Elinizdeki derleme her şeyden önce, Rize’deki Fırtına Vadisi’nde yapımı planlanan bir dizi nehi... more Elinizdeki derleme her şeyden önce, Rize’deki Fırtına Vadisi’nde yapımı planlanan bir dizi nehir tipi hidro-elektrik santraline (HES) karşı 1997 yılında açılan davayı başlangıç noktası kabul edersek, yirmi yıla yakın bir zamandır sürmekle olan mücadele deneyimlerini şekillendiren saikleri, süreçleri ve failleri kayda geçirmeyi hedefliyor. 1980 darbesinden beri sağ iktidarların “arka bahçesi” haline gelmekle birlikte kimi kasabalarında sol mirasını hiçbir zaman için tam olarak yitirmemiş olan Doğu Karadeniz’den,3 tehdit altındaki kültürel mirası yüzünden sadece Türkiye değil dünya çevre günde- minin üst sıralarına yerleşen Hasankeyf’e, Ege’nin direniş ilhamı Yuvarlak- çay’dan, kutsiyet, modernite ve isyanın birbiri ile karşılaştığı Munzur vadisine uzanıyor; yereldeki örgütlenme pratiklerini ve bunların birleşip oluştur- duğu ya da temasa geçtiği Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP), Karadeniz İsyandadır Platformu (KİP) vs. gibi grupların deneyimlerini aktarıyoruz. Bunu yaparken aslında HES karşıtı hareketliliğin hem yükselen çevre hareketinin ötesinde, daha genel anlamı ile toplumsal muhalefet ve yerel siyaset dinamizminin neresine düştüğünü gündemleştiriyoruz.
Bununla birlikte derlemedeki makaleleri Türkiye’nin hızla dönüşen kırsal yaşamına tutulmuş bir pencere olarak okumak da mümkün. Bu açıdan bakıl- dığında Türkiye kırsalının ve taşrasının son çeyrek yüzyıldaki dönüşümünü ve hidro-enerji temelli kalkınma vaadinin bu dönüşüm içindeki rolünü anla- mada bu deneyimlerin kilit bir öneme sahip olduğunu iddia ediyoruz. Tarım ve hayvancılık politikalarının 1980 sonrasındaki neoliberal dönüşümünün yarattığı ekonomik mağduriyetler herhangi bir uzun erimli muhalefeti tetiklemekte yetersiz kalırken, Türkiye taşrası ve kırsalının neden “sudan sebepler” nedeniyle ayağa kalktığını sormanın devlet, toplumsal mücadeleler, neoliberalizm ve ekolojiye dair kavrayışımızı derinleştirmek için zaruri olduğunu düşünüyoruz.
Çay üreticileri uzun zamandır, çaydaki neoliberal politikalardan şikâyetçi. 1980 sonrasında sektö... more Çay üreticileri uzun zamandır, çaydaki neoliberal politikalardan şikâyetçi. 1980 sonrasında sektör özel şirketlere açıldığından beri, şirketlerden yana ama üreticilerin zararına bir çay politikası uygulanıyor. Fakat küresel iklim değişikliğinin çay tarımına etkileri hakkında bir çalışma yok. Bu çalışmada, iklim değişikliğinden benzer şekilde etkilenecek başka diyarlardaki çay tarımı yapılan bölgeler hakkında yapılan bazı araştırmalar üzerinden Doğu Karadeniz'deki olası değişimler ve bunların yaratacağı sorunlar ele alınmaya çalışıldı.
Uzun zamandır, korunma altındaki alanların kullanma baskısı altına alındığı ve hele son birkaç yı... more Uzun zamandır, korunma altındaki alanların kullanma baskısı altına alındığı ve hele son birkaç yıldır hukukun askıya alındığı bu süreçte bir “hak” talebinin karşılanmasının mümkün olmadığı düşünülebilir. Bununla beraber, mevcut “olağanüstü hal rejimi”nin destek noktalarından biri olan kalkınma söyleminin tersyüz edilmesi, “ucuz doğa”nın yağmasından kalkınma murad edenlerin akıllarına başka seçeneklerin sunulması açısından ekoloji hareketine ve genel olarak muhalefete etkili bir argüman sunabilir.
