Skip to main content
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
The chain of events that has started with the execution of Shi’ite scholar Sheikh Nimr al-Nimr’s death sentence by Saudi Arabia on January 2, 2016 together with 46 people and continued with setting the Saudi Arabia’s Consulate in Mashhad... more
The chain of events that has started with the execution of Shi’ite scholar Sheikh Nimr al-Nimr’s death sentence by Saudi Arabia on January 2, 2016 together with 46 people and continued with setting the Saudi Arabia’s Consulate in Mashhad and Embassy in Tehran on fire by the demonstrators in protest of execution that led Saudi Arabia to cut its diplomatic relations with Iran created a tremendous impact on world public opinion as ‘Iran-Saudi Arabia tension.’ The reasons of this tension between the two regional powers, Iran and Saudi Arabia, who are considerably different from each other regarding the regional politics of the Middle East both in terms their existence and interests, have been the most mentioned and discussed issue of the past few days. The most frequently asked question to understand the reasons beneath the tension between the two states was whether it was rooted in conflict of interests or in polarizations of sectarian differences. In this vein, another question asked rather anxiously for the future was whether the tension between Saudi Arabia and Iran after the execution of al-Nimr would deepen the regional sectarian polarization, which had appeared within the context of civil wars and conflicts in the region. This short essay will try to answer these questions following a brief discussion of the course of relations between Iran and Saudi Arabia until today.
Research Interests:
Geçtiğimiz 21 Ocak’ta İran Dini Lideri Ayetullah Hamenei, Avrupa ve Kuzey Amerika gençliğine hitaben kaleme aldı. Hamanei’nin resmi internet sayfasında beş dilde yayınlanan mektup #letter4u hashtagiyle twitter hesabında da paylaşıldı.... more
Geçtiğimiz 21 Ocak’ta İran Dini Lideri Ayetullah Hamenei, Avrupa ve Kuzey Amerika gençliğine hitaben kaleme aldı. Hamanei’nin resmi internet sayfasında beş dilde yayınlanan mektup #letter4u hashtagiyle twitter hesabında da paylaşıldı. Yorumcular, Hamenei’nin 7 Ocak’ta Paris’te düzenlenen Charlie Hebdo saldırısından sonra kaleme aldığı açık mektubun Müslüman bir din adamı tarafından kendi dini hakkında Batı gençliğine hitaben yazılan ilk mektup olduğunu ifade etmekteler.
Research Interests:
Geçtiğimiz günlerde Rusya ile İran arasında geniş kapsamlı ekonomik işbirliği öngören bir mutabakat anlaşması imzalandı. 5 Ağustos tarihinde Rusya Enerji Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Rusya Enerji Bakanı Aleksandr Novak ve... more
Geçtiğimiz günlerde Rusya ile İran arasında geniş kapsamlı ekonomik işbirliği öngören bir mutabakat anlaşması imzalandı. 5 Ağustos tarihinde Rusya Enerji Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Rusya Enerji Bakanı Aleksandr Novak ve İran Petrol Bakanı Bijan Namdar Zanganeh tarafından imzalandığı belirtilen anlaşma beş yıllık bir dönem için Rusya’nın İran’ın petrol satışına yardım etmesi, iki ülkenin petrol ve doğal gaz endüstrisinde işbirliği yapması, Rusya’nın İran’da yeni elektrik santrallerinin yapımını üstlenmesi ve İran’a makina, tüketim malları ve tarım ürünleri sağlaması gibi konuları kapsıyor. Yine Rusya Enerji Bakanlığı’nın açıklamasına göre İran, ortak elektrik santrali inşa etmek ve Rusya ile işbirliği dahilinde kömür yataklarını da geliştirmek istiyor.
Research Interests:
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani geçtiğimiz 4 Ocak günü 'Sürdürülebilir Büyüme ve İstihdam Sağlamak için Stratejiler' temalı Birinci İran Ekonomi Kongresi'nde yaptığı konuşmada geniş yankı uyandıran siyasi bir açıklamada bulundu. Pek çok... more
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani geçtiğimiz 4 Ocak günü 'Sürdürülebilir Büyüme ve İstihdam Sağlamak için Stratejiler' temalı Birinci İran Ekonomi Kongresi'nde yaptığı konuşmada geniş yankı uyandıran siyasi bir açıklamada bulundu. Pek çok bakan, 1500 kadar ekonomi uzmanı ve akademisyenlerin de katıldığı 2 günlük toplantının açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Ruhani, İran anayasasının önemli bir maddesinin uzun süredir göz ardı edildiğini belirtti. Ruhani'nin sözünü ettiği anayasa maddesi İran İslam Cumhuriyeti Anayasası'nın 59. Maddesiydi. Bu madde, çok önemli iktisadi, siyasi, içtimai ve kültürel sorunlarda Yasama gücünün halkoyu ve doğrudan doğruya halkın oyuna başvurma yolu ile kullanılmasını mümkün kılmaktadır. Halkoyuna başvurma talebi ise milletvekillerinin tamsayısının üçte iki çoğunluğu tarafından onanmasıyla mümkün olabilir. Neden Referandum? İran Cumhurbaşkanı Ruhani, yürütmenin başı olarak anayasanın bu maddesinin işletilmesi taraftarı olduğunu belirterek ülke için yüksek öneme sahip olan ve İran halkının hayatını fevkalade etkileyecek meselelerde halkın doğrudan oyuna başvurulması gerektiğini ifade etti. Parlamentonun yasama organı olarak üstün konumunun değişmeyeceğini belirten Ruhani'nin referanduma sunmak için belirli bir konuyu telaffuz etmemesi çeşitli tahminler yapılmasına neden oluyor. Tahran Üniversitesi emekli profesörü Sadegh Zibakelam, hükümetin nakit para yardımlarını referanduma sunmasına gerek olmadığını söylerken Düzenin Yararını Teşhis Heyetine bağlı Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde araştırmacı olan Jamshid Pajouyan, Ruhani'nin kast ettiği konunun ekonomik bir mesele değil nükleer müzakereler olduğunu belirtiyor. Özellikle " Şimdiye kadar ekonomi iç ve dış siyaseti sübvanse etti. Ancak sürekli sübvansiyon mümkün değil. Bunlar bir gün kesilecek. Önümüzdeki on yılda bunu tersine çevirelim ve dış politika ekonomiyi sübvanse etsin; insanların hayatına, geçimlerine, gençliğin istihdamına ne olacak görelim " sözleri ile " Dış politika programımız tamamen izolasyoncuyken ülkemizin ekonomik olarak kalkındığını söyleyemeyiz. Bizim siyasi tecrübemiz izolasyon ile sürekli büyümenin sağlanamayacağını gösteriyor. Bu ideallerimizden ve ilkelerimizden geri adım atmak anlamına gelmiyor. Müzakere masasında da kimse idealleri ve prensipleri müzakere etmiyor. Bugünün dünyasında temel tartışma çıkarlar etrafında yapılırken ve tehditler, fırsatlar ve karşılıklı çıkarlar dış politikanın temelini oluşturuyor " sözleri Ruhani'nin referandum konusunda yaptığı çıkışın asıl hedefinin İran'ın P5+1 ülkeleri ile yürütmekte olduğu nükleer müzakereler olduğu yorumuna neden oluyor. Nitekim 24 Kasım 2013'te Ruhani hükümeti tarafından P5+1 (Rusya, Çin, İngiltere, ABD, Fransa + Almanya) ülkeleri ile İran arasında varılan Cenevre geçici anlaşmasıyla İran'ın nükleer programı ve buna karşı ABD ve BM tarafından uygulanan yaptırımlar ile tıkanmış olan İran-Batı ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmış ve nükleer müzakereler dönemi başlamıştı. Altı aylık bir süreyi öngören ilk anlaşmanın süresinin bitiminde henüz ortak bir noktaya varamamış olan taraflar önce Temmuz 2014'te ve daha sonra Kasım 2014'te Ortak Eylem Planı'nın süresinin uzatılmasına karar verdi. Buna göre 1 Temmuz 2015'e kadar taraflar müzakereleri sürdürecekler.
