Deniz Baran
Deniz Baran is a teaching & research assistant at Istanbul University International Law Department, while he is a lawyer registered to the Istanbul Bar Association, focusing on providing legal consultancy for foreign investors in Turkey.
He is a public international law PhD candidate at Istanbul University, the university where he obtained his Bachelor's and Master's degree.
Baran used to coordinate International Law Research Center (UHAM) which is affiliated to Fatih Sultan Mehmet University. He was also working as international law specialist for Al Sharq Forum.
He has previously conducted numerous international youth projects as Turkey&Balkans Regional Coordinator of Al Sharq Youth, the Chairman of Istanbul Youth Assembly Foreign Affairs Commission, the Turkish Delegate for Y20 2016 China Summit and the Deputy Chair of YCDC (Youth Commission of Diplomacy and Colloboration).
With a keen interest in media, he has taken up writing articles regarding the legal matters for various media outlets such as Al Jazeera, Middle East Eye, Perspektif Online, Serbestiyet and Anadolu Agency.
He is a public international law PhD candidate at Istanbul University, the university where he obtained his Bachelor's and Master's degree.
Baran used to coordinate International Law Research Center (UHAM) which is affiliated to Fatih Sultan Mehmet University. He was also working as international law specialist for Al Sharq Forum.
He has previously conducted numerous international youth projects as Turkey&Balkans Regional Coordinator of Al Sharq Youth, the Chairman of Istanbul Youth Assembly Foreign Affairs Commission, the Turkish Delegate for Y20 2016 China Summit and the Deputy Chair of YCDC (Youth Commission of Diplomacy and Colloboration).
With a keen interest in media, he has taken up writing articles regarding the legal matters for various media outlets such as Al Jazeera, Middle East Eye, Perspektif Online, Serbestiyet and Anadolu Agency.
less
InterestsView All (10)
Uploads
Law in Academia
The European Union (EU) had already imposed different types of sanctions against Russia upon its annexation of Crimea in 2014. Therefore, while the current sactions far exceed those in scale, they are in one sense only an extension of the initial sanctions.[2] So far, the EU has sanctioned almost 700 people and more than 50 entities which are believed to be responsible for infringing Ukraine’s sovereignty and independence. In addition to the US and the EU bloc, there are also other states that are joining the current wave of sanctions against Russia, such as Switzerland, South Korea and Japan.[3] In general, the economic sanctions in question include freezing the assets of and placing travel restrictions on some individuals, halting loans to Russia, restrictions on aviation, restrictions on money transactions to and from Russia as well as its removal from some intergovernmental organizations such as the Group of Eight (G8).
Against this backdrop, it is worth reviewing the legal compatibility and legitimate limits of unilateral sanctions in international law norms and questioning if the above mentioned unilateral sanctions fall within these norms or not.
Doğu Akdeniz’deki uyuşmazlıklara ilişkin en güncel gelişmelerden biri, 27 Kasım 2019 tarihinde Türkiye ve Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında, iki devletin Akdeniz’deki deniz yetki alanları arasındaki sınırı belirlemek amacıyla yapılmış olan Mutabakat Muhtırası’dır. Söz konusu Mutabakat, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki egemenlik haklarını aktif bir şekilde koruması bakımından önemli bir adımdır. Bu makalenin amacı, uluslararası hukukta deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin ilke ve kuralları incelemek ve Mutabakat’ın hükümleri ile hukuki temellerini değerlendirmektir. İlk bölümde, Mutabakat’a giden süreci ortaya koymak için Doğu Akdeniz’deki mevcut uyuşmazlıklar incelenmektedir. Bunu takiben, deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin uluslararası hukukun genel kural ve ilkeleri, uluslararası andlaşmalar ve içtihad hukuku ışığında ortaya konmaktır. Üçüncü bölümde Mutabakat’ın hükümleri, deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin tespit edilmiş olan ilke ve kurallar çerçevesinde değerlendirilmektedir. Son bölümde ise Mutabakat’ın hukuki temelleri ve geçerliliğine ilişkin tartışmalar ele alınmaktadır.
meseleyi doğrudan uluslararası hukukun kapsamına sokmaktadır. Çünkü tanıma kavramı,
politik olduğu kadar hukuki bir kavramdır. Bu çalışmada, tarihte benzeri yaşanmış olan
Venezüella’daki son gelişmeler uluslararası hukuk perspektifinden değerlendirilecek ve
Maduro veya Guiado’nun meşru devlet başkanı olarak tanınmasının uluslararası hukuk
açısından neye tekabül ettiği tartışılacaktır.
The European Union (EU) had already imposed different types of sanctions against Russia upon its annexation of Crimea in 2014. Therefore, while the current sactions far exceed those in scale, they are in one sense only an extension of the initial sanctions.[2] So far, the EU has sanctioned almost 700 people and more than 50 entities which are believed to be responsible for infringing Ukraine’s sovereignty and independence. In addition to the US and the EU bloc, there are also other states that are joining the current wave of sanctions against Russia, such as Switzerland, South Korea and Japan.[3] In general, the economic sanctions in question include freezing the assets of and placing travel restrictions on some individuals, halting loans to Russia, restrictions on aviation, restrictions on money transactions to and from Russia as well as its removal from some intergovernmental organizations such as the Group of Eight (G8).
Against this backdrop, it is worth reviewing the legal compatibility and legitimate limits of unilateral sanctions in international law norms and questioning if the above mentioned unilateral sanctions fall within these norms or not.
Doğu Akdeniz’deki uyuşmazlıklara ilişkin en güncel gelişmelerden biri, 27 Kasım 2019 tarihinde Türkiye ve Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında, iki devletin Akdeniz’deki deniz yetki alanları arasındaki sınırı belirlemek amacıyla yapılmış olan Mutabakat Muhtırası’dır. Söz konusu Mutabakat, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki egemenlik haklarını aktif bir şekilde koruması bakımından önemli bir adımdır. Bu makalenin amacı, uluslararası hukukta deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin ilke ve kuralları incelemek ve Mutabakat’ın hükümleri ile hukuki temellerini değerlendirmektir. İlk bölümde, Mutabakat’a giden süreci ortaya koymak için Doğu Akdeniz’deki mevcut uyuşmazlıklar incelenmektedir. Bunu takiben, deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin uluslararası hukukun genel kural ve ilkeleri, uluslararası andlaşmalar ve içtihad hukuku ışığında ortaya konmaktır. Üçüncü bölümde Mutabakat’ın hükümleri, deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin tespit edilmiş olan ilke ve kurallar çerçevesinde değerlendirilmektedir. Son bölümde ise Mutabakat’ın hukuki temelleri ve geçerliliğine ilişkin tartışmalar ele alınmaktadır.
meseleyi doğrudan uluslararası hukukun kapsamına sokmaktadır. Çünkü tanıma kavramı,
politik olduğu kadar hukuki bir kavramdır. Bu çalışmada, tarihte benzeri yaşanmış olan
Venezüella’daki son gelişmeler uluslararası hukuk perspektifinden değerlendirilecek ve
Maduro veya Guiado’nun meşru devlet başkanı olarak tanınmasının uluslararası hukuk
açısından neye tekabül ettiği tartışılacaktır.
Deniz Baran’ın Düşünce Mektebi’nde 2017 Haziran-Ağustos’unda yayımladığı röportaj. Bugün birtakım yaklaşımlarım değişmiş olsa da, hatta eskilerini tadil edecek yeni birtakım gözlemler yapmış olsam da iki kısımlı röportajı derli toplu halde burada tekrar paylaşmak istedim.
"Deniz Baran bu röportajında, ABD'de uzun yıllar geçirmiş hem akademik (kendisi siyaset bilimi alanında akademisyen) hem sivil toplum düzleminde faaliyetlerin içerisinde yer almış Halil İbrahim Yenigün ile Amerika'da ki Müslüman gençliği, üniversiteleri ve sivil toplum hareketlerini derinlemesine bir şekilde ele alıyor."