Siber alanın hızla büyümesi dünya siyasetinde önemli bir bağlamdır ve siber, gücü kendisine bağla... more Siber alanın hızla büyümesi dünya siyasetinde önemli bir bağlamdır ve siber, gücü kendisine bağlamaktadır. Anonimlik unsuru, güvenlikte asimetrilerin varlığı, siber araçlara erişmenin maliyetinin düşük olması gibi sebepler devletdışı aktörlerin de siber alanda sert ve yumuşak bir güç sunma kapasitesine sahip olmalarını kolaylaştırmaktadır. Siberin doğasında var olan özellikler, aktörler arasındaki güç farklılıklarını önemli oranda azaltmakta ve bu durum 21. yüzyılda küresel siyaseti simgeleyen başat unsurların “gücün dağılımı” veya “gücün yayılması” gibi konular üzerinde şekillenmesine sebebiyet vermektedir. Devletlerin, özellikle büyük güçlerin kara, deniz veya hava gibi alanlarda söz sahibi oldukları gibi siber alanda da hâkimiyet kurmaları kolay değildir. Dolayısıyla devletler, siber alanda devlet-dışı aktörler tarafından güçlü bir meydan okumayla karşı karşıya kalmaktadırlar. Anahtar Kelimeler: Siber Alan, Güç, Aktör, Devlet, Devletdışı Aktör
Abstract
The rapid growth of the cyberspace is an important domain in world politics, and cyber is connecting its power to itself. The anonymity, the presence of safety asymmetries, and the low cost of accessing cyber tools make it easier for non-state actors to have a hard and soft power delivery capability in the cyberspace. The inherent characteristics of cyberspace considerably reduce the power disparities between actors, and this leads to the formation of dominant elements, which symbolize global politics in the 21st century, on issues such as "distribution of power" or "diffusion of power". It is not easy for the states, particularly great powers to dominate the cyberspace, as they have a say in domains such as land, sea or air. Therefore, the states are faced with a strong challenge by the non-state actors in the cyberspace. Key Words: Cyberspace, Power, Actor, State, Non-State Actors
Kosova, uluslararası sistemde tanınma problemi olan bir ülke statüsündedir. Bu belirsiz statüsü s... more Kosova, uluslararası sistemde tanınma problemi olan bir ülke statüsündedir. Bu belirsiz statüsü sebebiyle kendisini uluslararası topluma kabul ettirmeye çalışmaktadır. Bu bağlamda, en kolay ve en hızlı yollardan biri, dijital diplomasinin etkin kullanımıdır. Zira kendileri hakkında doğru bilgilerin dolaşımını sağlamak isteyen ülkelerin stratejik olarak dijital diplomasi kullanmaları bu ülkeler açısından avantaj sağlayacaktır. Ancak dijital diplomasi, siber ortamda gerçekleştirilen her faaliyet gibi yalnızca devletlerin uygulayabileceği bir alan olmaktan çıkmıştır. Aktör çeşitliliğini doğası gereği bünyesinde barındıran siber alan, dijital diplomasi faaliyeti esnasında da aktör çeşitliliğini gerektirmektedir. Dolayısıyla bu durum, geleneksel olarak devlet tekelinde bulunan "diplomasi" faaliyetinin devlet-dışı aktörler eliyle de gerçekleştirilebileceği sonucunu doğurmaktadır. Bu çalışmada, Kosova örneği üzerinden diplomasi faaliyetinin devlet ve devlet-dışı aktörler aracılığıyla nasıl kullanıldığı ele alınacak olup, bu durumun devlet aktörünün rolünde herhangi bir değişim veya dönüşüme sebebiyet verip vermediği sorunsalı üzerinde durulacaktır.
Abstract
At a time when traditional boundaries have been overcome by digitalization, Kosovo has the status of a country with recognition problems in the international system. Because of this ambiguous status, she tries to establish herself in the international community. In this context, one of the easiest and fastest ways is the effective use of digital diplomacy. Because countries that want to ensure that the right information is circulated about themselves, using digital diplomacy strategically will give an advantage to these countries. However, digital diplomacy, like any activity in cyberspace, has ceased to be an area that only states can implement. Cyber space, which incorporates the diversity of actors by nature, also requires a variety of actors during digital diplomacy. Therefore, * İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi.
Günümüzde devletler, kendi güvenlik altyapılarını, ekonomilerini ve diğer bütün varlıklarını savu... more Günümüzde devletler, kendi güvenlik altyapılarını, ekonomilerini ve diğer bütün varlıklarını savunmak amacıyla askeri ve siber alanda caydırıcılığı etkili bir araç olarak kullanmaktadırlar. Siber saldırılar, her ne kadar nükleer alanda oluşabilecek saldırılarla kıyaslanamasa da, uluslararası güvenlik için ciddi bir tehdit oluşturmaktadırlar. Yakın zamanda gerçekleşen siber saldırı örnekleri, gelecekte oluşabilecek uluslararası çatışmalarda siber saldırıların öncü rol oynayacağının sinyallerini vermiştir. Bu nedenle devletler, siber güvenliklerini sağlayabilmek adına siber caydırıcılık alanındaki faaliyetlere ağırlık vermeye bağlamıĢlardır. Bu çalışmada, siber caydırıcılığın uygulanması noktasında ortaya çıkan engeller mevcut örnekler üzerinden incelenerek devletlerin siber saldırıları minimize etmek için geliştirdikleri stratejiler ele alınacaktır.
Abstract
Today, states use military and cyber deterrence as an effective tool to defend their security infrastructure, their economy and all their other assets. Cyber attacks are a serious threat to international security, although they are incomparable to the attacks that may occur in the nuclear field. Recent examples of happening cyber attacks have signaled that cyber attacks will can play a leading role in future international conflicts. For this reason, the states have begun to focus on activities in the area of cyber deterrence in order to provide cyber security. In this study, the obstacles to the application of cyber deterrence will be examined through the existing examples and the strategies developed by the states to minimize the cyber attacks will be handled. GiriĢ Devletler ve devlet dıĢı aktörler tarafından gerçekleĢtirilen siber operasyonlar Ģiddetli bir Ģekilde artıĢ göstermektedir. Bu nedenle çoğu devlet, ağlarını ve altyapısını korumak için Yüksek Lisans Öğrencisi, Selçuk Üniversitesi Uluslararası ĠliĢkiler Bölümü. sevdakorhan@hotmail.com adresinden ulaĢılabilir.
Bu çalışma, sosyal medyanın, bireylerin dış politikaya dair düşünce ve davranışları üzerindeki ro... more Bu çalışma, sosyal medyanın, bireylerin dış politikaya dair düşünce ve davranışları üzerindeki rolünü irdelemeyi amaçlamakta ve bunun için vaka çalışması ile ankete dayalı nicel analiz yöntemlerini kullanmaktadır. Çalışmanın örneklem grubu Türkiye'deki 18-35 yaş grubu üniversiteli genç yetişkinlerdir. Bu grubun dış politika algıları açısından, Sosyal Paylaşım Sitelerinin (SPSler) etkisini ölçmek adına 18-22 Mart 2019 tarihleri arasında, 353 lisans ve lisansüstü üniversite öğrencisine 20 soruluk klasik bir anket, elden dağıtılarak uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar, Türkiye'deki genç yetişkinlerin yaklaşık %62'sinin dış politikaya dair düşüncelerini oluştururken sosyal medya paylaşımlarından etkilendiğini göstermektedir. Ankete cevap verenlerin en geniş kesimi (%47), sosyal medya paylaşımlarının ülkenin dış politika yapımı üzerinde kısmen de olsa etkili olduğuna, %17'si ise hiç etkili olmadığına inanmaktadır. Katılımcılar, sosyal medya paylaşımlarını göz önüne aldıklarında Türkiye'nin bir numaralı sorunu olarak öncelikle Suriye, ardından ekonomi ve ABD ile ilgili meseleleri görmektedir. ABSTRACT This article aims at scrutinizing the role of social media on the individuals' foreign policy thoughts and behaviour, and for that, it uses the methods of case study as well as quantitative analysis based on a questionnaire. The sample group of the study is the young adult university students, aged between 18-35, in Turkey. To measure the effect of the Social Network Sites (SNSs) on the foreign policy perceptions of this group, a classical questionnaire, consisting of 20 questions, was handed over to 353 university students, both graduate and non-graduate, between 18-22 March 2019. The results gathered show that almost 62% of the young adults in Turkey are being affected by the social media shares while forming their foreign policy opinion. * Bu çalışmanın ilk taslağı, sorumlu yazar tarafından 27-20 Mart 2019 tarihleri arasında Kanada'nın Toronto kentinde düzenlenen, 60. ISA (International Studies Association) Genel Konferansında sözlü bildiri olarak sunulmuştur.
Özet
Latin Amerika ve Karayipler (LAK), bölgedeki ekonomik ve teknolojik hareketliliğin artması ... more Özet
Latin Amerika ve Karayipler (LAK), bölgedeki ekonomik ve teknolojik hareketliliğin artması nedeniyle siber suç faaliyetlerine karşı savunmasız konumdadır. Bölge ekonomileri dijitalleştikçe, siber güvenlik uygulamaları dijitalleşmedeki gelişmelere ayak uyduramamaktadır. Bu nedenle siber suç, siber casusluk ve hacktivizm, özellikle Latin Amerika'yı hedef almış bulunmaktadır. Geniş internet penetrasyonu ve buna bağlı olarak artan internet kullanıcı sayısı, kritik altyapıların siber alana entegre edilmesi ve finansal teknoloji uygulamaları Latin Amerika’yı siber suçlular için cazip bir hedef haline getirmiştir. Buna karşılık bölge ülkeleri tarafından oluşturulan siber güvenlik stratejileri ve siber alana uyarlanmaya çalışılan yasal mevzuatlar, siber saldırılara karşı alınan önlemler bağlamında önem teşkil etmektedir. Bu çalışma, LAK bölgesinin siber güvenlik politikalarını; ülkelerin işbirliği, strateji ve hukuki zemin bağlamında yürüttükleri çalışmalar çerçevesinde incelemeyi hedeflemektedir.
Abstract
Latin America and the Caribbean (LAC) are vulnerable to cybercrime activities due to increased economic and technological mobility in the region. As the regional economies become digital, cyber security practices cannot keep up with the developments in digitalization. For this reason, cybercrime, cyber espionage and hacktivism have particularly targeted Latin America. Extensive internet penetration and the increasing number of internet users, integration of critical infrastructures into cyberspace and financial technology applications have made Latin America an attractive target for cybercriminals. In response to this, the cyber security strategies created by the countries in the region and the legal regulations that are tried to be adapted to cyberspace are important in the context of the measures taken against cyber attacks. This study aims to examine the cyber security policies of the LAC region within the framework works carried out of the countries' cooperation, strategy and legal basis.
1980’li yıllardan bu yana iletişim ve ulaşım teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler, küreselle... more 1980’li yıllardan bu yana iletişim ve ulaşım teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler, küreselleşme sürecinin etkilerini artırmasında etkili olmuştur. Bu tarihten itibaren ülkeler; güvenlik, ekonomi, enerji ve kültür gibi pek çok alanda birbirlerine daha bağımlı hâle gelmiştir. İlerleyen dönemlerde karşılıklı bağımlılığın ve teknolojinin gelişmesinin de etkisiyle, geleneksel askeri tehditlere ek olarak, siber tehditler yeni yeni ortaya çıkmaya başlamış ve uluslararası sistemdeki yerini almıştır. Bu bağlamda siber saldırı, siber savaş, siber güç, siber caydırıcılık gibi kavramlar güvenlik çalışmalarında yer bulmaya başlamıştır. Güvenlik çalışmalarındaki bu genişleme, Soğuk Savaş boyunca nükleer silahların etkisini açıklamak için kullanılan caydırıcılık stratejisinin mahiyeti ve kullanım alanı üzerinde bir çeşitlilik yaratmıştır. Soğuk Savaş döneminde nükleer güçlerin sonuçlarından korkmaları nedeniyle birbirleriyle savaşmama nedeni olarak görülen caydırıcılık, bugün siber alanın doğası karşısında ciddi bir meydan okumaya maruz kalmaktadır. Caydırıcılığın yarım yüzyıl süren Soğuk Savaş sırasındaki rolü, yalnızca iki devletin savaşmasını önlemek iken bugün sayısız anonim aktörün savaşmasını engellemek gibi bir yükümlülükle karşı karşıya kalmıştır. Zira siber uzay, yalnızca devletler değil; devlet dışı aktörler ve bireyler de dâhil olmak üzere çok sayıda aktörü bünyesinde barındırması nedeniyle güç siyaseti üzerinde dönüşümler yaratmaktadır. Öte yandan, devletlerin gün geçtikçe daha fazla ağa bağlı ve entegre hale gelmeleri; siber güvenlik, siber casusluk, gizlilik ve internet özgürlüğü gibi zorlukların da artmasına sebebiyet vermiştir. Buna paralel olarak, gittikçe daha fazla ülkenin siber alanda saldırı yeteneklerine sahip olmaya başlaması, siber diyalog kültürünün oluşmasını zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla devletlerin siber uzay politikalarını şekillendirmek için iş birliği çerçevesinde hareket etmeleri gerektiği fikri, siber diplomasi faaliyetlerini teşvik etmiştir. Bugün ulusal güvenliğin korunması ve internet kullanıcılarının güvenliğinin artırılması noktasında siber diplomasi, önemli bir araç olarak görülmektedir. Bu bağlamda siber diplomasi, kriz zamanlarında bile iletişim kanallarının açık kalmasını sağlayarak siber saldırıların tırmanmasını veya yanlış değerlendirilmesini önlemeyi amaçlamaktadır. Diplomasi, siber alanda sorumlu devlet davranışları hususunda bağlayıcı ve bağlayıcı olmayan normların geliştirilmesi açısından gereklidir. Bu noktada, Hükûmet Uzmanları Grubu (GGE), Açık Uçlu Çalışma Grubu (OEWG) ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gibi forum ve kuruluşlar güven artırıcı önlemleri geliştirmek amacıyla bölgesel ve uluslararası faaliyetlerini sürdürmektedir (Barrinha ve Renard, 2020). Ancak diplomatik faaliyetler de gizlilik, anonimlik ve atıf sorunları nedeniyle devletlerarasında güven inşasının oluşmasının önünde engel teşkil etmektedir. Bu çalışma, caydırıcılık ve diplomasi arasındaki bağlantının güç siyaseti üzerindeki etkisine odaklanmaktadır. Bu bağlamda, devletlerin siber alanda algıladıkları tehdit ve korku faktörlerinin güvenlik politikaları üzerinde yarattığı etkiler incelenmektedir. Bir devlet veya devlet dışı aktörün siber güç kullanılarak caydırılması mümkün müdür? Devletler tarafından yürütülen diplomasi faaliyetleri siber caydırıcılık bağlamında ne ifade etmektedir? Caydırıcılık ve diplomasinin birlikte yürütülmesi siber çatışmaları azaltabilir mi? Çalışmada bu tür sorulara literatürdeki konsensüs bağlamında yanıt verilmesi amaçlanmış ve buna yönelik değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Siber alanın hızla büyümesi dünya siyasetinde önemli bir bağlamdır ve siber, gücü kendisine bağla... more Siber alanın hızla büyümesi dünya siyasetinde önemli bir bağlamdır ve siber, gücü kendisine bağlamaktadır. Anonimlik unsuru, güvenlikte asimetrilerin varlığı, siber araçlara erişmenin maliyetinin düşük olması gibi sebepler devletdışı aktörlerin de siber alanda sert ve yumuşak bir güç sunma kapasitesine sahip olmalarını kolaylaştırmaktadır. Siberin doğasında var olan özellikler, aktörler arasındaki güç farklılıklarını önemli oranda azaltmakta ve bu durum 21. yüzyılda küresel siyaseti simgeleyen başat unsurların “gücün dağılımı” veya “gücün yayılması” gibi konular üzerinde şekillenmesine sebebiyet vermektedir. Devletlerin, özellikle büyük güçlerin kara, deniz veya hava gibi alanlarda söz sahibi oldukları gibi siber alanda da hâkimiyet kurmaları kolay değildir. Dolayısıyla devletler, siber alanda devlet-dışı aktörler tarafından güçlü bir meydan okumayla karşı karşıya kalmaktadırlar. Anahtar Kelimeler: Siber Alan, Güç, Aktör, Devlet, Devletdışı Aktör
Abstract
The rapid growth of the cyberspace is an important domain in world politics, and cyber is connecting its power to itself. The anonymity, the presence of safety asymmetries, and the low cost of accessing cyber tools make it easier for non-state actors to have a hard and soft power delivery capability in the cyberspace. The inherent characteristics of cyberspace considerably reduce the power disparities between actors, and this leads to the formation of dominant elements, which symbolize global politics in the 21st century, on issues such as "distribution of power" or "diffusion of power". It is not easy for the states, particularly great powers to dominate the cyberspace, as they have a say in domains such as land, sea or air. Therefore, the states are faced with a strong challenge by the non-state actors in the cyberspace. Key Words: Cyberspace, Power, Actor, State, Non-State Actors
Kosova, uluslararası sistemde tanınma problemi olan bir ülke statüsündedir. Bu belirsiz statüsü s... more Kosova, uluslararası sistemde tanınma problemi olan bir ülke statüsündedir. Bu belirsiz statüsü sebebiyle kendisini uluslararası topluma kabul ettirmeye çalışmaktadır. Bu bağlamda, en kolay ve en hızlı yollardan biri, dijital diplomasinin etkin kullanımıdır. Zira kendileri hakkında doğru bilgilerin dolaşımını sağlamak isteyen ülkelerin stratejik olarak dijital diplomasi kullanmaları bu ülkeler açısından avantaj sağlayacaktır. Ancak dijital diplomasi, siber ortamda gerçekleştirilen her faaliyet gibi yalnızca devletlerin uygulayabileceği bir alan olmaktan çıkmıştır. Aktör çeşitliliğini doğası gereği bünyesinde barındıran siber alan, dijital diplomasi faaliyeti esnasında da aktör çeşitliliğini gerektirmektedir. Dolayısıyla bu durum, geleneksel olarak devlet tekelinde bulunan "diplomasi" faaliyetinin devlet-dışı aktörler eliyle de gerçekleştirilebileceği sonucunu doğurmaktadır. Bu çalışmada, Kosova örneği üzerinden diplomasi faaliyetinin devlet ve devlet-dışı aktörler aracılığıyla nasıl kullanıldığı ele alınacak olup, bu durumun devlet aktörünün rolünde herhangi bir değişim veya dönüşüme sebebiyet verip vermediği sorunsalı üzerinde durulacaktır.
Abstract
At a time when traditional boundaries have been overcome by digitalization, Kosovo has the status of a country with recognition problems in the international system. Because of this ambiguous status, she tries to establish herself in the international community. In this context, one of the easiest and fastest ways is the effective use of digital diplomacy. Because countries that want to ensure that the right information is circulated about themselves, using digital diplomacy strategically will give an advantage to these countries. However, digital diplomacy, like any activity in cyberspace, has ceased to be an area that only states can implement. Cyber space, which incorporates the diversity of actors by nature, also requires a variety of actors during digital diplomacy. Therefore, * İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi.
Günümüzde devletler, kendi güvenlik altyapılarını, ekonomilerini ve diğer bütün varlıklarını savu... more Günümüzde devletler, kendi güvenlik altyapılarını, ekonomilerini ve diğer bütün varlıklarını savunmak amacıyla askeri ve siber alanda caydırıcılığı etkili bir araç olarak kullanmaktadırlar. Siber saldırılar, her ne kadar nükleer alanda oluşabilecek saldırılarla kıyaslanamasa da, uluslararası güvenlik için ciddi bir tehdit oluşturmaktadırlar. Yakın zamanda gerçekleşen siber saldırı örnekleri, gelecekte oluşabilecek uluslararası çatışmalarda siber saldırıların öncü rol oynayacağının sinyallerini vermiştir. Bu nedenle devletler, siber güvenliklerini sağlayabilmek adına siber caydırıcılık alanındaki faaliyetlere ağırlık vermeye bağlamıĢlardır. Bu çalışmada, siber caydırıcılığın uygulanması noktasında ortaya çıkan engeller mevcut örnekler üzerinden incelenerek devletlerin siber saldırıları minimize etmek için geliştirdikleri stratejiler ele alınacaktır.
Abstract
Today, states use military and cyber deterrence as an effective tool to defend their security infrastructure, their economy and all their other assets. Cyber attacks are a serious threat to international security, although they are incomparable to the attacks that may occur in the nuclear field. Recent examples of happening cyber attacks have signaled that cyber attacks will can play a leading role in future international conflicts. For this reason, the states have begun to focus on activities in the area of cyber deterrence in order to provide cyber security. In this study, the obstacles to the application of cyber deterrence will be examined through the existing examples and the strategies developed by the states to minimize the cyber attacks will be handled. GiriĢ Devletler ve devlet dıĢı aktörler tarafından gerçekleĢtirilen siber operasyonlar Ģiddetli bir Ģekilde artıĢ göstermektedir. Bu nedenle çoğu devlet, ağlarını ve altyapısını korumak için Yüksek Lisans Öğrencisi, Selçuk Üniversitesi Uluslararası ĠliĢkiler Bölümü. sevdakorhan@hotmail.com adresinden ulaĢılabilir.
Bu çalışma, sosyal medyanın, bireylerin dış politikaya dair düşünce ve davranışları üzerindeki ro... more Bu çalışma, sosyal medyanın, bireylerin dış politikaya dair düşünce ve davranışları üzerindeki rolünü irdelemeyi amaçlamakta ve bunun için vaka çalışması ile ankete dayalı nicel analiz yöntemlerini kullanmaktadır. Çalışmanın örneklem grubu Türkiye'deki 18-35 yaş grubu üniversiteli genç yetişkinlerdir. Bu grubun dış politika algıları açısından, Sosyal Paylaşım Sitelerinin (SPSler) etkisini ölçmek adına 18-22 Mart 2019 tarihleri arasında, 353 lisans ve lisansüstü üniversite öğrencisine 20 soruluk klasik bir anket, elden dağıtılarak uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar, Türkiye'deki genç yetişkinlerin yaklaşık %62'sinin dış politikaya dair düşüncelerini oluştururken sosyal medya paylaşımlarından etkilendiğini göstermektedir. Ankete cevap verenlerin en geniş kesimi (%47), sosyal medya paylaşımlarının ülkenin dış politika yapımı üzerinde kısmen de olsa etkili olduğuna, %17'si ise hiç etkili olmadığına inanmaktadır. Katılımcılar, sosyal medya paylaşımlarını göz önüne aldıklarında Türkiye'nin bir numaralı sorunu olarak öncelikle Suriye, ardından ekonomi ve ABD ile ilgili meseleleri görmektedir. ABSTRACT This article aims at scrutinizing the role of social media on the individuals' foreign policy thoughts and behaviour, and for that, it uses the methods of case study as well as quantitative analysis based on a questionnaire. The sample group of the study is the young adult university students, aged between 18-35, in Turkey. To measure the effect of the Social Network Sites (SNSs) on the foreign policy perceptions of this group, a classical questionnaire, consisting of 20 questions, was handed over to 353 university students, both graduate and non-graduate, between 18-22 March 2019. The results gathered show that almost 62% of the young adults in Turkey are being affected by the social media shares while forming their foreign policy opinion. * Bu çalışmanın ilk taslağı, sorumlu yazar tarafından 27-20 Mart 2019 tarihleri arasında Kanada'nın Toronto kentinde düzenlenen, 60. ISA (International Studies Association) Genel Konferansında sözlü bildiri olarak sunulmuştur.
Özet
Latin Amerika ve Karayipler (LAK), bölgedeki ekonomik ve teknolojik hareketliliğin artması ... more Özet
Latin Amerika ve Karayipler (LAK), bölgedeki ekonomik ve teknolojik hareketliliğin artması nedeniyle siber suç faaliyetlerine karşı savunmasız konumdadır. Bölge ekonomileri dijitalleştikçe, siber güvenlik uygulamaları dijitalleşmedeki gelişmelere ayak uyduramamaktadır. Bu nedenle siber suç, siber casusluk ve hacktivizm, özellikle Latin Amerika'yı hedef almış bulunmaktadır. Geniş internet penetrasyonu ve buna bağlı olarak artan internet kullanıcı sayısı, kritik altyapıların siber alana entegre edilmesi ve finansal teknoloji uygulamaları Latin Amerika’yı siber suçlular için cazip bir hedef haline getirmiştir. Buna karşılık bölge ülkeleri tarafından oluşturulan siber güvenlik stratejileri ve siber alana uyarlanmaya çalışılan yasal mevzuatlar, siber saldırılara karşı alınan önlemler bağlamında önem teşkil etmektedir. Bu çalışma, LAK bölgesinin siber güvenlik politikalarını; ülkelerin işbirliği, strateji ve hukuki zemin bağlamında yürüttükleri çalışmalar çerçevesinde incelemeyi hedeflemektedir.
Abstract
Latin America and the Caribbean (LAC) are vulnerable to cybercrime activities due to increased economic and technological mobility in the region. As the regional economies become digital, cyber security practices cannot keep up with the developments in digitalization. For this reason, cybercrime, cyber espionage and hacktivism have particularly targeted Latin America. Extensive internet penetration and the increasing number of internet users, integration of critical infrastructures into cyberspace and financial technology applications have made Latin America an attractive target for cybercriminals. In response to this, the cyber security strategies created by the countries in the region and the legal regulations that are tried to be adapted to cyberspace are important in the context of the measures taken against cyber attacks. This study aims to examine the cyber security policies of the LAC region within the framework works carried out of the countries' cooperation, strategy and legal basis.
1980’li yıllardan bu yana iletişim ve ulaşım teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler, küreselle... more 1980’li yıllardan bu yana iletişim ve ulaşım teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler, küreselleşme sürecinin etkilerini artırmasında etkili olmuştur. Bu tarihten itibaren ülkeler; güvenlik, ekonomi, enerji ve kültür gibi pek çok alanda birbirlerine daha bağımlı hâle gelmiştir. İlerleyen dönemlerde karşılıklı bağımlılığın ve teknolojinin gelişmesinin de etkisiyle, geleneksel askeri tehditlere ek olarak, siber tehditler yeni yeni ortaya çıkmaya başlamış ve uluslararası sistemdeki yerini almıştır. Bu bağlamda siber saldırı, siber savaş, siber güç, siber caydırıcılık gibi kavramlar güvenlik çalışmalarında yer bulmaya başlamıştır. Güvenlik çalışmalarındaki bu genişleme, Soğuk Savaş boyunca nükleer silahların etkisini açıklamak için kullanılan caydırıcılık stratejisinin mahiyeti ve kullanım alanı üzerinde bir çeşitlilik yaratmıştır. Soğuk Savaş döneminde nükleer güçlerin sonuçlarından korkmaları nedeniyle birbirleriyle savaşmama nedeni olarak görülen caydırıcılık, bugün siber alanın doğası karşısında ciddi bir meydan okumaya maruz kalmaktadır. Caydırıcılığın yarım yüzyıl süren Soğuk Savaş sırasındaki rolü, yalnızca iki devletin savaşmasını önlemek iken bugün sayısız anonim aktörün savaşmasını engellemek gibi bir yükümlülükle karşı karşıya kalmıştır. Zira siber uzay, yalnızca devletler değil; devlet dışı aktörler ve bireyler de dâhil olmak üzere çok sayıda aktörü bünyesinde barındırması nedeniyle güç siyaseti üzerinde dönüşümler yaratmaktadır. Öte yandan, devletlerin gün geçtikçe daha fazla ağa bağlı ve entegre hale gelmeleri; siber güvenlik, siber casusluk, gizlilik ve internet özgürlüğü gibi zorlukların da artmasına sebebiyet vermiştir. Buna paralel olarak, gittikçe daha fazla ülkenin siber alanda saldırı yeteneklerine sahip olmaya başlaması, siber diyalog kültürünün oluşmasını zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla devletlerin siber uzay politikalarını şekillendirmek için iş birliği çerçevesinde hareket etmeleri gerektiği fikri, siber diplomasi faaliyetlerini teşvik etmiştir. Bugün ulusal güvenliğin korunması ve internet kullanıcılarının güvenliğinin artırılması noktasında siber diplomasi, önemli bir araç olarak görülmektedir. Bu bağlamda siber diplomasi, kriz zamanlarında bile iletişim kanallarının açık kalmasını sağlayarak siber saldırıların tırmanmasını veya yanlış değerlendirilmesini önlemeyi amaçlamaktadır. Diplomasi, siber alanda sorumlu devlet davranışları hususunda bağlayıcı ve bağlayıcı olmayan normların geliştirilmesi açısından gereklidir. Bu noktada, Hükûmet Uzmanları Grubu (GGE), Açık Uçlu Çalışma Grubu (OEWG) ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gibi forum ve kuruluşlar güven artırıcı önlemleri geliştirmek amacıyla bölgesel ve uluslararası faaliyetlerini sürdürmektedir (Barrinha ve Renard, 2020). Ancak diplomatik faaliyetler de gizlilik, anonimlik ve atıf sorunları nedeniyle devletlerarasında güven inşasının oluşmasının önünde engel teşkil etmektedir. Bu çalışma, caydırıcılık ve diplomasi arasındaki bağlantının güç siyaseti üzerindeki etkisine odaklanmaktadır. Bu bağlamda, devletlerin siber alanda algıladıkları tehdit ve korku faktörlerinin güvenlik politikaları üzerinde yarattığı etkiler incelenmektedir. Bir devlet veya devlet dışı aktörün siber güç kullanılarak caydırılması mümkün müdür? Devletler tarafından yürütülen diplomasi faaliyetleri siber caydırıcılık bağlamında ne ifade etmektedir? Caydırıcılık ve diplomasinin birlikte yürütülmesi siber çatışmaları azaltabilir mi? Çalışmada bu tür sorulara literatürdeki konsensüs bağlamında yanıt verilmesi amaçlanmış ve buna yönelik değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Uploads
Anahtar Kelimeler: Siber Alan, Güç, Aktör, Devlet, Devletdışı Aktör
Abstract
The rapid growth of the cyberspace is an important domain in world politics, and cyber is connecting its power to itself. The anonymity, the presence of safety asymmetries, and the low cost of accessing cyber tools make it easier for non-state actors to have a hard and soft power delivery capability in the cyberspace. The inherent characteristics of cyberspace considerably reduce the power disparities between actors, and this leads to the formation of dominant elements, which symbolize global politics in the 21st century, on issues such as "distribution of power" or "diffusion of power". It is not easy for the states, particularly great powers to dominate the cyberspace, as they have a say in domains such as land, sea or air. Therefore, the states are faced with a strong challenge by the non-state actors in the cyberspace.
Key Words: Cyberspace, Power, Actor, State, Non-State Actors
Abstract
At a time when traditional boundaries have been overcome by digitalization, Kosovo has the status of a country with recognition problems in the international system. Because of this ambiguous status, she tries to establish herself in the international community. In this context, one of the easiest and fastest ways is the effective use of digital diplomacy. Because countries that want to ensure that the right information is circulated about themselves, using digital diplomacy strategically will give an advantage to these countries. However, digital diplomacy, like any activity in cyberspace, has ceased to be an area that only states can implement. Cyber space, which incorporates the diversity of actors by nature, also requires a variety of actors during digital diplomacy. Therefore, * İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi.
Abstract
Today, states use military and cyber deterrence as an effective tool to defend their security infrastructure, their economy and all their other assets. Cyber attacks are a serious threat to international security, although they are incomparable to the attacks that may occur in the nuclear field. Recent examples of happening cyber attacks have signaled that cyber attacks will can play a leading role in future international conflicts. For this reason, the states have begun to focus on activities in the area of cyber deterrence in order to provide cyber security. In this study, the obstacles to the application of cyber deterrence will be examined through the existing examples and the strategies developed by the states to minimize the cyber attacks will be handled. GiriĢ Devletler ve devlet dıĢı aktörler tarafından gerçekleĢtirilen siber operasyonlar Ģiddetli bir Ģekilde artıĢ göstermektedir. Bu nedenle çoğu devlet, ağlarını ve altyapısını korumak için Yüksek Lisans Öğrencisi, Selçuk Üniversitesi Uluslararası ĠliĢkiler Bölümü. sevdakorhan@hotmail.com adresinden ulaĢılabilir.
Latin Amerika ve Karayipler (LAK), bölgedeki ekonomik ve teknolojik hareketliliğin artması nedeniyle siber suç faaliyetlerine karşı savunmasız konumdadır. Bölge ekonomileri dijitalleştikçe, siber güvenlik uygulamaları dijitalleşmedeki gelişmelere ayak uyduramamaktadır. Bu nedenle siber suç, siber casusluk ve hacktivizm, özellikle Latin Amerika'yı hedef almış bulunmaktadır. Geniş internet penetrasyonu ve buna bağlı olarak artan internet kullanıcı sayısı, kritik altyapıların siber alana entegre edilmesi ve finansal teknoloji uygulamaları Latin Amerika’yı siber suçlular için cazip bir hedef haline getirmiştir. Buna karşılık bölge ülkeleri tarafından oluşturulan siber güvenlik stratejileri ve siber alana uyarlanmaya çalışılan yasal mevzuatlar, siber saldırılara karşı alınan önlemler bağlamında önem teşkil etmektedir. Bu çalışma, LAK bölgesinin siber güvenlik politikalarını; ülkelerin işbirliği, strateji ve hukuki zemin bağlamında yürüttükleri çalışmalar çerçevesinde incelemeyi hedeflemektedir.
Abstract
Latin America and the Caribbean (LAC) are vulnerable to cybercrime activities due to increased economic and technological mobility in the region. As the regional economies become digital, cyber security practices cannot keep up with the developments in digitalization. For this reason, cybercrime, cyber espionage and hacktivism have particularly targeted Latin America. Extensive internet penetration and the increasing number of internet users, integration of critical infrastructures into cyberspace and financial technology applications have made Latin America an attractive target for cybercriminals. In response to this, the cyber security strategies created by the countries in the region and the legal regulations that are tried to be adapted to cyberspace are important in the context of the measures taken against cyber attacks. This study aims to examine the cyber security policies of the LAC region within the framework works carried out of the countries' cooperation, strategy and legal basis.
Güvenlik çalışmalarındaki bu genişleme, Soğuk Savaş boyunca nükleer silahların etkisini açıklamak için kullanılan caydırıcılık stratejisinin mahiyeti ve kullanım alanı üzerinde bir çeşitlilik yaratmıştır. Soğuk Savaş döneminde nükleer güçlerin sonuçlarından korkmaları nedeniyle birbirleriyle savaşmama nedeni olarak görülen caydırıcılık, bugün siber alanın doğası karşısında ciddi bir meydan okumaya maruz kalmaktadır.
Caydırıcılığın yarım yüzyıl süren Soğuk Savaş sırasındaki rolü, yalnızca iki devletin savaşmasını önlemek iken bugün sayısız anonim aktörün savaşmasını engellemek gibi bir yükümlülükle karşı karşıya kalmıştır. Zira siber uzay, yalnızca devletler değil; devlet dışı aktörler ve bireyler de dâhil olmak üzere çok sayıda aktörü bünyesinde barındırması nedeniyle güç siyaseti üzerinde dönüşümler yaratmaktadır. Öte yandan, devletlerin gün geçtikçe daha fazla ağa bağlı ve entegre hale gelmeleri; siber güvenlik, siber casusluk, gizlilik ve internet özgürlüğü gibi zorlukların da artmasına sebebiyet vermiştir. Buna paralel olarak, gittikçe daha fazla ülkenin siber alanda saldırı yeteneklerine sahip olmaya başlaması, siber diyalog kültürünün oluşmasını zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla devletlerin siber uzay politikalarını şekillendirmek için iş birliği çerçevesinde hareket etmeleri gerektiği fikri, siber diplomasi faaliyetlerini teşvik etmiştir. Bugün ulusal güvenliğin korunması ve internet kullanıcılarının güvenliğinin artırılması noktasında siber diplomasi, önemli bir araç olarak görülmektedir.
Bu bağlamda siber diplomasi, kriz zamanlarında bile iletişim kanallarının açık kalmasını sağlayarak siber saldırıların tırmanmasını veya yanlış değerlendirilmesini önlemeyi amaçlamaktadır. Diplomasi, siber alanda sorumlu devlet davranışları hususunda bağlayıcı ve bağlayıcı olmayan normların geliştirilmesi açısından gereklidir. Bu noktada, Hükûmet Uzmanları Grubu (GGE), Açık Uçlu Çalışma Grubu (OEWG) ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gibi forum ve kuruluşlar güven artırıcı önlemleri geliştirmek amacıyla bölgesel ve uluslararası faaliyetlerini sürdürmektedir (Barrinha ve Renard, 2020). Ancak diplomatik faaliyetler de gizlilik, anonimlik ve atıf sorunları nedeniyle devletlerarasında güven inşasının oluşmasının önünde engel teşkil etmektedir.
Bu çalışma, caydırıcılık ve diplomasi arasındaki bağlantının güç siyaseti üzerindeki etkisine odaklanmaktadır. Bu bağlamda, devletlerin siber alanda algıladıkları tehdit ve korku faktörlerinin güvenlik politikaları üzerinde yarattığı etkiler incelenmektedir. Bir devlet veya devlet dışı aktörün siber güç kullanılarak caydırılması mümkün müdür? Devletler tarafından yürütülen diplomasi faaliyetleri siber caydırıcılık bağlamında ne ifade etmektedir? Caydırıcılık ve diplomasinin birlikte yürütülmesi siber çatışmaları azaltabilir mi? Çalışmada bu tür sorulara literatürdeki konsensüs bağlamında yanıt verilmesi amaçlanmış ve buna yönelik değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Siber Alan, Güç, Aktör, Devlet, Devletdışı Aktör
Abstract
The rapid growth of the cyberspace is an important domain in world politics, and cyber is connecting its power to itself. The anonymity, the presence of safety asymmetries, and the low cost of accessing cyber tools make it easier for non-state actors to have a hard and soft power delivery capability in the cyberspace. The inherent characteristics of cyberspace considerably reduce the power disparities between actors, and this leads to the formation of dominant elements, which symbolize global politics in the 21st century, on issues such as "distribution of power" or "diffusion of power". It is not easy for the states, particularly great powers to dominate the cyberspace, as they have a say in domains such as land, sea or air. Therefore, the states are faced with a strong challenge by the non-state actors in the cyberspace.
Key Words: Cyberspace, Power, Actor, State, Non-State Actors
Abstract
At a time when traditional boundaries have been overcome by digitalization, Kosovo has the status of a country with recognition problems in the international system. Because of this ambiguous status, she tries to establish herself in the international community. In this context, one of the easiest and fastest ways is the effective use of digital diplomacy. Because countries that want to ensure that the right information is circulated about themselves, using digital diplomacy strategically will give an advantage to these countries. However, digital diplomacy, like any activity in cyberspace, has ceased to be an area that only states can implement. Cyber space, which incorporates the diversity of actors by nature, also requires a variety of actors during digital diplomacy. Therefore, * İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi.
Abstract
Today, states use military and cyber deterrence as an effective tool to defend their security infrastructure, their economy and all their other assets. Cyber attacks are a serious threat to international security, although they are incomparable to the attacks that may occur in the nuclear field. Recent examples of happening cyber attacks have signaled that cyber attacks will can play a leading role in future international conflicts. For this reason, the states have begun to focus on activities in the area of cyber deterrence in order to provide cyber security. In this study, the obstacles to the application of cyber deterrence will be examined through the existing examples and the strategies developed by the states to minimize the cyber attacks will be handled. GiriĢ Devletler ve devlet dıĢı aktörler tarafından gerçekleĢtirilen siber operasyonlar Ģiddetli bir Ģekilde artıĢ göstermektedir. Bu nedenle çoğu devlet, ağlarını ve altyapısını korumak için Yüksek Lisans Öğrencisi, Selçuk Üniversitesi Uluslararası ĠliĢkiler Bölümü. sevdakorhan@hotmail.com adresinden ulaĢılabilir.
Latin Amerika ve Karayipler (LAK), bölgedeki ekonomik ve teknolojik hareketliliğin artması nedeniyle siber suç faaliyetlerine karşı savunmasız konumdadır. Bölge ekonomileri dijitalleştikçe, siber güvenlik uygulamaları dijitalleşmedeki gelişmelere ayak uyduramamaktadır. Bu nedenle siber suç, siber casusluk ve hacktivizm, özellikle Latin Amerika'yı hedef almış bulunmaktadır. Geniş internet penetrasyonu ve buna bağlı olarak artan internet kullanıcı sayısı, kritik altyapıların siber alana entegre edilmesi ve finansal teknoloji uygulamaları Latin Amerika’yı siber suçlular için cazip bir hedef haline getirmiştir. Buna karşılık bölge ülkeleri tarafından oluşturulan siber güvenlik stratejileri ve siber alana uyarlanmaya çalışılan yasal mevzuatlar, siber saldırılara karşı alınan önlemler bağlamında önem teşkil etmektedir. Bu çalışma, LAK bölgesinin siber güvenlik politikalarını; ülkelerin işbirliği, strateji ve hukuki zemin bağlamında yürüttükleri çalışmalar çerçevesinde incelemeyi hedeflemektedir.
Abstract
Latin America and the Caribbean (LAC) are vulnerable to cybercrime activities due to increased economic and technological mobility in the region. As the regional economies become digital, cyber security practices cannot keep up with the developments in digitalization. For this reason, cybercrime, cyber espionage and hacktivism have particularly targeted Latin America. Extensive internet penetration and the increasing number of internet users, integration of critical infrastructures into cyberspace and financial technology applications have made Latin America an attractive target for cybercriminals. In response to this, the cyber security strategies created by the countries in the region and the legal regulations that are tried to be adapted to cyberspace are important in the context of the measures taken against cyber attacks. This study aims to examine the cyber security policies of the LAC region within the framework works carried out of the countries' cooperation, strategy and legal basis.
Güvenlik çalışmalarındaki bu genişleme, Soğuk Savaş boyunca nükleer silahların etkisini açıklamak için kullanılan caydırıcılık stratejisinin mahiyeti ve kullanım alanı üzerinde bir çeşitlilik yaratmıştır. Soğuk Savaş döneminde nükleer güçlerin sonuçlarından korkmaları nedeniyle birbirleriyle savaşmama nedeni olarak görülen caydırıcılık, bugün siber alanın doğası karşısında ciddi bir meydan okumaya maruz kalmaktadır.
Caydırıcılığın yarım yüzyıl süren Soğuk Savaş sırasındaki rolü, yalnızca iki devletin savaşmasını önlemek iken bugün sayısız anonim aktörün savaşmasını engellemek gibi bir yükümlülükle karşı karşıya kalmıştır. Zira siber uzay, yalnızca devletler değil; devlet dışı aktörler ve bireyler de dâhil olmak üzere çok sayıda aktörü bünyesinde barındırması nedeniyle güç siyaseti üzerinde dönüşümler yaratmaktadır. Öte yandan, devletlerin gün geçtikçe daha fazla ağa bağlı ve entegre hale gelmeleri; siber güvenlik, siber casusluk, gizlilik ve internet özgürlüğü gibi zorlukların da artmasına sebebiyet vermiştir. Buna paralel olarak, gittikçe daha fazla ülkenin siber alanda saldırı yeteneklerine sahip olmaya başlaması, siber diyalog kültürünün oluşmasını zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla devletlerin siber uzay politikalarını şekillendirmek için iş birliği çerçevesinde hareket etmeleri gerektiği fikri, siber diplomasi faaliyetlerini teşvik etmiştir. Bugün ulusal güvenliğin korunması ve internet kullanıcılarının güvenliğinin artırılması noktasında siber diplomasi, önemli bir araç olarak görülmektedir.
Bu bağlamda siber diplomasi, kriz zamanlarında bile iletişim kanallarının açık kalmasını sağlayarak siber saldırıların tırmanmasını veya yanlış değerlendirilmesini önlemeyi amaçlamaktadır. Diplomasi, siber alanda sorumlu devlet davranışları hususunda bağlayıcı ve bağlayıcı olmayan normların geliştirilmesi açısından gereklidir. Bu noktada, Hükûmet Uzmanları Grubu (GGE), Açık Uçlu Çalışma Grubu (OEWG) ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gibi forum ve kuruluşlar güven artırıcı önlemleri geliştirmek amacıyla bölgesel ve uluslararası faaliyetlerini sürdürmektedir (Barrinha ve Renard, 2020). Ancak diplomatik faaliyetler de gizlilik, anonimlik ve atıf sorunları nedeniyle devletlerarasında güven inşasının oluşmasının önünde engel teşkil etmektedir.
Bu çalışma, caydırıcılık ve diplomasi arasındaki bağlantının güç siyaseti üzerindeki etkisine odaklanmaktadır. Bu bağlamda, devletlerin siber alanda algıladıkları tehdit ve korku faktörlerinin güvenlik politikaları üzerinde yarattığı etkiler incelenmektedir. Bir devlet veya devlet dışı aktörün siber güç kullanılarak caydırılması mümkün müdür? Devletler tarafından yürütülen diplomasi faaliyetleri siber caydırıcılık bağlamında ne ifade etmektedir? Caydırıcılık ve diplomasinin birlikte yürütülmesi siber çatışmaları azaltabilir mi? Çalışmada bu tür sorulara literatürdeki konsensüs bağlamında yanıt verilmesi amaçlanmış ve buna yönelik değerlendirmelerde bulunulmuştur.