Research Interests:
Kadın Günü Vesilesiyle İran'da Kadın Meselesine Kısa Bir Bakış Pınar Arıkan 20 Nisan günü İran'da Kadın Günü olarak kutlandı. 8 Mart Uluslararası Dünya Kadınlar Gününün yanında İran'da geleneksel olarak Hz. Fatma'nın doğum günü Kadın Günü... more
Kadın Günü Vesilesiyle İran'da Kadın Meselesine Kısa Bir Bakış Pınar Arıkan 20 Nisan günü İran'da Kadın Günü olarak kutlandı. 8 Mart Uluslararası Dünya Kadınlar Gününün yanında İran'da geleneksel olarak Hz. Fatma'nın doğum günü Kadın Günü olarak kutlanmakta. Evlatların annelerini aradıkları, eşlerin hanımlarına hediyeler aldıkları bu günün kutlamalarına bu yıl İran Dini Lideri Ayetullah Hamenei ile Cumhurbaşkanı Ruhani'nin açıklamaları damgasını vurdu. Yorumcular tarafından muhafazakar ve reformcu söylemlerin çekişmesi olarak anlaşılan iki liderin açıklamaları, aslında İran İslam Cumhuriyeti'nin kuruluşundan beri tartışılmakta olan kadın meselesine bakışta iki farklı paradigmayı temsil ediyordu. Bunlar yeni-gelenekselci ve İslamcı/modernist paradigmalardır. Yeni-gelenekselci bakış, kadın meselesinin geleneksel ataerkil yorumunu yumuşatmak çabasındadır. Geleneksel ataerkil yorumlar kadın haklarından ve cinsiyet eşitliğinden bahsetmediği gibi kadının yerinin ev, erkeğin ise toplum olduğuna dair katı bir ayrım yapmaktadırlar. Buna karşı çıkan yeni-gelenekselci düşünce, 'cinsiyet eşitliğini' Batılı bir kavram olduğundan dolayı reddetmekle birlikte 'cinsiyet tamamlayıcılığı' kavramını ortaya atmaktadır. Buna göre kadın ve erkek yaratılış itibariyle eşittir; ancak toplumda farklı rolleri vardır. Kadın ve erkeğin farklı rollerinin olması ise kadının erkeğe tabii olduğu veya aralarında eşitlik bulunmadığı anlamına gelmez. Bu görüş, hadis yerine Kur'an'ı referans almakta ve çalışmalarını bilimsel olarak da kanıtlama çabasıyla Batıda yapılmış olan çalışmalara referans vermektedir. Yeni-gelenekselci bakışa eleştiri olarak ortaya çıkan İslamcı/modernist düşünceye göre Müslüman toplumlarda cinsiyet eşitliği uygulanmalıdır ve cinsiyet eşitliği ile İslam arasında hiçbir zıtlık yoktur. Şeriatın dinamik yorumunu yapan bu görüş, Kur'an'da insanoğlunun kadın ve erkek ayrımı olmaksızın eşit olduğunu, ancak zaman içinde erkekler tarafından yapılan yorumların Kur'an'da beyan edilen cinsiyet eşitliğini yıktığını iddia etmektedir. İslamcı/modernistlere göre kadın ve erkek arasındaki eşitsizlik, tabii yaratılışlarındaki farkların bir sonucu değil, İslam toplumunda zaman içinde toplumsal olarak inşa edilen bir durumdur. Modern öncüllerle yola çıkan bu görüşü İslami yapan ise düşüncelerini içtihat gibi geleneğin içinden gelen bir araçla ortaya koymalarıdır. Bu düşünceye göre kadınlar pasif bireyler değil aksine Müslüman toplumda özerkliğe ve seçme hakkına sahip aktif bireylerdir. İran Kadın Günü vesilesiyle 19 Nisan'da kendisini ziyaret eden Seçkin Kadınlar Cemiyeti (Jamiyat-e Banouvan-e Farhikhte) ile yaptığı görüşmede Ayetullah Hamenei, yeni-gelenekselci paradigma çerçevesinde kadınlara seslendiğini görmekteyiz.
Research Interests:
Devrim sonrası İran siyasetinde her yeni cumhurbaşkanı yeni bir siyasi gündem ile iş başına geldi. Dolayısıyla seçimler İran iç ve dış siyasetindeki değişimin temel belirleyicisi oldu. Cumhurbaşkanı mevki ve yetki olarak her ne kadar İran... more
Devrim sonrası İran siyasetinde her yeni cumhurbaşkanı yeni bir siyasi gündem ile iş başına geldi. Dolayısıyla seçimler İran iç ve dış siyasetindeki değişimin temel belirleyicisi oldu. Cumhurbaşkanı mevki ve yetki olarak her ne kadar İran siyasi 'nizamının' önderi olan Dini Lider'den sonra gelse ve dış politikanın genel ilkelerini belirleyemese de ülkenin Milli Güvenlik Yüksek Şurası'nın başkanı olması, dış politikanın uygulayıcısı olması ve Dışişleri Bakanlığı'nın kendi kontrolünde olması gibi unsurlar göz önüne alındığında ülkenin dış ilişkilerinde önemli değişiklikler yapabilme gücüne sahiptir. 