International Journal of Islamic Economics and Finance Studies, 2018
Zekât, Islam’in sartlari arasinda yer alan, hem ibadet hem de vergi yonu bulunan bir ibadettir. I... more Zekât, Islam’in sartlari arasinda yer alan, hem ibadet hem de vergi yonu bulunan bir ibadettir. Islam tarihinde zekât bir yandan fakirlik probleminin asilmasinda bir vasita olarak gorulurken diger yandan devlete itaatin de sembolu olarak addedilmistir. Fikih kitaplarinda zekâta iliskin hukumlerin hangi tarihsel zemine dayandigini bilmek son derece onemlidir. Bu makalede Hz. Peygamber ve dort halife doneminde zekâta iliskin hukumlerin konulma sureci tarihsel acidan ele alinmistir.
Özet Bu çalışmanın amacı günümüzde ortaya çıkan iktisadî problemlerin İslamî açıdan değerlendiril... more Özet Bu çalışmanın amacı günümüzde ortaya çıkan iktisadî problemlerin İslamî açıdan değerlendirilmesinde fıkıh geleneğimizin ne ölçüde işlevsel olabileceği tartışmalarına ışık tutmaktır. Konuya ilişkin üç temel bakış açısından birine göre fıkıh geleneği bu konuda işlevsel olmadığından günümüze bir katkı sunamaz. Bir başka yaklaşım ise fıkıh geleneğinden herhangi bir usule dayanmaksızın gelişi güzel tercihlerde bulunan telfikçi yaklaşımdır. Bizim savunduğumuz yenilikçi yaklaşım ise fıkıh geleneğinin aynen değil ancak yenilenerek günümüz sorunlarının çözümüne katkı sunabileceği yönündedir. Anahtar Kelimeler: Fıkıh, gelenekçi yaklaşım, taklit, telfikçi yaklaşım, yenilikçi yaklaşım. Abstract This work aims to clarify how functional is the fiqh tradition in regarding the modern economic problems from Islamic perspective. There are three points of view in this subject. One of them holds that the fiqh tradition is not functional anymore, so it can't contribute in this area. Another app...
Bu makalede, Ibn Âbidin (v. 1252) donemine gelinceye kadar Arapca yazilmis klasik fikih ve usul e... more Bu makalede, Ibn Âbidin (v. 1252) donemine gelinceye kadar Arapca yazilmis klasik fikih ve usul eserleri icinden Cumhuriyet donemi boyunca Turkceye cevrilmis bulunan eserlerin bir listesi verilerek bu tercumeler -bir makalenin elverdigi olcude- uslup, metot ve tercume teknikleri acisindan incelenmistir. Osmanli doneminde yapilan tercumeler, Osmanli Turkcesiyle yazilip gunumuzde latinize edilmis eserler ya da cagdas yazarlara ait eserlerin tercumesi makalede ele alinmamistir. Bu uc sinirlandirma, bu calismanin bir makale boyutunda ele alinmasi zorunlulugunun yaninda ozellikle klasik eserlerdeki dil ve uslup ile cagdas eserlerdeki dil ve uslubun degisiklik gostermesinden kaynaklanmaktadir. Tercume eserler belirtilen acilardan incelenirken gorulen problemlere temas edilerek yer yer teklifler sunulmustur.
Son donemde Imam Şâfii uzerine ulkemizde ve yurt disindaki calismalarin sayisal olarak gittikce a... more Son donemde Imam Şâfii uzerine ulkemizde ve yurt disindaki calismalarin sayisal olarak gittikce arttigi gorulmektedir. Bu calismada Turkiye’de Şâfii uzerine yapilan akademik calismalar yaninda, yurt disinda yapildigi halde Turkceye tercume edilen eserlerin listelenmesi, karsilastirilmasi ve genel bir degerlendirilmesi yapilmaktadir. Sonuc bolumunde de Şâfii calismalarina iliskin bazi teklifler sunulmaktadir.
Bu makalede, fikih literaturunde “el-huruc mine’l-hilâf” diye isimlendirilen uygulamalar baglamin... more Bu makalede, fikih literaturunde “el-huruc mine’l-hilâf” diye isimlendirilen uygulamalar baglaminda Şâfii mezhebinin Imam Ebu Hanife’nin ictihadlarini ne olcude dikkate aldigi konusu uzerinde duracagiz. Ele alinacak olan konu, uzerinde daha genis capli arastirmalar yapilmasi gereken son derece onemli bir konu olmakla birlikte biz konunun onemine dikkat cekme baglaminda bir makalenin sinirlari cercevesinde, Şâfii mezhebinin belirli eserleri uzerinden irdeleyecegiz. ملخص في هذا المقال سنتحدث عن موضوع مدى اعتبار المذهب الشافعي لاجتهادات الإمام أبي حنيفة في سياق ما يسمى ب"الخروج من الخلاف" في كتب الفقه. رغم أن الموضوع هام إلى درجة أن يتناول بالدراسات الواسعة سنتناول الموضوع من الكتب المعينة في المذهب الشافعي في نطاق مقال للتنبيه على أهمية الموضوع.
Bir kanun hukmunde yer alan normun yorumlanmasi kanun koyucunun iradesini anlama ve uygulama acis... more Bir kanun hukmunde yer alan normun yorumlanmasi kanun koyucunun iradesini anlama ve uygulama acisindan son derece onemlidir. Kanun metinlerinin yorumlanmasinin kendisine ozgu prensipleri vardir. Kanun koyucunun iradesini kesfetme ve uygulama konusunda bir diger onemli sey ise kanunun sinirlarini belirlemek, bir baska deyisle bir kanunda yer alan hukmun o kanunda yer almayan baska bir olaya da uygulanmaya elverisli olup olmadigini sorgulamaktir. Bu islem kiyas olarak bilinmektedir. Hem modern hukuk hem de Islam hukuku kanunda yer alan hukmun anlasilmasi ve uygulanmasinda yorum ve kiyas yontemlerini uygularlar. Bu makalede biz modern hukuktaki kiyas – yorum iliskisini ele aldiktan sonra ayni konu hakkinda modern hukukla Islam hukukunu karsi-lastiracagiz. Abstract: “The Relationship between analogical reasoning and interpretation” in modern law according to the Islamic Jurisprudence “Interpretation of a rule that exists in a law” is a very important process for understanding and applyi...
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Mar 31, 2021
Hanefîler, teşekkül döneminde siyasî otoriteyle çeşitli sebeplerle ilişki kurmuşlardır. ... more Hanefîler, teşekkül döneminde siyasî otoriteyle çeşitli sebeplerle ilişki kurmuşlardır. Mezhebin kendisine izafe edildiği Ebû Hanîfe, Emevîler ve Abbâsîler döneminde siyasî otoriteye mesafeli durmuş onların resmî görev tekliflerini geri çevirmiştir. Ebû Hanîfe’nin kendisine yapılan görev tekliflerini kabul etmemesinin nedenleri olarak Emevî ve Abbâsî idarelerinin Ehl-i beyte karşı takınmış olduğu katı tutum, Emevî ve Abbâsî iktidarlarının Müslümanların istişaresi ve hür iradeleriyle vermiş oldukları biatle seçilmesi gerektiği ilkesine muhalif olarak istişare olmaksızın ve baskı ile biat almaları, Ebû Hanîfe’nin mevcut şartlarda siyasî otoriteye tabi olarak görev alması dışarıdan meşruiyetinde sıkıntı olan bir iktidara tam meşruiyet verdiği şeklinde okunacağı endişesi gibi ihtimaller sayılabilir. Ebû Hanîfe’nin öğrencileri arasında ve sonraki nesillerde onun bu tutumunu benimseyenler olmasına karşın Züfer, Ebû Yûsuf, Muhammed b. Hasan gibi önde gelen öğrencileri yanında sonraki nesil Hanefîlerden de siyasî idarenin resmî görev tekliflerini kabul edenler olmuştur. Resmî görev alan Hanefî fakihlerin bu kararla-rında mezhebin yayılmasına katkıda bulunma, şeriatın gerekleri doğrultusunda kadılık görevinin yerine getirilmesi, halifenin talebi gibi sebepler etkili olmuştur. Resmî görev almayanların kararlarında ise Ebû Hanîfe’den farklı olarak, ilimle meşgul olma istekleri, sağlık durumlarının el vermemesi gibi kişisel nedenler etkili olmuştur. Bunun yanında bazı dönemlerde, devletin siyasal politikaları çerçevesinde Hanefî fakihlerin kadı atamalarında öncelikli tercih edildikleri bazı dönemlerde de arka planda kaldıkları görülmektedir.
Hanafis established relations with the political authority for various reasons during their formation period. Abu Hanifa, to whom the sect was attributed, stood aloof from from the political authority during the period of the Umayyads and Abbasids, and refused their official job offers. The strict attitude of the Umayyad and Abbasid administrations towards the Ahl al-Beyt with whom Abu Hanifa had close relations was influential in this preference. In addition, the ideas that the caliph should be elected with the consultation and allegiance of Muslims, thatthe Umayyads and Abbasids did not come to power in this way, that the allegiance that were taken by force would be invalid, and the concern that they would legitimize them if they accepted the proposal of the political authority were influential in this attitude. Among Abu Hanifa's students and in the following generations, there were those who adopted this attitude. On the other hand, along with his prominent students such as Zufer b. Huzeyl, Abu Yûsuf, Muhammed b. Hasan, there were also those who accepted the official positions of the political administration from the next generation Hanafis. While the aim of spreading Abu Hanifa's thoughts was effective in this attitude first, this attitude was a personal choice in the following periods.
International Journal of Islamic Economics and Finance Studies, 2018
Zekât, Islam’in sartlari arasinda yer alan, hem ibadet hem de vergi yonu bulunan bir ibadettir. I... more Zekât, Islam’in sartlari arasinda yer alan, hem ibadet hem de vergi yonu bulunan bir ibadettir. Islam tarihinde zekât bir yandan fakirlik probleminin asilmasinda bir vasita olarak gorulurken diger yandan devlete itaatin de sembolu olarak addedilmistir. Fikih kitaplarinda zekâta iliskin hukumlerin hangi tarihsel zemine dayandigini bilmek son derece onemlidir. Bu makalede Hz. Peygamber ve dort halife doneminde zekâta iliskin hukumlerin konulma sureci tarihsel acidan ele alinmistir.
Özet Bu çalışmanın amacı günümüzde ortaya çıkan iktisadî problemlerin İslamî açıdan değerlendiril... more Özet Bu çalışmanın amacı günümüzde ortaya çıkan iktisadî problemlerin İslamî açıdan değerlendirilmesinde fıkıh geleneğimizin ne ölçüde işlevsel olabileceği tartışmalarına ışık tutmaktır. Konuya ilişkin üç temel bakış açısından birine göre fıkıh geleneği bu konuda işlevsel olmadığından günümüze bir katkı sunamaz. Bir başka yaklaşım ise fıkıh geleneğinden herhangi bir usule dayanmaksızın gelişi güzel tercihlerde bulunan telfikçi yaklaşımdır. Bizim savunduğumuz yenilikçi yaklaşım ise fıkıh geleneğinin aynen değil ancak yenilenerek günümüz sorunlarının çözümüne katkı sunabileceği yönündedir. Anahtar Kelimeler: Fıkıh, gelenekçi yaklaşım, taklit, telfikçi yaklaşım, yenilikçi yaklaşım. Abstract This work aims to clarify how functional is the fiqh tradition in regarding the modern economic problems from Islamic perspective. There are three points of view in this subject. One of them holds that the fiqh tradition is not functional anymore, so it can't contribute in this area. Another app...
Bu makalede, Ibn Âbidin (v. 1252) donemine gelinceye kadar Arapca yazilmis klasik fikih ve usul e... more Bu makalede, Ibn Âbidin (v. 1252) donemine gelinceye kadar Arapca yazilmis klasik fikih ve usul eserleri icinden Cumhuriyet donemi boyunca Turkceye cevrilmis bulunan eserlerin bir listesi verilerek bu tercumeler -bir makalenin elverdigi olcude- uslup, metot ve tercume teknikleri acisindan incelenmistir. Osmanli doneminde yapilan tercumeler, Osmanli Turkcesiyle yazilip gunumuzde latinize edilmis eserler ya da cagdas yazarlara ait eserlerin tercumesi makalede ele alinmamistir. Bu uc sinirlandirma, bu calismanin bir makale boyutunda ele alinmasi zorunlulugunun yaninda ozellikle klasik eserlerdeki dil ve uslup ile cagdas eserlerdeki dil ve uslubun degisiklik gostermesinden kaynaklanmaktadir. Tercume eserler belirtilen acilardan incelenirken gorulen problemlere temas edilerek yer yer teklifler sunulmustur.
Son donemde Imam Şâfii uzerine ulkemizde ve yurt disindaki calismalarin sayisal olarak gittikce a... more Son donemde Imam Şâfii uzerine ulkemizde ve yurt disindaki calismalarin sayisal olarak gittikce arttigi gorulmektedir. Bu calismada Turkiye’de Şâfii uzerine yapilan akademik calismalar yaninda, yurt disinda yapildigi halde Turkceye tercume edilen eserlerin listelenmesi, karsilastirilmasi ve genel bir degerlendirilmesi yapilmaktadir. Sonuc bolumunde de Şâfii calismalarina iliskin bazi teklifler sunulmaktadir.
Bu makalede, fikih literaturunde “el-huruc mine’l-hilâf” diye isimlendirilen uygulamalar baglamin... more Bu makalede, fikih literaturunde “el-huruc mine’l-hilâf” diye isimlendirilen uygulamalar baglaminda Şâfii mezhebinin Imam Ebu Hanife’nin ictihadlarini ne olcude dikkate aldigi konusu uzerinde duracagiz. Ele alinacak olan konu, uzerinde daha genis capli arastirmalar yapilmasi gereken son derece onemli bir konu olmakla birlikte biz konunun onemine dikkat cekme baglaminda bir makalenin sinirlari cercevesinde, Şâfii mezhebinin belirli eserleri uzerinden irdeleyecegiz. ملخص في هذا المقال سنتحدث عن موضوع مدى اعتبار المذهب الشافعي لاجتهادات الإمام أبي حنيفة في سياق ما يسمى ب"الخروج من الخلاف" في كتب الفقه. رغم أن الموضوع هام إلى درجة أن يتناول بالدراسات الواسعة سنتناول الموضوع من الكتب المعينة في المذهب الشافعي في نطاق مقال للتنبيه على أهمية الموضوع.
Bir kanun hukmunde yer alan normun yorumlanmasi kanun koyucunun iradesini anlama ve uygulama acis... more Bir kanun hukmunde yer alan normun yorumlanmasi kanun koyucunun iradesini anlama ve uygulama acisindan son derece onemlidir. Kanun metinlerinin yorumlanmasinin kendisine ozgu prensipleri vardir. Kanun koyucunun iradesini kesfetme ve uygulama konusunda bir diger onemli sey ise kanunun sinirlarini belirlemek, bir baska deyisle bir kanunda yer alan hukmun o kanunda yer almayan baska bir olaya da uygulanmaya elverisli olup olmadigini sorgulamaktir. Bu islem kiyas olarak bilinmektedir. Hem modern hukuk hem de Islam hukuku kanunda yer alan hukmun anlasilmasi ve uygulanmasinda yorum ve kiyas yontemlerini uygularlar. Bu makalede biz modern hukuktaki kiyas – yorum iliskisini ele aldiktan sonra ayni konu hakkinda modern hukukla Islam hukukunu karsi-lastiracagiz. Abstract: “The Relationship between analogical reasoning and interpretation” in modern law according to the Islamic Jurisprudence “Interpretation of a rule that exists in a law” is a very important process for understanding and applyi...
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Mar 31, 2021
Hanefîler, teşekkül döneminde siyasî otoriteyle çeşitli sebeplerle ilişki kurmuşlardır. ... more Hanefîler, teşekkül döneminde siyasî otoriteyle çeşitli sebeplerle ilişki kurmuşlardır. Mezhebin kendisine izafe edildiği Ebû Hanîfe, Emevîler ve Abbâsîler döneminde siyasî otoriteye mesafeli durmuş onların resmî görev tekliflerini geri çevirmiştir. Ebû Hanîfe’nin kendisine yapılan görev tekliflerini kabul etmemesinin nedenleri olarak Emevî ve Abbâsî idarelerinin Ehl-i beyte karşı takınmış olduğu katı tutum, Emevî ve Abbâsî iktidarlarının Müslümanların istişaresi ve hür iradeleriyle vermiş oldukları biatle seçilmesi gerektiği ilkesine muhalif olarak istişare olmaksızın ve baskı ile biat almaları, Ebû Hanîfe’nin mevcut şartlarda siyasî otoriteye tabi olarak görev alması dışarıdan meşruiyetinde sıkıntı olan bir iktidara tam meşruiyet verdiği şeklinde okunacağı endişesi gibi ihtimaller sayılabilir. Ebû Hanîfe’nin öğrencileri arasında ve sonraki nesillerde onun bu tutumunu benimseyenler olmasına karşın Züfer, Ebû Yûsuf, Muhammed b. Hasan gibi önde gelen öğrencileri yanında sonraki nesil Hanefîlerden de siyasî idarenin resmî görev tekliflerini kabul edenler olmuştur. Resmî görev alan Hanefî fakihlerin bu kararla-rında mezhebin yayılmasına katkıda bulunma, şeriatın gerekleri doğrultusunda kadılık görevinin yerine getirilmesi, halifenin talebi gibi sebepler etkili olmuştur. Resmî görev almayanların kararlarında ise Ebû Hanîfe’den farklı olarak, ilimle meşgul olma istekleri, sağlık durumlarının el vermemesi gibi kişisel nedenler etkili olmuştur. Bunun yanında bazı dönemlerde, devletin siyasal politikaları çerçevesinde Hanefî fakihlerin kadı atamalarında öncelikli tercih edildikleri bazı dönemlerde de arka planda kaldıkları görülmektedir.
Hanafis established relations with the political authority for various reasons during their formation period. Abu Hanifa, to whom the sect was attributed, stood aloof from from the political authority during the period of the Umayyads and Abbasids, and refused their official job offers. The strict attitude of the Umayyad and Abbasid administrations towards the Ahl al-Beyt with whom Abu Hanifa had close relations was influential in this preference. In addition, the ideas that the caliph should be elected with the consultation and allegiance of Muslims, thatthe Umayyads and Abbasids did not come to power in this way, that the allegiance that were taken by force would be invalid, and the concern that they would legitimize them if they accepted the proposal of the political authority were influential in this attitude. Among Abu Hanifa's students and in the following generations, there were those who adopted this attitude. On the other hand, along with his prominent students such as Zufer b. Huzeyl, Abu Yûsuf, Muhammed b. Hasan, there were also those who accepted the official positions of the political administration from the next generation Hanafis. While the aim of spreading Abu Hanifa's thoughts was effective in this attitude first, this attitude was a personal choice in the following periods.
Uploads
Papers by Soner Duman
Hanafis established relations with the political authority for various reasons during their formation period. Abu Hanifa, to whom the sect was attributed, stood aloof from from the political authority during the period of the Umayyads and Abbasids, and refused their official job offers. The strict attitude of the Umayyad and Abbasid administrations towards the Ahl al-Beyt with whom Abu Hanifa had close relations was influential in this preference. In addition, the ideas that the caliph should be elected with the consultation and allegiance of Muslims, thatthe Umayyads and Abbasids did not come to power in this way, that the allegiance that were taken by force would be invalid, and the concern that they would legitimize them if they accepted the proposal of the political authority were influential in this attitude. Among Abu Hanifa's students and in the following generations, there were those who adopted this attitude. On the other hand, along with his prominent students such as Zufer b. Huzeyl, Abu Yûsuf, Muhammed b. Hasan, there were also those who accepted the official positions of the political administration from the next generation Hanafis. While the aim of spreading Abu Hanifa's thoughts was effective in this attitude first, this attitude was a personal choice in the following periods.
Hanafis established relations with the political authority for various reasons during their formation period. Abu Hanifa, to whom the sect was attributed, stood aloof from from the political authority during the period of the Umayyads and Abbasids, and refused their official job offers. The strict attitude of the Umayyad and Abbasid administrations towards the Ahl al-Beyt with whom Abu Hanifa had close relations was influential in this preference. In addition, the ideas that the caliph should be elected with the consultation and allegiance of Muslims, thatthe Umayyads and Abbasids did not come to power in this way, that the allegiance that were taken by force would be invalid, and the concern that they would legitimize them if they accepted the proposal of the political authority were influential in this attitude. Among Abu Hanifa's students and in the following generations, there were those who adopted this attitude. On the other hand, along with his prominent students such as Zufer b. Huzeyl, Abu Yûsuf, Muhammed b. Hasan, there were also those who accepted the official positions of the political administration from the next generation Hanafis. While the aim of spreading Abu Hanifa's thoughts was effective in this attitude first, this attitude was a personal choice in the following periods.