Kutalmış Bayraktar
Graduated at Physics (BSc) and at Arts Management (MA); currently students at Architecture (PhD). I am mainly interested in cultural studies, science history, art history, history of architecture, architectural preservation and restoration, urban research, museology, Turkish plastical and traditional arts, curatorial studies, interdisiplinary, syncretism.
Phone: +905555570089
Phone: +905555570089
less
Uploads
asıl mücadele bundan sonra başlayacak sürdürülebilir bağımsızlığın inşası için gerekli görülen
politikalarla uygulanacaktır. Türklerin, bağımsızlıklarının sorgulanamaz olması için ileriye
sıçrayışlara ihtiyaçları vardır. Sanatta atılımlar bunun paralelinde gelişecektir. Kurumsal çabalarla
kısıtlı ekonomik imkânlara rağmen ciddi adımlar atılır. Bu da Türkiye'nin Batı kültür alanında yer
bulmasına ve modernleşmeye yardımcı olur.
ABSTRACT: In the late nineteenth and early twentieth century, Edirne, a highly developed city in terms of transportation-logistics, communication, and production capabilities of Ottoman Modernism with its proximity to Istanbul, has also attracted attention with its prosperity demography.
The great Edirne fire is worth studying both in terms of the loss of the inventory of traditional housing architecture and the tragedy it creates in social memory. However, there is serious confusion about the dating of that fateful event, which is conspicuous and common in Edirne Urban Research readings. The reasons for the historiographical mistakes made in domestic and international publications constitute our scientific study's main subject. In the study, which will be supported by the archive documents we obtained from the Ottoman Archives of the Presidency of the Republic of Türkiye Directorate of State Archives, the correct date will be determined by correcting the erroneous historiography made so far on the subject.
Through this historical event, the wrong historiography caused by the difference between the Rumî and Hijri calendars in the early 20th century Ottoman Empire will be shown with the example of the Grand Fire of the Edirne.
Öncelikle kendisinin açıklamaları ile Edirne’deki bu tarihi yapının neden UNESCO dünya mirası listesine girebileceğini açıklayalım:
8 MADDEYLE NEDEN EDİRNE BALON HANGARI
1. Bu bina ile UNESCO’ya girebiliriz:
Fransa’da “Hangar Y” (Fransızca telaffuzla Angar İgrek) günümüze ulaşmış dünyanın en eski balon hangarıdır. 2002 yılından beri UNESCO Dünya Mirası “tentative” yani geçici listesindedir. Önümüzdeki yaz aylarında bir müze-park olarak açılışı yapılacak, büyük ihtimal kalıcı listeye girmeyi deneyecekler. Edirne Balon Hangarı da dünyanın en eski “muharip” balon hangarıdır. Bu bağlamda müze konseptiyle ve iyi hazırlanmış bir dosya ile Hangar Y’i takip ederek UNESCO dünya mirası listesine girebiliriz.
2. Dünyanın en eski “muharip” balon hangarıdır:
Avrupa’nın ilk hava gücünün kullanıldığı savaş Birinci Balkan Savaşı’dır. Edirne Balon Hangarı da bu savaş için inşa edilmiştir.
3. Türkiye’nin en eski betonarme yapılarından biridir:
Türkiye erken betonarme tarihi için hem mimarlık tarihi hem de sanat tarihi için çok önemli bir eserdir.
4. Türk Hava Kuvvetlerinin ilk balonu burada göğe yükselmiştir (20 Haziran 1912).
5. Edirne Sivil Yolcu Hava Taşımacılığı Tarihi’nin İlk Adresidir (7 Haziran 1923):
Bozuk olduğu düşüncesiyle İtalyanlar tarafından acil iniş yapıldığı Edirne’de terkedilerek bırakılan iki satıhlı ve iki motorlu Caproni marka uçak, Vecihi Hürkuş pilotajlığında 9 yolcu ve 2 mürettebat ile seyir almıştır. Bu ilk hava yolcu taşımacılığı seferi olarak kayda geçmiştir.
