parlamak
Görünüm
Türkçe
[değiştir]Eylem
[değiştir]parlamak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi parlar)
- güçlü ışık çıkarmak, ışık saçmak
- O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak. O benimdir, o benim milletimindir ancak. - M. A. Ersoy
- (optik) ışık kaynağından gelen ışınları yansıtmak
- Ayna parlıyor.
- tutuşup alev çıkarmak
- Pof diye gaz parladı ve zaten seyrek olan kirpiklerimi ütüledi. - B. Felek
- mevkisi yükselmek
- Nüfuzlu akrabasından yardım ve kendi mizaçgirliği sayesinde bir iki senede parlamış, büyük bir hariciye memuru olmuş. - R. N. Güntekin
- ün, san kazanmak, herkesçe tanınmak
- Kendini nasıl müdafaa edebilip yâr ve ağyar nazarında parlayacak. - N. Hikmet
- birdenbire öfkelenmek
- ortaya çıkmak
- Feride'nin yüzünde bir çocuk sevinci parladı. - R. N. Güntekin
Deyimler
[değiştir]Çeviriler
[değiştir]çeviriler
|
Kaynakça
[değiştir]- Türk Dil Kurumuna göre "parlamak" maddesi
Türkmence
[değiştir]Eylem
[değiştir]parlamak
- parlamak
Kaynakça
[değiştir]- Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.