ISPEC INTERNATIONAL CONGRESS ON
MULTIDISCIPLINARY STUDIES
November 12-13, 2021 / Adana, TURKEY
(THE PROCEEDINGS BOOK)
WEB: https://www.ispecongress.org/multidisipliner
E-MAIL: ispeckongresi@gmail.com
FİNANSAL GELİŞMİŞLİK VE GELİR DAĞILIMI BAĞLAMINDA TÜRKİYE’NİN
FİNANSAL KUZNETS EĞRİSİ
Doç. Dr. Utku ALTUNÖZ
Sinop Üniversitesi
ORCID: 0000-0002-0232-3108
Özet
Çalışmada gelir dağılımı ile finansal gelişme ilişkisinden yola çıkarak Finansal Kuznets Eğrisi
hipotezinin ve klasik kuznets eğrisinin Türkiye ekonomisi için geçerliliğini sınamaktır. Bu
amaçla ARDL sınır testi yaklaşımı tercih edilmektedir. Analizden elde edilen bulgulara göre
Türkiye’de finansal Kuznets eğrisinin var olduğu ve gelir dağılımı ile finansal gelişmişlik
seviyesi arasındaki ilişkinin ters U şeklinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Yine elde edilen
sonuçlara göre gelir dağılımı ile GSYİH değişkeni arasındaki ilişki ters U şeklinde olmayıp
klasik kuznets eğrisi Türkiye’de geçersizdir. Özellikle Finansal Kuznets Eğrisi hipotezinin
geçerli olduğu Türkiye ekonomisinde gelir dağılımında var olan adaletsizliğin ve eşitsizliğinin
azaltılması amacına yönelik politikalar benimsenecekse ekonomik büyümeden ziyade
önceliğin finansal gelişmenin arttırılmasının verilmesinin daha akılcı bir ekonomi politikası
olacağı anlaşılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Gelir Dağılımı, Finansal Kuznets, ARDL Sınır Testi
TURKEY'S FINANCIAL KUZNETS CURVE IN CONTEXT OF FINANCIAL
DEVELOPMENT AND INCOME DISTRIBUTION
Abstract
The aim of the study is to test the validity of the Financial Kuznets Curve hypothesis and the
classical Kuznets curve for the Turkish economy based on the relationship between income
distribution and financial development. For this purpose, ARDL limit test approach is
preferred. According to the findings obtained from the analysis, it was concluded that there is
a financial Kuznets curve in Turkey and the relationship between income distribution and
financial development level is in an inverted U shape. In addition, according to the results
obtained, the relationship between income distribution and GDP variable is not in an inverted
U shape and the classical Kuznets curve is invalid in Turkey. If a policy to reduce income
inequality is to be followed, especially in the Turkish economy, where the Financial Kuznets
Curve hypothesis is valid, it is understood that it would be a more rational policy to increase
financial development rather than economic growth in these countries.
Keywords: Income Distribution, Financial Kuznets, ARDL Bounds Test
Giriş
Ekonomi yönetiminde söz sahibi olanların temel görevlerinden biri gelir dağılımlarında
meydana gelen uçurumları ortadan kaldırmaktır. Özellikle liberal politikaların da etkisiyle
kalkınmanın itici güçlerinden birini de finansal gelişmeler oluşturmaktadır. Finansal gelişme
temel olarak bankacılık ve hisse senedi piyasalarının yanında finansal aktiflere yatırım
yapılabilen, aynı zamanda borçlanmak isteyenlere çeşitli fon ve kredilerin sağlandığı
sektördür. Bu sektörde hem iç hem de dış kaynaklar yer almaktadır.
115
ISPEC INTERNATIONAL CONGRESS ON
MULTIDISCIPLINARY STUDIES
November 12-13, 2021 / Adana, TURKEY
(THE PROCEEDINGS BOOK)
WEB: https://www.ispecongress.org/multidisipliner
E-MAIL: ispeckongresi@gmail.com
Finansal gelişme ile tasarruf sahipleri fonlarını daha etkin kullanmakta, böylece tasarruflar
yatırımlara dönüştürülerek ekonomi daha iyi bir performans gösterebilmektedir
Türkiye’de kişisel gelir dağılımı konusundaki bilimsel çalışmaların betimleyici olmalarının
temel nedeni konuyla alakalı sınırlı sayıda yapılan anketler ve dolayısıyla veri yetersizliğidir.
Bundan dolayı Türkiye'de gelir dağılımının seyrine yönelik bilgiler oldukça sınırlıdır. Bu
eksikliğin giderilmesi, gelir dağılımındaki seyrin ve bilhassa büyüme ve gelir dağılımı
ilişkilerin bilinmesi ve buna dönük politikaların geliştirilmesi açısından önem taşımaktadır.
Çalışmada Türkiye ekonomisi için finansal gelişim, ülkede kullandırılan toplam krediler ve
doğrudan yabancı yatırımları ile gelir dağılımı arasındaki ilişkinin 1992-2019 yılları için
analizi amaçlanmaktadır. Bunun yanında klasik ve finansal kuznets eğrilerinin geçerliliği
büyüme ve finansal gelişim endeksi değişkenleri ve bu değişkenlerin kareleri ile analiz
edilmektedir. Ulusal ve uluslararası literatürde finansal ve klasik kuznets eğrilerini aynı anda
inceleyen çalışmaların yok denecek kadar az olması nedeniyle çalışmanın literatüre katkı
sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca kredi kullanımı ve doğrudan yabancı yatırımcı
değişkenlerinin de analize eklenmesiyle çalışmanın özgünlüğünü arttıracağı beklenmektedir.
Bu amaç doğrultusunda çalışmanın ilk aşamasında teorik çerçeve ele alınacak olup bir sonraki
bölümde ulusal ve uluslararası literatüre yer verilecektir. Son bölümde ise ekonometrik
analizle değişkenler arası ilişkiler analiz edilip tahminler raporlanacaktır.
1. Kuznets Hipotezi. Gelir Dağılımı Ölçüm Yöntemleri ve Türkiye’nin Gelir
Dağılımındaki Gelişmeler
Simon Kuznets (1955), iktisadi büyüme ve kalkınmayla beraber gelir dağılımında önce
bozulma meydana geleceğini fakat gelir artışı devam ettikçe gelir dağılımındaki adaletsizliğin
azalacağını ileri sürmüştür. Kuznets’e göre gelişmekte olan ülkelerde gelir gelişmiş ülkelere
göre daha dengesiz dağılım göstermektedir. Bunun sonucunda ekonomik kalkınmanın
başlangıcında büyüyen gelir eşitsizliği kalkınma aşamasının ileri aşamalarını olumsuz yönde
etkileyecektir (Kuznets, 1955: 1-15). Ters U şeklinde gösterilen bu eğri ilerleyen zamanlarda
daha başka değişkenler arası ilişkilere de uyarlanmıştır. Panayotou (1993) tarafından öne
sürülen ve literatürde çerveresel kuznets eğrisi olarak adlandırılan durumda kişi başına düşen
gelir düzeyi ile çevre kirliliği göstergeleri arasındaki ilk önce doğru, sonra ise zıt yönlü ters-U
şeklinde bir seyir izlemektedir. Greenwood ve Jovanovic (1990) ise finansal gelişme ile gelir
eşitsizliği arasında benzer bir ilişki olacağını öner sürmüş ve bu ilişkiyi finansal Kuznets
eğrisi olarak adlandırmıştır.