6. Balkan Savaşları için yapılmış tabyalarla beraber bir bütün oluşturmaktadır:
Bu bir hava gücü tabyasıdır denilebilir.
7. Türkiye’nin ilk ve tek betonarme yapılmış balon hangarıdır.
8. Türk Havacılık Tarihi’nin ilk uzun ve yüksek irtifa uçuşunun başlangıcıdır (24 Temmuz 1913):
Balkan Savaşlarından sonra Edirne Tayyare Müfrezesine ev sahipliği yapan hangar, Üstteğmen Nuri ve Rasıt teğmen Hami eşliğinde hiç durmaksızın Edirne’den İstanbul’a gerçekleştirilmiştir.
____________________________________________________________________
ABSTRACT: The artworks that the research is interested in are included in the meaning of the terms "wall paintings" or "mural paintings" in art history studies. The paintings; we investigate, belong to the last quarter of the 19th century, which is at the end of the historical slice of "the transition period" of Turkish Art History; at the time, the practice found a contribution from the technology of photography. In this research, we study a totally of 4 wall paintings (some of which are ruined, the rests are about to be ruined) in terms of the aesthetic values, relations with the architectural space, and art historical features; on the historic mansion, named Dumlu Mansion because of the name of former owner Şücaattin Dumlu, which is currently in a deserted state. In addition, we delve into the history of the mansion, which is recently developed-a controversial topic-, by using historical and art historical research.
It is a hometown newspaper article that tells the story of the Fine Arts High Schools student sketchbook competition project, organized under the financial support and refereeing of Mehmet Güleryüz. The paper is in Turkish, if any person(s) may interest, please contact me.
An Investigation of a Video Game Character, Hakan in many viewpoints.
İki dilli bir yayındır (İngilizce ve Türkçe).
Written in two languages; Turkish and English.
Her sayısında Edirne’ye farklı açılardan, farklı konu ve konuklarla bakmayı hedefleyen ETTDERGİ, 3. sayısında da kent kimliğine değer katan yazılar ve bu yazıları tamamlayan değerli fotoğrafları bir araya getirerek okurlarını Edirne’nin bilinmeyen derinliklerine götürüyor.
Derginin 3. sayısına bilimsel yayınları ve sanatları ile dünyaya mâl olmuş ve alanlarında hatırı sayılır derecede tanınan; Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi Araştırmacısı ve Sorbon Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Philippe Colomban, İsveç Göteborg Üniversitesi HDK-Valand Tasarım ve El Sanatları Akademisi Öğretim Üyesi, İstanbul İsveç Araştırma Enstitüsü'nde (SRII) Misafir Araştırmacı, SRII Akademisyenler Birliği Üyesi ve SRII Program Planlama Kurulu Başkanı olan Doç. Dr. Gertrud Olsson ve UNESCO Programı kapsamında, 2015 senesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından “Yaşayan İnsan Hazineleri” ödülüne layık görülen, Kalemişi üstadı, Edirne’nin en gözde eseri olan Selimiye Camii ve Muradiye Camii hakkında çok değerli çalışmalar sunan Mimar M. Semih İrteş ve bir çok değerli yazarın araştırmaları değer katmıştır.
ETTDERGİ Yayın Yönetmeni Neslihan Çakır kaleme aldığı yazısı ile; yaklaşık 6 aylık bir çalışmanın sonucu ve uluslararası diyalogla ortaya çıkan bu sayının da yakın zaman dilimi içinde kaybettiğimiz derneğimizin kurucu üyesi ve neferi olarak çalışmış “Edirne’nin Saadet Ablası” Dr. Saadet Yardım’ın anısına ithaf edildiğine yer verdi.
Edirne Tanıtım ve Turizm Derneği olarak; dergiye desteğinden dolayı dernek yönetim kuruluna ve başkan Bülent Bacıoğlu’na, editörlüğünü üstlenen Altay Bayatlı’ya, kapak tasarımını yapan ve çeviri katkısı sunan Duygu Yürek’e, farklı makalelerin çevirisini yapan Kutalmış Bayraktar ve Fatih Bayraktar’a, derginin dizgi ve tasarımını yapan Deer Prodüksiyon (Hasan Yiğit Konaklılar) ’a, derginin basım hizmetini yüklenen ve sponsorluk desteği veren yerel firmalar; SOS Elektronic / Lora Sayaç (Sn. Süleyman Ulusoy), Birkan Yapı & Tasarım & İnşaat (Sn. Hakan ve Okan Birkan kardeşler), Gülse Cafe & Patiserria (Sn. Bülent Günal) ve Vinum Hotel & Spa (Sn. Demir Öktem) firmalarına teşekkürü bir borç biliriz.
Tamamen ETTDER üye ve gönüllülerinin emeği sonucu ortaya çıkan ETTDERGİ, 6 ay aralıklarla yılda 2 kez yayınlanmaya devam etmektedir.
Dergi, Kültür ve Turizm Bakanlığından uluslararası ve çok dilli (multi-language) ISSN numarası aldığı için “www.academia.edu” üzerinden de tüm dünya ile akademik ortamda paylaşılmaktadır. Elektronik ortamda gönderilen binlerce e-posta ile ulusal ve uluslararası düzeyde yaygınlaştırılmaktadır. Aynı zamanda ülkemizde ve yurtdışında birçok kütüphaneye de gönderilmektedir. ETTDERGİ’nin 3. sayısında yer alan makalelerin bir kısmı gönüllüler sayesinde İngilizce, Fransızca, İsveç dillerine çevrilerek uluslararası mecrada da okunabilir duruma getirilmiştir.
Trakya Üniversitesi SOBE Tarih ABD 'da doktorasını yapan, dernek üyesi ve proje koordinatörü Altay Bayatlı’nın editörlüğünü üstlendiği üçüncü sayının Danışma Kurulu;
Prof. Dr. Suphi Saatçi,
Prof. Dr. Emel Gönenç Güler,
Doç. Dr. Gertrud Olsson,
Doç. Dr. Bülent Yıldırım,
Doç. Dr. Aziz Tekdemir,
Dr. Nilüfer Bayatlı ve
Dr. Sibel Bayraktar’dan oluşmaktadır.
Derginin yayın yönetmeni Neslihan Çakır, yazı işleri sorumlusu ise Esra Konaklılar’dır. Aynı zamanda ETTDERGİ ’nin 3. sayısına derneğin “www.ettder.org” sayfasından da ulaşmak mümkündür. Keyifli okumalar…
According to many theorists, the tradition of Ottoman wall paintings, as a
follow-up of the Turkish book painting (miniature) tradition, is sequentially a series of stylistic development. The traditional practice had commenced in the Ottoman Period Turkish Art with a naïve technique where bi-coloured or tinted works were used on the ceiling moulding (coving). In terms of this approach, Ottoman wall paintings have become the hallmark of the Westernization Period (We call this period the Revivification Period), along with the imitations and interpretations of Rococo Decoration and Baroque Architecture, which generally matured with various imaginations and certain urban landscapes on top of built-in wardrobe wall surfaces. Finally, the Ottoman wall painting tradition has spread acceleratedly, utilizing some technological inventions, such as photography and contemporaneous trendy colour printing postcards, as replicative forms. In that era, the art of painting, which we are not accustomed to except books, and which was seen as taboo in society in part, has been created by the tolerance, which might find in the privacy and innocence of the dwelling, and hence the meaning of the space has been transformed by being connected to the space itself over an artistic form. With the early examples of the Muradiye of Edirne (mainly known as The Muradiye Mosque), which is included in our study, the roots of the Ottoman Wall Painting tradition were moved back to more archaic history up to the Early Ottoman Period, without ignoring the definitions of “wall painting” revealed by theorists. In this study, exceptional and noteworthy features of the murals located within the boundaries of Edirne city center and examples that can leave new contexts to the sprinkling of the literature on this subject were selected and examined in detail. In addition, a study of the house tradition of Edirne, which is the historical address of the change in the Turkish House typology, which creates new surface areas on the walls in making the wall paintings visible in the households, has been revealed, too. Thus, the study was carried out with the function and consciousness of creating both a wealth of literature and a new direction/inspiration for future studies.
[Türkçe Özet]
Osmanlı duvar resimleri birçok kuramcıya göre, Türk kitap resmi geleneğinin bir devamı olarak belirli bir üslup gelişiminin ardından önceleri tavan eteklerinde iki renkli veya tonlamanın kullanıldığı naif bir teknikle Osmanlı Dönemi Türk Sanatında yer edinmiştir. Bu yaklaşıma göre, Osmanlı duvar resimleri Rokoko Bezeme ve Barok Mimarlık öykünmeleri ve yorumlanmasıyla genellikle yüklük üzerindeki duvar yüzeylerinde çeşitli imgelemler ve belirli kent manzaralarıyla olgunlaşan Batılılaşma Döneminin (Biz bu döneme Yenileşme Dönemi demekteyiz.) alamet-i farikası haline gelmiştir. Osmanlı duvar resmi üretimi geleneği, devamında fotoğrafın icadı, renkli kartpostalların yaygınlaşması gibi teknolojilerden de yararlanılarak hızlıca yayılmıştır. Kitaplar dışında alışık olmadığımız, toplumda kısmen tabu olarak görülen resim sanatı, hanenin mahremiyet ve masumiyetlerinde bulduğu tolerans ile taşınamaz emtialar üzerinde var edilmiş, mekâna bağlı oluşturularak mekânın anlamı da sanatsal bir biçim üzerinden dönüştürülmüştür. Bizim çalışmamızın içerisinde yer alan Edirne
Muradiyesi örneği ile Osmanlı Duvar Resim geleneğinin kökleri, konunun
kuramcılarının ortaya koyduğu “duvar resmi” tanımlamaların dışına çıkmaksızın Erken Osmanlı Dönemi’ne kadar arkaik bir döneme çekilmiştir. Bu çalışmayla, Edirne kent merkezi sınırları içerisinde yer alan duvar resimlerinden istisnai özellikleri ve bu konudaki literatürün serpilmesine yeni bağlamlar bırakabilecek örnekler seçilmiş ve detaylarıyla incelenmiştir. Ayrıca duvar resimlerinin hanelerde görünür kılınmasında duvarlarda yeni yüzey alanlarını doğuran Türk Evi tipolojisindeki değişimin tarihsel adresi olan Edirne’nin ev geleneğine ait bir de etüt ortaya konmuştur. Böylece çalışma, kendisinden sonra gelecek çalışmalar için de hem bir literatür zenginliği hem de yeni bir doğrultu oluşturma işlev ve bilincinde tamamlanmıştır.
the Copenhagen Hangar, erected in Denmark. In this study, the history of Edirne Balloon Hangar is first investigated. Thus, equivalents to the other examples of hangars have been examined, including the value of belonging to a specific place. In addition, the historical context of the heritage has been considered. Edirne Balloon Hangar was constructed to shelter and park a lighter-than-air aeronautical vehicle, which is currently non-functional, disused, and abandoned. The Hangar is pivotal because the balloon was considered an advanced technology for the 1st Balkan War, where warplanes were used for the first time in Europe and myriad technologies could be tested on battlefields eve of World War I. The hangar was not designed as a makeshift set-up but constructed permanently. Edirne Balloon Hangar, the oldest combat balloon hangar in the world, also constitutes a significant early example of Turkish reinforced concrete construction history. To gain a new functionality for the Edirne Balloon Hangar, we have compared it with the examples above from France and Denmark. This architectural
structure bears its conspicuous hallmark considering its historical responsibility. The paper discusses how to give a new function to the hangar.
asıl mücadele bundan sonra başlayacak sürdürülebilir bağımsızlığın inşası için gerekli görülen
politikalarla uygulanacaktır. Türklerin, bağımsızlıklarının sorgulanamaz olması için ileriye
sıçrayışlara ihtiyaçları vardır. Sanatta atılımlar bunun paralelinde gelişecektir. Kurumsal çabalarla
kısıtlı ekonomik imkânlara rağmen ciddi adımlar atılır. Bu da Türkiye'nin Batı kültür alanında yer
bulmasına ve modernleşmeye yardımcı olur.
ABSTRACT: In the late nineteenth and early twentieth century, Edirne, a highly developed city in terms of transportation-logistics, communication, and production capabilities of Ottoman Modernism with its proximity to Istanbul, has also attracted attention with its prosperity demography.
The great Edirne fire is worth studying both in terms of the loss of the inventory of traditional housing architecture and the tragedy it creates in social memory. However, there is serious confusion about the dating of that fateful event, which is conspicuous and common in Edirne Urban Research readings. The reasons for the historiographical mistakes made in domestic and international publications constitute our scientific study's main subject. In the study, which will be supported by the archive documents we obtained from the Ottoman Archives of the Presidency of the Republic of Türkiye Directorate of State Archives, the correct date will be determined by correcting the erroneous historiography made so far on the subject.
Through this historical event, the wrong historiography caused by the difference between the Rumî and Hijri calendars in the early 20th century Ottoman Empire will be shown with the example of the Grand Fire of the Edirne.
Öncelikle kendisinin açıklamaları ile Edirne’deki bu tarihi yapının neden UNESCO dünya mirası listesine girebileceğini açıklayalım:
8 MADDEYLE NEDEN EDİRNE BALON HANGARI
1. Bu bina ile UNESCO’ya girebiliriz:
Fransa’da “Hangar Y” (Fransızca telaffuzla Angar İgrek) günümüze ulaşmış dünyanın en eski balon hangarıdır. 2002 yılından beri UNESCO Dünya Mirası “tentative” yani geçici listesindedir. Önümüzdeki yaz aylarında bir müze-park olarak açılışı yapılacak, büyük ihtimal kalıcı listeye girmeyi deneyecekler. Edirne Balon Hangarı da dünyanın en eski “muharip” balon hangarıdır. Bu bağlamda müze konseptiyle ve iyi hazırlanmış bir dosya ile Hangar Y’i takip ederek UNESCO dünya mirası listesine girebiliriz.
2. Dünyanın en eski “muharip” balon hangarıdır:
Avrupa’nın ilk hava gücünün kullanıldığı savaş Birinci Balkan Savaşı’dır. Edirne Balon Hangarı da bu savaş için inşa edilmiştir.
3. Türkiye’nin en eski betonarme yapılarından biridir:
Türkiye erken betonarme tarihi için hem mimarlık tarihi hem de sanat tarihi için çok önemli bir eserdir.
4. Türk Hava Kuvvetlerinin ilk balonu burada göğe yükselmiştir (20 Haziran 1912).
5. Edirne Sivil Yolcu Hava Taşımacılığı Tarihi’nin İlk Adresidir (7 Haziran 1923):
Bozuk olduğu düşüncesiyle İtalyanlar tarafından acil iniş yapıldığı Edirne’de terkedilerek bırakılan iki satıhlı ve iki motorlu Caproni marka uçak, Vecihi Hürkuş pilotajlığında 9 yolcu ve 2 mürettebat ile seyir almıştır. Bu ilk hava yolcu taşımacılığı seferi olarak kayda geçmiştir.
6. Balkan Savaşları için yapılmış tabyalarla beraber bir bütün oluşturmaktadır:
Bu bir hava gücü tabyasıdır denilebilir.
7. Türkiye’nin ilk ve tek betonarme yapılmış balon hangarıdır.
8. Türk Havacılık Tarihi’nin ilk uzun ve yüksek irtifa uçuşunun başlangıcıdır (24 Temmuz 1913):
Balkan Savaşlarından sonra Edirne Tayyare Müfrezesine ev sahipliği yapan hangar, Üstteğmen Nuri ve Rasıt teğmen Hami eşliğinde hiç durmaksızın Edirne’den İstanbul’a gerçekleştirilmiştir.
____________________________________________________________________
ABSTRACT: The artworks that the research is interested in are included in the meaning of the terms "wall paintings" or "mural paintings" in art history studies. The paintings; we investigate, belong to the last quarter of the 19th century, which is at the end of the historical slice of "the transition period" of Turkish Art History; at the time, the practice found a contribution from the technology of photography. In this research, we study a totally of 4 wall paintings (some of which are ruined, the rests are about to be ruined) in terms of the aesthetic values, relations with the architectural space, and art historical features; on the historic mansion, named Dumlu Mansion because of the name of former owner Şücaattin Dumlu, which is currently in a deserted state. In addition, we delve into the history of the mansion, which is recently developed-a controversial topic-, by using historical and art historical research.
It is a hometown newspaper article that tells the story of the Fine Arts High Schools student sketchbook competition project, organized under the financial support and refereeing of Mehmet Güleryüz. The paper is in Turkish, if any person(s) may interest, please contact me.
An Investigation of a Video Game Character, Hakan in many viewpoints.
İki dilli bir yayındır (İngilizce ve Türkçe).
Written in two languages; Turkish and English.
Her sayısında Edirne’ye farklı açılardan, farklı konu ve konuklarla bakmayı hedefleyen ETTDERGİ, 3. sayısında da kent kimliğine değer katan yazılar ve bu yazıları tamamlayan değerli fotoğrafları bir araya getirerek okurlarını Edirne’nin bilinmeyen derinliklerine götürüyor.
Derginin 3. sayısına bilimsel yayınları ve sanatları ile dünyaya mâl olmuş ve alanlarında hatırı sayılır derecede tanınan; Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi Araştırmacısı ve Sorbon Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Philippe Colomban, İsveç Göteborg Üniversitesi HDK-Valand Tasarım ve El Sanatları Akademisi Öğretim Üyesi, İstanbul İsveç Araştırma Enstitüsü'nde (SRII) Misafir Araştırmacı, SRII Akademisyenler Birliği Üyesi ve SRII Program Planlama Kurulu Başkanı olan Doç. Dr. Gertrud Olsson ve UNESCO Programı kapsamında, 2015 senesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından “Yaşayan İnsan Hazineleri” ödülüne layık görülen, Kalemişi üstadı, Edirne’nin en gözde eseri olan Selimiye Camii ve Muradiye Camii hakkında çok değerli çalışmalar sunan Mimar M. Semih İrteş ve bir çok değerli yazarın araştırmaları değer katmıştır.
ETTDERGİ Yayın Yönetmeni Neslihan Çakır kaleme aldığı yazısı ile; yaklaşık 6 aylık bir çalışmanın sonucu ve uluslararası diyalogla ortaya çıkan bu sayının da yakın zaman dilimi içinde kaybettiğimiz derneğimizin kurucu üyesi ve neferi olarak çalışmış “Edirne’nin Saadet Ablası” Dr. Saadet Yardım’ın anısına ithaf edildiğine yer verdi.
Edirne Tanıtım ve Turizm Derneği olarak; dergiye desteğinden dolayı dernek yönetim kuruluna ve başkan Bülent Bacıoğlu’na, editörlüğünü üstlenen Altay Bayatlı’ya, kapak tasarımını yapan ve çeviri katkısı sunan Duygu Yürek’e, farklı makalelerin çevirisini yapan Kutalmış Bayraktar ve Fatih Bayraktar’a, derginin dizgi ve tasarımını yapan Deer Prodüksiyon (Hasan Yiğit Konaklılar) ’a, derginin basım hizmetini yüklenen ve sponsorluk desteği veren yerel firmalar; SOS Elektronic / Lora Sayaç (Sn. Süleyman Ulusoy), Birkan Yapı & Tasarım & İnşaat (Sn. Hakan ve Okan Birkan kardeşler), Gülse Cafe & Patiserria (Sn. Bülent Günal) ve Vinum Hotel & Spa (Sn. Demir Öktem) firmalarına teşekkürü bir borç biliriz.
Tamamen ETTDER üye ve gönüllülerinin emeği sonucu ortaya çıkan ETTDERGİ, 6 ay aralıklarla yılda 2 kez yayınlanmaya devam etmektedir.
Dergi, Kültür ve Turizm Bakanlığından uluslararası ve çok dilli (multi-language) ISSN numarası aldığı için “www.academia.edu” üzerinden de tüm dünya ile akademik ortamda paylaşılmaktadır. Elektronik ortamda gönderilen binlerce e-posta ile ulusal ve uluslararası düzeyde yaygınlaştırılmaktadır. Aynı zamanda ülkemizde ve yurtdışında birçok kütüphaneye de gönderilmektedir. ETTDERGİ’nin 3. sayısında yer alan makalelerin bir kısmı gönüllüler sayesinde İngilizce, Fransızca, İsveç dillerine çevrilerek uluslararası mecrada da okunabilir duruma getirilmiştir.
Trakya Üniversitesi SOBE Tarih ABD 'da doktorasını yapan, dernek üyesi ve proje koordinatörü Altay Bayatlı’nın editörlüğünü üstlendiği üçüncü sayının Danışma Kurulu;
Prof. Dr. Suphi Saatçi,
Prof. Dr. Emel Gönenç Güler,
Doç. Dr. Gertrud Olsson,
Doç. Dr. Bülent Yıldırım,
Doç. Dr. Aziz Tekdemir,
Dr. Nilüfer Bayatlı ve
Dr. Sibel Bayraktar’dan oluşmaktadır.
Derginin yayın yönetmeni Neslihan Çakır, yazı işleri sorumlusu ise Esra Konaklılar’dır. Aynı zamanda ETTDERGİ ’nin 3. sayısına derneğin “www.ettder.org” sayfasından da ulaşmak mümkündür. Keyifli okumalar…
According to many theorists, the tradition of Ottoman wall paintings, as a
follow-up of the Turkish book painting (miniature) tradition, is sequentially a series of stylistic development. The traditional practice had commenced in the Ottoman Period Turkish Art with a naïve technique where bi-coloured or tinted works were used on the ceiling moulding (coving). In terms of this approach, Ottoman wall paintings have become the hallmark of the Westernization Period (We call this period the Revivification Period), along with the imitations and interpretations of Rococo Decoration and Baroque Architecture, which generally matured with various imaginations and certain urban landscapes on top of built-in wardrobe wall surfaces. Finally, the Ottoman wall painting tradition has spread acceleratedly, utilizing some technological inventions, such as photography and contemporaneous trendy colour printing postcards, as replicative forms. In that era, the art of painting, which we are not accustomed to except books, and which was seen as taboo in society in part, has been created by the tolerance, which might find in the privacy and innocence of the dwelling, and hence the meaning of the space has been transformed by being connected to the space itself over an artistic form. With the early examples of the Muradiye of Edirne (mainly known as The Muradiye Mosque), which is included in our study, the roots of the Ottoman Wall Painting tradition were moved back to more archaic history up to the Early Ottoman Period, without ignoring the definitions of “wall painting” revealed by theorists. In this study, exceptional and noteworthy features of the murals located within the boundaries of Edirne city center and examples that can leave new contexts to the sprinkling of the literature on this subject were selected and examined in detail. In addition, a study of the house tradition of Edirne, which is the historical address of the change in the Turkish House typology, which creates new surface areas on the walls in making the wall paintings visible in the households, has been revealed, too. Thus, the study was carried out with the function and consciousness of creating both a wealth of literature and a new direction/inspiration for future studies.
