Skip to main content
Gizem Dursun Özdemir
  • Üniversite Caddesi, No:37-39, Ağaçlı Yol, Bornova, İzmir
İşkenceyi etkili biçimde soruşturma yükümlülüğü açık bir biçimde AİHS metninde yer almayan, Sözleşme’nin birinci, üçüncü ve on üçüncü maddeleri doğrultusunda AİHM’in yapmış olduğu incelemeler sonucu ortaya çıkmış bir yükümlülüktür. AİHM’e... more
İşkenceyi etkili biçimde soruşturma yükümlülüğü açık bir biçimde AİHS metninde yer almayan, Sözleşme’nin birinci, üçüncü ve on üçüncü maddeleri doğrultusunda AİHM’in yapmış olduğu incelemeler sonucu ortaya çıkmış bir yükümlülüktür. AİHM’e bu yükümlülüğün ihlal edildiği iddiasıyla yapılmış oldukça fazla sayıda başvuru bulunmakta olup, ne yazık ki Mahkeme’nin bu yükümlülüğün ihlali yönünde vermiş olduğu kararların büyük çoğunluğu Türkiye aleyhinedir. Konuya ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi’ne yöneltilmiş ve ihlal tespitiyle sonuçlanmış da çok sayıda bireysel başvuru mevcuttur.
Çalışmanın ilk bölümünde, işkence yasağı kavramına, Türk hukukunda bu yasak kapsamında yapılmış olan düzenlemelere ve özellikle işkence suçu ile işkence yasağına ilişkin düzenlemelere yer verilen ve işkence görmeme hakkını koruma altına alan sözleşmelere yer verilmiş, bu kapsamda yasağın sağladığı koruma alanı tespit edilmiştir. Yine bu bölümde ayrıntılı biçimde işkence yasağı ile yasaklanmış olan aşağılayıcı ve insanlık dışı muamele ve ceza ile işkence kavramları AİHM kararları ışığında ele alınmış, bu yükümlülük ile birlikte devletlerin yerine getirmeyi taahhüt ettikleri yükümlülükler açıklanmıştır.
Çalışmanın ikinci bölümünde ise, işkence yasağı kapsamında devletlerin yüklenmiş oldukları usuli yükümlülük yani işkenceyi etkili biçimde soruşturma yükümlülüğü ele alınmış, bu yükümlülük kapsamında devletlerin yükümlülükleri tespit edilmiş ve ardından da bu yükümlülükler doğrultusunda AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları değerlendirilerek uygulamamızdaki aksak noktalar tespit edilerek bu aksaklıklara çözüm önerilerinde bulunulmuştur.
Research Interests:
6526 sayılı kanunla Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda önemli değişikliklere gidilmiştir. TMK m.10 kapsamında görev yapan özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ve bu mahkemelerde görülen soruşturma ve... more
6526 sayılı kanunla Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda önemli değişikliklere gidilmiştir. TMK m.10 kapsamında görev yapan özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ve bu mahkemelerde görülen soruşturma ve kovuşturmaların yetkili ağır ceza mahkemelerine ve Cumhuriyet başsavcılıklarına devredilmesi, TCK m. 135, 136 ve 138’de öngörülen suçlar karşılığı cezaların ağırlaştırılması bu değişiklikler arasında sayılabilir. Bunlar yanında ayrıca CMK’da yer alan koruma tedbirlerine ilişkin olarak da çok önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler esas itibariyle bu tedbirlere başvurulabilmesi için aranan koşulların ağırlaştırılmasına ve bu bağlamda kuvvetli suç şüphesinin somut delillere dayandırılması zorunluluğu getirilmesine ilişkindir.
Biz bu makalede, 6526 sayılı kanun kapsamında, iletişimin denetlenmesi koruma tedbiri açısından yapılan değişiklikleri ele alıp değerlendirmeye çalışacağız.
Research Interests:
Beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması, gelişen teknolojinin etkisi ile birlikte ceza muhakemesinde uygulanmaya başlanmış bir delil elde etme yöntemidir. Karma niteliği haiz bir tedbir olan beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması... more
Beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması, gelişen teknolojinin etkisi ile birlikte ceza muhakemesinde uygulanmaya başlanmış bir delil elde etme yöntemidir. Karma niteliği haiz bir tedbir olan beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması maddi gerçeğin ortaya çıkarılması bakımından oldukça önemlidir. Zira suça ilişkin bırakılan izler suçun aydınlatılmasında önemli rol oynamaktadır. Tedbir, temel hak ve özgürlükler üzerinde ağır müdahale niteliğinde olduğundan kanunda açık biçimde düzenlenmesi ve koşullarının belirli olması gereklidir. Bu anlamda, 5271 sy. Ceza Muhakemesi Kanunu ve Yönetmeliklerde yer alan düzenlemeler, bu gereklilikleri sağlar nitelikte değildir. Çalışmamızda eksik hususları tespit etmeye çalışarak, konuya ilişkin AİHM kararlarını bu çerçevede değerlendireceğiz.