Çevre, ekoloji ya da ‘‘yaşam savunusu’’ olarak adlandırılan bu hareketlerin söz ve eylem kapasite... more Çevre, ekoloji ya da ‘‘yaşam savunusu’’ olarak adlandırılan bu hareketlerin söz ve eylem kapasiteleri, uzun zamandan beri siyasetin gündemini işgal eden ‘‘kriz tartışmalarının’’ satır başlarını oluşturan ‘‘temsiliyet, yatay örgütlenme, iletişim tekniklerinin siyasete etkisi, doğa-kültür/insan çatışkısı’’ gibi konuların da daha içeriden tartışılmasını sağladı, sağlıyor. 90’lı yıllarda bir iki yayınevi, dergi ve bir iki dernekle sınırlıyken, 2005’ten sonra birçok yerel platform kurulması, ekolojik temalı sitelerin, sosyal medya hesaplarının açılması, yayınevlerinin dizi başlıklarına ‘‘ekoloji’’yi eklemeleri, belli başlı haber sitelerinin ana sayfalarına ‘‘ekoloji’’ butonu eklemeleri hız kazandı. Artık ‘‘ekoloji’’ gündelik yaşamımızın ana gündem maddelerinden biri…
2018 yılı ekoloji mücadelesi için de hızlı başladı. Bir yanda Çerkezköy’deki termik santralların ... more 2018 yılı ekoloji mücadelesi için de hızlı başladı. Bir yanda Çerkezköy’deki termik santralların bölgenin “hava kalitesine olumlu etki edeceğini” öne süren bakanlık yazıları, diğer yanda Eskişehir Alpu’da hızlanan termik karşıtı mücadele. Bir yanda Muğla Akyaka’nın Özel Çevre Koruma statüsünü savunma mücadelesi, diğer yanda “Panama” rüyasıyla gündeme sokulan bir ekolojik yıkım projesi olan Kanal İstanbul ucubesine karşı filizlenen direnişler. Araştırmacı-yazar Cemil Aksu’yla Ramazan Korkut’la birlikte hazırladıkları 2005-2016 Ekoloji Almanağı vesilesiyle Türkiye’de ekoloji mücadelesinin köşe taşlarını, çıkmazlarını ve imkanlarını konuştuk.
Elinizdeki derleme her şeyden önce, Rize’deki Fırtına Vadisi’nde yapımı planlanan bir dizi nehi... more Elinizdeki derleme her şeyden önce, Rize’deki Fırtına Vadisi’nde yapımı planlanan bir dizi nehir tipi hidro-elektrik santraline (HES) karşı 1997 yılında açılan davayı başlangıç noktası kabul edersek, yirmi yıla yakın bir zamandır sürmekle olan mücadele deneyimlerini şekillendiren saikleri, süreçleri ve failleri kayda geçirmeyi hedefliyor. 1980 darbesinden beri sağ iktidarların “arka bahçesi” haline gelmekle birlikte kimi kasabalarında sol mirasını hiçbir zaman için tam olarak yitirmemiş olan Doğu Karadeniz’den,3 tehdit altındaki kültürel mirası yüzünden sadece Türkiye değil dünya çevre günde- minin üst sıralarına yerleşen Hasankeyf’e, Ege’nin direniş ilhamı Yuvarlak- çay’dan, kutsiyet, modernite ve isyanın birbiri ile karşılaştığı Munzur vadisine uzanıyor; yereldeki örgütlenme pratiklerini ve bunların birleşip oluştur- duğu ya da temasa geçtiği Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP), Karadeniz İsyandadır Platformu (KİP) vs. gibi grupların deneyimlerini aktarıyoruz. Bunu yaparken aslında HES karşıtı hareketliliğin hem yükselen çevre hareketinin ötesinde, daha genel anlamı ile toplumsal muhalefet ve yerel siyaset dinamizminin neresine düştüğünü gündemleştiriyoruz.
Bununla birlikte derlemedeki makaleleri Türkiye’nin hızla dönüşen kırsal yaşamına tutulmuş bir pencere olarak okumak da mümkün. Bu açıdan bakıl- dığında Türkiye kırsalının ve taşrasının son çeyrek yüzyıldaki dönüşümünü ve hidro-enerji temelli kalkınma vaadinin bu dönüşüm içindeki rolünü anla- mada bu deneyimlerin kilit bir öneme sahip olduğunu iddia ediyoruz. Tarım ve hayvancılık politikalarının 1980 sonrasındaki neoliberal dönüşümünün yarattığı ekonomik mağduriyetler herhangi bir uzun erimli muhalefeti tetiklemekte yetersiz kalırken, Türkiye taşrası ve kırsalının neden “sudan sebepler” nedeniyle ayağa kalktığını sormanın devlet, toplumsal mücadeleler, neoliberalizm ve ekolojiye dair kavrayışımızı derinleştirmek için zaruri olduğunu düşünüyoruz.
Çay üreticileri uzun zamandır, çaydaki neoliberal politikalardan şikâyetçi. 1980 sonrasında sektö... more Çay üreticileri uzun zamandır, çaydaki neoliberal politikalardan şikâyetçi. 1980 sonrasında sektör özel şirketlere açıldığından beri, şirketlerden yana ama üreticilerin zararına bir çay politikası uygulanıyor. Fakat küresel iklim değişikliğinin çay tarımına etkileri hakkında bir çalışma yok. Bu çalışmada, iklim değişikliğinden benzer şekilde etkilenecek başka diyarlardaki çay tarımı yapılan bölgeler hakkında yapılan bazı araştırmalar üzerinden Doğu Karadeniz'deki olası değişimler ve bunların yaratacağı sorunlar ele alınmaya çalışıldı.
Uzun zamandır, korunma altındaki alanların kullanma baskısı altına alındığı ve hele son birkaç yı... more Uzun zamandır, korunma altındaki alanların kullanma baskısı altına alındığı ve hele son birkaç yıldır hukukun askıya alındığı bu süreçte bir “hak” talebinin karşılanmasının mümkün olmadığı düşünülebilir. Bununla beraber, mevcut “olağanüstü hal rejimi”nin destek noktalarından biri olan kalkınma söyleminin tersyüz edilmesi, “ucuz doğa”nın yağmasından kalkınma murad edenlerin akıllarına başka seçeneklerin sunulması açısından ekoloji hareketine ve genel olarak muhalefete etkili bir argüman sunabilir.
Çevre, ekoloji ya da ‘‘yaşam savunusu’’ olarak adlandırılan bu hareketlerin söz ve eylem kapasite... more Çevre, ekoloji ya da ‘‘yaşam savunusu’’ olarak adlandırılan bu hareketlerin söz ve eylem kapasiteleri, uzun zamandan beri siyasetin gündemini işgal eden ‘‘kriz tartışmalarının’’ satır başlarını oluşturan ‘‘temsiliyet, yatay örgütlenme, iletişim tekniklerinin siyasete etkisi, doğa-kültür/insan çatışkısı’’ gibi konuların da daha içeriden tartışılmasını sağladı, sağlıyor. 90’lı yıllarda bir iki yayınevi, dergi ve bir iki dernekle sınırlıyken, 2005’ten sonra birçok yerel platform kurulması, ekolojik temalı sitelerin, sosyal medya hesaplarının açılması, yayınevlerinin dizi başlıklarına ‘‘ekoloji’’yi eklemeleri, belli başlı haber sitelerinin ana sayfalarına ‘‘ekoloji’’ butonu eklemeleri hız kazandı. Artık ‘‘ekoloji’’ gündelik yaşamımızın ana gündem maddelerinden biri…
2018 yılı ekoloji mücadelesi için de hızlı başladı. Bir yanda Çerkezköy’deki termik santralların ... more 2018 yılı ekoloji mücadelesi için de hızlı başladı. Bir yanda Çerkezköy’deki termik santralların bölgenin “hava kalitesine olumlu etki edeceğini” öne süren bakanlık yazıları, diğer yanda Eskişehir Alpu’da hızlanan termik karşıtı mücadele. Bir yanda Muğla Akyaka’nın Özel Çevre Koruma statüsünü savunma mücadelesi, diğer yanda “Panama” rüyasıyla gündeme sokulan bir ekolojik yıkım projesi olan Kanal İstanbul ucubesine karşı filizlenen direnişler. Araştırmacı-yazar Cemil Aksu’yla Ramazan Korkut’la birlikte hazırladıkları 2005-2016 Ekoloji Almanağı vesilesiyle Türkiye’de ekoloji mücadelesinin köşe taşlarını, çıkmazlarını ve imkanlarını konuştuk.
Uploads
Bununla birlikte derlemedeki makaleleri Türkiye’nin hızla dönüşen kırsal yaşamına tutulmuş bir pencere olarak okumak da mümkün. Bu açıdan bakıl- dığında Türkiye kırsalının ve taşrasının son çeyrek yüzyıldaki dönüşümünü ve hidro-enerji temelli kalkınma vaadinin bu dönüşüm içindeki rolünü anla- mada bu deneyimlerin kilit bir öneme sahip olduğunu iddia ediyoruz. Tarım ve hayvancılık politikalarının 1980 sonrasındaki neoliberal dönüşümünün yarattığı ekonomik mağduriyetler herhangi bir uzun erimli muhalefeti tetiklemekte yetersiz kalırken, Türkiye taşrası ve kırsalının neden “sudan sebepler” nedeniyle ayağa kalktığını sormanın devlet, toplumsal mücadeleler, neoliberalizm ve ekolojiye dair kavrayışımızı derinleştirmek için zaruri olduğunu düşünüyoruz.
Express 160 - Şubat 2018
Bununla birlikte derlemedeki makaleleri Türkiye’nin hızla dönüşen kırsal yaşamına tutulmuş bir pencere olarak okumak da mümkün. Bu açıdan bakıl- dığında Türkiye kırsalının ve taşrasının son çeyrek yüzyıldaki dönüşümünü ve hidro-enerji temelli kalkınma vaadinin bu dönüşüm içindeki rolünü anla- mada bu deneyimlerin kilit bir öneme sahip olduğunu iddia ediyoruz. Tarım ve hayvancılık politikalarının 1980 sonrasındaki neoliberal dönüşümünün yarattığı ekonomik mağduriyetler herhangi bir uzun erimli muhalefeti tetiklemekte yetersiz kalırken, Türkiye taşrası ve kırsalının neden “sudan sebepler” nedeniyle ayağa kalktığını sormanın devlet, toplumsal mücadeleler, neoliberalizm ve ekolojiye dair kavrayışımızı derinleştirmek için zaruri olduğunu düşünüyoruz.
Express 160 - Şubat 2018