Papers by Uygar Dursun Yildirim
Göç Alan Kentlerde Kurulan Yeni Kooperatiflerin İstihdam ve Sosyal Uyum Üzerindeki Etkileri, 2024
Bu araştırma son yıllarda Türkiye’deki kadın örgütlenmelerinin ve sığınmacıların istihdamı ve ... more Bu araştırma son yıllarda Türkiye’deki kadın örgütlenmelerinin ve sığınmacıların istihdamı ve toplumsal uyumundaki potansiyellerini güçlendirmek amacıyla kurulan kooperatifleri konu almaktadır. Araştırma kapsamında 22 kadın girişimi üretim ve işletme kooperatifi, bir üretim ve kalkınma kooperatifi, bir dayanışma üretim ve işletme kooperatifi, dört tarımsal kalkınma kooperatifi, bir hizmet kooperatifi, iki katı atık kooperatifi, üç sosyal kooperatif, beş sivil toplum ve demokratik kitle örgütü ve dört uluslararası örgüt olmak üzere toplam 43 kurumla görüşme gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmeler yoğun mülteci göçü alan Adana, Ankara, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Mardin ve Mersin’deki toplam 55 kurumla yüz yüze ve çevrimiçi olarak yapılmıştır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bu çalışmada; mültecilerin gittikleri ülkelerde, uluslararası göç sürecinde kendisini gös... more Bu çalışmada; mültecilerin gittikleri ülkelerde, uluslararası göç sürecinde kendisini gösteren gerilim, etki ve sonuçlardan ziyade mülteciliğin öncesine; Suriye’de yaşayan halkın kendi ülkelerinde içinde bulundukları sosyal, mekânsal, ekonomik örüntülerin iç savaş sürecinde nasıl çözüldüğüne ve dönüştüğüne odaklanılacaktır. Dolayısıyla çalışmada Türkiye’ye yönelen yoğun mülteci göçünün öncesine, mültecilerin geldikleri, yaşa- dıkları mekânların iç savaş sürecinde nasıl bir dönüşüm geçirdi- ğine, diğer bir deyişle mültecilerin nasıl bir yeri terk ettiğine, terk etmek zorunda kaldığına ilişkin bazı sorulardan hareketle çeşitli ipuçları yakalamaya çalışılacaktır. Ancak mültecilerin gel- dikleri kentlerin içinden geçtiği dönüşüm süreçlerini ele almak için öncelikle daha genel, bütünsel çerçevede çeşitli kavramsal tartışmalardan yararlanmak ihtiyaç hâline gelmektedir. Çalışmada; öncelikle genel olarak savaşlar, militarizm ve şiddetin mekânlar üzerindeki yıkıcı, yapıcı ve kurucu etkileri arasındaki bağlantılar, belirli tarihsel olaylar ve kavramsal tartışmalar aracılığıyla ele alınmaya çalışılmıştır. Kapitalizmin erken dönemlerinde kendi- sini gösteren kentleşme süreçlerinden 21. yüzyılın neoliberal kentlerine, Orta Doğu kentlerinden iç savaş sürecinde Suriye’nin kentlerine kadar yıkıcı ve yapıcı, karşıt güçlerin nasıl iç içe iler- lediğine, birbirini tamamladığına ilişkin bazı ipuçları yakalamaya çalışılmıştır. Diğer bir deyişle çalışmada savaş, yıkım ve şiddeti üreten yerel ve küresel ölçekli politik nedenselliklerden ziyade bu süreçlerin mekânsal etkilerine, mekân üzerindeki sosyal, ekonomik düzen ve organizasyonu nasıl düzenlediği sorusuna odaklanılmıştır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Politik Ekonomik Kuram, 2023
Son yıllarda salgın, iklim değişikliği, deprem, ekoloji ve gıda alanında yaşanan kriz ve şoklar h... more Son yıllarda salgın, iklim değişikliği, deprem, ekoloji ve gıda alanında yaşanan kriz ve şoklar her geçen gün kır ve kent mekanları üzerindeki etkisini artırmaktadır. Özellikle doğal, ekolojik felaketler ve salgın hastalıkların kentsel gıda sistemlerini ve tarımdaki aile üreticilerini ve mevsimlik/göçmen işçiler gibi farklı grupları nasıl etkileyeceği sorusu kamuoyunun ve akademik araştırmaların önde gelen başlıklarından biri haline gelmektedir. Bu çalışmada 2020 Mart ayından itibaren Türkiye’de etkili olmaya başlayan Covid 19 Salgınının gıda sistemleri içinde yer alan küçük üreticiler ve mevsimlik işçiler üzerindeki etkilerine odaklanılmıştır. Çalışmada salgının etkilerinin yoğunlaştığı ve fındık hasadının başladığı 2020 Eylül ayında Sakarya’nın Karasu ve Kocaali İlçelerinde nitel yöntemle yapılan saha araştırmasından elde edilen veriler kullanılmıştır. Araştırmada salgın yönetimi esnasında başvurulan sosyal izolasyon ve diğer kısıtlama tedbirlerinin tarımda işgücü hareketliliği ve ürün piyasaları üzerinde çeşitli kırılganlıklar yarattığı saptanmıştır. Tarımdaki üretim ve emek süreçlerinin farklı kır ve kent mekânları arasındaki iş bölümüne bağımlı hale gelmesi bu tip kırılganlıkların ortaya çıkmasında etkili olmaktadır.
