Mekansal Dizim

THE RELATION OF THE USER PREFERENCES TO SPACE SYNTAX AND THE SPATIAL BEHAVIOUR PARAMETERS

During the design stages of any mass housing in Turkey, the initial considerations are summed up to criteria such as optimum design area, static optimization, minimum complexity of installations, easy application, and acceptable amount of car park and greenery. The sociodemographic qualities of both the owners and the tenants are related with the monetary evaluation of the property. Considering the economic fluctuations in Turkey, purchasing real estate is still deemed to be the most reliable long-term investment. Thus, no matter what the actual value of the property, it is common to purchase real estate both for investment and for use. If the house was purchased for investment purposes, then, the physical or social qualities may not be regarded as important and the level of initial design criteria mentioned above may seem adequate. However, the houses should reflect and demonstrate the relationship between parameters such the social status, life style and the spatial preferences of the occupiers.

It is decided to have a case study in order to expose the relationship between the physical and social data of the house and the occupant’s characteristics. The housing area selected for the research has been determined to be the Ataşehir satellite City Project, considering parameters such as the location in city, characteristics of contractor, and the social status of the occupiers.

It is decided to use two different methods for the case study; the first one is decided to be a two phased interview with different subjects, second one is to determine the outcomes of space syntax by the help of a software. First phase of the interview will be done with the real estate agents in Ataşehir; the goal here is to determine the rentable house types and to gather information for the second phase. The second phase of the interview that aims to gather information about the family status, life style and spatial preferences, will be done with the occupants of the selected three house types which will be determined according to the results of the first phase.  The second step of the case study aims to numerically determine the spatial characteristics of the selected three house plans by the help of various software analyses.
"

Kentsel alanlara yaya erişilebilirlikleri çerçevesinden baktığımız zaman karşımıza dikkate alınması gereken birden fazla olgu çıkmaktadır. Kentsel yapılanmış çevreyi anlama ve anlamlandırma sürecinde kamusal alanların uygunluğu, yürünebilirliği ve yaşanabilirliği gibi özelliklerini dikkate alan farklı yaklaşımlar araştırmacılar tarafından ele alınmıştır. Lynch’e göre çevresel kalite, özünde barındırdığı mekanın kimliği olgu- suyla “çekicilik” kavramına dayanmaktadır. Bu cazip bölgeler, düğümler, nirengi noktaları gibi özellikler, yalnızca yürüyerek algılanabilecek olan yaya hareketliliğine bağlıdır (Lynch,1988).
Erişilebilirlik olgusu, yaya hareketliliğine bağlıdır. Yaşadığımız günlük hayat aktiviteleri olarak, ticaret, sosyal ilişkiler veya mekanın barın- dırdığı mimari özellikler sokak mekanlarında geçmektedir. Bu yüzden, mimari kalite ve kentsel alanlardaki kamusal mekanların kalitesi bu yaya hareketliliğinin sürdürülebilir olmasında önemli rol oynamaktadır. Kamusal alanlar, hem ekonomik hem de sosyal bağlamda ilişkilerin yüksek olmasında önemli rol oynamaktadırlar. Özellikle yerleşim mekanının turistik özellikleri üzerinden tartışılıyorsa, o yerleşimin, ekolojik, ekonomik ve kültürel özgünlükleri yerin sürdürülmesi adına önem taşımaktadır. Bu yüzden, yeşil alanların ve kamusal mekanların kalitesi ekonominin devamlılığını sağlarken, kamusal alanlar bütün olarak, sokakların en çok bütünleştiği noktalarda sosyal ilişkilerin temel tetikleyicisi rolünü üstlenirler. Ama asıl soru, bü- tünleşme değeri yüksek sokakların, arazi kullanım şekilleri de önemli yer tutar mı sorusunun aranmasıdır.
Mekan Dizimi teorisinden bildiğimiz sonuca göre; yürünebilirlik indeksi, çok açık şekilde, yoğun arazi kullanımı olan merkezlerde veya bölgelerdeki hareketi etkilemektedir. Ama aynı zamanda, insan davranışlarından elde edilen tecrübe ile, “hareketin, mekanın kalitesi ve yapılanma şekillerinden daha çok etkilendiği” vurgulanmaktadır (Hillier ve Hanson,1984).
Çalışma alanı olarak seçilen İstanbul Prens Adaları, tarihsel arka planı, özgün mimari kimliği ve binaları çevreleyen meydanlar ve yeşil alanlarıyla araştırma için ideal bir yerleşimler bütünüdür. Bu adalarda, kamusal alanlardaki çevresel kalitenin, morfolojik yapı ve fonksiyonel çok boyutluluk gibi veriler üzerinden, yaya erişilebilirliği analiz edilmiştir.
Bu adaların morfolojik değerlendirmeleri kentsel-kırsal kamusal alanlardaki yaya hareketliliği hakkında önemli ipuçları verebilirler. Mekan Dizimi yönteminin en önemli analiz metodu olan bütünleşme (integration) analizleri, hareket örüntüsünün nedenlerini anlamada önemli bir çıkış noktası olacaktır (Hillier ve Stutz,2005). Bu araştırma, tipi Mekan Dizimi yöntemi analizleri üzerinden Prens Adaları’nı anlamaya çalışırken, adalar gibi kırsal özellikleri yoğun yerleşimlerin sürdürülebilir yerleşimler olmaları arkalarında yatan çevresel etkilerde anlaşıl- maya çalışılmıştır.

Evler kendi iç düzenlerinden, oluşturdukları şehir ölçeğindeki çevrelere kadar, insan yaşamını, insan davranışlarını ve toplum düzenini etkileyecek güce sahiptir. Makale konut kullanıcısının kendi davranışları ile mekanın dizinsel verileri arasındaki ilişkinin varlığını ve niteliğini araştırmayı hedeflemektedir. Konut kullanıcılarının mekansal davranışları ve konutun mekansal dizin özellikleri arasındaki ilişkilerin, konut tercihlerini etkilediği hipotezini desteklemek üzere çeşitli ölçütler belirlenmiştir. Bu ölçütler konut kullanıcılarının sosyodemografik özellikleri, yaşam biçimleri ve konuta ait mekansal özellikleridir. Bu makalede konutların kullanıcılarının yaşam biçimi, sosyal statüsü ve mekansal tercihleri arasındaki ilişkileri yansıttığı; diğer yandan, kullanıcıların da konutun olanaklarına ya da kısıtlamalarına uyum sağladığı ortaya koyulmuştur.

Kentleşme ve Suç  kavramları arasında ilişki özellikle 1970’li yıllardan başlayarak çevre – davranış araştırmalarını yürüten mimarların, kent plancılarının psikolog ve sosyologların ilgi alanları arasındadır. Bu çalışmalar içinde son derece önemli yer tutan Oscar Newman‘ın “Defensible Space” kitabı, özellikle mahremiyet, psikososyal alan (territoriality) ve suç kavramlarını mimarlık ve şehircilik açısından ele almaktadır. Suç, son derece karmaşık yapıda ve bir çok sosyal, ekonomik ve psikolojik parametreyi bünyesinde barındıran bir olgudur. Ancak, kentleşme ve kentin geometrik yapısı, kentin sirkülasyon yapısı ile arazilerin ve binaların işlevselliği, kullanımı, yoğunluğu ve sosyoekonomik yapısı da suça yönelik bazı bulgular ortaya koymaktadır. Bu bildiri İstanbul’da yapılan çalışma ve araştırmalara dayanarak, kentteki suç olgusunu dört ana nedene bağlı olarak irdelemektedir. Bunlar;
- Kent Merkezinde Fiziksel Çöküntü,
- Binalarda İşlevsel Değişim,
- Ulaşım Aksları,
- Kentsel Sızmadır (Gentrification).
Bildiri, araştırma sonuçlarını kentsel morfoloji bağlamında ele alarak, yapılaşma süreçlerine genel bir eleştiri getirmektedir.

Evler kendi iç düzenlerinden, oluşturdukları şehir ölçeğindeki çevrelere kadar, insan yaşamını, insan davranışlarını ve toplum düzenini etkileyecek güce sahiptir. Makale konut kullanıcısının kendi davranışları ile mekanın dizinsel verileri arasındaki ilişkinin varlığını ve niteliğini ...

Evler kendi ic duzenlerinden, olusturduklari sehir olcegindeki cevrelere kadar, insan yasamini, insan davranislarini ve toplum duzenini etkileyecek guce sahiptir. Makale konut kullanicisinin kendi davranislari ile mekanin dizinsel verileri arasindaki iliskinin varligini ve niteligini arastirmayi hedeflemektedir. Konut kullanicilarinin mekansal davranislari ve konutun mekansal dizin ozellikleri arasindaki iliskilerin, konut tercihlerini etkiledigi hipotezini desteklemek uzere cesitli olcutler belirlenmistir. Bu olcutler konut kullanicilarinin sosyodemografik ozellikleri, yasam bicimleri ve konuta ait mekansal ozellikleridir. Bu makalede konutlarin kullanicilarinin yasam bicimi, sosyal statusu ve mekansal tercihleri arasindaki iliskileri yansittigi; diger yandan, kullanicilarin da konutun olanaklarina ya da kisitlamalarina uyum sagladigi ortaya koyulmustur.

Evler kendi iç düzenlerinden, oluşturdukları şehir ölçeğindeki çevrelere kadar, insan yaşamını, insan davranışlarını ve toplum düzenini etkileyecek güce sahiptir. Makale konut kullanıcısının kendi davranışları ile mekanın dizinsel verileri arasındaki ilişkinin varlığını ve niteliğini araştırmayı hedeflemektedir. Konut kullanıcılarının mekansal davranışları ve konutun mekansal dizin özellikleri arasındaki ilişkilerin, konut tercihlerini etkilediği hipotezini desteklemek üzere çeşitli ölçütler belirlenmiştir. Bu ölçütler konut kullanıcılarının sosyodemografik özellikleri, yaşam biçimleri ve konuta ait mekansal özellikleridir. Bu makalede konutların kullanıcılarının yaşam biçimi, sosyal statüsü ve mekansal tercihleri arasındaki ilişkileri yansıttığı; diğer yandan, kullanıcıların da konutun olanaklarına ya da kısıtlamalarına uyum sağladığı ortaya koyulmuştur.