Skip to main content
A fashion show is a form of social activity which is worth examining on several counts, including in terms of the preparation of garments, the space in which they are presented, and the way of presenting them. In this study, the fashion... more
A fashion show is a form of social activity which is worth examining on several counts, including in terms of the preparation of garments, the space in which they are presented, and the way of presenting them. In this study, the fashion show is evaluated within the boundaries of social semiotics, which is widely accepted as a subfield of semiotics. Single garments are not presented in the show. Instead, a collection of garments created by a fashion designer in the context of a particular theme and style is presented. The collection made by the designer also forms the discourse of the designer. There are fashion models who present the collection of garments in front of clients. Although the models are on the podium, they are, in fact, in the position of the voice of the fashion designer. It is the models who present the elements of discourse on the podium to the recipients. Accordingly, this paper first scrutinizes the theory of social semiotics. In this context, the place of the sub...
Oral narrative tradition dates back centuries, and it has a great variety of rich culture and colorful motives in literature. Within this cultural wealth, one of the most significant works of art is Dede Korkut narratives accepted as the... more
Oral narrative tradition dates back centuries, and it has a great variety of rich culture and colorful motives in literature. Within this cultural wealth, one of the most significant works of art is Dede Korkut narratives accepted as the oldest epic tales belonging to Turks which are the stories that can be shown as the earlier examples of oral literature in Turkish culture. The common point of the tales is to have fantastic expressions. The heroes are Turks, and they usually fight against different actants which can be real or abstract. Moreover, the tales put forward the form of life, moral and cultural values in Turks’ life. Among the tales, one of the most outstanding tales of Dede Korkut is The Story of Delu Dumrul that is read and interpreted in the sense of semiotics. In this study, we handle the struggles and testings of Deli Dumrul as an actant within the context of Paris Semiotic School’s actantial schema. It is a fact that folk tales have some special features such as goo...
Cocugun cinsel kimliginin olusumu surecinde cesitli kaynaklardan yansiyan toplumsal degerler, tutumlar ve duyussal ogeler, onun cinsiyetlere iliskin temsillerini etkilemektedir. Okuloncesi donemde cocuklara sunulan uyaricilardan biri olan... more
Cocugun cinsel kimliginin olusumu surecinde cesitli kaynaklardan yansiyan toplumsal degerler, tutumlar ve duyussal ogeler, onun cinsiyetlere iliskin temsillerini etkilemektedir. Okuloncesi donemde cocuklara sunulan uyaricilardan biri olan resimli cocuk kitaplari, toplumda yaygin geleneksel cinsiyet rol kaliplari ve davranislarini ele alis bicimi ile onemli bir model olusturmaktadir. Bu calismada kitaplardaki cinsiyet rollerinin nasil belirlendigi ve kitaplara nasil yansitildiginin incelenmesi amaclanmistir.
Resim yapmak zordur. Belli izlegi merkeze alarak bir seylerin resmini yapmak cok emek ister. Buna baska zorluk turleri de eklenebilir. Ornegin roman okuyarak bellekte kalanin gorsellestirilmeye calisilmasi oldukca guc bir istir. Zor olsa... more
Resim yapmak zordur. Belli izlegi merkeze alarak bir seylerin resmini yapmak cok emek ister. Buna baska zorluk turleri de eklenebilir. Ornegin roman okuyarak bellekte kalanin gorsellestirilmeye calisilmasi oldukca guc bir istir. Zor olsa da bu tur etkinlikleri kolayca basaranlar vardir.
... Emile Benveniste ve Dominique Maingueneau çizgisinde gelişen ikinci Fransız SöylemÇözümleme Okulu, Terry Eagleton'un söylediği, ideoloji sonrası ... Jacques Lacan, Calude Lévi-Strauss, Louis Althusser,... more
... Emile Benveniste ve Dominique Maingueneau çizgisinde gelişen ikinci Fransız SöylemÇözümleme Okulu, Terry Eagleton'un söylediği, ideoloji sonrası ... Jacques Lacan, Calude Lévi-Strauss, Louis Althusser, Roland Barthes ve Michel Foucault gibi isimlerin öncü nitelikteki ...
Bu kitap söylem kavramının ve söylem çözümlemesinin ne olduğunu ayrıntılı bir biçimde ortaya koymayı amaçlamaktadır. Herkes söylem kavramını kullansa da ve her yerde söylem çözümlemesi yapıldığı söylense de aslında kavramlar ya da... more
Bu kitap söylem kavramının ve söylem çözümlemesinin ne olduğunu ayrıntılı bir biçimde ortaya koymayı amaçlamaktadır. Herkes söylem kavramını kullansa da ve her yerde söylem çözümlemesi yapıldığı söylense de aslında kavramlar ya da çözümleme biçiminin çok da bilinmediği ortadadır. Söylem kavramı dilimizdeki birçok kavramla karıştırılmaktadır. Yine söylem çözümleme biçimi dünyada farklı yerlerde gelişen ve çok değişik uygulama biçimi olan bir alandır. Bu kitap tüm bu sorulara ayrıntılı bir biçimde yanıt verecektir. Söylem çözümlemesi ile ilgili çok zor konuları da örneklendirerek açıklamaktadır.
Kitap özgünlük açısından ülkemizdeki ilk kaynaklardan birisidir. Bu nedenle terimlerin Türkçeleştirilmesi önemli bir sorundur. Ama tüm kavramların Türkçelerini bularak Türkçe bir söylem çözümleme kitabı yazmanın çok büyük bir haz olduğunu da belirtmek gerekir.
Deneme, az sözle çok şey anlatan bir anlatım biçimi olduğundan çok okunan bir türdür. Her denemenin belli bir uzunluğu vardır. Denemenin bu anlatım biçimi ve deneme içinde boca edilen bilgiler her zaman alıcının ilgisini çeker. Denemenin... more
Deneme, az sözle çok şey anlatan bir anlatım biçimi olduğundan çok okunan bir türdür. Her denemenin belli bir uzunluğu vardır. Denemenin bu anlatım biçimi ve deneme içinde boca edilen bilgiler her zaman alıcının ilgisini çeker. Denemenin okunurluğuna bağlı olarak son zamanlarda deneme sayısında önemli artışlar oldu. Bu açıdan “ben de deneme yazabilirim” diyenlerin sayısı artmaktadır. Ama nasıl yazmak gerekir, nereden başlamalı? Bu anlatım biçiminin özellikleri, başarılı bir denemenin nasıl olduğu konusundaki sorulara okuyucu bu kitapta yanıt bulabilecektir.
Meraklısı bu kitapta denemenin anlatım biçimi, denemenin düzeni gibi her türlü bilgiye ulaşabilecektir.
Deneme okumak çok güzel, deneme yazmak, yazmaya çalışmak heyecan verici. Ya deneme üzerine kuramsal bir şeyler yazmaya çalışmak?
İnsan içinde yaşadığı doğayı dönüştürür ve kendine uygun hale getirir. Bu dönüştürme işi farklı biçimlerde olur. Bazen doğada var olanın yanına kendi ürettiklerini koyar, bazen de doğadakini düzenler, onları sınıflandırır ya da başka bir... more
İnsan içinde yaşadığı doğayı dönüştürür ve kendine uygun hale getirir. Bu dönüştürme işi farklı biçimlerde olur. Bazen doğada var olanın yanına kendi ürettiklerini koyar, bazen de doğadakini düzenler, onları sınıflandırır ya da başka bir biçimde "doğayı kendine mal eder". İnsanın ürettiği, doğa içinde varlığını hissetttirdiği ya da kendini gösterdiği her şey kültürdür. Dil gibi kültür de topluluklara ait bir değerdir ve toplulukların uzun süre bir arada bulunmaya bağlı olarak oluşlabilir. Her topluluğun kendine özgü bir kültürü vardır. Kültür, durağan değil, devingen bir özelliktedir. Her zaman değişebilir. Bu nedenle incelenmesi önemlidir
Fransız romancı Stendhal “roman yol boyunca gezdirilen bir aynadır” der. Sabahattin Ali de 1903-1914 yılları arasında Edremit sokaklarına, evlere, çarşılara, bahçelere, köşklere, devlet dairelerine bir ayna tutar. Aynadan bize kadar... more
Fransız romancı Stendhal “roman yol boyunca gezdirilen bir aynadır” der. Sabahattin Ali de 1903-1914 yılları arasında Edremit sokaklarına, evlere, çarşılara, bahçelere, köşklere, devlet dairelerine bir ayna tutar. Aynadan bize kadar yansıyanlar ilginç şeylerdir.
Biz de bu aynadaki yansıyan ve gözümüze ilişenleri okuyup anlamlandırmaya çalıştık. Tamam, Yusuf’a “oku, bir meslek sahibi ol. İleride Muazzez’le evlendiğinde ona bakman için para kazanman gerekir” diyemedik. Ya da Şahinde hanıma “Emma Bovary başaramadı, sen mi başaracaksın! Boş ver Bovarizm’i, hem şark tipi Bovarizm’i de pek beceremiyorsun. Onun yerine kızına ve damadına annelik et ve huzurlu bir biçimde yaşayın” da diyemedik. Ama Yusuf’un, Şahinde hanımın ya da Şakir’in görülenden öteye görülmeyen amaçlarını da ortaya koyduk. Şakir ile Yusuf arasındaki karşıtlığın yanına, Yusuf ile Hacı Etem ya da Şakir ile Ali ilişkisindeki çelişikliği de gösterdik ve açıkladık. Yazınsal göstergebilim ışığında Kuyucaklı Yusuf’a şöyle bir dokunmak istedik. Yusuf’un köylere gitmesine, at üstünde günlerce evinden uzakta kalmasına engel olamadık, ama onu bir anlatı kişisi, bir eyleyen olarak yaptıklarını ve yapmak istediklerini bir bütünlük içinde ele aldık. Onun anlatı izlencesindeki göndereninin kim olduğunu ve amacını öğrendik.
Vardığımız sonuçlar okuyucuyu da doyuma ulaştıracak türden oldu.
Türk yazın dünyasına yararlı olması dileğiyle…