14 Haziran 2013'te yapılan seçimleri kazanarak İran'ın yeni cumhurbaşkanı olan Hasan Ruhani de daha seçim propagandası esnasında bu değişim vaadini vermişti. İran halkına 'itidalli değişim' sağlamak, 'ihtiyat ve umut hükümeti' kurmak, 'güvenlik devletini sona erdirmek', 'iddialı ve yapıcı dış politika' ile ekonomik darboğazı aşmak, 'siyasi tutukluların serbest bırakılmasını sağlamak', 'yumuşama ve karşılıklı saygı' siyaseti çerçevesinde İran'ın dünya ile olan ilişkilerinin geliştirmek, ifade özgürlüğü ile basın-yayın ve internet özgürlüğünü garanti etmek, anayasal hak ve özgürlüklerin kullanılmasının önündeki engelleri kaldırmak gibi unsurlardan oluşan bir programla seslenen Ruhani'nin aldığı yüksek oy oranı halkın kendisini değişim için seçtiğinin delili oldu. 4 Ağustos 2013 tarihinde resmen göreve başlamasından bugüne kadar İran içinde cereyan eden tartışmalar kendisini destekleyenler ve muhalifleri arasında farklı şekillerde tezahür etmekte. Ruhani'nin destekçileri geleceğe umutla bakmakla birlikte bekledikleri değişikliklerin ne kadar gerçekleştiği ve daha nelerin yapılması gerektiği konusunda değerlendirmelerde bulunarak Cumhurbaşkanını beklentileri konusunda uyarmaya devam etmekteler. Yeni hükümete muhalif olan gruplar ise İran iç ve dış siyasetinde değişimin gidişatını her daim sorgulamakta, hükümeti 'nizamın' kendisine getirdiği yasal ve ideolojik sınırları aşmaktan alıkoymak için kontrol altında tutmak üzere seslerini yükseltmeye çalışmaktalar. Ruhani'nin Dış Politikası: Değişimin Aynası Ruhani'den önce iki dönem (8 yıl) cumhurbaşkanlığı yapmış olan Ahmedinecad döneminde 'saldırgan' bir İran dış politikasına şahit olduk. Ahmedinecad, ulusal gurur ve çıkarları korumanın yolunun taviz vermemek ve tehditlere boyun eğmemekten geçtiğini düşünmekteydi. Özellikle ilk döneminde Rehberlik makamının desteğini ve Devrim Muhafızlarının askeri gücünü arkasına alan Ahmedinecad iç ve dış tehditlere karşı 'direniş' göstermek üzere güvenlik temelli bir yönetim sergiledi. Bu saldırgan güvenlik politikaları dışarıda şiddetli tepkiyle karşılanır ve İran'ın uluslararası sistemden giderek daha fazla izole olmasına neden olurken içeride uygulanan popülist siyaset ile ekonomi yeniden yapılandırılmaya çalışılmıştı. Bu yeniden yapılandırma sürecinde petrol, enerji ve temel gıda ihtiyaçları ile dağıtılan sübvansiyonlar önemli ölçüde azaltılarak yerine fakir halka doğrudan nakit para dağıtılmasına dayanan bir sistem getirilmişti. Ancak İran'ın nükleer meselede Batılı ülkeler ile yaşadığı anlaşmazlık hem BM hem de ABD tarafından İran'ı ablukaya alarak küresel ekonomik sistemin dışına atacak çok ciddi yaptırımlar uygulanmasına neden olmuştu. Bu da İran'ın petrol satışının düşmesine ve İran parasının dolar karşısında yaklaşık üç kat değer kaybetmesine yol açmıştı. Yükselen enflasyon, devlet gelirinde azalma, sübvansiyonların kesilmiş olması ve artan işsizlik halk üzerinde yaşamsal baskılar oluşturmaya başlamıştı. Yurt dışında okuyan İranlı öğrenciler dahi İran'dan para transferi alamazken ilaç, sağlık, otomobil ve uçak yedek parçası gibi alanlarda 1 Pınar Arıkan, Araştırma Görevlisi ve Doktora Adayı, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü.
Research Interests:
This policy brief assesses change in Iranian foreign policy and its reflections in domestic politics since the election of Hassan Rouhani as the new president of the Islamic Republic in June 2013. The brief argues that Rouhani's agenda of... more
This policy brief assesses change in Iranian foreign policy and its reflections in domestic politics since the election of Hassan Rouhani as the new president of the Islamic Republic in June 2013. The brief argues that Rouhani's agenda of 'change' during elections was the main reason for the Iranian people's support for him and the course of this change has been projected from foreign policy towards domestic politics because of the current economic and social conditions of the country. Therefore, an analysis of the developments in Iranian foreign policy under Rouhani government is essential to evaluate what has been changed. Based on that, the brief moves from foreign policy and evaluates the reflections of change inside Iran by elaborating on the expectations of the Iranian people in domestic politics, constraints on internal change and the achievements of the government till present. The brief concludes, despite the resistance he faces from conservative forces, President Rouhani has a chance to succeed and this success in bringing change in domestic politics will depend upon his achievements in foreign policy and the support of the Supreme Leader as well as Iranian people to the government.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests: