Skip to main content
  • He works as an academician at Nevsehir HBV University in Turkey. He mainly focuses on African Modern Political History.edit
Upon the Mahdiyya era having been closed in 1899, a new period in Sudan called Condominium, designating the joint administration of England and Egypt, was entered in Sudan. This period, witnessing the struggle of both parties for... more
Upon the Mahdiyya era having been closed in 1899, a new period in Sudan called Condominium, designating the joint administration of England and Egypt, was entered in Sudan. This period, witnessing the struggle of both parties for influence evolved to a political state where British authorities were effectual. However, this ceaseless struggle for influence between the two countries carried on until the self-determination process of Sudan. Moreover, the contribution made by this contest to the self-determination process of Sudan is well-credited. The Anglo-Egyptian tussle could not avert the submission of the new generation in Sudan to independence in the years to follow. Just like in the whole World, the demand for independence in Sudan has been called out since 1940s. As a response to the irrepressible demand for independence, England gradually initiated the process which would lead to Sudan's autonomy, and ultimately its independence. Sudan gaining an autonomous status in 1953 caused political parties to increase their efficacy. This process also facilitated an electoral system in Sudan based on self-governance for the first time. As a result of the general elections held towards the end of 1953, Ismail al-Azhari became the first Prime Minister of Sudan having won the elections. A short while later, the British and Egyptian bureaucrats serving in Sudan began to be replaced by the Sudanese. Upon constitutional regulations, total independence of Sudan was enacted by the Sudanese Parliament on 1 January 1956. Thus, the Sudanese owned an independent country the future of which they would determine like the countries in the rest of the world.
Devletler, uluslararası sistemde dış politikalarını yumuşak güç yönünde değiştirecek olan faaliyetlere öncelik vermeye ve uygulamaya geçmişlerdir. Küreselleşme ile değişen güç ve güç unsurları nedeniyle devletler, oluşturdukları ulus... more
Devletler, uluslararası sistemde dış politikalarını yumuşak güç yönünde değiştirecek olan faaliyetlere öncelik vermeye ve uygulamaya geçmişlerdir. Küreselleşme ile değişen güç ve güç unsurları nedeniyle devletler, oluşturdukları ulus ötesi topluluklarla dış politikalarına yön vermeyi tercih etmektedirler. Dış politikalarını hükümet içi ve dışı kuruluşlarla çeşitlendirmek isteyen devletler, çok amaçlı ve yönlü stratejilerini gerçekleştirmeyi hedeflemektedirler. Bu doğrultuda Türkiye'de dış politikasını değiştirerek dış yardımlarla uluslararası politika çerçevesinde kültürel diplomasiyi benimsemiştir. Zengin kültürel değerlere sahip olan Türkiye'nin bu bağlamda yumuşak güç kapasitesi artmakta ve yaratılan yeni kuruluş ve kurumlar da bunda etkili bir rol oynamaktadır. Bu çalışmanın amacı Türk dış politikası kapsamında 2016 yılında kurulmuş olan Türkiye Maarif Vakfı, Vakfın Türk dış politikasının şekillenmesindeki rolü ve özellikle Doğu Afrika'daki faaliyetleri araştırılmışt...
War conditions cause favorable stituations for the destruction of human development. It has caused widespread corruption in political, economic and cultural fieldand confronted society with various problems. However, in contrast to war... more
War conditions cause favorable stituations for the destruction of human development. It has caused widespread corruption in political, economic and cultural fieldand confronted society with various problems. However, in contrast to war condition, peace serves the needs of everybody in the best possible way and raises human development cycles to high levels. Throughout history, Afghanistan has been regarded as the battlefield of the colonial countries of the world. This rivalry between colonial countries has harmed Afghanistan and prevented Afghanistan from building its own future. This process, which was ongoing from British intervention to invansion of Soviet Union created political contitions that hinder the development and triggered çivil war in Afghanistan. In addition to the attacks of colonial countries, Afghanistan has always been a victim of ethnic politics. Besides, In Afghanistan, ethnic politics have a lot of negative consequences. However, it is possible to say that the ...
Rudolf Von Slatin’in kariyeri aslen Avusturya-Macaristan vatandaşı olduğu halde Sudan’a seyahati esnasında karşılaştığı İngiliz sivil ve askeri yetkilileri sayesinde Mısır Hükümeti altında resmi görevler almasıyla başlamıştır. Viyana’dan... more
Rudolf Von Slatin’in kariyeri aslen Avusturya-Macaristan vatandaşı olduğu halde Sudan’a seyahati esnasında karşılaştığı İngiliz sivil ve askeri yetkilileri sayesinde Mısır Hükümeti altında resmi görevler almasıyla başlamıştır. Viyana’dan 17 yaşında ayrılan R. Slatin iyi bir eğitim tahsiline sahip olmamasına rağmen çok genç yaşlarda Sudan’da önemli görevlere gelebilmiştir. R. Slatin’in bu görevlere gelmesinde o dönemin güçlü İngiliz Generali C. Gordon’un katkısı tartışılmaz bir gerçektir. R. Slatin’in Sudan kariyeri kaza müdürlüğünden vilayet valiliğine, 12 yıllık esaret döneminden Sudan Genel Müfettişliğine kadar inişli çıkışlı seyir izlemiştir. Özellikle 1896-1898 İngilizlerin Sudan’ı işgal yıllarında R. Slatin’in İngiliz-Mısır askeri gücünde aldığı önemli görevler onun tanınırlığını daha da artırmıştır. Sudan’ın iç bölgelerine ilerleyen İngiliz-Mısır ordusunda ön cephelerde yer alan R. Slatin bir zamanlar kendisini esaret altında tutan Halife ve onun komutanlarının yakalanması içi...
19. yüzyılda Süveyş kanalının açılmasıyla dünya ticaret yolları yön değiştirmiştir. Bu dönemde sanayileşme rekabeti içerisinde olan Avrupalı devletlerin ilgisi de Doğu Afrika üzerine çevrilmiştir. Özellikle Süveyş Kanalını kontrol eden... more
19. yüzyılda Süveyş kanalının açılmasıyla dünya ticaret yolları yön değiştirmiştir. Bu dönemde sanayileşme rekabeti içerisinde olan Avrupalı devletlerin ilgisi de Doğu Afrika üzerine çevrilmiştir. Özellikle Süveyş Kanalını kontrol eden Mısır ile transit ticarette uğrak yeri olan Kızıldeniz liman şehirleri önem kazanmıştır. Bu bağlamda İngiltere Uzakdoğu’daki kolonileri için önemli bir konumda bulunan Mısır’ı işgal etmiştir. Bunun ardından İngiltere, Sudan’a doğru genişleme siyaseti izlemeye başlamıştır. İngiltere’nin Sudan’ı işgali iki aşamada gerçekleşmiştir. İlk aşama, 1882- 1885 tarihlerinde William Hicks ve General Gordon Sudan’a gönderilmiş, ancak Sudan’da patlak veren Mehdi Hareketi nedeniyle başarılı olunamamıştır. İkinci aşama ise 1896-1898 tarihlerinde Sudan’da bir Mehdi Devleti olduğu halde General Herbert Kitchener’in komutası altında gerçekleşen işgal girişimidir. 1896’da İngiltere’nin isteği doğrultusunda İngiliz General Kitchener’in komutası altında Sudan’a doğru Mısır...
Although the absolute sovereignty of Great Britain over Sudan started with the 1899 Treaty, the struggle for influence over Sudan dates back to the 1881 Mahdi discourse of Muhammad Ahmed. The implementation of the British policies on... more
Although the absolute sovereignty of Great Britain over Sudan started with the 1899 Treaty, the struggle for influence over Sudan dates back to the 1881 Mahdi discourse of Muhammad Ahmed. The implementation of the British policies on Sudan began with the occupation of Egypt in 1882. The United Kingdom's then southward expansion policy across Egypt became possible after nearly 20 years of conflict against the Mahdi of Sudan, Mohammed Ahmed. After the withdrawal of the Anglo-Egyptian military force (with great losses), the UK attempted its the second invasion during the Dongola Campaign of March 1896. The Anglo-Egyptian military carried out their assault against the Caliph Abdullah (the successor of Muhammad Ahmed). In January 1899, this resulted in official birth of Sudan with the Condominium Agreement. This treaty was signed between Britain, Egypt, and Sudan on January 19, 1899, and it handed over the sovereignty of Sudan to the joint administration of Britain and Egypt. The treaty consisted of 12 articles, some of which caused heated discussions between the British and Egyptian administration in the following years. Although Lord Cromer (the British Ambassador to Cairo) helped draw up these articles, the British Government itself drew up the vast majority of the treaty. This study will examine the transition process to the Condominium, the unique administration of that period, and the Treaty of 1899. In doing so, we will be better able to understand the what British-Sudan-in 20th century-was like.
Oz Rudolf Von Slatin’in kariyeri aslen Avusturya-Macaristan vatandasi oldugu halde Sudan’a seyahati esnasinda karsilastigi Ingiliz sivil ve askeri yetkilileri sayesinde Misir Hukumeti altinda resmi gorevler almasiyla baslamistir.... more
Oz Rudolf Von Slatin’in kariyeri aslen Avusturya-Macaristan vatandasi oldugu halde Sudan’a seyahati esnasinda karsilastigi Ingiliz sivil ve askeri yetkilileri sayesinde Misir Hukumeti altinda resmi gorevler almasiyla baslamistir. Viyana’dan 17 yasinda ayrilan R. Slatin iyi bir egitim tahsiline sahip olmamasina ragmen cok genc yaslarda Sudan’da onemli gorevlere gelebilmistir. R. Slatin’in bu gorevlere gelmesinde o donemin guclu Ingiliz Generali C. Gordon’un katkisi tartisilmaz bir gercektir. R. Slatin’in Sudan kariyeri kaza mudurlugunden vilayet valiligine, 12 yillik esaret doneminden Sudan Genel Mufettisligine kadar inisli cikisli seyir izlemistir. Ozellikle 1896-1898 Ingilizlerin Sudan’i isgal yillarinda R. Slatin’in Ingiliz-Misir askeri gucunde aldigi onemli gorevler onun taninirligini daha da artirmistir. Sudan’in ic bolgelerine ilerleyen Ingiliz-Misir ordusunda on cephelerde yer alan R. Slatin bir zamanlar kendisini esaret altinda tutan Halife ve onun komutanlarinin yakalanmasi icin verilen orduyu sevk eden kisi olmustur. 1899’da Mehdi Devleti’nin ortadan kaldirilmasiyla baslayan Ingiliz hâkimiyet doneminde Sudan’i yeniden yapilandiran birkac isimden birisi olmustur. Sudan’in modern tarihinde bir kirilma noktasi denilebilecek “Mehdi Hareketi’ni” yakindan gozlemleyen R. Slatin’in hikâyesi doneme iliskin yapilacak calismalara yeni kapilar aralayacaktir.
Fransiz Ihtilalinin yaymis oldugu hurriyet ve esitlik ilkeleri kole ticaretine yeni sinirlandirmalarin getirilmesine neden olmustur. Bu durumun olusmasinda Sanayi Devlerimiyle is gucune duyulan ihtiyacin azalmasi da etkili olmustur. 19.... more
Fransiz Ihtilalinin yaymis oldugu hurriyet ve esitlik ilkeleri kole ticaretine yeni sinirlandirmalarin getirilmesine neden olmustur. Bu durumun olusmasinda Sanayi Devlerimiyle is gucune duyulan ihtiyacin azalmasi da etkili olmustur. 19. yuzyil boyunca Avrupali devletlerin yani sira Osmanli Devleti ve Iran da esir ticaretinin yasaklanmasi konusunda onemli cabalar harcamistir. Devletlerin birbirlerinden bagimsiz olarak esir ticaretini durdurmaya yonelik cabalari onemli oranda sonuc vermis olsa da Afrika’daki esir ticareti 19. yuzyil boyunca devam etmistir. Dolayisiyla Afrika’daki esir ticaretini tam olarak onlemek amaciyla Ingiltere onculugunde Bruksel’de uluslararasi bir konferans toplanmistir. Taraf devletler 2 Temmuz 1890 tarihinde esir ticaretini yasaklamayi amaclayan kurallara imza atmislardir.
Although the absolute sovereignty of Great Britain over Sudan started with the 1899 Treaty, the struggle for influence over Sudan dates back to the 1881 Mahdi discourse of Muhammad Ahmed. The implementation of the British policies on... more
Although the absolute sovereignty of Great Britain over Sudan started with the 1899 Treaty, the struggle for influence over Sudan dates back to the 1881 Mahdi discourse of Muhammad Ahmed. The implementation of the British policies on Sudan began with the occupation of Egypt in 1882. The United Kingdom's then southward expansion policy across Egypt became possible after nearly 20 years of conflict against the Mahdi of Sudan, Mohammed Ahmed. After the withdrawal of the Anglo-Egyptian military force (with great losses), the UK attempted its the second invasion during the Dongola Campaign of March 1896. The Anglo-Egyptian military carried out their assault against the Caliph Abdullah (the successor of Muhammad Ahmed). In January 1899, this resulted in official birth of Sudan with the Condominium Agreement. This treaty was signed between Britain, Egypt, and Sudan on January 19, 1899, and it handed over the sovereignty of Sudan to the joint administration of Britain and Egypt. The treaty consisted of 12 articles, some of which caused heated discussions between the British and Egyptian administration in the following years. Although Lord Cromer (the British Ambassador to Cairo) helped draw up these articles, the British Government itself drew up the vast majority of the treaty. This study will examine the transition process to the Condominium, the unique administration of that period, and the Treaty of 1899. In doing so, we will be better able to understand the what British-Sudan-in 20th century-was like.
Rudolf Von Slatin’in kariyeri aslen Avusturya-Macaristan vatandaşı olduğu halde Sudan’a seyahati esnasında karşılaştığı İngiliz sivil ve askeri yetkilileri sayesinde Mısır Hükümeti altında resmi görevler almasıyla başlamıştır. Viyana’dan... more
Rudolf Von Slatin’in kariyeri aslen
Avusturya-Macaristan vatandaşı olduğu halde
Sudan’a seyahati esnasında karşılaştığı İngiliz
sivil ve askeri yetkilileri sayesinde Mısır
Hükümeti altında resmi görevler almasıyla
başlamıştır. Viyana’dan 17 yaşında ayrılan R.
Slatin iyi bir eğitim tahsiline sahip olmamasına
rağmen çok genç yaşlarda Sudan’da önemli
görevlere gelebilmiştir. R. Slatin’in bu görevlere
gelmesinde o dönemin güçlü İngiliz Generali C.
Gordon’un katkısı tartışılmaz bir gerçektir. R.
Slatin’in Sudan kariyeri kaza müdürlüğünden
vilayet valiliğine, 12 yıllık esaret döneminden
Sudan Genel Müfettişliğine kadar inişli çıkışlı
seyir izlemiştir. Özellikle 1896-1898 İngilizlerin
Sudan’ı işgal yıllarında R. Slatin’in İngiliz-Mısır
askeri gücünde aldığı önemli görevler onun
tanınırlığını daha da artırmıştır. Sudan’ın iç
bölgelerine ilerleyen İngiliz-Mısır ordusunda ön
cephelerde yer alan R. Slatin bir zamanlar
kendisini esaret altında tutan Halife ve onun
komutanlarının yakalanması için verilen orduyu
sevk eden kişi olmuştur. 1899’da Mehdi
Devleti’nin ortadan kaldırılmasıyla başlayan
İngiliz hâkimiyet döneminde Sudan’ı yeniden
yapılandıran birkaç isimden birisi olmuştur.
