Dunya medeniyetinin besigi olan Mezopotamya, ayni zamanda ilk yazili hukuk kuralarinin olusturuld... more Dunya medeniyetinin besigi olan Mezopotamya, ayni zamanda ilk yazili hukuk kuralarinin olusturuldugu bolge ozelligini tasimaktadir. Mezopotamya’nin yazili hukuk metinleri incelendiginde, burada olusan siyasi erklerin genis halk kitlelerini itaat altinda barindirabilmek ve hukmetmek amaciyla toplum tabaninda bulunan “dini kurallari” siyasi bakis acisiyla harmanlayarak hukuk maddelerini tanzim ettikleri anlasilmaktadir. Boyle bir surecte, iktidar sahiplerinin beslendigi mesruiyet kaynaklari da yine dinseldir ve teokratik devlet nizami hâkimdir. Bununla birlikte ilk defa Sumerler tarafindan kurulan soz konusu devlet yapisinda, Gunes Tanrisi dUTU adaletin koruyucusu olarak kabul edilmistir. Nitekim Ur-Nammu’nun kanun metninde dUTU adaletin koruyucu tanrisi olarak one cikmaktadir. Ayrica Mezopotamya’nin Sami asilli kanunlari olan ana-Itusu, Lipit-Istar, Esnunna ve Hammurabi Kanunlari ile Orta Asur Kanunlari’nin prologue ve epilogue kisimlari ile cesitli kanun maddelerinde tanri ve din et...
Insanoglu tarihi boyunca zihin gucu ve tecrubesiyle ispat edemedigi olgu ve olaylari inancinin va... more Insanoglu tarihi boyunca zihin gucu ve tecrubesiyle ispat edemedigi olgu ve olaylari inancinin varlik dunyasinda anlamli bir yere oturtmaya calismistir. Ancak dini dustur olarak kabul edilen bazi inanmalar ya da oz kultur icerisine sirayet etmis olan uygulamalar aklin ongordugu yolda hicbir karsilik bulamamistir. Yine de batil olarak nitelendirilen bu inanma ve uygulama harmani toplumlari topyekun ya da bireysel olarak bir sekilde tesiri altina alma kudretti gostermistir. Bu baglamada batil inanc algisinin olusumu ve gunumuze kadar olan seyri calismamizin temel amacini olusturmaktadir. Bunu gerceklestirmek adina konu genel hatlariyla irdelenip, ozelinde halk dilinde albasmasi yani tibbi literaturdeki karsiligi ile postpartum sendrom’a getirilmeye gayret edilecektir. Bununla birlikte lohusa kadin-yeni dogan uzerinde gerceklesen ve albasmasi olarak nitelendirilen bu hal degisikliginin mitolojik dusunce ve ozellikle Lilith Efsanesi ile olan baglantisi tespit edilecektir. Ayrica Lilith...
Kent-Devlet Kavrami ve devletin ortaya cikisi meselesi uzun zamandan beri bilim dunyasinda tartis... more Kent-Devlet Kavrami ve devletin ortaya cikisi meselesi uzun zamandan beri bilim dunyasinda tartisma konusudur. Ancak burada mutabik kalinan tek sey ilk kent-devlet olusumunun Mezopotamya’da meydana geldigi konusudur. Buradan bakildiginda Mezopotamya kent olgusunun tarihsel derinligi de hâlihazirda tartisma meselesi oldugu gibi, kentlerin olusum gayelerinin ve kentin kurulusundaki itici gucun ne veya neler oldugu konusu da henuz acikliga kavusturulamamistir. Bu husus son yillara kadar az bir suphe ile tarimsal faaliyetlerin baslamasina paralel olarak insanoglunun topraga baglandigi ve boylece kentlerin esas nuvesi olan koy yerlesimlerini olusturdugu seklinde kabul gormus olsa da ozellikle Gobeklitepe’nin kesfinden sonra kent kavraminin kurulus dusuncesi farkli bir boyut kazanmistir. Nitekim yeni varsayim kentlerin dini-inanc merkezli olarak tapinaklarin etrafinda kurulduklari seklindedir.
Man, who was created with the motive of believing by the power that created him, started to seek ... more Man, who was created with the motive of believing by the power that created him, started to seek his creator with the influence of this motive. This search, which has continued from the day of existence to this day, has brought him to the sacred. However, during this long and painful journey, human beings were able to imagine many things that they had hoped. This delusional knowing has led him to worship the gods of time and again artificially. Indeed, he is pragmatic in nature and prefers to continue in his interests. With this point of view, the human who shaped the way of life started to worship the commodities that gave him the right to live in the difficult environment he entered with nature. Accordingly, it is thought that the first god worshiped by man was of metal or metal origin. Moreover, the man who created his god began to question the source of this power he worshiped one-step further. This time, he sanctified the land, which he saw as the origin of the mines, and made ...
Evren tum canli varligin hayat kaynagidir. Insanoglu yaradilisin itibaren bu kaynagin ve onun sun... more Evren tum canli varligin hayat kaynagidir. Insanoglu yaradilisin itibaren bu kaynagin ve onun sundugu hayatin gizemini anlama cabasi icerisinde olmustur. Soz konusu durtu genc kalma ve olume karsi direnme gayesinin temelini olusturmustur. Nitekim insan hayal gucunun urunu olan ve bazen icerisinde gercek olaylarin kanitlarini da barindiran mitsel anlatilarda genc kalma ve olumsuzlesmenin sirlarina erismeye calismistir. Bu amacla mitsel dusuncede bazi bitki, hayvan ve su gibi evrenin temel varliklarinin genclestirici veya ebedilik saglayan ozellikler tasidiklarina inanilmistir. Bu noktada Sumerlerin efsanevi kahramani Gilgamis’in buyuk ugras sonucu elde ettigi ve sonra yilana kaptirdigi “yasam otu” olumsuzluk arayisinin sembolik ilk halkasidir. Bu sembolik bitki zamanla form degistirerek farkli toplumlarin mitolojilerinde, mantar, elma, asma ve hayat agaci olarak islenmistir. Olumsuzluk halkasinin ikincisini ise “su”dur. Ilk olarak evren ve insanin yaradilis destanlarinda karsimiza c...
Ilk kentlerin kurulusuyla ilgili bircok gorus ileri surulmustur. Bunlardan birisi kentlerin “Ekon... more Ilk kentlerin kurulusuyla ilgili bircok gorus ileri surulmustur. Bunlardan birisi kentlerin “Ekonomik (Pazar)” merkezli digeri ise “Tapinak” merkezli kuruldugu tezidir. Mezopotamya’nin ilk kentlerinin olusumlari konusunda her iki gorusun dogrulugu ayni derecede onemlidir. Nitekim ilk kentlerin pazar merkezli kurulduklari tezi uzun zamandan beri kabul gorurken, yapilan son arastirmalar ve ozellikle Gobekli Tepe kazilari kentin tapinak etrafinda olustuguna dair gorusu destekler mahiyete deliller sunmustur. Buna gore, once tapinaklar insa edilmis ve avci toplayici insan gruplari tapinaklarin onarim ve temizlik islerini yurutmek icin kalabalik gruplar halinde tapinak cevresinde uzun vakit harcamak zorunda kalinca konutlar yaparak yerlesik hayat duzenine gecmis ve boylece kentlerin kurulusunu baslatmislardir. Hâlihazirdaki bilgilere gore ilk orneklerine Mezopotamya’da rastladigimiz tapinaklar, sehir merkezinde gorkemli yapisiyla; dini, siyaseti ve ekonomiyi tek elden yoneten bir mihenk ...
ÖZET İnsanoğlu ilk tanrılarının meşruiyetini evreni ve insanı yaratma kudretlerindeki gizliliğe b... more ÖZET İnsanoğlu ilk tanrılarının meşruiyetini evreni ve insanı yaratma kudretlerindeki gizliliğe bağlamış ve yaratılışın gizli şifrelerini çözebilmek için daima çaba sarf etmiştir. Bu çaba onu kutsal olana ulaştırmış ve böylelikle var olanın ötesinde bir " yaratıcı " olduğuna dair tanrı imgesi doğmuştur. Ayrıca insan bazı sayıların ilahi bir sırra sahip olduğunu düşünmüş ve bu gizemi de tanrılara dayandırmıştır. Öyle ki, eskiçağ düşüncesinde ve kutsal kitaplarda kullanılan sayı sembolizminin içerisinde tek sayıların ve özellikle de yedi rakamının diğer tüm sayılara karşı büyük bir üstünlüğe sahip olduğuna inanmıştır. Nitekim medeniyetin beşiği olan Mezopotamya'da yedi tanrı, yedi bilge, yedi gezegen, yedi kötü ruh, dünyanın yedi bölgesi, yedi deniz, yedi nehir, yedi rüzgâr, yedi başlı kozmik canavar gibi semboller birçok teolojik ve mitsel metin içerisinde yer almışlardır. Aynı şekilde Eski Yunan toplumunda, Yahudilerde, Hıristiyanlarda ve İslam dünyasında da yedi rakamının kutsiyet ve faziletine dair çok sayıda örnek bulunmaktadır. Antik Yunanda Pythagorascılar ve Neo-Platoncular bu işin temsilciliğini yaparken, Yahudilerin Kabala'sında yedi kutsal isim zikredilmektedir. Yine Hristiyanlıkta yedi sembolizminin devletin ve toplumun sürekli gelişimini temsil ettiğine inanılmıştır. Son olarak ise bazı İslami yorumlarda yedi; ilahi kudrete ulaşmanın, doğru olanın kapısını açmanın, dünyevi vasıf ve nefislerden kurtulmanın anahtarı olarak algılanmıştır.
Özet Urartu Devleti'nde din, toplumsal organizasyonların düzenli bir şekilde devam edebilmesi ve ... more Özet Urartu Devleti'nde din, toplumsal organizasyonların düzenli bir şekilde devam edebilmesi ve toplumda birlikteliğin sağlanması için en büyük rolü oynamıştır. Dolayısıyla devletin siyasi ve idari mekanizmasının dinden etkilenmesi de kaçınılmaz olmuştur. Bu sebeple Urartu dini, krallık tarafından desteklenen bir devlet dini haline gelmiştir. Nitekim kral yazıtlarından anlaşıldığına göre, Urartu Ülkesinde yaşayan Hurrili akraba topluluklarla, farklı etnik kimliğe sahip yabancı toplulukların inançları ve tanrıları birleştirilmek suretiyle geniş katılımlı bir din tesis edilmiştir. Neticede yazıtların baş tanrı Haldi'ye hitapla başlaması, kralların kült merkezlerinde taç giymeleri, savaş ve barış gibi siyasi faaliyetler ile ekonomik verimliliği artırmaya yönelik uygulamaların tanrıların kudretiyle yapıldığının yazıtlarda açıkça beyan edilmesi Urartu Ülkesinde din merkezli bir siyasi yapılanmanın varlığının önemli işaretleridir. Abstract In Urartians, religion played a significant role in the regulation of social organizations and provision of social association. Thus, the political and govermental mechanism was influenced from the religion in Urartians. For this reason, Urartian religion became the legal religion of the Urartu state under the support of the kingdom. It is understood from the inscriptions related to kingdom that a religion with a broad participation was formed by combining varios religious beliefs and gods beloning to Hurrian tribes living in Urartu country and various ethnic groups. As a result, the important indicators of a religion centered political structuring in Urartu country are starting the inscriptions adressing the main god Haldi, inscriptions that exhibit crowning in cult centers, or inscriptions explaining that politic activities such as war and peace or practices to increase economical productivity were all conducted with the power of god.
Özet Dünya medeniyetinin beşiği olan Mezopotamya, aynı zamanda ilk yazılı hukuk kuralarının oluşt... more Özet Dünya medeniyetinin beşiği olan Mezopotamya, aynı zamanda ilk yazılı hukuk kuralarının oluşturulduğu bölge özelliğini taşımaktadır. Mezopotamya'nın yazılı hukuk metinleri incelendiğinde, burada oluşan siyasi erklerin geniş halk kitlelerini itaat altında barındırabilmek ve hükmetmek amacıyla toplum tabanında bulunan " dinî kuralları " siyasi bakış açısıyla harmanlayarak hukuk maddelerini tanzim ettikleri anlaşılmaktadır. Böyle bir süreçte, iktidar sahiplerinin beslendiği meşruiyet kaynakları da yine dinseldir ve teokratik devlet nizamı hâkimdir. Bununla birlikte ilk defa Sumerler tarafından kurulan söz konusu devlet yapısında, Güneş Tanrısı dUTU adaletin koruyucusu olarak kabul edilmiştir. Nitekim Ur-Nammu'nun kanun metninde dUTU adaletin koruyucu tanrısı olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca Mezopotamya'nın Sami asıllı kanunları olan ana-İtuşu, Lipit-İštar, Ešnunna ve Hammurabi Kanunları ile Orta Asur Kanunları'nın prologue ve epilogue kısımları ile çeşitli kanun maddelerinde tanrı ve din etkisini görmek mümkündür. Abstract Mesopotamia, the cradle of the civilization, has the feature of being the first region on which first written rules of law were created. When written law texts of Mesopotamia are analyzed, it is seen that those who had the political power made use of law codes by blending them with "religious rules" to govern the public and to make them obey. The legicitimacy of the rulers is also religious in such a process and a theocratic system is valid in governing of the state. At the same time, in the theocratic ruling of the state which was set up by the Sumerians first, dUTU as the sun god was also the protector of justice. In the law text of Ur-Nammu, dUTU appears as the protector of justice. Additionally, it is also possible to see the traces of god and religion in the codes of ana-İtušu, Lipit-İštar, Ešnunna and Hammurabi in Mesopotamia and prologue and epilogue parts of Middle Assyrian law codes. Sosyal bir varlık olan insanın soyunu ve yaşamsal faaliyetlerini devam ettirebilmesi için topluluklar halinde yaşaması bir zarurettir. Söz konusu zaruret beraberinde uyulması gereken kuralları, bu kurallar ise zamanla hukuk kaidelerini doğurmuştur. Nitekim sosyal bir çevrede yaşayan ve bir topluluk meydana getiren insanlar arasındaki ilişkilerin düzenlenmesinde hukuk en önemli rolü oynamıştır. Diğer bir deyişle, hukuk, insanların yine insanlar için meydana getirdiği ve toplumun bekasını sağlamaya yönelik ortaya konulmuş kurallar bütünüdür. Yani nerede bir toplum varsa orada hukuk kuralları olmak zorundadır 1. Bununla birlikte toplum nizamının vazgeçilmezi olan resmi hukuk kuralları yazının inkişafıyla mümkün kılınmıştır. Zira yazı öncesi dönemde hukuk kurallarından ziyade, örfi ve dinî normlar toplum içerisinde ihtiyaç duyulan düzeni temin etmekteydi. Nitekim
Dunya medeniyetinin besigi olan Mezopotamya, ayni zamanda ilk yazili hukuk kuralarinin olusturuld... more Dunya medeniyetinin besigi olan Mezopotamya, ayni zamanda ilk yazili hukuk kuralarinin olusturuldugu bolge ozelligini tasimaktadir. Mezopotamya’nin yazili hukuk metinleri incelendiginde, burada olusan siyasi erklerin genis halk kitlelerini itaat altinda barindirabilmek ve hukmetmek amaciyla toplum tabaninda bulunan “dini kurallari” siyasi bakis acisiyla harmanlayarak hukuk maddelerini tanzim ettikleri anlasilmaktadir. Boyle bir surecte, iktidar sahiplerinin beslendigi mesruiyet kaynaklari da yine dinseldir ve teokratik devlet nizami hâkimdir. Bununla birlikte ilk defa Sumerler tarafindan kurulan soz konusu devlet yapisinda, Gunes Tanrisi dUTU adaletin koruyucusu olarak kabul edilmistir. Nitekim Ur-Nammu’nun kanun metninde dUTU adaletin koruyucu tanrisi olarak one cikmaktadir. Ayrica Mezopotamya’nin Sami asilli kanunlari olan ana-Itusu, Lipit-Istar, Esnunna ve Hammurabi Kanunlari ile Orta Asur Kanunlari’nin prologue ve epilogue kisimlari ile cesitli kanun maddelerinde tanri ve din et...
Insanoglu tarihi boyunca zihin gucu ve tecrubesiyle ispat edemedigi olgu ve olaylari inancinin va... more Insanoglu tarihi boyunca zihin gucu ve tecrubesiyle ispat edemedigi olgu ve olaylari inancinin varlik dunyasinda anlamli bir yere oturtmaya calismistir. Ancak dini dustur olarak kabul edilen bazi inanmalar ya da oz kultur icerisine sirayet etmis olan uygulamalar aklin ongordugu yolda hicbir karsilik bulamamistir. Yine de batil olarak nitelendirilen bu inanma ve uygulama harmani toplumlari topyekun ya da bireysel olarak bir sekilde tesiri altina alma kudretti gostermistir. Bu baglamada batil inanc algisinin olusumu ve gunumuze kadar olan seyri calismamizin temel amacini olusturmaktadir. Bunu gerceklestirmek adina konu genel hatlariyla irdelenip, ozelinde halk dilinde albasmasi yani tibbi literaturdeki karsiligi ile postpartum sendrom’a getirilmeye gayret edilecektir. Bununla birlikte lohusa kadin-yeni dogan uzerinde gerceklesen ve albasmasi olarak nitelendirilen bu hal degisikliginin mitolojik dusunce ve ozellikle Lilith Efsanesi ile olan baglantisi tespit edilecektir. Ayrica Lilith...
Kent-Devlet Kavrami ve devletin ortaya cikisi meselesi uzun zamandan beri bilim dunyasinda tartis... more Kent-Devlet Kavrami ve devletin ortaya cikisi meselesi uzun zamandan beri bilim dunyasinda tartisma konusudur. Ancak burada mutabik kalinan tek sey ilk kent-devlet olusumunun Mezopotamya’da meydana geldigi konusudur. Buradan bakildiginda Mezopotamya kent olgusunun tarihsel derinligi de hâlihazirda tartisma meselesi oldugu gibi, kentlerin olusum gayelerinin ve kentin kurulusundaki itici gucun ne veya neler oldugu konusu da henuz acikliga kavusturulamamistir. Bu husus son yillara kadar az bir suphe ile tarimsal faaliyetlerin baslamasina paralel olarak insanoglunun topraga baglandigi ve boylece kentlerin esas nuvesi olan koy yerlesimlerini olusturdugu seklinde kabul gormus olsa da ozellikle Gobeklitepe’nin kesfinden sonra kent kavraminin kurulus dusuncesi farkli bir boyut kazanmistir. Nitekim yeni varsayim kentlerin dini-inanc merkezli olarak tapinaklarin etrafinda kurulduklari seklindedir.
Man, who was created with the motive of believing by the power that created him, started to seek ... more Man, who was created with the motive of believing by the power that created him, started to seek his creator with the influence of this motive. This search, which has continued from the day of existence to this day, has brought him to the sacred. However, during this long and painful journey, human beings were able to imagine many things that they had hoped. This delusional knowing has led him to worship the gods of time and again artificially. Indeed, he is pragmatic in nature and prefers to continue in his interests. With this point of view, the human who shaped the way of life started to worship the commodities that gave him the right to live in the difficult environment he entered with nature. Accordingly, it is thought that the first god worshiped by man was of metal or metal origin. Moreover, the man who created his god began to question the source of this power he worshiped one-step further. This time, he sanctified the land, which he saw as the origin of the mines, and made ...
Evren tum canli varligin hayat kaynagidir. Insanoglu yaradilisin itibaren bu kaynagin ve onun sun... more Evren tum canli varligin hayat kaynagidir. Insanoglu yaradilisin itibaren bu kaynagin ve onun sundugu hayatin gizemini anlama cabasi icerisinde olmustur. Soz konusu durtu genc kalma ve olume karsi direnme gayesinin temelini olusturmustur. Nitekim insan hayal gucunun urunu olan ve bazen icerisinde gercek olaylarin kanitlarini da barindiran mitsel anlatilarda genc kalma ve olumsuzlesmenin sirlarina erismeye calismistir. Bu amacla mitsel dusuncede bazi bitki, hayvan ve su gibi evrenin temel varliklarinin genclestirici veya ebedilik saglayan ozellikler tasidiklarina inanilmistir. Bu noktada Sumerlerin efsanevi kahramani Gilgamis’in buyuk ugras sonucu elde ettigi ve sonra yilana kaptirdigi “yasam otu” olumsuzluk arayisinin sembolik ilk halkasidir. Bu sembolik bitki zamanla form degistirerek farkli toplumlarin mitolojilerinde, mantar, elma, asma ve hayat agaci olarak islenmistir. Olumsuzluk halkasinin ikincisini ise “su”dur. Ilk olarak evren ve insanin yaradilis destanlarinda karsimiza c...
Ilk kentlerin kurulusuyla ilgili bircok gorus ileri surulmustur. Bunlardan birisi kentlerin “Ekon... more Ilk kentlerin kurulusuyla ilgili bircok gorus ileri surulmustur. Bunlardan birisi kentlerin “Ekonomik (Pazar)” merkezli digeri ise “Tapinak” merkezli kuruldugu tezidir. Mezopotamya’nin ilk kentlerinin olusumlari konusunda her iki gorusun dogrulugu ayni derecede onemlidir. Nitekim ilk kentlerin pazar merkezli kurulduklari tezi uzun zamandan beri kabul gorurken, yapilan son arastirmalar ve ozellikle Gobekli Tepe kazilari kentin tapinak etrafinda olustuguna dair gorusu destekler mahiyete deliller sunmustur. Buna gore, once tapinaklar insa edilmis ve avci toplayici insan gruplari tapinaklarin onarim ve temizlik islerini yurutmek icin kalabalik gruplar halinde tapinak cevresinde uzun vakit harcamak zorunda kalinca konutlar yaparak yerlesik hayat duzenine gecmis ve boylece kentlerin kurulusunu baslatmislardir. Hâlihazirdaki bilgilere gore ilk orneklerine Mezopotamya’da rastladigimiz tapinaklar, sehir merkezinde gorkemli yapisiyla; dini, siyaseti ve ekonomiyi tek elden yoneten bir mihenk ...
ÖZET İnsanoğlu ilk tanrılarının meşruiyetini evreni ve insanı yaratma kudretlerindeki gizliliğe b... more ÖZET İnsanoğlu ilk tanrılarının meşruiyetini evreni ve insanı yaratma kudretlerindeki gizliliğe bağlamış ve yaratılışın gizli şifrelerini çözebilmek için daima çaba sarf etmiştir. Bu çaba onu kutsal olana ulaştırmış ve böylelikle var olanın ötesinde bir " yaratıcı " olduğuna dair tanrı imgesi doğmuştur. Ayrıca insan bazı sayıların ilahi bir sırra sahip olduğunu düşünmüş ve bu gizemi de tanrılara dayandırmıştır. Öyle ki, eskiçağ düşüncesinde ve kutsal kitaplarda kullanılan sayı sembolizminin içerisinde tek sayıların ve özellikle de yedi rakamının diğer tüm sayılara karşı büyük bir üstünlüğe sahip olduğuna inanmıştır. Nitekim medeniyetin beşiği olan Mezopotamya'da yedi tanrı, yedi bilge, yedi gezegen, yedi kötü ruh, dünyanın yedi bölgesi, yedi deniz, yedi nehir, yedi rüzgâr, yedi başlı kozmik canavar gibi semboller birçok teolojik ve mitsel metin içerisinde yer almışlardır. Aynı şekilde Eski Yunan toplumunda, Yahudilerde, Hıristiyanlarda ve İslam dünyasında da yedi rakamının kutsiyet ve faziletine dair çok sayıda örnek bulunmaktadır. Antik Yunanda Pythagorascılar ve Neo-Platoncular bu işin temsilciliğini yaparken, Yahudilerin Kabala'sında yedi kutsal isim zikredilmektedir. Yine Hristiyanlıkta yedi sembolizminin devletin ve toplumun sürekli gelişimini temsil ettiğine inanılmıştır. Son olarak ise bazı İslami yorumlarda yedi; ilahi kudrete ulaşmanın, doğru olanın kapısını açmanın, dünyevi vasıf ve nefislerden kurtulmanın anahtarı olarak algılanmıştır.
Özet Urartu Devleti'nde din, toplumsal organizasyonların düzenli bir şekilde devam edebilmesi ve ... more Özet Urartu Devleti'nde din, toplumsal organizasyonların düzenli bir şekilde devam edebilmesi ve toplumda birlikteliğin sağlanması için en büyük rolü oynamıştır. Dolayısıyla devletin siyasi ve idari mekanizmasının dinden etkilenmesi de kaçınılmaz olmuştur. Bu sebeple Urartu dini, krallık tarafından desteklenen bir devlet dini haline gelmiştir. Nitekim kral yazıtlarından anlaşıldığına göre, Urartu Ülkesinde yaşayan Hurrili akraba topluluklarla, farklı etnik kimliğe sahip yabancı toplulukların inançları ve tanrıları birleştirilmek suretiyle geniş katılımlı bir din tesis edilmiştir. Neticede yazıtların baş tanrı Haldi'ye hitapla başlaması, kralların kült merkezlerinde taç giymeleri, savaş ve barış gibi siyasi faaliyetler ile ekonomik verimliliği artırmaya yönelik uygulamaların tanrıların kudretiyle yapıldığının yazıtlarda açıkça beyan edilmesi Urartu Ülkesinde din merkezli bir siyasi yapılanmanın varlığının önemli işaretleridir. Abstract In Urartians, religion played a significant role in the regulation of social organizations and provision of social association. Thus, the political and govermental mechanism was influenced from the religion in Urartians. For this reason, Urartian religion became the legal religion of the Urartu state under the support of the kingdom. It is understood from the inscriptions related to kingdom that a religion with a broad participation was formed by combining varios religious beliefs and gods beloning to Hurrian tribes living in Urartu country and various ethnic groups. As a result, the important indicators of a religion centered political structuring in Urartu country are starting the inscriptions adressing the main god Haldi, inscriptions that exhibit crowning in cult centers, or inscriptions explaining that politic activities such as war and peace or practices to increase economical productivity were all conducted with the power of god.
Özet Dünya medeniyetinin beşiği olan Mezopotamya, aynı zamanda ilk yazılı hukuk kuralarının oluşt... more Özet Dünya medeniyetinin beşiği olan Mezopotamya, aynı zamanda ilk yazılı hukuk kuralarının oluşturulduğu bölge özelliğini taşımaktadır. Mezopotamya'nın yazılı hukuk metinleri incelendiğinde, burada oluşan siyasi erklerin geniş halk kitlelerini itaat altında barındırabilmek ve hükmetmek amacıyla toplum tabanında bulunan " dinî kuralları " siyasi bakış açısıyla harmanlayarak hukuk maddelerini tanzim ettikleri anlaşılmaktadır. Böyle bir süreçte, iktidar sahiplerinin beslendiği meşruiyet kaynakları da yine dinseldir ve teokratik devlet nizamı hâkimdir. Bununla birlikte ilk defa Sumerler tarafından kurulan söz konusu devlet yapısında, Güneş Tanrısı dUTU adaletin koruyucusu olarak kabul edilmiştir. Nitekim Ur-Nammu'nun kanun metninde dUTU adaletin koruyucu tanrısı olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca Mezopotamya'nın Sami asıllı kanunları olan ana-İtuşu, Lipit-İštar, Ešnunna ve Hammurabi Kanunları ile Orta Asur Kanunları'nın prologue ve epilogue kısımları ile çeşitli kanun maddelerinde tanrı ve din etkisini görmek mümkündür. Abstract Mesopotamia, the cradle of the civilization, has the feature of being the first region on which first written rules of law were created. When written law texts of Mesopotamia are analyzed, it is seen that those who had the political power made use of law codes by blending them with "religious rules" to govern the public and to make them obey. The legicitimacy of the rulers is also religious in such a process and a theocratic system is valid in governing of the state. At the same time, in the theocratic ruling of the state which was set up by the Sumerians first, dUTU as the sun god was also the protector of justice. In the law text of Ur-Nammu, dUTU appears as the protector of justice. Additionally, it is also possible to see the traces of god and religion in the codes of ana-İtušu, Lipit-İštar, Ešnunna and Hammurabi in Mesopotamia and prologue and epilogue parts of Middle Assyrian law codes. Sosyal bir varlık olan insanın soyunu ve yaşamsal faaliyetlerini devam ettirebilmesi için topluluklar halinde yaşaması bir zarurettir. Söz konusu zaruret beraberinde uyulması gereken kuralları, bu kurallar ise zamanla hukuk kaidelerini doğurmuştur. Nitekim sosyal bir çevrede yaşayan ve bir topluluk meydana getiren insanlar arasındaki ilişkilerin düzenlenmesinde hukuk en önemli rolü oynamıştır. Diğer bir deyişle, hukuk, insanların yine insanlar için meydana getirdiği ve toplumun bekasını sağlamaya yönelik ortaya konulmuş kurallar bütünüdür. Yani nerede bir toplum varsa orada hukuk kuralları olmak zorundadır 1. Bununla birlikte toplum nizamının vazgeçilmezi olan resmi hukuk kuralları yazının inkişafıyla mümkün kılınmıştır. Zira yazı öncesi dönemde hukuk kurallarından ziyade, örfi ve dinî normlar toplum içerisinde ihtiyaç duyulan düzeni temin etmekteydi. Nitekim
Uploads
Papers by elvan eser