[Türkçe Özet]
Osmanlı duvar resimleri birçok kuramcıya göre, Türk kitap resmi geleneğinin bir devamı olarak belirli bir üslup gelişiminin ardından önceleri tavan eteklerinde iki renkli veya tonlamanın kullanıldığı naif bir teknikle Osmanlı Dönemi Türk Sanatında yer edinmiştir. Bu yaklaşıma göre, Osmanlı duvar resimleri Rokoko Bezeme ve Barok Mimarlık öykünmeleri ve yorumlanmasıyla genellikle yüklük üzerindeki duvar yüzeylerinde çeşitli imgelemler ve belirli kent manzaralarıyla olgunlaşan Batılılaşma Döneminin (Biz bu döneme Yenileşme Dönemi demekteyiz.) alamet-i farikası haline gelmiştir. Osmanlı duvar resmi üretimi geleneği, devamında fotoğrafın icadı, renkli kartpostalların yaygınlaşması gibi teknolojilerden de yararlanılarak hızlıca yayılmıştır. Kitaplar dışında alışık olmadığımız, toplumda kısmen tabu olarak görülen resim sanatı, hanenin mahremiyet ve masumiyetlerinde bulduğu tolerans ile taşınamaz emtialar üzerinde var edilmiş, mekâna bağlı oluşturularak mekânın anlamı da sanatsal bir biçim üzerinden dönüştürülmüştür. Bizim çalışmamızın içerisinde yer alan Edirne
Muradiyesi örneği ile Osmanlı Duvar Resim geleneğinin kökleri, konunun
kuramcılarının ortaya koyduğu “duvar resmi” tanımlamaların dışına çıkmaksızın Erken Osmanlı Dönemi’ne kadar arkaik bir döneme çekilmiştir. Bu çalışmayla, Edirne kent merkezi sınırları içerisinde yer alan duvar resimlerinden istisnai özellikleri ve bu konudaki literatürün serpilmesine yeni bağlamlar bırakabilecek örnekler seçilmiş ve detaylarıyla incelenmiştir. Ayrıca duvar resimlerinin hanelerde görünür kılınmasında duvarlarda yeni yüzey alanlarını doğuran Türk Evi tipolojisindeki değişimin tarihsel adresi olan Edirne’nin ev geleneğine ait bir de etüt ortaya konmuştur. Böylece çalışma, kendisinden sonra gelecek çalışmalar için de hem bir literatür zenginliği hem de yeni bir doğrultu oluşturma işlev ve bilincinde tamamlanmıştır.
the Copenhagen Hangar, erected in Denmark. In this study, the history of Edirne Balloon Hangar is first investigated. Thus, equivalents to the other examples of hangars have been examined, including the value of belonging to a specific place. In addition, the historical context of the heritage has been considered. Edirne Balloon Hangar was constructed to shelter and park a lighter-than-air aeronautical vehicle, which is currently non-functional, disused, and abandoned. The Hangar is pivotal because the balloon was considered an advanced technology for the 1st Balkan War, where warplanes were used for the first time in Europe and myriad technologies could be tested on battlefields eve of World War I. The hangar was not designed as a makeshift set-up but constructed permanently. Edirne Balloon Hangar, the oldest combat balloon hangar in the world, also constitutes a significant early example of Turkish reinforced concrete construction history. To gain a new functionality for the Edirne Balloon Hangar, we have compared it with the examples above from France and Denmark. This architectural
structure bears its conspicuous hallmark considering its historical responsibility. The paper discusses how to give a new function to the hangar.