In recent years, pandemics, climate change, earthquakes, ecological crises, and food-related emergencies have been progressively intensifying their influence on both rural and urban environments. Especially the question of how natural, ecological disasters and pandemic diseases will affect urban food systems, family producers and different groups such as seasonal/migrant workers have become one of the prominent topics in public discourse and academic research. In this study, the focus is on the effects of the COVID-19 pandemic that began to impact Turkey from March 2020 on small producers and seasonal workers within the food systems. The data obtained from field research conducted in the Karasu and Kocaali Districts of Sakarya in September 2020, where the effects of the pandemic intensified and hazelnut harvesting began is used. The research reveals that the social isolation and other restrictive measures adopted during the pandemic management have created various vulnerabilities in terms of labor mobility in agriculture and product markets. The interdependence of production and labor processes in agriculture on the division of labor between different rural and urban spaces contributes to the emergence of such vulnerabilities.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI KAPSAMINDA YEŞİL EKONOMİ, 2021
Son yıllarda endüstriyel gıda sisteminin işleyişine bağlı kapsamlı sorunlarla kendisini gösteren ... more Son yıllarda endüstriyel gıda sisteminin işleyişine bağlı kapsamlı sorunlarla kendisini gösteren gıda krizi, küresel ölçekte etkisini giderek artırmaktadır. Toplumsal risk ve belirsizliklerin, güvencesizliğin yaygınlaştığı bu süreçte üretim, tedarik ve tüketim süreçlerinde kimyasal ve fosil yakıtlara artan bağımlılık, beslenme sorunlarına bağlı olarak artan hastalıklar, doğa ve canlılar üzerinde artan yıkım krizin çeşitli boyutlarını oluşturmaktadır. Bununla birlikte gıda krizi ekolojik, sosyal, ekonomik boyutlarıyla küresel ölçekte çeşitli alternatif arayışları ve sistem içi reform çabalarını gündeme getirmektedir. Bu çabalardan biri de Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat ve Tarladan Sofraya Stratejisi belgeleri temelinde başlattığı ekolojik yönü ağır basan, sürdürülebilir tarım ilkelerine yaslanan ekonomik, sosyal reform paketidir. Çalışmada söz konusu belgelerin Avrupa’nın gıda tedarik zincirleri ve tarımsal gıda üretiminde yer alan kooperatifler üzerindeki etkilerine odaklanılmıştır. Yeşil mutabakat eksenli dönüşüm sürecinin birlik üyesi ülkeler yanında tedarikçi ülkeler üzerindeki en önemli etkisi gıda tedarik zincirlerinde agroekolojik, organik yöntemlerle yapılan üretimin yakın gelecekte zorunlu hale gelmesidir. Ancak geçiş süreci çeşitli tartışmaları ve gerilimleri de beraberinde getiren sonuçlar doğurmuştur. AB’nin önde gelen üretici kooperatifleri yeşil mutabakat temelinde geliştirilen yeni normlara çeşitli itirazlarda bulunurken yerel gıda zincirleri içinde adil, sağlıklı, doğa dostu üretim ilkeleriyle faaliyet gösteren kooperatifler bu sürece uyum gösterme konusunda daha esnek davranabilmektedirler.
Food crisis occurring in wide problems related to the industrial food system’s functioning becomes more effective. In this process where social risks and uncertainties and precarity becomes more widespread, dependency to fossil fuels in production, supply and consumption processes, increasing diseases related to nutrition, destruction of nature and all living creatures constitute different aspects of the crisis. Besides, food crisis stimulates search for various alternatives and intrasystem reform attempts in a global context. One of these attempts is the ecological, economical and social reform pack, arising from sustainable agriculture principles, that began on the basis of the European Green Deal and From Farm to Fork Strategy. This study focuses on the impact of these documents on European food supply chains and cooperatives. The most significant impact of the Green Deal oriented transition process on member countries as well as supplier ones, is that it makes agro-ecological and organic production compulsory in food supply chains. However the transition process gave birth to results that triggered tensions and debates. While leading producer’s cooperatives in the EU are opposing on several aspects to new norms arising from the Green Deal, cooperatives that are functioning in local food chains with healthy, nature-friendly production principles are more flexible in adapting themselves to this process.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Krize Karşı Kooperatifler , 2020
Çalışmada esas olarak Türkiye’de çeşitli kırsal ve kentsel alanlarda belediyeler, kooperatif... more Çalışmada esas olarak Türkiye’de çeşitli kırsal ve kentsel alanlarda belediyeler, kooperatifler, küçük üreticiler gibi çeşitli kurumlar ve aktörler arasında kurulan yatay örgütlenmeler ve ağ oluşumlarıyla kendisini gösteren deneyimlerin “alternatif kamusallık” kavramı etrafında ele alınması ve tartışılması amaçlanmaktadır. Gıda sorunu Türkiye’de daha önce hiç olmadığı kadar politik bir tartışmanın konusu haline gelmiştir. Hatta tarımsal gıdaların üretimi ve tedariki alanında tartışma ve söylem üretmenin ötesine geçip Türkiye’nin farklı yerellerinde belediyeler, üretici ve tüketici kooperatifleri, çeşitli dernek ve sosyal ağlar gibi çeşitli kurumlar ve aktörler öncülüğünde katılımcı özellikler gösteren, üretime yaslanan deneyimler gelişmeye başlamıştır. Bu deneyimlerin önemi; devletin kamusal görevlerinden çekildiği sermayenin hakimiyet kurduğu bir alanda “kamu” adına, yerele, tabana ve küçük üreticilere dayanması ve toplumun daha geniş kesimleri için kapsayıcı olmasıdır. Çalışmada sorunun kamusallık tartışması etrafında ele alınmasının temel nedeni burada yatmaktadır. Son dönemde tarım ve gıda alanında yaşanan kriz derinleştikçe toplumun çeşitli kesimleri kamunun genel çıkarlarını hedefleyen yeni deneyimler ve kurumsallıklar üretme arayışına girmektedir. Kooperatifler ve belediyeler aracılığıyla toplumun geniş kesimlerine ulaşan, yatay ve hiyerarşik olmayan, katılımcı ilkeler etrafında üretime yaslanan deneyimleri farklı ve alternatif bir kamusallık deneyiminin gelişimi olarak görebilir miyiz? Bu deneyimler, 2000’li yıllarda tarım ve gıda alanında çeşitli şirket ve sermaye gruplarının sonu gelmez karlılık ve birikim ihtiyaçlarını düzenlemeye indirgenen/sakatlanan kamusal alanın yeniden düzenlenmesinde, gelişmesinde rol oynayabilir mi?