Ekonomik gelişmelerde finansal sistemlerin oynadığı rol yadsınamaz. Finansal piyasalarda
ödünç alınabilir fonları borç alabilecek durumdaki ekonomik birimlerin söz konusu fonları
tüketim ve yatırım harcamalarına yönlendirmeleri ekonomik ve finansal gelişme ve kalkınma
üzerinde pozitif bir etki oluşturmaktadır. Finansal gelişme ve kalkınma beşeri ve fiziki
birikimini arttırmak suretiyle ekonomik büyümeye katkı sağlamaktadır. Bu bağlamda
ülkelerde finansal sistemin gelişmişlik seviyesi gelişime katkı sağlayacak politikaların
uygulanması da önem taşımaktadır ( Hepsağ, 2017: 135). Finansal gelişme ve kalkınma ile
gelir eşitsizliği arasındaki teorik çerçeve Kuznets(1955) görüşleri çerçevesinde iki farklı
hipotezle literatüre girmiştir. Bunlardan ilki Greenwood ve Jovanovic (1990) tarafından
geliştirilen ters U Eğrisi ikincisi ise Galor ve Zeira (1993) tarafından geliştirilen doğrusal
hipotezdir.
Gelir dağılımı eşitsizliğini ölçmek amacıyla 1912 yılında Corrado Gini tarafından geliştirilen
Gini katsayısı Lorenz Eğrisinden faydalanmaktadır.
116
ISPEC INTERNATIONAL CONGRESS ON
MULTIDISCIPLINARY STUDIES
November 12-13, 2021 / Adana, TURKEY
(THE PROCEEDINGS BOOK)
WEB: https://www.ispecongress.org/multidisipliner
E-MAIL: ispeckongresi@gmail.com
Max Lorenz tarafından geliştirilen Lorenz eğrisi, gelirin nüfusa dağılımındaki eşitsizliğinin
grafiksel ifadesidir. Eğri, bir karenin köşegenini uç noktalarda keser. Hesaplamalar sonucu 0
ile 1 arasında bir değer alır ve bu değer eşitsizliğin arttığı anlamına gelir.
Şekil 1: Lorenz Eğrisi
Kaynak: Demir, 2020: Çevrim içi
Şekil 1’de dikey eksen gelirin birikimli paylarını, yatay eksen ise nüfusun birikimli paylarını
(%) göstermektedir. Toplumu oluşturan gelirin tümü dikey eksende, geliri paylaşan nüfusun
bütünü ise yatay eksende bulunmaktadır. Mutlak eşitlik kesik çizgili 45 derecelik doğru ile
gösterilmekte olup doğru üzerindeki tüm noktalar nüfusun belli bir yüzdesi gelirin aynı
yüzdesini almaktadır. Bu bağlamda kesikli çizgiden uzaklaşıldıkça gelir dağılımındaki eşitlik
de artacaktır. Sol alttan başlayan ilk olarak yatay daha sonra dikey eksen boyunca devam eden
ters L şeklindeki iki doğru parçası ise tam eşitsizliği ifade etmektedir. Özetle gini katsayısı 0
ise gelirin nüfusu oluşturanlar arasında mutlak eşitliğe göre dağıldığını gösterirken katsayının
bir olması, milli gelirin yurttaşlar arasında tam eşitsiz olarak dağıldığını ifade etmektedir.
Herhangi bir dağılım için, lorenz eğrisi birikimli dağılım fonksiyonu F(X) ya da olasılık
yoğunluk fonksiyonu f(X) terimleriyle eşitlik (1)’deki gibi ifade edilebilmektedir (Dumlu ve
Aydın,2008: 375).
𝐋(𝐅) =
∫
𝐱(𝐅)
∫
𝐱𝐟(𝐱)𝐝𝐱
𝐱𝐟(𝐱)𝐝𝐱
=
𝐅
∫𝟎 𝐱 𝐅 𝐝𝐅
(1)
𝟏
∫𝟎 𝐱(𝐅 )𝐝𝐅
Şekil 1 de Lorenz eğrisinde gini Katsayısı, Lorenz eğrisi ile köşegen arasında kalan alanın,
tam eşitlik doğrusu altında kalan alana oranıdır. Tam eşitlik doğrusu ile lorenz eğrisi arasında
kalan alan şekil 1 de B olarak gösterilmiştir. Lorenz eğrisi altında kalan alan ise A ile
gösterilmiştir. Bu bağlamda gini katsayısı eşitlik (2)’deki gibi ifade edilmektedir.
Gini katsayısı=B / (B+A)
(2)
Gini katsayısı 0,20 değerinden düşükse düşük eşitsizliği, 0.20-0.50 değerleri arasında olması
orta düzeyde eşitsizliği, 0,50 değerinin üzerinde ise yüksek eşitsizliği ifade etmektedir.
117
ISPEC INTERNATIONAL CONGRESS ON
MULTIDISCIPLINARY STUDIES
November 12-13, 2021 / Adana, TURKEY
(THE PROCEEDINGS BOOK)
WEB: https://www.ispecongress.org/multidisipliner
E-MAIL: ispeckongresi@gmail.com
Gelir dağılımını ölçme yöntemlerinden biri de yüzde payları yöntemidir. Bu yöntemde
haneler %1’lik 100, %5’lik 20, %10’luk 10 ve %20’lik 5 şeklinde gruplandırılmak suretiyle
grupların toplam gelirden elde ettikleri paylar kıyaslanır. Bu yöntemin yanında Pareto
Katsayısı yöntemi de gelir dağılımı ölçümünde tercih edilmektedir. Pareto katsayısı yöntemi
belli gelir seviyesiyle bu geliri elde edenlerin sayısı arasında belirli bir ilişki olduğu
düşüncesine dayanmaktadır. Söz konusu katsayı, gelir seviyesi arttıkça bireylerin üst gelir
grubuna yükselme olasılığının nasıl arttığını yaklaşık olarak gösteren bir ölçü olarak da
yorumlanmaktadır (Kubar,2011:233). Pareto formülü eşitlik (3) teki gibi ifade edilmektedir.
N=
(3)
Kafa Sayısı Endeksi = Q/N
(4)
Eşitlik (3)’te N, geliri olan nüfusu, A parametreyi ve a ise yaklaşık değeri 1,5 olan diğer bir
parametreyi ifade etmektedir. Gelir dağılımını ölçmek için kullanılan yoksulluk ölçütlerinden
biri de kafa sayısı endeksidir. Kafa sayısı endeksi eşitlik (4)’deki gibi hesaplanmaktadır.
(Göğül, 2012:42).
Eşitlik (4)’de Q, yoksulluk sınırının altındaki toplam nüfusu ifade ederken N, toplam nüfusu
ifade etmektedir. Oranın artması yoksulluğun arttığı anlamına gelmekte olup, oran yoksulluğu
karşı uygulanan politikaların başarılı olup olmaması konusunda bilgi vermektedir., Atkinson
Eşitsizlik Ölçüsü diğer gelir dağılımı ölçüm yöntemidir.
Türkiye’de her ne kadar milli gelir 10.000 doların üzerinde olsa da gelir dağılımının adaletsiz
oluşu en temel problemdir. 1980 kararları sonrasında ihracat odaklı kalkınma stratejisi
benimseyen Türkiye’de net ücret gelirinin iş gücü maliyetine oranı istihdam oranını belirleyen
önemli bir faktördür. Söz konusu oranın düşük olması, diğer bir ifadeyle emek kesimine
yapılan ödemelerin yüksek kamusal kesintilere uğraması nedeniyle ele geçen net tutarın
düşüktür. 90’lı yıllarla birlikte meydana gelen sermaye hareketliliğindeki artış
makroekonomik göstergelerdeki bozulmada önemli bir rol oynamıştır. Türkiye ekonomisi son
yıllarda gelir dağılımı konusunda önemli aşamalar kaydetmesine rağmen, sorun tam olarak
çözüme kavuşturulamamıştır. Bu durum Tablo 1’den izlenebilmektedir.
