Papers by Yusuf Alperen AYDIN

Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 84 (2024/3): 67-77, 2024
The territories of the Ottoman Empire included extensive forested areas. These forests provided a... more The territories of the Ottoman Empire included extensive forested areas. These forests provided a rich source of timber and other materials essential for the maintenance of the empire's military establishments, including the Imperial Arsenal, the Imperial Armory, and the Imperial Arsenal of Ordinance and Artillery. Furthermore, the Ottoman people utilized these forests to meet their own needs, primarily for firewood. In addition to these, which consumed a certain level of the empire's forest resources, there were also bandits who used the vast wooded areas both as a hideout and as a base for their illegal activities. Bandits would conceal themselves behind trees situated along the routes traversing forested areas, which were also used for travel and trade. Despite the efforts of the central administration to guarantee the security of these areas through the deployment of personnel to the derbend organization, their success in this endeavor was not complete. In such cases, in order to ensure road safety, the central administration took certain measures to prevent bandits from using forest as an ambush site.

Osmanlı Araştırmaları
The Aegean Sea (Archipelago) and the Levant accomodates many large and small islands and harbours... more The Aegean Sea (Archipelago) and the Levant accomodates many large and small islands and harbours, which were subject to pirate raids due to their location on the maritime trade routes. In this regard the Ottoman State took some measures to secure and sustain this trade. It is possible to sum up the Ottoman strategy against the pirate attacks of the 18th century in the Aegean Sea (Archipelago) and the Levant in the following five topics: 1. Recapture of Mora, and occupation of İstendil and Suda; 2. Fortifications built on the islands and at crossings; 3-Regular patrolling of the Ottoman navy and campagins against the pirates; 4. Ümerâ-i Derya (The commanders of the Sea) and Firkateciyân (Firkate owners, who patrol the Sea) Organization; 5. State's urge of the merchants to use galleons. Ottomans cleary saw themselves as a state dominating the maritime routes, as they created a serious organization to secure the benefits maritime trade, which demanded great expense, and acted accordingly.

Osmanlı Araştırmaları
Ottoman naval history has emerged and attracted attention as a field of history that is comprehen... more Ottoman naval history has emerged and attracted attention as a field of history that is comprehensively studied. One of its primary subjects is unsurprisingly the Ottoman Navy. The academic research in this field is generally based on the archival documents. Besides these, however, Ottoman literary works also contain valuable and rich information regarding the Ottoman Naval History, which also include mânis of folk literature. Published by Âmil Çelebioğlu, Ramazan-nâme is a manuscript that contains mânis, and one of them mentions the galleons of the Ottoman navy in the 18 th century. It offers us a different kind of source through which the naval history might be reevaluated. This paper studies the descriptions of the galleons mentioned in the mâni based on the archival documents and modern works. The dating of this text is also established with the aid of historical research on the galleons in question. Available archival documents reveal that these galleons were available in the Ottoman naval inventory until the 1750s at the latest. Furthermore, it is also revealed that the fact that the names of the galleons were subjects of such a literary mâni stemmed partly from the successful Ottoman Mora campaign (1716-1718).

Süleyman Nutki, Kamus-ı Bahri'de "Bahriye" kelimesi için şu ifadelere yer verir: "Devlet-i Aliyye... more Süleyman Nutki, Kamus-ı Bahri'de "Bahriye" kelimesi için şu ifadelere yer verir: "Devlet-i Aliyye Bahriyyesi denildiği vakit umumiyetle Devlet-i Osmaniyye'nin kuvve-i bahriyyesi murat olunmuş olur ki bu da harbiye ve ticariye namıyla iki kısımdır." Şu halde Osmanlı Bahriyesi yani Denizciliği donanma ve ticaret kısımlarından müteşekkildir. Bu sunumda esas itibariyle ticaret eksenli bir saha olan sivil denizcilik değil donanma üzerinde durulacak ve Denizcilik Tarihinin konuları üzerine şematik bir yaklaşım sunulacaktır. Bu şemadaki konu başlıkları esas itibariyle arşiv belgelerinin hangi konuları yazmamıza imkân verdiğini göstermektedir. Fakat arşiv belgelerini kaynak alan bu konulardan önce ilk Osmanlı Denizcilik Tarihi kitabı olarak değerlendirilebilecek Tuhfetü'l-Kibâr'a bakmak faydalı olacaktır. İLK OSMANLI DENİZCİLİK TARİHİ KİTABI Osmanlı Denizcilik Tarihi'nin ilk kitabı Katip Çelebi'nin 17. yüzyılın ortalarında kaleme aldığı Tuhfetü'l-Kibâr fî Esfâri'l Bihâr isimli eseridir (yazım: Ocak-Şubat 1657) 1. İki esas kısım üzerine inşa edilen eserde birinci kısım Fatih Sultan Mehmed döneminden itibaren 1656 sonuna kadar Osmanlı donanmasının deniz seferlerine ayrılmıştır. Kitabın adı da bize bunu işaret eder. İkinci kısımdaki fasıllar ise donanma ile ilgili bazı konuları ihtiva eder. Katip Çelebi, denizciliğin devletin rükn-i a'zamı olduğunu ifade etmektedir. Ona göre devlet adamları denizciliğin durumunun yükselmesi için çalışıp özen göstermelidir. Yazarın bu vurgusu eserin kaleme alındığı dönemin şartlarını anlamak açısından anlamlıdır. 1645-69 yılları arasındaki uzun Girit kuşatmasında, Osmanlı donanmasının, rakibi Venedik karşısında zaman zaman etkisiz ve çaresiz kalması ve özellikle 1656 yazında 1 Söz konusu eserin transkripsiyonlu metni ve eser hakkında tanıtıcı bilgileri içeren tıpkı basımı İdris Bostan tarafından gerçekleştirilmiştir:

Özet 1701 tarihli Bahriye Kanunnamesi ile Osmanlı bahriyesinde yeni bir dönem başladı. Bu kanunna... more Özet 1701 tarihli Bahriye Kanunnamesi ile Osmanlı bahriyesinde yeni bir dönem başladı. Bu kanunnamede donanmadaki mevcut kalyonların sayısının bir an önce arttırılması da emredildiğinden imparatorluğun en büyük gemi inşa tezgahı konumunda olan Tersane-i Âmire'de inşa faaliyetleri yoğunlaştı. İnşa faaliyetleri dolayısıyla başta kereste olmak üzere zift, katran, reçine, Fatsa teli (halat imal edilen kendir), yelken bezi gibi pek çok malzemeye ihtiyaç duyulmaktaydı. Bir anlamda ülkedeki bütün imkanların, yeni donanma kalyonlarının inşasında ve ayrıca eskilerin tamirinde ihtiyaç duyulan malzemeleri karşılamak üzere seferber edildiği ifade edilebilir. Bu malzemelerin Tersane-i Âmire sahasında depolandığı yapılar bulunmaktaydı. Bu malzemelerin korunması ve zâyi edilmeden doğru şekilde kullanılmasının takibi de ayrıca bir iş yüküydü. Buna yönelik olarak bir takım düzenlemeler yürürlüğe sokuldu ve ayrıca Tersane-i Âmire'de bazı yeni görevler ihdas edildi. Bu görevlere getirileceklerin yetki ve sorumlulukları ile maaşları da belirlendi. Böylece 18. yüzyılın başlarında Tersane'deki bürokratik yapılanmada bazı yeniliklerin varlığı tespit edilebilmektedir. Bu bürokratik yapılanma gayretinin hedefinde şüphesiz imparatorluğun en faal ve en yoğun iş yeri konumundaki Tersane-i Âmire'de faaliyetlerin düzenli ve doğru yapılması bulunmaktaydı. Buna rağmen arşiv belgelerine ve dönemin tarih anlatısına yansıyan bazı yolsuzluklar gerçekleşti hatta bu durum merkezi idareyi de rahatsız eder hale geldi. Öyle ki dönemin padişahı III. Ahmed bir kalyonun inşası için kaç kuruş harcandığını öğrenmenin " murâd-ı hümâyûnu " olduğunu ifade etmek zorunda kaldı. Tersane-i Âmire'deki işleyişe bir düzen getirmeyi hedefleyen bürokratik yapılanmaya rağmen yolsuzluğa bulaştığı tespit edilen devlet görevlilerine bir takım cezalar verildi. Bu bildiride özellikle Başbakanlık Osmanlı Arşivi'ndeki Kuyud-ı Mühimmat Defterleri'nde bulunan kayıtlar kullanılarak bürokrasi ve yolsuzluk ilişkisi Tersane-i Âmire örneği üzerinden anlaşılmaya çalışılmaktadır.

