Hüseyin Can Aksoy
Bilkent University, Law, Faculty Member
Research Interests:
İsviçre hukukunda ceza koşulunun borçlunun kusuruna bağlı olduğu konusunda neredeyse görüş birliği bulunmaktadır. Türk hukukunda ise ceza koşulu ve kusur arasındaki ilişki tartışmalıdır. Zira kimi yazarlar, cezanın yalnızca borçlunun... more
İsviçre hukukunda ceza koşulunun borçlunun kusuruna bağlı olduğu konusunda neredeyse görüş birliği bulunmaktadır. Türk hukukunda ise ceza koşulu ve kusur arasındaki ilişki tartışmalıdır. Zira kimi yazarlar, cezanın yalnızca borçlunun kusuruyla borca aykırı davrandığı hallerde istenebileceğini kabul ederken, diğer bir görüşe göre cezanın istenebilmesi borçlunun kusuruna bağlı değildir. Bu görüşlerden hangisinin kabul edilmesi gerektiğinin tespiti, Türk Borçlar Kanunu'nun 180/2 ve 182/2 maddelerinin, hazırlık çalışmalarını da dikkate alarak, sözüyle ve özüyle yorumlanmasını gerektirir. Kanımızca, bu yorum neticesinde varılacak sonuç, taraflarca aksine anlaşma yapılmadıkça, borçlunun sözleşmeyle belirlenen cezayı ödeme borcunun kusurundan bağımsız olduğudur.
Research Interests:
Good faith is a blanket clause under which courts develop standards of fair and honest behavior. It gives ample discretion to the judiciary and entitles a court to narrow down the interpretation of statutes or contracts and even to... more
Good faith is a blanket clause under which courts develop standards of fair and honest behavior. It gives ample discretion to the judiciary and entitles a court to narrow down the interpretation of statutes or contracts and even to deviate from codified rules, from the wording in the law or the contract or to fill gaps. The law and economics literature relates bad faith to opportunistic behavior and it is accepted that in specific cases where the application of default or mandatory rules leads to opportunism or where both the law and the contract are silent on risk, the judge can resort to the good faith principle. As a result the parties may delegate part of the contractual drafting to the legal system in addition to having reduced apprehension regarding the possibility of opportunistic behavior from the other side. This allows them to keep contracts relatively short and reduces the costs of defensive strategies.
The principle of pacta sund servanda requires that agreements must be kept. However such rule is not absolute. When performance of a contractual obligation becomes impracticable, i.e., considerably more burdensome (expensive) than... more
The principle of pacta sund servanda requires that agreements must be kept. However such rule is not absolute. When performance of a contractual obligation becomes impracticable, i.e., considerably more burdensome (expensive) than originally contemplated –albeit physically possible-due to an unexpected event, this would lead to adaptation of the contract to the changed circumstances or to avoidance of the contract. In the law and economics literature, impracticability has been substantially studied to figure out who should bear the risk of impracticability; and what would be the efficient remedy for such breach of contract.
Vekaletsiz iş görme kurumunu düzenleyen kanun koyucu, özgecil olarak bir başkasının işini gören kişi ile bir başkasının menfaatini bencilce gasp eden kişi arasında ayrım yapmış ve özgecil hareketiyle bir başkasının işini gören kişiye... more
Vekaletsiz iş görme kurumunu düzenleyen kanun koyucu, özgecil olarak bir başkasının işini gören kişi ile bir başkasının menfaatini bencilce gasp eden kişi arasında ayrım yapmış ve özgecil hareketiyle bir başkasının işini gören kişiye çeşitli ve geniş kapsamlı haklar sunmuştur. Bu bağlamda, iş görenin önemli ölçüde korunmasının sebebi onun özgecil davranışı olduğundan, gerçek vekaletsiz iş görmeye ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi, iş görenin işi gördüğü sırada “işi vekaletsiz olarak görme bilincine” sahip olması koşuluna bağlıdır. Yükümlü olduğu yanılgısıyla veya batıl bir sözleşmeden doğduğu düşünülen borcunu ya da iptal edilmiş bir sözleşmeden doğan yükümlülüğünü ifa etme gayesiyle hareket eden iş görendeki özgecil yaklaşım eksikliği, vekaletsiz iş görme
hükümlerinin uygulanmasına engeldir.
hükümlerinin uygulanmasına engeldir.
Özet: 2002 yılında İsviçre'de yapılan bir dizi kanun değişikliği ile hayvanların hukuki konumu iyileştirilmiştir. Örneğin, hayvanların eşya olmadıkları ilkesi benimsenmiş, ev ortamında tutulan ve yatı-rım amacı veya ticari amaçla... more
Özet: 2002 yılında İsviçre'de yapılan bir dizi kanun değişikliği ile hayvanların hukuki konumu iyileştirilmiştir. Örneğin, hayvanların eşya olmadıkları ilkesi benimsenmiş, ev ortamında tutulan ve yatı-rım amacı veya ticari amaçla kullanılmayan bir hayvana zarar veril-mesi halinde failden talep edilebilecek tedavi masraflarının hayvanın piyasa değerini aşabileceği kabul edilmiş ve bu türden bir hayvanı ölen ya da yaralanan kişinin tazminat talebini değerlendiren hâkime, hayvanın duygusal değerini de dikkate alma imkânı verilmiştir. Buna karşılık, Yargıtay hayvanı öldürülen kimselerin manevi tazminat ta-leplerini hayvanın ölümünün " kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerleri-ne saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem " oluşturmadığı gerekçesiyle reddetmektedir. Ancak Yargıtay'ın bu uygulaması en nazik anlatımla köhne bir düşüncenin yansımasıdır. Zira İsviçre hukukunda yapılan kanun değişikliklerine ilişkin tartışmalar, aynı ilkelerin Türk Borçlar Kanunu'nun mevcut hükümleri çerçevesinde de kolaylıkla benimse-nebileceğini ortaya koymaktadır. Abstract: As a result of a series of amendments to the Swiss law, in 2002 the legal status of animals was improved. For instance, it is accepted that animals are not objects; with respect to animal kept in the domestic environment and not for investment or commercial purposes, damages for incurred treatment costs may exceed the market value of the animal; and if such animals are injured or killed, the judge can consider the affection value of the animal for the claimant while ruling for compensation. On the other hand, Turkish Court of Appeals rejects immaterial compensation claims of the owners of killed animals by arguing that it " does not constitute an act, which would be an attack to the social, physical and personal values of a person ". However such opinion, to put it kindly, is outdated. In fact, the discussions regarding the amendments in Switzer-land show that the same principles can also be accepted within the scope of the existing provisions of the Turkish Code of Obligations.
Günümüzde baraj, enerji santrali, telekomünikasyon hizmetleri gibi büyük ölçekli yatırımların finansmanı genellikle kredi konsorsiyumları, diğer adıyla sendikasyonlar tarafından sağlanmaktadır. Sendikasyon kredilerinde, kredi veren... more
Günümüzde baraj, enerji santrali, telekomünikasyon hizmetleri gibi büyük ölçekli yatırımların finansmanı genellikle kredi konsorsiyumları, diğer adıyla sendikasyonlar tarafından sağlanmaktadır. Sendikasyon kredilerinde, kredi veren tarafında birden çok kredi kuruluşu yer almakla birlikte, kredi verenler, kredi alacağının tamamını güvence altına alan teminatların tek bir kişide toplanmasını, bunların yönetiminin ve paraya çevrilmesinin tek elden yapılmasını isterler. Ayrıca bu alacaklar ikinci el piyasasında ticarete konu olabildiklerinden, verilecek teminatların, zaman içerisinde konsorsiyumun yapısında meydana gelebilecek değişikliklerden etkilenmeksizin varlığını sürdürmesi de arzu edilmekte, kredinin el değiştirmesinin ise -sınırötesi kredi işlemlerinde İngiliz hukukunun etkisi gözlemlendiğinden- yenileme yoluyla yapılması tercih edilmektedir. Ne var ki Kıta Avrupası Hukuku ülkelerinde, fer'i teminatlar alacaklı dışındaki kişilere verilememekte, yenileme ise geçmişte verilmiş olan fer'i teminatları sona erdirmektedir. Sona eren teminatların, sendikasyona sonradan dahil olan ortağın alacağını güvence altına alacak şekilde yeniden kurulması mümkün ise de, bu durum fazladan emek ve masraf gerektireceği gibi, yeni kurulan rehin, sona eren rehin ile aynı sırada yer alamayabilecektir. O nedenle, Kıta Avrupası hukukçuları, uygulamada, teminatların tek elden yönetilmesini ve kredinin yenileme yoluyla el değiştirmesinden etkilenmeksizin varlıklarını sürdürmelerini sağlayacak yöntemler geliştirmişlerdir. Ancak, Türk hukuku dahil olmak üzere birçok Kıta Avrupası ülkesinde hali hazırda uygulanmakta olan bu yöntemlerin geçerliliğine ilişkin çeşitli tartışmalar mevcuttur. Kaldı ki bu yöntemlerden hiçbirisi Türk-İsviçre hukuklarında bir yargısal uyuşmazlığa konu edilmemiştir. Bu çalışmada, uygulamanın geliştirdiği bu yöntemlerden başlıcaları açıklanacak ve bunların Türk hukuku açısından geçerliliği değerlendirilecektir.(ARKA KAPAKTAN)
This book provides an analysis of the treatment of impossibility in modern private law. The author explains the regulation of impossibility in German, Swiss and Turkish laws with a comparative analysis of the subject under (i) the United... more
This book provides an analysis of the treatment of impossibility in modern private law. The author explains the regulation of impossibility in German, Swiss and Turkish laws with a comparative analysis of the subject under (i) the United Nations Convention on International Sale of Goods (CISG), (ii) UNIDROIT Principles of International Commercial Contracts (PICC), (iii) Principles of European Contract Law (PECL also known as the Lando-Principles), (iv) Draft Common Frame of Reference (DCFR) and (iv) Common European Sales Law (CESL).
https://books.google.com.tr/books?id=gUS9BAAAQBAJ&printsec=frontcover&dq=inauthor:%22H%C3%BCseyin+Can+Aksoy%22&hl=tr&sa=X&ved=0ahUKEwiX8bK92PXKAhXC3CwKHdx3DTcQ6AEIGjAA#v=onepage&q&f=false
https://books.google.com.tr/books?id=gUS9BAAAQBAJ&printsec=frontcover&dq=inauthor:%22H%C3%BCseyin+Can+Aksoy%22&hl=tr&sa=X&ved=0ahUKEwiX8bK92PXKAhXC3CwKHdx3DTcQ6AEIGjAA#v=onepage&q&f=false