118
ISPEC INTERNATIONAL CONGRESS ON
MULTIDISCIPLINARY STUDIES
November 12-13, 2021 / Adana, TURKEY
(THE PROCEEDINGS BOOK)
WEB: https://www.ispecongress.org/multidisipliner
E-MAIL: ispeckongresi@gmail.com
Tablo 1: Türkiye’nin Gini Katsayısı ve P80/P20 Oranı (2006-2019)
Tarih
Gini katsayısı
P80 / P20 Oranı
2006
0,428
9,6
2007
0,406
8,1
2008
0,405
8,1
2009
0,415
8,5
2010
0,402
7,9
2011
0,404
8,0
2012
0,402
8,0
2013
0,400
7,7
2014
0,391
7,4
2015
0,397
7,6
2016
0,404
7,7
2017
0,399
7,5
2018
0,408
7,6
2019
0,395
7,4
Kaynak: TÜİK (2019 Gelir ve Yaşam Koşulları Raporu)
Tablo 1’e göre görüldüğü gibi 13 yıl içinde gerek gini katsayısı gerekse P80/P20 oranında
herhangi bir düzelme olmamıştır. 2006 yılında 0,428 olan gini katsayısı 2019 yılına
gelindiğinde 0,395’e, P80/P20 oranı ise 9,6’dan 7,4’ya inmiştir. Diğer bir ifadeyle toplumun
en zengin %20’sinin gelirinin en yoksul %20’sinin gelirine oranı şeklinde hesaplanan
P80/P20 oranı 2,2 puan azalmıştır.
Grafik 1: Türkiye’de Yüzde 20'lik fert grupları
Kaynak: TÜİK (2019 Gelir ve Yaşam Koşulları Raporu)
Grafik 1’de en üstte yer alan bölüm son yüzde %20 ‘yi (en yüksek fert gelirini) ifade ederken
en alttaki bölüm ise ilk %20’yi (en düşük fert gelirini) ifade etmektedir.
119
ISPEC INTERNATIONAL CONGRESS ON
MULTIDISCIPLINARY STUDIES
November 12-13, 2021 / Adana, TURKEY
(THE PROCEEDINGS BOOK)
WEB: https://www.ispecongress.org/multidisipliner
E-MAIL: ispeckongresi@gmail.com
Grafik 1’e göre en yüksek gelirli %20’nin toplam gelirdeki payı, 2019 yılında bir önceki yılla
karşılaştırıldığında 1,3 puan azalmış ve %46,3 olarak gerçekleşmiştir. En düşük gelirli %20'lik
grubun payı da 0,1 puan artarak %6,2 şeklinde gerçekleşmiştir. Bu durum Grafik 2’de
izlenebilmektedir.
Grafik 2: Türkiye’de P80/P20 Oranı (2006-2019)
Kaynak: TÜİK (2019 Gelir ve Yaşam Koşulları Raporu)
Grafik 2’deki dikkat çekici nokta 2006 yılına göre son yıllarda istikrarlı olmasa da belli
oranda
azalışın olmasıdır. Oranın küçülmesi gelir eşitsizliğinin azalması anlamına
gelmektedir. TÜİK tarafından 2019 yılına kadar açıklanan bölgesel anlamda Gini katsayısı
paylaşımı 2019 yılı itibariyle yerini P80/P20 oranına bırakmıştır. Bu durum Tablo 2’de
izlenebilmektedir.
Yıllar
2013
2014
2015
2016
2017
2018
Yıllar
2019
Tablo 2: Türkiye’de Bölgesel Gelir Dağılımı Durumu (2013-2019)
En Yüksek Gini Katsayılı İller ve
En Düşük Gini Katsayılı İller ve Bölgeler
Bölgeler
Doğu Karadeniz 0,315
Akdeniz Bölgesi 0.399
Zonguldak, Karabük, Bartın 0,304
Erzurum, Erzincan, Bayburt 0.413
Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir
Şanlıurfa, Diyarbakır 0,420
0,308
Zonguldak, Karabük, Bartın 0,315
Adana, Mersin 0.414
Erzurum, Erzincan, Bayburt 0,291
İstanbul 0.443
Malatya, Elazığı, Bingöl 0,305
İstanbul 0.444
P80/P20 Oranına Göre Geliri En
P80/P20 Oranına Göre Geliri En Yüksek İl
Düşük İl
İstanbul 7,8
Zonguldak, Karabük, Bartın 4,2
Kaynak: TÜİK tarafından yazar tarafından derlenmiştir.
120
ISPEC INTERNATIONAL CONGRESS ON
MULTIDISCIPLINARY STUDIES
November 12-13, 2021 / Adana, TURKEY
(THE PROCEEDINGS BOOK)
WEB: https://www.ispecongress.org/multidisipliner
E-MAIL: ispeckongresi@gmail.com
Tablo 2’ye göre Türkiye’de bölgeler ve iller arasında ciddi farklar olduğu gibi bu farklar yıl
bazında da istikrarlı değildir. Gini katsayısı olarak raporlanan 2013-2018 yıllarına
bakıldığında en düşük gini katsayılı illerin ortalaması 3, en yüksek gini katsayılı illerin de
ortalaması 0,41 dir. 2019 yılını incelediğimizde İstanbul gelir dağılımı eşitsizliğinde 7,8’lik
P80/P20 oranı ile geliri en yüksek il sıralamasında ilk sırada yer alırken Zonguldak, Karabük,
Bartın 4,2’lik P80/P20 oranı ile gelir dağılımı en düşük iller sıralamasında son üçü
paylaşmaktadır. P80/P20 oranı 4,2 olan Zonguldak, Karabük ve Bartın bölgesi, en düşük
oranlı şehirler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun anlamı bu üç şehrin oluşturduğu bölgede
gelir eşitsizliğinin görece daha az olmasıdır.
2. Literatür
Chen (2003), Afrika, Asya ve Latin Amerika ülkelerinden seçtiği 43 ülke için Kuznets
eğrisinin geçerliliğini analiz ettiği çalışmasında panel veri analizini kullanmış olup
değişkenler arasındaki ilişkinin ters-U formunda olduğu sonucuna varmıştır. Ang (2008),
Hindistan ekonomisi için finansal Kuznets Eğrisi’nin geçerliliğini 1951-2004 periyodu için
analiz ettiği çalışmasında enflasyon, kişi başı GSYH, gini katsayısı ve dışa açıklık
değişkenlerini tercih etmiştir. Ulaşılan sonuçlara göre yabancı ve yerli finansal sektör
yatırımlarının gelir dağılımı adaletsizliğini arttırdığı anlaşılmıştır. Law ve Tan (2009),
Malezya ekonomisi için finansal kuznets eğrisinin geçerliliğini 1980-2000 yılları için analiz
ettikleri çalışmalarında ARDL sınır testi yaklaşımını kullanmışlardır. Finansal gelişmişlik,
gini katsayısı, kişi başına GSMH, kurumsallaşma ve enflasyon değişkenlerinin analize dahil
edildiği çalışmada ekonomik büyüme, artan kurumsallaşma ve azalan enflasyonun gelir
dağılımı adaletsizliğini düşürdüğü anlaşılmıştır. Malinen (2012) büyüme ile gelir eşitsizliği
arasındaki ilişkiyi incelediği çalışma sonucunda uzun dönemli bir denge ilişkisinin var
olduğunu ve bu ilişkinin gelişmiş ülkelerde negatif olduğunu ileri sürmektedir. Hoi ve Hoi
(2012), Vietnam ekonomisi için 2002-2008 yıllarını kapsayan analizlerinde gelir dağılımı
üzerinde finansal gelişmişliğin etkisini incelemişlerdir. Panel veri ile yapılan analiz
sonucunda finansal gelişmişliğin gelir dağılımındaki adaletsizliği azalttığı fakat iki değişken
arasında ter U şeklinde bir ilişkinin var olmadığı anlaşılmıştır. Park ve Shin (2015), gelir
eşitsizliği üzerinde finansal gelişmişliğin oynadığı rolü 162 gelişmekte olan Asya ülkesi ile
1960-2011 yılları için araştırmışlardır. Panel veri analizinin tercih edildiği çalışmada
çalışmada gelir dağılımı ile finansal gelişmişlik ilişkisinin derecesi ve yönü ülkeden ülkeye
değişiklik göstermiş olup analize konu tüm ülkelerde ilişkinin U-şeklinde olduğu ifade
edilmektedir. Kanberoğlu ve Arvas (2014), Türkiye ekonomisinde gelir dağılımında finansal
gelişmişliğin etkisini sınır testi yaklaşımı ile 1980-2012 dönemi için analiz ettikleri
çalışmalarında ihracatın ithalatı karşılama oranı, enflasyon, özel sektör kredi kullanımı,
GSYİH ve gini değişkenlerini kullanmışlardır. Ulaşılan sonuçlara göre özel sektör kredi
kullanımı ve enflasyon değişkenleri gelir eşitsizliğini azaltırken ihracatın ithalatı karşılama
oranı değişkeni gelir eşitsizliğini arttırmaktadır. Altunöz (2015) gelir ile finansal kalkınma
arasındaki ilişki bağlamında Kuznets eğrisinin geçerliliğini Türkiye için 1991-2014 yılları için
analiz ettiği çalışmasında kişi başı GSYİH, ticaret ve özel sektör tarafından kullanılan krediler
değişkenlerinin gelir adaletsizliği ile mücadelede olumlu bir etkiye sahip olduğu sonucuna
ulaşmıştır. Topuz ve Dağdemir (2016) Kuznets Eğrisi geçerliliğini 94 farklı ülke çin 19952011 yılları için analiz ettikleri çalışmalarında Kuznets eğrisinin geçerliliğine ulaşmışlardır.
Söz konusu çalışma bulgularına göre Kuznets hipotezini desteklemektedir.
121
ISPEC INTERNATIONAL CONGRESS ON
MULTIDISCIPLINARY STUDIES
November 12-13, 2021 / Adana, TURKEY
(THE PROCEEDINGS BOOK)
WEB: https://www.ispecongress.org/multidisipliner
E-MAIL: ispeckongresi@gmail.com
Düşük ve düşük-orta gelirli ülkeler ile üst-orta gelirli ülkelerde gelir eşitsizliği, ekonomik
büyüme ile artarken; yüksek gelirli ülkelerde gelir eşitsizliği ekonomik büyüme ile
azalmaktadır. Destek vd. (2017) Türkiye için Kuznets eğrisinin geçerliliğini analiz ettikleri
çalışmalarında 1977-2013 yılları için enflasyon oranındaki ve kamu harcamalarındaki artışın
gelir eşitsizliğini arttırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca milli gelirdeki artışın gelir dağılımını
olumlu etkilediği anlaşılmıştır. Sonuç olarak incelenen dönemde Finansal Kuznets eğrisinin
ters-U şeklinde olduğu görüşü desteklenmiştir. Hepsağ (2017) G7 ülkeleri için finansal
Kuznets Eğrisi’nin geçerliliğini analiz ettiği çalışmasında ARDL sınır testi yöntemini
kullanmıştır. Çalışma sonuçlarına göre İtalya ve Almanya ekonomileri için finansal Kuznets
Eğrisi’nin geçeli olduğu, Kanada, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde ise
geçerli olmadığı anlaşılmıştır.
3.Kuznet Eğrisinin Türkiye İçin Analizi: Veri, Yöntem ve Metodoloji
Bu bölümde Türkiye Ekonomisi için Finansal Kuznets eğrisinin ters U şeklinde teoriye uygun
olup olmadığı 1992-2019 yılları için analiz edilecektir. Analize dahil olan değişkenler tablo
3’te izlenebilmektedir.
Sembol
logGİNİ
logGSYİH
(logGSHİY)
logkredi
logFGE
(logFGE)
logDYY
Tablo 3: Değişkenler, Sembolleri ve Kaynakları
Kaynağı
𝐃𝐞ğ𝐢ş𝐤𝐞𝐧
Gini Katsayısı
OECD ve Dünya Bankası
Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (Cari)
TÜİK ve Dünya Bankası
(Cari)karesi
Gayrisafi Yurtiçi Hasıla
TÜİK ve Dünya Bankası
Toplam Kredi / GSYH
Bankalar Birliği ve TUİK
Finansal Gelişme Endeksi
IMF
Finansal Gelişme Endeksi karesi
IMF
Doğrudan Yabancı Yatırımları /GSYİH
Ticaret Bakanlığı
Tablo 3’e göre gelir dağılımı değişkeni olarak gini katsayısı kullanılırken ekonomik
gelişmişlik değişkenleri olarak cari fiyatlarla GSYİH (2013), ülkeye yapılan net girişleri
gösteren doğrudan yabancı yatırımlarının GSYİH’ye oranı ve finansal kurumların ve
piyasaların; derinlik, erişim ve etkinlik açısından ne kadar geliştiğini ölçen finansal gelişme
endeksi kullanılmıştır. Kredi değişkeni olarak kullandırılan kamu ve özel sektör kredileri
toplamı GSYİH’ye oranlanmıştır. Finansal Kuznets Eğrisi hipotezi özünde ters U şeklinde ve
doğrusal olmayan şekilde bir ilişkiden hareket ettiği için FGE ve GSYİH değişkenlerinin
kareleri de modelde yer almaktadır. Tüm değişkenler logaritmaları alınarak analize dahil
edilmiş olup her biri yıllık değerlerdir. Ekonomik modellerin temel amacı değişkenler
arasındaki uzun dönemli ilişkilerin araştırılmasıdır. Bu analizlerde en çok karşılaşılan
sorunlardan biri değişkenler arasındaki sahte regresyondur. Bu bağlamda söz konusu sorunun
olmaması için analize dahil olan değişkenlerin durağan olmaları, birim kök içermemeleri
gerekmektedir. Bu durumun tespiti birim kök testleri ile gerçekleştirilmektedir. Analizde
Philips-perron (PP) birim kök testi kullanılmaktadır. PP birim kök testini tercih edilmesinin
nedeni literatürde çok sık tercih edilen Dickey-Fuller birim kök testinde hata terimlerinin
istatistiksel olarak bağımsız olduklarını ve sabit varyansa sahip oldukları varsayılır. Phillips
ve Perron (1988) Dickey-Fuller’ın (DF) hata terimleri ile ilgili olan bu varsayımı
genişletmişlerdir (Altunöz, 2013 :187).
122
ISPEC INTERNATIONAL CONGRESS ON
MULTIDISCIPLINARY STUDIES
November 12-13, 2021 / Adana, TURKEY
(THE PROCEEDINGS BOOK)
WEB: https://www.ispecongress.org/multidisipliner
E-MAIL: ispeckongresi@gmail.com
DF’de kullanılan regresyon denklemleri PP birim kök testinde de olduğu gibi
kullanılmaktadır; Bununla birlikte otokorelasyon sorunu bir önceki terimin parametresinin (δ)
τ istatistiğinde parametrik denilemeyecek düzeltme yapılarak ortadan kaldırmaktadır. Bu
amaçla kurulan regresyon eşitlik (5)’de izlenebilmektedir.
