Mehmet Kaan Çalen
okur
Phone: +90 (284) 235 95 27 / 1516
Address: Trakya Üniversitesi, Balkan Yerleşkesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü.
22010 EDİRNE
Phone: +90 (284) 235 95 27 / 1516
Address: Trakya Üniversitesi, Balkan Yerleşkesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü.
22010 EDİRNE
less
InterestsView All (33)
Uploads
Niyazi Berkes, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Konferansları Dergisi’nin 1976 tarihli “Ziya Gökalp” sayısında “Unutulan Adam” başlıklı bir makale yayımlar. Bu makalede Yusuf Akçura’yı “unutulan adam” olarak tanımlar; çünkü 1976 yılı hem Ziya Gökalp’in, hem de Yusuf Akçura’nın 100. doğum yılı olmasına rağmen, Türk kamuoyunda sadece Gökalp’in doğum yıldönümü hatırlanmaktadır. Berkes, Gökalp ve Akçura’nın düşüncelerini karşılaştırmak suretiyle neden Akçura’nın unutulup Gökalp’in hatırlandığını tartışmak ister. Ona göre, en az Gökalp kadar önemli bir düşünür olan Akçura’nın unutulmasının altında özel sebepler olmalıydı. Berkes, Gökalp’e göre daha ilerici ve laik bir düşünür olan Akçura’nın Türkiye’deki gerici çevreler tarafından bilerek unutulduğunu ve dinsel bir milliyetçilik anlayışına sahip olan Gökalp’in ise bu çevreler tarafından Cumhuriyet devrimlerine karşı kullanıldığını iddia eder.
Anahtar Kelimeler: Niyazi Berkes, Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, Türk milliyetçiliği, Türk modernleşmesi.
WHY YUSUF AKCURA WAS FORGOTTEN ACCORDING TO NIYAZI BERKES?
Abstract:
Niyazi Berkes published an article titled "The Forgotten Man" in the "Ziya Gokalp" issue of the Istanbul University Journal of Sociology Conferences in 1976. He described Yusuf Akcura as "the forgotten man" in this article; because although the year 1976 is the 100th anniversary of both Ziya Gokalp and Yusuf Akcura, only the birth anniversary of Gokalp was remembered in the Turkish public opinion. Berkes, wanted to discuss why Akcura was forgotten and Gokalp was remembered by comparing Gokalp and Akcura's thoughts. According to him, there had to be special reasons under the forgotten of Akcura, who was at least as important thinker as Gokalp. Berkes claims that Akcura, a more progressive and secular thinker than Gokalp, was deliberately forgotten by the reactionary circles in Turkey and Gokalp, who had a religious nationalism, was used by these circles against the Republican revolutions.
Keywords: Niyazi Berkes, Yusuf Akcura, Ziya Gokalp, Turkish Nationalism, Turkish modernization.
Niyazi Berkes, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Konferansları Dergisi’nin 1976 tarihli “Ziya Gökalp” sayısında “Unutulan Adam” başlıklı bir makale yayımlar. Bu makalede Yusuf Akçura’yı “unutulan adam” olarak tanımlar; çünkü 1976 yılı hem Ziya Gökalp’in, hem de Yusuf Akçura’nın 100. doğum yılı olmasına rağmen, Türk kamuoyunda sadece Gökalp’in doğum yıldönümü hatırlanmaktadır. Berkes, Gökalp ve Akçura’nın düşüncelerini karşılaştırmak suretiyle neden Akçura’nın unutulup Gökalp’in hatırlandığını tartışmak ister. Ona göre, en az Gökalp kadar önemli bir düşünür olan Akçura’nın unutulmasının altında özel sebepler olmalıydı. Berkes, Gökalp’e göre daha ilerici ve laik bir düşünür olan Akçura’nın Türkiye’deki gerici çevreler tarafından bilerek unutulduğunu ve dinsel bir milliyetçilik anlayışına sahip olan Gökalp’in ise bu çevreler tarafından Cumhuriyet devrimlerine karşı kullanıldığını iddia eder.
Anahtar Kelimeler: Niyazi Berkes, Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, Türk milliyetçiliği, Türk modernleşmesi.
WHY YUSUF AKCURA WAS FORGOTTEN ACCORDING TO NIYAZI BERKES?
Abstract:
Niyazi Berkes published an article titled "The Forgotten Man" in the "Ziya Gokalp" issue of the Istanbul University Journal of Sociology Conferences in 1976. He described Yusuf Akcura as "the forgotten man" in this article; because although the year 1976 is the 100th anniversary of both Ziya Gokalp and Yusuf Akcura, only the birth anniversary of Gokalp was remembered in the Turkish public opinion. Berkes, wanted to discuss why Akcura was forgotten and Gokalp was remembered by comparing Gokalp and Akcura's thoughts. According to him, there had to be special reasons under the forgotten of Akcura, who was at least as important thinker as Gokalp. Berkes claims that Akcura, a more progressive and secular thinker than Gokalp, was deliberately forgotten by the reactionary circles in Turkey and Gokalp, who had a religious nationalism, was used by these circles against the Republican revolutions.
Keywords: Niyazi Berkes, Yusuf Akcura, Ziya Gokalp, Turkish Nationalism, Turkish modernization.
Modern Türk tarihçiliğinin ivme kazandığı Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan, cumhuriyetin kurulmasıyla daha netlik kazanan süreç içerisinde tarihçiler, kaçınılmaz olarak ideolojilerin yan ürünleri olan tarih düşüncelerinden, tezlerinden ve de perspektiflerinden farklı şekilde etkilendi.
“Türk Tarih Tezi”, tarihçiler arasında Cumhuriyetin erken dönemlerinde kabul gördü. Yıllar içinde (ağırlıklı olarak 1940 ve 1950’lerde) bu teze karşı çıkarak sırasıyla, “Mavi Anadolucu Tarih Tezi”ni ya da “Muhafazakâr Anadolucu Tarih Tezi”ni benimseyenler oldu. Ağırlıklı olarak 1950-1970’lerde ise Marksizmin doğu halklarının tarihine ilişkin geliştirdiği “Asya Tipi Üretim Tarzı” tartışmalarına ilgi duyanlar çıktı. Aynı yıllarda bu kez siyasallaşmış Müslüman Türk milliyetçilerinin geliştirdiği Türk İslam Sentezi’nin bir söylemi olarak ortaya çıkan, “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi” bazı tarihçilerce benimsendi. Bütün bu tez ve teorilerin Türk tarihçiliği için ne anlama geldiği ise neredeyse hiç konuşulmadı.
Bu kitapta, Türk Tarih Tezi’nden, teritoryal temelli tarih görüşüne, Marksist bir tarih yaklaşımı olarak Asya Tipi Üretim Tarzı’ndan, geri kalmışlığın ya da az gelişmişliğin tarihine, Türk-İslam Sentezi’nden Garbiyatçılık’a kadar pek çok tez ve teori ilk defa derinlemesine tartışmaya açılıyor.
Kitap üç bölüm hâlinde tanzîm edilmiştir. İlk bölümde, millet ve milliyetçilik olgularını kavramsal düzeyde ve genel bir çerçeve içerisinde konu edinen makaleler yer almaktadır. İkinci bölüm, bu olguları Türklerin özelinde ele alan yazılara hasredilmiştir. Son bölümde ise II. Meşrutiyet yıllarında, Türk milliyetçiliği etrafında cereyân eden üç önemli tartışmaya ait metinler bulunmaktadır. Çalışma için seçilen metinler sadece Türkçü çevrelerden devşirilmemiş, tarama işleminde yelpazenin geniş tutulmasına gayret gösterilmiş ve neticede Ziya Gökalp’ten Celâl Nuri’ye, Yusuf Akçura’dan Ali Kemâl’e, Turancılardan Anadoluculara, Osmanlıcılardan İslâmcılara kadar muhtelif kişi ve çevrelerin konuya dâir düşüncelerinin yer aldığı bir derleme meydana gelmiştir. Kitapta yer alan yazıların en yakın tarihlisi 1928 yılında kaleme alınmış olsa da pek çoğunun sanki hemen bugün, burada yazılmış hissi uyandıracak derecede güncel unsurlar ihtivâ ettiği hayretle görülecektir. Dolayısıyla bu metinlerin genel olarak düşünce dünyamız ve milliyetçilik araştırmaları, özel olarak da Türk milliyetçiliği düşüncesi açısından faydalı olacağı kanâatini taşımaktayız.
Modern Türk tarihçiliğinin ivme kazandığı Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan, cumhuriyetin kurulmasıyla daha netlik kazanan süreç içerisinde tarihçiler, kaçınılmaz olarak ideolojilerin yan ürünleri olan tarih düşüncelerinden, tezlerinden ve de perspektiflerinden farklı şekilde etkilendi.
“Türk Tarih Tezi”, tarihçiler arasında Cumhuriyetin erken dönemlerinde kabul gördü. Yıllar içinde (ağırlıklı olarak 1940 ve 1950’lerde) bu teze karşı çıkarak sırasıyla, “Mavi Anadolucu Tarih Tezi”ni ya da “Muhafazakâr Anadolucu Tarih Tezi”ni benimseyenler oldu. Ağırlıklı olarak 1950-1970’lerde ise Marksizmin doğu halklarının tarihine ilişkin geliştirdiği “Asya Tipi Üretim Tarzı” tartışmalarına ilgi duyanlar çıktı. Aynı yıllarda bu kez siyasallaşmış Müslüman Türk milliyetçilerinin geliştirdiği Türk İslam Sentezi’nin bir söylemi olarak ortaya çıkan, “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi” bazı tarihçilerce benimsendi. Bütün bu tez ve teorilerin Türk tarihçiliği için ne anlama geldiği ise neredeyse hiç konuşulmadı.
Bu kitapta, Türk Tarih Tezi’nden, teritoryal temelli tarih görüşüne, Marksist bir tarih yaklaşımı olarak Asya Tipi Üretim Tarzı’ndan, geri kalmışlığın ya da az gelişmişliğin tarihine, Türk-İslam Sentezi’nden Garbiyatçılık’a kadar pek çok tez ve teori ilk defa derinlemesine tartışmaya açılıyor.