Türk dilleri, yapısal açıdan büyük bir benzerlik gösterse de bütün dilsel alanlarda zaman zaman k... more Türk dilleri, yapısal açıdan büyük bir benzerlik gösterse de bütün dilsel alanlarda zaman zaman küçük (bazen büyük işlev farklılıkları) ortaya çıkabilmektedir. Sözcük yapımının temelini oluşturan türetim işlemi de Türk dillerinde göreceli olarak farklılaşabilmektedir. Bu yazıda Özbekçe ve Türkiye Türkçesinde kılıcı ad işleminin farklı türetkenlik derecelerine ve işlev alanlarına sahip olduğu iddia edilecektir. Özbekçenin fiilden ad yapan-(u)vchi eki, Türkiye Türkçesinde kullanılan-XcX ekine göre daha çok fiile/fiil sınıfına eklenebilme gücüne sahiptir. Aynı şekilde adlardan kılıcı adlar türeten-CX /-chi eklerinin her iki dildeki türetim güçleri farklıdır. Özbekçe, Türkçe kökenli veya Farsça/Tacikçe kopya biçimbirimlerle çeşitli anlam alanlarından sözcükleri kılıcı ad olarak işaretleyerek Türkiye Türkçesinden ayrılır.
ÖZ Ashâb-ı Kehf anlatısı, hem Doğu hem de Batı kültürü için önemli metinlerarası kaynaklardan-dır... more ÖZ Ashâb-ı Kehf anlatısı, hem Doğu hem de Batı kültürü için önemli metinlerarası kaynaklardan-dır. Türk kültüründe İslamiyet'in tesiriyle özellikle dini eserlerde yer alan Ashâb-ı Kehf sadece dini hayat içinde kalmamış günümüze kadar Türk kültür hayatında önemli bir rol oynamıştır. Geçmişte içerdiği çoklu mesaj ve meydana getirdiği imgelerle Türk dili ve edebiyatının ilgi çekici anlatılarından biri olmuştur. Hikâyenin etkisi günümüz edebi dünyasında da artarak ve değişerek devam etmekte-dir. Türk dilinin erken dönem eserlerinde farklı varyasyonlarla yer alan Ashâb-ı Kehf anlatısı, Türk edebiyatının farklı alan ve dönemlerinde (Divan edebiyatı, Halk edebiyatı, Yeni Türk edebiyatı) yeni anlam boyutları kazanmıştır. Ashâb-ı Kehf'in pek çok yazınsal ürüne kaynaklık etmesi, sözlü ve yazılı pek çok yazınsal üründe yeniden dönüştürülerek üretilmesi, yapı, içerik, dil ve anlatım bakımından pek çok yazınsal ürünün bu anlatıdan izler taşıması, Ashâb-ı Kehf anlatısını içselleştirmesi, anlatı-ya göndermelerde bulunması; doğal olarak hikâyenin disiplinlerarası bir kavram olan ve bir metnin başka metinlerle açık veya kapalı ilişkiler kurması anlamına gelen 'metinlerarasılık' yöntemiyle ye-niden ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Bu çalışmada, metinlerarasılığın önemli kuramcılarından biri olan Gérard Genette'nin 'metinsel-aşkınlık' kavramı üzerinden Türk dili ve edebiyatında Ashab-ı Kehf anlatısı ile bu anlatıdan türeyen diğer metinlerin birbiriyle olan alışveriş biçimleri, seçilen ya-zınsal örnekler üzerinde değerlendirilecektir. Böylece Ashâb-ı Kehf anlatısının 'gönderge, anıştırma, yenidenyazma, dönüştürme' gibi metinlerarası unsurlar üzerinden dönemlere göre içeriksel, biçimsel, kurgusal güncellenme şekilleri ortaya konularak; 'metinsel-aşkınlık' yoluyla tarihsel süreçte sözlü ve yazlı metinler üzerinden şekillenen 'kültürel devamlılık' olgusunun daha iyi anlaşılması sağlanacaktır. Anahtar Kelimeler Ashâb-ı Kehf, Türk dili ve edebiyatı, Gérard Genette, metinlerarasılık, metinsel-aşkınlık.
ABSTRACT The story of Companions of the Cave (Seven Sleepers) is an important intertextual source for both eastern and western culture. With the influence of Islam in Turkish culture, especially in religious works, Companions of the Cave did not only live in religious domain but has played a significant role in Turkish cultural life until now. It has always been one of the most indispensable narratives of Turkish language and literature with the multiple messages it contains and the symbols it creates. In today's Turkish literary world, the effect of the story continues by increasing and changing. The story of Companions of the Cave, which has different variations in the early works of the Turkish language, has gained new meanings in various branches of Turkish literature (Ottoman Court literature, Turk-ish Folk literature and Modern Turkish literature). As the narrative of Companions of the Cave acts as a source for many literary products; it is transformed and reproduced within many oral and written literary works, many literary products carry the traces of that story in terms of structure, content, language and narration and the story is internalized and many items of it are referenced in different literary works. For these reasons, it is naturally essential for that story to be reconsidered with an understanding of "intertextuality"-an interdisciplinary concept concerning about texts establishing explicit or implicit relations with other texts. In this study, considering Gérard Genette's 'transtextual
Ashâb-ı Kehf anlatısı, hem Doğu hem de Batı kültürü için önemli metinlerarası kaynaklardandır. Tü... more Ashâb-ı Kehf anlatısı, hem Doğu hem de Batı kültürü için önemli metinlerarası kaynaklardandır. Türk kültüründe İslamiyet’in tesiriyle özellikle dini eserlerde yer alan Ashâb-ı Kehf sadece dini hayat içinde kalmamış günümüze kadar Türk kültür hayatında önemli bir rol oynamıştır. Geçmişte içerdiği çoklu mesaj ve meydana getirdiği imgelerle Türk dili ve edebiyatının ilgi çekici anlatılarından biri olmuştur. Hikâyenin etkisi günümüz edebi dünyasında da artarak ve değişerek devam etmektedir. Türk dilinin erken dönem eserlerinde farklı varyasyonlarla yer alan Ashâb-ı Kehf anlatısı, Türk edebiyatının farklı alan ve dönemlerinde (Divan edebiyatı, Halk edebiyatı, Yeni Türk edebiyatı) yeni anlam boyutları kazanmıştır. Ashâb-ı Kehf’in pek çok yazınsal ürüne kaynaklık etmesi, sözlü ve yazılı pek çok yazınsal üründe yeniden dönüştürülerek üretilmesi, yapı, içerik, dil ve anlatım bakımından pek çok yazınsal ürünün bu anlatıdan izler taşıması, Ashâb-ı Kehf anlatısını içselleştirmesi, anlatıya göndermelerde bulunması; doğal olarak hikâyenin disiplinlerarası bir kavram olan ve bir metnin başka metinlerle açık veya kapalı ilişkiler kurması anlamına gelen ‘metinlerarasılık’ yöntemiyle yeniden ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Bu çalışmada, metinlerarasılığın önemli kuramcılarından biri olan Gérard Genette’nin ‘metinsel-aşkınlık’ kavramı üzerinden Türk dili ve edebiyatında Ashab-ı Kehf anlatısı ile bu anlatıdan türeyen diğer metinlerin birbiriyle olan alışveriş biçimleri, seçilen yazınsal örnekler üzerinde değerlendirilecektir. Böylece Ashâb-ı Kehf anlatısının ‘gönderge, anıştırma, yenidenyazma, dönüştürme’ gibi metinlerarası unsurlar üzerinden dönemlere göre içeriksel, biçimsel, kurgusal güncellenme şekilleri ortaya konularak; ‘metinsel-aşkınlık’ yoluyla tarihsel süreçte sözlü ve yazlı metinler üzerinden şekillenen ‘kültürel devamlılık’ olgusunun daha iyi anlaşılması sağlanacaktır. ************ The story of Companions of the Cave (Seven Sleepers) is an important intertextual source for both eastern and western culture. With the influence of Islam in Turkish culture, especially in religious works, Companions of the Cave did not only live in religious domain but has played a significant role in Turkish cultural life until now. It has always been one of the most indispensable narratives of Turkish language and literature with the multiple messages it contains and the symbols it creates. In today’s Turkish literary world, the effect of the story continues by increasing and changing. The story of Companions of the Cave, which has different variations in the early works of the Turkish language, has gained new meanings in various branches of Turkish literature (Ottoman Court literature, Turkish Folk literature and Modern Turkish literature). As the narrative of Companions of the Cave acts as a source for many literary products; it is transformed and reproduced within many oral and written literary works, many literary products carry the traces of that story in terms of structure, content, language and narration and the story is internalized and many items of it are referenced in different literary works. For these reasons, it is naturally essential for that story to be reconsidered with an understanding of “intertextuality”- an interdisciplinary concept concerning about texts establishing explicit or implicit relations with other texts. In this study, considering Gérard Genette’s ‘transtextual-ity’ concept, one of the most important theoreticians of intertextuality, the narrative of Companions of the Cave in Turkish language and literature and interrelation of other texts derived from this narrative will be evaluated on selected literary samples. Thus, through intertextual elements (such as referentiality, adumbration, rewriting, transformation) of the narrative of Companions of the Cave, the cultural continuity phenomenon which is shaped through oral and written texts within the historical process through ‘transtextuality’ will be better understood by introducing updated contextual, formal, fictional patterns.
Türk dilleri fiile bağlı unsurların işaretlenmesinde, sıralanışında ve sayısında büyük oranda bir... more Türk dilleri fiile bağlı unsurların işaretlenmesinde, sıralanışında ve sayısında büyük oranda birbirleriyle örtüşür. Fakat Türk dillerinde bazı fiillerin unsurlarının işaretlenmesinde ve sayılarında farklılaşma görülebilmektedir. Böyle bir kodlama ve unsur sayısı farklılığı fiilin geçişliliğini etkiler ve sözdizimsel yapının değişmesine neden olur. Doğ-fiili Türk dillerinde farklı sözdizimsel yapıları ortaya çıkarır ve farklı geçişlilik seviyesini gösterir. Bu makalede, Türk dillerinde doğ-fiilinin unsurları, unsur sayısı, bu kodlamanın sözdizimsel yapıyı nasıl etkilediği tartışılacaktır. Doğ-fiili, bazı Türk dillerinde geçişsizdir ve bu fiil ayrık geçişsiz (unaccusative) fiillerin özelliklerini taşır. Bu fiille kurulan yapılarda 'doğma' işinden etkilenen unsur özne konumundadır ve fiil herhangi bir çatı eki de taşımaz. Bu yapıların anlamları edilgen yapıların anlamlarına yakındır. İkinci grup Türk dillerinde genellikle doğ-fiili geçişlidir ve bu gruptaki Türk dillerinde doğ-fiili edilgen yapılabilir. Türkiye Türkçesinde geçişsiz, bazı Türk dillerinde geçişli gerçekleşen bu yapılar dilbilimsel literatürde değişken (labile) fiiller olarak bilinir. Bu tür fiiller herhangi bir çatı eki almadan geçişli ve geçişsiz olarak kullanılabilir. ◆Anahtar Kelimeler: Fiiller, doğ-fiili, geçişli fiil, geçişsiz fiil, ayrık geçişsiz fiiller, edilgen yapılar, ayrık-ettirgen fiil. ◆◆◆◆ The Turkic languages overlap with each other in terms of marking the arguments, orders and number of the arguments governed by the verb. However, in Turkic languages, it can be seen that marking of the arguments of certain verbs and the number of the arguments governed by the verb cannot be mapped into one another. Differences of marking and the number of arguments affect the transitivity of the verb and cause the syntactic structure to change. The verb, which reveals different syntactic structures in Turkic languages and shows a different transitivity scales is the verb doğ-'be born'. In this article, the arguments of the verb doğ-and how this coding affects the syntactic structure in Turkic languages will be discussed. The verb doğ-is intransitive in some Turkic languages and has the properties of the unaccusative verbs. The argument that is affected by 'birth' is in the subject position in the construction which is formed by the verb doğ-and the verb does not carry any voice morpheme. The meaning of these structures is close to the meaning of the passives. In the second group of the Turkic languages, the verb doğ-is transitive and the verb in question can be turned into the passive structure. These constructions which are intransitive in Modern Turkish and transitive in some Turkic languages are known as labile verbs in linguistic literature. Such verbs are used as a transitive or intransitive verb without any voice suffixes. ◆ Keywords: Verbs, the verb doğ- ‘be born’, transitive verbs, Intransitive verbs, unaccusative verbs, passive contractions, anticausatives.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi, 2014
Özet Türkçe ve Soğdca/İran dilleri arasındaki dil ilişkileri çok erken dönemde başlamıştır. Her i... more Özet Türkçe ve Soğdca/İran dilleri arasındaki dil ilişkileri çok erken dönemde başlamıştır. Her iki dil de birbirini çeşitli dilbilimsel yönlerden etkilemiştir. Türkçeye kopyalanan Soğdca kelimelerin bir kısmı, inanç sisteminden dolayı, sadece Eski ve Orta Türkçe dönemlerinde kısmen etkili olmuş, bir kısmı ise günümüze kadar kullanılagelmiştir. Soğdcaya özgü sesler ve Soğdcanın kendine özgü sesbilgisi kuralları Türkçeye kopyalanan Soğdca kelimelerin sesbilgisel ve biçimbilgisel görüntüsünü etkilemiş ve Soğdca kelimelerin ses dizgesinin değişmesine yol açmıştır. Soğdcaya özgü sesler (özellikle ünsüzler) Türkçede çoğu durumda en yakın sese dönüşmüştür. ◆◆◆◆ The relations between Turkish and Sogdian / Iranian languages began very early. Both languages influenced each other from various linguistic aspects. While some of Sogdian words copied into Turkish, because of the belief system, have been only partially effective during the Old and Middle Turkish, some of them have been used to the present day. Specific phonemes and the specific phonological rules in Sogdian affected the phonological and morphological structure of Sogdian copied words into Turkish and caused sound structure of Sogdian words to change. In most cases, phonemes specific for Sogdian (especially consonants) realised as a nearest sound in Turkish.
Geleneksel çalışmalarda sözcük öbekleri ana ve yardımcı unsurlar arasında kurulan çeşitli anlam ... more Geleneksel çalışmalarda sözcük öbekleri ana ve yardımcı unsurlar arasında kurulan çeşitli anlam ilgisi ve yapısal ilgilerden dolayı sayıca fazlalaşır. Fakat sözcük öbeklerinin türünü başın sentaktik kategorisi belirler. Ana unsur olan sözlüksel türler ad, sıfat, zarf, fiil ve edattır ve öbekler de AÖ, SÖ, ZÖ, FÖ ve EÖ’dür. Modern dilbilimsel çalışmalar öbek yapılarını da farklı değerlendirir. Modern çalışmalarda cümlenin temelini fiil öbeği oluşturur. Fiil öbeği, sözlüksel kategorilerle birlikte cümlenin gramatik ilişkilerini (özne, nesne vb.) de yansıtır. Fiil öbeğine ait unsurlar belli anlamsal roller de ifade eder. Modern anlayışa göre bir sözcük tek başına bir öbek kurabilir. //
Phrasal categories in traditional studies increase because of the structural and semantic connection between the head and complements. However, the syntactic category of the head identifies the type of a phrasal category. The lexical classes which act as a head are nouns, adjectives, adverbs, verbs and postpositions. Therefore, the phrasal categories are noun phrases, adjectival phrases, adverbial phrases, verb phrases and postpositional phrases.
Geleneksel dilbilgisi kitaplarında, Türkçedeki bazı eklerin çekim veya yapım ek(ler)i olmaları ko... more Geleneksel dilbilgisi kitaplarında, Türkçedeki bazı eklerin çekim veya yapım ek(ler)i olmaları konusunda bir birlik görülmez. Bu yazıda çağdaş dilbilimi kaynakları, özellikle biçimbilgisi kaynakları dikkate alınarak çekim ve türetimi birbirinden ayıran zorunluluk, sözdizimsel ilgililik, kategori değiştirme, çekimlilik vb. ölçütler incelenmiş ve bunlar Türkçeye uygulanmıştır. Çekim kategorilerine, çekim ve türetimi birbirinden ayıran ölçütler uygulandığında bazı ekler temel çekim kategorilerini oluştururken bazıları hem çekim hem de türetim kategorisinde yer alırlar. Bazı ekler arasında keskin bir ayrımın olmaması devamlılık ilkesiyle daha iyi açıklanabilir. Çekim kategorileri
devamlılık ilkesiyle birlikte bağlamsal çekim ve iç çekim gibi kavramlarla da ele alınabilir.
*/*/*/*/*
In traditional grammars in Turkish, there is no consensus on the class of some derivational and inflectional suffixes. In this article, the criteria of obligatoriness, syntactic relevance, change of syntactic category, paradigms and etc. which distinguish between inflectional and derivational suffixes are examined by looking at linguistic works especially morphological studies. When the criteria which distinguish
between inflectional and derivational suffixes are applied to inflectional categories it is observed that some suffixes belong to the basic inflectional categories and some suffixes bear both the characteristics of inflectional and derivational categories.
The fact that there is not a sharp division between some suffixes can be explained by the continuum approach. Inflectional categories can be studied in terms of contextual
and inherent inflection.
Geleneksel dilbilgisinin birçok önemli çalışma alanında (özellikle sesbilgisi, biçimbilgisi ve sö... more Geleneksel dilbilgisinin birçok önemli çalışma alanında (özellikle sesbilgisi, biçimbilgisi ve sözdiziminde) bazı önemli konular ikili ayrımlarla işlenir. Örneğin, sesbiliminde sesler ünlü ve ünsüz biçiminde ikiye ayrılır. Biçimbilgisinde ekler yapım ve çekim eki şeklinde ikili ayrımla tasnif edilir. Sözdiziminde fiiller konusunda da ikili bir ayrım vardır. Fiiller nesne alıp almama özelliğine göre geçişli ve geçişsiz kabul edilir. Bu tür ikili ayrımlar öğretim açısından kolaylık sağlasa da birçok sorunu beraberinde getirir. Hâlbuki dilbilgisindeki birçok konu, bir devamlılık ve süreklilik ilişkisi içinde yer alır. Yukarıda bazıları sayılan dilbilgisi konuları dilbiliminde geliştirilen inceleme yöntemleriyle ikili ayrım yapmadan devamlılık ve etkileşim açısıyla yeniden değerlendirilebilir. Dilbilgisinin ana alanları arasında da böyle bir etkileşim mevcuttur. Sesbilgisiyle biçimbilgisi birbirlerini etkiler ve bu iki alanın birbirlerini etkilemesini inceleyen alan morfofonoloji diye isimlendirilir. Biçimbilgisiyle sözdizimi de birbirlerini etkileyen alanlardır. Morfosentaks bu etkileşim alanını inceler. Sözdizimi ile anlambilim arasında da önemli bir etkileşim vardır. Sesbilgisi, biçimbilgisi, sözdizimi ve anlambilimi etkileşimleri Türkçe için önemli çalışma alanlarıdır. Bu tür etkileşim ve devamlılıklar, burada bahsedilmeyen dilbilgisinin diğer alt alanlarında da çok rahatlıkla izlenebilir. Bu makale dilbilgisindeki bazı konuların devamlılık yaklaşımıyla nasıl ele alınacağını işlemektedir. Böyle bir yaklaşım dilbilgisi öğretimini derinden etkileyecek niteliktedir ve geleneksel dilbilgisinin bazı temel alanlarının daha iyi anlaşılmasını ve öğretilmesini kolaylaştıracaktır.
//
Some topics in traditional Turkish grammar (especially in phonology, morphology and syntax) are examined in binary division. For example, in phonetics, sounds are divided into two classes: vowels and consonants. In morphology, the suffixes are classified as inflectional and derivational suffixes. In syntax the verbs are distinguished according to whether they have an object. If the verb has an object it is called as transitive verb. If the verb does not have an object it is called as intransitive verb. Although this kind of analysis provides some facilities in terms of teaching, these divisions bring many difficulties. However, many topics in grammar can also be dealt with the linguistic continuum. In addition, there are interactions and continuum within the main domain of the grammar. For example, phonology and morphology interact each other and this interaction is called morphophonology. Morphology and syntax influence one another and morphosyntax examines this interaction. Another interaction includes the fields of syntax and semantics. The interaction of phonology, morphology, syntax and semantics is essential study area in Turkish grammar. This kind of division can be seen in every sub-domain of grammar which is not mentioned here. The topics mentioned above can be analyzed by using the linguistic methods without making binary distinctions. This article examines some essential topics in grammar in terms of continuum approach. Such an approach would facilitate the teaching and solution of some basic areas of traditional grammar.
ÖZET
Bir dilin sözvarlığındaki kelimeler anlamsal, biçimbilgisel ve sözdizimsel ölçütlere göre s... more ÖZET
Bir dilin sözvarlığındaki kelimeler anlamsal, biçimbilgisel ve sözdizimsel ölçütlere göre sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırmanın en temel
sözcükleri adlar ve fiillerdir. Kelime sınıflarını oluşturan sözcüklerin anlamlarıyla sözdizimsel ve biçimbilgisel özellikleri arasında belirgin
benzerlikler vardır. Örneğin adlar durum, iyelik, çokluk gibi çekim kategorilerini alırken, geniş anlamda hareketi ifade eden fiiller zamankip-
görünüş ve kişi kategorilerini alır. Fiiller geleneksel biçimbilgisi araştırmalarında çok temel anlamsal özellikleriyle verilir ve morfosentaktik özellikleri açısından ele alınırlar. Fakat böyle bir yaklaşım fiilleri anlamada yeterli değildir. Türkçede fiiller, sözdizimsel (gramatikal ilişkilerine, yönetim çerçevelerine ve tematik rollerine göre) ve anlambilimsel açıdan da yeniden incelenmelidir. Bu çalışmanın amacı fiilleri sınıflandırmada kullanılan biçimbilgisel, sözdizimsel ve anlambilimsel sınıflandırma yöntemlerini örneklerle açıklamak ve fiil sınıflandırma çalışmalarına katkı sağlamaktır. Böyle bir amacı gerçekleştirmek için tanımlayıcı bir yöntem kullanılmıştır. Dilbilimdeki fiil anlambilimi çalışmaları fiilleri, temel anlamları ve iç zamansal yapılarına (kılınış) göre sınıflandırır. Fiiller temel anlamlarına göre hareket, etki, verme, konuşma, düşünme vb. farklı gruplara ayrılır.
Dilbiliminde diğer bir fiil sınıflandırma çalışması Türkçede kılınış terimiyle karşılanır. Türkçede en çok bilinen kılınış sınıflandırması fiilin iç evre yapısına göre yapılan sınıflandırmaya dayanır. Vendler’le başlayan fiillerin kılınış açısından dörtlü ayrımı (durumlar, işler, başarmalar ve tamamlamalar) Vendler’den sonra yeni ilavelerle devam eder. Fiillerin kılınış sınıflandırmaları Croft’la iki boyutlu hale gelir. Croft’un geliştirdiği kılınış sınıflandırma modeli henüz Türkçeye uygulanamamıştır. Fiiller konusundaki yöntemsel ve anlamsal yaklaşımların yetersizliği, fiillerin yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılar. Bu çalışmaların Türkçeye uygulanması, Türkçenin fiil sisteminin, fiil sınıflarının, sözdizimi ile anlambilimi etkileşiminin anlaşılmasına önemli katkılar sağlayacaktır.
Özet: Biçimbilgisi araştırmacılarının önemli çalışma alanlarından biri gramatikal işlevleri incel... more Özet: Biçimbilgisi araştırmacılarının önemli çalışma alanlarından biri gramatikal işlevleri inceleyen çekim morfolojisidir diğeri ise yeni kelime yapım yollarıyla uğraşan türetim morfolojisidir. Artzamanlı ve eşzamanlı geleneksel araştırmalarda türetim eklerinin özellikleri, işlevleri sıkça çalışılmış ve bu eklerin türetkenlikleri genel hatlarıyla anlatılmıştır. Tanımlanması ve ölçülmesi zor olan biçimbilgisel türetkenlik; saydamlık, kullanışlılık ve tabanın kullanım sıklığı gibi kavramlarla doğrudan ilişkilidir. Aynı zamanda türetim eklerinin kök ve gövdelere eklenmesi sesbilgisel, biçimbilgisel, anlamsal vb. birçok sınırlılıkla gerçekleşir. Bu sınırlılıklara bağlı olarak gerçekleşen biçimbilgisel türetkenlik işlemini çeşitli yöntemlerle ölçmek de mümkündür. Türetkenliği ölçmenin ilk yolu belli bir ekle türetilmiş kelimeleri saymaktır. Tarihi veriler için uygun olan bu yöntem bir dilin mevcut türetkenliğini ölçme konusunda yetersiz kalır. Türetkenliği ölçme işlemine bir ekle türetilmiş bir kerelik türetimleri (hapaxes) katmak türetkenliği anlamada yeni bakış açıları sunar. Anahtar Sözcükler: zihinsel sözlük, morfolojik türetkenlik, türetkenlikte sınırlılıklar, türetkenliği ölçme yöntemleri
Productivity in Turkish and Methods for Measuring Productivity Abstract: One of the study fields of morphology is Inflectional Morphology which covers the grammatical functions of the suffixes. Derivational Morphology, on the other hand, deals with word-formation rules of the language. Traditional Synchronic and diachronic studies examine the properties, etymologies and functions of the derivational suffixes and their productivity are described with basic terms. The morphological productivity which is difficult to define and measure is directly related with the notion of the transparency, usefulness and frequency of the base. Moreover, there are some phonological, morphological, syntactic, and semantic constraints of productivity. It is possible to measure the process of morphological productivity with different proposed methods. The first way to measure productivity is to count the number of different words generated with the suffix in question. This method suitable to measure historical productivity is not sufficient for the present time productivity of the language. There are other methods in linguistics literature which include " hapax legomena” which are the words that occur only once in a given corpus. The method including “hapaxes” offers new perspectives on morphological productivity. Keywords: morphological productivity, productivity constraints, measurements of morphological productivity
The dependents of a predicate marked with case morphology (subject, direct and indirect object) r... more The dependents of a predicate marked with case morphology (subject, direct and indirect object) reflect essential grammatical relations and certain semantic roles. The morphological markings of some verbs (bin-'to mount', söv-'to curse' and başla-'to begin, start') which required formerly an accusative case (direct object) and now takes a dative case (indirect object) in Modern Turkish differentiate substantially in other Turkic languages though there are partly some similarities. Grammatical operations such as passives and causatives support these different markings. The main arguments except the subject, of the examined verbs behave a goal semantic role in a broad sense. In this article, it is discussed to what extent the accusative or dative marking of the verbs in question affect their perception, the role of syntactic operations and their codification in mental lexicon by giving examples from various Turkic languages. It is claimed that there is no one to one mapping, at least for some verbs, between grammatical relations and morphological markings in Turkic languages.
Turkology and Linguitics Eva Agnes Csato Festschrift, 2014
Biçimbilgisinin birbirinden kesin çizgilerle ayrılamayan, aralarında bir devamlılık ilişkisi bulu... more Biçimbilgisinin birbirinden kesin çizgilerle ayrılamayan, aralarında bir devamlılık ilişkisi bulunan iki çalışma alanı çekim ve türetim morfolojisidir. Çekim; ilgili kelimenin anlamını, kategorisini değiştirmez. Çekimin görevi genellikle sözdizimiyle ortaya çıkar ve çekimlilik özelliği yüksektir. Diğer taraftan türetim yeni anlamlı kelimeler oluşturur, geldiği kelimenin anlamını çeşitli derecelerde değiştirir, tür değişikliği yapabilir ve çekim ekleri kadar işlek değildir. Türetimle ilgili en önemli husus türetim ekleriyle oluşturulan kelimelerin, basit ve birleşik kelimelerle birlikte, zihinsel sözlükte ve gerçek sözlüklerde yer almasıdır. Bu yüzden türetim ekleriyle kurulmuş birçok kelimeyi sözlüklerde kolayca bulabiliriz. Gazilik, ıspanaklı, karpuzsu, pullanmak, tutamaç gibi türetimler Türkçe Sözlük’te (TS) yer alır. Her ne kadar türetilmiş bir kelimenin sözlükte bulunabileceği söylense de bazı türetimler çeşitli nedenlerle sözlüklerde yer almayabilir. Örneğin sıskacık, yalancık, odunsulaşmak, fermuarlı gibi türetilmiş biçimler TS’de geçmez. Bu yazının konusu yukarıdaki örnekler gibi, türetim eki alıp da sözlüklerde yer almayan kelimelerin neler olduğunu ana hatlarıyla belirlemek ve neden sözlüklerde madde başı olamadıklarını, çekim ve türetim eklerinin özellikleri ve biçimbilimsel işleklik kavramları çerçevesinde incelemektir.
Turkic Linguistics and Philology dergisinin ikinci sayısı. Araya bütün vaktimizi alan bir iş gird... more Turkic Linguistics and Philology dergisinin ikinci sayısı. Araya bütün vaktimizi alan bir iş girdiği için maalesef ilgilenemedik. Ama devam edecek.
Türk dilleri, yapısal açıdan büyük bir benzerlik gösterse de bütün dilsel alanlarda zaman zaman k... more Türk dilleri, yapısal açıdan büyük bir benzerlik gösterse de bütün dilsel alanlarda zaman zaman küçük (bazen büyük işlev farklılıkları) ortaya çıkabilmektedir. Sözcük yapımının temelini oluşturan türetim işlemi de Türk dillerinde göreceli olarak farklılaşabilmektedir. Bu yazıda Özbekçe ve Türkiye Türkçesinde kılıcı ad işleminin farklı türetkenlik derecelerine ve işlev alanlarına sahip olduğu iddia edilecektir. Özbekçenin fiilden ad yapan-(u)vchi eki, Türkiye Türkçesinde kullanılan-XcX ekine göre daha çok fiile/fiil sınıfına eklenebilme gücüne sahiptir. Aynı şekilde adlardan kılıcı adlar türeten-CX /-chi eklerinin her iki dildeki türetim güçleri farklıdır. Özbekçe, Türkçe kökenli veya Farsça/Tacikçe kopya biçimbirimlerle çeşitli anlam alanlarından sözcükleri kılıcı ad olarak işaretleyerek Türkiye Türkçesinden ayrılır.
ÖZ Ashâb-ı Kehf anlatısı, hem Doğu hem de Batı kültürü için önemli metinlerarası kaynaklardan-dır... more ÖZ Ashâb-ı Kehf anlatısı, hem Doğu hem de Batı kültürü için önemli metinlerarası kaynaklardan-dır. Türk kültüründe İslamiyet'in tesiriyle özellikle dini eserlerde yer alan Ashâb-ı Kehf sadece dini hayat içinde kalmamış günümüze kadar Türk kültür hayatında önemli bir rol oynamıştır. Geçmişte içerdiği çoklu mesaj ve meydana getirdiği imgelerle Türk dili ve edebiyatının ilgi çekici anlatılarından biri olmuştur. Hikâyenin etkisi günümüz edebi dünyasında da artarak ve değişerek devam etmekte-dir. Türk dilinin erken dönem eserlerinde farklı varyasyonlarla yer alan Ashâb-ı Kehf anlatısı, Türk edebiyatının farklı alan ve dönemlerinde (Divan edebiyatı, Halk edebiyatı, Yeni Türk edebiyatı) yeni anlam boyutları kazanmıştır. Ashâb-ı Kehf'in pek çok yazınsal ürüne kaynaklık etmesi, sözlü ve yazılı pek çok yazınsal üründe yeniden dönüştürülerek üretilmesi, yapı, içerik, dil ve anlatım bakımından pek çok yazınsal ürünün bu anlatıdan izler taşıması, Ashâb-ı Kehf anlatısını içselleştirmesi, anlatı-ya göndermelerde bulunması; doğal olarak hikâyenin disiplinlerarası bir kavram olan ve bir metnin başka metinlerle açık veya kapalı ilişkiler kurması anlamına gelen 'metinlerarasılık' yöntemiyle ye-niden ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Bu çalışmada, metinlerarasılığın önemli kuramcılarından biri olan Gérard Genette'nin 'metinsel-aşkınlık' kavramı üzerinden Türk dili ve edebiyatında Ashab-ı Kehf anlatısı ile bu anlatıdan türeyen diğer metinlerin birbiriyle olan alışveriş biçimleri, seçilen ya-zınsal örnekler üzerinde değerlendirilecektir. Böylece Ashâb-ı Kehf anlatısının 'gönderge, anıştırma, yenidenyazma, dönüştürme' gibi metinlerarası unsurlar üzerinden dönemlere göre içeriksel, biçimsel, kurgusal güncellenme şekilleri ortaya konularak; 'metinsel-aşkınlık' yoluyla tarihsel süreçte sözlü ve yazlı metinler üzerinden şekillenen 'kültürel devamlılık' olgusunun daha iyi anlaşılması sağlanacaktır. Anahtar Kelimeler Ashâb-ı Kehf, Türk dili ve edebiyatı, Gérard Genette, metinlerarasılık, metinsel-aşkınlık.
ABSTRACT The story of Companions of the Cave (Seven Sleepers) is an important intertextual source for both eastern and western culture. With the influence of Islam in Turkish culture, especially in religious works, Companions of the Cave did not only live in religious domain but has played a significant role in Turkish cultural life until now. It has always been one of the most indispensable narratives of Turkish language and literature with the multiple messages it contains and the symbols it creates. In today's Turkish literary world, the effect of the story continues by increasing and changing. The story of Companions of the Cave, which has different variations in the early works of the Turkish language, has gained new meanings in various branches of Turkish literature (Ottoman Court literature, Turk-ish Folk literature and Modern Turkish literature). As the narrative of Companions of the Cave acts as a source for many literary products; it is transformed and reproduced within many oral and written literary works, many literary products carry the traces of that story in terms of structure, content, language and narration and the story is internalized and many items of it are referenced in different literary works. For these reasons, it is naturally essential for that story to be reconsidered with an understanding of "intertextuality"-an interdisciplinary concept concerning about texts establishing explicit or implicit relations with other texts. In this study, considering Gérard Genette's 'transtextual
Ashâb-ı Kehf anlatısı, hem Doğu hem de Batı kültürü için önemli metinlerarası kaynaklardandır. Tü... more Ashâb-ı Kehf anlatısı, hem Doğu hem de Batı kültürü için önemli metinlerarası kaynaklardandır. Türk kültüründe İslamiyet’in tesiriyle özellikle dini eserlerde yer alan Ashâb-ı Kehf sadece dini hayat içinde kalmamış günümüze kadar Türk kültür hayatında önemli bir rol oynamıştır. Geçmişte içerdiği çoklu mesaj ve meydana getirdiği imgelerle Türk dili ve edebiyatının ilgi çekici anlatılarından biri olmuştur. Hikâyenin etkisi günümüz edebi dünyasında da artarak ve değişerek devam etmektedir. Türk dilinin erken dönem eserlerinde farklı varyasyonlarla yer alan Ashâb-ı Kehf anlatısı, Türk edebiyatının farklı alan ve dönemlerinde (Divan edebiyatı, Halk edebiyatı, Yeni Türk edebiyatı) yeni anlam boyutları kazanmıştır. Ashâb-ı Kehf’in pek çok yazınsal ürüne kaynaklık etmesi, sözlü ve yazılı pek çok yazınsal üründe yeniden dönüştürülerek üretilmesi, yapı, içerik, dil ve anlatım bakımından pek çok yazınsal ürünün bu anlatıdan izler taşıması, Ashâb-ı Kehf anlatısını içselleştirmesi, anlatıya göndermelerde bulunması; doğal olarak hikâyenin disiplinlerarası bir kavram olan ve bir metnin başka metinlerle açık veya kapalı ilişkiler kurması anlamına gelen ‘metinlerarasılık’ yöntemiyle yeniden ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Bu çalışmada, metinlerarasılığın önemli kuramcılarından biri olan Gérard Genette’nin ‘metinsel-aşkınlık’ kavramı üzerinden Türk dili ve edebiyatında Ashab-ı Kehf anlatısı ile bu anlatıdan türeyen diğer metinlerin birbiriyle olan alışveriş biçimleri, seçilen yazınsal örnekler üzerinde değerlendirilecektir. Böylece Ashâb-ı Kehf anlatısının ‘gönderge, anıştırma, yenidenyazma, dönüştürme’ gibi metinlerarası unsurlar üzerinden dönemlere göre içeriksel, biçimsel, kurgusal güncellenme şekilleri ortaya konularak; ‘metinsel-aşkınlık’ yoluyla tarihsel süreçte sözlü ve yazlı metinler üzerinden şekillenen ‘kültürel devamlılık’ olgusunun daha iyi anlaşılması sağlanacaktır. ************ The story of Companions of the Cave (Seven Sleepers) is an important intertextual source for both eastern and western culture. With the influence of Islam in Turkish culture, especially in religious works, Companions of the Cave did not only live in religious domain but has played a significant role in Turkish cultural life until now. It has always been one of the most indispensable narratives of Turkish language and literature with the multiple messages it contains and the symbols it creates. In today’s Turkish literary world, the effect of the story continues by increasing and changing. The story of Companions of the Cave, which has different variations in the early works of the Turkish language, has gained new meanings in various branches of Turkish literature (Ottoman Court literature, Turkish Folk literature and Modern Turkish literature). As the narrative of Companions of the Cave acts as a source for many literary products; it is transformed and reproduced within many oral and written literary works, many literary products carry the traces of that story in terms of structure, content, language and narration and the story is internalized and many items of it are referenced in different literary works. For these reasons, it is naturally essential for that story to be reconsidered with an understanding of “intertextuality”- an interdisciplinary concept concerning about texts establishing explicit or implicit relations with other texts. In this study, considering Gérard Genette’s ‘transtextual-ity’ concept, one of the most important theoreticians of intertextuality, the narrative of Companions of the Cave in Turkish language and literature and interrelation of other texts derived from this narrative will be evaluated on selected literary samples. Thus, through intertextual elements (such as referentiality, adumbration, rewriting, transformation) of the narrative of Companions of the Cave, the cultural continuity phenomenon which is shaped through oral and written texts within the historical process through ‘transtextuality’ will be better understood by introducing updated contextual, formal, fictional patterns.
Türk dilleri fiile bağlı unsurların işaretlenmesinde, sıralanışında ve sayısında büyük oranda bir... more Türk dilleri fiile bağlı unsurların işaretlenmesinde, sıralanışında ve sayısında büyük oranda birbirleriyle örtüşür. Fakat Türk dillerinde bazı fiillerin unsurlarının işaretlenmesinde ve sayılarında farklılaşma görülebilmektedir. Böyle bir kodlama ve unsur sayısı farklılığı fiilin geçişliliğini etkiler ve sözdizimsel yapının değişmesine neden olur. Doğ-fiili Türk dillerinde farklı sözdizimsel yapıları ortaya çıkarır ve farklı geçişlilik seviyesini gösterir. Bu makalede, Türk dillerinde doğ-fiilinin unsurları, unsur sayısı, bu kodlamanın sözdizimsel yapıyı nasıl etkilediği tartışılacaktır. Doğ-fiili, bazı Türk dillerinde geçişsizdir ve bu fiil ayrık geçişsiz (unaccusative) fiillerin özelliklerini taşır. Bu fiille kurulan yapılarda 'doğma' işinden etkilenen unsur özne konumundadır ve fiil herhangi bir çatı eki de taşımaz. Bu yapıların anlamları edilgen yapıların anlamlarına yakındır. İkinci grup Türk dillerinde genellikle doğ-fiili geçişlidir ve bu gruptaki Türk dillerinde doğ-fiili edilgen yapılabilir. Türkiye Türkçesinde geçişsiz, bazı Türk dillerinde geçişli gerçekleşen bu yapılar dilbilimsel literatürde değişken (labile) fiiller olarak bilinir. Bu tür fiiller herhangi bir çatı eki almadan geçişli ve geçişsiz olarak kullanılabilir. ◆Anahtar Kelimeler: Fiiller, doğ-fiili, geçişli fiil, geçişsiz fiil, ayrık geçişsiz fiiller, edilgen yapılar, ayrık-ettirgen fiil. ◆◆◆◆ The Turkic languages overlap with each other in terms of marking the arguments, orders and number of the arguments governed by the verb. However, in Turkic languages, it can be seen that marking of the arguments of certain verbs and the number of the arguments governed by the verb cannot be mapped into one another. Differences of marking and the number of arguments affect the transitivity of the verb and cause the syntactic structure to change. The verb, which reveals different syntactic structures in Turkic languages and shows a different transitivity scales is the verb doğ-'be born'. In this article, the arguments of the verb doğ-and how this coding affects the syntactic structure in Turkic languages will be discussed. The verb doğ-is intransitive in some Turkic languages and has the properties of the unaccusative verbs. The argument that is affected by 'birth' is in the subject position in the construction which is formed by the verb doğ-and the verb does not carry any voice morpheme. The meaning of these structures is close to the meaning of the passives. In the second group of the Turkic languages, the verb doğ-is transitive and the verb in question can be turned into the passive structure. These constructions which are intransitive in Modern Turkish and transitive in some Turkic languages are known as labile verbs in linguistic literature. Such verbs are used as a transitive or intransitive verb without any voice suffixes. ◆ Keywords: Verbs, the verb doğ- ‘be born’, transitive verbs, Intransitive verbs, unaccusative verbs, passive contractions, anticausatives.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi, 2014
Özet Türkçe ve Soğdca/İran dilleri arasındaki dil ilişkileri çok erken dönemde başlamıştır. Her i... more Özet Türkçe ve Soğdca/İran dilleri arasındaki dil ilişkileri çok erken dönemde başlamıştır. Her iki dil de birbirini çeşitli dilbilimsel yönlerden etkilemiştir. Türkçeye kopyalanan Soğdca kelimelerin bir kısmı, inanç sisteminden dolayı, sadece Eski ve Orta Türkçe dönemlerinde kısmen etkili olmuş, bir kısmı ise günümüze kadar kullanılagelmiştir. Soğdcaya özgü sesler ve Soğdcanın kendine özgü sesbilgisi kuralları Türkçeye kopyalanan Soğdca kelimelerin sesbilgisel ve biçimbilgisel görüntüsünü etkilemiş ve Soğdca kelimelerin ses dizgesinin değişmesine yol açmıştır. Soğdcaya özgü sesler (özellikle ünsüzler) Türkçede çoğu durumda en yakın sese dönüşmüştür. ◆◆◆◆ The relations between Turkish and Sogdian / Iranian languages began very early. Both languages influenced each other from various linguistic aspects. While some of Sogdian words copied into Turkish, because of the belief system, have been only partially effective during the Old and Middle Turkish, some of them have been used to the present day. Specific phonemes and the specific phonological rules in Sogdian affected the phonological and morphological structure of Sogdian copied words into Turkish and caused sound structure of Sogdian words to change. In most cases, phonemes specific for Sogdian (especially consonants) realised as a nearest sound in Turkish.
Geleneksel çalışmalarda sözcük öbekleri ana ve yardımcı unsurlar arasında kurulan çeşitli anlam ... more Geleneksel çalışmalarda sözcük öbekleri ana ve yardımcı unsurlar arasında kurulan çeşitli anlam ilgisi ve yapısal ilgilerden dolayı sayıca fazlalaşır. Fakat sözcük öbeklerinin türünü başın sentaktik kategorisi belirler. Ana unsur olan sözlüksel türler ad, sıfat, zarf, fiil ve edattır ve öbekler de AÖ, SÖ, ZÖ, FÖ ve EÖ’dür. Modern dilbilimsel çalışmalar öbek yapılarını da farklı değerlendirir. Modern çalışmalarda cümlenin temelini fiil öbeği oluşturur. Fiil öbeği, sözlüksel kategorilerle birlikte cümlenin gramatik ilişkilerini (özne, nesne vb.) de yansıtır. Fiil öbeğine ait unsurlar belli anlamsal roller de ifade eder. Modern anlayışa göre bir sözcük tek başına bir öbek kurabilir. //
Phrasal categories in traditional studies increase because of the structural and semantic connection between the head and complements. However, the syntactic category of the head identifies the type of a phrasal category. The lexical classes which act as a head are nouns, adjectives, adverbs, verbs and postpositions. Therefore, the phrasal categories are noun phrases, adjectival phrases, adverbial phrases, verb phrases and postpositional phrases.
Geleneksel dilbilgisi kitaplarında, Türkçedeki bazı eklerin çekim veya yapım ek(ler)i olmaları ko... more Geleneksel dilbilgisi kitaplarında, Türkçedeki bazı eklerin çekim veya yapım ek(ler)i olmaları konusunda bir birlik görülmez. Bu yazıda çağdaş dilbilimi kaynakları, özellikle biçimbilgisi kaynakları dikkate alınarak çekim ve türetimi birbirinden ayıran zorunluluk, sözdizimsel ilgililik, kategori değiştirme, çekimlilik vb. ölçütler incelenmiş ve bunlar Türkçeye uygulanmıştır. Çekim kategorilerine, çekim ve türetimi birbirinden ayıran ölçütler uygulandığında bazı ekler temel çekim kategorilerini oluştururken bazıları hem çekim hem de türetim kategorisinde yer alırlar. Bazı ekler arasında keskin bir ayrımın olmaması devamlılık ilkesiyle daha iyi açıklanabilir. Çekim kategorileri
devamlılık ilkesiyle birlikte bağlamsal çekim ve iç çekim gibi kavramlarla da ele alınabilir.
*/*/*/*/*
In traditional grammars in Turkish, there is no consensus on the class of some derivational and inflectional suffixes. In this article, the criteria of obligatoriness, syntactic relevance, change of syntactic category, paradigms and etc. which distinguish between inflectional and derivational suffixes are examined by looking at linguistic works especially morphological studies. When the criteria which distinguish
between inflectional and derivational suffixes are applied to inflectional categories it is observed that some suffixes belong to the basic inflectional categories and some suffixes bear both the characteristics of inflectional and derivational categories.
The fact that there is not a sharp division between some suffixes can be explained by the continuum approach. Inflectional categories can be studied in terms of contextual
and inherent inflection.
Geleneksel dilbilgisinin birçok önemli çalışma alanında (özellikle sesbilgisi, biçimbilgisi ve sö... more Geleneksel dilbilgisinin birçok önemli çalışma alanında (özellikle sesbilgisi, biçimbilgisi ve sözdiziminde) bazı önemli konular ikili ayrımlarla işlenir. Örneğin, sesbiliminde sesler ünlü ve ünsüz biçiminde ikiye ayrılır. Biçimbilgisinde ekler yapım ve çekim eki şeklinde ikili ayrımla tasnif edilir. Sözdiziminde fiiller konusunda da ikili bir ayrım vardır. Fiiller nesne alıp almama özelliğine göre geçişli ve geçişsiz kabul edilir. Bu tür ikili ayrımlar öğretim açısından kolaylık sağlasa da birçok sorunu beraberinde getirir. Hâlbuki dilbilgisindeki birçok konu, bir devamlılık ve süreklilik ilişkisi içinde yer alır. Yukarıda bazıları sayılan dilbilgisi konuları dilbiliminde geliştirilen inceleme yöntemleriyle ikili ayrım yapmadan devamlılık ve etkileşim açısıyla yeniden değerlendirilebilir. Dilbilgisinin ana alanları arasında da böyle bir etkileşim mevcuttur. Sesbilgisiyle biçimbilgisi birbirlerini etkiler ve bu iki alanın birbirlerini etkilemesini inceleyen alan morfofonoloji diye isimlendirilir. Biçimbilgisiyle sözdizimi de birbirlerini etkileyen alanlardır. Morfosentaks bu etkileşim alanını inceler. Sözdizimi ile anlambilim arasında da önemli bir etkileşim vardır. Sesbilgisi, biçimbilgisi, sözdizimi ve anlambilimi etkileşimleri Türkçe için önemli çalışma alanlarıdır. Bu tür etkileşim ve devamlılıklar, burada bahsedilmeyen dilbilgisinin diğer alt alanlarında da çok rahatlıkla izlenebilir. Bu makale dilbilgisindeki bazı konuların devamlılık yaklaşımıyla nasıl ele alınacağını işlemektedir. Böyle bir yaklaşım dilbilgisi öğretimini derinden etkileyecek niteliktedir ve geleneksel dilbilgisinin bazı temel alanlarının daha iyi anlaşılmasını ve öğretilmesini kolaylaştıracaktır.
//
Some topics in traditional Turkish grammar (especially in phonology, morphology and syntax) are examined in binary division. For example, in phonetics, sounds are divided into two classes: vowels and consonants. In morphology, the suffixes are classified as inflectional and derivational suffixes. In syntax the verbs are distinguished according to whether they have an object. If the verb has an object it is called as transitive verb. If the verb does not have an object it is called as intransitive verb. Although this kind of analysis provides some facilities in terms of teaching, these divisions bring many difficulties. However, many topics in grammar can also be dealt with the linguistic continuum. In addition, there are interactions and continuum within the main domain of the grammar. For example, phonology and morphology interact each other and this interaction is called morphophonology. Morphology and syntax influence one another and morphosyntax examines this interaction. Another interaction includes the fields of syntax and semantics. The interaction of phonology, morphology, syntax and semantics is essential study area in Turkish grammar. This kind of division can be seen in every sub-domain of grammar which is not mentioned here. The topics mentioned above can be analyzed by using the linguistic methods without making binary distinctions. This article examines some essential topics in grammar in terms of continuum approach. Such an approach would facilitate the teaching and solution of some basic areas of traditional grammar.
ÖZET
Bir dilin sözvarlığındaki kelimeler anlamsal, biçimbilgisel ve sözdizimsel ölçütlere göre s... more ÖZET
Bir dilin sözvarlığındaki kelimeler anlamsal, biçimbilgisel ve sözdizimsel ölçütlere göre sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırmanın en temel
sözcükleri adlar ve fiillerdir. Kelime sınıflarını oluşturan sözcüklerin anlamlarıyla sözdizimsel ve biçimbilgisel özellikleri arasında belirgin
benzerlikler vardır. Örneğin adlar durum, iyelik, çokluk gibi çekim kategorilerini alırken, geniş anlamda hareketi ifade eden fiiller zamankip-
görünüş ve kişi kategorilerini alır. Fiiller geleneksel biçimbilgisi araştırmalarında çok temel anlamsal özellikleriyle verilir ve morfosentaktik özellikleri açısından ele alınırlar. Fakat böyle bir yaklaşım fiilleri anlamada yeterli değildir. Türkçede fiiller, sözdizimsel (gramatikal ilişkilerine, yönetim çerçevelerine ve tematik rollerine göre) ve anlambilimsel açıdan da yeniden incelenmelidir. Bu çalışmanın amacı fiilleri sınıflandırmada kullanılan biçimbilgisel, sözdizimsel ve anlambilimsel sınıflandırma yöntemlerini örneklerle açıklamak ve fiil sınıflandırma çalışmalarına katkı sağlamaktır. Böyle bir amacı gerçekleştirmek için tanımlayıcı bir yöntem kullanılmıştır. Dilbilimdeki fiil anlambilimi çalışmaları fiilleri, temel anlamları ve iç zamansal yapılarına (kılınış) göre sınıflandırır. Fiiller temel anlamlarına göre hareket, etki, verme, konuşma, düşünme vb. farklı gruplara ayrılır.
Dilbiliminde diğer bir fiil sınıflandırma çalışması Türkçede kılınış terimiyle karşılanır. Türkçede en çok bilinen kılınış sınıflandırması fiilin iç evre yapısına göre yapılan sınıflandırmaya dayanır. Vendler’le başlayan fiillerin kılınış açısından dörtlü ayrımı (durumlar, işler, başarmalar ve tamamlamalar) Vendler’den sonra yeni ilavelerle devam eder. Fiillerin kılınış sınıflandırmaları Croft’la iki boyutlu hale gelir. Croft’un geliştirdiği kılınış sınıflandırma modeli henüz Türkçeye uygulanamamıştır. Fiiller konusundaki yöntemsel ve anlamsal yaklaşımların yetersizliği, fiillerin yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılar. Bu çalışmaların Türkçeye uygulanması, Türkçenin fiil sisteminin, fiil sınıflarının, sözdizimi ile anlambilimi etkileşiminin anlaşılmasına önemli katkılar sağlayacaktır.
Özet: Biçimbilgisi araştırmacılarının önemli çalışma alanlarından biri gramatikal işlevleri incel... more Özet: Biçimbilgisi araştırmacılarının önemli çalışma alanlarından biri gramatikal işlevleri inceleyen çekim morfolojisidir diğeri ise yeni kelime yapım yollarıyla uğraşan türetim morfolojisidir. Artzamanlı ve eşzamanlı geleneksel araştırmalarda türetim eklerinin özellikleri, işlevleri sıkça çalışılmış ve bu eklerin türetkenlikleri genel hatlarıyla anlatılmıştır. Tanımlanması ve ölçülmesi zor olan biçimbilgisel türetkenlik; saydamlık, kullanışlılık ve tabanın kullanım sıklığı gibi kavramlarla doğrudan ilişkilidir. Aynı zamanda türetim eklerinin kök ve gövdelere eklenmesi sesbilgisel, biçimbilgisel, anlamsal vb. birçok sınırlılıkla gerçekleşir. Bu sınırlılıklara bağlı olarak gerçekleşen biçimbilgisel türetkenlik işlemini çeşitli yöntemlerle ölçmek de mümkündür. Türetkenliği ölçmenin ilk yolu belli bir ekle türetilmiş kelimeleri saymaktır. Tarihi veriler için uygun olan bu yöntem bir dilin mevcut türetkenliğini ölçme konusunda yetersiz kalır. Türetkenliği ölçme işlemine bir ekle türetilmiş bir kerelik türetimleri (hapaxes) katmak türetkenliği anlamada yeni bakış açıları sunar. Anahtar Sözcükler: zihinsel sözlük, morfolojik türetkenlik, türetkenlikte sınırlılıklar, türetkenliği ölçme yöntemleri
Productivity in Turkish and Methods for Measuring Productivity Abstract: One of the study fields of morphology is Inflectional Morphology which covers the grammatical functions of the suffixes. Derivational Morphology, on the other hand, deals with word-formation rules of the language. Traditional Synchronic and diachronic studies examine the properties, etymologies and functions of the derivational suffixes and their productivity are described with basic terms. The morphological productivity which is difficult to define and measure is directly related with the notion of the transparency, usefulness and frequency of the base. Moreover, there are some phonological, morphological, syntactic, and semantic constraints of productivity. It is possible to measure the process of morphological productivity with different proposed methods. The first way to measure productivity is to count the number of different words generated with the suffix in question. This method suitable to measure historical productivity is not sufficient for the present time productivity of the language. There are other methods in linguistics literature which include " hapax legomena” which are the words that occur only once in a given corpus. The method including “hapaxes” offers new perspectives on morphological productivity. Keywords: morphological productivity, productivity constraints, measurements of morphological productivity
The dependents of a predicate marked with case morphology (subject, direct and indirect object) r... more The dependents of a predicate marked with case morphology (subject, direct and indirect object) reflect essential grammatical relations and certain semantic roles. The morphological markings of some verbs (bin-'to mount', söv-'to curse' and başla-'to begin, start') which required formerly an accusative case (direct object) and now takes a dative case (indirect object) in Modern Turkish differentiate substantially in other Turkic languages though there are partly some similarities. Grammatical operations such as passives and causatives support these different markings. The main arguments except the subject, of the examined verbs behave a goal semantic role in a broad sense. In this article, it is discussed to what extent the accusative or dative marking of the verbs in question affect their perception, the role of syntactic operations and their codification in mental lexicon by giving examples from various Turkic languages. It is claimed that there is no one to one mapping, at least for some verbs, between grammatical relations and morphological markings in Turkic languages.
Turkology and Linguitics Eva Agnes Csato Festschrift, 2014
Biçimbilgisinin birbirinden kesin çizgilerle ayrılamayan, aralarında bir devamlılık ilişkisi bulu... more Biçimbilgisinin birbirinden kesin çizgilerle ayrılamayan, aralarında bir devamlılık ilişkisi bulunan iki çalışma alanı çekim ve türetim morfolojisidir. Çekim; ilgili kelimenin anlamını, kategorisini değiştirmez. Çekimin görevi genellikle sözdizimiyle ortaya çıkar ve çekimlilik özelliği yüksektir. Diğer taraftan türetim yeni anlamlı kelimeler oluşturur, geldiği kelimenin anlamını çeşitli derecelerde değiştirir, tür değişikliği yapabilir ve çekim ekleri kadar işlek değildir. Türetimle ilgili en önemli husus türetim ekleriyle oluşturulan kelimelerin, basit ve birleşik kelimelerle birlikte, zihinsel sözlükte ve gerçek sözlüklerde yer almasıdır. Bu yüzden türetim ekleriyle kurulmuş birçok kelimeyi sözlüklerde kolayca bulabiliriz. Gazilik, ıspanaklı, karpuzsu, pullanmak, tutamaç gibi türetimler Türkçe Sözlük’te (TS) yer alır. Her ne kadar türetilmiş bir kelimenin sözlükte bulunabileceği söylense de bazı türetimler çeşitli nedenlerle sözlüklerde yer almayabilir. Örneğin sıskacık, yalancık, odunsulaşmak, fermuarlı gibi türetilmiş biçimler TS’de geçmez. Bu yazının konusu yukarıdaki örnekler gibi, türetim eki alıp da sözlüklerde yer almayan kelimelerin neler olduğunu ana hatlarıyla belirlemek ve neden sözlüklerde madde başı olamadıklarını, çekim ve türetim eklerinin özellikleri ve biçimbilimsel işleklik kavramları çerçevesinde incelemektir.
Turkic Linguistics and Philology dergisinin ikinci sayısı. Araya bütün vaktimizi alan bir iş gird... more Turkic Linguistics and Philology dergisinin ikinci sayısı. Araya bütün vaktimizi alan bir iş girdiği için maalesef ilgilenemedik. Ama devam edecek.
Tuva Araştırmaları - Tuvaca Varyantların Belgelenmesi ve Tanımlanması / Tuvan Studies - Documentation and Description of Tuvan Varieties, 2017
Güney Sibirya, bugünkü Türk dili dünyasının en ilginç bölgelerinden biridir. Eskicil dil özellikl... more Güney Sibirya, bugünkü Türk dili dünyasının en ilginç bölgelerinden biridir. Eskicil dil özelliklerinin görüldüğü, bölgesel tipolojik özelliklere sahip küçük Türkçe varyantların konuşulduğu ve İslami dillerin etkisinin hemen hemen hiç görülmediği bu coğrafyadan derlenen veriler, karşılaştırmalı Türkoloji için olduğu kadar dilbilimsel Türkoloji için de büyük önem taşımaktadır. ▶ Tuvalar, bugün Güney Sibirya’da yaşayan Türk dilli küçük bir halktır. Bu halkın dili olan Tuvaca, günümüz Türk dilleri arasında Eski Türkçeye en yakın Türkçe varyant olarak kabul edilmektedir. Bugün Tuvalar çoğunlukla Rusya Federasyonu’na bağlı Özerk Tuva Cumhuriyetinde yaşamaktadır. Ayrıca Batı Moğolistan’da ve Çin’in Sincan (Xinjiang) Uygur Özerk Bölgesinde de bazı küçük Tuva topluluklarına rastlanmaktadır. ▶ Elinizdeki kitapta, Tuvaca varyantların belgelenmesi ve tanımlanmasına ilişkin alanın uzmanlarınca kaleme alınmış özgün makaleler yer almaktadır. Yazıların bir kısmı 13-14 Ekim 2016 tarihlerinde Hacettepe Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü tarafından düzenlenen Uluslararası Tuva Araştırmaları Çalıştayında sunulan bildirilerin makaleye dönüştürülmüş biçimlerinden oluşmaktadır. Ayrıca Çalıştayda sunulmayan, ancak Tuvaca ve Tuvaların kültürü, tarihi ve folkloruyla ilgili bazı önemli bilimsel yazılara da kitapta yer verilmiştir.
Uploads
Papers by Mevlüt Erdem
ABSTRACT The story of Companions of the Cave (Seven Sleepers) is an important intertextual source for both eastern and western culture. With the influence of Islam in Turkish culture, especially in religious works, Companions of the Cave did not only live in religious domain but has played a significant role in Turkish cultural life until now. It has always been one of the most indispensable narratives of Turkish language and literature with the multiple messages it contains and the symbols it creates. In today's Turkish literary world, the effect of the story continues by increasing and changing. The story of Companions of the Cave, which has different variations in the early works of the Turkish language, has gained new meanings in various branches of Turkish literature (Ottoman Court literature, Turk-ish Folk literature and Modern Turkish literature). As the narrative of Companions of the Cave acts as a source for many literary products; it is transformed and reproduced within many oral and written literary works, many literary products carry the traces of that story in terms of structure, content, language and narration and the story is internalized and many items of it are referenced in different literary works. For these reasons, it is naturally essential for that story to be reconsidered with an understanding of "intertextuality"-an interdisciplinary concept concerning about texts establishing explicit or implicit relations with other texts. In this study, considering Gérard Genette's 'transtextual
Phrasal categories in traditional studies increase because of the structural and semantic connection between the head and complements. However, the syntactic category of the head identifies the type of a phrasal category. The lexical classes which act as a head are nouns, adjectives, adverbs, verbs and postpositions. Therefore, the phrasal categories are noun phrases, adjectival phrases, adverbial phrases, verb phrases and postpositional phrases.
devamlılık ilkesiyle birlikte bağlamsal çekim ve iç çekim gibi kavramlarla da ele alınabilir.
*/*/*/*/*
In traditional grammars in Turkish, there is no consensus on the class of some derivational and inflectional suffixes. In this article, the criteria of obligatoriness, syntactic relevance, change of syntactic category, paradigms and etc. which distinguish between inflectional and derivational suffixes are examined by looking at linguistic works especially morphological studies. When the criteria which distinguish
between inflectional and derivational suffixes are applied to inflectional categories it is observed that some suffixes belong to the basic inflectional categories and some suffixes bear both the characteristics of inflectional and derivational categories.
The fact that there is not a sharp division between some suffixes can be explained by the continuum approach. Inflectional categories can be studied in terms of contextual
and inherent inflection.
//
Some topics in traditional Turkish grammar (especially in phonology, morphology and syntax) are examined in binary division. For example, in phonetics, sounds are divided into two classes: vowels and consonants. In morphology, the suffixes are classified as inflectional and derivational suffixes. In syntax the verbs are distinguished according to whether they have an object. If the verb has an object it is called as transitive verb. If the verb does not have an object it is called as intransitive verb. Although this kind of analysis provides some facilities in terms of teaching, these divisions bring many difficulties. However, many topics in grammar can also be dealt with the linguistic continuum. In addition, there are interactions and continuum within the main domain of the grammar. For example, phonology and morphology interact each other and this interaction is called morphophonology. Morphology and syntax influence one another and morphosyntax examines this interaction. Another interaction includes the fields of syntax and semantics. The interaction of phonology, morphology, syntax and semantics is essential study area in Turkish grammar. This kind of division can be seen in every sub-domain of grammar which is not mentioned here. The topics mentioned above can be analyzed by using the linguistic methods without making binary distinctions. This article examines some essential topics in grammar in terms of continuum approach. Such an approach would facilitate the teaching and solution of some basic areas of traditional grammar.
Bir dilin sözvarlığındaki kelimeler anlamsal, biçimbilgisel ve sözdizimsel ölçütlere göre sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırmanın en temel
sözcükleri adlar ve fiillerdir. Kelime sınıflarını oluşturan sözcüklerin anlamlarıyla sözdizimsel ve biçimbilgisel özellikleri arasında belirgin
benzerlikler vardır. Örneğin adlar durum, iyelik, çokluk gibi çekim kategorilerini alırken, geniş anlamda hareketi ifade eden fiiller zamankip-
görünüş ve kişi kategorilerini alır. Fiiller geleneksel biçimbilgisi araştırmalarında çok temel anlamsal özellikleriyle verilir ve morfosentaktik özellikleri açısından ele alınırlar. Fakat böyle bir yaklaşım fiilleri anlamada yeterli değildir. Türkçede fiiller, sözdizimsel (gramatikal ilişkilerine, yönetim çerçevelerine ve tematik rollerine göre) ve anlambilimsel açıdan da yeniden incelenmelidir. Bu çalışmanın amacı fiilleri sınıflandırmada kullanılan biçimbilgisel, sözdizimsel ve anlambilimsel sınıflandırma yöntemlerini örneklerle açıklamak ve fiil sınıflandırma çalışmalarına katkı sağlamaktır. Böyle bir amacı gerçekleştirmek için tanımlayıcı bir yöntem kullanılmıştır. Dilbilimdeki fiil anlambilimi çalışmaları fiilleri, temel anlamları ve iç zamansal yapılarına (kılınış) göre sınıflandırır. Fiiller temel anlamlarına göre hareket, etki, verme, konuşma, düşünme vb. farklı gruplara ayrılır.
Dilbiliminde diğer bir fiil sınıflandırma çalışması Türkçede kılınış terimiyle karşılanır. Türkçede en çok bilinen kılınış sınıflandırması fiilin iç evre yapısına göre yapılan sınıflandırmaya dayanır. Vendler’le başlayan fiillerin kılınış açısından dörtlü ayrımı (durumlar, işler, başarmalar ve tamamlamalar) Vendler’den sonra yeni ilavelerle devam eder. Fiillerin kılınış sınıflandırmaları Croft’la iki boyutlu hale gelir. Croft’un geliştirdiği kılınış sınıflandırma modeli henüz Türkçeye uygulanamamıştır. Fiiller konusundaki yöntemsel ve anlamsal yaklaşımların yetersizliği, fiillerin yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılar. Bu çalışmaların Türkçeye uygulanması, Türkçenin fiil sisteminin, fiil sınıflarının, sözdizimi ile anlambilimi etkileşiminin anlaşılmasına önemli katkılar sağlayacaktır.
Anahtar Sözcükler: zihinsel sözlük, morfolojik türetkenlik, türetkenlikte sınırlılıklar, türetkenliği ölçme yöntemleri
Productivity in Turkish and Methods for Measuring Productivity
Abstract: One of the study fields of morphology is Inflectional Morphology which covers the grammatical functions of the suffixes. Derivational Morphology, on the other hand, deals with word-formation rules of the language. Traditional Synchronic and diachronic studies examine the properties, etymologies and functions of the derivational suffixes and their productivity are described with basic terms. The morphological productivity which is difficult to define and measure is directly related with the notion of the transparency, usefulness and frequency of the base. Moreover, there are some phonological, morphological, syntactic, and semantic constraints of productivity. It is possible to measure the process of morphological productivity with different proposed methods. The first way to measure productivity is to count the number of different words generated with the suffix in question. This method suitable to measure historical productivity is not sufficient for the present time productivity of the language. There are other methods in linguistics literature which include " hapax legomena” which are the words that occur only once in a given corpus. The method including “hapaxes” offers new perspectives on morphological productivity.
Keywords: morphological productivity, productivity constraints, measurements of morphological productivity
Talks by Mevlüt Erdem
Books by Mevlüt Erdem
pullanmak, tutamaç gibi türetimler Türkçe Sözlük’te (TS) yer alır. Her ne kadar türetilmiş bir kelimenin sözlükte bulunabileceği söylense de bazı türetimler çeşitli nedenlerle sözlüklerde yer almayabilir. Örneğin sıskacık, yalancık, odunsulaşmak, fermuarlı gibi türetilmiş biçimler TS’de geçmez. Bu yazının konusu yukarıdaki örnekler gibi, türetim eki alıp da sözlüklerde yer almayan kelimelerin neler olduğunu ana hatlarıyla belirlemek ve neden sözlüklerde madde başı olamadıklarını, çekim ve türetim eklerinin özellikleri ve biçimbilimsel işleklik kavramları çerçevesinde incelemektir.
ABSTRACT The story of Companions of the Cave (Seven Sleepers) is an important intertextual source for both eastern and western culture. With the influence of Islam in Turkish culture, especially in religious works, Companions of the Cave did not only live in religious domain but has played a significant role in Turkish cultural life until now. It has always been one of the most indispensable narratives of Turkish language and literature with the multiple messages it contains and the symbols it creates. In today's Turkish literary world, the effect of the story continues by increasing and changing. The story of Companions of the Cave, which has different variations in the early works of the Turkish language, has gained new meanings in various branches of Turkish literature (Ottoman Court literature, Turk-ish Folk literature and Modern Turkish literature). As the narrative of Companions of the Cave acts as a source for many literary products; it is transformed and reproduced within many oral and written literary works, many literary products carry the traces of that story in terms of structure, content, language and narration and the story is internalized and many items of it are referenced in different literary works. For these reasons, it is naturally essential for that story to be reconsidered with an understanding of "intertextuality"-an interdisciplinary concept concerning about texts establishing explicit or implicit relations with other texts. In this study, considering Gérard Genette's 'transtextual
Phrasal categories in traditional studies increase because of the structural and semantic connection between the head and complements. However, the syntactic category of the head identifies the type of a phrasal category. The lexical classes which act as a head are nouns, adjectives, adverbs, verbs and postpositions. Therefore, the phrasal categories are noun phrases, adjectival phrases, adverbial phrases, verb phrases and postpositional phrases.
devamlılık ilkesiyle birlikte bağlamsal çekim ve iç çekim gibi kavramlarla da ele alınabilir.
*/*/*/*/*
In traditional grammars in Turkish, there is no consensus on the class of some derivational and inflectional suffixes. In this article, the criteria of obligatoriness, syntactic relevance, change of syntactic category, paradigms and etc. which distinguish between inflectional and derivational suffixes are examined by looking at linguistic works especially morphological studies. When the criteria which distinguish
between inflectional and derivational suffixes are applied to inflectional categories it is observed that some suffixes belong to the basic inflectional categories and some suffixes bear both the characteristics of inflectional and derivational categories.
The fact that there is not a sharp division between some suffixes can be explained by the continuum approach. Inflectional categories can be studied in terms of contextual
and inherent inflection.
//
Some topics in traditional Turkish grammar (especially in phonology, morphology and syntax) are examined in binary division. For example, in phonetics, sounds are divided into two classes: vowels and consonants. In morphology, the suffixes are classified as inflectional and derivational suffixes. In syntax the verbs are distinguished according to whether they have an object. If the verb has an object it is called as transitive verb. If the verb does not have an object it is called as intransitive verb. Although this kind of analysis provides some facilities in terms of teaching, these divisions bring many difficulties. However, many topics in grammar can also be dealt with the linguistic continuum. In addition, there are interactions and continuum within the main domain of the grammar. For example, phonology and morphology interact each other and this interaction is called morphophonology. Morphology and syntax influence one another and morphosyntax examines this interaction. Another interaction includes the fields of syntax and semantics. The interaction of phonology, morphology, syntax and semantics is essential study area in Turkish grammar. This kind of division can be seen in every sub-domain of grammar which is not mentioned here. The topics mentioned above can be analyzed by using the linguistic methods without making binary distinctions. This article examines some essential topics in grammar in terms of continuum approach. Such an approach would facilitate the teaching and solution of some basic areas of traditional grammar.
Bir dilin sözvarlığındaki kelimeler anlamsal, biçimbilgisel ve sözdizimsel ölçütlere göre sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırmanın en temel
sözcükleri adlar ve fiillerdir. Kelime sınıflarını oluşturan sözcüklerin anlamlarıyla sözdizimsel ve biçimbilgisel özellikleri arasında belirgin
benzerlikler vardır. Örneğin adlar durum, iyelik, çokluk gibi çekim kategorilerini alırken, geniş anlamda hareketi ifade eden fiiller zamankip-
görünüş ve kişi kategorilerini alır. Fiiller geleneksel biçimbilgisi araştırmalarında çok temel anlamsal özellikleriyle verilir ve morfosentaktik özellikleri açısından ele alınırlar. Fakat böyle bir yaklaşım fiilleri anlamada yeterli değildir. Türkçede fiiller, sözdizimsel (gramatikal ilişkilerine, yönetim çerçevelerine ve tematik rollerine göre) ve anlambilimsel açıdan da yeniden incelenmelidir. Bu çalışmanın amacı fiilleri sınıflandırmada kullanılan biçimbilgisel, sözdizimsel ve anlambilimsel sınıflandırma yöntemlerini örneklerle açıklamak ve fiil sınıflandırma çalışmalarına katkı sağlamaktır. Böyle bir amacı gerçekleştirmek için tanımlayıcı bir yöntem kullanılmıştır. Dilbilimdeki fiil anlambilimi çalışmaları fiilleri, temel anlamları ve iç zamansal yapılarına (kılınış) göre sınıflandırır. Fiiller temel anlamlarına göre hareket, etki, verme, konuşma, düşünme vb. farklı gruplara ayrılır.
Dilbiliminde diğer bir fiil sınıflandırma çalışması Türkçede kılınış terimiyle karşılanır. Türkçede en çok bilinen kılınış sınıflandırması fiilin iç evre yapısına göre yapılan sınıflandırmaya dayanır. Vendler’le başlayan fiillerin kılınış açısından dörtlü ayrımı (durumlar, işler, başarmalar ve tamamlamalar) Vendler’den sonra yeni ilavelerle devam eder. Fiillerin kılınış sınıflandırmaları Croft’la iki boyutlu hale gelir. Croft’un geliştirdiği kılınış sınıflandırma modeli henüz Türkçeye uygulanamamıştır. Fiiller konusundaki yöntemsel ve anlamsal yaklaşımların yetersizliği, fiillerin yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılar. Bu çalışmaların Türkçeye uygulanması, Türkçenin fiil sisteminin, fiil sınıflarının, sözdizimi ile anlambilimi etkileşiminin anlaşılmasına önemli katkılar sağlayacaktır.
Anahtar Sözcükler: zihinsel sözlük, morfolojik türetkenlik, türetkenlikte sınırlılıklar, türetkenliği ölçme yöntemleri
Productivity in Turkish and Methods for Measuring Productivity
Abstract: One of the study fields of morphology is Inflectional Morphology which covers the grammatical functions of the suffixes. Derivational Morphology, on the other hand, deals with word-formation rules of the language. Traditional Synchronic and diachronic studies examine the properties, etymologies and functions of the derivational suffixes and their productivity are described with basic terms. The morphological productivity which is difficult to define and measure is directly related with the notion of the transparency, usefulness and frequency of the base. Moreover, there are some phonological, morphological, syntactic, and semantic constraints of productivity. It is possible to measure the process of morphological productivity with different proposed methods. The first way to measure productivity is to count the number of different words generated with the suffix in question. This method suitable to measure historical productivity is not sufficient for the present time productivity of the language. There are other methods in linguistics literature which include " hapax legomena” which are the words that occur only once in a given corpus. The method including “hapaxes” offers new perspectives on morphological productivity.
Keywords: morphological productivity, productivity constraints, measurements of morphological productivity
pullanmak, tutamaç gibi türetimler Türkçe Sözlük’te (TS) yer alır. Her ne kadar türetilmiş bir kelimenin sözlükte bulunabileceği söylense de bazı türetimler çeşitli nedenlerle sözlüklerde yer almayabilir. Örneğin sıskacık, yalancık, odunsulaşmak, fermuarlı gibi türetilmiş biçimler TS’de geçmez. Bu yazının konusu yukarıdaki örnekler gibi, türetim eki alıp da sözlüklerde yer almayan kelimelerin neler olduğunu ana hatlarıyla belirlemek ve neden sözlüklerde madde başı olamadıklarını, çekim ve türetim eklerinin özellikleri ve biçimbilimsel işleklik kavramları çerçevesinde incelemektir.