∆𝑌 = 𝛽′𝐷 + 𝜋𝑌
(5)
+ 𝑢 𝑣𝑒 𝑢 ~𝐼(0)
PP birim kök testi sonuçları tablo 4’te izlenebilmektedir.
Tablo 4: Philips Perron Birim Kök Test Sonuçları
𝐏𝐡𝐢𝐥𝐢𝐩𝐬 𝐏𝐞𝐫𝐫𝐨𝐧 𝐁𝐢𝐫𝐢𝐦𝐤ö𝐤 𝐓𝐞𝐬𝐭𝐢
Seri
𝐃ü𝐳𝐞𝐲𝐝𝐞
𝐁𝐢𝐫𝐢𝐧𝐜𝐢 𝐅𝐚𝐫𝐤ı 𝐀𝐥ı𝐧𝐝ığı𝐧𝐝𝐚
𝐓𝐫𝐞𝐧𝐝𝐬𝐢𝐳
𝐓𝐫𝐞𝐧𝐝𝐥𝐢
𝐓𝐫𝐞𝐧𝐝𝐬𝐢𝐳
𝐓𝐫𝐞𝐧𝐝𝐥𝐢
-1.241(0)
-1.411 (0)
-6.412(1)*
-6.871(1)*
logGİNİ
-0.101(0)
-4.331(0)
-5.121(1)*
-5.931(1)*
logGSYİH
0,416(0)*
0,591(0)*
logGSYİH
-1.311(0)*
-1.431(0)*
logkredi
-4,910(0)*
-5,910(0)*
logFGE
-6,181(0)*
-6,718(0)*
logFGE
-0.451(0)
-1.972(0)
-6.312(1)*
-5.786(1)*
logDYY
𝑁𝑜𝑡: ∗,∗∗ 𝑣𝑒 ∗∗
∗ 𝑠𝚤𝑟𝑎𝑠𝚤𝑦𝑙𝑎 %1, %5 𝑣𝑒 %10 𝑎𝑛𝑙𝑎𝑚 𝑑ü𝑧𝑒𝑦𝑖𝑛𝑑𝑒 𝑑𝑢𝑟𝑎ğ𝑎𝑛𝑙𝚤ğ𝚤 𝑖𝑓𝑎𝑑𝑒 𝑒𝑡𝑚𝑒𝑘𝑡𝑒𝑑𝑖𝑟.
Tablo 4’e göre de görüldüğü toplam kredi ve finansal gelişmişlik endeksi değişkenleri
düzeyde %1 anlam seviyesinde durağanken geri kalan tüm değişkenler birinci farkları
alındığında trendli ve trendsiz %1 anlam seviyesinde durağan hale gelmiştir. Büyüme
değişkeninin birinci durağanken karesi alındığında seviyede durağandır. Perron (1989)
analizlerde yapısal kırılma durumlarında hatalı sonuçlar doğabileceğini dile getirmektedir.
Zivot ve Andrews (1992) tarafından geliştirilen birim kök testi 3 farklı model tavsiye
etmektedir. A modelinde serinin tek seferde kırılma olacağını varsaymakta ve sabit terim
kukla değişken içermektedir. B modelinde ise trend fonksiyonunun eğiminde tek seferlik
kırılma öngörülmekte ve eğim katsayısı kukla değişkeni kapsamaktadır. C modelinde ise hem
sabit katsayı hem de eğitim katsayısı kukla değişken içerip ilk iki modeli birleştirmektedir.
Söz konusu durum eşitlik (6), (7) ve (8) de görülmektedir (Zivot ve Andrews, 1992: 261).
Model A: 𝑌 = 𝜇 + 𝐵 + 𝛿𝑌
ModelB: 𝑌 = 𝜇 + 𝐵 + 𝛿𝑌
ModelC: 𝑌 = 𝜇 + 𝐵 + 𝛿𝑌
+ ∅ 𝐷𝑈(𝜆) + ∑ 𝛿 ∆𝑌 + 𝜀
+ ∅ 𝐷𝑇(𝜆) + ∑ 𝛿 ∆𝑌 + 𝜀
+ ∅ 𝐷𝑈(𝜆) + ∅ 𝐷𝑇(𝜆) + ∑ 𝛿 ∆𝑌
(6)
(7)
(8)
+𝜀
Modellerde kukla değişkenler DU ve DT ile ifade edilmektedir. DU, seviyede, DT ise eğimde
kırılmayı ifade etmektedirler.
123
ISPEC INTERNATIONAL CONGRESS ON
MULTIDISCIPLINARY STUDIES
November 12-13, 2021 / Adana, TURKEY
(THE PROCEEDINGS BOOK)
WEB: https://www.ispecongress.org/multidisipliner
E-MAIL: ispeckongresi@gmail.com
1 ,𝑡 > 𝑇
𝑡 − 𝑇𝜆 𝑡 > 𝑇
𝑫𝑻(𝜆) =
𝑂, 𝑡 < 𝑇
𝑂, 𝑡 < 𝑇
Burada, 𝑡 = 1,2, … . 𝑇 zamanı ifade ederken kırılma tarihi 𝑇 ve kırılma noktasını 𝜆 =
ifade etmektedir.
Birim kök test sonuçları tablo 5’de görülmektedir.
𝑫𝑼(𝜆) =
Tablo 5: Zivot - Andrews Birim Kök Sınama Sonuçları
Zivot-Andrews Birim Kök Testi
𝐌𝐨𝐝𝐞𝐥 𝐀
𝐌𝐨𝐝𝐞𝐥 𝐁
𝐌𝐨𝐝𝐞𝐥 𝐂
-Seriler K
t
TB
t
TB
t
TB
logGINI 1 -3,18** 2002: Q1 -3,01* 2001: Q3 -5,42** 2000: Q3
2000: Q3 -7.65 2001: Q2
-7,00
2001: Q2
logGSYİH 0 -7,66
𝟐 2
-7,67
2000: Q3 -7,91 2001: Q2
-7,21
2001: Q2
𝐥𝐨𝐠𝐆𝐒𝐘İ𝐇
2001:Q1 -3,11 2001: Q2
-4,12
2001: Q2
logkredi 1 -2,61
1
-6,99
2008:Q3
-7,90
2008:Q3
-8,11
2008:Q3
logFGE
𝟐
2008:Q3 -8,01 2008:Q3
-8,34
2008:Q3
2 -7,99
𝐥𝐨𝐠𝐅𝐆𝐄
-9,94
2008: Q2
logDYY 5 -8,94* 2008: Q2 -9,90 2007: Q3
Not: **ve * sırasıyla %5 ve %1 anlam seviyesini ifade etmektedir. Kritik seviyeler Model A
için -5.19 ve -4.21; Model B:-5,25 ve -4.90; Model C: -6.60 ve 6.11’dir. Gecikme sayısı k ile
ifade edilmektedir.
