to secure the Red Sea and the Arabian Peninsula. The control of Yemen was necessary, in terms of the security of the Holy lands of the Hejaz, Mecca and Medina and the continuation of the relationship of the ruler and Muslim community within the boundaries of Ottoman territory with this duty. The military operations undertaken by Muavin Tevfik Pasha on behalf of the Ottoman state are investigated in this article and as Muavin Tevfik Pasha had a very important role in the development of these events, the article focuses on him. In addition there is included a description of the wider politics of the period and also of the policy of the Ottoman state in this region, in order to more completely understand this issue.
Research Interests:
Research Interests:
Özet Köstendil, Osmanlı Devleti'nin Rumeli'ye gelmesiyle birlikte konum itibariyle önemli bir mevkide görülmüştür. XIX. yüzyıl boyunca da bu konumu Köstendil'i değerli kılmıştır. Gerek Osmanlı Devleti'nin Balkan topraklarındaki hâkimiyeti... more
Özet Köstendil, Osmanlı Devleti'nin Rumeli'ye gelmesiyle birlikte konum itibariyle önemli bir mevkide görülmüştür. XIX. yüzyıl boyunca da bu konumu Köstendil'i değerli kılmıştır. Gerek Osmanlı Devleti'nin Balkan topraklarındaki hâkimiyeti gerek Balkanlarda çıkan isyanlar ve gerekse de Rus müdahalesi sırasında konumunda dolayı Köstendil birçok gelişmenin merkezinde yer almıştır. Osmanlı Devleti de bu durumun farkında olduğu için bu şehirdeki gelişmeleri yakından takip etmeye çalışmıştır. Bu araştırma ile son derece önemli bir konumu olan Köstendil'in XIX. yüzyıl içindeki siyasi ve askeri olaylardan ne şekilde etkilendiği anlatılmaya çalışılacaktır. Araştırma, Osmanlı arşiv belgelerini esas alarak söz konusu hadiselerin gelişim süreçleri anlatmayı amaçlamaktadır. Abstract Köstendil became an important place when Ottoman Empire arrived to Rumelia due to its location. Its location made Köstendil significant throughout the nineteenth century. Köstendil was in the center of the several developments thanks to its position not only during the domination of Ottoman Empire in the Balkans but also during the revolts in the Balkans and during the Russian intervention to the Balkans. Ottoman Empire was aware of the situation; therefore, Ottomans tried to follow the developments closely. This study tries to find out to what extent Köstendil, which had extremely crucial location, affected from the political and martial events in the nineteenth century. The study aims to describe development processes of the aforementioned incidents based on the Ottoman archive documents.
Özet Osmanlı Devleti için Balkanların ayrı bir yeri ve önemi olmuştur. Devletin gelişme döneminde ve gerileme döneminde de bu önem devam etmiştir. Ancak XIX. yüzyılla birlikte Kırcaali de içinde olmak üzere Osmanlı Devleti'nin... more
Özet Osmanlı Devleti için Balkanların ayrı bir yeri ve önemi olmuştur. Devletin gelişme döneminde ve gerileme döneminde de bu önem devam etmiştir. Ancak XIX. yüzyılla birlikte Kırcaali de içinde olmak üzere Osmanlı Devleti'nin gerilemesinden en fazla etkilenen yerlerden biri Rodoplar çevresi olmuştur. Bu bölgede yaşayanlar gerek Osmanlı-Rus savaşlarında gerekse de Balkanlarda çıkan isyanlar sırasında olayların içinde kendilerini bulmuşlardır. Bu araştırma ile Kırcaali merkezde olmak üzere XIX. yüzyılda Balkanlarda yaşanan gelişmeler ele alınmıştır. Bölgede yaşanan gelişmelerin Kırcaali'de yaşayan ahaliye etkileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırma için Osmanlı Arşiv belgeleri ve esas alınarak yeri geldiğinde İngiliz arşivleri ve araştırma eserler de çalışmaya dâhil edilmiştir. Abstract The Balkans had an important place for Ottoman Empire. This importance continued during the development and decline periods as well. However, by the nineteen century along with Kircaeli one of the most effected places was vicinity of Rodops from the decline of Ottoman Empire. People living in this region found themselves in the middle of incidents not only during the Russo-Turkish War of 1877–78 but also during the revolts in the Balkans. This study treats developments in the Balkans with Kircaeli being in the center and aims to determine impact of these developments in the region to people living in Kircaali. This study is mainly based on the Ottoman archive documents, along with British archive materials and other relevant studies if needed.
Goeben ve Breslau gemilerinin I. Dünya Savaşı'nda ve Osmanlı Devleti'nin bu savaşa girmesinde önemli bir yeri vardır. Savaşta oynadıkları rol kadar bu gemilerin Osmanlı Devleti'ne gelişlerinin de ayrı bir hikâyesi bulunmaktadır. Gemilerin... more
Goeben ve Breslau gemilerinin I. Dünya Savaşı'nda ve Osmanlı Devleti'nin bu savaşa girmesinde önemli bir yeri vardır. Savaşta oynadıkları rol kadar bu gemilerin Osmanlı Devleti'ne gelişlerinin de ayrı bir hikâyesi bulunmaktadır. Gemilerin Osmanlı Devleti'ne gelişleri öncesinde karıştığı bombalama hadiseleri, İngiliz ve Fransız donanmalarının bu gemilerin eylemlerine karşı aldıkları tavırlar dikkat çekicidir. Bu makale ile Goeben ve Breslau gemilerinin I. Dünya Savaşı'nın arifesindeki faaliyetleri konu edilmiştir. Makalenin kapsamı dışına çıkmamak için gemilerin Osmanlı Devleti'ne gelişlerinden sonraki kısma girilmemiştir. Ağırlık noktası 1914'ün Temmuz ayının sonu ve Ağustos başları olmuştur. Bu iki gemi dışında da İngiliz filosunun Akdeniz'deki pozisyonu, kapasitesi ve gemilerinin özellikleri ile de bir miktar bilgi verilmeye çalışılmıştır. Aynı şekilde Fransız gemileri ve onların Goeben ve Breslau gemilerini önleyici nitelikteki teşebbüslerine yer verilmiştir. Makale Goeben ve Breslau'ı biraz daha yakından tanımak ve Çanakkale'ye gelişlerindeki nedenleri tartışmayı hedeflemektedir. Abstract Goeben and Breslau cruisers are the important points in the World War I and in the entry of Ottoman Empire in this war. As their role in this war, the arrival of these cruisers to the Ottoman Empire has also a different story. Before the arrival of these cruisers to the Ottoman Empire, the incidents involving the bombing of cruisers and the attitudes of British and French navies against the actions of these cruisers are remarkable. The activities of Goeben and Breslau cruisers on the eve of World War I are mentioned with this article. To avoid departing from the scope of this article, the next section of the cruisers' arrival of Ottoman Empire are not mentioned. The focus of article are the end of July and the beginning of August in 1914. Apart from these two cruisers, it is provided to inform about the position and the capacity of British fleet in the Mediterranean and the features of cruisers. Likewise, the French cruisers and their enterprises to prevent Goeben and Breslau cruisers are mentioned in this article. This article aims the recognition closer of Goeben and Breslau cruisers and the causes of the arrival of these cruisers to the Çanakkale. Giriş I. Dünya Savaşı hem gelişimi hem de sonuçları bakımından o zamana kadar dünyada daha önce görülmemiş bir savaştı. Birbirleri ile ittifak yapmış olan devletler bir araya gelerek ikiye ayrılmış gibi görünen dünyada kıyasıya bir güç mücadelesine girdi. Bu savaşın rakamlarına bakıldığında daha önceki savaşlardan ne derece farklı olduğu açıkça görülüyordu. Savaş öncesi, kutuplaşmaya başlayan dünyanın birbirine girmesine çıkan bir kıvılcım yetmişti
Özet Osmanlı Devleti'nin dağılmasıyla birlikte gündeme gelen en önemli sorunlardan biri Ermeni Meselesidir. Bu süreç Fransız İhtilali ile başlamıştır. Gerilemeyle birlikte milliyetçilik önemli bir faktör haline gelmiştir. Osmanlı... more
Özet Osmanlı Devleti'nin dağılmasıyla birlikte gündeme gelen en önemli sorunlardan biri Ermeni Meselesidir. Bu süreç Fransız İhtilali ile başlamıştır. Gerilemeyle birlikte milliyetçilik önemli bir faktör haline gelmiştir. Osmanlı Devleti'nde milliyetçilik hareketleri de ilk olarak Rumeli'de kendisini göstermiştir. Osmanlı Devleti Balkanlardaki durumun farkında olsa da hızla gelişen Avrupa nüfuzu karşısında gelişmelerin önünü alamamıştır. Gerilemeyle birlikte Anadolu'da Osmanlı Ermenileri arasındaki isyan hareketleri de kendisini göstermiştir. Ermeniler, Osmanlı Devleti'nin en güvendiği milletlerden olsa da yıkılışa doğru yol ayrımına gelinmiştir. Bu araştırma ile Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde Ermenilerin Osmanlıdan ayrılışları ele alınmıştır. Bu başlık altında Fransızlara ait Messagerie Maritimes Kumpanyası'nın vapurlarından Kongo vapurunun faaliyetleri incelenmiştir. Kongo Vapuru'nun faaliyetleri ile bu göç hareketinin mahiyeti ve Avrupa devletlerinin bu işin neresinde oldukları araştırılmıştır. Araştırma 1890'lı yıllarda kendisini fazlasıyla gösteren bu göç dalgasında Kongo Vapuru'nun hikâyesini gün yüzüne çıkarmayı amaçlamıştır. Abstract Armenian issue emerged with the decline of the Ottoman Empire is a problem. This issue by the French Revolution began. Nationalism has become a major problem by the Ottoman withdrawal. Nationalism manifested itself for the first time in Rumelia. Ottoman Empire was aware of the nationalism problem in Rumelia, tough can not do anything. Rebel movements began to appear in Ottoman Anatolia by withdrawal. Armenians of the Ottoman Empire was one of the most trusted people but something was changing. This study examines corruption of Ottoman-Armenian relationships. At the same time this article examines Kongo Ferry's activiy in East Mediterranean. This ferry belonging to French and French was very active in the Mediterranean. This study examines the Armenian migration and foreingners position in this issue. This study focus to undertand the story of Kongo Ferry and its atcivity in 1890's in Ottoman Sea too. Giriş XIX. yüzyıl Osmanlı Devleti'nin en zor dönemlerinden biri oldu. Fransız İhtilali'nin etkisiyle birlikte önce Fransa ardından da tüm Avrupa'yı etkileyen gelişmeler Osmanlı Devleti'ne de sirayet etti. Hem içerideki isyanlar ve kargaşa hem de dış baskılar ve sık sık kendini gösteren savaşlar devletin kaynaklarını ve gücünü eritmeye başladı. Her ne kadar XIX. yüzyıl içinde yaşanan bu gelişmelere set çekmek için bir dizi teşebbüs devreye sokulsa da istenilen neticeler gerçekleşmedi. Bu yüzden de Osmanlı Devleti'nin kendine özgü düzeni, Avrupa'dan gelen ve kendini dayatan yeni düzen karşısında aşınmaya başladı. Aşınma ilk olarak sık sık savaşların yaşandığı ve dışarıdan müdahalelere açık bir konumda olan Rumeli'de kendini gösterdi. Her ne kadar Rumeli'de isyanlar bilenen vakalardan olsa da
Özet Osmanlı Devleti'nin XIX. yüzyılın ikinci yarısına doğru Yemen'in kuzeyinde hâkimiyetini kuvvetlendirmesi ile birlikte yerel unsurlar ile işbirliğinin de yoğunlaştığı görülür. Bölgenin temel unsurlarından olan kabileler de bunun bir... more
Özet Osmanlı Devleti'nin XIX. yüzyılın ikinci yarısına doğru Yemen'in kuzeyinde hâkimiyetini kuvvetlendirmesi ile birlikte yerel unsurlar ile işbirliğinin de yoğunlaştığı görülür. Bölgenin temel unsurlarından olan kabileler de bunun bir parçasıdır. Osmanlı Devleti'nin bölgede görev yapan idarecileri bu konuda son derece titiz davranmışlardır. Özellikle bölgenin hassas olan konumu bu titizliğe bir kat daha dikkat edilmesini gerektirmiştir. Araştırmanın temel dayanak noktasını bu kapsamda bölgede etkin kabilelerden biri olan Hakem Kabilesi oluşturmuştur. Bu kabilenin seçilmesinin temel nedeni ise, söz konusu kabilenin Osmanlı idaresinin diğer bölgelere nispetle daha kuvvetli olduğu Moha ve Hudeyde taraflarında yaşamakta oluşudur. Osmanlı makamları tarafından takibinin kolaylığından ötürü bu kabile ile ilgili birçok yazışma gerçekleşmiştir. Aynı zamanda Kızıldeniz'in giriş noktasına yakın yaşamalarından dolayı İngiltere ve Fransa ile de kabilenin temasları olmuştur. Bu nedenlerle araştırma için Hakem Kabilesi seçilmiştir. Araştırma, Osmanlı Arşiv Belgeleri esas olmak üzere yerel kabilelerle Osmanlı Devleti'nin bölgedeki münasebetlerini incelemeyi amaçlamıştır. Bunun yanında meseleyi daha etraflı bir şekilde izah edebilmek için devrin genel siyaseti ve Osmanlı Devleti'nin Yemen üzerindeki varlığı da makalenin kapsamı içine alınmıştır. Abstract The interaction with the local elements of the Ottoman Empire was seen to be concentrated with the strengthening of their domination in the North Yemen towards the second half of the XIX. century. The tribes, which were the basic elements of the region, were also parts of it. The managers of Ottoman Empire, who had served in this region, had acted extremely rigorous in this matter. Especially, the highly sensitive position of the region necessitated to be paid still more attention about this punctilio. In this context, the main point of the research was the Hakem Tribe which was one of the active tribes in this region. The main reason why this tribe had been chosen is that because the Ottoman Empire had stronger control over the Moha and the Hudeyde area where the tribe had lived. Many correspondence had occured about this tribe due to the ease of tracking by the Ottoman authorities. At the same time, this tribe had been in touch with France and England because of their living close to the entry point of the Red Sea. With these reasons, the Hakem Tribe was chosen for research. Including mainly the Ottoman archival documants, the research bases on the examine their relations of the Ottoman Empire and the native tribes in this region. In addition, the general politics of the period and also the presence of the Ottoman Empire on Yemen are the parts of this article in oder to explain the matter in more detail.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Öz Günümüzde Eritre ve Etiyopya arasında kalan Danakil bölgesi, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti'nin Kızıldeniz çevresinde hâkimiyetini korumaya çalıştığı yerlerden biri olmuştur. Bölgede birçok kabile yaşamasına... more
Öz Günümüzde Eritre ve Etiyopya arasında kalan Danakil bölgesi, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti'nin Kızıldeniz çevresinde hâkimiyetini korumaya çalıştığı yerlerden biri olmuştur. Bölgede birçok kabile yaşamasına rağmen sahil kesiminde yaşayan kabilelerin ekseriyetle Müslüman olmaları ve Habeşlilerin Kızıldeniz'de bir limana sahip olmak istemeleri devrin Osmanlı makamlarını tedirgin ettiğinden, bu bölge üzerinde yoğun bir rekabet yaşanmıştır. Osmanlı Devleti, Musavva'daki kaymakamlarından ve zaman zaman Yemen'deki görevlilerinden aldığı destekle bölge üzerindeki hâkimiyetini muhafaza etmeye çalışmıştır. Bölgede gerek kabileler arasındaki rekabet ve çatışmalar gerek Fransa ve İngiltere gibi devletlerin müdahaleleri gerekse de din merkezli sürtüşmeler durumu daha da hassas bir hale getirmiştir. Araştırmayla büyük devletlerarasında devam eden rekabetle birlikte, Osmanlı Devleti'nin bölgede tutunma girişimleri ve bu kapsamda yürütülen çalışmalar incelemeye dâhil edilmiştir. Araştırma, günümüzde Türkiye'den çok uzakta olan bu bölgelerdeki mirasın biraz daha gün yüzüne çıkmasını ve görünür hale gelmesini amaçlamaktadır. Abstract The Danakil Region between Eritrea and Ethiopia in the Ottoman Authority in 19 th Century and Kaimakam Pertev Efendi At the present time, the Danakil Region, between Eritrea and Ethiopia, is one of the places that the Ottoman Empire has tried to preserve their authority around the Red Sea since the second half of 19th century. Although a lot of tribes had lived in this region, the Ottoman Empire had worried due to the tribe usually consist of Muslim in the coast and the Ethiopians' request. And this had led to fierce competition. The Ottoman Empire had tried to preserve their authority with the Governors in Musavva and the support of servants in Hijaz and Yemen. In this region, either the competition and the conflicts between te tribes, or the responses of governments such as France
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests: