[go: up one dir, main page]

Academia.eduAcademia.edu

Kentleşme ve TOKİ

Çarpık Kentleşmenin Doğurduğu AKP’nin Büyüttüğü Rantı Azalanların Sevmediği Muhalefetin Ürktüğü TOKİ Oktay Mutlu Okan Üniversitesi Gayrimenkul Değerleme ve Finansmanı Programı İmar Mevzuatı Dersi A.OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE KENTLEŞME Kentleşme, İ.Ö. 2000li yıllarda ilk kentlerin kurulmasıyla ortaya çıkmış, bugüne kadar artan bir hızla devam etmiş ve özellikle de içinde bulunduğumuz yüzyılın ayırt edici özelliklerinden birisi olmuştur. Türkiye’nin kentleşme süreci ise Osmanlı Dönemi’nden bugüne kadar kendine özgü bir biçimde gerçekleşmiştir. 1. Tanzimat Devri’nden Cumhuriyet Dönemi’ne Kadar Kentleşme Osmanlı Dönemi’nin Duraklama ve Gerileme Dönemi’ne girmesiyle birlikte artan giderlerin karşılanabilmesi için devlet vergi sistemini değiştirmiş ve özel mülkiyet kavramının Osmanlı köylüsünün hayatına girmesiyle birlikte köyden kente göçler başlamıştır. 16. yüzyılda başlayan 18. yüzyılda ise yoğunlaşan kırdan kopuş ve değişen tüm toplumsal ilişkiler devletin kendini değişimlere uyarlayarak Tanzimat Dönemine girmesine neden olmuştur. 19. yüzyılda ülkenin dış pazarlara açılması, ulaşım ve tarım teknolojisindeki gelişmeler sayesinde %25 kentleşme oranına ulaşılmıştır. Yeni ilişkiler sonucu gereksinme duyulan yeni altyapılar, özellikle liman kentlerinde kendini göstermiştir. Bu kentlerde bankalar, sigorta şirketleri, iş hanları, limanlar, rıhtımlar, posta binaları, klasik Osmanlı kentinde bedesten etrafındaki çarşılardan, liman çevresindeki kapanlardan ve çarşılardan oluşan eski merkezin yanı sıra modern bir merkezi iş alanı oluşturmaya başlamıştır. Değişmeler kendini kentsel yapıda gösterdiği gibi Osmanlı toplumsal yapısında da göstermiştir. Kapitalist ilişkiler içerisinde kentlerde yeni sosyal sınıflar belirmiştir. Bu durumda Osmanlı Devleti’nin merkezi erkini yeniden güçlendirmek için başvurduğu yeni kurumlaşmaların rolü de vardır. 19. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak sağlık koşullarındaki iyileşmeler sonucu yavaş da olsa nüfusun artması ve imparatorluğun yitirdiği topraklardan aldığı yoğun Müslüman göç kentlerin büyümesine ve çevresinde göçmen mahallelerinin oluşmasına neden olmuştur (Tekeli, 1998: 2). Önemli diğer gelişmeler de, kentlerin yapısındaki değişimin eski kent düzenleyici kurumların kapasitesini aşmasıyla belediye kurumlarının yaşama geçirilmesi ve İstanbul’la başlamak üzere kent planlamasının yapılmasıdır. Osmanlı toplumunun yaşadığı bu sıkılgan modernist gelişme, cumhuriyete özellikle liman kentlerinde, büyük ölçüde dönüşmüş bir kentsel yapı ve kentsel yaşam ile güçsüz de olsa bir belediye kurumu, önemli kentlerde mevzi planlar düzeyinde de olsa uygulamaya başlamış bir kent planlama pratiği devretmiştir (Tekeli 1998: 3). 2. Cumhuriyet Dönemi’nde Kentleşme (1920-1950) Bu dönemde kentleşme hızı yok denecek kadar azdır. Kurtuluş Savaşı sonrası yoksulluk, devletçilik politikaları, 2. Dünya Savaşı en önemli nedenleridir. 1930-35 arası dönemde imar mevzuatı ve ilgili belediyeler yasası değiştirilerek düzgün bir kentleşmenin önü açılmıştır. O dönemde büyük kentlerde yaşayan nüfusun oranı %15 civarındaydı. 3. 1950-60 Döneminde Kentleşme Bu dönemde, savaş öncesinde iç pazara hapis olmuş ülke ekonomisinin, özellikle tarımda modernizasyona ağırlık verilerek dışa açılma süreci başlamıştır. Liberalleşme söylemi içinde özel kesime önem verilmeye başlanmıştır. Demiryolları ağırlıklı altyapı stratejisinden, karayolları ağırlıklı altyapı stratejisine geçilmiştir (Tekeli 1998: 12). Kentler, sanayileşmenin hızlanması ve sanayileşme stratejisinin yeniden tanımlanması, kentlerin nüfuslarının aşırı artması, kentlerin belediye sınırları dışına taşarak büyümesi ve kentsel ulaşım araçlarının sayısının ve çeşitlerinin çoğalması doğrultusunda biçimlenmiştir (Osmay 1998: 142). 4. 1960-80 Döneminde Kentleşme 1960’lı yıllarla girilen planlı dönemde kent merkezlerindeki hızlı dönüşüm sürmüştür. Planlamaya ağırlık verilerek, kent merkezlerinde yoğunlaşan işyerleri, sanayi kuruluşları kentlerin dışına çekilerek sanayi siteleri örgütlenmelerine gidilmiştir. Kent merkezlerinde ise, denetim ve ticaret faaliyetleri ağırlık kazanmıştır. Osmanlı Dönemi’nden bugüne kadar, konut ve ulaşım sorununu çözmeye yönelik çabalardır (Osmay 1998: 145). Özellikle planlı dönemden başlayarak, 1965 yılında çıkarılan ve kat mülkiyetine olanak sağlayan yasa ile kooperatif konutları yaygınlaşırken, 1-2 katlı evlerin yıkılıp çok katlı apartmanların yapıldığı ve yap-satçılığın da hızla yaygınlaştığı görülmektedir. Ulaşım alanında ise belediyelerin yetersiz kaynaklarıyla çözümleyemedikleri sorun, farklı çözümleri ortaya çıkarmıştır. “Dolmuşçuluk” hızla Türkiye’nin ulaşım sisteminde önemli bir yer edinmeye başlamıştır. Kente göç bu dönemde de hızla sürmüş ve kentsel nüfus artışı 1965-75 yılları arasında en yüksek düzeye ulaşmıştır. Kentlerin kırsal kesimden gelen nüfusu aynı hızla emme gücüne sahip olmaması ve istihdam olanaklarının yetersizliği ve bu nüfusu barındıracak konutların sağlamaması, geçimini ikincil ekonomik sektörlerden sağlayan ve kent nüfusunda ağırlığı her geçen gün artan bu gecekondulu kesimi yaratmıştır (İçduyu ve Sirkeci 1998: 252). Gerek gecekondu aflarıyla, gerekse 1966 yılında çıkarılan Gecekondu Yasası’nda temel kaygı gecekondu sahiplerine kentsel yaşamda bir güvence sağlamak olmuştur. Bu güvenceyle gecekondu mahallelerinde konut kalitesi ve alt yapı olanakları da artmıştır. Bu gelişmeler gecekondu yapımının ticarileşmesine neden olmuştur (Tekeli, 1998: 19). Bu durum gecekondulaşmanın hızla artmasına ve siyasi çıkarlar doğrultusunda içinden çıkılmaz bir sorun durumuna gelmesine yardımcı olmuştur. 5. 1980 Sonrası Kentleşme 1980 sonrası serbest piyasa koşullarının işlerlik kazanması, özellikle kentlerdeki sınıflar arasındaki uçurumu derinleştirmiştir. Kentleşme açısından bu dönemde 3 önemli gelişme olmuştur (Tekeli 1998: 23): 1. Toplu Konut İdaresi’nin kurulması, 2. İmar İskan Bakanlığı’nın kaldırılması, 3. 1983-84 yılında çıkarılan yasalarla belediyelerin kaynaklarının önemli derecede arttırılması, merkezi yönetim denetiminin bir ölçüde azaltılması ve imar planı yapımına ve onanmasına ilişkin yetkilerin belediyelere devredilmesidir. 2003 yılına kadar TOKİ bu 3 önemli gelişmeden sadece birisiydi ancak 2003 yılından sonra Başbakan Erdoğan’ın “gizli” çılgın projelerinden biri olarak Türkiye’nin dört bir yanına damgasını vurmuştur. B. TOKİ VE AKP TOKİ; kurulduğu 1984 yılından 2002 yılı sonuna kadar geçen 19 yıllık süreçte toplam 43 bin 145 konutu bizzat üretirken, 58.,59.,60.,61. hükümetlerinin "Planlı Kentleşme ve Konut Üretimi Seferberliği" kapsamında ise; • 81 İL VE 800 İLÇEDE, 2.640 ŞANTİYEDE, 587.283 KONUT RAKAMINA ULAŞILMIŞTIR. • Bu rakam 100 bin nüfuslu 22 adet şehir demektir. • Ürettiğimiz konutların 492.677'si (%85,46) SOSYAL KONUT niteliğindedir. • Satılan konut sayısı 474.497'dir. • Sosyal donatıları ve çevre düzenlemeleri ile birlikte bitirilme aşamasında olan 452.000 konutun 418.380'i teslim edilmiştir. • Yapım ve proje işleri aşamalarında 52,4 milyar (KDV dâhil) Liralık 4.962 ihale sonuçlandırılmıştır TOKİ KONUT ÜRETİMİ KONUT UYGULAMALARI DAĞILIMI % SOSYAL DONATI UYGULAMALARI Dar ve Orta Gelir Grubu 231.037 %40,08 TOKİ Protokol Toplam Alt-Yoksul Gelir Grubu Gecekondu Dönüşüm 143.675 74.693 %24,92 %12,96 Okul 515 398 914 20.558 Afet Konutu Uygulaması 37.688 %6,54 Spor Salonu 519 421 940 Tarım Köy Uygulaması 5.584 %0,97 Yurt Pansiyon 4 131 135 TOP. SOSYAL KONUT Kaynak Geliştirme(TOKİ) 492.677 22.974 %85,46 %3,99 Sağlık Ocağı 90 4 46.828 kapasite. 94 Kay. Gel.(E.G.Y.O+EPPY) 60.842 %10,55 Hastane - 203 203 TOP. KAYNAK GELİŞTİR 83.816 %14,54 Ticaret Merk. 483 - 483 TOPLAM 576.493 Cami 468 - 468 Değerlendirme aşamasındakiler Tarih almış İhaleler 3.962 6.828 Kütüphane Sevgi Evi 41 - 27 41 27 GENEL TOPLAM Plan. Aşama. Konut Sayısı 587.283 221.944 Eng.Yaş. Mer Kamu Hiz.Bin - 20 85 20 85 Mayıs İhaleleri Konut Sayısı 1.874 Stadyum 13 13 2013 Yılı Dört Aylık Konut Uyg. 16.047 2013 Yılı Dört Aylık Sosyal Donatı Uyg. derslik. 132 TOKİ’nin bir devlet tekeli olarak ortaya çıkışı, Recep Tayyip Erdoğan’ın Siirt Milletvekili olarak, “yeşil sermaye”nin Anadolu Kaplanlarından JetPa’nın kurucusu ve yıkıcısı Fadıl Akgündüz’ün yerine 9 Mart 2003’te seçilmesi ve akabinde başbakanlık koltuğuna “nihayet” oturmasıyla başladı. TOKİ Prensi Erdoğan Bayraktar hikâyeyi şöyle anlatmaktadır: “TOKİ Başkanlığı'na vekaleten atandığım dönemde Sayın Erdoğan Başbakan değildi. Abdullah Gül başbakanımızdı. Ben göreve başladıktan 3 ay sonra Erdoğan Başbakan oldu. Sayın Başbakanımız göreve geldikten sonra kendisine kısa bir brifing vermeye çalıştım. TOKİ'nin geçmişini inceledim. 20 senede 43 bin konut (yılda ortalama 2 bin 300 konut) yapmış. Bunun 5 katını, yani yılda 10 bin konut yaparsak çok başarılıyız demektir dedik. Öyle bir projeksiyonu Başbakan'a götürünce kağıtları suratıma attı ve 'Git doğru dürüst hesap getir. Bana 100 binlerden 500 binlerden bahset' dedi.” Bayraktar söz dinleyen bir bürokrattı. Başbakan’ına istediğini vermek için elinden geleni yaptı. Ona göre, “Bu işin beyni, yönlendiricisi, esas sahibi Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı, yani Recep Tayyip Erdoğan”dı. Erdoğan da boş durmadı, özellikle 2007 yılında birazcık erken yapılan seçimlerin hemen öncesinde TOKİ’nin hemen tüm temel atma, açılış ve kura çekilişlerine katılmak suretiyle, hem TOKİ’ye sahip çıktı hem de toplu konutlaşmayı bir seçim yatırımı olarak tepe tepe kullandı. Bu arada kurumun yetkilerini, mali kaynaklarını ve hareket alanını da genişletti. Öyle ki TOKİ yalnızca inşaat sektörünün değil, 70 milyonluk bir ülke ekonomisinin en önemli aktörlerinden biri haline geldi. 2003 yılından sonra hızlı bir şekilde sınırsız yetkilerle büyüyen TOKİ muhalefet partileri tarafından durdurulmaya çalışılmış ancak beceriksizlikleri nedeniyle bunu başaramamışlardı. Aşağıda bahsedeceğimiz 2004/123 karar sayılı dava da bu gayretsiz çabalara güzel bir örnektir: Esas Sayısı : 2004/61 Karar Sayısı : 2004/123 Karar Günü : 8.12.2004 İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Haluk KOÇ, Oya ARASLI ve 117 Milletvekili İPTAL DAVASININ KONUSU: 2.3.1984 günlü, 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu’nun 5162 sayılı Yasa ile değiştirilen 4. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa’nın 2., 11., 90. ve 127. maddelerine aykırılığı savıyla iptal ve yürürlüğün durdurulması istemidir. Anayasanın değiştirilmiş olan 4. maddesinin birinci fıkrası “Başkanlık, gecekondu dönüşüm projesi uygulayacağı alanlarda veya mülkiyeti kendisine ait arsa ve arazilerden konut uygulama alanı olarak belirlediği alanlarda veya valiliklerce toplu konut iskan sahası olarak belirlenen alanlarda çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde her tür ve ölçekteki imar planlarını yapmaya, yaptırmaya ve tadil etmeye yetkilidir. Bu planlar, büyükşehir belediye sınırları içerisinde kalan alanlar için büyükşehir belediye meclisi tarafından, il ve ilçe belediye sınırları ile mücavir alanları içerisinde kalan alanlar için ilgili belediye meclisleri tarafından, beldelerde ve diğer yerlerde ilgili valilik tarafından, planların belediyelere veya valiliğe intikal ettiği tarihten itibaren üç ay içerisinde aynen veya değiştirilerek onaylanması suretiyle yürürlüğe girer. 3 ay içerisinde onaylanmayan planlar Başkanlık tarafından re’sen yürürlüğe konur” Kısaca; TOKİ’ye ait arsalarda, toplu konut iskan sahası ilan edilen alanlarda, gecekondu dönüşüm projesi alanlarında Toki’ye imar planı yapma, yaptırma ve onama yetkisi veriyor. Daha önce bu yetkiler belediye ve valiliklerde idi. Bu madde ile TOKİ aracılığı ile imar planı yapma yetkisi belediyelerden alınıp, merkezi idareye verilmekte ve bu yetki devrinden korkan muhalefet ise bu maddenin anayasaya aykırı olduğunu gerekçe göstererek iptal davası açmıştır. Öte yandan, maddenin iptali için öne sürülen nedenler çok zayıf olduğundan anayasa mahkemesi bu maddeyi iptal etmemiştir. Haluk Koç ve arkadaşlarının öne sürdüğü iptal gerekçelerini ve Anayasa Mahkemesi’nin red kararını kısaca özetleyelim: İPTAL GEREKÇELERİ 1. • • • Anayasanın 127. Maddesine Aykırılık Yerel yönetimler özerktir Mahalli müşterek ihtiyaçlar yerel yönetimlerce karşılanır İmar planları ve toplu konutlar mahalli ihtiyaçtır ve yerel yönetim yapmalıdır • Yani; merkezi yönetim yerel yönetimlerin planlama yetkilerine sınırı belirsiz biçimde gelişigüzel el atmaktadır. 2) Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na Aykırılık • Şart’ın 2.maddesi: “Özerk yerel yönetim ilkesi ulusal mevzuatla ve uygun olduğu durumlarda Anayasa ile tanınacaktır” • 3. maddesi: “Özerk yönetim kavramı yerel makamların, kanunlarla belirlenen sınırlar çerçevesinde, kamu işlerinin önemli bir bölümünü kendi sorumlulukları altında ve yerel nüfusun çıkarları doğrultusunda düzenleme ve yönetme hakkı ve imkanı anlamını taşır” • Kısaca; anayasaya göre(90.madde) hukuk hiyerarşisinde andlaşmalar ulusal yasalardan daha üstündür. Yerel yönetimin yetkisi elinden alındığı için Şart ile ve anayasanın 90. maddesi ile çelişmektedir. 3) Anayasanın 2 ve 11. Maddelerine Aykırılık • Anayasanın 90. maddesine (andlaşmalar ulusal yasalardan üstündür) aykırı olması sebebiyle 2. maddesine (hukukun üstünlüğü) , • 90. maddesine aykırı olması sebebiyle 11. maddesine (anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı) aykırıdır. • Kısaca; hukukun üstünlüğü ile anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı çiğnenmiştir. RED KARARI VE GEREKÇELERİ Anayasa Mahkemesi de davayı esastan inceleyip, aşağıdaki sebepleri sıralayarak, davacı aleyhine karara bağlıyor: 1. 127. maddeye (yerel yönetimler mahalli ihtiyaçları kendileri gidermeli) neden aykırı değil: • İmar planlarının düzenlenmesinde yerel ortak gereksinimlerin göz önünde tutulacağı, ancak gecekondu dönüşüm projesi ve toplu konut uygulamaları yerel ihtiyaç olmanın yanı sıra ülke düzeyinde çözümlenmesi gereken bir sorundur. Yerel yönetimler kendi olanakları ile bu sorunu çözemediklerinden çoğu kez devletin yardımı ve desteğini istemektedirler. Toplu Konut İdaresi, ülkenin konut sorununu çözmek için kurulmuştur. Gecekondu dönüşüm projesi de konut sorununu çözmeye yöneliktir. Birçok belediyenin planlama dairesi ve elemanı olmadığı gibi yerel planı ihale ile yaptıracak maddi gücünün de bulunmadığı bir gerçektir. • Ülkenin konut sorununu çözmek üzere kurulan Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na, gecekondu dönüşüm projesi uygulanacak alanlarla, toplu konut alanlarında çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde imar planı yapma yetkisinin verilmesi sosyal devlet olmanın gereğidir. 2-3) 2., 11. ve 90. maddelere neden aykırı değil İptali istenen kuralın Anayasanın 2., 11. ve 90. maddeleriyle ilgisi görülememiştir. C. ÖZET Türkiye’de gelişmiş ülkelerde gerçekleşen ve halen gerçekleşmekte olan kentleşme yerine “çarpık kentleşme” meydana gelmiştir. 1950 sonrası hız kazanan çarpık kentleşmenin en önemli nedeni kentlerdeki konut stokunun nüfus artışı karşısındaki yetersizliği sonucu ortaya çıkan gecekondulaşma gelmektedir. Tam da bu açıdan bakarak soruna çözüm bulmak üzere 1984 yılında TOKİ kurulmuştur. TOKİ’nin kuruluş amacı olan “yoksul kesim için nitelikli ve ucuz toplu konut üretme”den –özellikle 2003 yılından sonra hızla- uzaklaşarak günümüzde “rekabet edilemeyen yetkilerle donatılmış, sosyal devletçilikten ziyade kar amacı güden devasa bir devlet kurumu” haline gelmesi, birçok kesimi rahatsız etmektedir. Hal böyle olunca, TOKİ ve sahip olduğu sınırsız yetkileri, TOKİ’nin siyasi rant mekanizmasının bir aracı olmasından korkan muhalefet veya çıkarları azalanlar tarafından sürekli saldırıya uğramaktadır. ÖZNEL BİR BAKIŞ Bu dava sonucunda ortaya şöyle bir tablo çıkmaktadır: 1. TOKİ’ye yetki vermek suretiyle merkezi idare güçlenirken yerel yönetimler zayıflamaktadır. 2. Muhalefet o kadar zayıf argümanlarla TOKİ’ye dava açmıştır ki, Anayasa Mahkemesi iptali istenen madde ile bu argümanlar arasında herhangi bir alaka dahi kuramamıştır. İptal isteminin reddedilmesi sonucunda da bu çok önemli yetki devrinin iptali istemiyle dava açılması 10 yıl süresince ortadan kalkmıştır. Bu da muhalefetin zayıflığını, gelişigüzel muhalefet yapmasını ve acizliğini ortaya koyan güzel bir örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Farklı kesimler tarafından TOKİ’ye yöneltilen eleştiriler de zihinlerde soru işaretlerine yaratmaktadır: • Bölgeler arası sektörel gelişmişlik