Tablo 5’teki zaman serilerinin yapısal kırılmaları Zivot- Andrews Birim Kök testi vasıtasıyla
dikkate alınmıştır. Test sonuçlarına göre gini ve kredi değişkenleri üç model için de önem
seviyelerinde sıfır hipotezi reddedilememiş ve bu sonuç GİNİ ve kredi değişkeninin tablodaki
kırılma tarihleri ile birlikte durağan olmadığı anlamına gelmektedir. Diğer değişkenler içinse
boş hipotez her bir model sonucuna göre reddedilmiş, bundan dolayı birinci dereceden
bütünleşik olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Edilen sonuçlara göre bağımlı değişken 1. Farkta durağanken diğer analize konu olanların
bazıları seviyede bazıları ise birinci farkta durağan hale gelmiştir. ARDL Sınır Testi
Yaklaşımı seviye ve ilk dereceden durağanlığa sahip değişkenler için eş bütünleşme analizine
olanak sağlamakta olup önemli kısıt bağımlı değişkenin seviyede durağan olmaması ve
analize konu olan hiçbir değişkenin ikinci dereceden bütünleşik olmamasıdır (Pesaran vd.,
2001). Elde edilen birim kök testi sonuçlarına göre ARDL yaklaşımının en uygun model
olduğuna karar verilmiştir.
Sınır testi en küçük kareler (EKK) yöntemiyle kısıtlı hata düzeltme modeli tahminine
dayanmaktadır. Sınır testi tahmin edilen model eşitlik (9) da izlenebilmektedir.
𝑔𝑖𝑛𝑖 = 𝛼 + ∑ 𝛼 𝑔𝑖𝑛𝑖
+ ∑ 𝛼 𝐺𝑆𝑌İ𝐻 + ∑
∑ 𝛼 𝐷𝑌𝑌 + 𝛽 𝑔𝑖𝑛𝑖
+ 𝛽 𝐺𝑆𝑌İ𝐻 +𝛽 𝑘𝑟𝑒𝑑𝑖
(9)
𝛼 𝑘𝑟𝑒𝑑𝑖
+ 𝛽 𝐹𝐺𝐸
+ ∑ 𝛼 𝐹𝐺𝐸 +
+ 𝛽 𝐷𝑌𝑌 + 𝜀
124
ISPEC INTERNATIONAL CONGRESS ON
MULTIDISCIPLINARY STUDIES
November 12-13, 2021 / Adana, TURKEY
(THE PROCEEDINGS BOOK)
WEB: https://www.ispecongress.org/multidisipliner
E-MAIL: ispeckongresi@gmail.com
Eşitlik (9)’da delta değişkenlerin gecikmelerinin farkını ifade ederken n gecikme uzunluğunu
ifade etmektedir. Analizde ardışık bağımlılığın test edilmesi için Breusch-Godfrey ve
gecikme uzunluğu belirlemede Akaike Bilgi Kriteri (AIC) ve Schwarz Bilgi Kriteri (SIC)
tercih edilmiştir. ARDL Sınır testi yaklaşımı eşitlik (9) kullanılarak boş hipotezin test
edilmesi yolu ile gerçekleştirilmektedir. Bu bağlamda wald testi ile ede edilen F
istatistiklerinin olması gerektiği gibi işlemesi için hata terimlerinde oto korelasyon
olmamalıdır. Hipotezler aşağıdaki şekilde kurulmuştur.
𝐻 = 𝛽 = 𝛽 = 𝛽 = 𝛽 = 𝛽 = 0 (Gini ve bağımsız değişkenler arasında uzun dönemli
ilişki yoktur)
𝐻 ≠ 𝛽 ≠ 𝛽 ≠ 𝛽 ≠ 𝛽 ≠ 𝛽 ≠ 0 (Gini ve bağımsız değişkenler arasında uzun dönemli
ilişki vardır)
Gecikme uzunluğunun tespitine ait sonuçlar 6 numaralı tabloda sunulmuştur.
𝐓𝐚𝐛𝐥𝐨 𝟔: 𝐒ı𝐧ı𝐫 𝐓𝐞𝐬𝐭𝐢 𝐢ç𝐢𝐧 𝐆𝐞𝐜𝐢𝐤𝐦𝐞 𝐔𝐳𝐮𝐧𝐥𝐮ğ𝐮𝐧𝐮𝐧 𝐓𝐞𝐬𝐩𝐢𝐭𝐢
𝐦
𝐀𝐈𝐂
𝐒𝐈𝐂
𝐗 𝟐 (𝟏)𝐁𝐑𝐄𝐔𝐒𝐂𝐇 − 𝐆𝐎𝐃𝐅𝐑𝐄𝐘 𝐗 𝟐 (𝟒)𝐁𝐑𝐄𝐔𝐒𝐂𝐇 − 𝐆𝐎𝐃𝐅𝐑𝐄𝐘
1
5.76
6.53
12.12(0.000) **
16.511(0.010) **
2
5.78
6.58
11.31 (0.001) *
12.77(0.014) *
3
5.96
6.22
10.120(0.005)
14.51(0.024)
4
5.18
6.09
10.21(0.071)
12.88(0.040)
5
5.10
6.03
12.191 (0.010) *
12.31(0.0100) *
6
5.75
6.11
10.111(0.0144)
16.16(0.071)
7
5.80
6.50
15.221(0.112)
18.71(0.0243)
8
5.82
6.29
8.1119(0.5516)
10.07(0.8511)
Not:, * ve ** sırasıyla %1 ve %5 anlam seviyesini ifade etmektedir. Olasılık değerleri
parantez içinde gösterilmiştir.
Schwartz ve Akaike bilgi kriterleri ile ulaşılan sonuçlara göre elde edilen değerlerin en küçük
olduğu gecikme uzunluğu 5 tir. BREUSCH- GODFREY testiyle yapılan otokorlesyon testi
sonuçlarına göre gecikme uzunluğu 5 olan değerde oto korelasyon problemi mevcuttur. Bu
nedenle ikinci en küçük değer olan 4’te otokorelsayon sorunu olmamasından dolayı gecikme
uzunluğu 4 olarak belirlenmiştir. Sınır testi analizlerinde bir sonraki aşama eş bütünleşme
ilişkisinin varlığının analizidir. Bu amaçla F istatiği test sonucu F-istatistiği üst sınır değerinin
üzerindeyse ise değişkenler arasında eş bütünleşme ilişkisinin varlığına ulaşılmış olur. Tersi
durumda boş hipotez kabul edilir. Eğer elde edilen F değeri alt ve üst sınır değerlerinin
arasında değer alırsa herhangi bir yorum yapılamamaktadır. F istatistiği sonuçları tablo 7’de
izlenebilmektedir.
Tablo 7: F İstatistiği Testi Sonuçları (Wald Testi)
%𝟏𝟎 𝐀𝐧𝐥𝐚𝐦 𝐒𝐞𝐯𝐢𝐲𝐞𝐬𝐢𝐧𝐝𝐞 𝐤𝐫𝐢𝐭𝐢𝐤 𝐃𝐞ğ𝐞𝐫𝐥𝐞𝐫
k (bağımsız Değişken sayısı) F İstatistiği Alt sınır I(0) Üst sınır (I)
7,11
3,12
4,14
k (bağımsız Değişken sayısı)
Tablo 7’de Wald testi sonuçlarına göre F istatistiğinin üst sınırın üzerinde olup değişkenler
arasında uzun dönemli ilişkinin varlığı tespit edilmiştir. Sınır Sınaması sonuçları ve tahmin
edilen uzun dönem ARDL modellerine ait sonuçlar Tablo 8’de izlenebilmektedir.
125
ISPEC INTERNATIONAL CONGRESS ON
MULTIDISCIPLINARY STUDIES
November 12-13, 2021 / Adana, TURKEY
(THE PROCEEDINGS BOOK)
WEB: https://www.ispecongress.org/multidisipliner
E-MAIL: ispeckongresi@gmail.com
Tablo 8: Uzun Dönem ARDL Modellerine Ait Tahmin Sonuçları
Değişkenler
Katsayılar
t İstatistikleri
logFGE
0,077
10,976 *
-0,010
- 11,801*
𝑙𝑜𝑔𝐹𝐺𝐸
logGSYİH
12,689
8,312*
-3,921
-0,809
𝑙𝑜𝑔𝐺𝑆𝑌İ𝐻
logkredi
-0,091
-7,312*
logDYY
0,080
5,553*
Not: %1 anlamlılığı ifade etmektedir.
Tablo 8’de ulaşılan sonuçlara göre GSYİH karesi dışında tüm katsayılar %5 seviyesinde
anlamlıdır. FGE ve FGE karesi değişkenleri %5 anlamlılık seviyesinde istatistiksel olarak
anlamlıdır. Ayrıca FGE değişkeni pozitif değer almışken FGE değişkeninin karesi negatif
değer almıştır. Bu sonuç Türkiye’de Finansal Kuznets Eğrisi hipotezinin geçerli olduğunu
ortaya koymaktadır. Diğer bir ifadeyle finansal gelişme ile gelir dağılımı eşitsizliği arasında
ters-U şeklinde bir ilişki mevcuttur. Türkiye ekonomisinde finansal gelişme artışına paralel
olarak gelir dağılımındaki eşitsizlik artmakta, belli bir eşik değerinin ardından ise finansal
gelişmedeki artış gelir dağılımındaki eşitsizliği azalmaktadır. Ayrıca Klasik Kuznets Eğrisi
hipotezinin analizinde GSYİH değişkeninin %5 anlam düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı
olup GSYİH değişkeninin karesinin katsayısı anlamsızdır. Bu sonuç Türkiye’de ekonomik
büyüme ile gelir dağılımı eşitsizliği arasında ters-U şeklindeki ilişkinin olmadığını
göstermektedir. Ayrıca kredi kullanımı gelir dağılımı üzerinde olumlu bir etkiye sahipken
doğrudan yabancı yatırımlarının gelir dağılımı adaletsizliğini arttırdığı anlaşılmaktadır.
Tablo 9: Uzun Dönem Tahminlerine Yönelik Tanısal Testler
Tanısal Testler
R = 0,72
Düzeltilmiş R = 0,70
F İstatistiği: 5,440(0,00)
ARCH-LM: 2,34(0,10)
Breusch − Godfrey LM: 0,34(0,09)
Jarque-Berra Normallik: 0,053(0,70)
Ramsey
Reset:1,88(0,01)
Tablo 9’daki Teşhis testleri incelendiğinde otokorelasyon sorunu Breusch-Godfrey LM Testi
ile sınanmış olup herhangi bir oto korelasyon sorununa rastlanmamıştır. Ayrıca değişen
varyans probleminin olmadığı ARCH LM Testi ile, model kurma sorununun olmadığı ise
Ramsey Reset testi ile anlaşılmıştır. Ayrıca Jarque-Bera Normallik testi, hata teriminin normal
dağılıma sahip olduğunu ifade etmektedir.
Kısa Dönem İlişkisi
Hata düzeltme modeli ile değişkenler arasındaki kısa dönemli ilişkilerin analiz için kullanılan
model eşitlik (10)’da izlenebilmektedir.
∆𝑔𝑖𝑛𝑖 = 𝛼 + ∑ 𝛼 ∆𝑔𝑖𝑛𝑖
+ ∑ 𝛼 ∆𝐺𝑆𝑌İ𝐻 + ∑ 𝛼 ∆𝑘𝑟𝑒𝑑𝑖
+
∑ 𝛼 ∆𝐹𝐺𝐸 + ∑ 𝛼 ∆𝐷𝑌𝑌 + 𝛽 𝑔𝑖𝑛𝑖
+ 𝛽 𝐺𝑆𝑌İ𝐻 +𝛽 𝑘𝑟𝑒𝑑𝑖 +
𝛽 𝐹𝐺𝐸 + 𝛽 𝐷𝑌𝑌 + 𝐸𝐶𝑇 + 𝜀
126
(10)
ISPEC INTERNATIONAL CONGRESS ON
MULTIDISCIPLINARY STUDIES
November 12-13, 2021 / Adana, TURKEY
(THE PROCEEDINGS BOOK)
WEB: https://www.ispecongress.org/multidisipliner
E-MAIL: ispeckongresi@gmail.com
Eşitlik (10)’da hata düzeltme terimi (ECT), uzun dönem ilişkisinden ulaşılan hata terimleri
serisinin bir dönem gecikmeli değerini ifade etmektedir. Değerin negatif ve 0 ile 1 arasında
olması beklenir. Kısa dönem tahmin sonuçları Tablo 10’da izlenebilmektedir.
Tablo 10: ARDL (4,1,0,1) Hata Düzeltme Modeli Sonuçları
Değikenler
Katsayı
t İstatistiği
logFGE
0.08
2.102(0.00)***
-1.011
-2.49(0.02)
logFGE
logGSYİH
10,.008
-2.610(0.00)***
-1.121
3.111(0.00)***
logGSYİH
logkredi
-1.221
2.032(0.60)*
logDYY
0.241
1.601(0.00)**
ECT
-1.09
-3.71(0.00)***
C
0.004
-0,0323(0,889)
Not: ***,** ve * sırasıyla %1, %5 ve %10 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlılığı
göstermektedir.
ECT (Hata düzeltme teriminin) (-1) ile (-2) değerleri arasında olması sürecin uzun dönemli
denge değerleri çevresinde gittikçe azalan dalgalanmalarla dengeye ulaşıldığını ifade ederken
hata düzeltme teriminin (-2) den küçük veya pozitif değer alması dengeden uzaklaşıldığını
ifade eder ( Eriçok ve Yılancı,2003: 90). Ulaşılan (-1.09) hata düzeltme terimi, kısa dönemde
meydana gelecek dengesizliklerin uzun dönemde ortadan kalktığını ifade etmektedir. Kısa
dönem tahminlerine
yönelik
tanısal testler tablo 11’de izlenebilmektedir.
Tablo 11: Kısa Uzun Dönem Tahminlerine Yönelik Tanısal Testler
Tanısal Testler
R = 0,74
Düzeltilmiş R = 0,74
F İstatistiği: 5,610(0,00)
ARCH-LM:2,39(0,10)
Breusch − Godfrey LM: 0,34(0,09)
Jarque-Berra Normallik :0,05361(0,70)
Ramsey
Reset:1,88(0,01)
Tablo 11’deki Teşhis testleri incelendiğinde otokorelasyon sorunu Breusch-Godfrey LM Testi
ile sınanmış olup herhangi bir oto korelasyon sorununa rastlanmamıştır. Ayrıca değişen
varyans probleminin olmadığı ARCH LM Testi ile, model kurma sorununun olmadığı ise
Ramsey Reset testi ile anlaşılmıştır. Ayrıca Jarque-Bera Normallik testi, hata teriminin normal
dağılıma sahip olduğunu ifade etmektedir.
Brown vd. (1975) ekonometrik analizlerde hata terimine ulaşmak için analize dahil edilen
uzun dönem katsayılarının istikrarlı olup olmadığını ölçmek amacıyla gerçekleştirilen Cusum
ve CusumQ analizlerini gerçekleştirmişlerdir. Cusum ve CusumQ grafikleri şekil 2 de
izlenebilmektedir.
127
ISPEC INTERNATIONAL CONGRESS ON
MULTIDISCIPLINARY STUDIES
November 12-13, 2021 / Adana, TURKEY
(THE PROCEEDINGS BOOK)
WEB: https://www.ispecongress.org/multidisipliner
E-MAIL: ispeckongresi@gmail.com
Şekil2: Cusum ve CusumQ Grafikleri
Şekil 2’de Cusum (soldaki grafik) ve CusumQ (sağdaki grafik) kesik çizgiler arasında olup
modelin istikrarlı olduğu anlaşılmaktadır.