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Şirketlerden Kooperatiflere Rekabetten Dayanışmaya Tartışmalar, Deneyimler, 2021
Bu çalışmada sosyalist üretim tarzına geçiş sürecinde üstlendikleri roller bakımından gene... more Bu çalışmada sosyalist üretim tarzına geçiş sürecinde üstlendikleri roller bakımından genel olarak başarısız kabul edilen, 20. yüzyılın kolektif tarzda örgütlenen kooperatiflerine kısa bir geri dönüş yapmak istiyoruz. Sermaye birikim süreçlerinin hakimiyeti altındaki bir toplumsal sistemde alternatifin inşasına soyunan bugünün yerel kooperatifçilik deneyimlerinin işleyişini, sınırlılıklarını ve sağladığı imkanların farkında olmak ve karşılaştırma imkanı yakalamak için geçmişin kooperatif tartışma ve deneyimlerine geri dönmek, süreklilikleri ve kopuşları yeniden değerlendirmek büyük önem taşıyor. Bu nedenlerle Sovyetler Birliği’nde kolektifleştirme planı içinde faaliyet gösteren kolkhoz tipi tarım kooperatifleri çalışmanın odak noktası olarak seçilmiştir. Kolkhozlar, Sovyetler Birliği’nin tarımsal kamu yönetimi sisteminin Sovkhozlar ve MTS adı verilen makine paktlarıyla birlikte üç temel kurumundan birisidir. Kolkhozların diğerlerinden farkı doğrudan köylülerin gönüllülükle katılacağı, köylülüğün temsilcilerinin yöneteceği merkezi plana bağlı özerk yapılar olmaları iddiasıyla kurulan sosyalist tarzda kooperatifler olmasıdır. Çalışmada kolkhoz tipi tarım kooperatiflerinin sosyalizme geçiş sürecinde hangi işlevleri üstlendiği, yönetici elitin kolkhoz tipi kooperatifleri hangi anlayışla yaygınlaştırdığı, bu süreçte Rusya’nın kırsal/tarımsal yapısını nasıl dönüştürdüğü gibi sorular üretim, yönetim ve emek organizasyonları çerçevesinde ele alınacaktır. Ayrıca kimi zaman diğer sosyalist ülkelerdeki deneyimlere de değinerek sosyalist tarzda kooperatifçiliğin 20. Yüzyılda nasıl bir gelişim gösterdiğine ilişkin bazı ipuçları da yakalamaya çalışacağız. Çalışmada ağırlıklı olarak ikincil kaynaklar kullanılmış olup, sosyalist kooperatifçiliğin Sovyetlerdeki örneklerinden kolkhozların kuruluşundan çöküşüne giden öyküsünün Türkçe literatüre kazandırılması hedeflenmiştir. Çalışmada öncelikle 19. Yüzyıl sosyalistlerinde kooperatifler meselesinin nasıl tartışıldığı üzerinde durulacak daha sonra kapitalizmin etkisi altında Rusya’nın kırsal dönüşüm süreçleri ve 1930’ların kolektifleştirme planı içinde kırsal yapının kolkhozlar eliyle nasıl dönüştürüldüğü çeşitli başlıklar altında ele alınacaktır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
İzmir Akdeniz Akademisi, 2017
Son yıllarda tarım sektörü küçük üreticiliğin çözülmesi, işsizliğin artışı, gıda krizleri, güvenc... more Son yıllarda tarım sektörü küçük üreticiliğin çözülmesi, işsizliğin artışı, gıda krizleri, güvencesiz çalışma biçimlerinin yaygınlaşması gibi çok sayıda sorunla gündeme gelmektedir. Çalışmada toplumda “demode” bir örgütlenme modeli olarak görülen kooperatiflerin, tarımda yaşanan sorunlar karşısında ne tip çözümler ve imkânlar sağlayabileceği tartışılmaktadır. Bu çerçevede İzmir Tire’de süt sektöründe faaliyet gösteren Tire Süt Kooperatifi ve bu kooperatifin İzmir Büyükşehir Belediyesiyle işbirliği içinde yürüttüğü faaliyetler odak noktası olarak seçilmiştir. Çalışmada kooperatif ve belediye arasında yatay ilişkiler temelinde kurulan işbirliğinin tarımda yönetim, üretim, piyasa, gıda ve dağıtım boyutlarıyla ne tür olanaklar ve farklılıklar taşıdığı sorularının alternatif kamusallık kavramı etrafında incelenmesi amaçlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: kooperatifler, alternatif kamusallık, küçük üreticiler, gıda güvenliği
ABSTRACT Possibilities of Alternative Publicity in Agriculture: The Case Of İzmir Tire Milk Cooperative
In recent years, the agricultural sector is encountering frequent problems such as dissolution of small producers, increase of unemployment, food crisis, and spread of precarious employment. The study discusses that what kind of solutions might be offered for the challenges in agriculture by cooperatives, which are regarded as ‘outdated’ organization form by the society. In this framework Tire Milk Cooperative which operates in the milk sector in Tire, İzmir and its activities carried out in cooperation with Izmir Metropolitan Municipality are chosen as the focal point. The study aims to examine the questions of what potentiality and differences comprised in conjunction with alternative publicity concept in context of management, production, market, food and distribution aspects of agriculture with regards to cooperation formed between the cooperative and municipality on the basis of horizontal relations.
Key words: Cooperatives, alternative publicity, small producers, food safety
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Orhan Kemal ve Yaşar Kemal Romanlarında Tarımda Dönüşüm ve Mevsimlik Tarım İşçileri, 2017
Türkiye’de tarımda işçileşme, imparatorluğun son yıllarından bu yana devam eden bir süreçtir. Öze... more Türkiye’de tarımda işçileşme, imparatorluğun son yıllarından bu yana devam eden bir süreçtir. Özellikle son yıllarda mevsimlik işçiler Türkiye’de çeşitli tarımsal alanlarda yaygın olarak görülen bir emek profili haline gelmiştir. Oysa Türkiye’de tarım sektörü çoğunlukla köylüler ve küçük üreticilere odaklanarak ele alınmış, tarımda ücretli çalışanlar uzun yıllar boyunca ihmal edilmiştir. Bu çalışmada tarımda kapitalistleşme ve makineleşme süreçlerinde önemli bir dönemeç sayılan 1950’lerde mevsimlik tarım işçileri; köylülükle olan ilişkileri, içinde bulundukları yaşam ve çalışma koşulları, sınıfsal davranış ve düşünüş biçimleri gibi çeşitli boyutlarıyla aydınlatılmaya çalışılmıştır. Eserlerini toplumsal gerçekçi tarzda yazan Orhan Kemal ve Yaşar Kemal’in Çukurova’nın toprak sahiplerini, köylülerini ve mevsimlik işçilerini konu alan edebi eserleri bize bu alanda geniş bir malzeme sağlamaktadır. Bu eserler sayesinde 1950’lerde tarımda yaşanan hızlı kapitalistleşme sürecini mevsimlik tarım işçileri özelinde ele almak mümkün hale gelmektedir.
Anahtar Kelimeler: Tarımda dönüşüm, tarımsal sınıflar, mevsimlik işçiler.
ABSTRACT
The process of proletarianization in agriculture in Turkey is an ongoing process since the last years of Empire. Specifically in recent years, seasonal workers have become a widespread labor profile in various agricultural areas in Turkey. However in Turkey the agriculture sector has been mostly examined by focusing on peasants and small producers and disregarded the wage labor for many years. In this study, various characteristics of seasonal agricultural workers are tried to be enlightened such as their relations with the peasantry, the living and working conditions and their class behavioral patterns during the capitalization and mechanization processes in agriculture in the 1950s which is particularly considered as an important turning point. Orhan Kemal and Yaşar Kemal, who wrote their literary works in a socially realistic form reflecting the landowners, peasants and seasonal workers of Çukurova provide us with a wide range of data on this area. These works make it possible to examine the rapid capitalization process experienced in agriculture in the 1950s in the context of seasonal agricultural workers.
Key words: Transformation in Agriculture, Agricultural Classes, Seasonal Workers.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
ÖZET Son yıllarda dünyada ve Türkiye'de artan mülteci ve göçmen sorunla-rının beraberinde getirdi... more ÖZET Son yıllarda dünyada ve Türkiye'de artan mülteci ve göçmen sorunla-rının beraberinde getirdiği sorunlardan biri de enformel sektörlerde kayıt dışı çalışan göçmen işgücünün yaygınlaşmasıdır. Özellikle Tür-kiye'de tarım sektörü aile emeğine dayalı üreticilik yerine Güneydoğu, Gürcistan ve Suriye gibi çeşitli bölge ve ülkelerden gelen ucuz işgücü-nün giderek önem kazandığı yeni bir karakter kazanmaktadır. Bu durum Türkiye'nin diğer bölgelerinde olduğu gibi Karadeniz'de çay ve fındık tarımının işgücü özelliklerinde büyük bir dönüşümü berabe-rinde getirmektedir. Bölge dışından gelen düşük ücretlerle çalışan göçmen işgücünün üretimde önemi artarken aynı zamanda Karade-niz'in tarımsal alanları Kürtler, Gürcüler ve Suriyeliler gibi farklı ülke ve etnik aidiyetlerden gelen işgücünün bir araya geldiği yerler haline gelmektedir. Çalışmada bu işgücünün işçileşme ve etnik temas, karşı-laşma ve ayrışma süreçleri arasındaki karşılıklı etkileşimler ele alın-mıştır. Sınıfsal konumlar kadar etnikleşme süreçlerine bağlı algılar, söylem ve pratiklerin de göçmen işgücünün içinde bulunduğu, maruz kaldığı dezavantajları şekillendirdiği saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Göçmen işgücü, sınıf ilişkileri, etnikleşme süreç-leri ABSTRACT One of the main problems brought by the increasing refugee and immigration problems in the world and Turkey in recent years is the widespread migration workforce working in informal sectors. Especially in Turkey, the agriculture sector is gaining a new character where cheap labor from various regions and countries such as Southeast , Georgia and Syria is increasingly important, instead of producing based on family labor. This situation brings about a great transformation in the labor characteristics of tea and hazelnut farming in the Black Sea as it is in other parts of Turkey. While the cheap migrant labor is increasing in production the agricultural areas of the Black Sea are becoming places where different countries and ethnic belongings like Kurds, Georgians and Syrians come together. In this study, the interactions between labor and ethnic contact, encounter and dissociation processes of this workforce were discussed. It has been found that perceptions, discourses and practices related to the processes of ethnicity as well as class positions shape the disadvantages that the migrant workforce is exposed to. * Dr., İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Hukuk Müşavirliği, uygarrr@yahoo.com
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Türkiye’de tarımda kapitalizmin gelişmeye başladığı 19. yüzyıldan bu yana pazara yönelik tarım ya... more Türkiye’de tarımda kapitalizmin gelişmeye başladığı 19. yüzyıldan bu yana pazara yönelik tarım yapılan bölgelerde görülen ucuz işgücü hareketliliği son yıllarda çok daha yaygın ve kitlesel hale geliyor. Tarımda sermayenin etkinliğini arttırdığı, ucuz işgücü çalıştırma politikalarının yaygınlaştığı bu süreçte tarım işçilerinin maruz kaldığı trafik kazalarına bağlı ölüm ve yaralanmalarda gözle görülür artışlar yaşandığını görüyoruz. Buna karşın yaşanan kazalar basında ve yetkililerin söylem- lerinde çoğunlukla şoför hatası, olumsuz yol ve hava koşulları, patlayan lastik vs. gibi teknik nedenlere indirgenerek, sıradan kazalar olarak ele alınmaktadır. Oysa sermayenin tarımda artan etkinliği sürecinde yaygınlaşan güvencesiz çalışma koşul- ları risk ve belirsizliklerin artışında en önemli etkenler haline gelmektedir. Çalışmada esas olarak kazalara yol açan çeşitli zorunluluklar, riskler ve ihmallerin arkasında hangi ekonomik, politik, toplumsal süreçlerin, aktörlerin yer aldığı sorularına cevap aranmıştır. Sakarya’da fındık hasadı yapılan bölgelerde tarım işçileri, dayıbaşılar, yetkililer ve işveren toprak sahiple- riyle yapılan görüşmeler, ilgili gazete haberleri ve istatistiki verilerden hareketle trafik kazalarına yol açan risklerin oluşum süreçleri ele alınmıştır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
tarım işçileri
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Karadeniz Arastirmalari Merkezi, 2016
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Books by Uygar Dursun Yildirim
Saha Raporu, 2023
Bu araştırmada son yıllarda Türkiye’de ivme kazanan kooperatifçilik hareketinin Türkiye’deki sığı... more Bu araştırmada son yıllarda Türkiye’de ivme kazanan kooperatifçilik hareketinin Türkiye’deki sığınmacıların istihdamı ve toplumsal uyumundaki potansiyeli ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Araştırma kapsamında 22 kadın girişimi üretim ve işletme kooperatifi, bir üretim ve kalkınma kooperatifi, bir dayanışma üretim ve işletme kooperatifi, dört tarımsal kalkınma kooperatifi, bir hizmet kooperatifi, iki katı atık kooperatifi, üç sosyal kooperatif, beş sivil toplum ve demokratik kitle örgütü ve dört uluslararası örgüt olmak üzere toplam 43 kurumla görüşme gerçekleştirilmiştir. Yoğun şekilde göç alan Adana, Ankara, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Mardin ve Mersin’deki toplam 55 kurumla yüz yüze ve çevrimiçi görüşmeler gerçekleştirilmiştir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Göç Alan Kentlerde Kurulan Yeni Kooperatiflerin İstihdam ve Sosyal Uyum Üzerindeki Etkileri, 2024
Bu araştırmada son yıllarda Türkiye’de ivme kazanan kooperatifçilik hareketinin Türkiye’deki ... more Bu araştırmada son yıllarda Türkiye’de ivme kazanan kooperatifçilik hareketinin Türkiye’deki sığınmacıların1 istihdamı ve toplumsal uyumundaki potansiyeli ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Araştırma kapsamında 22 kadın girişimi üretim ve işletme kooperatifi, bir üretim ve kalkınma kooperatifi, bir dayanışma üretim ve işletme kooperatifi, dört tarımsal kalkınma kooperatifi, bir hizmet kooperatifi, iki katı atık kooperatifi, üç sosyal kooperatif, beş sivil toplum ve demokratik kitle örgütü ve dört uluslararası örgüt olmak üzere toplam 43 kurumla görüşme gerçekleştirilmiştir. Yoğun şekilde göç alan Adana, Ankara, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Mardin ve Mersin’deki toplam 55 kurumla yüz yüze ve çevrimiçi görüşmeler gerçekleştirilmiştir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Dünyada ve Türkiye'de Kooperatifler El Kitabı, 2024
Türkiye’de son yıllarda kooperatiflere yönelik ciddi bir ilginin olduğu görülmektedir. Buna ... more Türkiye’de son yıllarda kooperatiflere yönelik ciddi bir ilginin olduğu görülmektedir. Buna karşın kooperatifler yeteri kadar bilinmemekte, geçmişte yaşanan olumsuzluklar yeni girişimlerin önüne birer engel olarak çıkmaktadır. Kooperatifçiliğin ne olduğunu, dünyada ve Türkiye’de nasıl bir gelişim gösterdiğini, kooperatiflerin Türkiye’nin sosyal, ekonomik, çevresel açıdan yaşadığı sıkıntıları aşma noktasında nasıl imkânlar sunduğunu ortaya koymaya ihtiyaç vardır. Elinizdeki eser, bu ihtiyacı karşılamaya yönelik olarak hazırlanmış, kooperatifçilik konusunda giriş niteliğinde bir el kitabıdır. Çalışmada, konu hakkında teorik açıdan bilinmesi gerekenler yanı sıra küresel, ulusal ve yerel düzeyde kooperatifçiliğin mevcut durumuna yer verilmektedir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Şirketlerden Kooperatiflere Rekabetten Dayanışma’ya başlıklı bu çalışma, konut, eğitim, gıda, ene... more Şirketlerden Kooperatiflere Rekabetten Dayanışma’ya başlıklı bu çalışma, konut, eğitim, gıda, enerji gibi pek çok alanda, toplumsal ihtiyaçlar alanında örgütlenen, yeni kamusallıklar inşa etmeye çalışan, katılımcı ve dayanışmacı ilkelerle organize edilen çeşitli kooperatiflerin Dünyada ve Türkiye’deki örneklerini ortaya koymaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Krize Karşı Kooperatifler: Deneyimler-Tartışmalar-Alternatifler, 2019
Son 40 yılda yaşanan gelişmeler, örgütsel ilişkilerin hızla çözüldüğü bir dönemin önünü açtı. Bu ... more Son 40 yılda yaşanan gelişmeler, örgütsel ilişkilerin hızla çözüldüğü bir dönemin önünü açtı. Bu çözülme ezilenlerin binbir mücadele ile oluşturdukları birlik, sendika, kooperatif ve siyasi partilerin hızla güç kaybetmesine neden oldu. Kapitalizm krizini, geniş halk kesimlerinin toplumsal mücadeleler üzerinden elde ettiği kazanımları ortadan kaldırarak aşmaya çalışırken, toplum bir yandan kollektif hareket etme kabiliyetini ve dayanışma zeminini yitirmeye başlamış, diğer yandan ise bu hareketlere olan ihtiyaç artmıştır.
Günümüzde ekonomik krize, gıda krizi ve ekolojik kriz ile birlikte kamusal hizmetlerin tasfiyesinin yarattığı kentsel kriz eşlik etmektedir. Ayrıca çalışma hayatında güvencesizlik yaygınlaşmaktadır. Bunun sonucunda geniş halk kesimleri açısından üretim, dağıtım ve tüketim süreçlerinin dayanışma, işbirliği ve yatay örgütlenmeler temelinde düzenlenmesi hem ulusal hem de uluslararası boyutta kendini güçlü bir ihtiyaç olarak dayatmaktadır. Son dönemde belediyelerin katkısı ile somutlanan deneyimler, semtlerde kurulan tüketim kooperatifleri, alternatif kamusallıklar ve dayanışma zeminleri de yeni olanaklara işaret etmektedir. Bu çalışma “kendi kendine yardım hareketi” olarak da tanımlanan kooperatif hareketlerini çeşitli boyutlarıyla mercek altına almaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
This study aims to examine the processes of agricultural transformation within the context of sea... more This study aims to examine the processes of agricultural transformation within the context of seasonal agriculture labour since the beginning of capitalist development of agriculture in 18th century. Three fundemental dynamics of formation of wage-labouring in agriculture evaluated as proliferation of commodity relations in agriculture, expropriation dynamics differing from region to region and dealings with Dayıbaşı (Middleman of Seasonal Agricultural Workers). Particularly in 1980 and 90s national and regional consequences of neo-liberal policies and forced migration has resulted in proliferation of deploying seasonal labour by market oriented manufacturing enterprises. Through the instrument of the field research data acquired from Sakarya's rural area in 2011 and 2012, transformation processes of labor organisations on hazelnut production is examined. Furthermore, the study focuses on the stages of seasonal agriculture labour's rural disengagement from rural areas, their involvement with informal relations and being exposed to ethnic exclusion. Key Words: Seasonal Agricultural Workers, Differentiation of Peasants, Commoditization, Dispossession, Ethnic Exclusion
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Gazete Yazıları by Uygar Dursun Yildirim
Birgün Pazar Eki, 2023
Son yıllarda derinleşen ekonomik, siyasal krizler yanında seller, orman yangınları ve deprem gibi... more Son yıllarda derinleşen ekonomik, siyasal krizler yanında seller, orman yangınları ve deprem gibi ekolojik felaketlerle gelen sürekli kriz hali giderek Türkiye'nin "yeni normali" haline geliyor. Söz konusu krizlerin çok boyutlu ve süreklilik gösteren niteliğini, Türkiye'nin son 10 yılının en belirleyici özelliklerinden biri olarak görebiliriz. Merkezi devletin kamusal niteliğini yitirdiği, şirketleri, müteahhitleri ve bankalarıyla piyasa ilişkilerinin yaşamı esir aldığı koşullarda güvencesizlik ve artan riskler gündelik hayatın sıradan bir parçası haline geliyor. Bu kısa yazıda son yaşanan deprem sonrasında vahim sonuçlarını gördüğümüz toplumsal, siyasal krizle birlikte kamuculuğun çöküşü ve bu çöküşün bıraktığı boşluğun toplum tarafından nasıl doldurulmaya çalışıldığını ele almaya çalışacağım.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Türkiye’nin Yeni Kooperatifleşme Hareketi ve Yeni Kamusallık Arayışları, 2022
Cem Yılmaz’ın Netflix’te yayınlanan “Kooperatif Kemal” dizisinde konu edildiği gibi kooperatif ti... more Cem Yılmaz’ın Netflix’te yayınlanan “Kooperatif Kemal” dizisinde konu edildiği gibi kooperatif tipi sosyal, ekonomik örgütlenmeler, 1960’lı ve 70’li yılların Türkiye’sinde, köye giden öğretmenler ve aydınlar tarafından güçlü bir şekilde sahiplenilen, köyün modernleşmesi ve kalkınması idealinin önemli bir aracı olarak görülen bir örgütlenme modeliydi. Geniş kitleler tarafından izlenilen dizide bir köy öğretmeninin kooperatifleşme ideali yoğun bir mizahın konusu olmasına ve dizide kooperatifleşmenin demode bir örgütlenme modeli olarak ele alınmasına tezat oluşturacak şekilde Türkiye son yıllarda yeni bir kooperatifleşme sürecinin içinden geçiyor.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Uploads
Papers by Uygar Dursun Yildirim
In recent years, pandemics, climate change, earthquakes, ecological crises, and food-related emergencies have been progressively intensifying their influence on both rural and urban environments. Especially the question of how natural, ecological disasters and pandemic diseases will affect urban food systems, family producers and different groups such as seasonal/migrant workers have become one of the prominent topics in public discourse and academic research. In this study, the focus is on the effects of the COVID-19 pandemic that began to impact Turkey from March 2020 on small producers and seasonal workers within the food systems. The data obtained from field research conducted in the Karasu and Kocaali Districts of Sakarya in September 2020, where the effects of the pandemic intensified and hazelnut harvesting began is used. The research reveals that the social isolation and other restrictive measures adopted during the pandemic management have created various vulnerabilities in terms of labor mobility in agriculture and product markets. The interdependence of production and labor processes in agriculture on the division of labor between different rural and urban spaces contributes to the emergence of such vulnerabilities.
Food crisis occurring in wide problems related to the industrial food system’s functioning becomes more effective. In this process where social risks and uncertainties and precarity becomes more widespread, dependency to fossil fuels in production, supply and consumption processes, increasing diseases related to nutrition, destruction of nature and all living creatures constitute different aspects of the crisis. Besides, food crisis stimulates search for various alternatives and intrasystem reform attempts in a global context. One of these attempts is the ecological, economical and social reform pack, arising from sustainable agriculture principles, that began on the basis of the European Green Deal and From Farm to Fork Strategy. This study focuses on the impact of these documents on European food supply chains and cooperatives. The most significant impact of the Green Deal oriented transition process on member countries as well as supplier ones, is that it makes agro-ecological and organic production compulsory in food supply chains. However the transition process gave birth to results that triggered tensions and debates. While leading producer’s cooperatives in the EU are opposing on several aspects to new norms arising from the Green Deal, cooperatives that are functioning in local food chains with healthy, nature-friendly production principles are more flexible in adapting themselves to this process.
Anahtar Kelimeler: kooperatifler, alternatif kamusallık, küçük üreticiler, gıda güvenliği
ABSTRACT Possibilities of Alternative Publicity in Agriculture: The Case Of İzmir Tire Milk Cooperative
In recent years, the agricultural sector is encountering frequent problems such as dissolution of small producers, increase of unemployment, food crisis, and spread of precarious employment. The study discusses that what kind of solutions might be offered for the challenges in agriculture by cooperatives, which are regarded as ‘outdated’ organization form by the society. In this framework Tire Milk Cooperative which operates in the milk sector in Tire, İzmir and its activities carried out in cooperation with Izmir Metropolitan Municipality are chosen as the focal point. The study aims to examine the questions of what potentiality and differences comprised in conjunction with alternative publicity concept in context of management, production, market, food and distribution aspects of agriculture with regards to cooperation formed between the cooperative and municipality on the basis of horizontal relations.
Key words: Cooperatives, alternative publicity, small producers, food safety
Anahtar Kelimeler: Tarımda dönüşüm, tarımsal sınıflar, mevsimlik işçiler.
ABSTRACT
The process of proletarianization in agriculture in Turkey is an ongoing process since the last years of Empire. Specifically in recent years, seasonal workers have become a widespread labor profile in various agricultural areas in Turkey. However in Turkey the agriculture sector has been mostly examined by focusing on peasants and small producers and disregarded the wage labor for many years. In this study, various characteristics of seasonal agricultural workers are tried to be enlightened such as their relations with the peasantry, the living and working conditions and their class behavioral patterns during the capitalization and mechanization processes in agriculture in the 1950s which is particularly considered as an important turning point. Orhan Kemal and Yaşar Kemal, who wrote their literary works in a socially realistic form reflecting the landowners, peasants and seasonal workers of Çukurova provide us with a wide range of data on this area. These works make it possible to examine the rapid capitalization process experienced in agriculture in the 1950s in the context of seasonal agricultural workers.
Key words: Transformation in Agriculture, Agricultural Classes, Seasonal Workers.
Books by Uygar Dursun Yildirim
Günümüzde ekonomik krize, gıda krizi ve ekolojik kriz ile birlikte kamusal hizmetlerin tasfiyesinin yarattığı kentsel kriz eşlik etmektedir. Ayrıca çalışma hayatında güvencesizlik yaygınlaşmaktadır. Bunun sonucunda geniş halk kesimleri açısından üretim, dağıtım ve tüketim süreçlerinin dayanışma, işbirliği ve yatay örgütlenmeler temelinde düzenlenmesi hem ulusal hem de uluslararası boyutta kendini güçlü bir ihtiyaç olarak dayatmaktadır. Son dönemde belediyelerin katkısı ile somutlanan deneyimler, semtlerde kurulan tüketim kooperatifleri, alternatif kamusallıklar ve dayanışma zeminleri de yeni olanaklara işaret etmektedir. Bu çalışma “kendi kendine yardım hareketi” olarak da tanımlanan kooperatif hareketlerini çeşitli boyutlarıyla mercek altına almaktadır.
Gazete Yazıları by Uygar Dursun Yildirim
In recent years, pandemics, climate change, earthquakes, ecological crises, and food-related emergencies have been progressively intensifying their influence on both rural and urban environments. Especially the question of how natural, ecological disasters and pandemic diseases will affect urban food systems, family producers and different groups such as seasonal/migrant workers have become one of the prominent topics in public discourse and academic research. In this study, the focus is on the effects of the COVID-19 pandemic that began to impact Turkey from March 2020 on small producers and seasonal workers within the food systems. The data obtained from field research conducted in the Karasu and Kocaali Districts of Sakarya in September 2020, where the effects of the pandemic intensified and hazelnut harvesting began is used. The research reveals that the social isolation and other restrictive measures adopted during the pandemic management have created various vulnerabilities in terms of labor mobility in agriculture and product markets. The interdependence of production and labor processes in agriculture on the division of labor between different rural and urban spaces contributes to the emergence of such vulnerabilities.
Food crisis occurring in wide problems related to the industrial food system’s functioning becomes more effective. In this process where social risks and uncertainties and precarity becomes more widespread, dependency to fossil fuels in production, supply and consumption processes, increasing diseases related to nutrition, destruction of nature and all living creatures constitute different aspects of the crisis. Besides, food crisis stimulates search for various alternatives and intrasystem reform attempts in a global context. One of these attempts is the ecological, economical and social reform pack, arising from sustainable agriculture principles, that began on the basis of the European Green Deal and From Farm to Fork Strategy. This study focuses on the impact of these documents on European food supply chains and cooperatives. The most significant impact of the Green Deal oriented transition process on member countries as well as supplier ones, is that it makes agro-ecological and organic production compulsory in food supply chains. However the transition process gave birth to results that triggered tensions and debates. While leading producer’s cooperatives in the EU are opposing on several aspects to new norms arising from the Green Deal, cooperatives that are functioning in local food chains with healthy, nature-friendly production principles are more flexible in adapting themselves to this process.
Anahtar Kelimeler: kooperatifler, alternatif kamusallık, küçük üreticiler, gıda güvenliği
ABSTRACT Possibilities of Alternative Publicity in Agriculture: The Case Of İzmir Tire Milk Cooperative
In recent years, the agricultural sector is encountering frequent problems such as dissolution of small producers, increase of unemployment, food crisis, and spread of precarious employment. The study discusses that what kind of solutions might be offered for the challenges in agriculture by cooperatives, which are regarded as ‘outdated’ organization form by the society. In this framework Tire Milk Cooperative which operates in the milk sector in Tire, İzmir and its activities carried out in cooperation with Izmir Metropolitan Municipality are chosen as the focal point. The study aims to examine the questions of what potentiality and differences comprised in conjunction with alternative publicity concept in context of management, production, market, food and distribution aspects of agriculture with regards to cooperation formed between the cooperative and municipality on the basis of horizontal relations.
Key words: Cooperatives, alternative publicity, small producers, food safety
Anahtar Kelimeler: Tarımda dönüşüm, tarımsal sınıflar, mevsimlik işçiler.
ABSTRACT
The process of proletarianization in agriculture in Turkey is an ongoing process since the last years of Empire. Specifically in recent years, seasonal workers have become a widespread labor profile in various agricultural areas in Turkey. However in Turkey the agriculture sector has been mostly examined by focusing on peasants and small producers and disregarded the wage labor for many years. In this study, various characteristics of seasonal agricultural workers are tried to be enlightened such as their relations with the peasantry, the living and working conditions and their class behavioral patterns during the capitalization and mechanization processes in agriculture in the 1950s which is particularly considered as an important turning point. Orhan Kemal and Yaşar Kemal, who wrote their literary works in a socially realistic form reflecting the landowners, peasants and seasonal workers of Çukurova provide us with a wide range of data on this area. These works make it possible to examine the rapid capitalization process experienced in agriculture in the 1950s in the context of seasonal agricultural workers.
Key words: Transformation in Agriculture, Agricultural Classes, Seasonal Workers.
Günümüzde ekonomik krize, gıda krizi ve ekolojik kriz ile birlikte kamusal hizmetlerin tasfiyesinin yarattığı kentsel kriz eşlik etmektedir. Ayrıca çalışma hayatında güvencesizlik yaygınlaşmaktadır. Bunun sonucunda geniş halk kesimleri açısından üretim, dağıtım ve tüketim süreçlerinin dayanışma, işbirliği ve yatay örgütlenmeler temelinde düzenlenmesi hem ulusal hem de uluslararası boyutta kendini güçlü bir ihtiyaç olarak dayatmaktadır. Son dönemde belediyelerin katkısı ile somutlanan deneyimler, semtlerde kurulan tüketim kooperatifleri, alternatif kamusallıklar ve dayanışma zeminleri de yeni olanaklara işaret etmektedir. Bu çalışma “kendi kendine yardım hareketi” olarak da tanımlanan kooperatif hareketlerini çeşitli boyutlarıyla mercek altına almaktadır.