farklılıkları, ülkemizde iç göçü de doğurmuştur. İç göç ve konut azlığı gecekondulaşmaya sebebiyet vermiştir. Yapılaşma hep planlamanın önünde gitmiştir. Konut sorunu kentleşmeyle ilişkili bir gelişme göstermiştir. TOKİ bu soruna bir çözüm umudu olarak kurulmuş ancak yoksullara nitelikli konut yapacağına iktidarın da 2003 sonrası büyük bir desteğiyle sınırsız yetkilerle donatılmış korkulan dev bir kurum ortaya çıkmıştır. • İktidarın TOKİ’yi sınırsız yetkilerle donatmasının en önemli sebebi olarak kentleşmeden ortaya çıkan ekonomik rantın kendi taraftarları arasında paylaştırılması suretiyle siyasi bir rant sağlanması olarak görülmektedir. • TOKİ mimari açıdan da eleştirilmekte ve estetikten uzak tek tip projeler yapıyor olması sebebiyle TMMOB tarafından kaleme alınan raporlar vasıtasıyla sık sık kınanmaktadır. • Kentsel dönüşüm ve gecekondu bölgelerinin ıslahı adı altında kentin gecekondu bölgelerinde yaşayan halkın kentin dış çeperlerine sürülmesi suretiyle sosyal devletçilikten uzaklaşılması TOKİ’ye yapılan başka bir eleştirinin konusunu oluşturmaktadır. • TOKİ başkanının birçok bakandan fazla yetkiye sahip olması da hukukçular tarafından eleştiri bombardımanına sebep olmaktadır. • İnşaat sektörünün önde gelen firmaları tarafından yapılan bir eleştiri ise; sahip olduğu yetkilerle TOKİ’nin özel sektöre karşı büyük bir haksız rekabet yaratmasıdır. • Kentsel planlama ile ilgili bir eleştiri de planlamacılardan gelmektedir. Zira, planlamacılara göre kent bütünlüğünün ele alınmadan belli bölgelerde kümeleşme olması sebebiyle birbirinden kopuk kümeleşmiş yerleşim yerleri oluşturulmaktadır. • TOKİ’nin yetkilerinin siyasi amaçlı olarak kullanılmasının önünün açık olması da muhalefet partilerinin en büyük endişe kaynağıdır. Çözüm Önerileri: TOKİ; • Dar gelirli halka konut kazandırmaya yönelmeli • Daha nitelikli ve estetik konutlar yapmalı • Kazanç sağlamaya yönelik bir devlet şirketi olsa bile, bu kazancı halka yansıtmalı ve sosyal devlet ilkesini gözetmeli • • • • Muhalefetin içinde olduğu bir mekanizma tarafından denetlenmeli ve yolsuzluklar ile siyasi rantın önüne geçmeli Yerel yönetim, dernek, halk vs ile projeler konusunda görüş alışverişinde bulunmalı Haksız rekabete yol açacak yetkilerini kötüye kullanmamalı Bölge-kent-ilçe sırasında plan hiyerarşisine uymalıdır Kaynaklar Tekeli, İlhan (1998): Türkiye’de Cumhuriyet Döneminde Kentsel Gelişme ve Kent Planlaması, 75 Yılda Değişen Kent ve Mimarlık, İstanbul, Tarih Vakfı Yayınları OSMAY, Sevin, “1923’ten Bugüne Kent Merkezlerinin Dönüşümü”, 75 Yılda Değişen Kent ve Uygarlık, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 1998 KELEŞ, Ruşen, Kentleşme Politikası, İmge Kitabevi, Ankara, 1996 SENCER, Yakut, Türkiye’de Kentleşme, Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara, 1979 Ahmet İçduygu ve İbrahim Sirkeci, “Cumhuriyet Dönemi Türkiye’sinde Göç Hareketleri Dipnotlar TOKİ ile ilgili veriler www.toki.gov.tr adresinden alınmıştır (17 Mayıs 2013). http://www.tmmob.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=5088&tipi=9%20ve %20www.mo.org.tr/belgedocs/toki-rapor-2.pdf. http://www.imo.org.tr/resimler/dosya_ekler/2d6528de98702ba_ek.pdf? tipi=4&turu=H&sube=0 www.toki.gov.tr. http://www.academia.edu/219253/TOKInin_macerasi Dr. Erol Köktürk, İmar Mevzuatı, Ders Notları