Diyarbakır’ın en kadim ilçelerinden biri olan Lice ve çevresinde çok eski tarihlerden beri yerleşik hayatın olduğu bilinmektedir. Tarih kaynaklarına göre, İslamiyet öncesi dönemde M. Ö. 3000’lerden itibaren Hurri-Mitanniler ile Asurlar,...
moreDiyarbakır’ın en kadim ilçelerinden biri olan Lice ve çevresinde çok eski tarihlerden
beri yerleşik hayatın olduğu bilinmektedir. Tarih kaynaklarına göre, İslamiyet öncesi
dönemde M. Ö. 3000’lerden itibaren Hurri-Mitanniler ile Asurlar, Urartular, Medler,
Persler, Makedonlar, Partlar ve Doğu Roma (Bizans) gibi devletler bölgede hüküm sürmüştür.
Bölgenin Müslümanların hâkimiyetine girmesi ise Hz. Ömer Dönemi’nde olmuştur.
Daha sonraki yıllarda bölge Emevi, Abbasi, Mervani, Büyük Selçuklu, Artuklu,
Eyyubi, Anadolu Selçuklu, Akkoyunlu ve Safevi gibi Müslüman devletlerin hâkimiyetinde
kalmıştır. 1515 yılında ise Osmanlı egemenliğine girmiş ve değişik idari statülerle
günümüze kadar Diyarbakır ili sınırları içerisinde yer almıştır.
Ashâb-ı Kehf olayı, diğer dinlerin yanı sıra, İslamiyet’te de kabul gören bir
konudur. Kur’an-ı Kerim’in 18. suresine “Kehf” adı verilmiş olması ve Kehf Suresi’nin 9
ile 26’ncı ayetleri arasındaki bölümünün bu olayı anlatması konunun önemini açıkça
göstermektedir. Bu ayetlere göre, bazı gençler Allah’ın varlığına ve birliğine inanıp kavimlerinin
putperestlik inancına karşı geldiler. Taşlanarak öldürülmekten ve zorla din
değiştirilmekten kurtulmak isteyen bu gençler, beraberlerindeki köpekleriyle birlikte
mağaraya sığınıp burada uykuya daldılar ve 309 yıl sonra uyandılar. Mağarada sadece
bir gün veya yarım gün uyuduklarını zanneden gençler, yanlarındaki bir arkadaşlarına
gümüş para vererek yiyecek alması için şehre gönderdiler. Şehre giden bu genç vesilesiyle
halk durumdan haberdar oldu.
Kur’an-ı Kerim’de Ashâb-ı Kehf’in sayısı hakkında net bir bilgi verilmediği gibi,
sığındıkları mağaranın nerede olduğuna dair de kesin bir malumat yoktur. Ancak tarih
kayıtlarında İspanya, Cezayir, Mısır, Ürdün, Suriye, Afganistan, Doğu Türkistan ve Türkiye’de
Ashâb-ı Kehf’e ait olduğu ileri sürülen 33 mağara yer almaktadır. Bunlardan 4’ü
Türkiye sınırları içerisinde olup; İzmir’in Selçuk (Efes), Mersin’in Tarsus, Kahramanmaraş’ın
Afşin ve Diyarbakır’ın Lice ilçelerindedir.
Türkiye’nin diğer bölgelerinde var olan Ashâb-ı Kehf ve bulundukları mağaralar
hakkında çeşitli bilimsel araştırmalar yapıldığı halde, Kur’an-ı Kerim’in belirttiği
özelliklere en yakın yerlerin başında gelen Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Duru (Deyrkam)
köyündeki Ashâb-ı Kehf’le ilgili kapsamlı bir çalışma bulunmamaktadır. Bu ilmi
boşluğu doldurmak üzere, Kur’an’da bahsi geçen Ashâb-ı Kehf olayını farklı kaynaklara
göre çeşitli yönleriyle ele alan ve bilhassa Lice’deki Ashâb-ı Kehf Mağarası ile ilgili
viii BÜYÜK UYANIŞ
önemli bilgiler içeren kırk kadar bilimsel ve akademik çalışma bir araya getirilerek kitaba
dönüştürülmüştür. Böylece, Lice’deki Ashâb-ı Kehf ile ilgili güncel bilgiler içeren
önemli bir eser ilim dünyasının istifadesine sunulmuştur. Bu çalışmanın başta Lice ilçemiz
olmak üzere şehrimize, ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesi ve güzelliklere
vesile olması umulmaktadır.
Bilindiği gibi, bu tür ilmi çalışmalar çok büyük desteklerle ve ciddi emeklerle
ancak vücuda gelebilmektedir. Dolayısıyla kitabın ortaya çıkmasında katkısı olanlar
unutulmamalıdır. Bilhassa çalışmanın hazırlanmasında bizlere ilham kaynağı olan Diyarbakır
Valisi Sn. Münir KARALOĞLU’na, tüm bilimsel ve kültürel faaliyetleri içtenlikle
destekleyen Dicle Üniversitesi Rektörü Sn. Prof. Dr. Mehmet KARAKOÇ’a, çalışmanın
hazırlık aşamasına destek veren Lice Kaymakamı Sn. Cevdet BAKKAL’a, kıymetli ilmi
tespitlerini bizimle paylaşarak eserin ortaya çıkmasında en çok emeği geçen değerli
bilim insanlarına ve editör kuruluna katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.
Doç. Dr. Hatip Yıldız