Sonuç
Çalışmada Türkiye ekonomisi için finansal gelişme ile gelir dağılımı eşitsizliğinin ters-U
şeklinde ortaya konulan ilişkinin varlığı analiz edilmektedir. Ekonometrik analiz sonuçlarına
göre Türkiye’de Finansal Kuznets Eğrisi hipotezinin geçerli olduğu ve finansal gelişme ile
gelir dağılımı eşitsizliği arasında ters-U şeklinde bir ilişkinin varlığına ulaşılmıştır. İlaveten
analize eklenen kredi kullanımının gelir dağılımını arttırıcı, doğrudan sermaye yatırımlarının
da gelir dağılımını bozucu etkiye sahip olduğu anlaşılmıştır. Çalışmada ayrıca klasik Kuznets
Hipotezi de gini katsayısı-GSYİH değişkenleri ile analiz edilmiş olup Türkiye’de ters U
şeklinde bir ilişkinin varlığına ulaşılamamıştır. Ekonometrik analizde ulaşılan bulguların
ekonomik politikalarının planlanması ve hayata geçirilmesine katkı sağlaması bakımından
önemli bulgular olduğu düşünülmektedir. Finansal Kuznets Eğrisi hipotezinin geçerli olduğu
Türkiye ekonomisinde gelir adaletsizliği ve dağılımının azaltılmasına yönelik bir politika
izlenecekse, finansal gelişmenin ekonomik büyümeden daha öncelikli tutulması ve finansal
gelişmenin arttırılmasının daha akılcı bir politika olacağı anlaşılmaktadır.
Elde edilen sonuçlar bütün olarak değerlendirildiğinde Türkiye ekonomisi için finansal
kalkınmanın, ekonomik kalkınmanın önemli unsurlarından biri olduğu anlaşılmaktadır.
Finansal sistemin verimli ve etkin olduğu bir ülkede gelir dağılımı eşitsizliklerinin azalacağı
ve ülkede yaşayanların refah düzeylerinde artış olası görünmektedir. Konuyla alakalı
yapılacak ileriki çalışmalar için finansal piyasaların etkinliğini arttıracak finansal büyüklük,
kurumsal kalite gibi değişkenlere ait optimal veri seti oluşumuyla daha sağlıklı tespitlere
ulaşılacağı düşünülmektedir.
Kaynaklar
Altunöz U. (2013). Türkiye’de Enflasyon, Büyüme ve Finansal Derinleşme İlişkisinin
Ampirik Analizi, Sütçüimam Üniversitesi İİBF dergisi sayı 2: 175-194.
Altunöz,U.(2015). Tüketim Fonksiyonu ve Türkiye İçin Gelir Tüketim İlişkisinin
Ampirik Analizi, International Conference on Euroasian Economies, 871-875.
Ang, J.B. (2008). Finance and Inequality: The Case of India, Monash University,
Department of Economics, Discussion Paper, No. 8, 1-25
Brown, R., L, James D. ve Jonathan M. E. (1975). Tech-niques for Testing the
Constancy of Regression Relationships over Time, Journal of the Royal Statistical Society,
37(2), pp. 149-192.
128
ISPEC INTERNATIONAL CONGRESS ON
MULTIDISCIPLINARY STUDIES
November 12-13, 2021 / Adana, TURKEY
(THE PROCEEDINGS BOOK)
WEB: https://www.ispecongress.org/multidisipliner
E-MAIL: ispeckongresi@gmail.com
Chen, B-L. (2003), “An inverted-U relationship between inequality and longrun
growth”, Economic Letters, 78(2), 205-212.
Demir, C. (2020). Lorenz Eğrisi ve Gelir Adaleti Analizi, (Çevrim içi),
https://www.matematiksel.org/gelir-dagilimi-adaletsizligi/, Erişim:14.9.2020.
Destek, M. A., Okumuş, İ., & Manga, M. (2017). Türkiye’de finansal gelişim ve gelir
dağılımı ilişkisi: Finansal kuznets eğrisi. Doğuş Üniversitesi Dergisi, 18(2), 153-165.
Dumlu, U. ve Aydın, Ö. ((2008). "Ekonometrik Modellerle Türkiye için 2006 Yılı
Gini katsayısı Tahmini", Ege Akademik Bakış, 8 (1), 373-393
Galor, O. & J. Zeira (1993), “Income Distribution And Macroeconomics”, The
Review of Economic Studies, 60(1), 35–52
Göğül, P. K. (2012). Düşük Gelirli Bireylerin Gelir Dağılımı ve Yoksulluk Sorununa
Yönelik Kamu Politikası Algısı: Diyarbakır Örneği, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi.
Greenwood, J. & B. Jovanovic (1990), “Financial Development, Growth and The
Distribution of Income”, The Journal of Political Economy, 98 (5), 1076–1107.
Hepsağ, A. (2017). Finansal Kuznets Eğrisi Hipotezi: G-7 Ülkeleri Örneği. Sosyal
Güvenlik Dergisi (Journal of Social Security). 7(2), 135-156.
Hoi, C. M., ve Hoi, L. Q. (2013). Financial Development andIncomeInequality in
Vietnam: An Empirical Analysis. Bangladesh Journal of Pharmacology, 8(4), 361-364.
Kanberoğlu, Z., veArvas, M. A. (2014). Finansal Kalkınma ve Gelir Eşitsizliği:
Türkiye Örneği, 1980-2012. Sosyoekonomi, 21(21).
Kubar, Y. (2011). Bir İktisat Politikası Amacı Olarak Gelir Dağılımı: Türkiye Örneği
(1994–2007) Analizi. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dergisi, 1 (2), 227-246.
Kuznets, S. (1955), "Economic Growth and Ineome Inequality", American Economic
Review, 45-1, 1-28.
Law, S.H ve Tan, H.Y.B (2009). The Role of Financial Development on
IncomeInequality in Malaysia, Journal of Economic Development 34(2), 153- 168.
Malinen T. (2012), “Estimating the long-run relationship between income inequality
and economic development”. Empirical Economics, forthcoming.
Panayotou, T. (1993), Empirical Tests and Policy Analysis of Environmental
Degradation at Different Stages of Economic Development, ILO, Technology and
Employment Programme, Geneva. (çevrim iç) https://www.ilo.org/public/libdoc/ilo/1993/
93B09_31_engl.pdf , Erişim Tarihi:23.7.2020.
Park, D., veShin, K. (2015). Economic Growth, Financial Development, and Income
Inequality. Asian Development Bank Economics Working Paper Series, (441).
Perron, P. (1989). “The Great Crash, the Oil Price Shock, and the Unit Root
Hypothesis”, Econometrica, 57(6), pp. 1361-1401.
Pesaran, M. H., Shin, Y. ve R. J. Smith (2001). "Bounds Testing Approaches to the
Analysis of Level Relationships", Journal of Applied Econometrics, 16(3), 289-326.
Topuz,S.G. ve Dağdemir,Ö.(2016). Ekonomik Büyüme ve Gelir Eşitsizliği İlişkisi:
Kuznets Ters-U Hipotezi’nin Geçerliliği, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi,
11(3),115-130.
Zivot, E. ve Andrews, D. (1992). Further Evidence on the Great Crash, the Oil-Price
Shock, and the Unit-Root Hypothesis, Journal of Business-Economic Statistics, 10, 3, 251270
129