Osmanlı Denizcilik Tarihi son zamanlarda üzerinde çalışmalar yapılan bir tarih sahası olarak dikk... more Osmanlı Denizcilik Tarihi son zamanlarda üzerinde çalışmalar yapılan bir tarih sahası olarak dikkat çekmektedir. Bu sahanın esas konularından birini Osmanlı donanması oluşturmaktadır. Söz konusu akademik çalışmalar genel itibariyle arşiv belgelerine dayalı olarak hazırlanmaktadır. Arşiv belgelerinin yanı sıra Osmanlı dönemi edebî metinlerinde de Osmanlı Denizcilik Tarihi’ne dair bazı bilgiler bulunmaktadır. Bunlardan biri de Halk Edebiyatı kapsamındaki mânilerdir. Âmil Çelebioğlu tarafından neşredilen Ramazan-nâme, mânilerin yer aldığı bir yazma eserdir. Bu eserdeki mânilerden birinde 18. yüzyıldaki Osmanlı donanması kalyonları zikredilmektedir. Bu da bize denizcilik tarihinin yeniden okunabileceği farklı kaynak türlerine açılmayı sağlamaktadır. Bu makalede söz konusu mâniden hareketle zikredilen kalyonların arşiv ve kitabî kaynaklara dayalı tesbitleri yapılmıştır. Ayrıca bu metnin tarihlendirmesi söz konusu kalyonlarla ilgili yaptığımız tarihî araştırmada ortaya çıkmıştır. Elimizdeki arşiv kaynakları, isimleri belirtilen kalyonların en geç 1750’li yıllara kadar Osmanlı donanmasının envanterinde yer aldığını göstermektedir. Öte yandan kalyon adlarının böyle bir maniye konu teşkil etmesinin altında Osmanlıların başarılı Mora seferi (1716-1718) sırasındaki deniz harekatının yattığı da anlaşılmaktadır

The Aegean Sea (Archipelago) and the Levant accomodates many large and small islands and harbours... more The Aegean Sea (Archipelago) and the Levant accomodates many large and small islands and harbours, which were subject to pirate raids due to their location on the maritime trade routes. In this regard the Ottoman State took some measures to secure and sustain this trade. It is possible to sum up the Ottoman strategy against the pirate attacks of the 18th century in the Aegean Sea (Archipelago) and the Levant in the following five topics: 1. Recapture of Mora, and occupation of İstendil and Suda; 2. Fortifications built on the islands and at crossings; 3-Regular patrolling of the Ottoman navy and campagins against the pirates; 4. Ümerâ-i Derya (The commanders of the Sea) and Firkateciyân (Firkate owners, who patrol the Sea) Organization; 5. State's urge of the merchants to use galleons. Ottomans cleary saw themselves as a state dominating the maritime routes, as they created a serious organization to secure the benefits maritime trade, which demanded great expense, and acted accordingly.
Yırtıcı kuşların eğitilerek avda kullanılmaları eski bir gelenektir. Avcı kuşlar genelde doğan ve... more Yırtıcı kuşların eğitilerek avda kullanılmaları eski bir gelenektir. Avcı kuşlar genelde doğan ve şahin cinsinden olan yırtıcı kuşlardan seçilmekteydi. Avcı kuşlar arasında pek makbul sayılanlardan biri de sungurdur. Sungur, Osmanlılar döneminde ve öncesinde Türkler tarafından bilinen ve rağbet gösterilen bir avcı kuş olmuştur. Sungur bazı eserlerde ve destanlarda önemli bir yer tutmuş, kültürel bir motif olarak yaşatılmıştır.
Although the Ottomans had galleys cruising in the Indian Ocean and the Red Sea in the 16 th centu... more Although the Ottomans had galleys cruising in the Indian Ocean and the Red Sea in the 16 th century and rivaled Portugal in these seas, in the traditional historical discourse they are often seen as an empire without any interest in naval matters. Recent studies, however, assert that the empire conducted a serious naval policy.
Books by Yusuf Alperen AYDIN
Thesis Chapters by Yusuf Alperen AYDIN
Uploads
Papers by Yusuf Alperen AYDIN
Books by Yusuf Alperen AYDIN
Thesis Chapters by Yusuf Alperen AYDIN
The Aegean Sea (Archipelago) and the Levant accomodates many large and small islands and harbours, which were subject to pirate raids due to their location on the maritime trade routes. In this regard the Ottoman State took some measures to secure and sustain this trade. It is possible to sum up the Ottoman strategy against the pirate attacks of the 18th century in the Aegean Sea (Archipelago) and the Levant in the following five topics: 1. Recapture of Mora, and occupation of İstendil and Suda; 2. Fortifications built on the islands and at crossings ; 3-Regular patrolling of the Ottoman navy and campagins against the pirates; 4. Ümerâ-i Derya (The commanders of the Sea) and Firkateciyân (Firkate owners, who patrol the Sea) Organization; 5. State's urge of the merchants to use galleons. Ottomans cleary saw themselves as a state dominating the maritime routes, as they created a serious organization to secure the benefits maritime trade, which demanded great expense, and acted accordingly. Giriş Osmanlı donanmasının deniz ticaretinin güvenliğini muhafaza ve temin konusundaki başlıca görevi korsanlara yönelikti. Korsanlık faaliyetleri özellikle savaş dönemlerinde artış göstermekteydi. Girit kuşatması (1645-69) sırasında