Skip to main content
Modernizm ile birlikte Turkiyenin kurulusundan bugune yasanan toplumsal ve siyasi olaylar insanlar uzerinde buyuk travmalar olusturur. Gecmisle bagini kopartan ancak yeni duruma ayak uyduramayan bireyler, derin bir aci ve huzun icerisinde... more
Modernizm ile birlikte Turkiyenin kurulusundan bugune yasanan toplumsal ve siyasi olaylar insanlar uzerinde buyuk travmalar olusturur. Gecmisle bagini kopartan ancak yeni duruma ayak uyduramayan bireyler, derin bir aci ve huzun icerisinde ice kapanirlar. Bu hâlin sureklilik gostermesi ise melankoliyi olusturur. Insan ve insana ait her seyi kendisine konu edinen edebiyat, insanlarin melankolik hâlinden uzak kalamaz. Turk edebiyati bu melankolinin canli bir sahididir. Bu calismada Nalan Barbarosoglunun hikâyelerinde agirlikli olarak uzerinde durulan melankolik hâl incelenmektedir. Yazar, hikâye kurgusunda melankoliyi ozellikle bir bicim olarak tercih eder. Kisi, zaman ve mekân kurgusunda, hikâye atmosferi olusturmada melankolik hâli belirginlestiren imgeler, ifadeler tercih edilir. Diyalogdan uzak hikâyelerde kisiler ic dunyalarina yonelir. Acilarini ve huzunlerini ic monologlarla ifade ederler. Bulunulan mekâni terk etmek, olmek, intihar etmek hikâye kisilerinin temel amaclaridir. Me...
Salah Birsel’in Dort Koseli Ucgen (1960) adli romani, paradoks uzerine kurgulanan oncu postmodern ozellikleri gosteren bir romandir. Felsefi gondermeleri ile one cikan romanda toplumdaki ikiyuzluluk, hirs, maddi menfaatlerin her seyin... more
Salah Birsel’in Dort Koseli Ucgen (1960) adli romani, paradoks uzerine kurgulanan oncu postmodern ozellikleri gosteren bir romandir. Felsefi gondermeleri ile one cikan romanda toplumdaki ikiyuzluluk, hirs, maddi menfaatlerin her seyin ustunde tutulmasi, karnindan konusmalar Birsel’in sanat anlayisina uygun olarak mizahi bir pencereden anlatilir. Anlaticinin ayni zamanda kahraman olarak yer aldigi romanda ironik bir dil hâkimdir. Evrendeki her seyi gozlemleyen anlatici, zaman, mekân ve insan uzerinde derinlemesine incelemeler yapar. Gercegin tek ve degismez olusu anlayisindan hareket edilen romanda, hayatin sorgulanmasi ve tek gercegin ortaya cikartilmasi hedeflenir. Bu makalede Dort Koseli Ucgen romaninin soylemine egemen olan mizah, hiciv ve ironi ogeleri incelenmekte, ironik soylemin metnin iletisine katkilari, romandaki mizah ve hiciv cesitliligi ve bunun sebepleri uzerinde durulmaktadir.
Yucel Balku, 1990 sonrasi Turk oykuculugunun onde gelen isimlerinden biri olmasina ragmen henuz oykuleri uzerinde yeterince calisma yapilmamistir. Bu calismada yazarin oykuleri kurgu teknigi ve arketipsel elestiri baglaminda ele... more
Yucel Balku, 1990 sonrasi Turk oykuculugunun onde gelen isimlerinden biri olmasina ragmen henuz oykuleri uzerinde yeterince calisma yapilmamistir. Bu calismada yazarin oykuleri kurgu teknigi ve arketipsel elestiri baglaminda ele alinmistir. Calismanin ilk bolumunde Balku’nun oykulerinde kullandigi kurgu teknikleri incelenmistir. Oykulerinde Dogu kulturunun masallari, efsaneleri, mitleri, destanlari ve halk hikâyelerinden yararlanan yazar, bu birikimi cagdas bicimlerle gunumuze tasir. Postmodernizmin ustkurmaca, metinlerarasilik, tarihsellik, oyunsuluk, dus ve gercegin ic ice gecisi, cogulcu anlatim, es zamanli olarak verilen karsitliklar, imgesel anlatim, gizem gibi ozelliklerini kullanarak zengin bir anlatim elde eder. Oykulerde sik sik anlatici ve bakis acisinin degismesi anlatimi tekduzelikten kurtarir. Yazar, geleneksel anlati bicimlerini postmodern tekniklerle birlestirerek kendisine ozgu bir kurgu elde eder. Calismanin ikinci bolumunde oykulerde one cikan arketipsel kavramlar ...
Use of novice approaches/methods in understanding and interpreting literary works is a recent tendency in academic research. The method of psychoanalysis put forward by Australian doctor Sigmund Freud at the end of 19th century and... more
Use of novice approaches/methods in understanding and interpreting literary works is a recent tendency in academic research. The method of psychoanalysis put forward by Australian doctor Sigmund Freud at the end of 19th century and beginning of 20th century provides litterateurs with new opportunities in analyzing literary works. In this method, the writers’ subconsciousness is discussed through the interrelations among the author – literary work – the reader. In order for in-depth understanding of Necip Fazıl Kısakürek’s poems, it is required to consider and examine the memoir of the author alongside the political and social conditions of the era as Necip Fazıl’s psychological system has a crucial impact on his poems. The poem “Zindandan Mehmet’e Mektup” is a sonnet Necip Fazıl has written while he was a convict in Sinop Toptaşı Prison after 1960 coup d'etat. In the current study, first some theoretical information about psychoanalytical literature theory with respect to the relation between human and space; then the poem is analyzed in the light of this information.
Yücel Balku, 1990 sonrası Türk öykücülüğünün önde gelen isimlerinden biri olmasına rağmen henüz öyküleri üzerinde yeterince çalışma yapılmamıştır. Bu çalışmada yazarın öyküleri kurgu tekniği ve arketipsel eleştiri bağlamında ele... more
Yücel Balku, 1990 sonrası Türk öykücülüğünün önde gelen isimlerinden biri olmasına rağmen henüz öyküleri üzerinde yeterince çalışma yapılmamıştır. Bu çalışmada yazarın öyküleri kurgu tekniği ve arketipsel eleştiri bağlamında ele alınmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde Balku'nun öykülerinde kullandığı kurgu teknikleri incelenmiştir. Öykülerinde Doğu kültürünün masalları, efsaneleri, mitleri, destanları ve halk hikâyelerinden yararlanan yazar, bu birikimi çağdaş biçimlerle günümüze taşır. Postmodernizmin üstkurmaca, metinlerarasılık, tarihsellik, oyunsuluk, düş ve gerçeğin iç içe geçişi, çoğulcu anlatım, eş zamanlı olarak verilen karşıtlıklar, imgesel anlatım, gizem gibi özelliklerini kullanarak zengin bir anlatım elde eder. Öykülerde sık sık anlatıcı ve bakış açısının değişmesi anlatımı tekdüzelikten kurtarır. Yazar, geleneksel anlatı biçimlerini postmodern tekniklerle birleştirerek kendisine özgü bir kurgu elde eder. Çalışmanın ikinci bölümünde öykülerde öne çıkan arketipsel kavramlar değerlendirilmiştir. Öykülerde yılan, su, harita ve akrep imgeleri arketipsel bağlamda ele alınarak kurgu üzerindeki etkisi üzerinde durulmuştur. Çalışmada Balku'nun öyküleri kurgu tekniği bakımından ele alınarak yazarın Türk öykücülüğündeki yeri hakkında çıkarımlarda bulunulmaya çalışılmıştır. Abstract Yücel Balku is one of the pioneers of post 1990s in terms of Turkish storytelling. He contemporarily writes postmodern fairytales getting influenced by Eastern fairytale experiences, legends, myths, epics and folktales. The author, who gets use of postmodern features such as metafiction, intertextuality, historicity, dreams and reality one within another, pluralistic narration, simultaneous contrasts, fictitious expression and mystery, comes up with various endings out of just one by frequently changing point of views and/or narrators. He uses feelings like fear, betrayal and ambition as main elements of his stories. Balku's stories that are evaluated with respect to postmodernism are based on a solid background in terms of its content, as well. Snake, water, map and scorpion encountered in the stories are among the images that can be investigated in the context of archetypal criticism. In the first section of the present study, Yücel Balku's post-modernist stories will be examined with regard to fiction technique. In the second section, by starting from specific images, " the archetypes " will be put forward.
Research Interests:
Öz Modernizm ile birlikte Türkiye'nin kuruluşundan bugüne yaşanan toplumsal ve siyasî olaylar insanlar üzerinde büyük travmalar oluşturur. Geçmişle bağını kopartan ancak yeni duruma ayak uyduramayan bireyler, derin bir acı ve hüzün... more
Öz Modernizm ile birlikte Türkiye'nin kuruluşundan bugüne yaşanan toplumsal ve siyasî olaylar insanlar üzerinde büyük travmalar oluşturur. Geçmişle bağını kopartan ancak yeni duruma ayak uyduramayan bireyler, derin bir acı ve hüzün içerisinde içe kapanırlar. Bu hâlin süreklilik göstermesi ise melankoliyi oluşturur. İnsan ve insana ait her şeyi kendisine konu edinen edebiyat, insanların melankolik hâlinden uzak kalamaz. Türk edebiyatı bu melankolinin canlı bir şahididir. Bu çalışmada Nalan Barbarosoğlu'nun hikâyelerinde ağırlıklı olarak üzerinde durulan melankolik hâl incelenmektedir. Yazar, hikâye kurgusunda melankoliyi özellikle bir biçim olarak tercih eder. Kişi, zaman ve mekân kurgusunda, hikâye atmosferi oluşturmada melankolik hâli belirginleştiren imgeler, ifadeler tercih edilir. Diyalogdan uzak hikâyelerde kişiler iç dünyalarına yönelir. Acılarını ve hüzünlerini iç monologlarla ifade ederler. Bulunulan mekânı terk etmek, ölmek, intihar etmek hikâye kişilerinin temel amaçlarıdır. Mekân olarak da hastaneler en belirgin yerlerdir. Mekân her şeyi ile bu melankolik hâli destekler, yoğunlaştırır. Sürekli yağmurun yağması, karanlık mekânların karakteristik özelliğidir. Zaman da durağandır. Acı içinde kıvranan kahramanlar için zaman geçmek bilmez. Bu çalışmada kurguyu oluşturan unsurların melankoli etrafında oluşturduğu biçimsel tercih irdelenmektedir. Abstract With modernism, many societal and political events from foundation of Turkey up until now have resulted in severe trauma on people. People who sever ties with their past but lag behind the present become withdrawn with sorrow and sadness. The continuity of this state of being ends up with melancholy. The literature focusing on human beings and all their relations cannot keep away from melancholic people, as well. Turkish literature witnesses such melancholy. In the present study, the state of melancholy that generally prevails Nalan Barbarosoğlu's short stories is investigated. The author prefers melancholy as a style. Images and statements indicating melancholy in narrations are favored in setting up character, time and space discourse. In stories, people focus on their inner worlds. They state their sorrow and sadness by monologues. The primary purposes of main characters are committing suicide, dying and walking away. Hospitals are the most distinct places. The space supports and intensifies the state of melancholy. Continuous rainfall and darkness are the characteristics of spaces. Time is stable. For the characters feeling sorrow, time doesn't pass. In the current study, melancholy as a style is investigated. Giriş İnsan, yaratılışından itibaren maddi özellikleri ile beraber manevi özellikleri de bünyesinde barındıran bir yapıya sahiptir. Hz. Âdem fiziki olarak yaratıldığında kıskançlık, bencillik, şefkat, merhamet, korku, kaygı gibi duygu dünyasına ait ne varsa bunlara da sahiptir. Bu 1 Dr., Dumlupınar Üniversitesi, Türk Dili Bölümü, ahmet.uslu@dpu.edu.tr
Research Interests:
ÖZ Edebî türler arasındaki etkileşim, son dönem edebiyat araştırmalarının en çok üzerinde durulan konuları arasındadır. Özellikle 1980 sonrasında öykü ve şiir türleri arasındaki etkileşim, üzerinde durulması gereken bir konudur. Bu... more
ÖZ Edebî türler arasındaki etkileşim, son dönem edebiyat araştırmalarının en çok üzerinde durulan konuları arasındadır. Özellikle 1980 sonrasında öykü ve şiir türleri arasındaki etkileşim, üzerinde durulması gereken bir konudur. Bu bağlamda Sadık Yalsızuçanlar, öykülerinde şiirsellikten yararlanan yazarlarımızdan biridir. Yazar, öykülerinde düzyazı cümlelerini keserek şiirsel bir görünüm oluşturmak, şiir parçalarını öykü içerisinde kullanmak, şiirsel yazım tekniklerine yer vermek, devrik cümleler, eksiltili cümleler, ikilemeler, masalsılık, şairane üslup, somutlama, kişileştirme, teşbih, simge ve semboller, leitmotifler, zıtlıklar gibi tekniklerden yararlanarak şiirsel bir söyleyiş elde eder. Sadık Yalsızuçanlar, kullandığı şiirsel teknikler ile öykülerde zengin bir anlatım yakalamıştır. Bu çalışmada Sadık Yalsızuçanlar'ın tüm öyküleri bu teknikler dikkate alınarak öykülerdeki şiirsel kullanımlar başlıklar halinde incelenmiştir.
Research Interests:
ÖZET 1941 yılında yayımladığı " Dünya İşleri " adlı şiir kitabıyla edebiyat dünyasına giren Salah Birsel, Birinci Yeni şiirinden oldukça etkilenir. 1955'ten sonra ise İkinci Yeni akımına yakın duran şair, Nazım Hikmet'in etkisiyle... more
ÖZET 1941 yılında yayımladığı " Dünya İşleri " adlı şiir kitabıyla edebiyat dünyasına giren Salah Birsel, Birinci Yeni şiirinden oldukça etkilenir. 1955'ten sonra ise İkinci Yeni akımına yakın duran şair, Nazım Hikmet'in etkisiyle toplumcu gerçekçiliğe yönelir. Şiirde sürekli yenilik ve değişim peşindedir. Birinci Yeni'nin onun şiirlerindeki en büyük etkisi ironi ve yergidir. Birsel'in şiirlerinde zaman zaman absürde varan ironi ve yergi, değişen ve yenilenen şiir anlayışında tek değişmeyen özelliktir. Şair, toplumsal ve bireysel olay ya da durumları eleştirel bir yaklaşımla ele alır. İdareciden memura, çiftçiden esnafa, köylüden kentliye geniş bir alanda gördüğü aksaklıkları ironik bir dille eleştirir. Şiirlerinin yüzeysel yapısında bazen kapalı bir anlatımı, imgeleri tercih eden Birsel, ağız özelliği gösteren ya da tamamen kendisinin ürettiği kelimeler ve toplumcu bir bakış açısı ile olay ve olgulara yaklaşır. Gerek ülkenin içinde bulunduğu siyasî ve toplumsal yapı gerekse modernizmin etkisi ile çalkantılı bir dönemde o, söylenmeyeni, dikkat edilmeyeni bulup çıkartır. İroni ile söylenmeyen ya da söylenemeyeni en sade, net ifadelerle ortaya koyar. Birsel, eleştirdiği toplumsal ya da bireysel olay ve olgulara karşı ironi ve yergiye sığınır. Şairin toplumsal ahlak, değer yargıları konusunda değişmeyene daha doğru bir ifade ile değişmemesi gerekene olan tutkusu onun yergilerinin temel nedenidir. Birsel, ironi ve yergi ile toplum karşısında kendini konumlandırır. Bu çalışmada şairin bütün şiirleri incelenerek özellikle toplumsal konularda yaptığı eleştiriler ironi ve yergi teknikleri açısından değerlendirilecektir. ABSTRACT Salah Birsel, who first appeared in the literary world with his work "World Affairs" in 1941, is quite influenced by the First New vein. After 1955, the poet, standing close to the Second New vein, is oriented towards socialist realism by the influence of Nazım Hikmet. His poetry is constantly pursuing innovation and change. The greatest influence of the First New vein in his poems is irony and and satire. The irony and satire, sometimes absurd, in Birsel's poems is the only unchanging characteristic in his changing and recreated undestanding of poetry. He takes a critical approach to social and individual affairs or situations and he ironically criticizes the disruptions in a wide range of society from ruler to the officer, from farmer to tradesman, from rural to the urban people. Preferring a cryptic way of expression and images now and then, Birsel, views affairs and events through a socialist standpoint and uses
Research Interests:
Bu makalede metinlerarasılık tekniği yolu ile Nazan BEKĠROĞLU'nun " Lâ: Sonsuzluk Hecesi " romanını besleyen kaynaklar üzerinde durularak, bu durumun sebep ve sonuçları açıklanmaya çalışılacaktır. Her metnin bir yeniden yazma olduğu kabul... more
Bu makalede metinlerarasılık tekniği yolu ile Nazan BEKĠROĞLU'nun " Lâ: Sonsuzluk Hecesi " romanını besleyen kaynaklar üzerinde durularak, bu durumun sebep ve sonuçları açıklanmaya çalışılacaktır. Her metnin bir yeniden yazma olduğu kabul edilen metinlerarasılık kuramına göre geleneksel metinlerin bu roman üzerindeki etkileri açıklanarak kurulan bu metinlerarası ilişkilerin romanda çoksesliliğin oluşmasına ve çeşitli söylemlerin çarpışmasına katkıda bulunup bulunmadığı sorusuna cevaplar aranacaktır. ABSTRACT In this article, with the help of intertextuality technique, the sources of Nazan BEKĠROĞLU'S novel " Lâ: Sonsuzluk Hecesi " will be mentioned and the causes and the effects of this situation will be expressed. By clarifying the effects of traditional narrative styles on this novel with the help of intertextuality, which assumes that each text is a rewriting product, the fact that these intertextuality relationships will create polyphony in a novel and if these relationships contribute to the heteroglossia of different statements will be questioned.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Kafka gibi yazarların eserlerini yeniden kurmaca dünyasına taşır. Katı gerçekliğin sorgulandığı romanda rüyalar, romanın kurmaca yapısını yönlendiren bir etkiye sahiptir. Kurmaca ile gerçek arasında geçen romanda Gülsoy, postmodern... more
Kafka gibi yazarların eserlerini yeniden kurmaca dünyasına taşır. Katı gerçekliğin sorgulandığı romanda rüyalar, romanın kurmaca yapısını yönlendiren bir etkiye sahiptir. Kurmaca ile gerçek arasında geçen romanda Gülsoy, postmodern anlayışın bir özelliği olan üstkurmacayı oluştururken romandaki olayları tek bir ana toplar. Bütün olayları zamansız ve mekânsız bir ortama sürükleyen yazar, kullandığı simgeler ile çok katmanlı bir yapı elde eder. Bu çalışma romanın bu çok katmanlı yapısını çözümleyerek kullanılan simgeleri anlamlandırmayı amaçlamaktadır.
Research Interests:
Research Interests:
Öz Günümüzde birçok alanda olduğu gibi sosyal bilimler alanında da disiplinlerarası çalışmalar hız kazanmaktadır. Bu çalışmamızda özellikle Sosyoloji ve İletişim alanlarında kullanılan söylem analizi metodunu kullanarak Cahit... more
Öz Günümüzde birçok alanda olduğu gibi sosyal bilimler alanında da disiplinlerarası çalışmalar hız kazanmaktadır. Bu çalışmamızda özellikle Sosyoloji ve İletişim alanlarında kullanılan söylem analizi metodunu kullanarak Cahit Zarifoğlu'nun Savaş Ritimleri adlı romanını inceledik. Yazar, sosyal meselelere kendi penceresinden bakar. Yazar, bakış açısını, bir anlamda ideolojisini bazı araçlar kullanarak eserine yansıtır. Tarihî ve siyasî olayların işlendiği eserlerde bu durum daha sık karşımıza çıkmaktadır. Zarifoğlu, özellikle 1980'li yıllarda İslam coğrafyasının sorunları ile ilgilenir. Özellikle ilgisini Afganistan'ın SSCB tarafından işgaline yoğunlaştırır. Afgan mücahitlerinin kurtuluş mücadelesini anlatırken kendi bakış açısı ve ideolojisi ile bir söylem oluşturur. Gerçek olaylardan yola çıkılarak oluşturulan romanın kurmaca dü-nyasında yazar, alttan alta oluşturduğu söylemini okuyucuya hissettirir. Bu çalışmada Zarifoğlu'nun romanda oluşturduğu söylem, bu alandaki çalışmaları ile bilinen Gee'nin söylem analizi metoduyla çözümlenmeye çalışılmıştır. Bu metoda göre yazarın roman-daki söylemi üç başlık altında incelenmiştir. Biçim analizi, anlam analizi ve dil analizi olarak ayırdığımız bu başlıklar altında eser yirmi yedi alt başlıkta incelenmiştir. Biçim analizinde yazarın söylemini oluştururken kullandığı araçlar ortaya konulmuş ve romanın kurgusal yapısı ile ilişkilendirilmiştir. Anlam analizinde ise, söylemi oluşturan anlamsal bağlar, kurguyu oluşturan yapısal unsurlar dikkate alınarak açıklanmıştır. Dil analizinde ise söylemi oluştururken yazarın özellikle yoğunlaştığı kelimeler ve yazarın bilinçli olarak tercih ettiği yapılar ortaya konmuştur. Çalışma, söylem analizi metodu-nun edebî eserlerin tahlilinde ve okur tarafından daha iyi anlaşılmasında etkili bir yol olduğunu gösterme amacını taşımaktadır.
Research Interests:
Öz: Edebî metinlerin taşıdığı estetik ve sanatsal değeri ortaya çıkarabilmek için farklı çözümleme ve okuma yöntemleri kullanılır. Ontolojik tahlil metodu da, edebî eserin heterojen bir yapı taşıyan varlık katmanlarını esas alarak metnin... more
Öz: Edebî metinlerin taşıdığı estetik ve sanatsal değeri ortaya çıkarabilmek için farklı çözümleme ve okuma yöntemleri kullanılır. Ontolojik tahlil metodu da, edebî eserin heterojen bir yapı taşıyan varlık katmanlarını esas alarak metnin estetik ve sanatsal değerini ortaya çıkarmayı hedefler. Genellikle şiir tahlilinde kullanılan bu metot, bu yazıda küçürek öykü türünde uygulanmıştır. Küçürek öykülerin varlığı ve hayatı sorgulayan yapısı ve özellikle şiir türüne yakınlığı ile yoğun ve derin anlam tabakası bu incelemeye imkân tanımaktadır. Ferit Edgü'nün " Merdiven " adlı küçürek öyküsünün incelendiği bu çalışmada, ontolojik tahlil için temel başvuru kaynağı olan İsmail Tunalı'nın " Sanat Ontolojisi " adlı eseri esas alınmıştır. İncelemesini yaptığımız " Merdiven " adlı öykü de varoluşçuluk akımının etkisinin önemli ölçüde hissedildiği bir öyküdür. Her ne kadar ontolojik tahlil metodu şiir metinleri için daha uygulanabilir olarak görülse de bu çalışmamız özellikle şiirselliğin ağır bastığı küçürek öykülerin incelenmesinde bundan sonra yapılacak çalışmalara da bir örnek teşkil edecektir. Abstract: It is used different methods of analiyses and reading for uncover to lirary, aesthetic and artistic value of the text carries. Ontological analysis method in the literary works of the text based on the presence of a heterogeneous layer structure which aims to reveal the aesthetic and artistic value. Usually, these methods used in the analysis of poetry, has been implemented in this article short short story genre. Short short story questioning the existence of the history and structure of life and intense and deep layers of meaning, especially with its proximity to the poetry makes it possible to this review. Ferit Edgü's " Merdiven " has short short story in the study of history, which is the main reference source for the ontological analysis Ismail Tunalı " Sanat Ontolojisi " is based on his work. We do the review " Merdiven " is a story that has significantly felt the impact of the current story also existentialism. Although this work is also seen as a more viable method for ontological analysis of poetic texts, especially the study of history short short story outweigh the poetic to the work to be done after that it will also serve as an example.
Research Interests:
Öz Cahit Zarifoğlu'nun Sütçü İmam adlı tiyatro eseri, Maraş'ın İngilizler ve daha sonra Fransızlar tarafından işgalini buna karşı Sütçü İmam önderliğinde başlayan kurtuluş mücadelesini yansılar. .Eserde anlatılan olaylar, tarihî... more
Öz Cahit Zarifoğlu'nun Sütçü İmam adlı tiyatro eseri, Maraş'ın İngilizler ve daha sonra Fransızlar tarafından işgalini buna karşı Sütçü İmam önderliğinde başlayan kurtuluş mücadelesini yansılar. .Eserde anlatılan olaylar, tarihî gerçekliğe uygun olarak kronolojik bir sıra ile anlatılır. Eserde Sütçü İmam her ne kadar son bölümde ortaya çıksa da Sütçü İmam karakterini oluşturan birikim, önceki bölümlerde oluşturulmuştur. Sütçü İmam, bir kişiden çok bir kurtuluş ruhunu temsil etmektedir. Yazarın, İslam coğrafyasını göz önüne alarak 1920'lerde gerçekleşen bu olayı kaleme alması, seyircide bir millî bilinci uyandırma amacı taşımaktadır. Zarifoğlu, İslam coğrafyasına özellikle 1980'lerde SSCB'nin Afganistan'ı işgali ile birlikte Afgan mücahitlerine, bir rol model olarak Sütçü İmam'ı ortaya koyar. Tiyatronun taşıdığı mesajı en açık şekilde ortaya koyan bit tür olması dolayısıyla eser, bu amaca uygun olarak kaleme alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Sütçü İmam, Maraş'ın İşgali, İlk Kurşun, Dram Sanatı, Cahit Zarifoğlu. Abstract The drama called " Sütçü İmam " by Cahit Zarifoğlu reflects the occupation of Maraş first by the English and then the French and the battle against them under the leadership of Sütçü İmam. The events in the drama are chronologically ordered. Although the character " Sütçü İmam " shows up at the very last part of the play, it is felt that his personality traits seem to have been determined in previous sections. Sütçü İmam represents independence spirit rather than a human being. The idea of presenting such a story arc in İslamic Geography in 1920s has an aim of inspiring the national consciousness. Zarifoğlu puts forward Sütçü İmam as a role model to Afghani considering the occupation of Afghanistan by Union of Soviet Socialist Republics in 1980S. The present play is purposefully written as a good representative of target message to be given. Keywords: Sütçü İmam, The occupation of Maraş, First Bullet, The Drama, Cahit Zarifoğlu. Giriş Edebiyat, içinde yaşadığı toplumun değerlerine kayıtsız kalamaz. Yazar, gerek yaşadığı olayları gerekse kendi toplumunda olmasa bile şahit olduğu olayları kendi süzgecinden geçirerek eserine yansıtır. Kendi düşüncelerini yansıtırken ya toplumun düşüncelerini paylaşır ya da bu düşüncelere karşı yeni bir tez geliştirir. Edebî eserler, toplumsal olaylar karşısında yansıtıcı olmaları yanında yol gösteren, farkındalık meydana getiren bir yapıya da sahiptir. Tiyatro eserleri de yazarın, genellikle, toplumun günle ve tarihle ilgili bilgilerini, kanaatlerini kendi düşünce ve görüşüne uygun olarak, kabullendiği doğrularını, olayları canlandırıp eyleme dönüştürmesi ile ortaya çıkar. Tiyatro yazarı, eserinde olayı konuşturarak seyircileri etkiler ve onlardaki kanaatleri değiştirmeye çalışır. Tiyatro yazarı konusunu tarihten aldığı eserinde tarihî olayı, tiyatro oyununa dönüştürerek olayın sakladığı yaratıcı güce çok yönlü ve sürekli bir etkinlik kazandırmayı amaçlar. Seyircilerin kanaatlerinde konuştuğu tarihî olay, tiyatroda bizzat konuşarak seyircilerin kanaatlerinde değişiklik yapar. Bu yönüyle tiyatro eserleri, insanların eğitilmesinde, onların görüş ve düşüncelerinin değiştirilmesinde etkili bir araçtır. " Tarih bilimsel gerçekliğin, tiyatro estetik gerçekliğin peşindedir. İkisi de inandırıcı olmak zorundadır " (Oflazoğlu, 1985: 5). Ancak tiyatro eserinin bilimsel ve nesnel gerçekliğe aşırı bağlılığı, estetik gerçeklikle uyuşmayabilir. Tiyatro eseri, anlattığı konunun değişmezlerine bağlı kalarak kendi kuralları içerisinde yazarın görüş ve düşüncelerine uygun olarak yeniden şekillenir. Bu yeniden oluşum süreci sonucunda ortaya çıkan eser, toplumun da ilgisini çeker. Tarihî olay, tiyatro eserinde yeniden bir canlılık kazanarak toplumun ortak hafızasında yer edinir. Tarihî bir olaya ve olayın kahramanlarına sanat yoluyla verilen çağdaş biçim, topluma enerji ve umut aşılar. Böylece olmayanı ya da olmazı olura çevirmede tiyatro eseri etkilidir; seyircisini etkiler ve onları olmazı olura çevirecek bir enerjiyle doldurur (Oflazoğlu, 1985). Tiyatro eseri bu yönüyle tarihin tozlu sayfalarında kalan, unutulan değerlere bir hayat vererek toplum dinamiğini ayakta tutar. Yazar bir söz adamı olarak ele aldığı konuda toplumsal bir bilinç oluşturma peşindedir. Oluşturulmak istenen her zaman eyleme dönüşmese de farkındalık meydana getirmede ve eylemin yolunu açmada yazarın ortaya koyduğu eser etkili bir araçtır. Toplumu bilinçlendirme ve yaygın kanaatleri değiştirme, çağdaş olaylar karşısında bir duyarlılık oluşturmada tiyatro eseri en kestirme yol olarak kullanılır.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests: