Skip to main content
Türk siyasal düşüncesinin yapısına, işleyişine ve nasıl olması gerektiğine ilişkin ilk örneklere, Türk tarihi açısından olduğu kadar Türk felsefe tarihi açısından da hatırı sayılır bir konuma ve öneme sahip olan Orhon Yazıtları'nda... more
Türk siyasal düşüncesinin yapısına, işleyişine ve nasıl olması gerektiğine ilişkin ilk örneklere, Türk tarihi açısından olduğu kadar Türk felsefe tarihi açısından da hatırı sayılır bir konuma ve öneme sahip olan Orhon Yazıtları'nda rastlanmaktadır. Yazıtlarda karşılaşılan ve özellikle siyasal yönetimle ilişkisi bakımından öne çıkan en temel kavram ya da anlayış ise kuttur. Bu nedenle kutun anlam dünyasının çözümlenebilmesi adına, yazıtlarda yer alan ifadeler incelenmiştir. Öncelikle kut sözcüğünün geçtiği ifadeler, ardından ise kut sözcüğünün geçmediği ancak kut
Schiller, sanatı bir oyun olarak tasarımlarken bu oyunun özgür bir şekilde oynandığını belirtmektedir. İnsan oyun oynayarak yani, bir bakıma sanatı icra ederek özgür olurken bu sayede güzelliğe ulaşabilmektedir. Çünkü ona göre güzellik,... more
Schiller, sanatı bir oyun olarak tasarımlarken bu oyunun özgür bir şekilde oynandığını belirtmektedir. İnsan oyun oynayarak yani, bir bakıma sanatı icra ederek özgür olurken bu sayede güzelliğe ulaşabilmektedir. Çünkü ona göre güzellik, özgürlüğün bir yansıması ya da görünümü olmak durumundadır. Ancak ne akılsallığa işaret eden biçim dürtüsü ne de duyusallığa işaret eden duyu dürtüsü tek başına kişiyi özgürleştirmekten uzaktır. Bu nedenle insanın özgür olabilmesi, her iki dürtünün orta noktası olarak düşünülen ve bir denge unsuru olarak görülen oyun dürtüsü ile olanaklıdır. Böylece oyun dürtüsü, gerçek anlamda özgür sanatı ortaya çıkarırken aynı zamanda insanın estetik bir karakter kazanmasına ve güzelliğin elde edilmesine olanak sağlamış olmaktadır.
Âşık Paşa, Garib-nâme'de şehir gibi olan insan vücudunun yöneticisinin akıl olduğunu belirtmektedir. Ona göre, bu şehirde sekiz kapı bulunmakta ve o, bu kapıların akıl sayesinde ideal işlevlerini yerine getirebileceklerini ifade... more
Âşık Paşa, Garib-nâme'de şehir gibi olan insan vücudunun yöneticisinin akıl olduğunu belirtmektedir. Ona göre, bu şehirde sekiz kapı bulunmakta ve o, bu kapıların akıl sayesinde ideal işlevlerini yerine getirebileceklerini ifade etmektedir. Akıl, her kapının ideal işlevini yerine getirmesini sağlayan ve insandaki düzeni tesis edebilen yetidir. Bu çalışma ise Garib-nâme'de insan vücudunun bir şehre benzetildiği ve bu şehrin yöneticisinin akıl olduğuna ilişkin kısmın felsefi açıdan değerlendirilmesini ve bu düşünceye kaynaklık eden düşünceleri ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Bunu yaparken de gerek evrensel felsefedeki gerekse Türk felsefesindeki konuyla ilgili benzeşen düşüncelerden yararlanılacaktır. Böylece insanın vücut şehrinde yer alan kapıların varlık, bilgi ve değerler açısından ne anlam ifade ettiği ve aklın bu konudaki işlevi gün yüzüne çıkarılacaktır.
Research Interests:
Türk tarihinin en eski yazılı metinlerinden birisi olan Orhon yazıtlarının Türk düşünce kültürü açısından önemli bilgiler içeren ve felsefi açıdan yorumlama ve değerlendirme yapmaya olanak sağlayan bir yapısı bulunmaktadır. Bu yapının... more
Türk tarihinin en eski yazılı metinlerinden birisi olan Orhon yazıtlarının Türk düşünce kültürü açısından önemli bilgiler içeren ve felsefi açıdan yorumlama ve değerlendirme yapmaya olanak sağlayan bir yapısı bulunmaktadır. Bu yapının felsefi açıdan dikkate değer konularının başında ise ideal yönetici olarak kağanın sahip olduğu ya da olması gereken erdemler gelmektedir. Bu çerçevede Yazıtlarda yer alan ifadelerden yola çıkarak İslam öncesi Türk siyaset felsefesinde etik-siyaset ilişkisinin göstergesi olarak kağanın erdemleri hakkında bir değerlendirme yapmak olanaklıdır. Erdem kavramının özü itibarıyla bir ahlak felsefesi (etik) kavramı, kağan olmanın ise yönetici kişiye işaret etmesi bakımından siyaset felsefesi çerçevesinde düşünülen bir kavram olması nedeniyle kağanın erdemleri söz konusu olduğunda, yapılacak olan her felsefi değerlendirme ya da temellendirme, doğal olarak etik ile siyaset arasındaki bağlantıyı gözetmek durumundadır. Böylesine bir konuda felsefi bir değerlendirme yapmak ise felsefe tarihinde bu anlayışın çerçevesini çizen ve literatürde ilk büyük sistem filozofu olarak bilinen Platon'un düşüncelerini dikkate almayı zorunlu hale getirmektedir. Çünkü Platon'un gerek erdem gerekse erdemin devletin ve özelinde yöneticinin niteliği olmasına ilişkin düşünceleri, bize sağlam bir felsefi temel oluşturmaktadır. Dolayısıyla Orhon yazıtlarında çizilen ideal kağan portresinin hangi erdemlerle karakterize olduğunu ve İslam öncesi Türk siyaset felsefesinde etik-siyaset bağının nasıl düşünüldüğünü ortaya çıkarmak olanaklı hâle gelecektir. Bu kapsamda bu çalışma, Orhon yazıtlarında kağanın erdemlerini Platon'a yoğun şekilde yapılan göndermelerle felsefi açıdan değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bunu yaparken Yazıtların Türkiye Türkçesi aktarmalarında yer alan ifadeler, çalışmanın konusu açısından incelenmiştir. Konuyla ilgili ifadeler yorumlanmış ve ardından Platon'un düşüncelerine başvurularak benzerlik ve farklılıklara dayalı bir şekilde felsefi değerlendirmeleri yapılmıştır. Bazı noktalarda da temeli sağlamlaştırmak adına başka filozofların düşüncelerine de zaman zaman başvurulmuştur. Böylelikle Orhon yazıtlarında kağanın ideal anlamda erdemli bir devlet yönetimini nasıl gerçekleştirebileceğini ve devletin iyi koşullarda nasıl varlığını devam ettirebileceğini göstermek istenmiştir. Çalışmada, Yazıtlarda kağana atfedilme olanağına sahip olan bilgelik, alplık, özgecilik ve töreye bağlılık gibi erdemlerin bulunduğu görülmüş ve bu erdemlerin felsefi açıdan değerlendirmeleri Platon'a yapılan göndermelerle yapılmıştır. Kağanın erdemlerinin pratik yaşamda somut olarak gözlemlenebilen ya da kendilerini açığa vuran nitelikler olarak onun iyi bir karakter yapısına nasıl sahip olacağına ilişkin bilgiler verdiği ve böylece iyi bir kağanı betimleyen erdemlerin aynı zamanda iyi bir devlet düzeninin de zeminini oluşturduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna bağlı olarak Orhon yazıtlarında etik ve siyasetin koparılamaz bir bağ ile birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğu gözlemlenmiştir. Orhon yazıtlarının İslam öncesi Türk siyaset felsefesi özelinde, birinci ağızdan dile getirilmiş, ağırlık yönü pratik tarafta olacak şekilde teori ve pratiği bir arada barındıran düşüncelerden oluşan kendine özgü bir başyapıt olarak nitelendirmenin mümkün olduğu düşüncesine varılmıştır.
The aim of this study was to evaluate the attainments and their descriptions, and units of the 11 th grade level Turkish Philosophy curriculum, introduced in Turkey in the academic year 2018-2019 in order to display its advantages and... more
The aim of this study was to evaluate the attainments and their descriptions, and units of the 11 th grade level Turkish Philosophy curriculum, introduced in Turkey in the academic year 2018-2019 in order to display its advantages and disadvantages. In this study, a qualitative research method " document analysis technique " was used. The attainments of the curriculum what learning domains they corresponded to and what level of behavior they represented were analyzed. The study, found that all the attainments belonged to the cognitive domain and that out of the 21 attainments, 10 of them corresponded to representative behaviors at the comprehension level, 5 of them at the analysis level, 5 of them at the evaluation level and 1 of them at the knowledge level. The units integrated in the curriculum that referred to the periods of history of philosophy were named differently from widely accepted names used Philosophy literature. The descriptions of the attainments did not fully reflect the scope of some attainments and neglected some periods in the history of philosophy. Nevertheless, the curriculum had positive qualities such as philosophical writing, text reading and the inclusion of Turkish-Islamic philosophers. The study recommends that the identified problems should be resolved to make the curriculum functional and eliminate its defects.