Sudan’ın modern tarihinde bir kırılma noktası
denilebilecek “Mehdi Hareketi’ni” yakından
gözlemleyen R. Slatin’in hikâyesi döneme ilişkin
yapılacak çalışmalara yeni kapılar aralayacaktır.
2 Ağustos 1990 tarihinde Irak’ın Kuveyt’i işgali ile başlayan ve aynı gün Birleşmiş Milletler kararıyla uluslararası bir boyut kazanan Körfez Krizi, 15 Ocak 1991’e kadar süre verilen Irak’ın işgal ettiği topraklardan geri çekilmemesi... more
2 Ağustos 1990 tarihinde Irak’ın Kuveyt’i işgali ile başlayan ve aynı gün Birleşmiş Milletler kararıyla uluslararası bir boyut kazanan Körfez Krizi, 15 Ocak 1991’e kadar süre verilen Irak’ın işgal ettiği topraklardan geri çekilmemesi üzerine, 17 Ocak’ta Körfez Savaşı’na dönüşmüştür. ABD başta olmak üzere, 40 ülkenin destek verdiği ve Basra Körfezi’nden organize edilen savaş, bölge ülkeleri ve dünya siyasetini derinden etkilemiştir. 4 gün süren hava bombardımanı ve 28 Şubat’a kadar devam eden kara operasyonları sonucunda, II. Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük askeri kuvvet, Irak ordusunu mağlup etmiştir. Türkiye savaşta tarafsız kalmak yerine, Koalisyon Gücü’nün yanında yer almış, ancak savaş sonunda en çok zarar gören ülkelerden birisi olmuştur. Önemli bir ekonomik kayıpla karşılaşan Türkiye, uzun vadede mülteciler, Kürt sorunu ve PKK’nın daha da güçlenmesi gibi meselelerle uğraşmak durumunda kalmıştır. Öte yandan 1989’da Berlin Duvarı’nın çökmesi, 3 Ekim 1990’da Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesi ve 25 Aralık 1991’de SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği)’nin resmen dağılması uluslararası siyasetin yeniden dizaynını zorunlu kılmıştır. Zira II. Dünya Savaşı’nın bitimiyle birlikte başlayan ve ABD ile SSCB’nin oluşturduğu iki kutuplu dünya düzeni, buna bağlı olarak da iki devlet arasında cereyan eden mücadele, büyük çoğunluğa göre soğuk savaş atmosferi 1991 tarihten itibaren kısmen sona ermiştir. SSCB’nin dağılması birçok yeni devletin ortaya çıkmasına neden olurken,  mücadele alanı eski Sovyet toprakları ile Ortadoğu bölgesinde yoğunlaşmıştır. Bu çalışmada Türkiye’nin Körfez Savaşı ve yeni dünya düzenine geçişte oynadığı rol ve uyguladığı politikalar ele alınmıştır.
In the nineteenth century, when a new world order began to be established by the industrial revolution, the Western States colonized many regions of the world.Colonial activities came the gate of black continent Africa, and many parts of... more
In the nineteenth century, when a new world order began to be established by the industrial revolution, the Western States colonized many regions of the world.Colonial activities came the gate of black continent Africa, and many parts of the continent was partitioned by western states under the leadership of Britain and France. The conflict between the British and French territories in the Turkish administration was one of the most important factors determining the relations of the states with the Ottoman administration. The activities of the British in Sudan and Egypt, and the French in Algeria, Tunisia and Central Africa, not only in terms of Ottoman history, but also in the history of African and even colonialism, constituted a major break point. In this context, the Canet Problem, which has been taken up in this study, shows Turkish-French competition in the Sahara as a result of the expansionist policies of the French.The Canet is on the scene of history in the early 20th century because of its geopolitical importance in spite of not a big settlement due to the fact that France's penetration to the Sahara with the aim of linking North Africa and Central African colonies, and turning trade routes into Algerian
lands for their own benefit.The importance of the issue increased sinceboth states claimed Canet as their
own territory of influence and applied hard power. However, the fact that these states have tended to resolve
their concerns through diplomatic channels has given a different perspective to this problem. In the
meantime, Sahara’s indispensable actor Tevariks also played a decisive role in Turkish-French relations.
The Canet Problem, which emerged prominently from 1906, was closed for favour of the French in 1912,
when the Ottomans abandoned the African continent.
Özet 19. yüzyılda Sudan'da ortaya çıkan Mehdi Hareketi İslam dünyasında, özellikle Doğu Afrika'da önemli etkiler bırakmıştır. Sıradan bir ailede dünya'ya gelen ve sonrasında dini edinimleriyle kendine has bir söylem geliştiren Muhammet... more
Özet 19. yüzyılda Sudan'da ortaya çıkan Mehdi Hareketi İslam dünyasında, özellikle Doğu Afrika'da önemli etkiler bırakmıştır. Sıradan bir ailede dünya'ya gelen ve sonrasında dini edinimleriyle kendine has bir söylem geliştiren Muhammet Ahmet, kendisinin dahi beklemediği bir üne kavuşmuştur. İlk aşamada ortaya attığı dini söylemlerini siyasi söylemleri takip etmiş, Osmanlı idarecilerine karşı oluşturduğu muhalefetin başarılı sonuçları kendisinin Sudan'da tanınmasına neden olmuştur. Ardından İngiliz emperyalizmine karşı duruşuyla kendisine muhalif olan birçok kesimin desteğini alan Muhammet Ahmet, aldığı zaferlerin ardından tüm dünya tarafından tanınmıştır. Sonraki dönemlerde önemli akademik çalışmaların yapıldığı Sudan'daki Mehdi Hareketi, 1885-1898 tarihleri arasında Mehdi Devleti olarak bilenen yeni bir siyasi organizasyonun temellerini atmıştır. 20. yüzyıl boyunca Sudan'ın siyasi tarihinde Mehdi Hareketi'nin derin izlerini görmek mümkündür. Muhammet Ahmet'in manifestosu şüphesiz teologların ayrıntılı olarak değerlendireceği farklı bir alandır. Ancak tarafımızca yapılan bu çalışma, hedef kitleye Muhammet Ahmet'in kısa bir biyografisini, mehdiliğini ilan ettiği 1881-1885 tarihleri arasındaki Osmanlı ve İngiliz güçlerine karşı yürüttüğü siyasi ve askeri mücadelesini açıklamayı amaçlamaktadır. Abstract In 19th Century Mahdi Movement which occured in Sudan made a significant effect on particularly East Africa. Muhammet Ahmet, who came to the world in an ordinary family and developed his own discourse through his religious acquisitions,
19. yüzyılda Süveyş kanalının açılmasıyla dünya ticaret yolları yön değiştirmiştir. Bu dönemde sanayileşme rekabeti içerisinde olan Avrupalı devletlerin ilgisi de Doğu Afrika üzerine çevrilmiştir. Özellikle Süveyş Kanalını kontrol eden... more
19. yüzyılda Süveyş kanalının açılmasıyla dünya ticaret yolları yön
değiştirmiştir. Bu dönemde sanayileşme rekabeti içerisinde olan Avrupalı
devletlerin ilgisi de Doğu Afrika üzerine çevrilmiştir. Özellikle Süveyş
Kanalını kontrol eden Mısır ile transit ticarette uğrak yeri olan Kızıldeniz
liman şehirleri önem kazanmıştır. Bu bağlamda İngiltere Uzakdoğu’daki
kolonileri için önemli bir konumda bulunan Mısır’ı işgal etmiştir. Bunun
ardından İngiltere, Sudan’a doğru genişleme siyaseti izlemeye başlamıştır.
İngiltere’nin Sudan’ı işgali iki aşamada gerçekleşmiştir. İlk aşama, 1882-
1885 tarihlerinde William Hicks ve General Gordon Sudan’a
gönderilmiş, ancak Sudan’da patlak veren Mehdi Hareketi nedeniyle
başarılı olunamamıştır. İkinci aşama ise 1896-1898 tarihlerinde Sudan’da
bir Mehdi Devleti olduğu halde General Herbert Kitchener’in komutası
altında gerçekleşen işgal girişimidir. 1896’da İngiltere’nin isteği
doğrultusunda İngiliz General Kitchener’in komutası altında Sudan’a
doğru Mısır-İngiliz müttefik ordularının ileri harekâtı görülmüştür.
Sudan’ın işgali iklim şartlarının olumsuz etkisi, coğrafi şartların elverişli
olmaması, ikmal faaliyetlerindeki eksiklik ve İngiliz-Mısır ordularındaki
uyumsuzluk nedeniyle yaklaşık 3 yıl kadar bir süreyi almıştır. Bu süre
zarfında Halife Abdullah’a bağlı birliklerle İngiliz-Mısır güçleri arasında
büyük savaşların haricinde sayısız çarpışmalar gerçekleşmiştir. Buna
rağmen İngiliz-Mısır güçlerinin ileri harekâtı mümkün olabilmiştir.
Sudan’ın kaderini değiştiren gelişme Atbara Savaşı’nda İngiliz-Mısır
güçlerine karşı Halife Abdullah’ın aldığı yenilgi olmuştur. Bu savaşın
ardından İngiliz-Mısır güçleri Omdurman önlerine kadar ilerleme imkânı
elde etmişlerdir. Omdurman Savaşı’nda Halife Abdullah’ın yenilgisiyle
Sudan’daki İngiliz hâkimiyeti kesin olarak gerçekleşmiş böylece Mehdi
Devleti tarihe karışmıştır. Ocak 1899’da “Condominium Antlaşması”
yapılarak İngiliz-Mısır ortak idaresi kurulmuştur. Sonraki dönemlerde Mısırlı yetkililer devre dışı kalmış, İngiltere bölgenin yönetiminde söz
sahibi olmuştur.
Günümüzde Ortadoğu ve Afrika üzerindeki batı politikasının daha
iyi anlaşılabilmesi 19. ve 20. yüzyıl siyasi ve askeri faaliyetlerinin oldukça
iyi bilinmesine bağlıdır. Bu çalışmada Sudan özelinde İngiltere’nin Doğu
Afrika üzerindeki emperyal faaliyetleriyle Sudan’ın işgal edilmesinin
arkasındaki politik nedenler ifade edilmeye çalışılmıştır. Nitekim bu
çalışma Ortadoğu ve Afrika üzerinde oldukça sınırlı olan akademik
çalışmalara katkıda bulunmak amacıyla hazırlanmıştır.
The principles of liberty and equality, which were spread by the French Revolution, caused that new limitations were enacted in slave trade. The decrease in the need for slaves, which had emerged with the Industrial Revolution, was one of... more
The principles of liberty and equality, which were spread by the French Revolution, caused that new limitations were enacted in slave trade. The decrease in the need for slaves, which had emerged with the Industrial Revolution, was one of the reasons for this. The Ottoman State, as well as Iran, spent significant amount of efforts in banning the slave trade along with the European States during the 19 th Century. Although there were important outcomes of these efforts of states which were spent independently from each other, the slave trade in Africa continued along the 19 th Century. For this reason, an international conference was held in Brussels with the leadership of Britain to prevent slave trade in Africa completely. The parties of this conference signed a set of rules that had the aim of banning slave trade on July 2, 1890.
Research Interests: