Degisen siyasal ve toplumsal kosullar, guvenlik politikalarinin daha da one cikmasina neden olmu... more Degisen siyasal ve toplumsal kosullar, guvenlik politikalarinin daha da one cikmasina neden olmustur. Bu da “kamu guvenligi” kavramini otoriter yonetim modelinin temeli haline getirmistir. Dolayisiyla siyasal alanda demokratik mesrulastirici zemin de degismistir. Guvenlik devleti retoriginin yukselisi, ic guvenlik unsurlari uzerine insa edilen bir kamu politikasi modelinin gelistirilmesine dayanmaktadir. Kontrol toplumunun kalici olmasi icin istisna halinin veya olaganustu halin sureklilestirilmesi stratejisi, bir kamu politikasina donusmustur. Gunumuzde tartisilan husus, kamu guvenlik politikalarinin, istisna halini normallestirmesi ve kalicilastirmasidir. Hatta bu politikalari yayginlastirma araci haline gelmesidir. Distopyalar, hayal edilen veya arzulanan toplum modellerinin elestirisi niteligindedir. Ayrica mevcut toplumsal, siyasal sistemin dolayli ve metaforik yollarla buyu bozumlaridir. Distopya literaturunde yonetim tarzi ve toplumsal duzen temsili karakterler yoluyla anla...
Utopias are mirrors of the period in which their writers live. The conditions and problems of tho... more Utopias are mirrors of the period in which their writers live. The conditions and problems of those periods are reflected in utopias. The utopia writer gives place to these problems in her/his work, sometimes directly and sometimes indirectly. The nineteenth century is a period of abundance in utopia literature. With respect to political regime and geographically, not only Europe but also America has been the place of utopias. America's desire for development was due to its political regime as well as the abundance of its natural resources on the continent. The idea of the development of society in the nineteenth century was related to industrialization and the development of capitalism. The world that Edward Bellamy envisions in Looking Backward as a utopia is an industrialized state monopoly. The capitalist company is replaced by the monopoly state, which is defined as nation. The nation is mechanized as an economic and political organization rather than a living organism. The ideology that sustains the society is an industrial nationalism which leans on the concept of nation. Production and working order are shaped according to a military discipline. The capitalist corporation's state is transformed into a socialist nation corporation.
Kişinin uğrayacağı gerçek felaket ruhunun çürümesidir " Sokrates Öz Değişen siyasal ve toplumsal ... more Kişinin uğrayacağı gerçek felaket ruhunun çürümesidir " Sokrates Öz Değişen siyasal ve toplumsal koşullar, güvenlik politikalarının daha da öne çıkmasına neden olmuştur. Bu da " kamu güvenliği " kavramını otoriter yönetim modelinin temeli haline getirmiştir. Dolayısıyla siyasal alanda demokratik meşrulaştırıcı zemin de değişmiştir. Güvenlik devleti retoriğinin yükselişi, iç güvenlik unsurları üzerine inşa edilen bir kamu politikası modelinin geliştirilmesine dayanmaktadır. Kontrol toplumunun kalıcı olması için istisna halinin veya olağanüstü halin süreklileştirilmesi stratejisi, bir kamu politikasına dönüşmüştür. Günümüzde tartışılan husus, kamu güvenlik politikalarının, istisna halini normalleştirmesi ve kalıcılaştırmasıdır. Hatta bu politikaları yaygınlaştırma aracı haline gelmesidir. Distopyalar, hayal edilen veya arzulanan toplum modellerinin eleştirisi niteliğindedir. Ayrıca mevcut toplumsal, siyasal sistemin dolaylı ve metaforik yollarla büyü bozumlarıdır. Distopya literatüründe yönetim tarzı ve toplumsal düzen temsili karakterler yoluyla anlatılmaktadır. Bu literatürde mekânsal kurgu, emek süreci ve ideoloji inşası gibi faktörler ayrıntılı olarak betimlenmektedir. Modern yönetim pratikleri hukuk söylemi içinde aynı zamanda disipline edici bir niteliğe sahiptir. Nüfusun, hayatın (bios) tüm sorunları, kolektif niteliği gereği iktidarın müdahale alanına çekilmektedir; bu anlamda da biyopolitik niteliktedir. Bu yüzden kamu güvenlik politikaları, modern yönetimin ayrılmaz unsurları olarak öne çıkmaktadır. Öyle ki, güvenlik devleti istisna halini meşrulaştırma ve yaygınlaştırmaktadır. Yönetim kendi mekanizmalarını geliştirdikçe, distopik kurguların bir mecazına dönüşmektedir. Kullanılan dilde, çalışma düzeninde, yaşamın her alanında kâbus sıradanlaşır, olağanlaşır ve kabul edilir. Bu çalışmada, söz edilen süreç, güvenlik devleti modelinde nüfusun ve gündelik yaşamın yeniden üretim mekanizmaları, birbirinden farklı kurgulara sahip üç modern ütopya/distopya çerçevesinde incelenmektedir. Bu bağlamda Bindokuzyüzseksendört (1984) (George Orwell), Cesur Yeni Dünya (Aldous Huxley), Fahrenheit 451 (Ray Bradbury) çerçevesinde tartışılacaktır.
Özet Modern devlet, beden ve teknoloji arasındaki ilişkiye hukuk üzerinden müdahil olmaktadır. De... more Özet Modern devlet, beden ve teknoloji arasındaki ilişkiye hukuk üzerinden müdahil olmaktadır. Devlet, teknoloji aracılığıyla kendini görünmez kılarken, yurttaş üze-rinde yeni bir egemenlik kurmaktadır. Yeni egemenlik alanının sınırları, biyo-egemenlik kavramı ile tanımlanmaktadır. Biyo-egemenlik kavramı ise hukuktan ziyade istisna hali mantığına göre belirlenmektedir. Aynı zamanda bu süreç, ki-şisel veriler ekseninde, kimlik denetiminden davranış denetimine geçişi temsil etmektedir. Bu çalışmada kişisel verilerin özellikle biyometrik düzeyde denetim altında tutulması, Agamben'in " kamp " kavramı çerçevesinde incelenmektedir. Biyometrik bilgi stokunun çeşitli amaçlarla kullanılması hem piyasa modeline hem de politik alana hizmet etmektedir. Bu stoku sermaye ile paylaşan biyo-egemen devlet, sözümona yurttaşlarına güvenlik ve özgürlük vadetmektedir. Oysa şirketler ve devletler tarafından işlenen kişisel veriler, pazarlamadan risk yönetimine, ulusal güvenlikten sosyal politikaya kadar geniş bir ağ üzerinden toplumu kuşatmaktadır. Biyo-egemen devlette yurttaş, tüm kişisel bilgilerini sunarak, aslında hukukun istisna bölgesine çekilmektedir. Anahtar Kelimeler: Biyopolitika, biyo-egemenlik, istisna hali, kişisel verilerin ko-runması, biyometri. Abstract Modern state intervenes with the relationship between body and technology by law. The state conceals itself via technology, thus imposes a new sovereign
Yapı Pratik Özne: Kapitalizmin Dönüşüm Süreçlerinin Ekonomi Politik Eleştirisi (2009) (DER. Musta... more Yapı Pratik Özne: Kapitalizmin Dönüşüm Süreçlerinin Ekonomi Politik Eleştirisi (2009) (DER. Mustafa Kemal Coşkun), s.203-244
Kamu girişimciliği ve idari reform birlikte düşünüldüğünde nesnel bir tartışma çerçevesinin kurul... more Kamu girişimciliği ve idari reform birlikte düşünüldüğünde nesnel bir tartışma çerçevesinin kurulması ilk bakışta güç görünmektedir. İktisadi ve idari politikalar açısından devletçilik ve liberalizm üzerinden kutuplaşmanın yarattığı kısır döngü, daha net bir tartışma çerçevesi kurmamızı engellemiştir. Siyasal düzlemde yaptığımız sağ ve sol kavramsallaştırmaları yardımıyla daha da somutlaştırmaya çalıştığımız çerçeveyi tarihsel içeriğe atıfla netleştirerek, dönemin koşulları içinde yürütülen politikaların hangi dinamiklerle inşa edildiğini anlama şansımız olacaktır. Kapitalist ekonominin ancak ve ancak piyasa mekanizması yoluyla açıklanabileceği varsayılan sermaye birikimi sürecine dayalı olduğunu savunan liberal iktisadi yaklaşım, iktisadi politikaların sonuçlarından etkilenen çeşitli toplumsal kesimlerin/tarafların/sınıfların görüntü alanı içine girmesini engellemektedir. Keza devletçi politikanın da kendinden menkul, bir tür öz amaçlılığa (autopoiesis) hizmet ettiği, bunun sonucu olarak da toplumsal sınıflardan bağışık bir politikanın uzantısı olarak tarih-dışı bir özneye yaptığı vurgu düşünüldüğünde, liberal iktisadi politikanın yaklaşımına benzer yanılsamaları taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu çalışmada tüm bu güçlüklerin aşılabilmesi için idari reformun ve iktisadi politikanın paralel tarihsel kategoriler içinde toplumsal, siyasal öznelerin gözlemlenebilen bir çerçeveye oturulması amaçlanmaktadır.
Dünyada ve Türkiye’de spor, hem kamu kesiminin hem de piyasa koşullarında özel kesimin ilgi alanı... more Dünyada ve Türkiye’de spor, hem kamu kesiminin hem de piyasa koşullarında özel kesimin ilgi alanına giren önemli yönetim alanıdır. Kamu kesimi spor politikaları doğrultusunda ülkemizde birçok kurum yaratmıştır. Bu kurumlar belirli dönemlerde hizmet bakanlıklarına kimi dönemlerde ise devlet bakanlıları içinde yer almıştır. Spordaki bu “sürekli” yeniden yapılanma faaliyeti, spor hizmetleri alanında devletin yeterince bulunmaması, mevcut olanları ise özel kesim lehinde düzenlemesine yönelik olmuştur. Bu çalışmada spor teşkilatının bir bulmacası niteliğindeki Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Tahkim Kurulu hukuki ve idari boyutlarıyla irdelenmektedir. Kamu yönetiminde yönetişim ilkelerinin uygulanmasının bir sonucu olarak “özerk” veya “bağımsız” kurullar kamu hizmet alanlarının tümünde yer almaktadır. TFF tahkim kurulu Türkiye’de kamu yönetiminde “yönetim”den “yönetişim”e dönüşüme önemli bir örnek oluşturmaktadır.
Rekabet ve tekel kavramları bugüne kadar birbirinin karşıtı olarak kullanılmıştır. Oysa bu kavram... more Rekabet ve tekel kavramları bugüne kadar birbirinin karşıtı olarak kullanılmıştır. Oysa bu kavramlar ikiz kardeşler olarak kabul edilmelidir. Tekel rekabeti, rekabet de tekeli yaratır. Sonuç olarak kapitalist rekabet kaçınılmaz olarak tekelleşmeyi doğurur. Kamu yönetiminde bağımsız düzenleyici kurumların kapitalist devletin en önemli düzenleyici araçları haline gelmesi, devletin artık piyasanın ihtiyaçlarına doğrudan cevap verdiğini göstermektedir. Kamu yönetiminde yönetişim yapısının egemen olduğu günümüzde, farklı sektörlerde faaliyet gösteren bağımsız düzenleyici kurumlar, tekelci sermaye birikimi sürecinin sorunsuz olarak sürdürülmesi için çok önemli roller üstlenmektedir Türkiye’de rekabet kurumunun düzenleyici rolü, değilpiyasada tekelleşmeyi önlemek tersine onu kurumsallaştırmaktadır.
ABSTRACT
From the Kutadgu Bilig to Raison d’État
The thought of administration is an area of in... more ABSTRACT
From the Kutadgu Bilig to Raison d’État
The thought of administration is an area of investigation setting forth analysis of history both from the economic and social aspects. In the course of history the administrative methods that had been developed by various states have been analyzed mostly by use of cultural aspects; thus the economic and social aspects have been neglected. From the 10th-11th century AD on, the inception of Islam’s spread among the people of West Turkistan influenced significantly the process of becoming state for the nomads and the settlers of this region. The thought of administration roughly tries to map the administrative mentality of the social groups in question. Especially the works that were written in the 11th century AD are essential for understanding the administrative mentality of the period with its economic and social roots. From this point of view the period in question can be analyzed both by the investigation of the work and author of work. The most common example of this is the Kutadgu Bilig written by the Yusuf of Balasagun (Yusuf Has Hajib) in the 11th century AD. Being a book of advices to sovereign (Nasihatname, Pendname), ages in advance the work constitutes a paradigm of modern administration mentality. One of the questions that are pursued by this paper is in the very this debate: Are there any traces of a reason d’état (the reason of state) corresponding to the requirement of centralization of administration in the modern ages in the Kutadgu Bilig, on the one hand, and rule of law conceptualization for securing the justice on the other? In this paper it is acknowledged that both the qualities of administrator/sovereign and the establishment of justice by the cause and effect relationship (daire-i adalet/the circle of justice) were determined roughly by the economic and social conditions of that period. The segments of social structure in the Karakhanids period are analyzed in detail throughout the book. It can be said that the determination of wealth rank of different segments of the society, from the methodological point of view, may ease to understand the administration mentality. Whether the concept of governmentality of the classical works of modern thought of administration can be traced back to the Kutadgu Bilig, which is a pre-modern treatise, or not is another question to reply. Grounding on the Kutadgu Bilig, the Karakhanids’ social structure, the author himself, the period in which the treatise was written will be analyzed. In this way, by the analysis of many treatise, a discipline of the thought of administration can be constituted that makes possible for arguing different various period and conditions
Key Words: the Kutadgu Bilig, the Karakhanids, the thought of administration, raison d’état (the reason of state), governmentality, the circle of justice.
ÖZET
Yönetim düşünü, tarihin iktisadi ve toplumsal yönleriyle incelenmesini öngören bir araştırma alanıdır. Tarihte farklı devletlerin yaratmış olduğu yönetim usulleri, genellikle kültürel boyutlarda incelenmiş, bu da iktisadi ve toplumsal unsurların ihmal edilmesine neden olmuştur. X.-XI. yüzyıldan itibaren özellikle batı Türkistan’da yaşayan halklar arasında İslam’ın yayılmaya başlaması, yerleşik ve göçebe unsurların devletleşme sürecini önemli ölçüde etkilemiştir. Yönetim düşünü kabaca, söz konusu toplumsal unsurların yönetim zihniyetlerinin haritasını çıkarmaya çalışmaktadır. Özellikle XI. yüzyıl civarında yazılmış olan eserler, dönemin yönetim zihniyetini, iktisadi ve toplumsal kökenleriyle anlamamızda anahtar olma özelliğine sahiptir. Bu açıdan bakıldığında ilgili dönem, hem eser hem de eseri yazan kişinin araştırılması yoluyla incelenebilir. Bunun en bilinen örneği, XI. yüzyılda Balasagunlu Yusuf (Yusuf Has Hacip) tarafından yazılan Kutadgu Bilig’tir. Hükümdara öğütler (Nasihatname, Pendname) türündeki bu eser, modern yönetim zihniyetinin yüzyıllar öncesindeki örneklerinden biri olarak kabul edilebilir. Bu bildirinin peşinde olduğu sorulardan biri tam da bu tartışma içinde yer almaktadır: Bir yandan modern dönemde yönetimin merkezileşme ihtiyacını karşılayan bir devlet aklının (raison d’état), öte yandan da adaletin sağlanması için hukuk devleti kavramsallaştırmasının izleri Kutadgu Bilig’te var mıdır? Bu çalışmada yöntem olarak hem yöneticinin/hükümdarın niteliklerinin hem de adaletin neden-sonuç ilişkisi ile sağlanmasının (daire-i adalet), kabaca o dönemin iktisadi ve toplumsal koşulları tarafından belirlendiği kabul edilmektedir. Karahanlılar dönemindeki toplumsal yapının içinde yer alan kesimler eserde ayrıntılı olarak incelenmiştir. Yöntem açısından toplumun farklı kesimlerinin maddi konumlarını belirlemenin, yönetim zihniyetinin anlaşılmasını kolaylaştırdığını söyleyebiliriz. Modern yönetim düşünü klasiklerindeki “yönetimsellik” kavramının, modern öncesi döneme ait bir yapıt olan Kutadgu Bilig’te aranıp aranmayacağı bir başka soru olarak karşımıza çıkmaktadır. Kutadgu Bilig özelinde Karahanlıların toplumsal yapısı, eseri yazan kişi, eserin yazıldığı dönem amaçlanan yöntem çerçevesinde incelenecektir. Bu yolla birçok eserin incelenmesi sayesinde farklı dönem ve koşulların tartışılmasını mümkün kılacak bir yönetim düşünü alanı yaratılabilir.
Anahtar Sözcükler: Kutadgu Bilig, Karahanlılar, Yönetim Düşünü, Devlet Aklı, Yönetimsellik, Daire-i Adalet
The lack of “historical” perspective in public administration is a
well-known fact in Turkey. It... more The lack of “historical” perspective in public administration is a
well-known fact in Turkey. It is the duty of social scientists in general and
scholars of the science of public administration in particular to historically
investigate social and economic organizing and to discuss it with factual
reality. Hence, the art of history will not be the study area of merely historians, similarly public administration will not only be the realm of specialists of that discipline. Thus, establishing an interdisciplinary framework in
social sciences will be enabled. To this end, this article aims to discuss to
what extent the impact of “Siyasatnama”, written by Nizam al-Mulk, a Seljuk administrator, on the 11 th century Anatolian Seljuk administrative tradition manifested itself in the Turkish states founded later. The political power apparatus is evaluated not just as an extension of the organization of the
state, but also both as an outcome and a product of the social and political
conditions of that era. Each type of power corresponds to an epoch, capability, culture, social fabric, climate and reality reinforced by political power. Undoubtedly, the study concludes based on this supposition.
Degisen siyasal ve toplumsal kosullar, guvenlik politikalarinin daha da one cikmasina neden olmu... more Degisen siyasal ve toplumsal kosullar, guvenlik politikalarinin daha da one cikmasina neden olmustur. Bu da “kamu guvenligi” kavramini otoriter yonetim modelinin temeli haline getirmistir. Dolayisiyla siyasal alanda demokratik mesrulastirici zemin de degismistir. Guvenlik devleti retoriginin yukselisi, ic guvenlik unsurlari uzerine insa edilen bir kamu politikasi modelinin gelistirilmesine dayanmaktadir. Kontrol toplumunun kalici olmasi icin istisna halinin veya olaganustu halin sureklilestirilmesi stratejisi, bir kamu politikasina donusmustur. Gunumuzde tartisilan husus, kamu guvenlik politikalarinin, istisna halini normallestirmesi ve kalicilastirmasidir. Hatta bu politikalari yayginlastirma araci haline gelmesidir. Distopyalar, hayal edilen veya arzulanan toplum modellerinin elestirisi niteligindedir. Ayrica mevcut toplumsal, siyasal sistemin dolayli ve metaforik yollarla buyu bozumlaridir. Distopya literaturunde yonetim tarzi ve toplumsal duzen temsili karakterler yoluyla anla...
Utopias are mirrors of the period in which their writers live. The conditions and problems of tho... more Utopias are mirrors of the period in which their writers live. The conditions and problems of those periods are reflected in utopias. The utopia writer gives place to these problems in her/his work, sometimes directly and sometimes indirectly. The nineteenth century is a period of abundance in utopia literature. With respect to political regime and geographically, not only Europe but also America has been the place of utopias. America's desire for development was due to its political regime as well as the abundance of its natural resources on the continent. The idea of the development of society in the nineteenth century was related to industrialization and the development of capitalism. The world that Edward Bellamy envisions in Looking Backward as a utopia is an industrialized state monopoly. The capitalist company is replaced by the monopoly state, which is defined as nation. The nation is mechanized as an economic and political organization rather than a living organism. The ideology that sustains the society is an industrial nationalism which leans on the concept of nation. Production and working order are shaped according to a military discipline. The capitalist corporation's state is transformed into a socialist nation corporation.
Kişinin uğrayacağı gerçek felaket ruhunun çürümesidir " Sokrates Öz Değişen siyasal ve toplumsal ... more Kişinin uğrayacağı gerçek felaket ruhunun çürümesidir " Sokrates Öz Değişen siyasal ve toplumsal koşullar, güvenlik politikalarının daha da öne çıkmasına neden olmuştur. Bu da " kamu güvenliği " kavramını otoriter yönetim modelinin temeli haline getirmiştir. Dolayısıyla siyasal alanda demokratik meşrulaştırıcı zemin de değişmiştir. Güvenlik devleti retoriğinin yükselişi, iç güvenlik unsurları üzerine inşa edilen bir kamu politikası modelinin geliştirilmesine dayanmaktadır. Kontrol toplumunun kalıcı olması için istisna halinin veya olağanüstü halin süreklileştirilmesi stratejisi, bir kamu politikasına dönüşmüştür. Günümüzde tartışılan husus, kamu güvenlik politikalarının, istisna halini normalleştirmesi ve kalıcılaştırmasıdır. Hatta bu politikaları yaygınlaştırma aracı haline gelmesidir. Distopyalar, hayal edilen veya arzulanan toplum modellerinin eleştirisi niteliğindedir. Ayrıca mevcut toplumsal, siyasal sistemin dolaylı ve metaforik yollarla büyü bozumlarıdır. Distopya literatüründe yönetim tarzı ve toplumsal düzen temsili karakterler yoluyla anlatılmaktadır. Bu literatürde mekânsal kurgu, emek süreci ve ideoloji inşası gibi faktörler ayrıntılı olarak betimlenmektedir. Modern yönetim pratikleri hukuk söylemi içinde aynı zamanda disipline edici bir niteliğe sahiptir. Nüfusun, hayatın (bios) tüm sorunları, kolektif niteliği gereği iktidarın müdahale alanına çekilmektedir; bu anlamda da biyopolitik niteliktedir. Bu yüzden kamu güvenlik politikaları, modern yönetimin ayrılmaz unsurları olarak öne çıkmaktadır. Öyle ki, güvenlik devleti istisna halini meşrulaştırma ve yaygınlaştırmaktadır. Yönetim kendi mekanizmalarını geliştirdikçe, distopik kurguların bir mecazına dönüşmektedir. Kullanılan dilde, çalışma düzeninde, yaşamın her alanında kâbus sıradanlaşır, olağanlaşır ve kabul edilir. Bu çalışmada, söz edilen süreç, güvenlik devleti modelinde nüfusun ve gündelik yaşamın yeniden üretim mekanizmaları, birbirinden farklı kurgulara sahip üç modern ütopya/distopya çerçevesinde incelenmektedir. Bu bağlamda Bindokuzyüzseksendört (1984) (George Orwell), Cesur Yeni Dünya (Aldous Huxley), Fahrenheit 451 (Ray Bradbury) çerçevesinde tartışılacaktır.
Özet Modern devlet, beden ve teknoloji arasındaki ilişkiye hukuk üzerinden müdahil olmaktadır. De... more Özet Modern devlet, beden ve teknoloji arasındaki ilişkiye hukuk üzerinden müdahil olmaktadır. Devlet, teknoloji aracılığıyla kendini görünmez kılarken, yurttaş üze-rinde yeni bir egemenlik kurmaktadır. Yeni egemenlik alanının sınırları, biyo-egemenlik kavramı ile tanımlanmaktadır. Biyo-egemenlik kavramı ise hukuktan ziyade istisna hali mantığına göre belirlenmektedir. Aynı zamanda bu süreç, ki-şisel veriler ekseninde, kimlik denetiminden davranış denetimine geçişi temsil etmektedir. Bu çalışmada kişisel verilerin özellikle biyometrik düzeyde denetim altında tutulması, Agamben'in " kamp " kavramı çerçevesinde incelenmektedir. Biyometrik bilgi stokunun çeşitli amaçlarla kullanılması hem piyasa modeline hem de politik alana hizmet etmektedir. Bu stoku sermaye ile paylaşan biyo-egemen devlet, sözümona yurttaşlarına güvenlik ve özgürlük vadetmektedir. Oysa şirketler ve devletler tarafından işlenen kişisel veriler, pazarlamadan risk yönetimine, ulusal güvenlikten sosyal politikaya kadar geniş bir ağ üzerinden toplumu kuşatmaktadır. Biyo-egemen devlette yurttaş, tüm kişisel bilgilerini sunarak, aslında hukukun istisna bölgesine çekilmektedir. Anahtar Kelimeler: Biyopolitika, biyo-egemenlik, istisna hali, kişisel verilerin ko-runması, biyometri. Abstract Modern state intervenes with the relationship between body and technology by law. The state conceals itself via technology, thus imposes a new sovereign
Yapı Pratik Özne: Kapitalizmin Dönüşüm Süreçlerinin Ekonomi Politik Eleştirisi (2009) (DER. Musta... more Yapı Pratik Özne: Kapitalizmin Dönüşüm Süreçlerinin Ekonomi Politik Eleştirisi (2009) (DER. Mustafa Kemal Coşkun), s.203-244
Kamu girişimciliği ve idari reform birlikte düşünüldüğünde nesnel bir tartışma çerçevesinin kurul... more Kamu girişimciliği ve idari reform birlikte düşünüldüğünde nesnel bir tartışma çerçevesinin kurulması ilk bakışta güç görünmektedir. İktisadi ve idari politikalar açısından devletçilik ve liberalizm üzerinden kutuplaşmanın yarattığı kısır döngü, daha net bir tartışma çerçevesi kurmamızı engellemiştir. Siyasal düzlemde yaptığımız sağ ve sol kavramsallaştırmaları yardımıyla daha da somutlaştırmaya çalıştığımız çerçeveyi tarihsel içeriğe atıfla netleştirerek, dönemin koşulları içinde yürütülen politikaların hangi dinamiklerle inşa edildiğini anlama şansımız olacaktır. Kapitalist ekonominin ancak ve ancak piyasa mekanizması yoluyla açıklanabileceği varsayılan sermaye birikimi sürecine dayalı olduğunu savunan liberal iktisadi yaklaşım, iktisadi politikaların sonuçlarından etkilenen çeşitli toplumsal kesimlerin/tarafların/sınıfların görüntü alanı içine girmesini engellemektedir. Keza devletçi politikanın da kendinden menkul, bir tür öz amaçlılığa (autopoiesis) hizmet ettiği, bunun sonucu olarak da toplumsal sınıflardan bağışık bir politikanın uzantısı olarak tarih-dışı bir özneye yaptığı vurgu düşünüldüğünde, liberal iktisadi politikanın yaklaşımına benzer yanılsamaları taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu çalışmada tüm bu güçlüklerin aşılabilmesi için idari reformun ve iktisadi politikanın paralel tarihsel kategoriler içinde toplumsal, siyasal öznelerin gözlemlenebilen bir çerçeveye oturulması amaçlanmaktadır.
Dünyada ve Türkiye’de spor, hem kamu kesiminin hem de piyasa koşullarında özel kesimin ilgi alanı... more Dünyada ve Türkiye’de spor, hem kamu kesiminin hem de piyasa koşullarında özel kesimin ilgi alanına giren önemli yönetim alanıdır. Kamu kesimi spor politikaları doğrultusunda ülkemizde birçok kurum yaratmıştır. Bu kurumlar belirli dönemlerde hizmet bakanlıklarına kimi dönemlerde ise devlet bakanlıları içinde yer almıştır. Spordaki bu “sürekli” yeniden yapılanma faaliyeti, spor hizmetleri alanında devletin yeterince bulunmaması, mevcut olanları ise özel kesim lehinde düzenlemesine yönelik olmuştur. Bu çalışmada spor teşkilatının bir bulmacası niteliğindeki Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Tahkim Kurulu hukuki ve idari boyutlarıyla irdelenmektedir. Kamu yönetiminde yönetişim ilkelerinin uygulanmasının bir sonucu olarak “özerk” veya “bağımsız” kurullar kamu hizmet alanlarının tümünde yer almaktadır. TFF tahkim kurulu Türkiye’de kamu yönetiminde “yönetim”den “yönetişim”e dönüşüme önemli bir örnek oluşturmaktadır.
Rekabet ve tekel kavramları bugüne kadar birbirinin karşıtı olarak kullanılmıştır. Oysa bu kavram... more Rekabet ve tekel kavramları bugüne kadar birbirinin karşıtı olarak kullanılmıştır. Oysa bu kavramlar ikiz kardeşler olarak kabul edilmelidir. Tekel rekabeti, rekabet de tekeli yaratır. Sonuç olarak kapitalist rekabet kaçınılmaz olarak tekelleşmeyi doğurur. Kamu yönetiminde bağımsız düzenleyici kurumların kapitalist devletin en önemli düzenleyici araçları haline gelmesi, devletin artık piyasanın ihtiyaçlarına doğrudan cevap verdiğini göstermektedir. Kamu yönetiminde yönetişim yapısının egemen olduğu günümüzde, farklı sektörlerde faaliyet gösteren bağımsız düzenleyici kurumlar, tekelci sermaye birikimi sürecinin sorunsuz olarak sürdürülmesi için çok önemli roller üstlenmektedir Türkiye’de rekabet kurumunun düzenleyici rolü, değilpiyasada tekelleşmeyi önlemek tersine onu kurumsallaştırmaktadır.
ABSTRACT
From the Kutadgu Bilig to Raison d’État
The thought of administration is an area of in... more ABSTRACT
From the Kutadgu Bilig to Raison d’État
The thought of administration is an area of investigation setting forth analysis of history both from the economic and social aspects. In the course of history the administrative methods that had been developed by various states have been analyzed mostly by use of cultural aspects; thus the economic and social aspects have been neglected. From the 10th-11th century AD on, the inception of Islam’s spread among the people of West Turkistan influenced significantly the process of becoming state for the nomads and the settlers of this region. The thought of administration roughly tries to map the administrative mentality of the social groups in question. Especially the works that were written in the 11th century AD are essential for understanding the administrative mentality of the period with its economic and social roots. From this point of view the period in question can be analyzed both by the investigation of the work and author of work. The most common example of this is the Kutadgu Bilig written by the Yusuf of Balasagun (Yusuf Has Hajib) in the 11th century AD. Being a book of advices to sovereign (Nasihatname, Pendname), ages in advance the work constitutes a paradigm of modern administration mentality. One of the questions that are pursued by this paper is in the very this debate: Are there any traces of a reason d’état (the reason of state) corresponding to the requirement of centralization of administration in the modern ages in the Kutadgu Bilig, on the one hand, and rule of law conceptualization for securing the justice on the other? In this paper it is acknowledged that both the qualities of administrator/sovereign and the establishment of justice by the cause and effect relationship (daire-i adalet/the circle of justice) were determined roughly by the economic and social conditions of that period. The segments of social structure in the Karakhanids period are analyzed in detail throughout the book. It can be said that the determination of wealth rank of different segments of the society, from the methodological point of view, may ease to understand the administration mentality. Whether the concept of governmentality of the classical works of modern thought of administration can be traced back to the Kutadgu Bilig, which is a pre-modern treatise, or not is another question to reply. Grounding on the Kutadgu Bilig, the Karakhanids’ social structure, the author himself, the period in which the treatise was written will be analyzed. In this way, by the analysis of many treatise, a discipline of the thought of administration can be constituted that makes possible for arguing different various period and conditions
Key Words: the Kutadgu Bilig, the Karakhanids, the thought of administration, raison d’état (the reason of state), governmentality, the circle of justice.
ÖZET
Yönetim düşünü, tarihin iktisadi ve toplumsal yönleriyle incelenmesini öngören bir araştırma alanıdır. Tarihte farklı devletlerin yaratmış olduğu yönetim usulleri, genellikle kültürel boyutlarda incelenmiş, bu da iktisadi ve toplumsal unsurların ihmal edilmesine neden olmuştur. X.-XI. yüzyıldan itibaren özellikle batı Türkistan’da yaşayan halklar arasında İslam’ın yayılmaya başlaması, yerleşik ve göçebe unsurların devletleşme sürecini önemli ölçüde etkilemiştir. Yönetim düşünü kabaca, söz konusu toplumsal unsurların yönetim zihniyetlerinin haritasını çıkarmaya çalışmaktadır. Özellikle XI. yüzyıl civarında yazılmış olan eserler, dönemin yönetim zihniyetini, iktisadi ve toplumsal kökenleriyle anlamamızda anahtar olma özelliğine sahiptir. Bu açıdan bakıldığında ilgili dönem, hem eser hem de eseri yazan kişinin araştırılması yoluyla incelenebilir. Bunun en bilinen örneği, XI. yüzyılda Balasagunlu Yusuf (Yusuf Has Hacip) tarafından yazılan Kutadgu Bilig’tir. Hükümdara öğütler (Nasihatname, Pendname) türündeki bu eser, modern yönetim zihniyetinin yüzyıllar öncesindeki örneklerinden biri olarak kabul edilebilir. Bu bildirinin peşinde olduğu sorulardan biri tam da bu tartışma içinde yer almaktadır: Bir yandan modern dönemde yönetimin merkezileşme ihtiyacını karşılayan bir devlet aklının (raison d’état), öte yandan da adaletin sağlanması için hukuk devleti kavramsallaştırmasının izleri Kutadgu Bilig’te var mıdır? Bu çalışmada yöntem olarak hem yöneticinin/hükümdarın niteliklerinin hem de adaletin neden-sonuç ilişkisi ile sağlanmasının (daire-i adalet), kabaca o dönemin iktisadi ve toplumsal koşulları tarafından belirlendiği kabul edilmektedir. Karahanlılar dönemindeki toplumsal yapının içinde yer alan kesimler eserde ayrıntılı olarak incelenmiştir. Yöntem açısından toplumun farklı kesimlerinin maddi konumlarını belirlemenin, yönetim zihniyetinin anlaşılmasını kolaylaştırdığını söyleyebiliriz. Modern yönetim düşünü klasiklerindeki “yönetimsellik” kavramının, modern öncesi döneme ait bir yapıt olan Kutadgu Bilig’te aranıp aranmayacağı bir başka soru olarak karşımıza çıkmaktadır. Kutadgu Bilig özelinde Karahanlıların toplumsal yapısı, eseri yazan kişi, eserin yazıldığı dönem amaçlanan yöntem çerçevesinde incelenecektir. Bu yolla birçok eserin incelenmesi sayesinde farklı dönem ve koşulların tartışılmasını mümkün kılacak bir yönetim düşünü alanı yaratılabilir.
Anahtar Sözcükler: Kutadgu Bilig, Karahanlılar, Yönetim Düşünü, Devlet Aklı, Yönetimsellik, Daire-i Adalet
The lack of “historical” perspective in public administration is a
well-known fact in Turkey. It... more The lack of “historical” perspective in public administration is a
well-known fact in Turkey. It is the duty of social scientists in general and
scholars of the science of public administration in particular to historically
investigate social and economic organizing and to discuss it with factual
reality. Hence, the art of history will not be the study area of merely historians, similarly public administration will not only be the realm of specialists of that discipline. Thus, establishing an interdisciplinary framework in
social sciences will be enabled. To this end, this article aims to discuss to
what extent the impact of “Siyasatnama”, written by Nizam al-Mulk, a Seljuk administrator, on the 11 th century Anatolian Seljuk administrative tradition manifested itself in the Turkish states founded later. The political power apparatus is evaluated not just as an extension of the organization of the
state, but also both as an outcome and a product of the social and political
conditions of that era. Each type of power corresponds to an epoch, capability, culture, social fabric, climate and reality reinforced by political power. Undoubtedly, the study concludes based on this supposition.
QUO VADIS: KAMU YÖNETİMİ (Veysel Erat-Cengiz Ekiz-İbrahim Arap), 2018
Kamu yönetimi kuşkusuz, kendi merkezinde yer alan sorunsal/izlek bağımlılığını aşmak için yeni ni... more Kamu yönetimi kuşkusuz, kendi merkezinde yer alan sorunsal/izlek bağımlılığını aşmak için yeni nişlere, tutamaklara ihtiyaç duyan bir disiplin. Öteden beri “kimlik sorunsalı” olarak takdim edilen bu bağımlılık, kamu yönetiminde multi-disipliner çalışmaları sınırlamakta ve kendi çerçevesine kilitli, otistik bir hale getirmektedir. Bu yüzden, kitapta yer alması öngörülen ana başlıklar, ilk tasarlanmış halinden epey farklılaştı; dönüşümünün son aşaması elinizdeki eser olarak karşımıza çıktı. Ancak bu haliyle bakıldığında bile daha sonra nereye evirileceği belirsiz görünmekte.
Quo Vadis: Kamu Yönetimi adlı kitabımızın yayımlanmasında en baştan bu yana iki temel hedef belirlenmişti: Kamu yönetimi disiplininde yeni çalışmaların ve gelişmelerin ışığında yapılan güncel tartışmaları tanımak, tanıttırmak; bunu özellikle genç bilimcilere, seçtikleri veya bu çalışma vesilesiyle seçecekleri çalışma alanlarına göre yer vererek yapmak.
Modern yönetim-örgüt kuramları, yeni kamu yönetimi, yeni kamu işletmeciliği, yönetişim gibi üzerinde çok durulan konularla ilgili araştırmalar ya aynı sorunsaldan kotarılmaya çalışılmış ya da farklı alanların simbiyozu şeklinde eklektik olma tuzağına düşmüştür. Kamu yönetimi disiplini bu yüzden kaçınılmaz olarak yapı ve işleyişe ilişkin tartışmalarla sınırlı kalmıştır. Öteden beri kamu yönetimi reformları, (kamu) politika uygulamaları ele alınarak, disiplini, yapı, işleyiş ve reformlar açısından irdeleyen önemli çalışmalar bulunmaktadır. Bununla birlikte, tarihsel ve toplumsal boyutlarıyla bir bütün olarak yönetim sorunsalını ele alan eleştirel çalışmalar az sayıdadır.
Uploads
Papers
olarak kabul edilmelidir. Tekel rekabeti, rekabet de
tekeli yaratır. Sonuç olarak kapitalist rekabet kaçınılmaz olarak tekelleşmeyi doğurur. Kamu yönetiminde bağımsız düzenleyici kurumların kapitalist devletin en önemli düzenleyici araçları haline gelmesi, devletin artık piyasanın ihtiyaçlarına doğrudan
cevap verdiğini göstermektedir. Kamu yönetiminde yönetişim yapısının egemen olduğu günümüzde, farklı sektörlerde faaliyet gösteren bağımsız düzenleyici kurumlar, tekelci sermaye birikimi sürecinin sorunsuz olarak sürdürülmesi için çok önemli roller üstlenmektedir Türkiye’de rekabet kurumunun düzenleyici rolü, değilpiyasada tekelleşmeyi önlemek tersine onu kurumsallaştırmaktadır.
From the Kutadgu Bilig to Raison d’État
The thought of administration is an area of investigation setting forth analysis of history both from the economic and social aspects. In the course of history the administrative methods that had been developed by various states have been analyzed mostly by use of cultural aspects; thus the economic and social aspects have been neglected. From the 10th-11th century AD on, the inception of Islam’s spread among the people of West Turkistan influenced significantly the process of becoming state for the nomads and the settlers of this region. The thought of administration roughly tries to map the administrative mentality of the social groups in question. Especially the works that were written in the 11th century AD are essential for understanding the administrative mentality of the period with its economic and social roots. From this point of view the period in question can be analyzed both by the investigation of the work and author of work. The most common example of this is the Kutadgu Bilig written by the Yusuf of Balasagun (Yusuf Has Hajib) in the 11th century AD. Being a book of advices to sovereign (Nasihatname, Pendname), ages in advance the work constitutes a paradigm of modern administration mentality. One of the questions that are pursued by this paper is in the very this debate: Are there any traces of a reason d’état (the reason of state) corresponding to the requirement of centralization of administration in the modern ages in the Kutadgu Bilig, on the one hand, and rule of law conceptualization for securing the justice on the other? In this paper it is acknowledged that both the qualities of administrator/sovereign and the establishment of justice by the cause and effect relationship (daire-i adalet/the circle of justice) were determined roughly by the economic and social conditions of that period. The segments of social structure in the Karakhanids period are analyzed in detail throughout the book. It can be said that the determination of wealth rank of different segments of the society, from the methodological point of view, may ease to understand the administration mentality. Whether the concept of governmentality of the classical works of modern thought of administration can be traced back to the Kutadgu Bilig, which is a pre-modern treatise, or not is another question to reply. Grounding on the Kutadgu Bilig, the Karakhanids’ social structure, the author himself, the period in which the treatise was written will be analyzed. In this way, by the analysis of many treatise, a discipline of the thought of administration can be constituted that makes possible for arguing different various period and conditions
Key Words: the Kutadgu Bilig, the Karakhanids, the thought of administration, raison d’état (the reason of state), governmentality, the circle of justice.
ÖZET
Yönetim düşünü, tarihin iktisadi ve toplumsal yönleriyle incelenmesini öngören bir araştırma alanıdır. Tarihte farklı devletlerin yaratmış olduğu yönetim usulleri, genellikle kültürel boyutlarda incelenmiş, bu da iktisadi ve toplumsal unsurların ihmal edilmesine neden olmuştur. X.-XI. yüzyıldan itibaren özellikle batı Türkistan’da yaşayan halklar arasında İslam’ın yayılmaya başlaması, yerleşik ve göçebe unsurların devletleşme sürecini önemli ölçüde etkilemiştir. Yönetim düşünü kabaca, söz konusu toplumsal unsurların yönetim zihniyetlerinin haritasını çıkarmaya çalışmaktadır. Özellikle XI. yüzyıl civarında yazılmış olan eserler, dönemin yönetim zihniyetini, iktisadi ve toplumsal kökenleriyle anlamamızda anahtar olma özelliğine sahiptir. Bu açıdan bakıldığında ilgili dönem, hem eser hem de eseri yazan kişinin araştırılması yoluyla incelenebilir. Bunun en bilinen örneği, XI. yüzyılda Balasagunlu Yusuf (Yusuf Has Hacip) tarafından yazılan Kutadgu Bilig’tir. Hükümdara öğütler (Nasihatname, Pendname) türündeki bu eser, modern yönetim zihniyetinin yüzyıllar öncesindeki örneklerinden biri olarak kabul edilebilir. Bu bildirinin peşinde olduğu sorulardan biri tam da bu tartışma içinde yer almaktadır: Bir yandan modern dönemde yönetimin merkezileşme ihtiyacını karşılayan bir devlet aklının (raison d’état), öte yandan da adaletin sağlanması için hukuk devleti kavramsallaştırmasının izleri Kutadgu Bilig’te var mıdır? Bu çalışmada yöntem olarak hem yöneticinin/hükümdarın niteliklerinin hem de adaletin neden-sonuç ilişkisi ile sağlanmasının (daire-i adalet), kabaca o dönemin iktisadi ve toplumsal koşulları tarafından belirlendiği kabul edilmektedir. Karahanlılar dönemindeki toplumsal yapının içinde yer alan kesimler eserde ayrıntılı olarak incelenmiştir. Yöntem açısından toplumun farklı kesimlerinin maddi konumlarını belirlemenin, yönetim zihniyetinin anlaşılmasını kolaylaştırdığını söyleyebiliriz. Modern yönetim düşünü klasiklerindeki “yönetimsellik” kavramının, modern öncesi döneme ait bir yapıt olan Kutadgu Bilig’te aranıp aranmayacağı bir başka soru olarak karşımıza çıkmaktadır. Kutadgu Bilig özelinde Karahanlıların toplumsal yapısı, eseri yazan kişi, eserin yazıldığı dönem amaçlanan yöntem çerçevesinde incelenecektir. Bu yolla birçok eserin incelenmesi sayesinde farklı dönem ve koşulların tartışılmasını mümkün kılacak bir yönetim düşünü alanı yaratılabilir.
Anahtar Sözcükler: Kutadgu Bilig, Karahanlılar, Yönetim Düşünü, Devlet Aklı, Yönetimsellik, Daire-i Adalet
well-known fact in Turkey. It is the duty of social scientists in general and
scholars of the science of public administration in particular to historically
investigate social and economic organizing and to discuss it with factual
reality. Hence, the art of history will not be the study area of merely historians, similarly public administration will not only be the realm of specialists of that discipline. Thus, establishing an interdisciplinary framework in
social sciences will be enabled. To this end, this article aims to discuss to
what extent the impact of “Siyasatnama”, written by Nizam al-Mulk, a Seljuk administrator, on the 11 th century Anatolian Seljuk administrative tradition manifested itself in the Turkish states founded later. The political power apparatus is evaluated not just as an extension of the organization of the
state, but also both as an outcome and a product of the social and political
conditions of that era. Each type of power corresponds to an epoch, capability, culture, social fabric, climate and reality reinforced by political power. Undoubtedly, the study concludes based on this supposition.
Books
olarak kabul edilmelidir. Tekel rekabeti, rekabet de
tekeli yaratır. Sonuç olarak kapitalist rekabet kaçınılmaz olarak tekelleşmeyi doğurur. Kamu yönetiminde bağımsız düzenleyici kurumların kapitalist devletin en önemli düzenleyici araçları haline gelmesi, devletin artık piyasanın ihtiyaçlarına doğrudan
cevap verdiğini göstermektedir. Kamu yönetiminde yönetişim yapısının egemen olduğu günümüzde, farklı sektörlerde faaliyet gösteren bağımsız düzenleyici kurumlar, tekelci sermaye birikimi sürecinin sorunsuz olarak sürdürülmesi için çok önemli roller üstlenmektedir Türkiye’de rekabet kurumunun düzenleyici rolü, değilpiyasada tekelleşmeyi önlemek tersine onu kurumsallaştırmaktadır.
From the Kutadgu Bilig to Raison d’État
The thought of administration is an area of investigation setting forth analysis of history both from the economic and social aspects. In the course of history the administrative methods that had been developed by various states have been analyzed mostly by use of cultural aspects; thus the economic and social aspects have been neglected. From the 10th-11th century AD on, the inception of Islam’s spread among the people of West Turkistan influenced significantly the process of becoming state for the nomads and the settlers of this region. The thought of administration roughly tries to map the administrative mentality of the social groups in question. Especially the works that were written in the 11th century AD are essential for understanding the administrative mentality of the period with its economic and social roots. From this point of view the period in question can be analyzed both by the investigation of the work and author of work. The most common example of this is the Kutadgu Bilig written by the Yusuf of Balasagun (Yusuf Has Hajib) in the 11th century AD. Being a book of advices to sovereign (Nasihatname, Pendname), ages in advance the work constitutes a paradigm of modern administration mentality. One of the questions that are pursued by this paper is in the very this debate: Are there any traces of a reason d’état (the reason of state) corresponding to the requirement of centralization of administration in the modern ages in the Kutadgu Bilig, on the one hand, and rule of law conceptualization for securing the justice on the other? In this paper it is acknowledged that both the qualities of administrator/sovereign and the establishment of justice by the cause and effect relationship (daire-i adalet/the circle of justice) were determined roughly by the economic and social conditions of that period. The segments of social structure in the Karakhanids period are analyzed in detail throughout the book. It can be said that the determination of wealth rank of different segments of the society, from the methodological point of view, may ease to understand the administration mentality. Whether the concept of governmentality of the classical works of modern thought of administration can be traced back to the Kutadgu Bilig, which is a pre-modern treatise, or not is another question to reply. Grounding on the Kutadgu Bilig, the Karakhanids’ social structure, the author himself, the period in which the treatise was written will be analyzed. In this way, by the analysis of many treatise, a discipline of the thought of administration can be constituted that makes possible for arguing different various period and conditions
Key Words: the Kutadgu Bilig, the Karakhanids, the thought of administration, raison d’état (the reason of state), governmentality, the circle of justice.
ÖZET
Yönetim düşünü, tarihin iktisadi ve toplumsal yönleriyle incelenmesini öngören bir araştırma alanıdır. Tarihte farklı devletlerin yaratmış olduğu yönetim usulleri, genellikle kültürel boyutlarda incelenmiş, bu da iktisadi ve toplumsal unsurların ihmal edilmesine neden olmuştur. X.-XI. yüzyıldan itibaren özellikle batı Türkistan’da yaşayan halklar arasında İslam’ın yayılmaya başlaması, yerleşik ve göçebe unsurların devletleşme sürecini önemli ölçüde etkilemiştir. Yönetim düşünü kabaca, söz konusu toplumsal unsurların yönetim zihniyetlerinin haritasını çıkarmaya çalışmaktadır. Özellikle XI. yüzyıl civarında yazılmış olan eserler, dönemin yönetim zihniyetini, iktisadi ve toplumsal kökenleriyle anlamamızda anahtar olma özelliğine sahiptir. Bu açıdan bakıldığında ilgili dönem, hem eser hem de eseri yazan kişinin araştırılması yoluyla incelenebilir. Bunun en bilinen örneği, XI. yüzyılda Balasagunlu Yusuf (Yusuf Has Hacip) tarafından yazılan Kutadgu Bilig’tir. Hükümdara öğütler (Nasihatname, Pendname) türündeki bu eser, modern yönetim zihniyetinin yüzyıllar öncesindeki örneklerinden biri olarak kabul edilebilir. Bu bildirinin peşinde olduğu sorulardan biri tam da bu tartışma içinde yer almaktadır: Bir yandan modern dönemde yönetimin merkezileşme ihtiyacını karşılayan bir devlet aklının (raison d’état), öte yandan da adaletin sağlanması için hukuk devleti kavramsallaştırmasının izleri Kutadgu Bilig’te var mıdır? Bu çalışmada yöntem olarak hem yöneticinin/hükümdarın niteliklerinin hem de adaletin neden-sonuç ilişkisi ile sağlanmasının (daire-i adalet), kabaca o dönemin iktisadi ve toplumsal koşulları tarafından belirlendiği kabul edilmektedir. Karahanlılar dönemindeki toplumsal yapının içinde yer alan kesimler eserde ayrıntılı olarak incelenmiştir. Yöntem açısından toplumun farklı kesimlerinin maddi konumlarını belirlemenin, yönetim zihniyetinin anlaşılmasını kolaylaştırdığını söyleyebiliriz. Modern yönetim düşünü klasiklerindeki “yönetimsellik” kavramının, modern öncesi döneme ait bir yapıt olan Kutadgu Bilig’te aranıp aranmayacağı bir başka soru olarak karşımıza çıkmaktadır. Kutadgu Bilig özelinde Karahanlıların toplumsal yapısı, eseri yazan kişi, eserin yazıldığı dönem amaçlanan yöntem çerçevesinde incelenecektir. Bu yolla birçok eserin incelenmesi sayesinde farklı dönem ve koşulların tartışılmasını mümkün kılacak bir yönetim düşünü alanı yaratılabilir.
Anahtar Sözcükler: Kutadgu Bilig, Karahanlılar, Yönetim Düşünü, Devlet Aklı, Yönetimsellik, Daire-i Adalet
well-known fact in Turkey. It is the duty of social scientists in general and
scholars of the science of public administration in particular to historically
investigate social and economic organizing and to discuss it with factual
reality. Hence, the art of history will not be the study area of merely historians, similarly public administration will not only be the realm of specialists of that discipline. Thus, establishing an interdisciplinary framework in
social sciences will be enabled. To this end, this article aims to discuss to
what extent the impact of “Siyasatnama”, written by Nizam al-Mulk, a Seljuk administrator, on the 11 th century Anatolian Seljuk administrative tradition manifested itself in the Turkish states founded later. The political power apparatus is evaluated not just as an extension of the organization of the
state, but also both as an outcome and a product of the social and political
conditions of that era. Each type of power corresponds to an epoch, capability, culture, social fabric, climate and reality reinforced by political power. Undoubtedly, the study concludes based on this supposition.
Quo Vadis: Kamu Yönetimi adlı kitabımızın yayımlanmasında en baştan bu yana iki temel hedef belirlenmişti: Kamu yönetimi disiplininde yeni çalışmaların ve gelişmelerin ışığında yapılan güncel tartışmaları tanımak, tanıttırmak; bunu özellikle genç bilimcilere, seçtikleri veya bu çalışma vesilesiyle seçecekleri çalışma alanlarına göre yer vererek yapmak.
Modern yönetim-örgüt kuramları, yeni kamu yönetimi, yeni kamu işletmeciliği, yönetişim gibi üzerinde çok durulan konularla ilgili araştırmalar ya aynı sorunsaldan kotarılmaya çalışılmış ya da farklı alanların simbiyozu şeklinde eklektik olma tuzağına düşmüştür. Kamu yönetimi disiplini bu yüzden kaçınılmaz olarak yapı ve işleyişe ilişkin tartışmalarla sınırlı kalmıştır. Öteden beri kamu yönetimi reformları, (kamu) politika uygulamaları ele alınarak, disiplini, yapı, işleyiş ve reformlar açısından irdeleyen önemli çalışmalar bulunmaktadır. Bununla birlikte, tarihsel ve toplumsal boyutlarıyla bir bütün olarak yönetim sorunsalını ele alan eleştirel çalışmalar az sayıdadır.