Skip to main content
Nükleer reaktörlerde yakıt olarak kullanılan uranyum, zincirleme reaksiyon sonucu açığa çıkan olağanüstü buhar vasıtasıyla elektrik enerjisine dönüştürülmesi ile dünyanın en önemli doğal kaynaklarından birisi olmuştur. Günümüzde Fransa... more
Nükleer reaktörlerde yakıt olarak kullanılan uranyum, zincirleme reaksiyon sonucu açığa çıkan olağanüstü buhar vasıtasıyla elektrik enerjisine dönüştürülmesi ile dünyanın en önemli doğal kaynaklarından birisi olmuştur. Günümüzde Fransa elektrik ihtiyacının %71’ini nükleer reaktörlerden karşılarken yerli kaynaklarının yetersiz olması sebebiyle uranyumu diğer ülkelerden ithal etmektedir. Fransa’nın ithal ettiği uranyumun %60’ı Nijer’deki uranyum yataklarından gelmektedir. Fransa ve Nijer ilişkisini şekillendiren uranyum ticareti; Nijer’e ekonomik refah getirmemekte, bölgede hak iddiasında bulunan Tuaregler Nijer için güvenlik problemi oluşturmaktadır. Bu makalede; doğal kaynaklar, sömürgecilik ve çatışma ilişkisi üzerinden Nijer’deki Fransa ve Tuareg sorununun irdelenmesi amaçlanmaktadır. Doğal kaynaklar üzerindeki
yeni sömürgecilik uygulamalarının ve çatışma dinamiklerinin Nijer örneği ile incelenmesi konunun anlaşılması açısından önem arz etmektedir. Konunun incelenmesi için nitel araştırma yöntemi benimsenerek tanımlayıcı araştırma kapsamında vaka çalışması gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda Nijer’in sahip olduğu uranyum kaynağının Fransa ve Tuaregler örneğinde yeni sömürgecilik uygulamalarına ve güvenlik sorunlarına neden olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Nijer, Fransa, Uranyum, Tuaregler, Çatışma
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) dağılması uluslararası sisteme etkileri ile beraber Avrupa Birliği'nin (AB) güvenlik yaklaşımının da temelden değişmesine neden olmuştur. Özellikle Soğuk Savaş Dönemi'nde tek bir düşmana... more
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) dağılması uluslararası sisteme etkileri ile beraber Avrupa Birliği'nin (AB) güvenlik yaklaşımının da temelden değişmesine neden olmuştur. Özellikle Soğuk Savaş Dönemi'nde tek bir düşmana karşı oluşturulan güvenlik politikalarının Soğuk Savaş sonrasında 11 Eylül 2001 Terör Saldırıları ile yetersiz kaldığı anlaşılmıştır. Söz konusu yeni dönemde AB; organize suç örgütleri, yasadışı silah ve uyuşturucu ticareti, bölgesel çatışmalar, artan kitle imha silahları ile yasadışı göç gibi karmaşık ve geniş bir tehdit skalası ile karşı karşıya kalmıştır. Birlik üyesi devletlerin bu tehditlerle tek başına mücadele etmesinin yetersiz olması neticesinde, kolektif çabalar gündeme gelmiştir. Bu bağlamda çalışmada AB tarafından açıklanan Güvenlik Strateji Belgeleri ve diğer önemli girişimler irdelenerek silahsızlanma ve silah kontrolü kapsamında Birliğin güvenlik mimarisine etkileri analiz edilecektir.