Research Interests:
Bu makalede, ortaöğretim sosyoloji dersinin konu ve kavramlarının öğrenciler tarafından daha iyi anlaşılabilmesi için Nasreddin Hoca fıkralarının yardımcı ders aracı olarak kullanımını göstermek amaçlanmaktadır. Bu kapsamda sosyoloji... more
Bu makalede, ortaöğretim sosyoloji dersinin konu ve kavramlarının öğrenciler tarafından daha iyi anlaşılabilmesi için Nasreddin Hoca fıkralarının yardımcı ders aracı olarak kullanımını göstermek amaçlanmaktadır. Bu kapsamda sosyoloji dersi öğretim programında yer alan kazanımlar ve bu kazanımlara dair yapılan açıklamalar ekseninde Nasreddin Hoca fıkraları bir incelemeye tutulmuştur. Yapılan incelemede sosyoloji dersi kapsamındaki konu ve kavramların hangi fıkralar ile daha iyi anlaşılabileceği ortaya konulmak istenmiştir. Buna bağlı olarak incelenen fıkralar bir elemeye tabi tutularak, sosyoloji dersinde kullanılabilme olanağı bulunan ve öğrenciler için uygun olduğu düşünülen fıkralar belirlenmiştir. Yapılan belirlemede 14 fıkranın sosyoloji dersinde yardımcı öğretim aracı olarak kullanılabileceği görülmüş ve bu fıkralar, konu başlıklarına ve kavramlara göre sınıflandırılarak, sosyoloji dersi öğretim programında yer alan kazanımlar ve açıklamalar ile eşleştirilmesi sağlanmıştır. Daha sonra fıkraların ilgili kavramla hangi sebeple ilgili olduğu belirtilmiş ve bu kavramlar, sosyoloji literatüründen hareketle açıklanmıştır. Böylelikle fıkraların sosyoloji dersindeki kullanım amacı da netleştirilmek istenmiştir. Ayrıca çalışmanın sonunda sosyoloji dersi öğretim programına uygun yapıda olan bir etkinlik örneği de verilerek, fıkraların öğretmenler tarafından nasıl kullanılabileceği gösterilmek istenmiştir. Söz konusu fıkraların sosyoloji dersinde kullanımının, öğrencilerin dikkatlerini çekmek, konu ve kavramların daha iyi anlaşılması ve somutlaştırılması, derslerin daha ilgi çekici hale getirilmesi, öğrencilerde sorgulama ve düşünme becerilerinin geliştirilmesi gibi katkıları olacağı düşünülmektedir.
Research Interests:
ÖZET Bu makalenin amacı, hastanın istem durumuna göre ötanazi türlerine varoluşçu bir yaklaşım sergileyebilmenin olanağını gözler önüne sermektir. Bu kapsamda, öncelikle ilgili literatürden hareketle hastanın istem durumuna göre ötanazi... more
ÖZET Bu makalenin amacı, hastanın istem durumuna göre ötanazi türlerine varoluşçu bir yaklaşım sergileyebilmenin olanağını gözler önüne sermektir. Bu kapsamda, öncelikle ilgili literatürden hareketle hastanın istem durumuna göre ötanazi türlerinin kısa açıklamaları yapılmış ve bu tanımlardan yola çıkarak, bu türlerde ortaya çıkma olasılığına sahip olan bazı sorular ya da sorunlar, varoluşçu bir tarzda yeniden düzenlenmiştir. Bu sorulara ya da sorunlara varoluşçuluğun temel düşünceleri ve temaları çerçevesinde birtakım yorumlar gündeme getirilerek yanıtlar aranmaya çalışılmıştır. Çalışmada, istemli ötanazi bağlamında kişinin bedeni ile olan ilişkisi, yaşam yerine ölümün tercih edilmesi, yaşama son verme özgürlüğünün bulunup bulunmaması ve istemsiz ve istem-dışı ötanazide de başkalarının kişi yerine karar vermesi gibi birtakım varoluşsal sorunların gözlemlenebileceği görülmüştür. Bu sorunlara varoluşçuluğun bakış açısıyla bir yaklaşım sergilendiğinde sonuç olarak gözlemlenen ise şu olmuştur: Varoluşçulukta yaşamın ölüme göre daha öncelikli olması ve insanın yaşadığı süre boyunca yaşamını ne ölçüde anlamlandırdığının taşıdığı hayati önem nedeniyle ötanaziye olumlu bir bakış açısı sergilenemeyeceği kanaatine varılmıştır. Çünkü kişi bedenine sahip olamaz, aksine bedeni olmadan kişinin var olması düşünülemez. Yaşam ise kişinin varlığının anlam kazanması için önemlidir çünkü tüm olanaklar onun içindedir. Bu nedenle özgürlük ve bununla ilgili olarak yapılan seçimler yaşama dairdir. Ölüm de bir seçenek değildir ve hiç kimse başkasının yaşamı üzerinde karar verme hakkına sahip değildir.
Research Interests:
Research Interests:
Özet Bu çalışmanın amacı, 2016-2017 itibarıyla uygulanmakta olan felsefe grubu dersleri (sosyoloji, psikoloji ve mantık) öğretim programlarında bu derslerin bilim alanlarına katkı sağlamış Türk bilim insanlarına yer verilip verilmediğini... more
Özet Bu çalışmanın amacı, 2016-2017 itibarıyla uygulanmakta olan felsefe grubu dersleri (sosyoloji, psikoloji ve mantık) öğretim programlarında bu derslerin bilim alanlarına katkı sağlamış Türk bilim insanlarına yer verilip verilmediğini tespit etmektir. Bu kapsamda, üç derse ait olan öğretim programları incelenmiştir. Yapılan incelemede, sosyoloji ve psikoloji derslerine ait olan öğretim programlarında, yalnızca ilk ünitelerde kısa bir tanıtımın yapıldığı, mantık dersi öğretim programında ise hiçbir şekilde tanıtımın yapılmadığı görülmüştür. Derslerin öğretim programlarına göre hazırlanan ders kitaplarına da bu tablonun büyük ölçüde yansıdığı görülmüştür. Genel olarak üç programda da Türk bilim insanlarının yeterince tanıtılmadığı yargısına ulaşılmış ve programlardaki sorunlara çözüm önerisi olarak yapılması gerekenler ve hangi bilim insanlarına neden yer verilmesi gerektiği ayrıntılı olarak açıklanmıştır. İlgili öğretim programlarında önerilen düzenlemeler yapıldığında programların daha ilgi çekici, kültürel mirası aktarılmasına yardımcı, öğrencide alana karşı aidiyet oluşturma niteliklerine sahip olacağı düşünülmektedir. Abstract The purpose of this study is to determine whether the curriculums of the philosophy group courses (sociology, psychology, and logic) being implemented as of 2016-2017 mention the Turkish scientists that have contributed to the scientific areas of these courses. Within this framework, the curriculums pertaining to these three courses have been examined. The examination showed that the curriculums of the courses of sociology and psychology included only a brief introduction in the first units, and that the logic course did not include any introduction in any way. It was observed that the same situation was reflected to a significant extent in the textbooks prepared in accordance with the curriculums of the courses. In general, it was concluded that the three curriculums did not sufficiently introduce the Turkish 1 Yrd. Doç. Dr., Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü, faruk-manav@hotmail.com 2 Bu çalışma, 27-29 Ekim 2016 tarihleri arasında Antalya'da düzenlenen 5. World Conference on Educational and Instructional Studies-WCEIS 2016'da sözlü bildiri olarak sunulmuştur.
Research Interests:
NASREDDİN HOCA FIKRALARI İLE ORTAÖĞRETİMDE PSİKOLOJİ ÖĞRETİMİ Öz Bu çalışmanın amacı, ortaöğretim psikoloji dersinde yardımcı bir öğretim aracı ola-rak Nasreddin Hoca fıkralarının kullanılabilme potansiyelini göstermektir. Bu çer-çevede... more
NASREDDİN HOCA FIKRALARI İLE ORTAÖĞRETİMDE PSİKOLOJİ ÖĞRETİMİ Öz Bu çalışmanın amacı, ortaöğretim psikoloji dersinde yardımcı bir öğretim aracı ola-rak Nasreddin Hoca fıkralarının kullanılabilme potansiyelini göstermektir. Bu çer-çevede Türk kültürünün önemli güldürü unsurlarından birisi olarak görülen ve aynı zamanda düşündürücü niteliklere de sahip olan Nasreddin Hoca fıkralarının mesaj-ları, psikoloji dersi öğretim programının kazanımları, açıklamaları ve etkinlik ör-nekleri bağlamında analiz edilerek, fıkraların psikoloji dersi açısından eğitim-öğretim işlevi gösterilmeye çalışılmıştır. Doküman inceleme yönteminin kullanıl-dığı çalışmada, farklı kaynaklarda yer alan yaklaşık 400 fıkra incelenmiştir. Bu fık-ralardan 22 tanesinin psikoloji dersinde kullanılabilmek için uygun olduğu saptan-mıştır. 22 fıkranın 7 tanesi Kohlberg'in ahlakî gelişim kuramı, 2 tanesi Piaget'nin bilişsel gelişim kuramı, 1 tanesi önyargı kavramı, 1 tanesi çatışma türleri, 9 tanesi savunma mekanizmaları ve 2 tanesi empati kavramı ile ilişkili bulunmuştur. Söz konusu bu fıkraların psikoloji dersinde bir öğretim aracı olarak kullanılabileceği düşünülmektedir. Anahtar kelimeler: Psikoloji öğretimi, Nasreddin Hoca, fıkra.
Research Interests:
Research Interests: